Bahattin Karakoç

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman

Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum, geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Beklesen de olur, beklemesen de
Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende
Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırır beni sana
Geleceğim diyorum, takvim sorma bana

Ihlamur çiçek açtığı zaman

Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi
Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben
Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalar da geleceğim sana
On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana

Ihlamur çiçek açtığı zaman

Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız
Ey benim alfabemdeki kadîm Elif
Ne güzellik, ne de tat var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman


Bahattin Karakoç
 
F

Fırtına

Guest
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman - 2

Bilirsin ki burda değilim artık
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Gelir benim yüreğimde toplanır
Dağların üstünden sıyrılan duman
Bir yanım mosmordur, bir yanım beyaz
Bir yanım karakış, bir yanım ilk yaz
Can evime bakışların saplanır

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ne sen gurbetçisin, ne ben sılacı
Senden gayrısına bakmam mümkün mü
Gözlerimi esir alan dağlardan
Kapımı üç defa çalan postacı
“Adresinde yok” diye notlar düşer
Eski adresimde bir hüzün eser

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Eski adresimse kurumuş bir gül
Gizemli bir ıtır, domur domur kan
Yaba yaba yelde savrulur gönül
Firkatli turnalar geçer uzaktan
Dalgınlığım debimetre tanımaz
Başım çarpar bir gemi bordasına
Düşerim bir girdabın ortasına

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Birden bezeklenir sevda haritam
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Lâleler toplarım ben tutam tutam
Bizim için çalar kıvrak bir keman
Gök papatya, yer ise lâle bahçesi
Aşka ışık dokur kuşların sesi
Seninle hep aynı yerde oluruz

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Kumaşı eprimiş üç mevsim geçer
İlkyazla uyanır derin uyuyan
Tan sesine cıvıldaşır serçeler
Sevdadır alnıma namlu dayayan
Havuzuma ay ışığı dökülür
Bilirsin ki burda değilim artık
Ruhum yağmur yağmur göğe çekilir

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Papatyada çiy damlası.. buzum sırçayım
Güneşe çarpınca param parçayım
Bir gün Emirgân’dayım, bir Kanlıca’da
üsküdar’da, Beykoz’da, çamlıca’da
Şehir bir hançerken kan burgacında
Mekâna sığar mı bu deli yürek
Bir sevda çeşmesi, bu deli yürek
Baylanır, beklerken baygın düşerim

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman


Bahattin Karakoç
 
F

Fırtına

Guest
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman - 3

Saçlarına pütür pütür yapışmış
Gözlerinin rengi ile sıvanmış
Bir avuç kuru çiçek topladım
Kırılıp dökülmesinler diye
Sevgiyle, özenle tek tek topladım
Yürek fideledim zamana ve mekâna
Hasat vakti geldi yürek topladım
Belli ki bu yıl da vuslat gecikecek
Aşıdır, serumdur, besindir her umut
Ey sevgili umudunu diri tut
Bedenim hür değil, mühlet ver bana
Er veya geç çıkıp geleceğim sana

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Mevsimi geçiyormuş, geçsin varsın
Hep böyle dönüyor zaman tekeri
Biri gider, biri gelir mevsimlerin
Sonsuzluğu, diri aşklarla kucaklarsın
Acılardan damıtırsın şekeri
Sabrı da güzel olur çeyizi hazır kızların
En ışıltılı çağında yıldızların
Kaç bıldır öteden göz kırpar bana
Her umut bir yoldaş, her dert âşina
Sorma ıhlamurlar ne zaman çiçek açar
Beni güneşin ortasına atsalar da
Yanarım, pişerim, gelirim sana

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman


Bahattin Karakoç
 
F

Fırtına

Guest
Ay ışığında

Köşeyi dönerken gölgeni gördüm
Yüreğim çarpmaya başladı güm güm
Ey göçmen şiirim, masalım, öyküm
Hep peşinden koşturup duruyorum

Yettim-yeteceğim derken çağ kuşluk
Bir türlü dolmuyor bu ara boşluk
Başıma vuruyor aşktaki hoşluk
Feleğin çarkını durduruyorum

Bir kaşık aş ne ki kırk yıllık aca
İnsansız evlerde tüter mi baca
Zalim bir oyundur köşe kapmaca
Her zaman cezayı ben görüyorum

Şu bağlı bahtımı çözmeyi dene
Yüreğimle çiftleş, gezmeyi dene
Vuslat hangi güne, yazmayı dene
Hep meçhul semtlerde ben yürüyorum

Gölgen ak zambağa dönüştü birden
Bir daha geçmedin geçtiğin yerden
Sen ünlersin diye şu tepelerden
Saatimi kurup ayarlıyorum


Bahattin Karakoç
 
F

Fırtına

Guest
Aşk Mektubu VIII

Ben sevda bölüğünde kıdemli bir askerim
Hizmetim sanadır ey tacidarım
Canı bir emanet bilir taşırım
Bir ırmak delirir geceleri
Bir yıldız kayar ötelerden
Bir bulut geçer Ay’ın önüne
Birden üşürüm
Ve seni daha çok düşünürüm

----------Kokunu en sevdiğim güle veriyorsun


Hangi şekle dönüşürsen dönüş
Hangi kılığa girersen gir
Bilirim ne kadar gerçeksin, ne kadar düş
Gönlüm bir şahindir takarım peşine
Bulur seni saklandığın yerde
Tutar elinden – eteğinden
Bana getirir

----------Sen kendini kolay ele veriyorsun


Sarmal bir sevdayla yaşarken aynalar derbendinde
Bir Aslıhan oluyorsun, bir Leylâ
Beni de mahkûm ediyorsun değişim sürecine
Bir Kerem oluyorum, bir Mecnûn
Dağlara, çöllere vuruyor içimdeki vâveylâ
Firar ettiğimi bilmiyor bölüğüm
Kırık gönlümde kırk düğüm

----------Adımı dile veriyorsun


İçimde ebedî bir sürgünlüğü yaşarım
Hangi gezegende insem rastlarım izine
Dişlerim beyaz kirazlar gibi hep birden sızlar
Ve gülümserim dişçinin elindeki demir kerpetene
Biraz daha fazla bakabilmek için yüzüne
Bir kaya yuvarlanır boşluğa
Kimse bir anlam veremez bendeki hoşluğa

----------Sense yakıp külümü yele veriyorsun


Ben sevda bölüğünde kıdemli bir askerim
Terhis olsam gidecek bir yerim yok
Yüreğimden başka silah taşımam
Bütün adresleri iptal ettim
Benim senden özge gerçek yârim yok
Bir hakkuşu öter geceleri
Aşk, mektup yazmaya zorlar beni

----------Sense yeri – göğü sele veriyorsun



Bahattin KARAKOÇ
 
F

Fırtına

Guest
Aşkın Âvaresi Oldum

Akılgından bir dal kestim
Sopa yapmak değil kastım
Ben anadan doğma mestim
Sen gitsen gizin kalıyor

Yol oldum yoluna ulak
Ne aşım, ne işim dölek
Ne yapar yanmışsa bulak
İçimde sızın kalıyor

Avârelik işim oldu
Gülümsedim hışım oldu
Hüzün kan-kardeşim oldu
Her şeyde izin kalıyor

Sevdiğini ah bir bilsem
Umursamam yüzyıl yelsem
Oturup resmini silsem
Ortada ağzın kalıyor

İstihâreye yatarken
Çok derin kulaç atarken
Her yıldız bir bir batarken
Senin yıldızın kalıyor

Döküldüm yârim döküldüm
Çok kırıldım, çok büküldüm
Sapa dağlara çekildim
Ayrık denizin kalıyor

Doruklara duman çöker
Gökyüzü gözyaşı döker
Kolumu ayrılık büker
Elde hep hüzün kalıyor


Bahattin KARAKOÇ
 
F

Fırtına

Guest
Kiraz Devşirmeye Gitmiştin Hani

Nerden gelirsen gel, yolu uzatma
Kavli erteleme, gönlüm kan ağlar
Her gamzeni sapan yapıp taş atma
Camlar şangır-şungur, canda can ağlar
Hortuma dönüşür her toz bulutu
Gölgemin sırtında aşkın tabutu
Vadiyi kucaklar görkemli dağlar
İntizarım yoktur, inkisarım var

Nasıl girersen gir, yüreğim senin
Deri geçir davul, tel takarsan tar
Çiy düşse üstüne ürperir tenin
Ay doğarken göle iner kuğular
Islığıma uladığım ezgiler
Yüreğime belediğim ezgiler
Hicranla tanıştım ah u zarım var
İntizarım yoktur, inkisarım var

Ne dersen de, dinlemeye hazırım
Yüreğim mekiktir, sesini sarar
Bakışında parlar beyaz huzurum
Bir karınca yuvasına yol arar
Bekletme, nazlanma, konuş ne olur
Sensizlik bir çöldür ölümü solur
Geç kalan gelişler ne işe yarar
İntizarım yoktur, inkisarım var

Adınla yaklaşsa bana birisi
Havalar değişir, yer-gök gül kokar
Bir aşk mağduruyum umut dirisi
Dilekçem cebimde elimi yakar
Kiraz devşirmeye gitmiştin hani
Çilek kokuyorsun vakte yabani
Unutma sana bergüzarım var
İntizarım yoktur, inkisarım var



Bahattin Karakoç
 
F

Fırtına

Guest
Alaca Karanlığında Aşk Yokuşunun

Bulutlar dağlarda örgütleniyor
Yırtılan göklerin gazabından korkuyorum
Zaman çentik çentik tükeniyor
Çaresizliğin azabından korkuyorum

Yârin adıyla ıslatıyorum dudaklarımı
Yüreğimde renk renk çiçekler açıyor
Bir yâr ki yüzünü saklar haramdan
Süzülür prizmamdan al, yeşil, mor

Cuma günleri gibi en uzun yağmur saçlı
Hasret kokar, sıla kokar, sevgi kokar
Kabımla kapçığımla ülfeti yoktur
Bakınca daima özüme bakar

Bir çakır doğandır aşkın sıtması
Geyikler koşuşur damarlarımda
Körelmiş tırnaklarını rüzgârla sivriltir dağlar
Biraz daha viranız her yitik baharda

Bulutlar dağlarda örgütleniyor
Dağlardan, çığlardan, sellerden korkuyorum
Ölü denizlere hicreti anlatmak zor
Aldığını vermeyen yıllardan korkuyorum

En arkalarda kalmış topal bir bulut
Vadimizin üzerinden seke seke geçip gitti
Çengelsiz bir türküyle seslendim arkasından
Film oracıkta bitti



Bahaddin KARAKOÇ
 
Tekerlekli Sandalye
Üst