- Katılım
- May 19, 2010
- Mesajlar
- 240
- Tepkime Puanı
- 0
- Puanları
- 0
Benzer özellikleri taşıyan kişilerin, toplumların 'birbirlerine neden yakınlık hissettikleri' üzerine bir yığın sosyolojik araştırma yapılmıştır. Kimileri bunu basit bir 'milliyetcilik' güdüsü olarak yorumlarken, kimileride bu durumun 'insan doğasının' yapısında kaynaklandığını söylemekteler.
Konuya dair Birkaç örnek vererek açıklık getirmeye çalışalım.
Mevlana'nın meslevi'sinde şöyle bir mesel anlatılır. Doğaya bakarlarki 'her kuş kendi cinsiyle uçar' bir gün iki farklı cinse ait kuşun bir arada uçtuklarını görünce neden birlikte uçtuklarını merak etmişler. Daha sonra bu iki farklı cinse ait kuş dergahın bahcesine konar. Kuşlara yakından baktıklarında her iki kuşun ayağının TOPAL olduğu farkedilir.
Başka bir örnek. Adana'lı iki kişi istanbul'da bir kahvede tesadüf eseri tanışırlarsa 'adana'lı olmaktan dolayı' aralarında bir samimiyet doğar. Halk arasında buna 'hemşehricilik' diyoruz. Yine aynı şekilde almanya'da yaşayan bir türk başka bir türkü gördüğünde oyuncağını kaybetmiş çocuk gibi sevinir. İnsanlar daha önce bir birlerini hiç tanımamış olsada, aynı memlekette yaşamış olmak, aynı toprağın çocuğu olmak garip bir bicimde bir birlerine yakınlık duymalarına neden oluyor.
Biz engelliler arasında yaşanan durumda bundan farklı değil. Adlarımız sanlarımız farklı olsada, ideolojik görüş ve siyasal duruşumuz bir biriyle taban tabana zıt olsada engelli olmanın getirdiği ortak payda diğer tüm farklılıklarımızı 'yok sayıp' bizi bir birimize yaklaştırıyor.
Nasılki bir milli maç sonrası herkes sokağa dökülüp 'ortak sevinç' yaşıyorsa 'ortak acıları' yaşayan insanlarda kendi içlerinde aynı yoğunlukta duygu birlikteliği yaşamaktalar.
Sevinçlerimiz gibi acılarımızda bizi birleştiriyor.
Konuya dair Birkaç örnek vererek açıklık getirmeye çalışalım.
Mevlana'nın meslevi'sinde şöyle bir mesel anlatılır. Doğaya bakarlarki 'her kuş kendi cinsiyle uçar' bir gün iki farklı cinse ait kuşun bir arada uçtuklarını görünce neden birlikte uçtuklarını merak etmişler. Daha sonra bu iki farklı cinse ait kuş dergahın bahcesine konar. Kuşlara yakından baktıklarında her iki kuşun ayağının TOPAL olduğu farkedilir.
Başka bir örnek. Adana'lı iki kişi istanbul'da bir kahvede tesadüf eseri tanışırlarsa 'adana'lı olmaktan dolayı' aralarında bir samimiyet doğar. Halk arasında buna 'hemşehricilik' diyoruz. Yine aynı şekilde almanya'da yaşayan bir türk başka bir türkü gördüğünde oyuncağını kaybetmiş çocuk gibi sevinir. İnsanlar daha önce bir birlerini hiç tanımamış olsada, aynı memlekette yaşamış olmak, aynı toprağın çocuğu olmak garip bir bicimde bir birlerine yakınlık duymalarına neden oluyor.
Biz engelliler arasında yaşanan durumda bundan farklı değil. Adlarımız sanlarımız farklı olsada, ideolojik görüş ve siyasal duruşumuz bir biriyle taban tabana zıt olsada engelli olmanın getirdiği ortak payda diğer tüm farklılıklarımızı 'yok sayıp' bizi bir birimize yaklaştırıyor.
Nasılki bir milli maç sonrası herkes sokağa dökülüp 'ortak sevinç' yaşıyorsa 'ortak acıları' yaşayan insanlarda kendi içlerinde aynı yoğunlukta duygu birlikteliği yaşamaktalar.
Sevinçlerimiz gibi acılarımızda bizi birleştiriyor.