Bireylerde Kişilik Bozuklukları.!

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
photo.jpg



Kişilik Bozuklukları,Teşhisi ve Tedavi Şekilleri;

(Bu yazı bilgilendirme amaçlıdır, Herhangi bir sorununuz varsa bir uzmandan mutlaka yardım alınız..)

Psikolojik ve Pedagojik olarak insanlar çevredeki olaylara yada yaşam koşullarına sağlıklı tepkiler veremediği zaman "Kişilik Bozuklukları" ortaya çıkar. Psikolojik rahatsızlıklar genelde kişinin davranışlarında, duygularında, düşünme şeklinde ve ilişkilerinde gözlemlenebilir. Sorunlar değişik şekillerde ortaya çıkabilir, örneğin özel ilişkilerini devam ettirmekte sürekli sorun yaşayan yada herhangi bir işte tutunamayan yada kariyerini geliştirmekte zorluk yaşayan kişilerde öncelikle "Kişilik Bozukluğu" olma ihtimaline bakmak gerekir.

Eğer Psikoloji, Pedagoji, Felsefe, Psikolojik danışmanlık üzerine çalışıyorsanız, yada bu konularla ilgileniyorsanız lütfen benimle bulgularınızı, araştırmalarınızı, bilginizi yada yazılarınızı paylaşırsanız memnun kalacağım.

İnsanlar çeşitli nedenlerle psikolojik veya pedagojik yardıma başvururlar. Bazıları yaşadıkları travmatik bir olay yada krizden sonra (ailede birisinin ölümü, boşanma, tecavüz, iş kaybı gibi) bazıları ise belli bir konuyu çözüme ulaştırabilmek için yardım ararlar (daha tatmin edici bir iş bulmak, zor bir çocuğun yetiştirilmesi, evde ki ergen çocukların sorunları ile başetmek, çocukluktan yetişkinliğe geçiş, ilişkilerde yaşanan problemler, hayatın maddi ve manevi sorunlarına karşı mücadele etme gibi pek çok yaşam içinde ki problemi kapsar) Bazıları da depresyon, yeme bozuklukları yada panik ataklar gibi süre giden psikolojik, pedagojik sorunların iyileştirilmesi için yardım isterler.

Pek çok insan kendileri veya çocukları için aynı zamanda daha belirsiz sorunlar içinde psikologa veya pedagoğa başvurabilirler. Örneğin kriz üstüne kriz yaşıyor olabilir, birlikte oldukları insanlarla yada arkadaşları ile fırtınalı ve tatminsiz ilişkiler yaşıyor olabilir yada iş hayatları aşırı derecede yorucu ve zarar verici olabilir. İnsanlar terapiye gelirler çünkü yaşamları istedikleri gibi değildir ve genel olarak mutsuz hissederler. Bu kişilerin büyük çoğunluğu kişilik bozuklukları yaşarlar fakat terapiye gitmedikleri sürece durumu farketmezler.

Kişilik insanın alışkanlığa dönüşmüş, yapısına oturmuş, sürekliliği olan davranışların tümüne verilen isimdir. Diğer insanlar ve kendisi hakkında geliştirdiği inançlar, düşünceler, dünyayı nasıl algıladığı, çevresine ve kendisine yönelik bakış açısı, alışkanlıkları, duyguları ve davranışları bireyin kişiliğini oluşturur.

Birey çevresindeki olaylara yada yaşam koşullarına sağlıklı tepkiler veremediği zaman kişilik bozuklukları ortaya çıkar. Bu tür rahatsızlıklar genelde bireyin davranışlarında, duygularında, düşünme şeklinde ve ilişkilerinde gözlemlenebilir. Sorunlar değişik şekillerde ortaya çıkabilir, örneğin kişi özel ilişkilerini devam ettirmekte sürekli sorun yaşıyorsa, bir işte tutunamıyorsa yada kariyerini geliştirmekte zorluk yaşıyorsa kişilik problemleri olma ihtimaline bakmak gerekir. Çoğunlukla kişilik bozukluğundan kaynaklanan sorunlar ergenlik çağının sonunda ve yetişkinliğin başlarında aşırı stress ve zorlanma ile başlar. Kişi sonraki yaşamında bu sorunları sürekli ve uzun vadeli olarak yaşar.

Kişilik bozukluğunu belirleyen semptomlar normal karakter özelliklerinin biraz daha abartılı şekilde yaşanması olduğundan bu hastalıkları teşhis etmek her zaman kolay değildir. Çoğu kez diğer psikiyatrik hastalıklar ve duygusal bozukluklar karışır ve teşhis konulmasını daha da zorlaştırır. Genelde suçluların, alkoliklerin, uyuşturucu kullanıcıların yüzde 70’inde bu rahatsızlık mevcuttur. Kişilik problemi olan insanların suç işleme, intihar etme, kaza geçirme ve hastanelerin aciline gitme ihtimalleri normal insanlardan daha yüksektir.

En yaygın kişilik bozuklukları; Histerionik, Antisosyal, Borderline, Obsesif-kompulsif ve pasif-agresif kişilik bozukluklarıdır.

Kişilik bozuklukluklarının temelinde bu hastalığa sahip olan insanların rahatsızlıklarını farketmemeleri yatar. Aksine kişi daha çok kendisini koşulların kurbanı olarak görme eğilimindedir. Herhangi bir kişilik bozukluğuna sahipseniz, insanların sizi haksız yere suçladığını, eleştirdiğini ve reddettiklerini düşünüyor olmanız yüksek bir ihtimaldir. Daha önemlisi kendinizi açıklanamayan bir şekilde tatmin olmamış, mutsuz, huzursuz, doymamış hissedersiniz. Bütün bunları yaşarken, normal bir insan olarak yaşamınızı sürdürebildiğiniz için sizin ve çevrenizdekilerin aklına profesyonel bir yardım alabileceğiniz ve hayat kalitenizi yükseltebileceğiniz fikri gelmez.

Kişilik Bozukluğu Çeşitleri;

Tespit edilmiş pek çok kişilik bozukluğu mevcuttur, her birinin kendine özgü davranış şekilleri ve belirtileri vardır. Pek çoğu 3 kategori altında toplanabilir;

Grup A: Garip yada aykırı davranışlar,

Grup B: Dramatik, duygusal yada düzensiz tavırlar,

Grup C: Endişe yada korku dolu tavırlar,

Belirlenmiş pek çok kişilik bozukluğu olduğu için burada sadece çok yaygın olanlar özetlenmiştir.

Grup A: Şizoid Kişilik Bozukluğu;

Şizoid kişiler içe dönük, toplumdan soyutlanmış, yalnız, duygusal olarak soğuk ve mesafeli kişilerdir. Çoğunlukla kendi duygu ve düşünceleri içine gömülürler ve başkaları ile yakınlaşmaktan çekinirler.

Paranoid Kişilik Bozukluğu;

Bu hastalık ile ilgili en önemli özellik kişinin başka insanların davranışlarını tehdit edici yada aşağılayıcı görmesidir. Paranoid kişiliği olan insanlar çevrelerine karşı güvensiz, affetmeyen, öfke dolu yada agresif kişilerdir çünkü çevrelerindeki insanları sadakatsiz, vefasız, hor gören yada yalancı olarak algılarlar. Bu kişiler kıskanç, sürekli savunmada, (People with paranoid personality disorder are untrusting, unforgiving, and prone to angry or aggressive outbursts without justification because they perceive others as unfaithful, disloyal, condescending or deceitful.. This type of person may also be jealous, guarded..) sır saklayan ve entrikacı olabilirler, başkalarına soğuk yada aşırı derecede ciddi görünebilirler.

Şizotipal Kişilik Bozukluğu;

Bu hastalık en iyi ‘garip davranışlar ve düşünce yapısı’ olarak tanımlanabilir Şizotipal kişiler alışılmışın dışında tuhaf şekillerde giyinirler, konuşurlar ve davranırlar. Bu kişiler başkaları ile ilişki kurmakta zorlanırlar ve sosyal toplantılarda aşırı rahatsızlık yaşarlar. Konuşma sırasında anlamsız tepkiler verebilir, hiç tepki vermeyebilir yada kendi kendilerine konuşabilirler. Aynı zamanda geleceği gördüklerini yada başka insanların zihinlerini okuduklarını iddia ederek gizli güçleri olduğuna inanırlar.

Grup B: Antisosyal Kişilik Bozukluğu;

Bu gruba giren insanlar genelde sosyal kuralları umursamazlar ve kafalarında ki karışıklığı davranışları ile yansıtırlar. Bu kişiler değişken, sorumsuz ve duyarsız insanlardır. Tipik olarak antisosyal kişiler kanunları çiğner, saldırgan tavırlar sergiler, sorumsuz ve düşmanca hareket ederler. Başka insanların duygularına yada düşüncelerine saygı göstermezler ve davranışlarının diğer insanlara olan etkilerini umursamazlar. Madde bağımlılığı riski yüksektir çünkü sıkıntılarını, gerginliklerini ve bunalımlarını aşmada yardımcı olur.

Borderline Kişilik Bozukluğu;

Bu hastalığa sahip kişiler özel ilişkilerinde, davranışlarında, duygularında ve kendileri hakkında ki düşüncelerinde aşırı derecede dengesiz kişilerdir. Ruh halinde ani ve aşırı değişim, fırtınalı ilişkiler, kendine güven duygusunda iniş çıkışlar, önceden kestirilemeyen ve kendine zarar vermeye yönelik davranışlar bu hastalığın en önemli özellikleridir. Bu kişiler genelde kendi kimliklerini belirlemekte büyük sorun yaşarlar. Dünyayı aşırı uçlarda algılarlar; örneğin insanları ya “Hep iyi” yada “Hep kötü” olarak ayırırlar. Borderline kişi bir insana karşı çok yoğun bir bağımlılık geliştirebilir fakat en ufak bir problem ile karşılaştığında kişiye karşı duyduğu aşırı sevgi, nefrete dönüşebilir.

Bu hastalığın en önemli özelliklerinden biri terkedilme korkusudur. Bu korku öylesine üst boyuttadır ki, karşısında ki kişiye aşırı derecede bağımlılık geliştirebilir. Kendine zarar verme yada intihara teşebbüs etme gibi davranışlar ilgi çekmek yada başkalarını manipüle etmek için kullanılabilir. Ani ve değişken tavırlar, kronik bıkkınlık hissi, boşluk duygusu ve zaman zaman gelip giden sinir krizleri bu hastalığın diğer belirtileri arasındadır.

Narsistik Kişilik Bozukluğu;

Bu hastalığa sahip kişiler kendilerini aşırı derecede beğenirler ve önemlerini abartırlar. Zihinlerinde sürekli olarak limitsiz başarı, güç ve güzelliğe dair hayaller kurarlar. Her zaman dikkati üzerlerine çekmek ve ilginin odağı olmak isterler. Bu kişiler özellikle başarısızlığa karşı aşırı derecede hassastır ve büyük stres yaşarlar. Kendini aşırı derecede beğenmekten, aşırı derecede güvensizliğe doğru duygularında ani değişimler yaşayabilirler. Bu kişiler genelde başka insanları kendi çıkarları için kullanmaya çalışırlar.

Histerionik Kişilik Bozukluğu;

Bu kişiler her zaman ilginin merkezi olmaya çalışırlar ve bu uğurda tiyatro oynamaya meyillidirler. En ufak sorunları bile aşırı derecede dramatize ederler ve duygularında aşırı değişimler yaşarlar. Sıradan yaşam koşullarında çabuk sıkılırlar ve yeni olaylar peşinde koşarak heyecan ararlar. İnsanlar ile ilişkilerinde çok çabuk arkadaşlık kurarlar, fakat çoğunlukla bu ilişkiler yüzeyseldir ve amaç Histerionik kişinin ilgisini ve sevgisini kazanmasıdır.

Grup C: Çekingen Kişilik Bozukluğu;

Bu kişiler genelde reddedilmeye karşı aşırı derecede duyarlıdır ve kendisinden hoşlanacaklarından yüzde yüz emin olmadıkça başkaları ile ilişkiye girmekten çekinirler. Sosyal ortamlarda aşırı derecede rahatsızlık, ürkeklik, kritize edilmekten korkmak ve insanlarla birlikte olmayı gerektiren sosyal aktivitelerden kaçınmak bu hastalığın temel özellikleri arasında sayılabilir. Başkalarının gözünde küçük düşmekten, aptalca bir söz sarfetmekten, hata yapmaktan ve başkalarının önünde kızarıp ağlamaktan korkarlar. Başkalarının kendilerini onaylamayan tavırları karşısında büyük stres yaşarlar. Bu insanlar, aile çevresi dışında yakın hiç bir arkadaşa sahip olmayabilir (her ne kadar isteseler ve başarısızlıkları için kendilerini suçlasalar bile..)

Bağımlı Kişilik Bozukluğu;

Bu kişiler başka insanlara bağımlı hale gelerek kendileri adına karar vermelerini beklerler. Sürekli olarak birileri tarafından yönlendirilmek, onaylanmak ihtiyacındadırlar. Kritize edildiklerinde yada onaylanmadıklarında aşırı derecede mutsuz olurlar. Yalnız kalmaktan korkarlar ve bir ilişkileri bittiğinde kahrolurlar, çaresiz ve mutsuz hissederler. Tipik olarak kendilerine hiç güven duymazlar ve çok ender olarak kendi başlarına bir projeye başlayabilir yada bağımsızca bir iş başarabilir.

Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu;

Bu kişiler Compulsive personalities are özenli ve tutkulu insanlardır fakat mükemmelliğe ulaşmak için çabalarlar. Asla kendi başarılarından memnun olmazlar ve her seferinde daha fazla sorumluluk üstlenirler. Bu insanlar güvenilir, düzenli ve sistematiktirler ama aşırı katı yapıları değişen ortamlara uyum sağlamalarını imkansız hale getirir. Genelde aşırı derecede dikkatlidirler öyle ki bir olayın her noktasını dikkatle ölçer ve her detaya dikkat ederler. Bu onların karar vermelerini ve işi bitirmelerini oldukça zorlaştırır. Duyguları aşırı derecede kontrol altında olmadığında dünya belirsiz bir yer olur yada başkalarına güvenmek zorunda kalırlar ki bu durumda kendilerini çaresiz ve soyutlanmış hissederler.

Grup Belirsizler: Pasif-agresif kişilik bozukluğu;

Bu üç kategoriye dahil edilemeyen ama kişilik bozukluğu olarak tanımlanan davranış bozuklukları ayrı bir kategoride tutulur. Pasif-agresif kişilik bozukluğu bu gruba girer ve genelde negatif yaklaşım, ilişkilerde pasif direnç olarak kendini gösterir.

Kişilik Bozukluklarında Profesyonel Yardım;

Bu davranışlar aşırıya kaçtığında, zaman içinde sürekli tekrarlandığında ve sağlıklı bir yaşam sürdürülmesine engel oluşturmaya başlandığında bir psikolog veya pedagoğa başvurmak gerekli olabilir.

Kişilik Bozukluklarında Tedavi;

Çeşitli Kişilik Bozukluklarını tedavi etmek için farklı metodlar kullanılmaktadır; örneğin bireysel psikoterapi, grup terapisi yada aile terapisi gibi. Psikoterapi genelde bu kişilerin hastalıklarına yol açan yada etki eden bilinçaltında ki çatışmaları ortaya çıkarmaya çalışır. İkinci olarak davranışlarının başkaları üzerinde ki etkilerini görmeleri sağlanır. Davranışçı terapide doktor daha çok semptomları yok etmeye çalışır, örneğin ilişki kurmakta zorluk yaşamak, yada bireysel sorumluluğu üstlenmemek gibi. Bu durumlarda doktor hastalığın nereden kaynaklandığına yada bilinçaltında yatan nedenlere inmez, kişinin hızlı ve çabuk bir şekilde istediği gelişimi sağlamasına yoğunlaşır. Bazı semptomların giderilmesinde doktor ilaç tedavisi önerebilir.

Örnek bir kişilik bozukluğu;

Bipolar Bozukluk (Çift Kutuplu rahatsızlık)

Depresyon, mani ve karışık belirtilerin sürekli tekrarlandığı ciddi bir rahatsızlıktır. Bu krizler kişinin ruh halinde, enerjisinde ve davranışlarında büyük değişimlere yol açar ve kişinin normal sağlıklı biri gibi hareket etmesine engel olur.

Mani Belirtiler;

Ruh halinde ani değişimler,

Ya aşırı derece kızgın ve sinirli yada aşırı derecede uyuşmuş ve hatta sersemlemiş,

Aşırı derecede kendine güven; mükemmellik,

Vücud enerjisinin artması,

Uyku ihtiyacının azalması,

Hiç uyumadan yada çok az uyku ile günlerce yorulmadan devam edebilmek,

Konuşma seviyesinde artış,

Hızlı ve çok konuşur,

Sürekli konu değiştirir, araya girmek yada cevap vermek imkansızdır,

Aşırı derecede dikkatin dağınık olması,

Bir konudan başka bir konuya sürekli değişir,

Aşırı seks ihtiyacı,

Seks ile ilgili duygu, düşünce ve davranışlarda artış yaşanır,

Fiziksel rahatsızlık,

Riskleri umursamamak ve aşırı derecede riskli aktivitelere katılmak yada riskli davranışlar yapmak,

Depresif Belirtiler;

Sürekli mutsuz ve gergin ruh hali,

Daha önce zevk aldığı aktivitelere karşı ilgisizlik,

İştahında ve kilosunda gözle görülür büyük değişiklikler,

Uyumakta zorluk yada çok fazla uyuma,

Fiziksel coşku yada hareketlerde aşırı yavaşlama,

Enerji kaybı,

Gereksiz suçluluk hissi yada kendini değersiz hissetme,

Konsantre olmakta zorluk,

Ölümü ve intiharı tekrar tekrar düşünmek,

Mani ve depresyon belirtileri gençlerde ve çocuklarda kendilerini çeşitli farklı şekillerde gösterirler. Örneğin Mani gençlerde daha çok sinirlilik ve zarar verici patlamalar olarak ortaya çıkar ve ender olarak uyuşukluk görülür. Depresyon ise fiziksel şikayetler olarak ortaya çıkabilir örneğin baş ağrısı, karın ağrısı, aşırı yorgunluk, okuldan kaçma yada başarısız olma, evden kaçma, sinirlilik, şikayet etmek, açıklanamayan ağlama krizleri, izole olmak, iletişim problemi yaşamak ve hata yapmaya yada reddedilmeye karşı aşırı derecede hassasiyet. Diğer belirtiler alkol, uyuşturucu kullanımı ve insan ilişkilerinde zorluk yaşamak olarak sayılabilir.

Araştırmalar bipolar hastalıkların çocuklukta yada ergenlik çağının ilk zamanlarında başladığını göstermektedir. Çocuk yada genç depresyonda olduğuna dair belirtiler gösteriyorsa, aşırı sinir krizleri yaşıyorsa ve ruh halinde sürekli değişim oluyorsa bir psikiyatrist yada psikolog tarafından incelenmesinde fayda vardır.

Bipolar Bozuklukta Tedavi;

Bipolar hastalığı olan çocuklarda ve gençlerde ilaç tedavisi henüz araştırma aşamasında olduğu için daha çok konuşmaya dayalı tedavi uygulanır. Büyüklerde ise temel tedavi yöntemi ruh halini düzenleyen ilaç kullanımıdır. Böylece tekrar eden mani ve depresif krizlerin önüne geçilir.


özelpedagog.com
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Antisosyal Kişilik Bozukluğu

Bireyin başkalarının haklarına ve kurallarına sürekli olarak saygısızlık etmesi, saldırıda bulunması

Nedir?

Bireyin başkalarının haklarına ve kurallarına sürekli olarak saygısızlık etmesi, saldırıda bulunması ve buna bağlı olarak gelişen davranışlara verilen isimdir. Genelde erkekler arasında daha fazla görülür. Pek çok araştırmacı antisosyal kişilik bozukluğunu ve sosyopat kişiliğini aynı anlamda kullanırlar, aralarında ki fark bütün sosyopatların antisosyal kişiliği olduğu, fakat her antisosyal kişinin sosyopat olmayacağı gerçeğidir. Araştırmalar bu hastalığın temelinde genetik etkenler olduğunu göstermektedir. Fakat aynı zamanda sürekli uyuşturucu kullanımı ve kötü aile ortamı (karışık, ihmalkar, sert ve saldırgan aileler) bu hastalığın oluşması riskini arttırmaktadır.

Antisosyal kişilik bozukluğu insanlara bağlanma konusunda başarısızlık yaşamak demektir. Başka insanlar sadece sağladıkları fayda için gereklidir. Antisosyal kişiler genelde hastalıkları olduğuna inanmaz ve sorunun ya başka insanların kendisini kabul etmeyi becerememelerinde yada başkalarının özgürlüğünü kıstılamayı istiyor olmalarında yatar.

Sadece kendilerine inanırlar ve çevrelerinde zarar verecek yada küçümseyecek kimse olmadığında en rahat hissederler. Dünyayı tehlike ve hayal kırıklığı ile dolu bir yer olarak görürler. Dolayısıyla sürekli kötü niyetli ve acımasız insanların kendisini kullanmasına, suistimal etmesine ve elindeki her şeyi alıp yoksun bırakmasına karşı korunmak zorunda hisseder. Diğer insanları hep kontrol etmeye çalışan ve zarar vermek isteyen varlıklar olarak görür. Antisosyal kişilik bozukluğu olan insanlar başka insanların elinde ki gücü alması gerektiğine inanır böylece hiç kimse bu gücü kendisine zarar vermek için kullanamaz. Diğer taraftan yönetici olmayan yada kontrol etmeyen insanları kullanılmaya açık, zayıf ve savunmasız olarak düşünürler.

Eğer antisosyal kişilik problemleriniz varsa başkaları sizi duygusal olarak soğuk ve duyarsız olarak görürler. Belki cazibeli görünebilirsiniz ama insanlar sizin bencil ve hesapçı olduğunuzu, içten olmadığınızı düşünürler. Ek olarak siz başka insanlara sadece size verdikleri yada kazandırdıkları için değer verirsiniz. Yaşamak için başkalarını manipüle etmek, aldatmak ve gereken her şeyi yapmak sizin için çok normaldir. Sonuç olarak antisosyal kişiler şüpheli ve hatta kanunlara aykırı davranışlarda bulunurlar, çünkü kuralların kendileri için geçerli olmadığına inanırlar.

Antisosyal kişiler genelde diğer insanları tehditlerle yada saldırgan yaklaşımlarla korkuturlar. Bağımsız olmaları kendilerine aşırı güven duymalarından ziyade başkalarına güvensizlikten kaynaklanır. Her hangi bir baskı, otorite karşısında (patron, polis yada benzeri kişiler) yada finansal problemler (vergi yada borçlar) karşısında öfkelenirler. Genelde başkalarına verdikleri zarar karşısında duygusuz ve umursamazdırlar. Bu acımasızlık insanlarla ve hatta sevdiklerini söyledikleri kişilerle olan ilişkilerinde bile esası oluşturur.

Eğer antisosyal kişiliğiniz var ise zayıf olmaktan yada kurban olmaktan korkuyor olabilirsiniz. Dolayısıyla çevrenizdeki kişilere üstünlüğünüzü ıspatlama ihtiyacı duyarsınız. Sizi kullandığını düşündüğünüz ve hatta sömürdüğüne inandığınız bir insana karşı kendinizi korumak için zalim ve insafsız olursunuz. İlişkilerinizde sadık kalmak, duyarlı olmak ve dürüst olmak konusunda zorluk yaşarsınız. Bu kişiler genelde dikkatsiz ve atılgandır; örneğin tehlikeli araba kullanmak gibi riskli işlere girişirler. Umursamazlığın bir sebebi içindeki boşluk hissini yok edebilmek için heyecan ve adrenalin arttırıcı aktivitelere ihtiyaç duyuyor olmasıdır.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Belirtiler

Düşünmeden ani hareketler ve doğabilecek sonuçlara karşı umursamazlık
Kişisel çıkar yada zevk için yalan söyleme, aldatma ve kanunsuz işler yapmak
Başkalarının duygularını umursamamak, empati yapmamak
Sinirlilik, saldırganlık ve şiddet uygulamak
Güvenlik yada sorumluluk üstlenmek gibi konulara tamamiyle kayıtsız kalmak
Acıma duygusunun olmaması
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Tedavisi

Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler genelde çevrelerinde ki kişilerin zoru ile psikologa yada psikiyatriste gelirler. Eğer kişi sorunlarının nedenini başkalarında görmeye devam ederse ve sorumluluk almayı reddederse tedavinin süresi uzayabilir. Kişilik hastalıklarının erken yaşlarda gelişiyor olması ve insanların kendilerini bu hastalık ile tanımlıyor olması tedavinin çözümünü zorlaştırmaktadır. Tedavinin başarılı olabilmesi için kökleşmiş davranış şekillerine, yaklaşımlara, bakış açılarına, ilişki yapılarına ve kişinin kapasitesine bakılması gerekir.

Bu hastalarda dikkat edilmesi gereken en önemli etken uyuşturucu ve alkol kullanımıdır. Bazı durumlarda madde bağımlılığı ve kullanımı kişilerin antisosyal davranışlar geliştirmelerinde temel etken olabilir. Bu durumda kişinin madde bağımlılığını bırakması kişinin iyileşmesinde önemli bir adım olabilir.

Antisosyal davranış bozukluğunda kullanılabilecek her hangi bir ilaç bulunmamaktadır. Fakat bazı semptomlar ve davranışlar için doktor gözetiminde ilaç kullanımı önerilebilir. Örneğin saldırgan davranışlar için antidepresan kullanımı gibi. Fakat hatırlatmak gerek, antisosyal kişiler ilaç kullanımına sıcak bakmayabilir ve ilaç almayı reddedebilirler.

Çiğdem Alper, MA


Psikoterapist
 
Tekerlekli Sandalye
Üst