Anoreksiya (Yeme Bozukluğu) Hastalığı Gözleri'de Tehtit Ediyor

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Geri dönüşü zor hasarlar bırakabilir

Kadınları, özellikle de buluğ çağındaki kız çocuklarını etkileyen yeme bozukluğu anoreksiya nervoza, pek çok sağlık sorununu beraberinde getiriyor. Göz sağlığını da etkileyen anoreksiya, gözde geri dönüşü zor hasarlar bırakabiliyor.

Bir çeşit yeme bozukluğu olan anoreksiya, kişinin kendini sürekli şişman olarak hissetmesi sonucu aşırı ve ani kilo kaybı ile ortaya çıkıyor. Kilo almaktan aşırı korku nedeniyle yemek yemeyi reddeden anoreksiya hastalarının sağlığı yetersiz beslenme sonucu kısa zamanda bozuluyor. Göz sağlığı için ihtiyaç duyulan A, E, C, B1 ve B12 vitaminleri ile çinko, demir gibi minerallerin eksikliği, göz sağlığını da olumsuz etkiliyor.

Dünyagöz Ankara Hastenesi'nden Prof. Dr. Merih Önol, her biri birbirinden önemli vitamin ve minerallerin yetersiz alınmasının ciddi göz hastalıklarına neden olduğunu belirterek şu uyarılarda bulundu:

“Orta ve üst gelir gruplarında daha yaygın olarak görülen anoreksiya hastaları, yemek yememek ve kilo almamak için obsesyon düzeyinde çaba gösterirler. Bu nedenle ciddi hormon, vitamin ve mineral eksikliği ortaya çıkar. En sık görülen vitamin eksiklikleri B1, B2, Niasin, B6, B12, A, C, E ve K vitaminleri eksiklikleridir. Mineral eksikliklerinden sık görülenler folik asit, çinko, magnesium, demir ve bakırdır. Bu vitamin ve mineral eksiklikleri gözde farklı farklı sorunlara neden olur.”

GECE KÖRLÜĞÜNÜN GERİ DÖNÜŞÜ ZOR
Göz için en önemli vitaminlerin başında A vitamininin geldiğini belirten Önol, A vitamini eksikliğinin ciddi göz kuruluğu ile geri dönüşü zor olabilecek gece körlüğüne neden olduğunu vurguladı. Önol, loş ışıkta görememe sorunu olan gece körlüğünün, geç yakalanması halinde gündüz görmeyi de bozabileceği belirterek, çok geç kalınmış durumlarda tamamen görme kaybı olabileceğini ve tedavi için biyonik göz gibi deneysel yöntemlerden başka çare kalmayabileceğini vurguladı.

Önol, erken tanı konulabilirse, yüksek doz A vitaminiyle geri dönüşün mümkün hale gelebileceğini söyledi. Demir, çinko, magnezyum gibi mineraller de göz sağlığı için gerekli. Prof. Önol, anoreksiya hastalarında bu minerallerin eksik olması nedeniyle antioksidan eksikliğine bağlı olarak makula dejenerasyonuna sebep olabileceğini söyledi. Ayrıca Prof. Dr. Merih Önol, anoreksiya hastalarının risk altında olduğu diğer göz hastalıklarını şöyle sıraladı:

“B1 vitamini eksikliği; “wernicke ensefalopatisi” adlı ciddi bir nörolojik rahatsızlık ve göz hareketlerinde ve yana bakışlarda kısıtlılık gelişimine, B12 eksikliği; çift taraflı renk görmede kayıp ve merkez görmede bulanıklıkla giden optik sinir bozukluğuna, C vitamini eksikliği; gözde kılcal damar kanamaları, kornea iltihabı, iris iltihabı gibi sorunlara, E vitamini eksikliği; görmeyi sağlayan retina hücrelerinde fonksiyon kaybına, çinko eksikliği ise kornea ödemine neden oluyor. Bunların her biri ciddi göz hastalıklarıdır. Erken tanı ve tedavi ile bütün bu eksikliklerin yerine konulması sağlanabilir ve hastanın görme sorunları rahatlayabilir. Ancak durum uzarsa, kalıcı problemlerinde geri dönüş olanağı kalmayabilir.”


İHA
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Zayıflık hastalığında yeni umut

Fransa'daki bir araştırmada, ilaçla tedavi edilemeyen anoreksik hastaların yeniden normal yeme düzenine dönebilmesine ışık tutabilecek sonuçlara ulaşıldı.

Fransa'daki Montpellier-Nîmes Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, labaratuvar ortamındaki anoreksik farelerin beyninde, ödüllendirme merkezinde bir anormallik olduğu fark edildi. Anormalliğin, mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin reseptörü 5-HT4'ü etkilediği ve aynı reseptörün farelerde hiperaktiviteyi de kontrol ettiği gözlendi.

Araştırmaya imza atanlardan Valérie Compan, aynı zamanda anoreksiya ve madde bağımlılığının ortaya çıkışlarında ortak noktalar olduğuna dikkati çekti.

Compan, uyuşturucu maddelerin ve anokreksiyanın beynin aynı bölümünü harekete geçirmesinin anoreksiyanın bir tür bağımlılık olduğuna işaret ettiğini anlattı.

Öte yandan araştırmada, farelerde seratonin reseptörlerinin aktif olmadığı anlarda, genelde bulimia hastalarında görülen aşırı yeme bozukluğunun ortaya çıktığına da vurgu yapıldı.

Serotonin reseptörleri ne kadar aktif olursa iştahı o kadar azalttığını keşfettiklerini söyleyen Compan, böylelikle, henüz ilaçla tedavi edilemeyen anoreksik hastaların serotonin reseptörlerini aktif olmayan hale getirerek onları yeniden normal yeme düzenine kavuşturma imkanı bulunabileceğini ifade etti.

Araştırma Translational Psychiatry dergisinin Aralık 2012 sayısında yayımlandı.

Yemek yememe ve aşırı sıkı diyet yapma gibi semptomlara sahip psikolojik bir bozukluk olan anoreksiya, genelde ergenlik çağındaki genç kızlarda görülüyor.


AA
 
Tekerlekli Sandalye
Üst