Bebeklerde sıkça rastlanan göz sorunları

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Bebeklerde göz hastalıkları bir yaşına kadar özellikle çapaklanma, kayma, sulanma, akıntı, kızarıklık ve kanama olarak ifade edilebilir. Bu rahatsızlıkların kimi bebekte doğar doğmaz görülürken kimi de zamanla ortaya çıkabilir. Bu rahatsızlıkların belirtileri ve ortaya çıkması durumunda ne yapılması gerektiği konusunda Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Serra Yıldız’a bilgi aldık.

Çapaklanma

Çapaklanma her bebekte en az bir kez görülebilir. Doğum sonrasında çapaklanma genellikle kullanılan koruyucu göz damlalarının reaksiyonu olabilir. Doğumdan 3-4 gün sonra görülen yoğun çapaklanma ve kızarıklık ise bakteriyel bir etkene bağlı olup bebeğin mutlaka göz doktoru tarafından görülmesi gerekir. Çapaklanmış gözün bakımı için kaynayıp ılıtılmış su ile göz kapaklarının temizlenmesi ve geçmezse doktora gösterilmesi gerektiğini belirten Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Serra Yıldız, “Bebekler elleri ile gözlerini kontrolsüzce kaşıma riski taşıdığından bebek eldiveni takılması ve tırnakların kesilmesi önemlidir. Ayrıca bebeğin göz enfeksiyonu geçiren erişkinlerle teması sınırlandırılmalıdır. Zira bebekler bu enfeksiyonları çok daha ağır geçirebilirler.” diyor.

Gözyaşı kanalı tıkanıklığı

Genellikle birinci aydan sonra başlayan geçmeyen sulanma veya akıntı gözyaşı tıkanıklığına işaret eder. Gözyaşı kanalı içinde açıklığı tıkayan bir zar bulunur. Bu zar bebek bir yaşına gelene kadar yüzde 99 gibi çok yüksek bir oranda açılır. Sulanmaya zaman zaman çapaklanma da eşlik eder. Göz doktorunun tarif edeceği gözyaşı kanalı masajı ve ara ara kullanılacak damlalarla bu süreç atlatılır. Bir yaşında hala geçmeyen sulanma veya akıntı cerrahi müdahale gerektirebilir. Zaman geçirilmemesi cerrahi başarı açısından önemlidir.

Kızarıklık

Bebeklerin gözlerinde oluşan kızarıklık çeşitli nedenlerle olabileceği gibi konjonktivit diye adlandırılan göz enfeksiyonlarına da eşlik eder. Dr. Serra Yıldız bebeklerin gözlerinde oluşan kızarıklıkların nedenlerini maddeler halinde sıralıyor:

* Kaza sonrası gözde çizilme, kızarıklı ve sulanma ile kendini gösterir.

* Özellikle 6. aydan sonra dışarıyla teması artan bebeklerde alerjik durumlarda kızarıklık ile birlikte kaşıntı ve gözleri ovma görülür. Bebekleri güneşe çıkarırken geniş kenarlı şapka kullanmak gerekir.

* Bahar aylarında polenlere karşı alerjik duyarlılığı olan bebeklerde gözlerde kızarıklık, kaşıntı ve sulanma olur. Bu durumda bebeğin göz muayenesi ve tedavisinin yapılması alerjinin ilerlememesi ve kaşıntı ile enfeksiyona yol açmaması açısından önemlidir.

Kanamalar

Bebeklerin göz aklarında genellikle küçük çizgi şeklinde kanamalar görülebilir. Bunlar çoğunlukla tırnak çizmesi gibi küçük travmalar sonucu olur. Tırnakların iyi kesilmesi ve sivri kenarlarının törpülenmesi önemlidir. Kornea tabakasında çizik gibi daha önemli durumların ekarte edilmesi için göz muayenesi gereklidir. Gözün beyaz kısmında görülen daha yaygın kanamalar ise ciddi hastalıkların veya ciddi bir travmanın belirtisi olabilir. Bu durumda bebeğin vakit kaybetmeden göz muayenesine götürülmesi gerekir.

Göz kayması ve şaşılık

Göz kayması ya da şaşılık doğumda var olabileceği gibi ileriki aylarda da ortaya çıkabilir. Doğumda çıkan göz kaymaları belirgin olup tedavisi çoğunlukla cerrahidir. Kısa zamanda planlanması gerekir. Çünkü doğumsal kaymalar gözlükle düzeltilemez ve ciddi göz tembelliği riski taşır. Geçer düşüncesi ile tedavisi ertelenen şaşılıklarda kalıcı görme bozuklukları (tembellikler) oluşur.

Göz kaymasının cerrahi müdahaleden gözlük kullanımına kadar geniş bir yelpazede tedavi edilebildiğini belirten Dr. Serra Yıldız, devam ediyor: “6. aydan sonra başlayan ve zaman zaman oluşan kaymalar geçici olabileceği gibi kalıcı bir kaymanın habercisi de olabilir. Ailede kayma veya tembellik hikayesi varsa, anne gebelikte ateşli hastalık geçirmişse, bebek doğumdan sonra ateşli hastalık geçirmişse veya kafa üstü düşme gibi darbe almışsa kayma riski artar ve mutlaka göz muayenesi gerektirir. Kayma içe (buruna), dışa, yukarı olmak üzere her yöne doğru olabilir. Tedavisi kaymanın çıktığı zamana, kayma nedenine ve gözde bozukluk olup olmadığına göre değişir.”
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Bebeklerde göz tansiyonuna dikkat!

İleride kalıcı görme kaybı olabilir


Halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen glokomun akraba evliliklerinde daha sık olmakla birlikte 10-15 bin doğumda görüldüğü, bebeklerde kalıcı görme kaybı olmaması için göz tansiyonuna dikkat edilmesi gerektiği bildirildi.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Akyol, yaptığı açıklamada, halk arasında göz tansiyonu olarak da bilinen glokomun, körlüğe sebep olan hastalıklar arasında ön sıralarda yer aldığını belirtti.

Her yaşta görülebilen bir hastalık olan glokomun özellikle 40 yaşından sonra çıkan birincil tipinin görülme sıklığının, diğer türlerine oranla yüzde 85 daha fazla olduğunu ifade eden Akyol, ''Glokom yavaş ilerleyen bir hastalıktır. Tedavi edilmediğinde, hatta tedavinin geç yapıldığı ya da uygun yapılmadığı durumda genellikle körlükle sonuçlanan bir hastalık. Bu nedenle glokom önemli bir hak sağlığı sorunudur'' dedi.

Akyol, tüm yaş gruplarında göz tansiyonu ölçümü yapılması gerektiğine işaret ederek, şunları söyledi:

''Birincil glokom genelde rutin muayenede, göz hekimine gittiğinizde ortaya çıkan bir hastalıktır. Göz içi basıncını ölçtüğünüzde ki buna göz tansiyonu diyoruz, bunun yüksekliği ve buna bağlı olarak ilerlediği durumlarda hasta tarafından fark edilemeyen, görme alanı dediğimiz bozuklukla seyreden ve görme sinirini tahrip ederek geriye dönüşümsüz bir durumun ortaya çıkmasıyla oluşuyor. Dolayısıyla hasta bunun farkında olmuyor. Ancak rutin muayenede göz içi basıncını ölçmek, gözün yapısındaki kalınlığı ölçmek, göz içine ve görme alanına bakmak ve göz dibini aletlerle eğerlendirilerek teşhis konulabiliyor.''

Göz tansiyonunun ömür boyu tedavi gerektiren bir hastalık olduğunu vurgulayan Akyol, ''Bu durumun geriye dönüşümü mümkün değil. Tedavi hastalığın ilerlemesini engellemek amacıyla ilaç ve lazerle yapılıyor. Başarısız kalındığında cerrahi tedavi uygulanıyor. Bütün bunlara rağmen hastalık yine de ilerleyebiliyor. Onun için kontrol çok önemli'' diye konuştu.

''BEBEKTE GÖZ TANSİYONU VARSA TEK TEDAVİ YOLU AMELİYAT"
İkincil glokom denilen hastalık türünün ise çocukluk döneminde ortaya çıkabildiğini anlatan Akyol, şunları kaydetti:

''Bazı durumlarda bebek, göz tansiyonuyla doğabiliyor. Bu 10-15 bin doğumda bir görülebiliyor. Akraba evliliklerinde daha çok olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla anne babanın erken teşhis için bilinçli davranması gerekiyor. Bebeklerde gözde büyüme, fazla yaşarma, ışığa karşı hassasiyet, ışığa karşı göz kırpma varsa bir göz doktoruna başvurularak durumun araştırılması gerekir. Bebeklerde ve çocuklarda teşhis daha kolay yapılabilir. Eğer bir bebekte göz tansiyonu varsa tek tedavi yolu ameliyattır. Bu hastalığın ilaçla tedavisi yok. Özellikle erken teşhis edilip müdahalede bulunulan vakalar düzeliyor. Ama glokomla mücadele bitmiyor. Glokomla doğmuşsanız onunla yaşayacaksınız demektir.''

''RUTİN GÖZ KONTROLLERİNE ÖNEM VERİLMELİ"
Prof. Dr. Akyol, rutin göz kontrollerine önem verilmesi ve her yaşta bu hastalık için kontrol yapılması gerektiğini vurgulayarak, ''Gözle ilgili ağrı, karıncalanma, bulanık, dalgalı ve bulutlu görme gibi belirtilerde mutlaka hekime başvurulmalı. Ailelerin çocuklarını 0-6 yaş arasında en az bir kez göz doktoruna götürerek muayeneden geçirmesi şart. Bir rahatsızlık olmasa bile çocuklar kontrolden geçirilmelidir. Erişkinlerde ise 35 yaşından sonra glokom veya diğer rahatsızlıklar için yaşlılığa bağlı rutin yıllık muayene yapılmalıdır'' dedi.


AA
 
Tekerlekli Sandalye
Üst