Bir Ailenin Acı Günleri

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Bir sabah gözlerimi güneş ışığına aralamış bir şekilde yatakta yatarken, içimdeki karşı konulamaz his yüzünden derhal banyoya koştum. İstifra etmenin o çok kötü duygusuyla ellerimi, yüzümü yıkadım ve tekrar odaya döndüm. Bu sabah neden böyle olmuştum? Bu düşünceler içinde günümü geçirmeye başladım. Her günkü gibi kahvaltı ettim, evde tüm kadınların yaptığı temizlik faaliyetlerinin ardından akşam için yemek hazırlamaya koyuldum. Eşimin en sevdiği yemekleri yaptım ve biraz dinlenmek için uzanmaya karar verdim.

Uzandığım anda aynı mide bulantısını tekrar hissetmeye başladım. “ Neden ? “ sorusu tekrar başımın içinde karıncalanmalar yaratmaya başladı.
Akşam eşim geldikten sonra birlikte yemek yedik. Gün içinde neler yaptığımızı birbirimize anlattıktan sonra ona mide bulantımdan bahsettim. Eşim birden heyecanlanmaya başladı, ya bir bebeğimiz olursa? Bu hiç aklıma gelmemişti. Bu düşünce benim de aklım yer etti ve ertesi sabah ilk işim bir eczaneden test almak oldu.
Testin sonucunu heyecan içerisinde beklemeye koyuldum. Evet, elime aldım ve sonuç pozitifti. İnanamıyordum. Çok heyecanlanmıştım, duygularım beni yanıltıyordu galiba. Mutluydum bir yandan gözyaşlarımı tutamıyordum…

Doğumumu heyecanla beklemeye başladık. Günler aylar birbirini kovalıyordu ve biz tüm hazırlıklarımızı tamamlamış bir şekilde artık bebeğimize kavuşmaya hazırız. O gün geldiğinde hastaneye gittik ve beni ameliyata alarak bebeğimize kavuşma anımıza dakikalarını kaldığını bize hissettirdiler. Zaman gelmişti, ameliyat kıyafetlerimi giydim ve artık sedyedeydim…

Gözlerimi açtığımda bebeğim kucağımdaydı. Bu çok farklı ve tarif edilemez bir duyguydu. Artık üç kişiydik ve biz o küçücük kalbin sorumluluğunu taşıyacaktık. Doktorla konuştuğumuz zaman her yeni doğan bebeğe yapılması gereken testlerden yapılacağını belirtti. Tahliller yapılmıştı ve biz hastaneden çıkmak için hazırlık yapmaya başladık.

Doktorun eşimi yanına çağırmasıyla aklımda birden soru işaretleri oluşmaya başladı. Eşim gitti ve heyecan içerisinde odaya geri gelmesini bekledim. Eşim geldiğinde yüzü solgundu ve hayretle açılmış gözleriyle bana bakıyordu. Bebeğimiz üzerinde birkaç test daha yapılacağını, bazı konularda sorunlar yaşayabileceğimizi belirtti. Bebeğimizin beyin gelişimi konusunda bazı aksilikler vardı. Bu durumlar karşı karşıya gelmiş bir şekilde düşünmeye koyulduk.

Birkaç gün sonra test sonuçlarını öğrendiğimizde dünyanın başımıza yıkıldığını hissetim. Ne yapacaktık, bu sorunların altından nasıl kalkacaktık?
Bebeğimizin beyin gelişimi anne karnında tam olarak tamamlanmamıştı ve bu da ileriki yaşlarında yaşıtlarına göre geri kalacağının bir göstergesiydi. Zor bir durumdu. Biz nasıl bu durumla başa çıkacaktık… Bebeğimi çok seviyor onun için her türlü mücadeleyi göze alabileceğimi düşünüyordum.

Aradan geçen birkaç gün aklımı başıma toplamamı sağladı. Evet ben bir anneydim ve ne olursa olsun oğlumla birlikte mutlu bir hayat sürecektim. Onun için her türlü fedakarlığı yapabileceğimi kendi içimde idrak ettim ve hemen işe koyuldum. Çeşitli internet sitelerinden ve hastanelerden doktor isimleri alıp tedavi süreçleri ve yapabileceklerimiz konusunda araştırmalar yapmaya başladım. Bu konu üzerinde yılmadan düşündüm, araştırdım ve kendimi de geliştirmek için çabaladım.

Eşimle birlikte çeşitli doktorlara gittik, bebeğimizi sürekli kontrol altında tuttuk. Profesörlerle konuştuk, çeşitli tedavi süreçleri yaşadık…
Aradan geçen 3 yıl sonunda bebeğimiz kendi yaşıtlarına göre sadece 6 ay geriydi. Her türlü çabamız sonuç veriyordu. Oğlumuzla sürekli ilgilenip, onunla çeşitli oyunlar oynamaya çabalıyorduk. Her çocuğa göre biraz geç algılasa da uğraşlar sonunda istediğimizi elde ediyorduk. Bu hep böyle olacaktı ve biz her zaman bu sabrı gösterebileceğimiz konusunda hem fikirdik.

Özel eğitim adı altında çeşitli kurumlarda eğitim almasını sağlayarak, artık okul hayatını da garanti altına almıştık. Evet belki de oğlumuz her zaman zor bir insan olacaktı ama hiçbir zaman hayattan kopmasına izin vermeyecektik. Kendini yalnız hissetmeyecek ve her türlü istediğini tek başına karşılayabilmesi için bu eğitimleri alacaktı. Yıllar sonra belki de biz hayatında olmayacaktık ama güçlü bir erkek olacak ve hayatını hep güzel bir şekilde idame ettirecekti…
Onu çok seviyor ve her zaman yanında olacağımızı her fırsatta dile getiriyoruz. O yalnız değil ve hep onu koruyup kollayacak olan bir ailesi var.


KÜBRANUR GEZİNTİ
1999 yılında Ağrı ‘ da doğdum. 2 kardeşiz ve ailemle birlikte yaşıyorum. Şu anda Silivri Mimar Sinan Ortaokulu’nda okuyorum. SBS’ ye hazırlanıyorum ve bunun için çok çabalıyorum.
Yarışmayı öğretmenimiz sayesinde öğrendim ve gönderebileceğim bir e mail adresim olmadığı için öğretmenimin adresinden gönderiyorum.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst