15 yılda neler öğrendim...

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Bir insanın sahip olduğu herşeyini sadece ve sadece 45 saniyede kaybedebileceğini öğrendim...
Bu dünyadaki en değerli varlığımızın canımız olduğunu öğrendim...
Yeniden doğmak kelimesinin anlamını, küllerinden yeni bir varoluş hikayesi olan anka kuşunun öyküsünün gerçek olabileceğini öğrendim...
Umudunun varolduğu sürece yaşama tekrar tutunabileceğini öğrendim...
Bir bedenin dayanılmaz acılara rağmen yaradan tarafından nasıl da bir güçle yaşamaya devam edebileceğini öğrendim...
Ölümün kolay gerçekleşmediğini ancak vadesi gelince yaşamın son bulacağını öğrendim...
Yaşanan hiçbir an'ın tekrarının olmayacağını ve zamanın ne kadar değerli olduğunu öğrendim...
Hayattan engellenişin aslında bedenen değil ruhen gerçekleştiğini ve tutsak, yaralı, örselenmiş, zedelenmiş bedenlerin içinde çok daha engelsiz, çok daha mutlu ve yaşama sevinci dolu ruhlar barındığını öğrendim...
Engellerimi kabul etmeyi, aşabildiğim kadarını aşmayı bana yadigar kalanla da varolup yaşamayı öğrendim...
İsyanların hiçbir işe yaramadığını, kaderin önüne geçilemeyeceğini ve varsayımlarla yola devam edilemeyeceğini öğrendim...
Gerçekte engelli olmanın kişisel değil toplumsal bir sorun olduğunu öğrendim...
Devlet baba diye bir varlığın olduğunu ancak adil olmadığını öğrendim...
Engellerimi engelsiz düşlerimle aşabileceğimi öğrendim...
Eskiden yapmaktan çok hoşlandığım yaşamsal faaliyetlerimin aslında çok da yaşamsal olmadığını ve artık onları yapamasam da bunun için mutsuz olmamayı öğrendim...
Paranın, yazlık evin, arabanın ve bu dünyada parayla satın alabileceğiniz her tür maddenin sizin küçük serçe parmağınızdaki tırnağınızdan daha değersiz olduğunu öğrendim...
Güzelliğin ve yakışıklılığın gelip geçici olduğunu önemli olan dış görünüşün, fiziksel özelliklerin değil insanın içindeki ruhun güzel olması gerektiğini ve aslında sahip olunan karakterin güzelliğinin değerini öğrendim...
Gerçek sevenlerinizin sizi tüm engellerinize karşı içlerinde bir yudum azalma olmadan koşulsuzca sevmeye devam ettiklerini öğrendim...
Aslında bir zamanlar kendime ne çok acıdığımı ve bu nedenle hiçbir şey üretmeden boşa geçen yıllarımı hiçbir zaman telafi edemeyeceğimi öğrendim...geçmiş zamanın alacağı her zaman saklıdır bende :(
İçimden geldiğince yaşamasını ve bugünü yarınsızca yaşamasını öğrendim...
Engellerimle de mutlu olabilmeyi, geçmişin acılarının üstünü örtmeyi ve yeniden insanları sevebilmeyi öğrendim...

Hala öğrenmeye devam ediyorum...Burada yazmam ne kadar doğru olacaktır bilmiyorum ama en son öğrendiğim şey engellenmiş, yaralı, acılı bedenlerin bile içlerinde yaşayan, kıpır kıpır, cıvıl cıvıl karşı cinse duyulan heyecan misali arzularının olabileceğini öğrendim...bunu yazmaya bile utanıyorum ama evet yeni öğrendim :)
 

onderyilmaz

Üye
Üye
Katılım
Ağu 18, 2014
Mesajlar
9
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
merhaba sevgili Gazoz ağacı,yazınızı okuduğumda kafamda oluşan düşünce aynen şu oldu,sizi kendime tutulmuş bir ayna gibi gördüm,çünkü yazdığınız her satır benim düşüncelerimi,hayata bakışımı,yaşama olan bağlılığımı ve hayat felsefemi yansıtıyor,evet bizler belki engelliyiz ama,engelsiz umutlarımız engelsiz hayallerimiz ve engelsiz dünyalarımız var içinizdeki yaşama sevincinin ömrünüzün sonuna kadar eksilmemesi dileğiyle :)
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Merhaba onderyilmaz,

Güzel dilekleriniz için çok teşekkür ederim. Engelsiz umutlarımız ve engelsizce kurduğumuz hayallerimiz olmasaydı inanın bu dünya çekilmez olurdu ama evet onlar iyi ki varlar :)
 

septik

Editör
Editör
Katılım
Şub 9, 2012
Mesajlar
3,405
Tepkime Puanı
450
Puanları
83
Çok haklısın Ceylan,

Hayat gerçekten çok şey öğretiyor hatta sınır tanımıyor

Bana göre insanın özeti yaşadığı duygulardan ibaret,

Yaşam süresinin bir önemi yok olumlu olumsuz hayattta var olan bana olmaz diye düşündüğümüz hatta bazı dostlarımızın dahi başına geldiğinde anladığımızı sandığımız yine bana göre bir çok boş lafla teselli etmeye gayret ettiğimiz durumları yaşadığımızdaki o duyguların içinde haps oluyoruz bazen öle acıki derler ya zaman herşeyin ilacı belki azaltan ama asla yok olmayan duygular,

Öğrenmenin sınırı algı olayımızın bittiği anda başlar gibi geliyor bana,

Engellilik konusu ise bambaşka bence henüz tam anlaşılamamış bir durum, fiziksel yapımızdaki normal olmayan ve normal diye kast ettiğim ise uzuvlarımızın tam ve faal çalışması, fakat zihnimizdeki yaşam kalitesi herkeste farklı ,bir çok alanda yeterli olabilecek iken ben normal insanlardan yetersizim fikri bir çok engelli arkadaşımızı paisifize ediyor

Fakat duygusal bağlamda fiziksel sağlıkla sağlıksız olmanın bir farkı malesef yok

Neden bahsettiğime gelince o güzel yazındaki şu cümlen, '' Aslında bir zamanlar kendime ne çok acıdığımı ve bu nedenle hiçbir şey üretmeden boşa geçen yıllarımı hiçbir zaman telafi edemeyeceğimi öğrendim...geçmiş zamanın alacağı her zaman saklıdır bende '' keşke herşeyin farkında olarak doğsak ama o zamanda yaşamın tadı olmazdı bir çok kez düşündüğümde 80 yaşımada gelsem seninde bahsettiğin gibi sadece tecrübelerden ibaret yani hayatın içinde olupta yaşamaktan kaçamayacağım bir çok iyi kötü duyguları tecrübe etmiş biri olarak zamanımı tamamlamış olurdum, kimi erken kimi kısa süre içersinde kimi ise farkına bile varmadan geçirdiği kısıtlı sürenin bin pişmanlığı içersinde hayatını tamamlıyor.

Gönül isterki senin yazındaki belki benim yazımdan arkadaşlarımız sadece güzel evet doğru diyerek geçmeden gerçekten benimseyerek yarın vakti geldiğinde hazır olabilseler bir çok gerçeğe ama yaşamadan olmuyor,

Son cülem Allah herkesin yardımcısı olsun
 
Tekerlekli Sandalye
Üst