Beni tanımak/anlamak mı istiyorsun.?! Hadi öyleyse; ne duruyorsun.?!

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
big_288200915751138779.jpg



Bir varmıııışşşş; bir yokmuşşşş.. Evvel zaman ve şimdi ki zaman içinde, çok sesli sessizliğin hikayesi bu.. Karanlıkta ışık arar gibi bir efsane bu.. Dünyamız aydınlığa gidiyor.. O gözlerden dökülen yaşlar süzülüp gülüşlerle boğuluyor.. Yüreklerde ki, d...okunulmazlığı keşfettiren, farklı hayat penceresi, kı..sacası bakmasını bilen gözlerin en kıymetli hazinesi.. Bir uğultu ve sessizlik duyamayanlara göre..; ama sevgiyle aşkla dinleyene çığlık çığlığa bir şarkı.. Hadi dinle ve ses ver, bir cümleyle katıl şarkıma.!!!

Bu cehennemde bir meleğin annesi olarak cenneti yaşamakta varmış.. Sessiz başlayan hikayenin, kimsenin duymadığı, sadece bir yürekte yankılanan çığlığın; kulaklara, gözlere ve yüreklere ulaşma zamanının geldiği an..dır.. Pencere aralanmış, içeriye ışıl ışıl, huzur ve gelecek vadeden bir aydınlık, nağme nağme yükselen bir şarkının notaları dolmaya başlamıştır.!!!

Umudun yolcuları.. Bir dilek tuttuk içimizden.. Görebilir misin.?! Daha önce hiç dilemediklerimizden.. Bu yol hikayemiz farklı olsada.. Yolumuz, yolcumuz, inancımız, sevincimiz, üzüntümüz bir nasıl olsa.. Haydi yürekleri bir olanlar, sizde katılın bu umut dolu yolculuğa.. Haydi yelkenler fora.. Hayallerin, ümitlerin, sevinçlerin, hüzünlerin aynı olduğu bu yolculukta;

İSTERSEN SENDE GEL BENİMLE.!!!

Hiçbir şey o an gözlerine baktığım kadar derin ve anlamlı olamazdı.. Kim ne derse desin, benim yüreğimden sana gelen, uzun ama amaçlı birşey vardı her zaman.. Ama hiçbir zaman birini koşulsuz sevebileceğimi düşünmemiştim.. Bütün dünyam, o ana kadar sadece kendim için yaşayabileceğime yönelikti.. Uzun ama sabır gerektiren bir yolda yokuş..; yukarı çıktığımı ve çıkacağımı anlamıştım.. Kimse seni anlamayabilir, kimse seni olduğu gibi kabul etmeyebilir ama seninle gerçekten hayatın rengarenk olduğunu anladım.. Yani herkes senin yapamadıklarınla ilgilenirken ve bu onları kara kara düşündürürken, ben senin yapabildiğin en ufak şeylerle, günlerce mutlu olup durdum.!!!

Oturuyordum iskelede.. Birden bir rüzgar esti ve suya düştüm.. Etrafımda baloncuklar vardı.. Konuşmak, koşmak, çıkmak, imdat demek.. Yapamıyorum.. Çırpınıyorum.. Kabarcıklar arttı.. Kulaklarım delinecek gibi.. Görüyorum, anlatamıyorum.. Nefes almak istiyorum, yapamıyorum.. Herşey o kadar ağırdan hareket ediyor ki.. Detaylar olmuş gerçeklerim.. İçimde kopan fırtınalara inat.. Çıkmam lazım ama yapamıyorum.. Derinliklere iniyorum.. Denizin güzelliğinin bana acı çektirmesi ne garip değil mi.?! Sesimi duymaya çalışan var mı.?!

Yalnızlıklar ülkesinde, yalnız yaşadığımı sanıyorsunuz.. Ülkem; yalnızlıklar, karanlıklar ülkesi değil.. Ülkeme ayak basmaktan, dünyama girmekten korkmayın; ürkmeyin.. Ben duygularımı yoğun yaşarım.. Her bi şeyi ince düşünürüm.. Benim dünyamda kötülüğe yer yok.. Herşey; iyilik ve güzellik üzerine kurulu.!!! Farklılığım bu olsa gerek.!!! Beni tanımak/anlamak mı istiyorsun.?! Hadi öyleyse; ne duruyorsun.?! Sende katıl şarkıma.. Şarkımız; tüm dünyaya, tüm insanlara hitab eden evrensel bir şarkı.!!!
 

Parmaksız

Üye
Üye
Katılım
Tem 20, 2011
Mesajlar
20
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
harika bir anlatım olağan üstü güzel bir dünya.bizimle paylaştığınız için tşk
 
F

Fırtına

Guest
Hep birlikte yazdık bu sefer.. Neyi.?! Hikayelerin en güzelini :)

Sevgili arkadaşlar,

Şu an, bu satırları yazarken; inanın çok heyecanlıyım.. yazmak istediklerimi yazabilecekmiyim bilemiyorum.. Okumuş olduğunuz, bir hikaye.. (Hikaye den kısacık özet.. Zaman içerisinde hikayemizin tamamını yazacağım..) Bana sorarsanız, hikayelerin en güzeli.. En değerlisi.. En kıymetlisi.!!! Bu hikaye yi; Özel Çocuklarımızın, Özel Annelerinin yüreği yazdı.. Yürek; kolay kolay dile gelmez, kaleme alınmaz, satırlara dökülmez.!!! Yüreği yazmak kolay değildir.. Bu hikaye ye, ''niçin böylesi değer verdiğim..'' işte bu yüzdendir.!!!

Kitabımızın/hikayemizin amacı; Otizm'e dikkat çekmek.. Toplumu ve insanları; bilinçlendirmek/bilgilendirmek.!!!

Yazarlarımız; Anneler, babalar ve eğitimciler.!!!

Kitabımız; Zihinsel Engelliler Patformu Kurucusu, Vefa BİLİCİ tarafından basılacaktır.!!!

Kitabımız; Zihinsel Engelliler Platformu nun kuruluş yıl dönümü dolayısı ile yapılacağı etkinliklerde; katılımcılara ücretsiz bir şekilde dağıtılacaktır.. Zihinsel Engelliler Platformu nun kuruluş yıl dönümü; etkinliklerle birlikte; Özel eğitim semineri, konserler, daha birçok süprizlerle; 17 Eylül 2011 / Üsküdar da yapılacaktır..

Yazmış olduğumuz değerli hikayemize; yüreği ile katılan tüm Özel annelerimize, (sevgili arkadaşlarıma..) babalarımıza, eğitimcilerimize sonsuz teşekkür ediyorum..

..Ve kitabımızın basılmasını sağlayan; değerli arkadaşım, Vefa Bilici ye çok teşekkür ediyorum..

Hep birlikte yazdık bu sefer.. Neyi.?! Hikayelerin en güzelini :)
 
F

Fırtına

Guest
harika bir anlatım olağan üstü güzel bir dünya.bizimle paylaştığınız için tşk


Parmaksız,

Harika bir anlatım, olağan/üstü güzel bir dünya.. Haklısın, yürekten katılıyorum.. Olağan/üstü güzel olan O dünya ya, bir girilebilse... Olağan/üstü güzelliklerin bir farkına, varılabilse... Olağan/üstü güzellikler hep birlikte; bir yaşanabilse...!!!
 
F

Fırtına

Guest
Uzatsan yüreğini bana.. Senden çok farklı değilim aslında.. Senin, saç ve göz rengini seçemediğin gibi.. Benim seçimim değil otizm aslında.. Bir sevgi, birde eğitim yeter bana.. Acımadan bak, gözlerime, aklıma.. Sen o diğeri, destek olsanız bana.. Aşamayacağım engel yok.. Otizm benim seçimim değil aslında.. Bana sen gibi davransan.. Bende sabrına hayran kalsam.. Ve toplumdan uzaklaşmasam.. Herkes görecek, otizim eksiklik değil farklılıktır aslında.!!!

Bak güneş doğdu mehmet seni ısıtmadı mı.. Yağmur yağdı dün, seni ıslatmadı mı.. Akşam oldu, karanlık bastı.. Korkmadın mı mehmet.?! Hadi içeriye gel artık.. Bayram yaklaştı, sana ne alalım.?! Güzel bir pantolon, üzerine nasıl bişey istersin.?! Bugün ne pişirelim, senin istediğin bir yemek var mı.?! Markete gideceğim, hangi oyuncağı alayım sana.?! Ne kadar çok koştun.. Yoruldun.. Dinlen birazz, yeter artık yanlız oynadığınnnn.. Görmedim hiç kimsede, sendeki gülümseme kadar masum ve temizini.. Görmedim senin gibi, çıkarsız SEVENİ.!!!

Otizmi kabul edip nedir diye araştırmaya başladığımda, ilk benzetmem bir kuyu ve kuyunun dibide okyanusa açılıyordu :( Kızımı okyanusa düşmeden kuyuya ip uzatıp çekmeliyim diye düşündüm.. Hiç olmazsa bunu yapmalıydım.. Okyanusa düşmeden kuyudan yavaş yavaş çekmeliydim.. Yada bir sağlam zincirle kuyuda kalmasını sağlamalıydım.!!!

Otizm masumiyetin, güzelliğin, adam gibi adam olmanın yalın halidir.. Her ne kadar farklı gözüyle baksalarda, bize göre de onlar farklılar.. Tüm yanlışlar, hile, yalan - dolan, herşey normal olarak nitelendirilenlerde.. Söyleyin şimdi, kim farklı, kim engelli.?!

Gözlerine baktım, ruhunu gördüm, taa derinliklerinde.. Umut doluydu, sevgi doluydu, koşulsuzdu, çıkarsızdı, yalansızdı.. Otizmin dünyasıydı.. Benim dünyamdı.. Umut çiçeklerinden bir güldür derdiğimiz.. Susarak anlaştığımız gün sonlarında.. Ömrümüzü bitmeyen kıyılara vurarak.. Acılardır kısa molalarla dinlendiğimiz.. Bir umut kahvesidir içtiğimiz.!!!
 
F

Fırtına

Guest
Oğul... Yüreğim yandı; sana 'OTİSTİK' dendiğinde... Yüreğim yandı; 'İğneleyici' bakışlarda... 'Normallerin' alaylarında... Yüreğim yandı Oğul...! Her çaresiz kaldığım çığlıklarında... Yerlere yatışında ve... Yüreğim yandı... kahr oldum, her koşulların sınırlı oluşunu anladığımda... Dostlar uzaklaştı zihnimden... Uzun zaman uğramadılar yüreğime ve... Uzmanlarca tokat yedim sayısızca, bir içim ağlar; bir sen... Yalanım yok, bir sen vardın, ta ki... Bak... Karanlık da bir ışık... Dinle... Sessizlik de binlerce çığlık.!!!

Yanlız değiliz gayri oğul... Önce bir bir, sonra onbinlerce geldiler... Senin gibi Melekler, benim gibi gözü yaşlı yürekler... Bir tek çığlık oldular ve şimdi... HERŞEYİ UNUTTUM İNAN; bir gülüşünde... Bakışında... HERŞEYİ UNUTTUM; UNUTTURDUN OĞUL... 'Anne gel' dediğin O anlar'da ne mutlu... Konuşabiliyoruz artık oğul.!!!

"Söylediklerimi işitin lütfen"

Beni olduğum gibi kabul edecek, sevecek bakışları bulamazsam, solacak / kuruyacak... Bunu ben biliyorum... Beni kendi maskelerimden kurtaracak, kurduğum hapishaneden kaçıracak, diktiğim engellerden aşıracak, beni seven, beni anlayan bakışlar olacak... Bana ''sen değerlisin'' diyecek daha yakın, daha bir ''dostsun'' diyecek bir bakışa muhtacım... Benim yanıma sokulmak kolay değil eyy dost... Uzun yıllar kendini yetersiz hissede bilirsin... Ne kadar sokulursan, o denli yaklaşırım sana.... Kim olduğumu merak mı ediyorsun?! Hiç merak etme... Ben; çevrendeki çocuklardan çoook farklıyım... Herşey dışta, düzgün ve cilalı... İçim karma karışık bir çocuğum ben... Beni iyileştirmek sizlerin elinde, eyy (DOST) unutma.!!!

...Ve sevginin çözemediği hiç birşey yoktur, sadece sevgi.!!!

Benim hayatımı yargılamadan önce;

Benim ayakkabılarımı giy ve benim geçtiğim yollardan geç... Hüznü, acıyı ve neşeyi tat... Benim geçtiğim senelerden geç, benim takıldığım taşlara takıl, yeniden ayağa kalk ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi..! Ancak ondan sonra beni yargılayabilirsin.!!!

Evet, ayrı bir dünyam var ama bu demek değildir ki, tek yaşamak istiyorum... Bende sizlerle birlikte bu hayatı paylaşmak istiyorum... Sizlerle gülmek, sizlerle ağlamak... Sanmayın ki sizi anlamıyorum... Beni sevdiğinizi, sevmediğinizi yada kabullendiğinizi... Emin olun ki, çok iyi seziyorum... Ben sizlere yük olmak değil, hayata başka pencereden, farklı da olsa bakmayı, kısacası ''gerçek dünyayı'' birlikte yaşamaya davet ediyorum.!!!

Sadace sevin, çok şey mi.?!

Bana her ''anne'' diye seslenişin, bana dünyayı verirken; her çığlığın canımı yakıyor... Her gülüşün canıma can katarken, her göz yaşın ömrümden ömür alıyor... Kendi kendine gülerken, bende kahkahalara boğuluyorum... Kim bilir, kızımın yerine koymaya çalıştıkca kendimi, kızımın dünyası daha acımasız ve daha temiz geliyor.!!!

Keşke bizde sebepsiz yere güle bilsek veya ne bileyim, içimiz yanarken; çığlık atarak kendimizi rahatlata bilsek ama yine de sloganımı söylüyorum... Eyyy güzel gözlüm; sen benim için, Allahın bir lütfusun.!!!

Şefkatle öpülmek, sevilmek isterim... Ellerimden tutsun büyüklerim... Ben de bir çocuğum, diğerleri gibi... Neşeyle dolup gülmek isterim... Bir sevgi denizinde, açılmak... Sonsuza doğru... Bayramların bayram olduğunu bilmek... Her çocuk gibi benim de hakkım... Ne olur, beni de görün... Beni de sevin... Büyüklerim.!!!
 
F

Fırtına

Guest
elma+şekerim1.JPG



Eyy çocuk.. Özel çocuk.. Varlığını ve adını bildiğimden, yusuf yüzünü ve güzel gözlerini gördüğümden beri, senin için; yüreği sevgiyle çarpan, bir yürekten haberin var mı.?! Senin için; yanına yaklaştırmaz, sarılmana izin vermez, öptürmez diyorlar.?!

Ama benim yüreğim öyle demiyor.. Seni düşündüğümde; öyle bir hal alıyor ki, tüm aza'larım.. Bu hal'i bilmem anlatabilir miyim.?! Çoktandır sana olan bu duygular içindeyim.. Birkaç kez yatağıma yattığımda; birden aklıma geldin ve o an...........yüreğimden yüreğine, yüreğinden yüreğime, birşeyler aktı.. İnan tüm vücudum titredi.. Sevgiydi bu.. Sevgi.............Sen ve ben telepati yolu ile öyle yoğun bir sevgi yaşadık ki.. Anlatılamayacak kadar güzeldi.!!!

Eyy çocuk.. Özel çocuk.. Sana geleceğim.. Seni göreceğim.. Sarılacağım sana.. Öpeceğim seni.. Düşündükce içimi tarifsiz bir mutluluk kaplıyor.. Hadi söyle bakalım; sana gelirken benden ne istiyorsun.?! Bir sepet dolusu ELMA ŞEKERİ ister misin.?! Elma şekerlerimle geleceğim sana.. İnşaallah :)


Farkındalığımın Farkındayım, ya Sen?

Bundan bi zaman önce, boşluktaydım ben... Psikolojik bir boşluk... Ruhumu kaplayan, içimi kapatan, dışımı yansıtan, sadece baktıran, konuşturmayan, bir illet girmişti bedenime, sanki bi hançer saplarsın birinin arkasından dışarı kan kaybederek yavaş yavaş yitirir savaşını, nefesi zorlaşır, gözler kararır, eller kollar boşalır, hissetmez kendini... İşte benim de yaşamım öyle.!!!

Pardon; ÖYLEYDİ...;

Kendime zarar vermekten tutun, insanlara saldırırdım... Konuşmazdım, garip garip sesler düğümlenirdi boğazıma... Anne yerini anna anna diye bırakırdı bende... Abla da babababa misali... Bir gün uyandım, değişik bir ortam... Annem babam yerine öğretmenler öğrenciler... Okulmuydu burası ya.? Okulda sıra tahta falan olurdu... Neresiydi burası.?! Karışıyor bana birisi... Neden sterotiplerime izin vermiyorlar.? O kamera da neyin nesi.?? Ben montumu çıkarmak istemiyoırum be adam.! Isırırım bak ha... Ama neden kolumu tutuyorlar... Anne diyemiyorum... Yavaş yavaş uslanıyorum galiba.!!!

Herşeyin farkına varıyorum sanki... Evet evet o anne.! Beni öp... Burdannn... Bu yanak... Allah allah.? Ben konuşuyorum... Ayakkabımı da bağlıyorum... Aranızdan biri oldum sanki... Aramızda kalsın beni de çok seviyorlar... Ve başka bir gün öğrendim; Onun BENİM YAŞAM LİDERİM olduğunu... Peki Yaşam lideri neyin nesi.?

YAŞAM LİDERİ; Bir anne babadır... Kimi zaman abi kimi zaman abladır... ÇOK SEVER, OTİZMLİ BİRİNİ TOPLUMA KAZANDIRMAK İÇİN GECESİNİ BİLE GÜNDÜZE KATAR... ÜZÜLEN BİR BABA DEĞİL, ÇABALAYAN, GAYRET GÖSTEREN, TER DÖKÜP ZORLUKLARA KATLANAN, PARDON ONU ENGELLEYEN ZORLUKLARLA SAVAŞIP ONLARA ENGEL ÇIKARAN, KISACASI HERŞEYİN EN İYİSİNİ BANA FARK ETTİRMEYE ÇALIŞAN BİR BİREY... İNSANLARIN GÖZÜNDE LİDER AMA LİDERLİĞİNİ YAPAN ÇOCUK İÇİN BİR MELEK.!!!

BEN KİMİM PEKİ.?

BEN YILLARDIR OTİZMLE BAŞA ÇIKAN BİR SAVAŞÇIYIM, MÜCADELE VEREN BİR KAHRAMANIM... İÇİMDEKİ HUZURSUZLUĞU KENDİMDEN MEN EDEN, STEROTİPLERE DÜŞMANIM... ÖNCEDE STEROTİP BENDEN SORULURDU, ŞİMDİ YANINDAN GEÇMEM... HUZURSUZ BİR ÇOCUKTUM, ŞİMDİ BİLGİSAYARDA OYNARIM... AMA BİLMEDİKLERİ ŞUDUR; BEN NE KADAR OTİZME YAKALANMIŞ OLSAM BİLE, BANA GERİ ZEKALI DİYENLERDEN BİN KAT DAHA ÜSTÜNDÜM... VE ARKAMDAN KONUŞANLARA BİR ŞEY DEMİYORUM... ÇÜNKÜ ONLARDAN ÖNDEYİM.!!!

Otizmin tedavisi yoktur aslında... Otizm bir hastalık değil... Yani ilaçla, iğneyle, doktorla, hastaneyle ilgili bi durum yok... Otizm bir soru gibi...; ''ÇÖZÜMÜ İSE; EĞİTİM.'' Biz SPOR KULÜBLERİ olarak bu işi yapıyoruz... Ben ve diğerleri.!!!

BİZ...; MESLEKTAŞ OLMAMIZIN DIŞINDA, YANISIRA, BİR AİLEYİZ.!!!
 
F

Fırtına

Guest
Zorlukların üstesinden geldim ben... Otizmi yendim... Burnum bile kanamadan... Seviyeyi geçtim... Sıra sende... Farkındalığımın farkına vardım... YA SEN.?!

Özel bir anne olarak seçildim ben... Bana ve oğluma sunulan hayatı paylaşıyorum, aslında... Hepsi bundan ibaret... Onun eli kolu, parka kadar eşlik eden oyun arkadaşı oluyorum akşam üstleri... Oğlumun en büyük mutluluğu, parkta salıncakta sallanmak olmamalıydı ve acıktığında sevdiği yiyeceklerle midesinin buluşması... Hayallerim var benimde... Öyle bilindik belki de çok basit şeyler... Diğer çocukların sesine karışsın isterdim oğlumun şakıyan sesinin.!!!

Özel bir anne olarak seçildim ben... Umutsuzken bile güzel şeylerin olabileceğine inancım, ağlama nöbetlerine tutulduğunda birazda olsa sabrım var... Onun gözbebeklerini gülümserken gördüğümde ise, paha biçilemez o anın sevinç gözyaşlarını taşıyorum... Birlikte yüklendik bu yükü omuzlarımıza... Biz seçmedik... Dedim ya, özel insanlarız biz... Bu hayattaki çoğu şeyden mahrum, engellerle dolu geleceğe dair adımlarımız... Bu yüzden belki, tökezleyerek hayata tutunma çabamız... ÖZEL BİR ANNEYİM BEN.!!!

Benim hikayem bu, ben ve oğlumun hikayesi... 2008 de tanıştım otizmle... Oğlum 3 yaşındaydı, belliydi, oğlum farklıydı diğer çocuklardan... Gülmez, konuşmaz, oynamaz, gezmeyi sevmez, yürümeyi hiç sevmezdi... 2008 nisan ayıydı doktora götürdüm oğlumu, otizm dedi... Ben otizmi biliyordum ama oğluma konduramamıştım işte... Dünyam başıma yıkıldı, eve hapsettim kendimi... Kimseyle konuşmuyor gizli gizli ağlıyordum, kabullenemiyordum, olamazdı... Benim oğlum otizmli... Sonra kabullenmem lazım dedim, oğlumu otizme teslim etmeyeceğim.!!!

2 Ay sonra babası gitti ersinin... Sanırım korktu engelli bir çocuğu olmasından, bu savaştan... Artık yanlızdık oğlumla, tek başımıza ama vaz geçmedik... Temmuz 2008 de eğitime başladı ersin... Yaşı 3,5... Önce yürümeyi sevdi ersin, artık kucak istemiyordu... Sonra koşmayı, sonra parkı, kaydırağı salıncağı sevdi... Eğitimle başlamıştı değişimler, zamanla sakinleşmeye başladı... Ağlama krizleri geçti, sessiz sakin bir çocuktu artık... Bir yıl sonra daha iyi durumdaydı oğluım, evde, okulda düzenli bir ders alıyordu... Sonra tuvalet eğitimine başladım evde... Yaşı 4 olmuştu... 3 Ay aydan fazla sürdü öğrenmesi, alışması... Ödüllendirme yöntemiyle öğrendi... Şimdi kendisi bireysel olarak görüyor tuvalet ihtiyacını... Zaman herşeyin ilacı derler ya, bizim içinde öyle oldu.!!!

Otizmle yaşamayı onunlada mutlu olmayı öğrendik... Bazen oğlumun babasını özlediğini hissediyorum ben... Her anne de oğlum deyişimde baba demesi çok üzüyor beni... Benim babam dedesi çok seviyor onu... Sanki babasının yerine koydu dedesini... Şimdi tek kurduğu düzgün ve anlamlı cümle... Dede hadi dede... Bazen ağlıyorum oğlumun yanında, gelip başımı kaldırıp gözlerime bakıyor beni güldürmeye çalışıyor oğlum... O kadar zeki bir çocuk ki, her şeyi anlıyor... Onun hakkında konuşurken iyi yada kötü birşeyler anlattığımı biliyor... Çok mutluyum oğlumla, sanırım oda mutlu... Herşey onun daha iyi yerlere gelmesi için... Biliyorum, benim oğlum hiç askere gitmeyecek, hiç evlenmeyecek, baba olmayacak... Bunlar bazen beni ağlatsada kabullenmem lazım... Biz oğlumla herşeyi beraber yapıyoruz... Ben yemek hazırlarım o sofrayı kurar... Önce masayı yerine çeker, tek tek tabakları, kaşıkları, bardakları götürür... ben bulaşık yıkarım o yanımda oturur... biz mutluyuz oğlumla... İki kişilik dünyamızda... Onun sabahları beni uyandırışı... Öperek, sarılarak... Dünyalara değer çok mutluyum ben... Biliyorum oğlum bir gün otizmi yenecek başaracak inanıyorum buna.!!!

Bana deli diyorlar... Babam bile bazen söylüyor.... Nedeni otizmi anlatıyorum diye... İstiyorum ki herkes otizmi tanısın, bizim gibi olmasınlar istiyorum... Bu yüzden kimle konuşsam konu otizme geliyor... Bu sebeble bana deli diyorlar... Desinler... Alıştım ben... Yeter ki başkaları da mağdur olmasın... Şimdi yunus terapisi için antalyaya gideceğiz oğlumla... Umut, belki faydası olur, belki hiç olmaz... En azından tatil yapmış oluruz... Biz mutluyuz oğlumla... Her ne olursa olsun, yaşamak oğlumla çok güzel... Herşeyim oğlum benim... Yaşam sebebim... 7 Yaşında... Şimdi her yere beraber gidiyoruz... Markete, hastaneye, gezmeye, bankaya, her yere... Onsuz bir yaşam düşünemiyorum... Şundan eminim ki, ben oğlum olmazsa yaşayamam... Özel bir anneyim ben... Küçük dünyasında oğlunu eğitmeye çalışan benim hikayem bu... Ben ve oğlumun hikayesi... Kısa ve öz bir şekilde anlatmak istedim size.!!! BU BENİM HİKAYEM BEN VE OĞLUMUN HİKAYESİ.!!!

 
F

Fırtına

Guest
17 eylül'e kadar hikayemizi yazmalıyım... bitirmeliyim... 17 eylül'de, inşaallah hikayemizi/kitabımızı elime alacağım... hikayemizin (okuma imkanı olmayan/olamayacak dostlarım için) tamamını buraya yazıyorum...ki, tüm insanlar ''Özel Anneler''in yüreğini okusun diye.!!!

yazı yazmak kolaydır, herkes (okuduğu makalelerden, insanların yazmış olduğu yaşanmışlığından ''özet çıkarma'' misali) birşeyler yazar... ama herkes yüreği yazamaz... yüreği yazarken, O AN daki halimizi biliyor musunuz.?! asla bilemezsiniz.!!!

çünkü; ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKIYOR.!!!
 
F

Fırtına

Guest
İyim ben...; hastanenin merdivenlerini adımlıyoruz birlikte... Minik avuçlarım annemin avucuna kenetlenmiş... Doktorun gelmesine de epey vakit varmış yaa... Koridordaki banklara oturtuyor annem beni... Mızırdanıyorum, hatta biraz abartıp, avazımın çıktığı kadar bağırıyorum... ÇOOK sıkıldım beklemekten, bir yerde sakin, sallanmadan oturabilmek benim adetim değil ki.!!!

Neden herkes bakıyor bana.?! Tuaf bir şey mi gördüler ne.?! Halbu ki çok güzel giydirmiş ti annem beni bu sabah... Duşumuda aldırmış ve hep yaptığı gibi ''mis gibi kokuyor benim pamuk şekerlerim'' diyerek, öpücük kondurmuştu boynuma... ALLAH allah, hasta değilim ki ben... En azından bugün, bakın boğazım acımıyor... Neden geçmiş olsun dilekleriyle, bir garip bakıyorlar bana, anlam veremiyorum... Ve işimiz bitti çook şükür... Merdivenlerin tepesindeyiz şimdi ve yine, minik avuçlarım annemin güvenli ellerinin arasında... Sanırım annemin gözüne toz falan kaçtı... Yook yook, yaşlar süzülüyor gözlerinden... Annecim.!!! Ağlama diyeceğim... Olmuyor... Zorluyorum kendimi, tek kelime çıkmıyor dudaklarımdan... Ben hasta değilim biliyorsun anneee... Sanki duydu annem, içimden feryat ettiklerimi... ''Canım oğlum'' diye boynuma bir sarılışı vardı ki, dünyalara değer.!!!

Hiç büyümeyen bir bebeğim var... Yaşı otuzlara bile varsa, camdan sarkıp düşebilir... Diş macunu, sabun hatta bir topu dişleyebilir... Sıcak soğuk... Doğru yanlış kavramı ona uzak... Sen onun gözleriyle görmelisin dünyayı... Onun yerine düşünmeli, onun sevdiklerini hissetmeyi sen öğrenmelisin o yerine... Sevgi, sağduyu, bilgi ilgi, onu hayatta tutacak olan tek kavram... Ben bir engelliyi seviyorum, tüm engellemelere rağmen... Eşim, dostum, sevdiklerimden tek isteğim... Uzaktan bakmasınlar, hayata bir adım yürüsünler insanlık adına... Destek olsunlar... Yargısız sualsiz yüreklerindeki engeli kaldırıp... En azından sevgiyle bakmayı ögrensinler... Onlardan ürkmek yerine... Ben bir engelliyi seviyorum, tüm engellemelere rağmen... OTİZM BU... (bir annenin dilinden)

Ben, Allahın beni üstün yeteneklerle donatmış olduğu, otizmli bir meleğim... Annemin gözlerindeki sevgi pırıltısı, piyano hocamın umudu, şan hocamın bülbül sesli meleği, keman hocamın kuzu, gitar hocamın ise prensesiyim... Yıllardır bana inanan sevdiklerimle çok zorlu ve uzun yollardan geçtik... Azmimle ve çalışkanlığımla umut ışığı oldum herkese... Konserlerimde beni ayakta alkışlayan insanlara gözyaşlarımla bakarken, ''evet'' dedim... ''Otizm aşılamayacak bir engel değildir... Bizlere fırsat verin ve bizi koşulsuzca sevin... Göreceksiniz neler başarabileceğimizi... BİR SONRA Kİ MİCHAEL JORDAN OLAMAYABİLİRİM AMA AZMİM, ÇALIŞKANLIĞIM VE ÜSTÜN YETENEKLERİMLE PEKALA BİR SONRAKİ MOZART OLABİLİRİM...'' Bir gün gelecek, bizim gibi çocukların neler başarabildiğini göstereceğiz... Dünyanın dör bir yanına dağılacak ve insanlığa faydalı olmak için çalışacağız... Bizlerin açtığı yoldan nice kardeşlerimiz gelecek... Yeter ki bize inanın.!!!

Bana baktığınızda ne gördüğünüzü merak ediyorum... Benim aynada gördüklerimden çok farklı olduğu kesin... Belki biraz daha çocuksu bir yüz, üzerine sinmiş bir masumiyet sadece gözünüze takılan... Belki de tam aksine, içindeki çirkinlikleri örtmeye çalışan timsah gülüşler ve niyeti muamma bir insan... Hangisi bana benziyor yada ben kafanızdaki hangi görüntüye benziyorum bilmiyorum.?!

Neyse sizi sıkmayayım... Bu kişisel bir sorun değil... sizlerle aşılacak bir sorun... bilmem farkındamısınız.?!
 
F

Fırtına

Guest
BİR ÖĞRETMENDEN

Benim öyküm yok... Yüzlerce öyküye tanıklık etmişimdir... Güle oynaya uykuya yatırdığı Yağmur'unun sabah uyandığında, dünyadaki kavgaların, savaşların inadına suskunluğa gömüldüğünü dinledim... Okul kapılarından reddedilen annelerin çaresizliğini gördüm... ANNE sözcüğünü ilk duyduğunda ayaklarının bağı çözülüp gözyaşlarına boğulan annenin koluma tutunduğuna şahit oldum... Yine de benim Öyküm yok diyorum Çünkü ben sadece tanıklık ettim... OTiZM'i yaşamadım... Anlamaksa evet... Ama anlatmak derseniz sizlere karşı haksızlık etmiş olurum... Bizler tanıklık edenler sizlere mahçubuz... Yeterli koşulları veremediğimiz için insanlık adına mahkumuz.!!!

Sanki zehirli bir sarmaşık sarmış yavrumun beynini, ruhunu... Bu zehirli sarmaşığın adı OTİZM... Yavrumun hayatını, hayallerini, oyunlarını, arkadaşlarını elinden almış... Biz onu budadıkca, kestikce o bir yerden filiz verip tekrar sarılıyor.!!!

Eminim ki hepimizin çocukları bu kadar güzel ve masumdurlar.. Otizmi taşımaları onları sadece farklı yapıyor... Şundan sizlerde emin olun...; biz anne ve bebeler böyle çocuklarımız olduğu için çok şanslıyız... Varsın sarılmaktan hoşlanmasınlar, varsın konuşmasınlar ama hep onlar bizim çocuklarımız olarak kalsınlar... İçimizdeki sevgi onları öyle bir yere getirecek ki, sabırla o günü bekleyelim hep beraber
.!!!
 
F

Fırtına

Guest
bebekte-otizm.jpg



İtalya ve hollanda.. Bu iki ülkeye de gittim.!!!

Düşünüyorum da, bu iki ülke arasında bir fark var mı.?!

Yirmidört sene evvel italya ya gitmek için hazırlık yapmıştım.. Her şeyimle hazırlandım.. Hayatımda hiç gitmediğim bu ülkeye ilk defa gidecektim.. Çok merak ediyordum, ve çok ta heyecanlıydım.. Nihayet gitme vakti gelmişti.. Ve gittim.. İtalya...................Ne kadar güzeldin.. Benim gözümde muhteşemdin.. Kusursuzdun.. İtalya yı çok sevmiştim.. Unutamayacağım çok güzel günler yaşadım.!!!

..Ve yirmi sene evvel (dört sene geçmişti aradan) yine italya ya gitmek istemiştim.. O güzelliği tekrar, tekrar yaşamak.........Ve yine her şeyimle hazırlandım.. Yine çok heyecanlıydım.. Nasıl olmayayım ki.! İtalya ya gidiyordum.!!!

..Ve yine gitme vakti geldi.!!!

Hay Allah..! O'da ne..?!

Gittiğim yer italya ya hiç benzemiyordu.. Bir tuaflık vardı.. burası insan'a hüzün veriyordu..............Meğer hollanda ya gelmişiz.!!!

Ama ben italya ya gitmek istemiştim.?!

Hollanda da kalmak zorunda idim.. İlk günler çok zor geçti............Alışamadım........Alışamıyordum bir türlü.......Pencereden bakıyorum hüzün.. Dışarı çıkıyorum hüzün.. Sağım, solum, önüm, arkam hep hüzün..............Ben burda çok mutsuzdum.!!!

Hollanda italya kadar gözüme güzel ve muhteşem gelmiyordu.. Bu ülkenin bir kusuru vardı.?!

Alışırsın dediler.!!!

Hollanda da uzun zaman hüzünlü günlerim oldu.. Ve, bu uzun hüzünlü günlerden sonra hollanda ya alışmaya başladım.. Tıpkı italya gibi hollanda da gözüme güzel gelmeye başladı.. Burası da muhteşem bir ülke idi.. Sözde; italya kusursuz, hollanda kusurlu idi.!!!

Benim gözümde, ikisi arasında ki farkı düşündüm.?!

İtalyanın da kendine has olumsuz yönleri vardı.. hollandanın da öyle.. Ve, düşündüm.. Hiç bir şey mükemmel olamaz.. Ama her iki ülkenin de pek çok güzellikleri vardı.. Olumsuz yönlerini düşünmektense, olumlu yönlerini düşündüm.!!!

..Ve ben;

Her iki ülkeyi de çok sevdim.. Pek çok sevdim.!!!

İyi ki, hollanda ya gitmişim.!!!


(İtalya; engelsiz kızım - Hollanda; engelli kızım...)
 
F

Fırtına

Guest
Merhaba;

Ben otizmli bir çocuğum... 11 yaşındayım... Büyüdüm artık kocamanım... Gerçi öğretmenlerim ve annem benim büyüdüğümü kabul etmiyorlar ama ben büyüdüm... Boyum uzuyor her geçen gün... Aklım da... Siz... Kabul etmeseniz de ben de bir kişiliğim, benim de duygularım var ve düşüncelerim tabii.!!!

2 Yıl önce nisan ayı otizm farkındalık ayında bana “otizmliyim ben de varım ben de vatandaşım” demeyi öğrettiler.!!!

O zaman anneme otizmin en olduğunu sordum... O da bana “sendeki durum” dedi... Hani bazen kendi kendime gülüyorum ya, bazen zıplıyorum, bazen koşuyorum, bazen onlara anlamsız ve zamansız geldiği şekillerde ağlıyorum... İşte bu otizm’miş... Normal olanlar bunu yapmazmış... Benim de yapmamam gerekiyormuş... Beni düzeltmeye, normalleştirmeye, öbür çocuklar gibi davranmamı sağlamaya çalışıyorlar... Onun için bu kadar eğitim bu kadar emek... Hatta annem tüm benim gibi çocukların gidebilmesi için bir özel eğitim merkezi bile açtı... Ben artık okuldan sonra hergün oraya gidiyorum... Oysa bana sorsalar... Ben otizmi yenmek istemiyorum ki.!!!

Seviyorum otizmli olmayı.!!!

İçimden gelse de gülmemeliymişim ayıpmış... İçimden gelse de zıplamamalıymışım insanlar ne dermiş... Bir insanın kokusu beni rahatsız etse de “kötü kokuyorsun” denmezmiş... Bir kişiden hoşlanmadığımda “seni sevmedim” dememem gerekirmiş... Zor iş’miş bu normal olmak... Oysa doğruyu söylemek, içimden geldiği gibi davranmak daha kolay değil mi.?!

Neden zorlaştırıyorsunuz hayatı anlamıyorum ki... Benim çok ders çalışmam gerekiyormuş... Çok yorulduğumu ve sıkıldığımı söylüyorum beni kimse dinlemiyor... Arkadaşlarım sadece okula gidiyor... Halbuki ben sabahları okula, öğleden sonra algıya ders yapmaya, hafta sonu da spora gidiyorum... Ve hep yanımda bana ne yapmam gerektiğini söyleyen bir kişi var... Bunun nedenini soruyorum anneme... Annemi çok seviyorum ve hep onunla kalmak istiyorum ben... Ondan uzak kalmak istemiyorum ama o bunu kabul etmiyor.!!!

Sabah erkenden okula götürüyor kendi elleriyle veriyor beni... Ben annemi özlüyorum okuldayken... Bunu anlamıyor... Üniversiteyi kazanamazmışım bunları yapmazsam... Onun için ders yapmayı kabul ediyorum... Çünkü ben mimar mühendis olmak istiyorum... Avm projesi çizeceğim büyüdüğümde ve ben yapacağım inşaatını da.!!!

İşte bundan sebep katlanıyorum tüm derslere... Ama sporu neden yapıyorum onu anlamıyorum işte hiç... Sağlıklı olurmuşum spor yaparsam... Kimse bana sormuyor ki sağlıklı olmak istiyor muyum diye... Ben hasta olmak istiyorum... Evde kalmak annemin yanında olmak istiyorum... Bana ıhlamur içirsin istiyorum... Ama beni dinlemiyorlar, hasta olmamalısın diyorlar.!!!

Ha bir de sağlıklı olmak için düzenli beslenmeliymişim... Şekerli şeyler bana yasakmış... Ama ben yemek istiyorum... Diyet yapmak istemiyorum... Sağlıklı olmak is-te-mi –yo-rum... Ben büyümek ve istediğim gibi yaşamak istiyorum... Yapamadığım başka şeyler de var... Mesela ben kızların bacaklarına bakmayı çok seviyorum... Ama ayıpmış bakılmazmış... Kızlar bana kızarmış... “Ne bakıyorsun be” derlermiş... Desinler ne olur ki... Ben seviyorum bakmayı ,neden ayıp ve yasak anlamıyorum hiç... Bana diyorlar ki, bakacaksan da çaktırmadan bak... Hiç anlam veremiyorum buna.?!

Bir de ben hep aynı şeyleri yapmayı seviyorum... Mesela bu hafta p.tesi günü annemle lokantada yemek yediysem, bir sonraki hafta pazartesi de lokantada yemek istiyorum... Bana olmaz diyorlar gene... Hayatta hep aynı şeyler olmazmış... Değişiklik gerekirmiş... Niye.?! Kim söylemiş bunu.?! Ben istiyorum işte hep aynı şeyleri yapmayı... Bu beni rahatlatıyor... Neden kabul etmiyorlar anlamıyorum hiç.?!

Mesela yemek listesinde yazan bir yemek o gün bir aksilik sonucu çıkmadığında benim dünyam yıkılıyor... Etrafımdaki tüm güvenli kalelerin yıkıldığını görüyorum o an... Ben kendimi o yemeğe hazırlamışım oysa... Ve o kadar üzülüyorum ki, başlıyorum ağlamaya... Bu sefer annem kızıyor bana... Anlamıyorlar ki bunun benim için önemini... Oysa anlasalar... Oysa herkes önem verse... Böyle şeylere... Hayat daha güvenli ve kolay olmaz mı.?!

Tarihleri seviyorum... Durmadan tarih ve yazı yazmak çok hoşuma gidiyor... Sayılar beni rahatlatıyor... Annem mesela kitap okuyarak rahatlıyor... Babam tv seyrederek... Kardeşim psp oynayarak... Ben de rakam yazmayı seviyorum... Neden bana engel oluyorlar.?! Neden yazı yazmamı istemiyorlar anlamıyorum... Ben onlara karışıyor muyum.?! Onlar da bana karışmasınlar... Ama onlar izin vermiyorlar... Rakam yazacağına resim yap diyorlar... Onları ne ilgilendirir ki benim ne istediğim... İşte bunun için büyümek istiyorum ben, bana karışmasınlar diye... Tarih hesaplamayı da çok seviyorum... Hangi tarih hangi güne gelir bu hesaplamalar benim kafamda... Bu insanları çok şaşırtıyor... Benim için zor bir şey değil ki... Mesela 2005 yılının 17 kasımının hangi güne geldiğini bilmek çok zor değil ki benim için... Ama bu büyük bir şeymiş gibi herkes bana bunu soruyor... Neden soruyorlar bilmiyorum... En çok da geçen seneki öğretmenlerim yaptı bunu.!!!

Oysa ben sizlerin yapabildiği, benim yapamadığım şeyleri garipsiyor muyum.?! Siz de beni böyle kabullenin... Bu çocuk dahi mi.?! Yoksa eksik mi.?! Diye sorgulamayın... Beni olduğum gibi kabul edin... Anlamaya değil kabullenmeye çalışın.!!!

İstemediğim bir şeyle karşılaştığımda mesela bir rutinim kırıldığında veye beklediğim bir şey olmadığında tepkilerimi sizlerden farklı verebiliyorum... Bu beni rahatlatıyor... Kendimi olaya hazırlamamı sağlıyor... Ama annem çok üzülüyor... Çünkü toplum içinde birden bağırarark ağlamaya başladığımda çevre garip garip bana ve anneme bakıyor... Benim umurumda değil ama bu bakışlar annemi çok üzüyor... Lütfen bakmayın öyle... Bırakın ağlayayım... Bir müddet sonra susacağım zaten... Çünkü annem biliyor ki ben ağlasam da istediğimi elde edemediğim için susacağım.!!!

Evde sorun yok... Ama dışarıda bunu yaptığımda lütfen siz de beni görmezden gelin ki annem üzülmesin ve gerekli olan eğitimimi sürdürsün... Bazen de kendiliğinden gülmelerim oluyor... Aklıma komik birşey geldiğinde neden gülmemem gerektiğini anlamıyorum hiç.?! Gülmemin neresi kötü anlamıyorum ki... Kendini kontrol et garen diyorlar bana sürekli... Benim gülmelerimin, ağlamalarımın hepsinin sebebi var... Siz anlamıyorsunuz diye sebepsiz olduğunu düşünmeyin... Hayatımı programlamayı çok seviyorum... Gelecek günlerde ne yapacağımı bilmek rahatlatıyor beni... Buna izin vermiyolar... Bana "yaşa ve gör" diyolar... Ben yaşayıp görmek istemiyorum ki... Ben bilmek istiyorum her ayrıntıyı... Böyle rahat ediyorum.!!!

Derslerime de kendimi yeterince veremiyorum... Düşünülecek birçok şey varken sadece tek bir şeyi düşünmek saçma değil mi.?! Bana "garen kendini topla dikkat et" diyorlar... Oysa ben o anda tarihleri düşünüyorum... Eski gitttiğimiz yerleri, gideceğimiz yerleri kafamdan geçiriyorum... Ben güzel güzel düşünürken onlar bana durmadan "hadi garen" diyorlar... Beni sbs diye bir sınava sokuyorlar... Anlamıyorum o kadar uzun saatler boyunca o sandalyede oturup o soruları cevaplamak neden gerekli.?! Kafam karışıyor.."kafanı topla" diyorlar bana.!!!

Oysa sizlerin normal dediği çocukların da o kadar çok kabahati var ki... Neden onları görmüyorsunuz da benim gülmelerimi düzeltmeye çalışıyosunuz.?! Benim kime zararım var.?! Geçen sene gittiğim okulda diğer çocuklar benden çiçek olmamı istediler... Ben çiçek gibi durduğumda da benle dalga geçtiler bana güldüler... Benim için çok önemli değil dalga geçmeleri ben de gülerim onlarla birlikte ama annem çok üzülüyor böyle şeylere... Ben de üzülüyorum o üzüldüğünde.!!!

Öğretmenim bana kızdığında saçımı çekerdi... Ben de saçlarımı kazıtmak istedim... Kel olmak istedim... O zaman hiç çekemeyecekti... Ama kabul etmediler.!!!

Benim bazı korkularım var... Bazı sesleri sizler gibi algılamıyorum... Beni rahatsız eden sesler veya müzikler olabiliyor... İşte o zaman tepki gösteriyorum... İstemiyorum o müziği dinlemeyi... Bunu anlamsız olarak nitelemeyin... Siz anlamıyorsunuz belki ama beniii çok rahatsız ediyor o müzik... Kaygılarım da çok yüksek benim... Çünkü sizler gibi değilim... Benim kalbimde fesatlık yok... Ben neysem oyum... Oyun oynayamıyorum rol yapamıyorum... Ben olduğum gibiyim... Ben buyum.!!!

Ben otizmliyim... Beni anlamaya çalışmayın... Kabullenin... O bize yeter.!!!
 
F

Fırtına

Guest
Canım oğlum, EMRECANIM...;

Seni ilk kucağıma aldığımda neler hissettim neler... Nurtopu gibi bir oğuldun, o kadar güzeldin ki... Bana cennetten gelmiş bir ödüldün... Seni öptüm, kokladım bağrıma bastım... Ama biliyormusun, sen hala öyle kokuyorsun... Sen hiç büyümedin, bedenin büyüdü ama sen hep bebek kaldın.!!!

İlk doğum günün geçmişti... Artık yürüyüp anne, baba, demeye başlamıştın... Evimizde yeni heyecanlar mutluluklar havada uçuşuyordu... Taki ilk nöbetini hissedene kadar... Sonra sustun... Sanki bize küsmüştün... Artık hiç konuşmuyordun... Anne, baba bile zor diyordun... Dr a götürdüm epilepsi teşhisi kondu... Çok üzülmüştüm... Ama olsun geçer dedik.?!

Gün geçtikçe sen susmaya devam ettin... Tekrar dr a gittik bize otistik dedi.!!!

Nasıl bir hastalıktı, hiç duymamıştım... Çok üzülmüştüm... Şimdi ne olacak dedim dr a.?!

Bana işiniz zor deyip anlatmaya başladı... O anlattıkça ben sustum... Oğlum yaşamayacak mı dedim.?! sonra EVET yaşayacak dedi... Ama onun gözü, kulağı, eli, ayağı, siz olacaksınız dedi... Olsun dedim... Ben yaşadığım sürece onun herşeyi olurum... Sarıldım sımsıkı oğluma... Sanki bir daha hiç ayrılmayacaktık.!!!

Öyle de oldu... O gün bu gündür hiç ayrılmadık.!!!

Canım oğlum... Ben hayatta olduğum sürece de ayrılmayacağız ama bir gün... O bir gün gelirse, benim gitmem gerekirse, ben seni kime bırakacağım.?!

Benim ölümlü meleğim, EMRECANIM... Cennet kokulu küçük bebeğim... Annen seni çok seviyor... Bunu bil... Bilki beni sen ayakta tut... Hani her anne çocuklarının yaptıklarıyla mutlu olur ya... İşte anlatırlar ''benim oğlum şu okulu kazandı, böyle bir karne getirdi'' falan diye... Bende mutluyum... Senin bir al deyişin, anne deyişin bana yetiyor... Hani sen çok hareketlisin ya... Biz anneler hep bundan şikayetçiyizdir... Sen üzülme... Biliyorum ki sende bunları beni üzmek için yapmıyorsundur.!!!

Keşke imkanım olsa bütün otizmli çocukların kaderini değiştirebilsem... Emrem canım... seni...; her ne olursan ol... Bilki... Seni seven bir annen var ve bu hep böyle olacak... Ha unutmadan...; öteki tarafta buluştuğumuzda beni yanına almadan cennete gitmek yok... Anlaştık mı.?!

SENİ ÇOK SEVİYORUM... ANNEN... PERVİN.!!!
 
F

Fırtına

Guest
Biz / de Varız

Engelli vatandaşlarımızı fark etmek, onların daha iyi bir yaşam sürmelerini sağlamak ve eğitim haklarını kısıtlamadan, kendilerini özgür ve huzurlu hissedebilecekleri ortamları yaratarak gelişimlerine destek olmak hepimizin görevi... Önce insan sloganı ile kurulmuş olan Zihinsel Engelliler Platformu, bir yıldır yapmış olduğu ‘Farkındalık Projeleri’ ile oldukca geniş bir kitlenin ihtiyaçlarını duyurmayı başardı.

Bu projelere destek veren sayısız gönüllü vatandaşlarımızın yanı sıra akademisyenlerden ve eğitmenlerden aldığımız destekler sayesinde ilerlemeye ve daha pek çok projeye imzamızı atmaya devam ediyoruz.

Hayata geçirmiş olduğumuz projelere bir kaç örnek;

• "Otizm-otizmli çocuklar ve aileleri danışmanlık eğitim grubu"

• "Otizmliler için el ele kampanyası"

• "Önce insan eğitim projesi"

• "21 Mart dünya down sendromlular farkındalık günü projesi"

• "Özel gereksinimli çocukların farkındalık eğitimleri projesi"

• "Özel eğitimde aile eğitimi ve rehberliği kitapçık çalışması"

• "Yeşil bir dünya için bizde varız fidan dikme kampanyası''

Karadeniz Teknik Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü ve Zihin Engelliler Öğretmenliği son sınıf öğrencisi Vefa BİLİCİ tarafından sosyal sorumluluk ve farkındalık projesi olarak 30 Ağustos 2010 tarihinde kuruldu.

Hayat; aynı pencereden bakmayı öğrenebilirsek yaşamaya değer. Biz aynı pencereden bakan koskocaman bir aileyiz şimdi. Güzel bir yarını kucaklamak için sizleri de ailemize katılmaya, farkında olmaya davet ediyoruz. İnanıyoruz ki bir şeyleri değiştirmek ve geleceğe daha iyimser, daha mutlu bakabilmek bizlerin elinde... Her şey çocuklar için.!!!

Bu anlayış ile hareket edip, sesimizi medyaya ve yetkililere duyurmak amacıyla “BİZ DE VARIZ’’ sloganı ile yeni bir projeyle 17 Eylül Cumartesi günü bir araya geliyoruz.

(Zihin Engelliler Platformu Kurucu Heyeti...)

BİZ DE VARIZ

Diyorsanız;

DÜŞBAZ MÜZİK GRUBU KONSERİMİZE ve SEMİNERİMİZE bekliyoruz.

Hikayemizi yazan yüreklerin isimleri;


* Tülden Bayata,

* Asuman Ubay,

* Zehra Oğuzhan,

* Ayfer Kurnaz Güler,

* Ergül Akar,

* Emine Şişman,

* Nurcan Ulaş Beşiktaşlı,

* Buse Ada,

* Derya Ebru Yıkılgan,

* Otizmli Çocuklar ve Aileleri Gurubu,

* Halime Pehlivan,

* Elif Figen Şahin,

* Hülya Akbulut,

* Kadriye Yedikardeş,

* Nilüfer Taşcı,

* Nuran Uzun,

* Dilek Celenk,

* Nuray Saygın,

* Nuran Arslan,

* Ayşe Gün,

* Vefa Bilici,

* Zübeyde Aktürk,

* Ömür Kaplan,

* Eşref Vuran adına CANAN,

* Parin Yakupyan,

* Ahmet Akın,

* Ece İnciler Üçkardeşler,

* Mine Uzbay,

* Pervin Subaşı Aydın,

* Elif Melek Sarıncıoğlu,

* Yavuz Tufan Koçak,
 
F

Fırtına

Guest
Üsküdar, beykoz ve kavacık civarında bulunan değerli arkadaşlar...; 17 eylül cumartesi günü özel gereksinimli çocuklar için ücretsiz verilecek olan DÜŞBAZ müzik grubu farkındalık konseri için herkes tarafımızdan davetlidir... Ayrıca afiş ve farkındalığı duyurmak için gönüllü yardım etmek isteyen kişiler...; 0544-510-88-14 ulaşabilirler.

(Zihinsel Engelliler Platformu...)
 
F

Fırtına

Guest
Güzel bir gün / dü :)

aylardır beklediğimiz gün bugün / dü... Zihinsel Engelliler Platformu/Sosyal Sorumluluk ve Farkındalık projesinin kuruluş yıldönümü idi... ve Otizm'e dikkat çekmek için seminer düzenlendi.

Çetin Özbey PECS (pecs resim değiş tokuşuna dayalı bir iletişim sistemidir...) eğitimi ile ilgili çok güzel (uygulamalı...) açıklamalar yaptı... ve bir kez daha inandım, (ki, hep inanmışımdır...) ...ki, yaşamadan hiçbir şey bilinmiyor... bugün otizm ile ilgili pek çok yeni şey / ler öğrendim... bana verilen hediyeler (pecs eğitim seti...) için çok teşekkür ediyorum... pecs eğitim seti çok yakın bi zamanda bana ve .?. lazım olacak.?!

sevgili Vefa Bilici...; her şey çok güzeldi... her bi şey için çok teşekkür ediyorum... sevgiler :)


ayrıca engelli dostu, Düşbaz grubuna çok teşekkür ediyorum.


 
Tekerlekli Sandalye
Üst