Alerjik Astım ve Cinsel Yaşam

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
48
Cinsellik yaşamın doğal bir parçasıdır. Cinsel sağlık ve davranışı; aile, arkadaşlar, eğitim, kültür ve çevre gibi birçok etken belirler. Fakat, bazı hastalıklar cinsel sağlığı ve ilişki sırasında gösterilen eforu etkileyebilir hatta bozabilir. Astım, cinsel yaşam açısından, hastaların yaşam kalitesi algılamalarını önemsenmeye başlandığından bu yana üzerinde durulan bir konudur. Temel bilgi olarak astım toplumun %5'ini etkileyen, trakeo-bronşial ağacın terminal dallarının yaygın daralması ve obstrüksiyonu ile karakterize, bronkokonstrüksiyon ve mukus üretiminin aracılık ettiği kronik inflamatuvar, dönemsel, yaygın bir hastalıktır.



Hastalık ataklar şeklinde gelişir ve bu atakları enfeksiyonlar, alerjenler, çeşitli egzersizler ve duygusal stres tetikleyebilir. Sonuç olarak kişilerin fiziksel aktiviteleri kısıtlanır, çalışma performansları düşer, gece uykuları bölünür, sıklıkla medikal tedavi almaları ve bazen de hastanede yatmaları gerekir. Yaşam kalitesi, genel olarak kişinin hastalığı ile ilgili olarak fiziksel, psikolojik ve sosyal fonksiyonlarına olan etkisini tanımlayan bir terimdir. Astımın yaşam kalitesi parametelerini etkilediğine dair hem jenerik hem de hastalık özgül anket formlarının kullanılarak elde edilen bir çok veri vardır (1,2).


Hastalığın yaşam kalitesi parametrelerini ne denli etkilediğini inceleyen hem jenerik hem de hastalığa özgül anketler vardır (1,3,4). Astım, hastaların hayatını fiziksel, emosyonel ve sosyal açılardan etkileyen kronik bir hastalık olup son yıllarda hastalığın bu yönüyle de değerlendirilmesi oldukça ilgi çekici bir alan yaratmıştır. Seksüel yaşam da kişilerin normal hayatının doğal ve önemli bir parçası olup, birçok hastalıktan etkilenmektedir. Seksüel yaşama ait veriler yaşam kalitesi verilerinin önemli parçalarını oluşturmaktadır. Birçok hastalığın yaşam kalitesi parametreleri dışında kişilerin seksüel kalitelerini de etkilediğine dair çalışmalar mevcuttur (5,6). Son yılların ilgi çeken alanlarından olan yaşam kalitesi, seksüel yaşam kalitesi ve bunların hastalıklarla ilgisini değerlendiren çalışmalar giderek artmaktadır. Seksüel aktivite (koitus) astımı değişik yollarla tetikleyebilir.



Kimi hastalarda seksüel heyecan ile birlikte anksiyetenin eşlik ettiği astım ve rinit atakları gelişir, nadiren de bazı hastalarda tek başına insan seminal sıvı alerjisine bağlı (HSPA=Human Seminal Plasma Allergy) (7,8) ya da kondom kullanımı sırasında görülen lateks alerjisi (7.9,10) kaynaklı aşırı duyarlılık reaksiyonları görülebilir. Postkoital astım “sexercise induced asthma (SIA)” ise seksüel heyecan dışında herhangi bir sebepten kaynaklanan astım atağıdır (11). Hasta ve partnerlerinin baskın özelliği anksiyete ve endişedir. Koital astımın aksine akut ataklar yerine koitus sonrası 4-6 saat sonra görülen geç astım yanıtlarıyla karakterizedir (11). SIA, egzersizin indüklediği bir astım şekli değildir. Seksüel aktivitenin ilk dakikalarından itibaren hastaların PEFR (peak expiratory flow rates) değerleri bariz bir şekilde düşerken merdiven çıkma egzersizindeki (ki bu egzersiz seks sırasında harcanan enerjiye denk olan bir egzersizdir) PERF değerlerinde bir düşüş görülmemektedir (12). Seksüel aktivite sırasında oluşan yoğun duygusal uyaranlar otonom sinir sitemi üzerinde parasempatik yönde bir dengesizliğe yol açarak mast hücrelerinden medyatörlerin salınmasına sonuç olarak hastada postkoital astım ya da rinit gelişmesine neden olur (11). Koitus ile ilişkili astım durumları iyi tanımlanmalı ve ayrılmalıdır.


HSPA, kondom kullanımı ve SIA; koitus ile ilişkili olan ancak her biri farklı tedavi yaklaşımları gereken durumlardır. HSPA, vulvovajinit ile kolayca karıştırılabilirken, kondomun yol açtığı lokal belirtiler ve astım durumu, spesifik olmayan postkoital semptomlarla karışabilir. Kolayca tanı konulabilecek çoğu vaka hastaların utangaçlığı, çekinmeleri ya da klinisyenlerin yoğun poliklinik tempoları sırasında dikkatsizlikleri nedeniyle gözden kaçmaktadır.


Ancak; tüm bunlarda en önemli çözümün, hasta değerlendirme esnasında son derece derin ve ayrıntılı bir anamnez almak olduğu aşikardır. Astımda cinsel hayatı etkileyebilen bir diğer neden de depresyondur. Hipoksi, sınırlı akciğer fonksiyonu gibi organik değişiklikler hastalığın ileri aşamalarında belirgin hale gelirken, depresif ruh hali ve sosyal faaliyetlerde kısıtlanma erken fazda görülür. Depresyon astımlı hastalarda semptomları ağırlaştırır, düşük libido, erektil disfonksiyon gibi cinsel fonksiyon bozukluklarına yol açar (13-16). Nefes darlığı ve boğulma hissi korkusu yaşayan hastalar cinsel temastan kaçınabilir ve sonuç olarak eşler arasında uyum sorunları oluşabilir (16,17). Fizyolojik olarak astım, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ile benzer şekilde gonadal steroidleri etkileyebilir. Hipoksi, libido ile ilişkili temel hormon olan testesteron düzeylerinde düşüklüğe neden olur.


Hipoksinin diğer bir etkisi, Nitrik oksit (NO) sentezi ve kavernöz dokuda cGMP aktivitesi için gerekli olan moleküler oksijen düzeylerini etkilemesidir ki bu yolla erektil disfonksiyona neden olabilir (18). Etkilenen sistem bakımından yakınlık gösteren KOAH gibi hastalıkların cinsel yaşam üzerine etkileri belgelenmiş olmasına rağmen astım için yeterince çalışma yapılmamıştır (19). Oysa ki cinsel efor düşünüldüğünde bu tür durumların astımlı bir hastanın cinsel yaşamını olumsuz yönde etkileyeceği aşikardır. Kaba bir yaklaşımla astımdan primer olarak etkilenen popülasyon %5 iken sekonder olarak etkilenen eş, ebeveyn ve çocuk popülasyonu hesaba katılacak olursa bu oran %10 ila 25 arasında dramatik bir değişim gösterebilir. Etkilenecek kişilerin muazzamlığı dikkate alınırsa konuya ciddi bir yaklaşım gerekmektedir. Gerek kapalı gerekse modern toplumlarda, hasta ve hekimler cinsel yaşam hakkında konuşmayı rahatsız edici bir konu olarak bulmaktadır (20). Kronik hastalığı olan kişiler sadece hastalıkları ile ilgili değil ayrıca cinsel yaşamları hakkında konuşmaya da teşvik edilmeli, tıp eğitimi içine hastalara cinsel konularda nasıl yaklaşılacağı konusunda pratik uygulamalar eklenmelidir (21,22). Astım tedavisinin uygun yönetimi için yaşam kalitesi ve dolayısıyla cinsel fonksiyonlar da önemlidir ve cinsel hayatlarında sınırlamaları olan hastaların astım kontrolünün iyi olduğunu söyleyemeyiz. Tüm bu veriler ele alındığında astımlı bir hastayı değerlendirirken son derece derin ve ayrıntılı bir anamnez almanın gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Hekimlerin bu görüşme esnasında hastasının özellikle cinsel yaşamla ilgili kısıtlanmaları ve diğer yaşam kalitesi parametrelerini mutlaka değerlendirmeye alması, yapacağı tedaviye buna göre değerlendirmesi gerekmektedir. Bunun dışında astım için uygulanan tedavilerin hastanın cinsel yaşam kalitesi üzerine olumlu veya olumsuz etkileri her vizite mutlaka değerlendirilmelidir. Tüm hastalıklarda olduğu gibi astımlı hastalar da bir bütün olarak ele alınmalıdırlar.  
 
Tekerlekli Sandalye
Üst