Bir Avuç Umut

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
BİR AVUÇ UMUT​

10 Nisan Salı.Bahar kendini yavaş yavaş göstermeye başladı.Güneşin ilk ışıkları yüzüne vururken durağa birkaç adım kaldığını tahmin ederek bastonunu önüne doğru gezdiriyordu Ahmet.O sırada kalın bir sesle “günaydın” diyerek yanına biri yaklaştı”.Günaydın” diye cevap verdi Ahmet.Bu ses civardaki esnaflardan birinin sesiydi diye tahmin etti.Adam nasıl olduğunu sordu,o da iyiyim diye yanıt verdi.Biraz sonra yaklaşan dolmuş sesini duyunca katladığı bastonunu tekrar açmaya yeltendi.Gelen dolmuşun beklediği dolmuş olmadığını söyledi yanındaki adam.Ahmet de alışılmış bir pişkinlikle geri çekildi.Çünkü bunu hemen hemen her sabah yaşıyordu.İnsanların sesini ayırt etmek,dolmuş sesini ayırtetmekten daha kolay diye düşündü.Çok geçmeden yine bir dolmuş sesi geldi.Senin dolmuş geldi dedi yanındaki esnaf.Ahmet dolmuşa doğru yürürken adama iyi günler diledi.Kapının kenarından tutup çıktı dolmuşa.Yer verin diyen bir iki kişinin sesini duydu.Gelin buraya oturun dedi genç bir ses”.Sağ olun böyle iyi” dedi Ahmet.Gurur yaptığımı düşünmüşlerdir diye düşündü içinden.

Ama bunu yaparak insanların engellilere bakış açısını değiştireceğini düşünerek verdiği cevaptan pişmanlık duymadı.Bize acıyarak yardımcı olamazsınız demek geldi içinden.Aslında eskiye göre daha iyi durumda olduklarını düşündü.Çünkü eskiden yolda giderken çok elinden tutmak isteyen olmuştu.Yada dört beş adım daha at,önünde taş var gibi komutları çok duymuştu.Bırakın da düşeyim,sonra yeniden kalkayım.Kendim öğreneyim yaşayarak,her zaman yanımda siz mi olacaksınız? Diye haykırmak isterdi de bu ne ukala kör diyeceklerini düşünerek vazgeçerdi.

Bir kadın sesiyle sıyrıldı düşüncelerinden”.Merhaba Ahmet bey” dedi yaklaşan ses.O da merhaba diye karşılık verirken bu sesi nereden hatırlıyorum diye yokladı hafızasını.Anımsayamadı ve bekledi sohbet devam eder mi diye.Kendini tanıttı kadın.Bir kurumda çalıştığını o kurumda daha önce tanıştıklarını anımsattı.Hatırladı Ahmet.Sohbet devam ederken kadının yüzünü hayaletti.Canlı bir sesi vardı.İri yarı bir kadındır diye düşündü.

Ahmet görme engelliydi ama bir süre gördüğü için bazı kavramları biliyordu.Çocukken geçirdiği bir hastalıktan dolayı görme duyusunu yitirmişti.
İnecekleri durağa geldiklerini konuştuğu kadın söyledi.Dolmuş durdu.Birlikte indiler.
Vedalaştılar.Ahmet bastonunu açıp çalıştığı yere doğru ilerledi.Mesafe yaklaşık 100 metreydi.
Bu yolun yaklaşık 50 metresi kaldırımdı.Ona yolunu nasıl buluyorsun diye sık sık sorarlardı.Hayal gücümle diye yanıt verirdi gülerek.Hayatla barışıktı.Öyle olmasa bulunduğu yere gelemezdi.Bir devlet dairesinde memur olarak çalışıyordu.ilkokulu köyünde okumuştu.Öğretmeninin tavsiyesiyle ortaokul ve liseyi yatılı olarak okudu.Bir süre görme engelliler okuluna devam etti.Zordu elbette hem görme engelli olmak hem aileden ayrı kalmak.Hep eksikti bir şeyler.Aile sıcaklığı eksik,cepte para eksik ve zaten insanlarda anlayış hep eksik.

Üniversiteyi kazandığı yıl kaygısı kat kat arttı.Ne yapacaktı bilmediği bir şehirde,bilmediği insanlar,bilmediği sesler…Nitekim bu zorlukları bir bir yaşadı.Yolunu bulamadığıda oldu,arkadaş bulamadığı da.Açta kaldı parasızda…

Portakal çiçeklerinin kokusu burnuna işlerken yürümeye devam ediyordu.Bu mevsimi seviyorum dedi içinden.Kuş cıvıltıları, binbir çeşit çiçek kokuları ve hafif ılık bir hava.Daha ne olabilirdi ki?İçindeki bu yaşam sevincine kendi de şaşırırdı bazen.Göremiyordu.İsyan etmeliydi belki.Yada hayatının sonuna kadar kapalı bir yerde kalıp kimseyle iletişim kurmamalıydı.Sonra düşünüp Allah’a şükretti.Okumuştu.İyi bir işi vardı.Belki bir gün evlenip çoluk çocuğa bile kavuşacaktı.Bunları düşünürken iş yerine gelmişti.Kapıda onu görenler selam verdi o da karşılık verdi.Odasına giderken her zamanki gibi Ali ona eşlik etti.

Hayatının her döneminde ona kanat geren birileri olmuştu. Küçükken annesi, yatılı okulda köylüsü Bekir,üniversitede oda arkadaşı Erdal.Erdal’a çöpçatanlık bile yaptırırdı.Sevdiği kıza mektup yazdırır,onu görünce bana bir çimdik at derdi.Gerçi o yaklaşınca kokusunu duyar kalbi hızla çarpmaya başlardı ama yine de emin olmazdı.Çünkü bir gün memleketinde sokakta gezerken aynı kokuyu duymuştu da acaba burada mı diye eli ayağına dolaşmıştı.Sonra aynı parfümü kullanan başkaları da olduğunu anlamıştı.Umutsuz bir aşktı onunki.Bir etkinlikte tanışmışlardı.Aynı okulda fakat farklı sınıftaydılar.Kıza olan aşkını Erdem’in zoruyla açıklamıştı.Olumsuz yanıt alacağını bile bile bunu yapmıştı.Nitekim öyle de oldu.Çok üzüldü,ağladı,bir zaman içine kapandı.Zamanla unuttu tabii.Aşkını yüreğine gömdü.Hem körün aşkımı olur dedi kendine.Oysa onun da bir kalbi vardı,hem de yanan bir kalbi…

İş yerinde o gün ne yapacaklarını Ali hatırlatırdı. Bütün günü neredeyse beraber geçirirlerdi.Sen benim görmeyen gözümsün derdi Ali’ye.Günü yoğun geçerdi genelde.Bir taraftan dernek çalışmalarını yürütüyor,bir taraftan da kendi işini yapıyordu.Şikayetçi değildi. Boş kalmayı sevmezdi çünkü. Boş bir anında görme engelliler için hazırlanan kitaplar okur,gündemi yakından takip ederdi.Akşamları haber programları,tartışma programları dinlerdi.Her gece yastığına başını koyduğunda Allah’a şükreder ve dua ederdi.

O gün mesai bitmek üzereydi.Çalışanlar yavaş yavaş toparlanıyordu.Ali odaya girip “artık çıkalım mı ağabey” dedi.Ahmet de “olur” diyerek bastonuna uzandı.El çantasını alıp birlikte çıktılar.Durağa kadar Ali ona eşlik etti.Dolmuşa binerken ayrıldılar.Aşina olduğu sesler ve sohbetlerle evin yakınındaki durağa kadar geldiler.Kendi ile birlikte birkaç kişi daha aynı durakta indi.

Akşam üstünün hafif serinliğinde bastonun yere her değişinde çıkardığı tık tık sesi ile eve doğru yürürken bir gün daha geçmişti hayatın zorlu yokuşundan.Rüzgarın arada bir yüzüne vurması ve burnuna dolan bahar kokusuydu beklide bu hayatı vazgeçilmez kılan.Yarın yeni zorluklarla yine başlayacaktı belki ama aldığı bir nefes, tattığı her nimet,duyduğu ses,attığı her adım için değerdi.Hayat yaşamaya değerdi…





Yazan: İlke ZONTURLU

ÖZGEÇMİŞ: 1981 ADANA doğumluyum.İlk,orta ve liseyi Tufanbeyli İlçesinde bitirdim.1999 yılında Atatürk Üniversitesi Ağrı Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünü kazandım.2003 yılında mezun oldum..Şuan Zihinsel Engelliler Öğretmenliği yapıyorum.Evli ve üç çocuk annesiyim.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst