2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
header.jpg



2 Nisan Otizm Farkındalık Ayı’na destek verin!

Otizm nedir?


* Günümüzde her 150 çocuktan birini etkileyerek, çocuklar arasında en hızlı yaygınlaşan nörolojik bozukluk olması ile dünya genelinde hızla yayılan bir hastalık olarak görülüyor..

* Dünyada şeker, kanser ve AIDS dahil olmak üzere bir çok hastalıktan daha fazla sayıda otizm teşhisi alınması öngörülüyor..

* İstatistikler genetik temelli olduğunu gösteriyor. Çevresel faktörler de dahil olmak üzere, nedenlerinin bulunması için yoğun araştırmalar devam ediyor..

* Kesinlikle ülke, ırk, kültür ya da sosyo-ekonomik farklılık gözetmiyor..

* Bugün için bilinen en etkili tedavisi yoğun bireysel eğitim..


Dünya Otizm Farkındalık Ayı;

2 Nisan, tüm dünyada otizm konusunda farkındalık yaratmak ve otizm ile ilgili sorunlara çözüm bulmak amacıyla, 2008 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Otizm Farkındalık Günü” (2nd April World Autism Awareness Day) olarak ilan edilmiştir. 2 Nisan’da başlayan “Otizm Farkındalık Ayı” çerçevesinde tüm dünyada otizmle ilgili araştırmaların teşvik edilmesi ve bilinirliğin artırılarak, erken teşhis ve tedavinin yaygınlaştırılması hedefleniyor.
 
F

Fırtına

Guest
Otizm Farkındalık Ayı

Tekirdağ Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi Müdürü Dinçer Sönmez, "Bir annenin doğum sonrası çocuğunun özürlü olma oranı yüzde 2, otistik olması oranı ise yüzde 0,5'tir" dedi.

Sönmez, yaptığı açıklamada, nisan ayının, otizmin toplum tarafından fark edilmesi ve onlara doğru yaklaşımlar gösterilmesi amacıyla "Otizm Farkındalık Ayı" olarak ilan edildiğini bildirdi.

Otizmin, dünya üzerinde gittikçe arttığını belirten Sönmez, otizmin, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir gelişim bozukluğu olduğunu ifade etti.

Otizmin, genellikle yaşamın ilk 2 yılında ortaya çıktığını anlatan Sönmez, otistik çocukların genelde öğrenme zorluğu çektiğini söyledi.

Dinçer Sönmez, şunları kaydetti;

"Otistik çocukların büyük bir kısmında farklı seviyelerde zeka geriliği görülse de zeka seviyeleri normal otistik çocuklar da var. Ancak genel zeka seviyeleri ne olursa olsun, otistik çocuklar çevrelerindeki dünyayı algılamakta ortak bir zorluk çeker. Bir annenin doğum sonrası çocuğunun özürlü olma oranı yüzde 2, otistik olması oranı ise yüzde 0,5'tir. Bir otistik çocuktan sonra, ikinci çocukta otizmin ortaya çıkması riski yüzde 3'tür. Otizm erkek çocuklarda kız çocuklarından 4 kat daha fazla görünmektedir. Her çocuktaki otistik belirtiler ve bunların seviyesi farklılık gösterebilir, bu nedenle otizmin seviyelerini kategorize etmek güç."

Bu bağlamda, Tekirdağ'da Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi tarafından Nisan ayı boyunca otizm konusunda farkındalık yaratmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenleneceğini bildiren Sönmez, yarın Tekira Alışveriş Merkezi'nde otistik çocuklar resim sergisi açacaklarını, 13 Nisan'da Belediye Kültür Merkezi'nde farkındalık etkinliği düzenleyeceklerini ve 22 Nisan'da kaynaştırma şenliği yapacaklarını bildirdi.
 
F

Fırtına

Guest
Engelleri yüzerek aştılar..

Sakarya'nın Sapanca ilçesinde, Dünya Otizm Farkındalık Günü dolayısıyla düzenlenen yüzme yarışmasında, otistik sporcular milli takım sporcularıyla mücadele etti.

Kırkpınar'daki yüzme havuzunda, Sportizm Otizm Gençlik ve Spor Kulübü'nün Dünya Otizm Farkındalık Günü dolayısıyla düzenlediği yarışmada, olimpiyatlara hazırlanan otistik engelli sporcular Doruk Davran (16), Ege Demir (15) ve Can Demirci (18), Kocaeli Yıldızlar Spor Kulübü ve milli takım sporcuları Esra Kübra Kaçmaz, Mustafa Kaçmaz, Gökçe Saydam ve Ozan Güder ile mücadele etti.

Otistik sporcuların 50 ve 100 metre kategorilerinde serbest ve kelebek stilinde yüzdüğü sembolik yarışta, otistik sporcular milli takım sporcularına yakın sürelerde yarışı tamamladı.

Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu Başkanı Gürdal Gümüş, yaptığı açıklamada, Türkiye'de 100 binin üzerinde zihinsel engelli sporcu potansiyeli bulunduğuna dikkati çekerek, federasyona kayıtlı 4 bin sporcu bulunduğunu ifade etti.

Lisanslı sporcu sayısını federasyonun faaliyetleriyle önümüzdeki günlerde daha da arttıracaklarına işaret eden Gümüş, ''Bu arada en önemli şey, bugün çok özel bir gün. Otizmli çocuklarımızın günü. Burada otizmli çocuklarımız spor yapıyorlar ve çok ciddi başarılar elde ediyorlar. Önümüzdeki günlerde otizmli çocuklarımızla ilgili olarak spor faaliyetlerini arttırarak devam edeceğiz. Bu çocuklarımız kısmet olursa 2012 olimpiyatlarına katılacaklar. Çok ciddi başarılar elde etmeyi planlıyoruz'' dedi.

Spor konusunda önemli adımlar atacaklarını belirten Gümüş, Türkiye'nin hemen her tarafında otizmli çocuklarla ilgili spor faaliyetlerini gerçekleştirdiklerini kaydederek, ''İçleri rahat olsun. Sporla rehabilitasyon, sporla başarı daha kolay elde ediliyor. Yıllardır biz bunu başardık ve gerçekleştirdik. Hem ulusal, hem de uluslararası alanda çocuklarımız ciddi başarılara imza atıyorlar. Çocuklarımızı 5 Nisan'da gelişim kampına alıyoruz. Bu çocuklarımız ilk planda İtalya'ya gidecekler. Önümüzdeki yıl da olimpiyatlarda ülkemizi temsil edecekler'' diye konuştu.

''OTİSTİK ÇOCUKLAR OLİMPİYATLARA DAHİ GİDEBİLİR''

Sportizm Otizm Gençlik ve Spor Kulübü Direktörü Bener Erkorur ise Türkiye'de otizmli bireylere yönelik olarak sportif çalışmalarda bulunan ilk kulüp olduklarını belirtti.

Otizmli bireyleri sporla yaşama kazandırmaya çalıştıklarını ifade eden Erkorur, ''Yaklaşık 5 yıldır yapılan çalışmalar kendini göstermeye başladı. Artık olimpiyatlara kadar gidebilecek şekilde uzandık. Amerika Psikiyatri Derneği'nin son dönemde açıkladığı değer, 100 çocuktan bir çocuğun otizmli olduğu yönünde. Bu noktada hem ülkemizde, hem de yurt dışındaki aileler çok sıkıntılı bir dönem içinde. Spor onlar için gerçekten bir amaç ve araç oldu. Spor yapan çocuklar öz güven kazandı'' dedi.

Sporcularının yüzerek birçok şeyi başarabildiklerini herkese gösterdiğini anlatan Erkorur, ''Bugünkü organizasyonda da otistik çocuklarımızı olimpiyatlara hazırladığımızı gösterdik. Otistik çocuklar da doğru eğitilir ve yaşama katılırsa olimpiyatlara dahi gidebilir. Bugün milli yüzücülerle yarışarak bunu hepimize gösterdiler'' diye konuştu.

Otistik sporcu Doruk'un babası Fuat Davran da 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü dolayısıyla yüzme yarışması düzenlediklerini belirterek, ''Yüzme milli takımından 4 sporcu arkadaşımız ve onların değerli antrenörlerini davet ettik. Doruk benim oğlum, 16 yaşında, otistik.. Geçen yıl Mersin'de yapılan yarışlarda Türkiye şampiyonu oldu. Bundan sonraki hedeflerimiz değerli başkanımız sayesinde 'önce İtalya, sonra olimpiyatlar diyoruz' inşallah..

Çalışmalarımıza devam ediyoruz. Sportizm Otizm Kulübü sayesinde böyle değerli bir çalışma alanı bulunuyor'' şeklinde konuştu.
 
F

Fırtına

Guest
Yeter ki farkında olun!

otizm1.widec.jpg



Nedeni tam olarak bilinmeyen ve tedavisi olmayan otizmde, yoğunlaştırılmış ve kişiselleştirilmiş özel eğitim büyük önem taşıyor. Uzmanlar, bu şekilde eğitilen otizmli bireylerin bağımsız yaşam becerileri kazanabildiklerini söylüyor.

Diyarbakır Otizmle Mücadele Derneği'nce (DOMDER), Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ilk kez Diyarbakır'da ''Dünya Otizm Farkındalık Günü'' kapsamında uluslararası eğitim konferansı düzenledi.

DOMDER Kurucu Başkanı Mine Onur, otizmli çocukların bugününü ve geleceğini daha da güzelleştirmek ve yaşam kalitelerini artırmak amacıyla Diyarbakır'da otizmli çocuğu olan veliler olarak bir araya gelerek dernek kurduklarını, DOMDER olarak bölgede ilk kez otizme yönelik uluslararası bir konferans düzenlemenin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.

Onur, otizmin dünyada nedeni tam olarak bilinmeyen ve tedavisi olmayan bir hastalık olduğunu ifade ederek, yoğunlaştırılmış ve kişiselleştirilmiş özel eğitimle otizmli bireylerin bağımsız yaşam becerileri kazanabildiklerini belirtti. Otizmin ömür boyu süren bir engel türü olduğunu, bu nedenle mücadele veren tüm ailelerin büyük zorluk ve acı çektiklerine dikkati çeken Onur, şöyle dedi:

''Bu toplumsal bir sorundur. Bu sorun ancak toplumsal dayanışmayla hafifletilmektedir. Zorluklardan bahsetmeyeceğim, onlar zaten aşılmak içindir. Bizim kuruluş amacımız da bu zorlukların el birliği ile üstesinden gelmektir. Bu konferanstan aileler olarak beklentimiz, yeni eğitim metotlarını ve çağdaş yaklaşımları öğrenip otizmli çocuklarımıza daha fazla faydalı olmaktır. Veliler olarak kurumlar arası işbirliğinin bir an önce hayata geçirilmesinin hayati öneme sahip olduğuna inanıyoruz. Aile doktorları, psikologlar, özel eğitimciler ve ailelerle işbirliği yapmamızın çocuklarımızın geleceği için önemli olduğuna inanıyoruz. Ailelerin eğitimi bizim için çok önemli. Otizmli çocuklarımıza daha fazla yaşam alanlarının yaratılması için valimiz ve belediye başkanlarımızdan yardım istiyoruz. Bölgede otizm destek evleri, açık spor alanları, meslek edindirme, sanat ve ritm atölyeleriyle bağımsız yaşam evlerinin açılması çağdaş bir zorunluluktur. Bunlarla ilgili dernek olarak projeler geliştirmekteyiz. Projelerimizi en kısa sürede ilgili birimlere sunacağız. Daha yaşanılabilir bir dünya için Diyarbakır'a ve otizmli çocuklara hep birlikte sahip çıkmanın tam zamanıdır.''

SOSYAL İLİŞKİLER ÇOK ÖNEMLİ

Fransız Eğitim Bilimleri Doktoru ve Otizm Uzmanı Dr. Armella Darcel Thomas, otizmin kişiden kişiye, kişide de zamanla farklılıklar gösteren yaygın bir gelişim bozukluğu olduğunu söyledi. Otizmin bireyin sosyal ilişkilerinde sorun yaşaması, sözlü iletişimde engel ve tekrar eden davranışlarla 3 yaş öncesinde ortaya çıktığını ifade eden Thomas, hastalığın hayat boyu engel durumu teşkil ettiğini belirtti. Thomas, zamanında takip edilmediğinde zaman kaybı nedeniyle hastalığın ilerlediğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''1943'den bu yana otizmin gelişimi 10 numaralı uluslararası bir hastalık olarak bahsedilir. Otistik bireylerin sosyal ilişkileri son derece kısıtlıdır. Çünkü dil problemi ve odaklanma sorunu yaşarlar. Otizmli kişilerin zihinsel olarak adeta 'kör' olduğu söylenir. Ne kendi hislerini ne de başkalarının hislerini okuyabilirler. Bizim günlük hayatta kullandığımız kelime ve davranışlar onlar için son derece karmaşık olabilir. Otistik bireyler zihinlerine ilk kaydettiklerine ilk anlamı verirler. Sürekli fotoğraf hafızası ile objeleri anımsarlar. Bu bireylerin başka kişilere odaklanması veya dikkatlerini toplaması bu nedenle de son derece güçtür. Tahammül edilemez bir ses veya ani sıcaklık artışı farklı tepkiler göstermelerine yol açar.''

GENETİK VE ÇEVRESEL FAKTÖRLER DE ETKİLİ

Thomas, 1925 yılından bu yana yapılan çalışmalarda otizmin genetik ve çevresel etkenlerden kaynaklandığının belirtildiğini, 6 farklı ülkede yapılan 26 çalışmada 12-25 yaş arası otistik kişilerde otizme neden olan farklı faktörlerin ortaya çıktığını bildirdi. Bu yıl genetik araştırmacıların yaygın gelişimsel bozukluklarla ilgili otizm hastalığına yakalanabilme olasılığına aday genler olduğu yönünde açıklamalar yaptığını vurgulayan Thomas, bu genlerin kendi içlerinde otizm çıkmasına önemli rol oynadığının ifade edildiğini belirtti. Hastalığın ilaçla tedavisinin mümkün olmadığını, ancak kullanılan ilaçların bireyin ve ailesinin yaşamını kolaylaştırmak ve hastalığın ilerlemesini önlemeye katkı sunduğunu anlatan Thomas, şöyle konuştu:

''Otistik bireylerin eğitiminde hem profesyonel yardım hem de aile desteği son derece önemli. Bireyin eğitimi ilgi alanı ve kişilik profiline göre yapılmalıdır. Herkes için tek bir çözüm yoktur. Bu hastalıkta görmek bilmektir. Bu düşünceyle resim ve fotoğraflarla eğitim önemlidir. Eğitim, görüntü, fotoğraf, yazı dili ve konuşma diliyle ilişkilendirilerek yapılmalıdır. Otistik kişilerin iletişimleri farklı bilişsel tarzları olduğundan değişiklik gösterir. Çevrenin açık olması bireyin iyi eğitim alması için gereken şartlardan birisidir. Ancak bu yalnız başına yeterli değil. Eğitici ve sosyal ortam da son derece önemli. Fransa'da otizm hastası çocuğu bulunan ailelere yol gösterici uygulamaların ortaya konulduğu kılavuz oluşturuldu. İçeriğinde bireye iyi bir yaşam hakkı, bireysel projelere katkı, aile ve çevre desteği, program ve hizmetlerin sunulması, hastalığın seyrini izleme ve teşhis koyma gibi konular yer alıyor. Bu konuda tek bir bilgi temeli yeterli değil. Kurumların desteğinin sağlanması, bireysel desteğin ise her gün sağlanması, kişiye özgü projeler oluşturulması önemli. Çünkü bu hastalıkta her birey kendine özgü, kendine özerk özellikler taşır.''

“EĞİTİM KÖYLERİ HEDEFLİYORUZ”

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt da engelliliğin hep ihmal edilmiş bir sorun olduğunu ifade ederek, hükümet olarak engelli bireylere ve ailelerine destek olmaya çalıştıklarını belirtti.

Kendisinin de Diyarbakır'daki engelli derneklerinin faaliyetlerine katkı sunduğunu anlatarak, ''Hükümet olarak yalnız bırakılmış engelli bireylerin ailelerine maddi ve manevi destek sunmaya çalışıyoruz. Ancak bunlar elbette çok gelişmiş ülkelerdeki kadar olmamıştır. Otizmle mücadelede yerel yönetimlerle birlikte proje üretmek gerekiyor. Otistik çocuklarla ilgili eğitim köyleri oluşturmayı istiyoruz. Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak ile görüştüm. Kendisi de sizlere her tür desteği vereceğini söyledi. Engelli insanlarımızın önlerindeki engelleri kaldırmak adına, el ele, omuz omuza bir geleceğe doğru hepinize hayırlı yürüyüşler diliyorum'' şeklinde konuştu.

Etkinlik kapsamında Sümerpark'ta yarın Otizmli ailelere yönelik eğitim çalışması yapılacak.


ntv
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Otistik Çocuklardan Duygusal Program

Sakarya Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi (OÇEM) tarafından "Dünya Otizm Günü" dolayısıyla düzenlenen programda davetliler, otistik çocukların hayatta varolma mücadelesini takdirle izlediler.

Beyin ve sinir sisteminin farklı yapısından kaynaklandığı kabul edilen ve ömürboyu devam eden nörobiyolojik bir rahatsızlık olan otizmli bireylerin sayısının ülkemizde yaklaşık 450 bin dolayında olduğu belirtiliyor. Programın açılış konuşmasını yapan OÇEM Müdürü Ahmet Göktaş, 2004 yılında bağımsız bir merkez olarak açılan okullarında, 30 öğrencinin 25 öğretmen eşliğinde tam gün gündüzlü eğitim gördüğünü belirtti.

Otistik çocukların eğitiminde erken tanının çok önemli olduğunu vurgulayan OÇEM Müdürü Göktaş, 3 yaşından itibaren otistik bireylerin ücretsiz olarak merkezlerinde eğitim aldığını ifade ederek "Otizme bir eksiklik olarak değil, farklı bir yetenek olarak bakmaya çalışalım" dedi.

Dünya Otizm Günü etkinliğine uzun zamandır hazırlanan otistik çocuklar, kendilerini izlemeye gelen protokol üyeleri ve ailelerinin karşısında yeteneklerini sergilediler. Halk oyunlarından, darbuka ve klarnet şova, şarkı söylemeye kadar pek çok özel yetenek isteyen faaliyetleri başarıyla yapan otistik çocuklar ve öğretmenleri ayakta alkışlandı. Öğretmenlerinin büyük bir sabırla öğretmeye çalıştıklarını en güzel şekilde yerine getiren otistik çocukların sahnede yaptığı ay ve yıldız gösterisi ise büyük ilgi gördü.

Üzerlerine giydikleri "Otizmin Farkında mısınız?" yazılı tişörtleriyle tüm dünyaya "Otizmliyim. Ben de Varım." mesajı veren çocuklar, kendilerine acınarak bakılmasını değil, güçlü yönlerinin keşfedilerek destek verilmesini istediler. Kalabalık davetli topluluğunun zaman zaman gözyaşlarına hakim olamayarak seyrettiği otistik çocukların programına; Serdivan Kaymakamlığına vekalet eden Arifiye Kaymakamı Birol Kurubal, İl Milli Eğitim Müdürü Murat Yazıcı, Serdivan Belediyesi Başkanvekili Servet Karaoğlu, Eğitim Müfettişleri Başkanı Ahmet İnanç, İl milli Eğitim Şube Müdürü Mustafa Akgün, Serdivan Milli Eğitim Müdürü Ali Dere, RAM yöneticileri, okul müdürleri, öğretmenler ve çok sayıda veli katıldı.
 
F

Fırtına

Guest
Otizmde erken tanının önemi.!

3465.jpg



Otizm Platformu Koordinatörü Nejla Arslankurt, erken tanı ve yoğun eğitimle otistik çocukların sorunlarının giderilmesinde büyük kazanımlar sağlanabileceğini belirtti.

Gazi Üniversitesinde düzenlenen toplantıda konuşan Arslankurt, 2008'de Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Nisan ayının “Dünya Otizm Farkındalık Ayı”, 2 Nisan tarihinin de “Otizm Farkındalık Günü” ilan edildiğini, her yıl Nisan ayı boyunca dünya genelinde otizmle ilgili araştırmaların teşvik edilmesi ve bilinirliğin artırılarak erken teşhis ve tedavinin yaygınlaştırılmasının hedeflendiğini söyledi.

Otizmin, “doğuştan gelişen, beynin ve sinir sisteminin farklı yapısından ya da işleyişinden kaynaklandığı kabul edilen nörolojik tabanlı bir durum” olarak tanımlandığını ifade eden Arslankurt, “Bugün otizm için etkili bir ilaç yok. Tek etkili yol eğitim. Erken tanı ve yoğun eğitimle otistik çocukların sorunlarının giderilmesinde büyük kazanımlar sağlanabilir” diye konuştu.

BM Temsilcisi Ahmet Parla da dünyada her 20 dakikada bir çocuğa otizm teşhisi konulduğunu belirtti. Otizmin, “Karmaşık ve çok değişikliklerle tezahür eden bir durum” şeklinde tanımlandığını anlatan Parla, otistik çocuk ve yetişkinlerin toplumda çeşitli engellerle karşılaştıklarını, ayrımcılığa uğradıklarını söyledi.

Parla, “Toplumun otizmin belirtileri konusunda bilinçlendirilmesi çok önemli. Otistik çocukların eğitimi için gerekli adımların atılmasının büyük önemi var” dedi. UNICEF Temsilcisi Lilia Jelamsci, Türkiye'nin de bulunduğu bölgede 5 milyon zihinsel engelli çocuğun yaşadığının sanıldığını belirterek, bu çocukların eğitim ve okula gitme hakkına sahip olmalarına rağmen bu haktan yeterince yararlanamadıklarını anlattı.

Bu çocukların sosyal yaşama daha fazla katılmasına yönelik UNICEF tarafından gelecek 5 yılda yürütülmesi planlanan projeler hazırlandığını ifade eden Jelamsci, Türkiye'de uygulanan gelişimsel pediatri modelinin önemine işaret etti. UNICEF'in okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasına yönelik program da yürütüleceğini kaydeden Jelamsci, bununla özel eğitime muhtaç çocukların eğitilmesinin amaçlandığını belirtti.

Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanı Bekir Köksal ise ABD'de yapılan bir çalışmaya göre, her 150 çocuktan birinin otizmden etkilendiğinin tahmin edildiğini söyledi. Otizmde eğitime erken başlanamamasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Köksal, Türkiye'de son yıllarda özürlülere yönelik çok sayıda düzenleme yapıldığını hatırlattı.

Otistiklerin hayat boyu kaliteli eğitim alması ve bu konuda farkındalık oluşturulmasının önemine işaret eden Köksal, “Türkiye'de özürlüler konusunda maalesef mesleki eğitimle ilgili sıkıntılar var. Bununla ilgili çalışmalar sürüyor. Mesleki eğitim özürlülerin istihdamı açısından çok önemli” şeklinde konuştu.


21 yaşında otizm tanısı kondu;

Hollanda'da yaşayan, 4 yıl önce 21 yaşındayken otizm tanısı konulan Birsen Başar da deneyimlerini aktardı. “Ben de Artık Fark Edilmek İstiyorum” isimli bir kitabı da bulunan Başar, şöyle konuştu;

“Türkiye'de bir çok aile benim otistik olduğuma inanmadı. Buna çok üzülüyorum. 'Tanı için 21 yaş çok geç' dediler ama 53 yaşında tanı konulan bile var. Yüksek öğrenim görmem ve bir işte çalışmam benim sorunlarım olmadığını göstermez. Gördüğüm eğitime göre daha düşük bir pozisyonda çalışıyorum. Benim mezun olduğum bölümü bitirenler, daha iyi işlerde çalışıyor ve daha yüksek maaş alıyor. Belki ben 10 yıl sonra o seviyeye gelebileceğim.”

Arkadaş edinmekte büyük zorluk çektiğini kaydeden Başar, okul yaşamında da benzer sıkıntılar yaşadığını anlattı. Okuldan mezun olunca sorunların biteceğini düşündüğünü ifade eden Başar, “Ama otizm her zaman her yerde benimle beraber. Otizm nedeniyle zorluklar yaşıyorum, iletişim kuramıyorum” dedi. Tanı konulduktan sonra kendisinden yapamayacağı şeylerin istenmediğini kaydeden Başar, Hollanda'da ve Belçika'da otizmle ilgili çalışmalar yaptığını, aynı şeyleri Türkiye'de de başarmak isteğini söyledi. Başar, otizmle ilgili 2. kitabını da yazmaya başladığını sözlerine ekledi.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Otizm var öğretmeni yok!

OTİZMDEN HABERSİZ ÖZEL EĞİTİMCİ Mİ OLUR?

30 ÜLKE ÇALIŞIYOR BİZDE UZMANLAŞMA ALANI BİLE DEĞİL!

Otizm, sebebi bilinmeyen, tedavisi bulunamayan karmaşık bir gelişim bozukluğu. Uzmanlar, her 150 çocuktan birinin otizm kategorisinde yer aldığını söylüyor. Yani, bu rahatsızlık günümüzde rastlanan en yaygın nörolojik bozukluk olma özelliğini taşıyor. Bu sebeple, her nisan, dünyada “otizm farkındalık ayı” olarak değerlendiriliyor ve bu rahatsızlık, insanların dikkatine sunuluyor.
Biz de bu hafta sayfamızda ülkemizde otizm konusunda yetişmiş en ehil isimlerden biri olan Prof. Dr. Gönül Kırcaali İftar’ı sayfamızda konuk ettik.

DERS KONUSU BİLE DEĞİLDİ
Prof. Dr. İftar, ülkemizde onbinlerce otizmli olmasına rağmen, eğitim sistemimizde otizmin yeterli oranda yer almadığını söyledi. İftar şöyle dedi: “Sistemimizde otizm öğretmeni yetişmiyor. Otizmlilere zihin engelliler öğretmenliğinden mezun olanlar çalışmak zorunda kalıyor. Özel eğitimde yakın zamana kadar hiç ders yoktu. Otizmden habersiz zihin engelliler öğretmenleri yetişiyordu. Son yıllarda, bazı üniversiteler birkaç ders koydu. Anadolu Üniversitesi yan dal yaptı.”

HEPSİ BİRBİRİNDEN FARKLI
Peki otizm bir zihin engel değil midir? Bu çocuklara zihin engelliler öğretmenlerinin eğitim vermesi yeterli gelmiyor mu?
Prof. Dr. İftar bu sorumuzu şöyle cevapladı: “Otizm bambaşka bir şey. Otizmlilerin yarısına yakınında çeşitli düzeylerde zeka geriliği bulunuyor ama bunların yüzde 10’u da üstün zekalı. Bir çocuğun davranışları diğerini tutmuyor. Her renk, her çeşit çocuk var. Ben bugüne kadar birbirine benzeyen iki otistik çocuk görmedim. Hepsi birbirinden farklı. Hepsi ayrı. Zihinsel engelli bir çocuğa bir bay bay demeyi, basit bir davranışı öğretebilirsiniz ama otizmliye bunu yaptıramazsınız. Otizmin genetik sırrı henüz çözülebilmiş değil. Rahatsızlığı tedavi eden bir ilaç da henüz bulunamadı. Otizmde en etkili çözüm, davnanış analistliği. Fakat bu alanda yetişmiş uzman sayısı çok az. Davranış analistleri, sözel iletişimde ilerleyemeyen çocuklara resimlerle ya da jestlerle iletişim kurmayı öğretiyor. 30 kadar ülkede davranış analisti yetişiyor. Ama bizde yok.”

AÇIK ÇOK FAZLA
Peki devlet bu konuda ne yapmalı? Prof. Dr. Gönül Kırcaali İftar, şu tavsiyelerde bulundu: “Zihin engelliler öğretmenliği programlarını gelişim bozukluğu öğretmenliklerine dönüştürelim. Üç alanda uzmanlaşma olsun. Bir; hafif derecede zihinsel engelliler. iki; orta ve ağır derecede engelliler. Üç; otizm spektrumu bulunanlar. Otizm eğitiminde Türkiye kaynakları yeterli değil. Bu bilim alanının en çok gelişmiş olduğu ülkeler Kanada, ABD ve Avustralya. Buralara devletimiz burslu olarak üç yıl üst üste 30-40 öğrenci gönderirse ihtiyaç karşılanır. Öte yandan zihin engellilerde de 6 bin 500 öğretmene ihtiyacımız var. Yılda en fazla 400-500 mezun veriliyor. Açığın normal yollarda kapatılması zor. Bunun için mezunlara lisansüstü sertifika verilsin. Yani adaylar, tezsiz, ALES’siz yüksek yapsın.”

OTİZMİ NASIL ANLARSINIZ?

Eğer çocuğunuz; başkalarıyla göz teması kuramıyorsa, bir noktaya takılıp kalıyorsa, çevresindekilere kayıtsız kalıyorsa, dil ve konuşmada akranlarının gerisindeyse, akranlarının oyunlarına ilgi göstermiyorsa, bazı konularda aşırı ilgiliyse (asansörlerin nasıl çalıştığı gibi), günlük hayattaki değişikliklere katlanamıyorsa (eşyaların yerinin değiştirilmesi gibi), sıra dışı beden hareketleri yapıyorsa (sallanıyor, çırpınıyor, kendi etrafında dönüyorsa). otizmli olabilir, bir çocuk psikiyatrına başvurun.
turkiyegazetesi
 
F

Fırtına

Guest
Otizm Niçin Artıyor.?

Bu ay Otizm Farkındalık ayı..

Bu konu da, kentte emek verenler 2-3 yıldır önemli aktiviteler yapıyorlar.

Dayanışma içinde bu hastalığın önemini gündeme getirmeye çalışıyorlar.

İlk olarak Kanner (1943) tarafından tıp yazınına kazandırılan otizm; kısıtlanmış, yinelenen davranış örüntüleri, toplumsallaşmada, sözlü ve sözel olmayan iletişimde bozukluk gibi çekirdek belirtileri olan süregen bir bozukluktur.

İlk bilinen otizm olgusu, 1799 yılında beş yaşında iken, Bethlem Kraliyet Hastanesi’ne getirilen Victor, iki yaşından itibaren güçlükle kontrol edilebilen, dört yaşına kadar tek bir kelime bile söylemeyen, bebekliğinden beri çocukları izlemeyi seven, ancak onları yanına yaklaştırmayan, yanlız oynamayı tercih eden, bir kere duyduğu müziği unutmayarak ıslıkla aynı tınıyı çıkarabilen, konuşmaya başladıktan sonra kendisinden üçüncü kişi olarak söz eden bir çocuktur.

Otizmde erken tanı önemlidir.

Bu konuda toplumun bilgi sahibi olması gerekmektedir.

Benim asıl dikkat çekmek istediğim nokta, son 10 yılda otizm bir salgın haline dönüşmesidir.

Bu konunun dünya çapında uzmanlarından Blaxill’in yaptığı çok ayrıntılı incelemeye göre yetmişli yıllarda ABD’de 3/10,000’in altında olan otizmin sıklığı, doksanlı yıllarda 30/100,000’in üzerine çıkmış; yani 20 yıllık zaman diliminde en az on kat artmış.. Otizm spektrumu tümü ile dikkate alındığında aynı zaman diliminde 5-10/10,000 olan sıklık 50-80/10,000’e yükselmiştir.

Türkiye’de sıklığın da 40-60/10,000 dolaylarında olduğu sanılmakta..

Ortalama her 200 çocuğumuzdan biri otistik..

Son yıllarda ağır metaller ile ilişikisi gündemde..

Gebelik sırasında annenin maruz kaldığı ağır metaller, bebeğin beyinde birikerek, toksik etkiyle otizme yol açıyor tezi bilimsel olarak çalışılıyor.

Anne, babalar bu açıdan otistik çocuklarına ağır metal düzeyleri ölçtürüyorlar.

Ağır metaller hangileri?

Civa, Kadminyum ve Kurşun ağır metaller arasında en tehlikeli olanlarıdır.

Bilimsel kaynaklar; kurşunun hamileliğin 12. haftasından itibaren anneden fötüs’e geçmeye başladığını, kurşun beyinde öncelikle beyin ön bölgesini, beyinciği ve hipokampus’u etkilediğini; moleküler, hücresel ve hücrelerarası düzeyde kronik hasar oluşturduğunu; kan-beyin engelinin bozulmasına yol açarak kandan beyine girmemesi gereken maddelerin geçişine neden olduğunu; zeka düzeyinde azalma, dikkat eksikliği, hiperaktivite, sosyal ilişkilerde bozulma ve bunama ile kemik dokusundaki kurşun oranı arasında belirgin ilişki olduğunu bildiriyor.

Termik santraller, gübre sanayi, demir-çelik-çimento sanayii, boya endüstrisi, otomotiv endüstrisi, cam sanayi ağır metallerin en önemli kaynağı..

Örneğin su ve toprakta kurşunun en önemli kaynağı termik santrallerin yarattığı kirlilik..

İşte bunun gibi yüzlerce insan sağlığına zararı için karşıyız termik ve nükleer santrallere..

İşte bunun İçin kızıyoruz OMV nin yapacağı okulun imza töreninde belediye başkanı kardeşimizin ‘’Bana OMV yi Allah gönderdi’’ söylemine..

Bilmem anlatabiliyor muyum?

Avusturya’lı ekonomik girdi elde edecek diye, çocuklarımızı zehirliyoruz.

Otizm konusunda bu kentte farkındalık yaratanları gönülden kutluyorum.

Kolay gelsin..


Cem ŞAHAN
 
G

Günahsız melek(otizm)

Guest
Gerek medya gerek basın malesef yeteri kadar duyarlı değil ayrıca dilerdim ki sağlık bakanlığı bir tanıtım filmi hazırlasaydıda otizm tanıtılsaydı:(( ve halen otizm meday basın otizm "hastalığı" diye lanse etmesi malesef daha farklılığın farkına varılması için yapılması gereken aşılması gereken yollar:((
 
Tekerlekli Sandalye
Üst