Bir Gazetecinin Gazeteci Oğlu

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Mutsuz bir güne uyandım bu sabahta anne.Keşke şimdi yanımda olsaydın.Sana doyasıya sarılsaydım.Bitkin kollarımdan tutup beni ayağı kaldırsan ve hep açık olan penceremden dışarı bakmamı sağlasaydın çok güzel olmaz mıydı?Ben soğuk bir odada bir yatakta uzanmış yatıyorum.Kapının arkasından sesler geliyor.Bir daha hiç ayağa kalkamayacağım mı söylüyor doktor babama ama ben hiç üzülmüyorum.Sende üzülme anne sakın ağlama olur mu?Ben biliyorum bir gün ayağı kalkacağım ve senin yayına geleceğim.O toprak kokan ellerine eğilip onları öpeceğim.Sen bana gelemezsin ama ben sana birgün geleceğim.Babam ara sıra beni dışarı çıkarıyor.Bazen beni yanlız bırakıp bir yerlere gidiyor.Ama ben biliyorum bir yerden beni izleyip neden böyle oldu deyip ağlıyor.Kendini suçluyor.O kaza olmasaydı.Oğlum böyle olmayacaktı sakat kalmayacaktı diyor.Sende bizim yanımızda olacaktın.Sonra yanıma gelip bana nasılsın iyimisin diye soruyor.Ama gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş ve bende bunu görüyordum.
Ama ona neden gözlerinin kızardığını sorduğumda hep bahaneler uyduruyordu.Anne bizim günümüz böyle böyle geçiyor.Akşam olunca hizmetlinin hazırladığı yemeği babam ile birlikte yiyoruz.Sonra hizmetli beni odama çıkarıyor.Bende odamda oturup kitap okuyorum.

Yatmadan odaya babam geliyor ve bana halimin nasıl olduğu soruyor.Ardından bana masal okuyor.Ben babam yorulmasın diye uyuyormuş gibi yapıyorum.Sonra babam üstümü örtüyor ve odadan çıkıyor.Ardından hemen sensiz geçirdiğimiz günleri yazdığım kitabımı çıkarıp herşeyi yazıyorum.Yazarken bir yandan uyukluyorum bazende uyuya kalıyorum.Sabah olup çamdan ışık sızdığında hemen toparlanıp kitabımı saklıyorum.Ardından kahvaltıya inmek için tekerlekli sandalyeyi getiriyor bakıçım.Handan abla çok iyi bir kadın.Onun hiç çocuğu olmamış beni bu yüzden çocuğu gibi seviyor.

Sonra aşağı iniyoruz birlikte ve topluca kahvaltımızı ediyoruz.Ardından babam işe gidiyor.Öğlen geri dönüp gelecek ben biliyorum.Handan abla beni salona götürüyor.Öğlene kadar salonda vakit geçiriyorum.Babam geliyor dışarı çıkıyoruz.Sonra akşam oluyor ve geri dönüyoruz.Sonra ben odama çıkıyorum.Her günüm böyle geçiyor bende hepsini tek tek yazıyorum.Yine bir gün ben salonda otururken birden telefon çaldı.Handan abla telefona baktı arayan babamdı ve bugün gelemeyeceğini dışarı çıkamayacağımızı söyledi.Handan abla bunun üzerine beni odama çıkardı.O soğuk ve duvarları karanlık odada yanlız başıma kalmıştım.Artık babam öğlenleri gelmez oldu.Günler haftalar,haftalar aylar oldu babam ile artık hiç dışarı çıkamaz olduk.Bir gün babam doktorla konuşurken duydum.Ameliyat olursam ayağa kalkabileceğimi hatta yürüyüp koşabileceğimi ama çok para gerektiğini söyledi.Babam bir gazetede yazardı.Çokta para almıyordu.Ama sokakta herkes onu tanır ve severdi.Günlerdir neden bu kadar sıkı çalıştığını şimdi anlıyordum.Benim yürümem için çabalıyordu.Ama ben sadece babamı istiyordum.Babamın sevgisi bana yetecekti.Ama kimse beni anlamıyordu.Yıllar geçti ama babam bir türlü parayı denkleştiremedi.Bende artık babam gibi birşeyler karalıyordum.Bir gece babama benide gazeteye götürmesini söyledim.Babam ise bana böyle birşey olmayacağını benim ayağa kalkıp daha büyük işler yapacağımı söyledi.

Artık nerdeyse hergün babamın başını etini yiyor ve onun beni gazeteye götürmesi için ona yalvarıyordum.Bir akşam babam isteğimi kabul etti ve beni götüreceğini ama patronu ile konuşup görüşmesi gerektiğini söyledi.Ben sabırsızlıkla hergün babamı bekliyordum.Bir hafta sonra babam tüm yazılarını topla yanına kağıt kalem al gidiyoruz demesi ile Handan abla ve ben hazırlanmaya başladık.Babam beni tekerlekli sandalye ile çalıştığı yere götürüyordu.Babamın iş yerini görecektim ve bende çalışacak babam gibi olacaktım.İş yerine vardık bir masaya oturduk.Babam burada çalışabileceğimi söyledi.Babam gibi haberlere ve diğer yazılara bakıyor arada bir kahve almaya gidiyordum.Ama zorlanıyordum.Ah bide yürüseydim.

Çok daha kolay olacaktı.O gün akşamında kafama koydum.Artık hiçbir şeyin bana engel olamayacağını ve benim çok iyi bir gazeteci olacağımı görmüştüm.Her sabah babamı yanlız bırakmıyordum.Onunla birlikte erkenden kalkıyordum.Bazen babam benden erken kalkıp gizlice işe gidiyordu.Ama bende akşama kadar birşeyler yazıyor ertesi güne hemen kalkıp babamı yakalıyor ve yazdıklarımı gazeteye götürüyordum.Bir gün babamın patronu yanıma geldi ve yazdıklarımı okudu.Benim için gazetede bir bölümün olmasını ve orada benim gibi arkadaşlarıma yazılar yazmamın çok daha iyi olacağını söyledi.Artık bende babam gibi bir yazar olmuştum.Akşam babam ile bunu kutladık.Sonra babam beni kuçağına aldı ve odaya çıkardı.Akşam oldu ve anneme bir mektup yazdım.Ertesi gün erken kalkıp işe gitmeden annemi görmek istediğimi babama söyledim.Babam beni annemin yattığı yere götürdü.Annem ile konuştum ve yazdığım mektubu eline sıkıştırdım.Sonra babam ile birlikte işe gittik.Yıllar geçtimişti babam artık yaşlanmış.Ben gazetede başyazar olmuştum.Bir sürü okurum ve hayranlarım vardı.Şehrimizdeki Engelsizler Derneği’nin bir üyesi ve oradaki benim gibi arkadaşlarımın ise hocası olmuştum.Artık hayatım iş ve ev arasında gidip geliyordu.Ayağımın sakat olduğunu bile unutmuştum.Ara sıra sandalyede oturuyormuş gibi ayağa kalkmaya çalışıyordum.Ama unuttuğum başka birşey daha vardı.Babam çok hastalanmıştı.Handan abla ise bizden ayrılalı çok olmuştu.Artık babama bakmalıydım.Onun ilaçlarını almalı ve ona ilaçlarını içirmeliyim.Hergün evde yazdıklarımı erkenden gazeteye götürüyor.Hemen eve geri dönüyordum.Babam çok yaşlanmıştı.Artık güçü kalmamıştı.Bir yandan benim çırpına çırpına ona yardım edişimi görüyor ve buna çok üzülüyordu.Benim için ne kadar cabaladıysa bende onun için o kadar cabalıyordum.

Bazen yetişemiyordum.O günde allaha dua ediyor ve ondan yardım diliyordum.Babama yardım edemediğim günler bir oda hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.Sözde büyükler ağlamazya ben ağlıyordum.Babam da ağlıyordu.Ben tekerlekli sandalyem ile bir mutfakta bir orada bir burada geziniyor salondaki babamın tüm ihtiyaçlarını gideriyordum.Artık beni kimse yukarı götüremediğinden annem için yazdığım kitaba hiçbirşey karalayamıyordum.Bazı geceler mutfakta bazı geceler salonda babamın yanında uyuya kalıyordum.Günler geçiyordu.Benim o çınar ağaçı gibi babam gözlerimin önünde soluyordu.Babam bir sabah uyandığımda hiç tepki vermiyordu.Hemen doktoru aradım.Ama babamı o gün kaybetmiştik.İşte o gün karanlık hiç çökmediği kadar üstüme çökmüş omuzlarımda artık kafamı taşıyacak güç kalmamıştı.Artık tutunacak bir dalım kalmamıştı.Hem öksüz hemde yetimdim.

Ama babamın ve annemin bana ögrettiği güzel değerlerin hiçbirini unutmadım.Ben babamı kaybettiğimde 22 yaşındaydım. Annemi kaybettiğimde ise 10 yaşındaydım.Annemi kaybetmenin açısı bana zaten yetiyordu.Üstüne birde babamı kaybettiğimde ise açım ikiye katlandı.Ama unutmadığım tek birşey vardı.Babamın ve annemin istediği,dileği tek şey benim ayağa kalkmam.Bugün ben 46 yaşındayım ve siz okurlara bunları yazan 36 yıldır anne özlemi ile yanan ve 24 yıldır babasız bir adam.Ama annesini ve babasının isteğini yerine getirmiş.Azim ile herşeyin başarıla bileceğini göstermiş bir gazetecinin gazeteci oğlu.


KİŞİSEL BİLGİLER
ADI: Erkut
SOYADI: RESULOĞLU

KISA ÖZGEÇMİŞ: 01.08.1995 doğumluyum.İlk ve ortaokul İstanbul’da bitirdi.Lise öğrenimine devam ediyor.Lise son sınıfta öğrenim görüyor.Şiir yazıyor.Özel bir web sitesinde makaleler yazıyor.Ayrıca amatör yarışmalarda ödüllerim var.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst