Anevrizma ani ölüme yol açıyor

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
DAMARLAR%20AN%C4%B0MASYON.JPG..widec.jpg



Damarların genişlemesi ve balonlaşması olarak tanımlanan anevrizma ani ölüme yol açabiliyor. Oysa karın aortundaki anevrizmalar basit bir ultrasonografi ile tespit edilebiliyor.

Dünyadaki mevcut istatistikler ve rastlanma sıklığı göz önüne alındığında, ülkemizde halen binlerce tanısı konmamış aort anevrizmalı hasta olduğu tahmin ediliyor.

Vücudun tüm damarlarında oluşabilen anevrizmanın en sık karın bölgesinde geliştiğine dikkat çeken Kalp Damar Cerrahı Uzmanı Doç Dr. Erdal Aslım, “Anevrizma genelde hiçbir yakınmaya yol açmadığı için tesadüfen kontrol amaçlı tetkikler yapılmadıysa damar yırtılmadan önce fark edilemiyor. Anevrizmanın ilerlemesine karşın bir önlem alınmadığı için de damar daha fazla şişiyor ve içindeki basınca dayanamayarak bir balon gibi patlıyor. Aslında karın aortundaki anevrizmalar basit bir ultrasonograf tetkiki ile tespit edilebiliyor. Bu nedenle her yetişkinin 40 yaşından sonra 5 yılda bir ultrason muayenesinden geçmesi yaşamsal önem taşıyor” diyor.

ERKEKLERDE 3 KAT FAZLA GÖRÜLÜYOR

Anevrizma durumunda, çeşitli nedenlerle damarın formu bozulup genişliyor ve çapı yüzde 50 oranında genişliyor. Yani, normalde 2 santim çapa sahip olan aort damarı genişleyerek 3 santime ulaşırsa, buna aort anevrizması deniyor. Anevrizma en çok, kalpten pompalanan kanın tüm vücuda dağılımını sağlayan aort damarında oluyor. Aortun damarında da en çok karın içerisinde, böbreklerin alt kısmında bulunan karın aortunda rastlanıyor. Erkeklerde kadınlara göre 3 kat fazla görülen, aort yırtılması sonrasındaki ölüm riski de batılı ülkelerdeki istatistiklere göre yüzde 90 gibi yüksek bir oranda oluyor. Avrupa ve Amerika’daki istatistiksel araştırmalara göre 65 yaş üstündeki 100 erkekten 3 tanesinde bu hastalık görülüyor.

100 BİN HASTA SAATLİ BOMBA İLE YAŞIYOR!

İstatistikler ülkemize uyarlandığında ülke genelinde şu anda 80000 ile 100000 arasında karın aortu anevrizmatik olarak genişlemiş bir hasta grubu olduğu hesaplanıyor ve bunlara her yıl 3000 kadar yeni hastanın katılacağı öngörülüyor. Bu rakamlara rağmen ülke genelinde yaklaşık olarak her yıl maksimum 1500 civarında hastaya müdahale edildiği biliniyor. Doç. Dr. Erdal Aslım, hâlihazırda binlerce hastanın karınlarında böylesine tehlikeli bir hastalığın varlığından veya tedavi imkânlarından habersiz bir şekilde yaşadığı uyarısında bulanarak, “Belki de bazıları düşük risk ile tedavisi mümkün olabilecek bu hastalık nedeniyle yaşamlarını aniden kaybetme riski ile karşı karşıya kalıyor” diye konuşuyor.

EN BÜYÜK RİSK FAKTÖRÜ DAMAR SERTLİĞİ

Doç. Dr. Erdal Aslım, aort anevrizmalarının çoğunlukla ateroskleroz yani, damar sertliğinden kaynaklandığına dikkat çekiyor. Damar sertliği nedeniyle damar duvarlarında kalsiyum ve yağ plaklarının oluşturduğu deformasyonlara bağlı olarak damar duvarı deforme olup genişlemeye başlıyor ve anevrizma gerçekleşiyor. Damar sertliğinin yanı sıra farklı risk faktörleri de bulunuyor;

• Ailede anevrizma varlığı.
• Erkek olma.
• Sigara kullanımı.
• Bacaklarda damar hastalıklarının var olması.
• Hipertansiyon.
• Kan yağlarının yüksekliği.
• KOAH yani bronşit veya astım gibi kronik akciğer hastalıkları.
• “Marphan sendromu” ya da “sistemik lupus”, “ ehlers danlos sendromu” gibi doğuştan gelen bağ dokusu hastalıkları ve özellikle ülkemizde daha yaygın olarak rastlanan “Behçet hastalığı” gibi hastalıklara sahip olma.

DAMAR BİR BALON GİBİ PATLIYOR

Kalp Damar Cerrahı Doç. Dr. Erdal Aslım’a göre; anevrizmada en önemli tehlike, damarın aniden yırtılarak iç kanamaya yol açabilmesi. Üstelik aort anevrizmaları genelde hiçbir şikâyete neden olmadan ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla kontrol amaçlı tetkikler yapılmadıysa hastalar anevrizmayı yırtılmadan önce fark edemiyor. Anevrizma bazen, damar çapındaki artışa bağlı olarak omurgaya baskı yapabiliyor. Ancak bu baskının yol açtığı ağrılar, sıklıkla omurga veya böbrek ağrıları ile karıştırılabiliyor. Anevrizmanın ilerlemesine karşın bir önlem alınmadığı için de damar daha fazla şişiyor ve sonunda içindeki basınca dayanamayarak bir balon gibi patlıyor.

Anevrizma yırtılırken buna şiddetli bir ağrı, bulantı ve kusma eşlik edebiliyor. Karın aortu yırtıldığında kan bir anda karın içerisine boşalıyor, kan kaybına bağlı tansiyon düşmesi ile hasta şoka giriyor. Organlara giden kan akımının durması ile hastanın yaşamı ciddi şekilde tehlikeye giriyor.

UTRASONOGRAFİ İLE TESPİT EDİLİYOR

Karın bölgesindeki aort anevrizmaları tesadüfen, karın içerisindeki diğer organların hastalıkları nedeni ile yapılan tetkiklerle ortaya konabiliyor. Zayıf kişilerde anevrizmanın karın muayenesi ile tespit edildiğini belirten Doç. Aslım, “Ancak şişman kişilerdeki yağ fazlalığı muayene ile tespite engel oluyor. Bu kişilerde henüz elle tespiti mümkün olmayan anevrizmalar için, en basit ve ucuz tetkik yöntemi “karın ultrasonografisi” oluyor” diyor. Teşhis amaçlı kullanılabilen diğer tetkikler arasında ise bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans yöntemleri bulunuyor. Bu tetkikler ağrısız ve komplikasyonsuz olmakla birlikte radyasyon gibi yan etkileri bulunmuyor.

NE ZAMAN AMELİYAT?

Küçük çaplı anevrizmalar 6 ay veya 1 yıl gibi aralıklarla ultrasonograf ile düzenli olarak takip ediliyor. Bu süreçte hastanın ağır şeyler kaldırmaması, aşırı ıkınma hareketinden kaçınması, yüksek tansiyon ile savaşması, kandaki yağ oranına dikkat etmesi ve sigarayı bırakması isteniyor. Aortun çapı 5.5 santime ulaştığında ise damarın yırtılma riski olduğu için operasyon kararı alınıyor. Mevcut tıbbi bilgi ve teknolojiler eşliğin de operasyon; “klasik açık yöntem” veya “EVAR” yani “Endovasküler Aortik Stent İmplantasyonu” şeklinde kapalı yöntemler ile yapılabiliyor. Açık veya kapalı operasyondan hangisinin uygulanması gerektiğine de damarların anatomik yapısı, hastanın yaşı ve ek hastalıkları göz önüne alınarak karar veriliyor.

NTV
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Aort Anevrizması

Aort, kalpten çıkan ve vücudun tüm atardamar ağının kaynak aldığı ana arterdir. Aort anevrizması ise, vücudun en büyük atardamarı olan aortun duvar yapısının zayıflaması ve çapının genişlemesi anlamına gelir.

Damar duvarı yapısındaki elastik liflerin dejenere olması, aort anevrizmalarında en sık rastlanan etkendir ve genetik bir eğilimle beraberdir. 65 yaşın üzerindeki hipertansiyon hastası erkeklerin yüzde 10'unda görülen aort anevrizması, ortaya çıktığında hastanın yaşamı ciddi şekilde tehdit eden bir sağlık sorunudur. Aort anevrizmasının yaklaşık yüzde 80'i hipertansiyona bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.

Aortun çeşitli bölgelerinde görülebilen anevrizmalarda damar çapı, normalin iki katına ulaştığında damarın çatlaması, yırtılması ya da damar cidarındaki tabakaların ayrışması gibi tehlikelere sık rastlanır. Bu nedenle, anevrizma tespit edilen hastalar yakından takip edilmeli ve aort çapının iki kata çıktığı ya da 5 santimetreyi aştığı durumlarda aktif tedavi uygulanmalıdır.

Aort anevrizmasının belirtileri nelerdir? Aort anevrizması, patlayıncaya kadar genellikle hiçbir belirti vermez. Patlamadan önce tesadüfen veya tarama yapılması sırasında tanı konur. Dolayısıyla belli yaşın üstünde ve risk faktörleri bulunan kişilerin hiçbir şikayetleri olmasa da taramadan geçmeleri çok önemlidir. Patlama riski yüksek bir anevrizmanın tespiti ve uygun zamanda yapılan ameliyat ile hayat kurtarmak mümkündür. Aort anevrizması patlamadan önce tespit edilen ve ameliyat gereken olgularda ameliyata bağlı ölüm oranı, tecrübeli damar cerrahlarının elinde yüzde 5'ten azdır.

Aort anevrizması nasıl tedavi edilmektedir? Aort anevrizmalarının iki çeşit tedavisi vardır. Açık cerrahi tedavi ve damar içinden müdahale anlamına gelen " endovasküler tedavi". Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinde yaklaşık 10 yıllık bir geçmişe sahip endovasküler tedavi yöntemleri önceleri açık cerrahi tedavi yöntemlerinin mümkün olmadığı yüksek riskli hastalarda deneme aşamasında kullanılırken, son beş yılda teknolojik olarak ileri bir noktaya gelmiş ve aort anevrizmalarında ilk tedavi seçeneği olarak yerini almıştır. Bu yöntemde büyük cerrahi kesiler ve derin anesteziye gerek yoktur. İşlem çoğu kez lokal anestezi ile sadece kasık atardamarı bölgesinde
3-4 santimetre uzunluğunda bir cerrahi kesi yoluyla yapılabilmektedir.

Aort anevrizmalarının endovasküler tedavisi genellikle yaşlı ve beraberinde koroner kalp hastalığı, yüksek tansiyon, diyabet ve çeşitli akciğer hastalıklarını da birlikte bulunduran yüksek riskli bu hasta grubunun iyileştirilmesinde yeni ufuklar açmıştır. Klasik açık cerrahi yöntemlerde en iyi ihtimalle hastanın kan kaybının yerine konması için 3-4 ünite kan verilmesi, hastanın birkaç gün yoğun bakım ünitesinde, 1 hafta da hastanede tutulması gerekmektedir. Diğer yandan hasta endovasküler yöntem ile tedavi edildiğinde, çoğu kez hiç kan ya da kan ürünü kullanımına gerek kalmaz, yoğun bakımda 4-6 saat tutulup 2 gün sonra da taburcu edilebilir. Ayrıca, endovasküler tedavi ile büyük bir cerrahi travmadan uzak kalan hastaların nekahat dönemi de son derece kısadır ve 1 hafta içinde normal yaşamlarına dönebilmektedir.

KAYNAK
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
O bir saatli bomba!(anevrizma)

Halk arasında ‘baloncuk’ olarak bilinen beyin anevrizması, genellikle kanadıktan sonra teşhis ediliyor


Anevrizma, vücuttaki temiz kan taşıyan ana damarların (arter) üzerindeki genişleme olarak tanımlanıyor. Bu genişlemenin nedeninin genellikle damar yapısının bozuk olması olduğu belirtiliyor. Genişlemenin oluştuğu alan dayanıksız olduğu için ilk yırtılma veya ilk kanama burada meydana geliyor.

Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Murat İnan, halk arasında, ‘baloncuk’ olarak bilinen beyin anevrizmasını, “Kafanızda ne zaman patlayacağı belli olmayan saatli bomba” cümlesiyle tanımlıyor. Herkeste oluşabilecek fakat rutin teşhisi olmayan bir hastalık olan anevrizmanın en önemli özelliklerinden birinin, tespitinin güçlüğü olduğuna dikkat çekiliyor. Doktorların anevrizmayı genellikle şans eseri keşfettiklerini dile getiren Op. Dr. İnan, “Anevrizma kanamazsa, çoğunlukla bulgu vermiyor. Bu noktada zamanında ve doğru müdahale hayat kurtarıyor” diyor. Doktorun anevrizmaya karşı uyanık olması, hastanın anevrizmaya müdahale edilebilecek tam teşekküllü bir hastaneye gitmesi, acilen ameliyata alınması ve hastaya iyi bir yoğun bakım servisinde bakılıyor olması, hayat kurtarıcı faktörler olarak değerlendiriliyor.

ÖNCE ŞİŞİYOR SONRA PATLIYOR
Op. Dr. İnan, anevrizmanın oluşumunu bahçe hortumlarına benzetiyor ve “Bahçeyi sularken birinin hortumun üzerine bastığını düşünün. Eğer hortumda zayıf bir nokta veya hortumun yapısında bir bozukluk varsa; zayıflığınmeydana geldiği bölgede şişme ya da baloncuklarmeydana gelir. Daha sonra ise patlama oluşur. Beyindeki anevrizma da aynen bu şekildemeydana geliyor” diye konuşuyor. Anevrizmaların görülme sıklığının yüz binde 6 ila 10 arasında değiştiğini ve bu oranın azmış gibi değerlendirilmemesi gerektiği belirten İnan, sözlerini, “Anevrizmaların yılda yüzde 3’lük kanama oranı bulunuyor. Bu da anevrizması olan kişide riskin 30 yılda neredeyse yüzde 90’lara çıktığına işaret ediyor” diyerek sürdürüyor.

BAŞ AĞRISINA DİKKAT!
Hastalar anevrizma kanamalarında rastlanan ağrının şiddetini, “Ben hayatımda böyle bir baş ağrısı görmedim” sözleriyle ifade ediyor. Bu denli şiddetli ağrının, hastanın anevrizmasının kanamış olmasından kaynaklandığının altını çizen Op. Dr. İnan, “Ara vermeden devameden baş ağrıları ise genellikle insanların psikiyatrik ve genetik bozuklukları nedeniyle oluşuyor ve anevrizmadan kaynaklanmıyor” diye konuşuyor.

“Anevrizma ben geliyorum demez” diyen İnan, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Anevrizmaların teşhisinin kanama gerçekleşmeden yapılması genellikle şans eseri oluyor. Hasta doktora başvurduğunda, genellikle anevrizması kanamış yani geç kalınmış oluyor. Kanama ile gelen hastaların yüzde 40’ı hastaneye varamadan hayatını kaybediyor. Geri kalan hastaların ise son derece hızlı bir şekilde tamteşekküllü bir hastaneye ulaştırılmaları gerekiyor. Hastaların, kendilerine teşhis konulduktan sonra, ikinci bir kanama riskine karşı acilen ameliyata alınmaları hayati önem taşıyor. İkinci kanama riski ilk günlerde yüzde 15 iken, bu oran bir hafta içinde yüzde 40’lara kadar çıkabiliyor. İkinci kanamanın ardından ölümya da sakat kalma oranı yüzde 60’lara ulaşıyor. Bu açıdan, hastaya zamanında ve doğru şekilde müdahale edilmesi çok büyük önemtaşıyor.”

BAŞLICA BELİRTİLERİ BAYILMA VE KUSMA
Kanamadan önce teşhis edilen anevrizmalar genellikle tesadüfen ortaya çıkıyor. Op. Dr. Murat İnan, anevrizma kanamaya başladığında görülen semptonları şu şekilde sıralıyor:
* Baş dönmesi
* Düşüp bayılma
* Kusma
* Geçici bilinç kaybı

RİSK FAKTÖRLERİ
* Sigara ve hipertansiyon
* Doğum kontrol hapları
* Uyuşturucu
* Alkol

haberturk
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Anevrizmada neştersiz dönem

Beyindeki baloncuk olarak bilinen anevrizmalar ne yazık ki ‘geliyorum’ demiyor ve hastaneye gidildiğinde kanama başlamış oluyor


Kanamış anevrizmada ise zamanında müdahale hayat kurtarıyor. Doktorların anevrizma belirtilerine karşı bilgili ve uyanık olmaları gerekiyor. Genellikle belirti vermeden başlayan anevrizma kanamalarında, hastanın tam teşekküllü bir hastaneye kaldırılması ve doktorun bilgi ve dikkati hayat kurtarıyor.

Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Murat İnan, “Erken teşhis; tedavide, daha doğrusu hastanın kurtarılmasında çok önemlidir” diyor. Hasta anevrizma kanaması ile doktora gitmiş bile olsa, ikinci bir kanama riski bulunuyor. Bu durumda tedaviye çok çabuk başlanması ve hastanın iyi bir merkezde yoğun bakıma alınarak takip edilmesi gerekiyor. Op. Dr. İnan, bu sürecin zamana karşı yarış olarak değerlendirildiğini söylüyor.

KESİN TEŞHİSİ İÇİN ANJİYO GEREKİYOR
Anevrizmadaki kusma, baş dönmesi, bayılma, bilinç kaybı gibi semptomlar, anevrizma kanamaya başladığı anda ortaya çıkabiliyor. Bu durumda hastaya tomografi çekimi yapılması gerekiyor. Tomografide kanama görülmüyor ama hastanın şikâyetleri kanama olasılığını yükseltiyor ve semptomlara çok önemli bir anevrizma belirtisi olan ense sertliği de ekleniyorsa; bu durumda hastanın beyin omurilik sıvısından örnek alınması gerekiyor. Buna rağmen kanama görülemiyor ama şüpheler sürüyorsa; anjiyo gerekiyor. Anevrizmanın kesin teşhisi anjiyoyla yapılıyor. Anjiyoyla beyin damarları üç boyutlu olarak görülüp, hastada anevrizma olup olmadığı anlaşılabiliyor. Bu tetkik esnasında baloncuk yani anevrizma varsa; yeri, şekli ve boyutu tespit ediliyor. Anjiyo, kesin bir tanı koyma yöntemi olarak görülüyor ve kalp anjiyosu gibi gerçekleştiriliyor. Bu yolla kasıktan kontras madde verilerek beyin damarlarının görüntülenmesi sağlanıyor. Son dönemde geliştirilen 64 kesitli tomografi anjiyoları da tomografi çekimi gibi yapılıyor. Günümüzün en iyi tetkik çeşidi olan bu tomografilerin, anjiyonun yerini almaya başladığı belirtiliyor.

TESADÜFEN TESPİT EDİLEBİLİYOR

Kişide anevrizma olduğu bazen tesadüfen tespit edilebiliyor. Kişiler, herhangi bir nedenden dolayı doktora başvurup tomografi ya da MR çektirirlerse, anevrizmanın varlığını görebiliyorlar. Eğer belirtiler baş ağrısıyla gelir, hastaya tomografi çekilir ve radyoloji doktoru beyindeki bu kanamamış anevrizmayı atlamazsa; anevrizmanın teşhis edilmesi açısından herhangi bir sorun kalmıyor. Ancak konuya vakıf olmayan doktorlar, anevrizma kanaması olasılığını atlayıp hastanın psikiyatrik baş ağrısı yaşadığını düşünebiliyor. Hasta iyi dinlendikten, şikâyetleri iyi tahlil edildikten ve bunu tetkiklerle besledikten sonra, anevrizmayı gözden kaçırma olasılığının fazla olmadığına dikkat çekiliyor. Burada önemli olanın alanında bilgi ve tecrübesi olan bir doktora ve gerekli teşhis yöntemlerine sahip hastanelere ulaşmak olduğu belirtiliyor. Hastayamüdahale edilecek hastanenin tam teşekküllü olması ve hastanede çok iyi bir yoğun bakımbölümünün bulunması da çok önemli görülüyor.

ARTIK AMELİYAT ŞART DEĞİL!
Op. Dr.Murat İnan, beyin anevrizmasının, bu bölgede kanama olmasa bilemutlaka tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık olduğunu dile getiriyor. “Biz anevrizmayı tesadüfen kanamadan önce teşhis etsek bile hastayı ameliyat ediyoruz. Çünkü beyindeki anevrizmalar kanamayameyillidir ve ne zaman kanayacağı belli olmaz” diyen İnan, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Anevrizma şüphesi olan hastaların, tam donanımlı hastanelerin nöroloji ve beyin cerrahisi bölümlerine başvurmaları gerekir. Hastaya anevrizma tanısı konulduktan sonra acilen ameliyat etmek gerektiğini iddia eden yaklaşımartık değişiyor. Son zamanlarda oldukça gelişen endovasküler yöntemle, hastalar artık ameliyat edilmeden de tedavi edilebiliyor. Bu yöntemde, damar içerisinden girerek yine anjiyo yapıldığı gibi hastadaki anevrizmanın yeri tespit ediliyor ve oraya sert birmadde dolduruluyor. Bunu yapmaktaki amacın anevrizmanın yarattığı damar bozukluğunu gidermek ve kanamayı engellemek olduğu belirtiliyor. Hastayı ameliyat olmaktan kurtaran bu yöntem, hastalar açısından son derece faydalı.”

CEYDA ERENOĞLU- GAZETE HABERTURK-
 
F

Fırtına

Guest
Enseden gelen baş ağrısına dikkat.!

Anevrizmayı yüksek tansiyonun tetikleyebileceğini belirten Prof. Cengiz Kuday, “Enseden gelen şiddetli baş ağrısı yaşıyorsanız doktora başvurun” dedi.

Burçin Bildik’in eşini kaybetmesine neden olan anevrizmayı (beyinde bulunan bir çeşit baloncuk) yüksek tansiyonun tetikleyebileceğini belirten Florence Nightingale Hastaneleri Nöroşirürji Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Cengiz Kuday, “Özellikle enseden gelen şiddetli baş ağrısı yaşıyorsanız mutlaka bir sağlık merkezine başvurun” dedi.

Kuday, anevrizmanın, beyin damarlarının zayıf noktalarında oluşan bir çeşit “baloncuk” olarak tanımlandığını, beyin kanamalarının en büyük nedeni olan anevrizmaların yırtılmadan fark edilmesinin ise yaşamsal önem taşıdığını vurguladı.

Anevrizma sonucu meydana gelen beyin kanamalarında, hastaların en kısa sürede hastaneye yetiştirilmesi gerektiğini belirten Kuday, “Anevrizma kanamışsa baş ağrısı ani gelir ve çok şiddetlidir. Hastaların bir kısmı hemen, bir kısmı da saatler içinde kaybedilir. Hastaneye ulaşma şansını yakalayan bir kısım hasta ise kurtulur. Zeynep Elçin Bildik’in anevrizmasının denizde kanaması tamamen tesadüf.. Her yerde olabilir, yani eforla ilgisi yok. Ama şuuru kaybolmuşsa boğulma devreye girebilir” dedi.

Sanatçı Ebru Gündeş’in de zamanında hastaneye yetiştirildiği için kurtulduğunu bildiren Kuday, “Pek çoğu da bu şekilde kurtuluyor. Yüksek tansiyon anevrizmayı tetikleyebilir. Var olan anevrizma yüksek tansiyon sonucu patlayabilir. Bu tip kanamaların mevsimle, sıcakla ya da soğukla ilgisi yoktur. Bütün mesele, o kişide o anevrizmanın olmasıdır, anevrizma er ya da geç kanar. Ara sıra, özellikle enseden gelen şiddetli baş ağrısı yaşıyorsanız, bunu hayatınızda hissetmediğiniz şiddette bir ağrı olarak tanımlıyorsanız mutlaka bir sağlık merkezine başvurun” diye konuştu.


MİLLİYET
 
Tekerlekli Sandalye
Üst