- Katılım
- Haz 8, 2010
- Mesajlar
- 1,090
- Tepkime Puanı
- 23
- Puanları
- 38
Azmin zaferi
Azmin örneklerinden biri çoğumuzun sadece medya aracılığı ile tanıdığı Stephen Hawking’dir. 21 yaşında Amyotrofik lateral skleroz*(ALS) hastalığına yakalanan fizikçi tekerlekli sandalyeye bağlı kalmak zorunda olmasına rağmen beyninin değil sadece vücudunun kendisinin engel olamadığı bir hastalık nedeni ile engelli durumunda bulunduğunu hatırlatır türden hayatına devam etti. Motor nöronların sinir sistemini felç etmesi ile birlikte hayatı tekerlikli sandalyeden takip etmeye başlayan dahi fizikçi 1985 yılından itibaren hastalığın sesini de etkilemesi sonucu bilgisayar programları aracılığı ile konuşabiliyor. Bu program yazdığı yazıları sese dönüştürerek karşı tarafa iletiyor. Kuantum ve kara delik gibi uzay fiziği ile yakından ilgilenen Hawking birçok kitap yazmış durumda. Azim olarak 21 yaş gibi en verimli zamanında engelli kelimesi ile tanışarak hayatı değişen Hawking pes etmeden hayatına devam etmiştir. Bu bizim almamız derslerin başında gelir. Engelli kelimesi ile gerek doğumumuzda gerekse sonradan tanışmış olsak da hayata bize verdiği değerler ile tutunmayı bilmeliyiz. Hawking bir açıklamasında “Hastalığa yakalanmamış olsaydım fizik konusunda bu kadar çok şey bilemezdim” cümlesindeki anlamda bulunan hastalığın fiziksel eylemlerine engel olması ile boş zamanlarının sadece beyni ile kendi arasında geçtiğini bu nedenle hayata beyni üzerinden isyan ettiğini ifade etmiştir.
Günümüzde engelli kavramının sadece fiziksel olarak düşünülmesi gerektiği zihinsel engelli dostlarımızın bile bu hayata bırakabilecekleri birçok eser var. Kulakları duymadan müzik kavramını yeniden yazan Beethoven’den fizik kurallarını kendisine göre yazan Hawking’e kadar tarihte ve günümüzde birçok engelli dahi vardır. Bu dahiler bizlere insan yaşamında azmedip isteyince aslında neleri başaracağını en yalın haliyle gösteriyor. Yaşam denen bu zorlu yolculukta hayatın önümüze koyduğu engelleri aşma kabiliyetini gösterdiğimiz ölcüde yaşamdan alacağımız tad artacaktır. Şimdi aklınızdan bu dahilerin ortak noktasının sadece zekaları olmadığının maddi durumlarının da bu değerleri ortaya çıkarmaya yetecek olmasından kaynaklandığı geçiriyorsunuz.
Haklısınız!
Yalnız maddi değerlerin hayatımızın hangi noktasında yaşama sevincimizi satın almaya yetti? Bu yazıyı okuyan engelli arkadaşlarımın çoğunun benim gibi engellerimizin yaşamamıza engel olmadığını biliyor olması ve çevremdeki tüm engelli arkadaşlarımın hayata değer katma çabaları benimde yaşam sevincimin temelini oluşturuyor. Devletlerin engellilere gösterdikleri imkanların çoğalması ile aramızdan birçok Hawking ve Beethoven çıkacaktır. Yaşanılan ülke koşulları engellilerin toplumda kendilerini fazla göstermelerini sağlarlar. Maalesef bu konuda Avrupa standartlarına henüz kavuşamamış bir ülkede yaşıyor olsak da ben ve benim gibi engellilerin özellikle internetin gelişmesi ile beraber sanal alem üzerinde ürettiği birçok program, web sitesi var. İnternet üzerinde tüm şartların eşit olduğu bir ortamda toplumdaki diğer insanlar ile aynı değerleri paylaşarak üretici olmamız gerekiyor. Teknolojinin gelişmesi ile beraber engellerimiz hayatımızı devam ettirmemize engel oluşturmamaya başlamıştır. Her engellimizi hafifletecek yazılım ve teknoloji gelişmeleri yakın zamanda toplumda engelli kavramını kaldırarak her ortamda eşit hareket etme olanağı sağlayacaktır. Yalnız bu olanakların bize ulaştırılmasında yetkili makamların bizlerin neler düşündüğünü bilmesi gerekiyor. Bu konuda mecliste ve sosyal toplumlarda bizi temsil edenlerin fazla çalışması ve bizlerin ihtiyaçlarını doğru aktarmaları gerekmektedir. İçimizdeki Hawking veya Beethoven’lerin kendilerindeki cevheri ortaya çıkarmaları için her ortamda desteğe ihtiyacımız olacaktır.
Okuduğum birçok kitap arasında daha önce nerde okuduğumu hatırlayamadığım ama sürekli olarak söylediğim bir söz var. Aslında bu cümle asıl engelin ne olduğunun da kanıtı niteliğinde.
“Kişinin en büyük engeli kendisini yapamayacağı konusunda inandırmasıdır”
Azmin örneklerinden biri çoğumuzun sadece medya aracılığı ile tanıdığı Stephen Hawking’dir. 21 yaşında Amyotrofik lateral skleroz*(ALS) hastalığına yakalanan fizikçi tekerlekli sandalyeye bağlı kalmak zorunda olmasına rağmen beyninin değil sadece vücudunun kendisinin engel olamadığı bir hastalık nedeni ile engelli durumunda bulunduğunu hatırlatır türden hayatına devam etti. Motor nöronların sinir sistemini felç etmesi ile birlikte hayatı tekerlikli sandalyeden takip etmeye başlayan dahi fizikçi 1985 yılından itibaren hastalığın sesini de etkilemesi sonucu bilgisayar programları aracılığı ile konuşabiliyor. Bu program yazdığı yazıları sese dönüştürerek karşı tarafa iletiyor. Kuantum ve kara delik gibi uzay fiziği ile yakından ilgilenen Hawking birçok kitap yazmış durumda. Azim olarak 21 yaş gibi en verimli zamanında engelli kelimesi ile tanışarak hayatı değişen Hawking pes etmeden hayatına devam etmiştir. Bu bizim almamız derslerin başında gelir. Engelli kelimesi ile gerek doğumumuzda gerekse sonradan tanışmış olsak da hayata bize verdiği değerler ile tutunmayı bilmeliyiz. Hawking bir açıklamasında “Hastalığa yakalanmamış olsaydım fizik konusunda bu kadar çok şey bilemezdim” cümlesindeki anlamda bulunan hastalığın fiziksel eylemlerine engel olması ile boş zamanlarının sadece beyni ile kendi arasında geçtiğini bu nedenle hayata beyni üzerinden isyan ettiğini ifade etmiştir.
Günümüzde engelli kavramının sadece fiziksel olarak düşünülmesi gerektiği zihinsel engelli dostlarımızın bile bu hayata bırakabilecekleri birçok eser var. Kulakları duymadan müzik kavramını yeniden yazan Beethoven’den fizik kurallarını kendisine göre yazan Hawking’e kadar tarihte ve günümüzde birçok engelli dahi vardır. Bu dahiler bizlere insan yaşamında azmedip isteyince aslında neleri başaracağını en yalın haliyle gösteriyor. Yaşam denen bu zorlu yolculukta hayatın önümüze koyduğu engelleri aşma kabiliyetini gösterdiğimiz ölcüde yaşamdan alacağımız tad artacaktır. Şimdi aklınızdan bu dahilerin ortak noktasının sadece zekaları olmadığının maddi durumlarının da bu değerleri ortaya çıkarmaya yetecek olmasından kaynaklandığı geçiriyorsunuz.
Haklısınız!
Yalnız maddi değerlerin hayatımızın hangi noktasında yaşama sevincimizi satın almaya yetti? Bu yazıyı okuyan engelli arkadaşlarımın çoğunun benim gibi engellerimizin yaşamamıza engel olmadığını biliyor olması ve çevremdeki tüm engelli arkadaşlarımın hayata değer katma çabaları benimde yaşam sevincimin temelini oluşturuyor. Devletlerin engellilere gösterdikleri imkanların çoğalması ile aramızdan birçok Hawking ve Beethoven çıkacaktır. Yaşanılan ülke koşulları engellilerin toplumda kendilerini fazla göstermelerini sağlarlar. Maalesef bu konuda Avrupa standartlarına henüz kavuşamamış bir ülkede yaşıyor olsak da ben ve benim gibi engellilerin özellikle internetin gelişmesi ile beraber sanal alem üzerinde ürettiği birçok program, web sitesi var. İnternet üzerinde tüm şartların eşit olduğu bir ortamda toplumdaki diğer insanlar ile aynı değerleri paylaşarak üretici olmamız gerekiyor. Teknolojinin gelişmesi ile beraber engellerimiz hayatımızı devam ettirmemize engel oluşturmamaya başlamıştır. Her engellimizi hafifletecek yazılım ve teknoloji gelişmeleri yakın zamanda toplumda engelli kavramını kaldırarak her ortamda eşit hareket etme olanağı sağlayacaktır. Yalnız bu olanakların bize ulaştırılmasında yetkili makamların bizlerin neler düşündüğünü bilmesi gerekiyor. Bu konuda mecliste ve sosyal toplumlarda bizi temsil edenlerin fazla çalışması ve bizlerin ihtiyaçlarını doğru aktarmaları gerekmektedir. İçimizdeki Hawking veya Beethoven’lerin kendilerindeki cevheri ortaya çıkarmaları için her ortamda desteğe ihtiyacımız olacaktır.
Okuduğum birçok kitap arasında daha önce nerde okuduğumu hatırlayamadığım ama sürekli olarak söylediğim bir söz var. Aslında bu cümle asıl engelin ne olduğunun da kanıtı niteliğinde.
“Kişinin en büyük engeli kendisini yapamayacağı konusunda inandırmasıdır”
