Eşcinsellik 'kader' mi yoksa tercih mi?

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Türkiye'nin çok farklı gündemi eşcinseller oldu.... Eşcinselliğin kader mi yoksa tercih mi olduğu tartışmasına açıklık getiren CİSED, eşcinsellikten kurtulmk için neler yapılması gerektiğini de açıklıyor.

Eşcinsellik bir tercih değil ama eşcinsel ilişki yaşamak bir tercihtir...

Son dönemde eşcinsellikle ilgili tartışmalar medyanın gündeminde sıkça yer alıyor. Özelikle Perihan Mağden'in yeni romanı "Ali ile Ramazan"ın piyasaya çıkması ile birlikte eşcinsellik konusu tekrar gündeme geldi. Romanda iki erkek arasındaki aşk ve bu aşkın trajik sonu anlatılıyor.

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), bu konuda çok çarpıcı bir basın açıklaması yaptı.

Eşcinsellik tercih değildir, ama eşcinsel ilişki yaşamak bir tercihtir

Eşcinselliğin tedavi edilebileceği ile ilgili görüşlerinin tam olarak anlaşılamadığını söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. A. Cem Keçe eşcinselliğin kader olmadığını söyledi. "Eşcinsellik kader değildir" adında bir de kitabı bulunan Dr. Keçe, eşcinselliğin doğuştan olmadığını, çocuklukta aile içinde yaşanan bazı travmalardan kaynaklanan gelişimsel bir kusur olduğunu ve kişisel bir tercih olmadığını düşündüğünü söyledi.

Eşcinselleri bir hasta olarak değerlendiren ve tedavilerini bu doğrultuda gerçekleştiren CİSED Başkanı Keçe, derneğin tüm eşcinselleri tedavi etme çabasında ve ısrarında olduğu, onları zorlandığı şeklideki ididaları sert bir dille yalanlayarak şunları söyledi:

"Biz CİSED olarak, tedavi arayışında olan, tedavi olamayacaksa intihar etmeyi düşünen ve değişim isteyen eşcinsellere de tedavi şansının verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü biz, eşcinselliğin doğuştan olmadığını, çocuklukta aile içinde yaşanan bazı travmalardan kaynaklanan gelişimsel bir kusur olduğunu ve kişisel bir tercih olmadığını düşünüyoruz.

Bize göre eşcinsellik bir tercih değildir, ancak kişi eğer eşcinsel dürtülerini eyleme dökerse yani eşcinsel ilişki yaşarsa o zaman bu onun bilinçli seçimidir. Buna da kimse birşey diyemez. Ancak eşcinsellik konusunda her ruh sağlığı profesyoneli gibi bir duruş sergilemek de gerekmektedir.

Bir grup ruh sağlığı profesyoneli, eşcinselliği değişemez tek bir yapı olarak ele alma eğilimindeyken; bir grup ruh sağlığı profesyoneli de eşcinselliğin tek bir yapı olarak ele alınmaması gerektiğini ve bazı tiplerinin tedavi edilebileceğini görüşünü savunmaktadır. Biz CİSED olarak ikinci görüşteyiz."

Eşcinsellik tek bir yapı değildir

Eşcinsel yönelimlerinden duyduğu rahatsızlığı ifade eden ve tedavi arayışında olan kişilere “hasta” denilebileceğini ve isterlerse tedavi olabileceklerini ifade eden CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe sözlerine şöyle devam etti:

''Eşcinsellikte tek bir yapı değildir, çeşitli alt tipleri vardır ve eşcinselliğin bazı tipleri tedavi edilebilir. Bu bağlamda, kendi özgür seçimi ile eşcinsellikten kurtulmak isteyenlere tedavi imkânı sağlamamak, “bu tedavi edilebilen bir hastalık değildir” demek, gerçekte eşcinselleri küçük düşüren ve ahlaki olmayan bir tutumdur.

Eşcinsel yönelim birçok farklı şekilde ortaya çıkabilmektedir. Egosintonik dediğimiz kendisiyle ve benliğiyle uyumlu gerçek eşcinsellik tipine giren bir kişi, eşcinsel kimliğinden memnundur, kendisini böyle kabul etmiştir ve duygu, düşünce ve eylemlerinden rahatsızlık duymaz.

Bu kişiler zaten cinsel kimliklerinde bir sorun olmadığı için değişim ve onarımı içeren bir tedavi arayışında da olmazlar. Kimse de onları tedavi olmaya zorlayamaz. Çünkü gerçek eşcinsellik, 1974’ten beri psikolojik ve ruhsal hastalık sınıflamasına göre bir hastalık olarak kabul edilmemektedir.

Ancak kendini bu şekilde kabullenemeyen yalancı, geçici ya da eyleme vurmayan eşcinseller de vardır ve bu kişiler tedavi arayışı içersindedirler. Eğer kişi eşcinsel bir yaşam sürmek istiyorsa buna saygı duyulmalıdır, ancak eğer kendini bu şekilde kabullenemiyor ve değişmek istiyorsa buna da saygı duyulmalıdır. Farklı görüşler olmasa, herkes aynı görüşte olursa toplum gelişebilir mi? Biz de sunduğumuz ve tüm dünyada saygı gören ve hızla yayılan görüşlerimize saygı duyulmasını bekliyoruz.''

Kimse tedaviye zorlanamaz

"En çok ergenler ve eşcinsellik korkusu olanlar tedavi olmak istiyor. Eğer kişi eşcinsel yöneliminden rahatsızlık duyuyorsa ona tedavi şansının sunulması gerekir" tespitini yapan CİSED Genel Başkan Yardımcısı Psikolok Gülüm Bacanak eşcinsellik tiplerine dikkat çekerek şunları söyledi;

''Eşcinselliğin bazı tiplerinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğu hakkındaki görüşümüz bir çok kişi tarafından insan haklarına uygun bulunmamaktadır. Asıl insan haklarına aykırı olan 'ben böyle mutlu değilim, yaşamak istemiyorum, eğer bu duygu ve düşüncelerim devam ederse intihar edeceğim' diyen kişilere 'sen böylesin ve böyle kalmalısın, başka seçeneğin yok' demektir.

Kimse istemediği birşeyi yapmaya zorlanamaz, kimse tedaviye de zorlanamaz. Ancak kişiler değişmeyi istiyorlarsa onlara bu hak verilmelidir.''

Hergün yüzlerce e-posta veya telefon görüşmesi alıyoruz

CİSED’in mail ve telefonlarına eşcinselliğin tedavisi konusunda her gün çok sayıda soru geldiğini söyleyen CİSED Genel Başkan Yardımcısı Psikolog Gülüm Bacanak; şunları anlattı:

''Eşcinsel yönelim konusunda en fazla ergenlerden, yaşadıklarından pişmanlık duyanlar ve eşcinsel olma korkusu yaşayan kişilerden mail ve telefon gelmektedir. Ergenlik döneminde özellikle 12-18 yaş arası gençler hemcinslerine karşı duydukları ilgiden endişelenmekte ve bunun için çözüm aramaktadırlar.

Ergenlik döneminin en temel özelliklerinden biri cinsel kimliğin şekillendiği dönemlerden biri olmasıdır ve bu dönemde gençler bazen kendi cinslerine de ilgi duyabilirler. Bu gençlere “sen eşcinselsin” demek ne kadar doğrudur?

Yine özellikle obsesif kompulsif bozukluk (OKB) tanısı almış kişilerde de eşcinsel oma takıntısı fazlaca görülmekte ve bu kişiler hemcinslerşine karşı en ufak bir tahrik duygusu hissettiklerinde paniğe kapılmaktadırlar. OKB yüzünden eşcinsellik takıntısına sahip bir kişiye de “sen eşcinselsin” demek doğru olmayacaktır.''

Kendini kabullenmiş birey zaten tedaviye başvurmaz

CİSED olarak vurgulamak istedikleri konunun ''tüm eşcinseller tedavi olmalıdır'' mantığı olmadığını ve sadece bu durum yüzünden acı çeken kişilere destek verilmesi gerektiğini savunduklarını belirten CİSED Genel Sekreteri Psikolojik Danışman Fatma Ayrık'ın görüşü şöyle:

“Biz eşcinselliğin altında yatan nedenin ne olduğunu kişinin eşcinsel yönelim terapisi ile keşfetmesini sağlamaya çalışıyoruz. Terapi süreci kişinin kendini adamasını gerektiren ve uzun soluku bir süreçtir.

Tedavi 6 aydan başlayıp 6 yıla kadar devam eden uzun bir süreçtir. Bunu istemeyen bir birey zaten tedaviye başvurmaz veya terapiye devam etmez. Bu nedenle eşcinselleri tedaviye zorlamak mümkün değildir, çünkü önce değişmeyi kişinin kendisinin istemesi gereklidir.''

haber7
 
Tekerlekli Sandalye
Üst