2010 Avrupa (engelliler) Zulüm Başkenti İstanbul!

Yazar: Hasan Kuyucak
Görebiliyorum yapılacakları.. Boğaz köprüsünden ışıklar sel olup akacak.. Havai fişeklerin o muhteşem renkleri İstanbul semalarını müzik eşliğinde dakikalarca aydınlatacak.. Şehrin çeşitli noktalarından yapılırsa bu gösteriler toplu katılım sağlanmış olacak.. Dost düşman herkese AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ İSTANBUL denilecek..

Kültürsüz toplum olmaz.. Her topluluğun kültürü vardır.. Kültür o topluluğun tarihsel süreçte, yaşamak, varlığını sürdürebilmek için yarattığı tüm maddi ve tinsel değerlere denir.. Teknoloji, üretim şekilleri, üretim ilişkileri ve paylaşımdan tutun, aile ilişkileri, yasalar, inançlar, sanata varan tüm üst yapı kurumları içinde yaşanılan toplumun kültürü olarak adlandırılır..

Oysa kültür halkımızın kafasında yanlış şekillenmiştir.. Kültürü halkımızın kafasına sanat ve estetik olarak sokmuştur birileri.. Kültürlü adamı/kadını da çağımızın yaşam biçimine ulaşan, çağımızın sanat ve estetiğinden etkilenen insan olarak düşünmektedir halkımız..

İşte bu bakış açısı ile İstanbul’un taşradan arındırılmış, halkımızdan sterilize edilmiş üç beş bölgesinde çağımızın birkaç sanat eseri ‘’icraa’’ edilerek, üç beş folklorik yaşam biçimi, şiş kebap-rakı muhabbeti ile KÜLTÜR BAŞKENTLİĞİMİZ KUTLANACAKTIR.. Dede efendi/Mercan dede, Semazen gösterisi de ve Beethoven karışımı ile sofistike sunulursa da mideleri rahatlatır..

Kültürün asıl kıstası ise; Geçmişten gelen, bu gün yaşanan ve yarına taşınacak olan bu kültürün insanlarını memnun/mutlu edebilme gücü olmalıdır.. Bu kültürün geliştirilmesi ve evrensel değerler ile kıyaslanması ancak ve ancak insanları mutlu edebilmesi ile ölçülmelidir.. Başka hiçbir kıstas kullanılmamalıdır.. Ülkemizde yapılan istatistiklere göre gençlerimizin yarıdan çok fazlası bu topraklardan kaçmak istemektedir.. İlber Ortaylı’ya göre bu durum ülke bölünmesinden bile daha tehlikelidir.. Çünkü yarattığımız kültürden kendi halkımız kaçmaktadır..

- Kadın erkek ilişkileri, çocuk hakları, geçim şartları, demokratik haklar vs vs.. Bunları savunacak elbet benden daha yetkinleri vardır.. Örgütsel olarak diyorum. Ne yaptıkları da ortada ya, neyse..
- Engellilerin durumu bile engeldir KÜLTÜR BAŞKENTİ OLUŞUMUZA.. Dediğim gibi sterilize edilmiş, Halktan arındırılmış bölgelerde yapılacak kültür etkinliklerine (sırça köşkler) bile katılamaz engelliler.. O sırça köşkler bile uygun değildir, engellilerin toplumla kaynaşmasına.. Milyonlarca insanını yaşamdan (kültürden) uzak tutan, onları evlere hapseden bir ‘’kültür’’ olabilir elbet.. Onları müebbete mahkum edebilir.. Seslerine kulak tıkayabilir..
- Ancakkkk bu kültürü de AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİYİZ diye insanlığa sunamaz arkadaş..
- Bu zalimliği , bu kepazeliği ne boğaz köprüsünden aşağı dökeceği ışık selleri yıkayabilir nede Haliç’ten gökyüzüne sallayacağı havai fişekler örtebilir arkadaş..
- Böyle kültür olmaz olsun arkadaş ..
- Kültür dediğin toplumdaki her ferdin memnuniyeti ve kültüre erişebilirliği ile ölçülür arkadaş..
- Benim ulaşamadığım kültür bana zulümdür arkadaş..
Bu nedenlerden dolayı 2010 AVRUPA ZULÜM BAŞKENTİ İSTANBUL olarak değiştirilmelidir..
Tartışmaya gerek var mı arkadaşlar?

NOT; STK’lere yer ayrılmıştır ayak altında ve görünür yerden, hiç kuşkum yok.