Bilinmeyen yönleriyle mimar sinan

  • Konuyu başlatan mavibalina2012
  • Başlangıç tarihi
M

mavibalina2012

Guest
Osmanlı’nın büyük cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın ve büyük aşk’ı Hürrem Sultan’ın bir kız çocuğu gelir Dünyaya.Efsane bir ask’ın meyvesidir bu çocuk ve bu yüzden belki efsane aşkların en temeline , en masalsı olanına ithafen ismi Mihrimah konulur Mihr-ü Mah Farsça da Güneş ve Ay demektir.





Zaman hızla geçmiş Mihrimah Sultan büyümüş 17 yaşına gelmiştir ki o zamanlar için evlendirilmesi uygun olan bir yaştadır. İki talibi olur ,biri Diyarbakır valisi Rüstem Paşa dır,diğeri ise saray’ın baş mimarı Mimar Sinan…Padişah biricik kızını Rüstem paşa ile evlendirir , Sinan evlidir ve 50 yaşındadır ama bilinen odur ki Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır.Mimar Sinan o derece derin bir tutku ile aşık olduğu Mihrimah Sultan’a kavuşamamıştır fakat o’na olan aşkını olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.İstanbul’un en güzel yerlerinden birine ,Üsküdar’a Mihrimah Sultan adına bir cami yapması istenir kendisinden. 1540 yılında inşa etmeye başladığı cami’yi 1548 yılında tamamlar.Cami inşa edilirken bir yandan kendi aşkını anlatır hiç şüphesiz ve eserine sanki “eteklerini giymiş bir kadın” siluetini verir, ayrıca cami için mimari olarak esinlendiği ,örnek aldığı yer ise bir başka aşka ,kutsal bir aşka adanmış bir şaheserdir: Ayasofya!
Bahsi geçen bu cami 2 Minareli olup ,padişah fermanı ile yaptırılan bir eserdir, ama Sinan’ın söyleyecekleri bununla bitmemiş olacak ki bu eserden 14 yıl sonra o güne kadar ilk defa, padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı da surların yakınına pek kimsenin ilgilenmediği ıssız ,yalnız ama İstanbul’ un en yüksek tepesi olan bir yere, sanki aşkının gizli, ıssız ve yalnızlığını ama bir o kadar büyüklüğünü haykırmak istermişcesine ikinci bir eser yapmaya koyulur; Mihrimah Sultana .
Derler ki; cami Mihrimah sultanın o duru, gösterişsiz ve bir o kadar asil güzelliğine istinaden küçücüktür ve sadece 38 mt bir minareye sahiptir. Bir adet incecik kubbesinin üzerindeki 161 pencere ise iç güzelliğinin ne kadar aydınlık ve berrak olduğunu temsil eder, bu sayede gün ışığının her köşede adeta dans ettiği kadınsı edalı. ( o tarihte bu açıklıktaki ve bu kalınlıktaki bir kubbeye o kadar pencere, dünya üzerinde sadece Mimar Sinan tarafından yapılabilirdi) cami içindeki pandatiflerde ve minare kenarlarındaki upuzun işlemelerde de Mihrimah Sultan'ın o çok güzel ayak topuklarını döven ,upuzun saçları tasvir edilmiştir.,
Ve yine denir ki Mihrimah Sultan’ın statüsü iki minareli cami yaptırmaya yetmesine rağmen, yalnızlığını simgelemesi anlamında tek minareli yapılmıştır bu cami.Ama Sinan aşk‘ını öyle sihirli bir tılsımla mühürlemiştir ki ,bu sırra şaşırmamak ,o sevdaların naifliğine imrenmemek elde değil. Sinan Usta'nın aşk'ının vesikasıdır sanki; iki caminin de yeri özenle seçilmiştir.
Güneşin doğum ve batım yerleri tespit edilerek yapılmış camilerdir. Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Camii’ni aynı anda görebileceğiniz bir yer tespit edin. Günbatımında (elbette, yılın sadece bir gününde ki o gün 21 Mart günüdür; yani gece ile gündüzün uzunluğunun birbirine eşit olduğu gündür. Ve tabii daha enteresanı, o günün Mihrimah Sultan’ın doğum günü olmasıdır) göreceğiniz muhteşem manzara şudur: Edirnekapı Camii’nin tek minaresinin arkasından güneş batarken, Üsküdar’daki caminin minareleri arasından ay doğacaktır!
Bu nasıl bir hesaplama, nasıl bir estetik anlayışıdır!​
 

star trek

Üye
Üye
Katılım
Eki 2, 2012
Mesajlar
60
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Bu bir kurgumudur?
Gerçek ise belgesini sunarmısınız?

show tv deki halvetten çıkmayan Kanuni kurgusu gibi olmuş bu alıntı yazı.

Lütfen gerçekçi olalım. O zamanlar bu zamandaki gibi hızlı ulaşım araçları bile yoktu.
Bu zat ların bırakın aşkı, keyfi başını kaşıycak zamanları yoktu. At sırtında seferden sefere giden insanları anlatan bu kurgucuların amacları iftiradan öteye geçemez.
Lütfen atalarımız hakkında uydurulanlara alet olmıyalım...
 

turukku

Üye
Üye
Katılım
Tem 24, 2012
Mesajlar
83
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
atalarımıza iftira atmayalımda kör gözlede bakmayalım. misalen yavuz sultan selim 8 yıl hükümranlık yapmıştır. halifeliği almıştır, ülke topraklarını genişletmiştir, sayısız savaşa gitmiştir, çok ince ve de duygulu bir şairdir; aynı zamanda anadoludaki pekçok türkmeni sırf alevi olduğu için öldürtmüştür.
bir şiirinden
şirler bile pençe-i kahrımdan olurken lerzan
beni bir gözleri ahuya zebun etti felek

bu şiiri ise zekasının bir göstergesidir
sanma şahım / herkesi sen / sadıkane / yar olur
herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyar olur
sadıkane / belki ol / alemde / serdar olur
yar olur / ağyar olur / serdar olur / dildar olur.

saygılar.
 

star trek

Üye
Üye
Katılım
Eki 2, 2012
Mesajlar
60
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
sırf alevi olduğu için öldürtmüştür.
.

Sünni den doğru olduğunu idda ediyorsun.

Peki, olmadığını kanıtlayalım; % 10 Nusayrimidir nedir? azınlık Suriye yönetimi sünni leri katledicek sen kalkmış halen bıdı bıdı konuşacaksın..?:confused:

Senin iddian iftira. Müfterisin...

Ama benim ki idda değil gerçeğin ta kendisi!!

Kendine gel. Haddini bil..

Önce bi karar ver. alevilik bir dinmidir? Yoksa H.z. Ali nin soyundan gelen müslümanmıdır.

Ben sana söyliyeyim H.z. Ali nin soyundan gelen insanlar çok kaliteli insanlardır.
Cami ye giderler. Namaz kılarlar.

Kendi kafalarına göre din uydurmazlar.
 

turukku

Üye
Üye
Katılım
Tem 24, 2012
Mesajlar
83
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
atatürkün dediği gibi "TARİH yazmak, TARİH yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen HAKİKAT, insanlığı şaşırtacak bir hal alır."

aleviliğin din olduğunu söyleyen kim,
alevilerin kalitesiz olduğunu söyleyen kim,
suriyedeki olayların yavuz sultan selim ile ilgisi nedir,
benim iddiam değildir; hakikattir.

% 10 akrabalık nasıl oluyor anne/babanın anne/ babası mı?

benim haddimi bildirmek sana mı düşmüş bre gafil.
 
M

mavibalina2012

Guest
1. Ben hiçbir surette daha da belirgin olsun diye söylüyorum toz parçası kadar bile olsa din, dil, ırk, mezhep ve beraberinde insanlığa zararı dokunulabilecek tüm olumsuzluklara ve ayrımcılığa sonuna kadar karşıyım insanları sadece ve sadece insan oldukları için koşulsuzca severim neci oldukları beni zerre kadar ilgilendirmez...
2. Konu büyük bir mimar olan Mimar Sinan'a aittir ve eserlerine, sanatına hayran olduğum zattır ve tüm insanlar gibi sanatçılarında duyguları vardır duygularının olması eserlerine daha fazla güç ve kaynak verir ve buna da ilham veya esin denir...Duyguları eserlerini perçinlediğinde güzel şeyler ortaya çıkar...
3. Anlatılmak istenen ve anlamak istenen kefeye konulup ona göre tartışılma yaratılmalıdır...Konu güzel amaçlara hitap ediyorsa sonunda güzellikler sunuyorsa, bizlerde faydalanıyorsak, birşeyler öğrenebiliyorsak sonuna kadar tartışılmalıdır ancak bizi bilinmeyen delhizlere hele ki hakarete sürüklüyorsa kapatılmalıdır...
4. Ben kendi yazılarımda ayırımcılık veya siyaset tarzında hiçbir konuya değinmem en başta yaşam tarzım, dünyaya bakış açım buna müsaade etmez. Bu nedenle benim yazılarım da, sitenin kuruluş amaçları da bu polemiklerden uzak kalmalı düşüncesiyle ben yazdığım yazıya son noktayı koyuyorum çünkü böyle bir tartışmaya benim yazımın altında devam edilmesine asla ve asla müsaade etmem...
 

star trek

Üye
Üye
Katılım
Eki 2, 2012
Mesajlar
60
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
suriyedeki olayların yavuz sultan selim ile ilgisi nedir

Sen bir iftira attın atama.
Yavuz Sultan Selim suçsuz insanları katletti diye.
Gözlerinle gördünmü? Orjinal belgen varmı?

Bende diyorum ki şu an yaşanan bir katliam var. Bu katliamı yapanlar da bellidir.

Atama dil uzatıcağına sen kendi soydaşlarını yer.
Cahille sohbeti kes demişler.

Madem soydaşların doğru iş yapıyor. git esed ile savaş o zaman.
 

marcus_oredius

Üye
Üye
Katılım
Tem 11, 2012
Mesajlar
1,404
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
lütfen tartışmaları medeni bir şekilde kişiseleştirmeden yapmaya özen gösterelim.
 

Tülayca

Üye
Üye
Katılım
Eyl 20, 2011
Mesajlar
133
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
aşkın günah olduğunumu iddia ediyorsunuz derdiniz nedir kanuni yada başkası aşık olamazmı bunlar etten kemikten insanlar senin benim gibi
 

star trek

Üye
Üye
Katılım
Eki 2, 2012
Mesajlar
60
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Sinan evlidir ve 50 yaşındadır ama bilinen odur ki Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır.!​

Bu yaptığınız kul hakkına girmektir.

Böyle bir iddia ortaya atıpda sonra ben ocu değilim bucu değilim demek bana pek inandırıcı gelmedi.

Bi kere yazdığınız kurgu kafadan sakat. Bi tarafda 50 yaşında bir zat. Bi tarafda 17 yaşında bir karşı cins..?

Yazınızı düpedüz kul hakkına, özel yaşantısına tecavüz olarak nitelendiriyorum.
Hayatta olmayan size cevap veremiyecek birinin arkasından asılsız kurgular yapmak insanlık dışı bir davranıştır.

Kaldıki tv de yayınlanan muhteşem yamuk diziden hayattaki hanedan torunlarının rahatsızlığı ortadadır.
Tekrar ediyorum. Bu bir kul hakkıdır. İnsanların özel hayatını hiç bi şekilde dışa aktaramazsınız.
Kaldıki bunlar gerçek değil kurgudan ibaret iftiralardır.
İtibarsızlaştırma, küçültme girişimleridir.

Güneş balcıkla sıvanmaz.
Osmanlı 700 seneye yakın 50 ye yakın ırkı bi arada huzur ve barış içerisinde yaşatmıştır.
Herkeze eşit davranmıştır.
Kimseninin ne dinine, ne inancına, ne kılık kıyafetine karışmamıştır.
 

marcus_oredius

Üye
Üye
Katılım
Tem 11, 2012
Mesajlar
1,404
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
şunu kabul edilmesi gerek. kimse kimsenin üzerinde bilhassa cevap veremiyecek ölmüş birisi hakkında yorum yaparken dikkat etmelidir.

ancak yaşlı erkek veya yaşlı kadının genç karşı cinsten birisiyle ilişki (evlilik arkadaşlık ) yaşaması görülmemiş şey değildir. böyle bir olay oldu veya olmadı demiyorum. ama bunlar kişiselşeylerdir. bunlarla değerlendirmektense hayattaki başarıları ile değerlendirilmesinin çokdaha önemli olduğu görüşündeyim.
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,505
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Topluma, tarihe mal olmuş insanların hayatları her yönüyle merak edilir. Hele söz konusu "aşk" olursa bu merak dahada fazlalaşır. Örnekse Atatürk'ün Fikriye hanıma olan aşkı. Bu konuya dair Can Dündar'ın kitapları ve çekilmiş belgeselide var. Aynı Can Dündar Atatürk'ün hayatını anlattığı "Mustafa" isimli belgeseli için yerden yere vuruldu. Ne atatürk düşmanlığı kaldı nede ajanlığı. Can Dündar'ın Atatürk sevdasını bilmeyen yoktur. Bu eleştirilere son derece anlaşılır bir cevap vermişti. "Atatürk'te olsa o bir insandı. Ben onun tüm yönleriyle halk tarafından tanınmasını amaçlıyorum."

Buradan yola çıkarsak, Mimar Sinan'da bir insan ve oda aşık olabilir. Aşk gibi insana yakışan en güzel duyguyu neden Mimar Sinan'dan sakınıyorsunuz doğrusu bunu anlamakta zorlanıyorum. Geriye kaldı, bu aşkın gerçekliği. Bunu bizim bilmemiz imkansız. Bu tarihcilere kalmış bir konu. x tarihci ortaya böyle bir konu atar bir diğeri aksini iddia eder. O onların işi. Burda yapılan böyle bir iddianın dillendirilmesidir. İnanıp inanmamak size kalmış bişey, ama kalkıpta "mimar sinan aşık olamaz" meailinde cümleleri çok anlamsız buluyorum.

Başa dönecek olursak, topluma mal olmuş insanların hayatları tartışılır. Bu tartışmayı (burdaki bir kaç mesajda olduğu gibi) "kahvahane modunda" yapmadığınız, karşınızdaki insana hakaret etmediğiniz sürece hiç bir sorun yok. Beşar esaddıda tartışalım, aleviliğide. Tek şart seviyenin yerlerde sürünmemesi.

Bu arada, Muhteşem yüzyıl hakkında benim görüşüm belli. Bu dizi hiç bir şey yapmadıysa olmayan "tarih merakımızı" yeniden canlandırdı. Tek başına bu bile bu diziyi aklamaya yeter bence.
 

mr.boris

Üye
Üye
Katılım
May 31, 2012
Mesajlar
117
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Mimar sinan hocanın daha öncede kitaptan ve belgesellerden okuduğum kadarıyla pek çok güzel anısı vardır.Mesala Süleymaniye Camiisine gelen japon uzmanların binanın içinin matematiksel olarak dizilişini görüp hayran kalmaları,Depreme dayanıklı olması için Japon mühendislerin caminin altına kemer yapmaya karar vermeleri fakat Mimar Sinan hazretlerinin bunu önceden düşünüp kemer bağlaması ve son olarak Mimar Sinanın su sıkıntısı yaşayan İstanbul a su kemerleri ve sarnıçlar yapıp halkın su sıkıntısını gidermesi .Su sıkıntısını gidermesine rağmen evin önüne susuzluk çekmemesi için çeşme yapılmasına o zamanın ileri gelen yöneticilerinin Mimar Sinana izin vermeyip susuzluktan ölmesi....


Burdan anlaşılacağı üzere Mimar Sinanın hayat hikayesi sadece mihrimah sultanla alakalı değildir.Daha önce platonik aşkıyla ilgili ilk defa bu forumda okudum.Bence gayet normal.İslamiyette 1 den fazla evlilik vardır.Mimar Sinanın da birden fazla ilişkisi olabilirdi hatta imam nikahlı olarak evlenip evine de getirebilirdi.Gönül meselesi tüm engellerin üstündedir bence.Yeter ki birbirinden razı olsunlar bize de bu durumda laf düşmek olmazdı kanımca.
 

star trek

Üye
Üye
Katılım
Eki 2, 2012
Mesajlar
60
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Konu nerelere çekilmiş.
Aşk kutsal bir duygudur.

Bizim itirazımız. Olmayan bi şeyin varmış gibi ifira ile anlatılmasıdır.
Mimar Sinan'a Mihrümah Sultan hakkında atılan iftiralar

Arkadaşlar bu bir uydurma romanmış. Yazan şahsiyetle ilgili ekşisözlükte bakın ne buldum.
''4.türk dili ve edebiyatı mezunu olan ve aynı zamanda türkçe öğretmenliği yapan mürvet sarıyıldız tarafından yazılmış romandır. yazarın aldığı eğitim ve kariyeri göz önünde bulundurulduğunda, satırlar arasındaki imla hataları ve anlatım bozuklukları okuyucu daha çok rahatsız ediyor.

sayfalar ilerledikçe daha çok göze çarpan hatalardan örnekler vermek gerekirse;
1) “öndeki yeniçeri ile arkasındakilerin arasında mesafe az kalınca lütfi paşa ve yeniçerilerde daha hızlı hareket etmeye başladı.” (19. sayfa)
2) “o sabahta diğer günlerde yaptığı gibi masasının üzerine eğilmiş bir proje üzerinde çalışıyordu.” (99. sayfa)
3) “ileride benim içinde bir cami yapar mısınız?” (101. sayfa)
4) “bir süre sonrada kendinden geçti.” (109. sayfa)
5) “sultanım sizde bilirsiniz ki aşk ne dinler tarafından inkâr edilir ne de yasalarla yasaklanabilir.” (109. sayfa)
6) “bunun içinde elimden gelen bütün çabayı gösteriyorum.” (117. sayfa)
7) “senin devlet işlerini öğrenmen ileri de hepimizin hayatını kurtaracak, unutma!” (117. sayfa)
8) “mihri ortalık da yokken acısını daha kolay yaşıyordu.” (153. sayfa)
9) “benim değilsen elinde olamadın ya” (167. sayfa)
10) “bilmeyecekti kendisi için yaptığını eserlerini.” (171. sayfa)
11) “bu halde giderseniz değil dünyanın bilmesi siz bile kendinizi unutulacaksınız.” (185. sayfa)
12) “bu nasıl bir imtihandı ki âşık olduğu kocası bir başka kadına âşıktı ve kendisi bir köşeye geçilmiş gün gelecek sinan tarafından sevileceğini ümit ederek bekliyordu.” (187. sayfa)
13) “yoksa babanın başına bir iş gelse sende, bende öbür dünyayı boylarız.” (209. sayfa)
14) “derviş, sinan’ın sanatkârlığından çok aşkını anlatmak için yaptığı için bu camiyi yaptığını biliyordu.” (211. sayfa)
15) “temmuzun sıcak günlerinden birinde rüstem’in gözlerinde tahtın gölgesinin dolaştığını, gözlerini dünyaya son kez yumduğunda yanı başında oturan kadını fark etmedi bile.” (245. sayfa) yazar cümleyi uzatacağım diye, iki cümle arasında özne-yüklem uyumuna dikkat etmeden anlatım bozukluğu içeren bir cümle kurmuş.
16) “kalpte yanan aşk ateşini, söndürecek, suyun gözyaşları olduğunu biliyordu.” (255. sayfa) bu cümle, sınavlarda virgülün cümle içinde farklı yerlere konmasında anlamın nasıl değiştiğine güzel bir örnek olabilir. yazar romanın genelinde devrik cümleler kurarak, kendince edebi bir anlatım sağladığını düşünürken, bariz anlatım bozukluklarına yol açmış.

velhasılıkelam, romanı okurken gözüme çarpan imla hataları ve anlatım bozuklukları beni rahatsız etti. ama türk dili ve edebiyatı mezunu olup türkçe öğretmenliği yapan yazar bu hataları yaparken galiba hiç rahatsız olmamış.''

iki cami aras1nda a_k - ek_i s
 
M

mavibalina2012

Guest
Konu bir yerlere çekilmemiş herkes anlatılmak istendiği gibi anlamış ve yorumlamış ve doğruda anlamışlar...Aşkın çok kutsal olduğunu insanın yaşayabileceği en güzel duygu olduğunu ve aşkın sınırlar tanımadığını, aşkın insanları küçültmek yerine büyülttüğünü, devleştirdiğini bu yüzden çok az insana nasip olan özel bir duygu olduğunu anlamışlar...Aşkın yokluk değil varoluş olduğunu varolmanın da ancak olgunluk ve hayata geniş açılardan bakmayla sağlanabileceğini bu yüzden kutsal olduğuna dem vurmuşlar...Rivayetler ve efsanelere takılmayıp eğer böyle bir aşk yaşamışsa Mimar Sinan insanların gözünde kat be kat büyümüş ve kimse bu yazıları yazanı iftira gibi çirkin sıfatlara layık görmemişler çünkü konuyu yazan altına "bu nasıl bir hesaplama, nasıl bir estetik anlayışıdır!"sözleriyle caminin yapılışındaki hesaplamalardaki beğenilerini dile getirmiş...Bu yazıyı iki yıl önce okumuştum ve okuduğumda gerçek olup olmadığını bile sorgulamak yerine çok beğenmiştim ve aşk adını kullanıp aşkın anlamını ve kutsallığını kirlettiğimiz günümüzde sevdiği uğruna onun özelliklerinden ilham alarak cami yaptıran adamın kimliği bile anlamını yitirmişti ve Mimar Sinan gözümde kat ve kat daha büyümüştü, efsaneler ister doğru olsun isterse yalan dünyada eşi ve benzeri olmayan büyük bir ustadır Mimar SİNAN ve bence muhteşem eserlerinin yanında kişiliğidir , yaşadıklarıdır onu eşsiz kılan...
 

star trek

Üye
Üye
Katılım
Eki 2, 2012
Mesajlar
60
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Hala anlamamışsınız.
Olayın, aşkla alakası yok.
Bu roman, kasıtlı olarak, itibarsızlaştırmak için yazılmış, iftira-kurgu bir yazıdır.

50 yaş nerde? 17 yaş nerde?

Siz böyle saçma bişey gördünüzmü? Verin bir tane örneğini.. Veremezsiniz.
O dediğiniz, ancak 50 lik 60 lık paralı adamların gönül eğlencesi olur.
Ben görüyorum. Dışarıda gencecik kadınlar, yaşlı başlı adamlarla.
Ne aşkıymış, bu Allah aşkına?
Ya kadın, çıkarı için o kişi ile reklam yapıyordur. Yada parasından faydalanıyordur.
Aynı şey, karşı cins içinde mümkündür.
Arada 10 - 15 yaş olsa eyvallah diyecemde. 20 yaşında olur, karşısındaki 30-35- hatta 40 olsun.
Ama 50 den sonrasının hiç bir mantıklı açıklaması olamaz!

Bi insan dedesi ile ne aşkı yaşayabilir?
Allah akıl fikir versin size.

Böyle bir roman ın iyi niyetle yazıldığına inandıysanız. Ne diyeceğimi bilemiyorum.

Kaldıki azıcık araştırma yapmış olsanız.
Şeriat la yönetilen bir ülkede bırakın padişah kızını, marangozun kızını nerden göreceksinizde aşık olacaksınız?

Gözler görmeden aşık olmaz.

O eserler emir üzre yapılmış olabilir.
Padişah buraya cami yapılacak dediyse yapılır. Eşi yapılacak dediyse yapılır.
Bunu yapanla muhatap olmaz.
Konunun aşkla maşkla alakası yoktur.

Sinan ın aşkı olsa olsa Allah aşkıdır.
Cami ile kadın aşkının ne alakası var.
Böyle mantıkmı olurmuş?

O ayrı, bu ayrı şeydir.

Kadınına, eşine aşıksa ona çiçek alır. Değerli hediye alır. V.b....
Herkezin kullandığı bir hediye vermez değilmi?..

Görüldüğü gibi, ne akla uygundur. Ne mantığa...

Bu yazı amacını maksatını aşmıştır!.
 

marcus_oredius

Üye
Üye
Katılım
Tem 11, 2012
Mesajlar
1,404
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
şimdi startrek. haklısın ama geçmiş zamanda erkeğin evlenmesinden önce bilhassa alimlerin belirli bir itibara erişmiş olması beklenirdi. bu şekilde evlenen beylerin eşleri kendilerinden bayağa bir genç olması normal karşılanırdı.

artı daha önce dediğim gibi mimar sinanın yaşam dönemini bilmiyoruz ve ölmüş ama eserleri kalmış bir sanatkar alim olması dışında yaşamında ne yaptığını nasıl yaşadığını ne tür duygularbeslediğini bilemeyiz. her zaman kurgu yazan insanlar olacaktır. bu kurgu olarak kabul edilsede edilmesede sonuç olarak kurgudur veya teoridir. yazılmış herşeyi dökümantasyonlaştırmaya çalışsak yüzüklerin efendisi gibi kitaplar olmazdı :D

eğer kitabı beğenmediyseniz beğenmedim beğendiyseniz beğendim diyerek bu kitab veya dizi hakkında görüşünüzü belirtin
 

lakrimal

Üye
Üye
Katılım
Kas 6, 2012
Mesajlar
2
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Antik kentte övgü

Arkadaşım yazarın eksiklerini ya da hatalarını sayfa sayfa bulmuşsun ama ben bu romanı çok beğendim. Ayrıca İki cami'de bu kadar hata bulunmuş ama şimdi yiğidi öldürüp hakkını yememek gerek. Bundan sonraki kitaları Aşk Mahal ve özellikle de konu bakımından bir ilk olan Antik Kentte Aşk'ı neden ele almadın. Antik Kentte Aşk, İslam Felsefesi üzerine yazılmış ilk roman. Bence yazarı yerdiğimiz kadar övmek de gerek!



Konu nerelere çekilmiş.
Aşk kutsal bir duygudur.

Bizim itirazımız. Olmayan bi şeyin varmış gibi ifira ile anlatılmasıdır.
Mimar Sinan'a Mihrümah Sultan hakkında atılan iftiralar

Arkadaşlar bu bir uydurma romanmış. Yazan şahsiyetle ilgili ekşisözlükte bakın ne buldum.
''4.türk dili ve edebiyatı mezunu olan ve aynı zamanda türkçe öğretmenliği yapan mürvet sarıyıldız tarafından yazılmış romandır. yazarın aldığı eğitim ve kariyeri göz önünde bulundurulduğunda, satırlar arasındaki imla hataları ve anlatım bozuklukları okuyucu daha çok rahatsız ediyor.

sayfalar ilerledikçe daha çok göze çarpan hatalardan örnekler vermek gerekirse;
1) “öndeki yeniçeri ile arkasındakilerin arasında mesafe az kalınca lütfi paşa ve yeniçerilerde daha hızlı hareket etmeye başladı.” (19. sayfa)
2) “o sabahta diğer günlerde yaptığı gibi masasının üzerine eğilmiş bir proje üzerinde çalışıyordu.” (99. sayfa)
3) “ileride benim içinde bir cami yapar mısınız?” (101. sayfa)
4) “bir süre sonrada kendinden geçti.” (109. sayfa)
5) “sultanım sizde bilirsiniz ki aşk ne dinler tarafından inkâr edilir ne de yasalarla yasaklanabilir.” (109. sayfa)
6) “bunun içinde elimden gelen bütün çabayı gösteriyorum.” (117. sayfa)
7) “senin devlet işlerini öğrenmen ileri de hepimizin hayatını kurtaracak, unutma!” (117. sayfa)
8) “mihri ortalık da yokken acısını daha kolay yaşıyordu.” (153. sayfa)
9) “benim değilsen elinde olamadın ya” (167. sayfa)
10) “bilmeyecekti kendisi için yaptığını eserlerini.” (171. sayfa)
11) “bu halde giderseniz değil dünyanın bilmesi siz bile kendinizi unutulacaksınız.” (185. sayfa)
12) “bu nasıl bir imtihandı ki âşık olduğu kocası bir başka kadına âşıktı ve kendisi bir köşeye geçilmiş gün gelecek sinan tarafından sevileceğini ümit ederek bekliyordu.” (187. sayfa)
13) “yoksa babanın başına bir iş gelse sende, bende öbür dünyayı boylarız.” (209. sayfa)
14) “derviş, sinan’ın sanatkârlığından çok aşkını anlatmak için yaptığı için bu camiyi yaptığını biliyordu.” (211. sayfa)
15) “temmuzun sıcak günlerinden birinde rüstem’in gözlerinde tahtın gölgesinin dolaştığını, gözlerini dünyaya son kez yumduğunda yanı başında oturan kadını fark etmedi bile.” (245. sayfa) yazar cümleyi uzatacağım diye, iki cümle arasında özne-yüklem uyumuna dikkat etmeden anlatım bozukluğu içeren bir cümle kurmuş.
16) “kalpte yanan aşk ateşini, söndürecek, suyun gözyaşları olduğunu biliyordu.” (255. sayfa) bu cümle, sınavlarda virgülün cümle içinde farklı yerlere konmasında anlamın nasıl değiştiğine güzel bir örnek olabilir. yazar romanın genelinde devrik cümleler kurarak, kendince edebi bir anlatım sağladığını düşünürken, bariz anlatım bozukluklarına yol açmış.

velhasılıkelam, romanı okurken gözüme çarpan imla hataları ve anlatım bozuklukları beni rahatsız etti. ama türk dili ve edebiyatı mezunu olup türkçe öğretmenliği yapan yazar bu hataları yaparken galiba hiç rahatsız olmamış.''

iki cami aras1nda a_k - ek_i s
 

lakrimal

Üye
Üye
Katılım
Kas 6, 2012
Mesajlar
2
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Arkadaşlar siz bu romanı beğenmediğinizi söylüyorsunuz ama aşkın nasıl yaşanması gerektiğini anlattığı için bence harika! Çünkü ölüp öldürmek yerine yazarının dediği gibi yaşatmayı günümüz gençlerine göstermiştir. Hem ayrıca sanırım halkımız yergiyi çok seviyor. neden bu romandan sonra çıkan Aşk Mahal ve özellikle de İslşam felsefesi üzerine yazılmış süper romanı övmüyorsunuz. Yiğidi öldürmeli ama bence hakkını da vermeli.
 

ardarda7

Üye
Üye
Katılım
Şub 13, 2013
Mesajlar
1
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Sn. star trek,

Olmayan birşeyin varmış gibi iftira ile anlatılmasına itiraz ettiğinizi ifade etmişsiniz...

Konu tarihten alınma ve gerçektir, üniversitelerde mimarlık bölümlerinde bu efsanevi aşk ve muazzam mimari anlatılır...

Saygılarımla,


Konu nerelere çekilmiş.
Aşk kutsal bir duygudur.

Bizim itirazımız. Olmayan bi şeyin varmış gibi ifira ile anlatılmasıdır.
Mimar Sinan'a Mihrümah Sultan hakkında atılan iftiralar

Arkadaşlar bu bir uydurma romanmış. Yazan şahsiyetle ilgili ekşisözlükte bakın ne buldum.
''4.türk dili ve edebiyatı mezunu olan ve aynı zamanda türkçe öğretmenliği yapan mürvet sarıyıldız tarafından yazılmış romandır. yazarın aldığı eğitim ve kariyeri göz önünde bulundurulduğunda, satırlar arasındaki imla hataları ve anlatım bozuklukları okuyucu daha çok rahatsız ediyor.

sayfalar ilerledikçe daha çok göze çarpan hatalardan örnekler vermek gerekirse;
1) “öndeki yeniçeri ile arkasındakilerin arasında mesafe az kalınca lütfi paşa ve yeniçerilerde daha hızlı hareket etmeye başladı.” (19. sayfa)
2) “o sabahta diğer günlerde yaptığı gibi masasının üzerine eğilmiş bir proje üzerinde çalışıyordu.” (99. sayfa)
3) “ileride benim içinde bir cami yapar mısınız?” (101. sayfa)
4) “bir süre sonrada kendinden geçti.” (109. sayfa)
5) “sultanım sizde bilirsiniz ki aşk ne dinler tarafından inkâr edilir ne de yasalarla yasaklanabilir.” (109. sayfa)
6) “bunun içinde elimden gelen bütün çabayı gösteriyorum.” (117. sayfa)
7) “senin devlet işlerini öğrenmen ileri de hepimizin hayatını kurtaracak, unutma!” (117. sayfa)
8) “mihri ortalık da yokken acısını daha kolay yaşıyordu.” (153. sayfa)
9) “benim değilsen elinde olamadın ya” (167. sayfa)
10) “bilmeyecekti kendisi için yaptığını eserlerini.” (171. sayfa)
11) “bu halde giderseniz değil dünyanın bilmesi siz bile kendinizi unutulacaksınız.” (185. sayfa)
12) “bu nasıl bir imtihandı ki âşık olduğu kocası bir başka kadına âşıktı ve kendisi bir köşeye geçilmiş gün gelecek sinan tarafından sevileceğini ümit ederek bekliyordu.” (187. sayfa)
13) “yoksa babanın başına bir iş gelse sende, bende öbür dünyayı boylarız.” (209. sayfa)
14) “derviş, sinan’ın sanatkârlığından çok aşkını anlatmak için yaptığı için bu camiyi yaptığını biliyordu.” (211. sayfa)
15) “temmuzun sıcak günlerinden birinde rüstem’in gözlerinde tahtın gölgesinin dolaştığını, gözlerini dünyaya son kez yumduğunda yanı başında oturan kadını fark etmedi bile.” (245. sayfa) yazar cümleyi uzatacağım diye, iki cümle arasında özne-yüklem uyumuna dikkat etmeden anlatım bozukluğu içeren bir cümle kurmuş.
16) “kalpte yanan aşk ateşini, söndürecek, suyun gözyaşları olduğunu biliyordu.” (255. sayfa) bu cümle, sınavlarda virgülün cümle içinde farklı yerlere konmasında anlamın nasıl değiştiğine güzel bir örnek olabilir. yazar romanın genelinde devrik cümleler kurarak, kendince edebi bir anlatım sağladığını düşünürken, bariz anlatım bozukluklarına yol açmış.

velhasılıkelam, romanı okurken gözüme çarpan imla hataları ve anlatım bozuklukları beni rahatsız etti. ama türk dili ve edebiyatı mezunu olup türkçe öğretmenliği yapan yazar bu hataları yaparken galiba hiç rahatsız olmamış.''

iki cami aras1nda a_k - ek_i s
 
Tekerlekli Sandalye
Üst