- Katılım
- Kas 23, 2014
- Mesajlar
- 105
- Tepkime Puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 43
Cocukluğumun en güzel yanı; muhteşem bir hayal gücüne sahip olmamdı.
Benim hiçbir zaman hayali bir arkadaşım olmadı belki ve hiçbir zaman güzel bir çocukluk geçirmedim hastaneler, tedaviler, hastanede gecen yaz tatilleri, ama "bir gün bu alcılardan kurtulup annemin topuklu ayakkabılarını giyeceğim" hayalleri bana yeterdi. En güzel hayaller her çocuk gibi benimkiydi. Ne güzel günlerdi; hastanede okuduğum tüm kitapların ne anlamları vardı, nasıl da etkilerdi... o saflık... o masumluk... o merak... o heyecan...
En başından beri hep büyümek istemiştim, daha çocukken daha da büyük olmayı dilerdim; şimdiki gibi. Büyümek demek tedavilerden kurtulmak demekti, cünkü cevremdeki büyükler tedavi görmüyordu , tek fark, o zamanlar bunun olabiliceğine inanırdım birazcık, şimdi o umut da söndü. (hala arıza yapıyorum ))
Daha önce çocuk olmamış gibi davranan büyüklerin işleri, nasihatleri bana da sıkıcı gelmemiş olsaydı bütün çocuklara derdim; "kıymetini bilin bugünlerin!" ama ne gerek var daha şimdiden büyüklüğümle onları korkutmaya, onlar en zor durumda bile en güzel şekilde yaşayacaklardır çocukluklarını.
Bir de şu var ki, eskiden bi sokakta oynamak vardı. Dostluk, yakın arkadaşlık vardı. iyi anlaştığın çocuklarla kendince çete kurup adını koymak vardı. Şimdiki çocuklar çok şanssız...Mahallenin kadrolu kalecisi bendim koşamadığım için kaleye gecerdim (futboldan nefret ederim ) Hatırlıyorumda annemin tüm ısrarlarına rağmen bir türlü yemek yemediğim evrelerdi. Lan!! insan hiçmi acıkmaz. Hatta babanem bana yumurta yedirmeye calışırken elinden kacıp merdivenlerde kafamı kırmışlığım bile var Sokakta arkadaşlarla çeşitli oyunlara dalıp, yemek yemeğe vakit ayırmadımız çocukluk zamanlarıydı işte. Garip olan, bizim mahallenin çocukları hiç acıkmazdı? Oyun Ekmeğimiz Aşımızdı
Zorla, ağlayarak aldırdığım atarinin bozulması. Atari bozulduğu için üzüntüden hasta olmam, babanın hastalığın sebebinin bu olduğunu anladıktan sonra ''Kızım sen manyak mısın'' deyip evden çıkması, bir saat sonra gidip daha güzel bir atari eve getirmesi. (yuppiiii!!!!!)
"Kalktığımızda yanı başımızda yeni elbiselerimizi, yatağımızın başucunda ayakkabılarımızı aramadık bu sabah.
Bir sağa baktık, bir sola. Çocukluğumuzu aradık, bulamadık..."
Bu cümleleri gördüğüm yerde Olcay Derecik yazıyordu. Sözün sahibi sanırım hepimizin duygularına tercüman olmuş...
BÜYÜDÜM.... Ama hala babamın kadrolu cocuğuyum
Sevgiler Efendim, Sağlıkla Kalın.
Not : hadi çocukluğumuza dönelim. hepbirlikte o günleri yaad edelim kimler kafa göz kımış öğrenelim .
Benim hiçbir zaman hayali bir arkadaşım olmadı belki ve hiçbir zaman güzel bir çocukluk geçirmedim hastaneler, tedaviler, hastanede gecen yaz tatilleri, ama "bir gün bu alcılardan kurtulup annemin topuklu ayakkabılarını giyeceğim" hayalleri bana yeterdi. En güzel hayaller her çocuk gibi benimkiydi. Ne güzel günlerdi; hastanede okuduğum tüm kitapların ne anlamları vardı, nasıl da etkilerdi... o saflık... o masumluk... o merak... o heyecan...
En başından beri hep büyümek istemiştim, daha çocukken daha da büyük olmayı dilerdim; şimdiki gibi. Büyümek demek tedavilerden kurtulmak demekti, cünkü cevremdeki büyükler tedavi görmüyordu , tek fark, o zamanlar bunun olabiliceğine inanırdım birazcık, şimdi o umut da söndü. (hala arıza yapıyorum ))
Daha önce çocuk olmamış gibi davranan büyüklerin işleri, nasihatleri bana da sıkıcı gelmemiş olsaydı bütün çocuklara derdim; "kıymetini bilin bugünlerin!" ama ne gerek var daha şimdiden büyüklüğümle onları korkutmaya, onlar en zor durumda bile en güzel şekilde yaşayacaklardır çocukluklarını.
Bir de şu var ki, eskiden bi sokakta oynamak vardı. Dostluk, yakın arkadaşlık vardı. iyi anlaştığın çocuklarla kendince çete kurup adını koymak vardı. Şimdiki çocuklar çok şanssız...Mahallenin kadrolu kalecisi bendim koşamadığım için kaleye gecerdim (futboldan nefret ederim ) Hatırlıyorumda annemin tüm ısrarlarına rağmen bir türlü yemek yemediğim evrelerdi. Lan!! insan hiçmi acıkmaz. Hatta babanem bana yumurta yedirmeye calışırken elinden kacıp merdivenlerde kafamı kırmışlığım bile var Sokakta arkadaşlarla çeşitli oyunlara dalıp, yemek yemeğe vakit ayırmadımız çocukluk zamanlarıydı işte. Garip olan, bizim mahallenin çocukları hiç acıkmazdı? Oyun Ekmeğimiz Aşımızdı
Zorla, ağlayarak aldırdığım atarinin bozulması. Atari bozulduğu için üzüntüden hasta olmam, babanın hastalığın sebebinin bu olduğunu anladıktan sonra ''Kızım sen manyak mısın'' deyip evden çıkması, bir saat sonra gidip daha güzel bir atari eve getirmesi. (yuppiiii!!!!!)
"Kalktığımızda yanı başımızda yeni elbiselerimizi, yatağımızın başucunda ayakkabılarımızı aramadık bu sabah.
Bir sağa baktık, bir sola. Çocukluğumuzu aradık, bulamadık..."
Bu cümleleri gördüğüm yerde Olcay Derecik yazıyordu. Sözün sahibi sanırım hepimizin duygularına tercüman olmuş...
BÜYÜDÜM.... Ama hala babamın kadrolu cocuğuyum
Sevgiler Efendim, Sağlıkla Kalın.
Not : hadi çocukluğumuza dönelim. hepbirlikte o günleri yaad edelim kimler kafa göz kımış öğrenelim .