Coğrafyan, kaderin olmamalı!!!

Gazoz Agacı

Moderator
Dünyanın hangi ülkesinde doğarsanız büyük bir çoğunlukla o ülkede yaşarsınız. İstisnalar her zamanki gibi kaideyi bozmaz ama kolay değildir doğup, büyüdüğün toprakları terk-i diyar etmek...

''Coğrafya, kaderindir!'' demiş Yaşar Kemal ve Zülfü Livaneli'nin deyimiyle 'gözüyle kartal avlayan' yazar bana göre yazarlığını Çukurova'nın verimli topraklarına borçludur. Şimdi asıl söylemek istediklerime gelmeden önce konunun iyice anlaşılması adına okurken dehşete düştüğüm aslında uzun zamandır farkında olduğum bir gerçeği sizlerle paylaşmak istiyorum:

'Normal Doğum' ısrarı sakat bırakıyor!!!

Hükümetin “normal doğum ısrarı”nın birçok ebeveyn ve çocuğun hayatını kararttığı ortaya çıktı. Sezaryen ile yapılması gereken doğumların ısrarla normal doğumla gerçekleştirilmesi, bebeklerde kol felci, beyin felci, yutkunma, konuşma, görme ve duyma bozukluklarına neden oluyor.

s.jpg

Hükümet, 100 doğumdan 53'ünün sezaryenle yapıldığını belirterek genelgeler ve teşviklerle normal doğumu arttırmak isterken yurdun dört bir yanından normal doğum ısrarı nedeniyle bebeklerin sakat doğduğu haberleri geliyor. "Normal doğum ısrarı" nedeniyle çocukları sakat doğan aileler kurdukları iletişim ağı ile birbirlerine destek oluyor. Çok sayıda aile Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) ya da Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) yoluyla mağduriyetlerini devletin üst katlarına iletmeye çalışıyor. Suç duyurusu duyuruları "doktor hatası" değil, "doğum komplikasyonu" olarak sonuçlanıyor.

Skandal iddialar

Doğumhanelerde yaşanan skandallar; whatsApp ve sosyal medya gruplarında anlatılıyor, suç duyurusu dilekçelerine yansıyor. İddialara göre bebeğin ve annenin kilo takibi dikkatli yapılmıyor, ultrason testleri uzman hekimlerce takip edilmiyor, doğum işlemi ebelere teslim ediliyor. Sezaryen ile yapılması gereken doğumların, normal doğumla gerçekleşmesi nedeniyle yaşanan zorluklar, zorla doğuma bağlı olarak bebeklerin “Brakial Pleksus Yaralanması (Kol Felci)”, “Serabral Palsi (Beyin Felci)”, “Epilepsi”; yutkunma, konuşma, görme ve duyma bozuklukları ile doğması, ailelerin iddialarının ortak noktasını oluşturuyor. Bebeklerin kolundaki sinirlerin kopması ile oluşan “kol felci” yaşam boyu sürüyor, çok uzun süre takip ve rehabilitasyon gerektiriyor. Ailelerin iddialarına göre doğum işlemi daha 35, 36, 37 ve 38. haftalar gibi sürecin doğal sonucuna haftalar varken başlatılıyor, henüz hazır olmayan anne bedenine suni sancı uygulanıyor. Doğumhanede görevli temizlik ve güvenlik görevlileri de doğumlara dahil ediliyor, orantısız bir şekilde karın bölgesine baskı yapılıyor. Orantısız güçle yapılan çekme ve vakumlama işlemleri nedeniyle ağır travmalar meydana geliyor.

‘Karnıma çöktürerek...’

Sinop’ta bir anne yaşadığı durumu, “Beni suni sancı ile normal doğuma aldılar. Suni sancıyı arttırdılar, arttırdılar. Hemşire hanım yanındaki hizmetli bayana karnıma çöktürerek bastırarak çocuğu sıkıştırdılar. Zorla doğum yaptırdı. Çocuğum doğduğunda ses vermedi, canlı olarak doğmadı. Yoğun bakım kuvezine aldılar. Duyma, oturma, konuşma hiçbir şey yok. Beyin oksijensiz kaldığı için doğum hatası olarak söylendi” ifadeleri ile anlatıyor.

Kordon dolandı


Tokat’tan suç duyurusunda bulunan ve BİMER’e başvuran bir anne, “17 Eylül 2017 tarihinde Tokat devlet hastanesinde doğum yaptım. Bebeğimin boynuna kordon dolanmış ve kaka yuttuğu belirlenmiş. Bebeği kalp atışlarının yavaşladığını öngörmelerine rağmen zorla normal doğum yaptırdılar. Bir an evvel sezaryenle yavrumu kurtarmaları gerekirken normal doğum için uğraştılar. Ve maalesef sezaryen operasyonu yapacak doktor hiç gelmedi. En azından gelseydi, bir ultrasonla baksaydı, boynuna kordon dolandığını görerek acil sezaryene almalıydı ama gelmedi. Bizim de çocuğumuz felçli durumda. Bize BİMER şikâyetimizin ardından yapılan açıklama; ‘7/24 burada kadın doğum doktoru bulunduramayız’ oldu” sözleri ile aktarıyor.

Temizlikçiler bastırdı


Bir başka olay ise İzmir Torbalı Devlet Hastanesi’nde yaşandı. Aile olayı, “2014 yılında defalarca kontrolsüz şekilde ebeler ve temizlikçilerin karnıma sertçe basınç vererek, doktorun da vakumla defalarca çekmesi ile 3 kilo 100 gram dünyaya geldi. Sağ kol sinir zedelenmesi ve köprücük kemiği kırılmıştı. Emmesi zayıf diye apar topar başka hastaneye sevk edildi. 9 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra verildi” olarak ifade ediyor.

Omurilik kopuğu

4 bin 60 gram olarak Ocak 2017’de İstanbul Üsküdar Hospital Türk Hastanesi’nde doğan bir erkek çocuk. Aile, “Doktorun daha fazla beklememek için ebelerin, hademelerin annenin üzerine çıkıp baskı yaptırmak yoluyla doğmaya zorlanması sonucu, açılmayan kanala sıkışarak bütün yaşamsal fonksiyonları duran bebeği kanaldan çekemeyen doktor, doğumu izlemek için dahi doğumhaneye alınmayan babasının ve teyzelerinin acilen doğumhaneye alınarak kanala sıkışan bebeğin, babasına çektirilerek çıkartılması sonucu üç tam omurilik kopuğu, iki zedeli sinir, kafatası çatlağı... 11 gün yoğun bakım. Şu an sağ kolda sadece omuzda biraz hareket var” diyor.

Tırnak izleri


Bir başka anne ise yaşadıklarını “4 kilo 150 gram çocuğu hiç sancım olmadığı halde, suni sancı ile normale zorladılar. Sol kaburgamı kırdılar. İki kere kalbi durdu. Çocuğun boynundaki tırnak izleri hâlâ duruyor” sözleri ile anlatıyor.

'Riskli olduğunu bile bile...'


Eskişehir’de doğum yaparak hastane hakkında suç duyurusunda bulunan bir başka anne de başından geçenleri, “Çocuğun kilosuna 3 bin 900 dediler, 4 bin 100 gram olarak dünyaya geldi. Hamilelik şekerim olmasına rağmen ve insülin kullanmama rağmen doktor riskli olduğumu bile bile doğumuma girmedi. Gerekli özeni göstermedi. Kızım üç gün yoğun bakımda kaldı fakat bize yaralanma ile ilgili hiçbir bilgi vermediler. Normal doğuma uygun olmadığım halde zorla normal doğum yaptırmaya çalıştılar. Çocuk ilerlemediği halde uğraşacaklarına eğer sezaryene alınsaydım çocuğum bu durumda olmayacaktı” ifadeleri ile özetliyor.

Üç sinir koptu iki sinir zedeli


2015’te Ankara’da yaşanan Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşanan olay ise “34 haftalık erken doğum. 2 buçuk kilo. Açılmam olmadan asistan doktor ısrarıyla normal doğuma alındım. Karnıma defalarca bastırdılar, bir türlü çıkaramadılar. Boyun omurgasından çektiler sıkıştı ve bebek gelince hemen 2 elini tuttular. 1 hafta kuvezde kaldı. Sonuç 3 sinir kopuk. Sağ gözü kapalı, 2 sinir zedelenmiş” olarak aktarılıyor.

'Ölüyorum ameliyat edin'


İstanbul’da Özel Erdem Hastanesi’nde 2014 Eylül’ünde gerçekleşen doğum ile ilgili olarak anne, “Sadece kontrol için gittim, bana suni sancı vererek 9 saat bekledikten sonra doğuma aldı. Bebeğim 4 bin 230 gramdı ve ölü olarak doğdu. 5 gün yoğun bakımda kaldı. Doğum esnasında bile kas gevşetici vurdular. Açılma olmadığı halde zorla üzerime 10 kere iki kişi çıktılar. Doğum olmayınca vakumlu çekmeyi planladılar. ‘Ben ölüyorum artık. Beni ameliyat edin’ dediğim halde yine istediklerini yaptılar” diyor. Sağlık Bakanlığı, doğumhanelerde yaşanan bu skandallar için yazılı ve sözlü sorularımıza yanıt vermedi.

Doğumda unutulan sargı bezi öldürdü

İzmir’de, sezaryenle yaptığı doğumda rahminde unutulan sargı bezi, defalarca kontrole gitmesine rağmen fark edilmeyen 22 yaşındaki Harika Kanık, vücudunun iltihaplanması sonucu 6 ay içinde yaşamını yitirdi. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun kusurlu bulduğu Dr. Ü.Ç. ile ameliyathane hemşiresi H.C. hakkında ‘taksirle ölüme neden olmak’ suçundan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Dr. Ü.Ç’ye İzmir Tabip Odası tarafından da 3 ay meslekten men cezası verildi. Kararın gerekçesinde, “Ameliyat bölgesinde yabancı cisim unutulması ciddi bir özensizlik olarak değerlendirilmiş, hastanın vefatı ile sonuçlanmış süreçte Ü.Ç’nin hata ve ihmali olduğu kanaatine varılmıştır” denildi. Ü.Ç ve hemşire, önümüzdeki günlerde yargıç karşısına çıkacak.

Erdoğan'ın sözleriyle başladı


Sezaryen ve kürtaja ilişkin “devlet politikası” Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde, Haziran 2013’te yaptığı “Yıllarca doğum kontrolü mekanizmalarını çalıştılar. Adeta bizim vatandaşlarımızı, halkımızı kısırlaştırdılar. Sezaryen ve kürtaj denilen olay budur. Bunları yaparken de adeta cinayet işlediler” açıklaması ile şekillenmeye başladı. Kadınların normal doğum konusunda cesaretlendirilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, sezaryen oranlarının azaltılması konusunda da bir seferberlik başlatılması gerektiğini belirtti. Temmuz 2012 tarihinde çıkarılan ve sezaryen yasası olarak bilinen düzenleme ile sezaryen, anne ve bebek için tıbbi zorunluluk koşuluna bağlandı. Ancak, “Gerekli tedbirlerin alınmasına rağmen anne veya bebekte meydana gelebilecek istenmeyen sonuçlardan dolayı hekimin sorumlu tutulmamasının” önü açıldı.

**********************************************

Bu ülkenin daha fazla sakata, sakat doğmuş nesile ihtiyacı yok! Yeryüzüne gelen her canlı yüzde yüz fonksiyonlarını kullanamıyor olabilir ( açıklanamayan sebeplerden, hala tıbbın çözüm bulamadığı ve araştırmaya devam ettiği genetik nedenlerden dolayı) ama sağlıklı bir koşulda, sağlıklı bir canlı olarak dünyaya gelinmesine bu kadar engel konulan bir ülkede artık birilerinin bu gidişe dur demesi gerekiyor! Cehaletin esir aldığı anne adayları ve yine beyni yıkanmış baba adayları yapmayın! Her duyduğunuza inanmayın! Okuyun, araştırın, öğrenin! Bir çocuğun dünyaya engellenmiş olarak gözlerini açması/açamaması sadece sizin aile sorununuz olmaktan çok daha öte bu ülkenin sorunudur! Önce insanların eğitimini zayıflattılar sonra sağlıklarını ellerinden aldılar, hem yoksul hem yoksun bıraktılar..neden? Cehaleti ele geçirince idare etmesi daha kolay olur da ondan!!!

Engelli nüfusunun çığ gibi arttığı bir ülkede, sadece doğumsal nedenlerin değil sonradan engelli olabilme riskininde (Süslenip, püslenip gittiği düğünden, kına gecesinden vs den, eğlence amaçlı ki nasıl bir eğlenceyse artık havaya ateş edilen ama yolunu şaşıran bir mermi yüzünden omurilik felçli olarak dönen insanların sayısının asla açıklanmadığı bir başka ülke daha düşünemiyorum :( ) diğer ülkelere kıyaslama yapıldığında dehşet verici bir yükseklikte olduğu ülkemizde, sakat bırakılmış bireylerden oluşan yeni bir nesil gelmesinden endişeliyim. İdiopik nedenlerle anormal doğum vakalarında bile erken teşhis, tedavi olanağı bulunamayan bebeklerin bir de yüzde yüz sakat olarak doğurtulduğu gerçeğine karşın isyanım büyük. Şimdi sizlerle paylaştım neden biliyor musunuz? Engelliysen bunun ne demek olduğunu en iyi bilensin demektir ve bir başkasının engelli olmasına/doğmasına sonuna kadar karşı durursun demektir.

Kaderinizi belirleyen coğrafyanın, sizin gerçeğinizi değiştirebilme gücünüze karşı gelemeyeceğini bilin, bunun içinde çok okuyup, çok dinleyin. Çok bilin, az inanın! Az konuşup, çok araştırın. Bilimin sürekli gelişmekte olduğu bir dünyada nasıl ki en son model cep telefonunu kullanmaya meraklıysanız, sağlıkla ilgili her konuyu ve gelişmeleri de yakından takip etmeye, araştırmaya, öğrenmeye açık olun!

Sakat doğmanın/Sakat kalmanın bir kader olmanın çok daha ötesinde, Sakat Düşüncelerden kaynaklandığı gerçeğinin farkına varmanız dileğimle...
 

Ekli dosyalar

  • s.jpg
    s.jpg
    28.2 KB · Görüntüleme: 203
Geri
Üst