Böbrek Yetmezliği Hakkında Bilinmesi Gerekenler

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Böbrek Yetmezliği Nedir, Böbrek Yetmezliği Hastalığı Tanısı

Birçok hastalık böbrek işlevlerini bozarak böbrek yetmezliğine yol açabilir

Böbrekler kandan atık maddelerin idrar halinde süzülmesini sağlayan ve vücuttaki sıvı dengesini düzenleyen boşaltım sistemi organlarıdır. Karın boşluğunda 12. göğüs omuru ile'3. bel omuru arasında ve karın zarının (periton) gerisinde yer alırlar. Omurganın sağ ve solunda karşılıklı duran birer fasulye tanesini, andıran böbrekler 11-12 cm uzunluğunda 6-7 cm eninde, yaklaşık 3 cm kalınlığında ve 110-130 gr ya da daha fazla ağırlıktadır. Böbreğin içbükey kenarının ortasında böbrek çukuru denen bir girinti vardır. Bu geniş girinti idrar borusu, böbrek damar ve sinirleri*nin giriş yeridir. Böbreğin işlevsel biri*mi nefrondur. Boru biçimindeki bu yapılar yaklaşık 3-3,5 cm uzunluğundadır. Nefron böbreğin en dış katmanı olan kabuk (korteks) bölgesinden kadeh biçiminde genişleyerek Bowman kapsülü adım alır ve kılcal damar yumağım (glomerül) sarar. Daha sonra kıvrımlar yaparak ilerleyen nefron borucukları içerdikleri idrarı toplayıcı borucuklara aktarır. Her böbrekte bulunan bir milyonu aşkın nefronun toplam uzunluğu yaklaşık 30 km'dir.

Böbrekler aortun dalı olan böbrek atardamarından kan alır. Böbreğe giren atardamar giderek incelen kollara ayrılır.

Böbrek damarlarının toplam uzunlu*ğu 160 km'yi bulur. Böbreğe giren ka*nın büyük bir bölümü glomerül ağından geçerek toplardamar sistemine katılır. Kanın geriye kalan küçük bir bölümü ise glomerüllere uğramadan, böbreğin çalışması için gerekli kan dolaşımını sağlar.

Dinlenme durumundaki bir kişinin kalbi pompaladığı karım yaklaşık dörtte birini böbreklere gönderir. Böylece da*kikada 1,2 lt, 24 saatte ise 1.700 lt kan böbreklerde süzme işleminden geçer.

Böbreklerin temel görevi vücuttaki organik sıvıların niteliği ve niceliğini belirli bir düzeyde tutmaktır. Bu görev organizmada aşırı miktarda biriken maddelerin ve metabolizma artıklarının idrar olarak atılmasıyla gerçekleşir.

İdrar iki aşamadan geçerek oluşur. İlk aşamada kan glomerül ağından geçerek nefron borucuklarına süzülür. Atık maddelerin yanı sıra vücuda yararlı maddeler de içeren bu ilk idrar ikinci aşamada gene nefron borucukları tarafından geri emilir. Borucuklarda kalan son idrarda yalnız vücuttan atılması gereken maddeler ve ilk idrara oranla çok daha az miktarda su bulunur.

İlk aşamada bütün glomerül ağından nefron borucuklanna dakikada toplam 120 mi, 24 saatte 170 İt kan süzü*lür.

Bu ilk idrar miktarı kan basıncının belli sınırlar içindeki değişmelerinden bağımsız olarak sabit kalır. Böbreklerin iç düzenleme sistemi nefronlara geçen kan miktarını hep aynı düzeyde tutmaktadır.

Glomerüllerde dakikada toplam 120 mi kan süzülmesine karşılık bunun yüz*de 99'unu aşan bölümü geri emilir. Böylece dakikada 1 mi, 24 saatte 1,5 İt idrar dışarı atılır.

Uzak (distal) borucuklardan suyun geri emilimi ADH adlı hormon (antidi-üretik hormon) tarafından düzenlenir. Bu hormon hipotalamusun denetimi altında hipofizin arka lobundan salınır. Dolaşımda ve dolaşım dışındaki sıvının yalnız miktarına değil, içerdiği maddelerin yoğunluğuna ilişkin bilgiler de sinirler kanalıyla sürekli hipotalamusa iletilir.

Gereksiz yere su içmek gibi bir nedenle vücuttaki sıvı miktarının arttığı durumlarda hipotalamus hipofizin arka lobuna normalden daha az ADH salmasını "emreder." Böylece suyun uzak borucuklardan geri emilimi azalır ve atılan idrar miktarı çoğalır. Öte yandan vücut sıvılarında azalma ya da bu sıvılardaki çözünmüş maddelerin yoğunluğunda artma olduğu durumlarda kana daha çok ADH salınarak suyun geri emilmesi sağlanır. Bu düzenleme mekanizması çok duyarlı bir dengeye sahiptir. İlk idrarın geri emiliminde dakikada 1 ml'lik azalma bile 24 saatte atılacak son idrar miktarını büyük ölçüde artırır. Örneğin, dakikada geri emilen 119 mi ilk idrarın 118 ml'ye düşmesi, 24 saatte atılan idrarı 1,5 lt'den 3 lt'ye çıkarır. ADH hormonunun etkisi şekersiz diyabet (diabetes insipidus) hastalığında daha da iyi anlaşılır. Bu hastalıkta hipofizin arka lobu hormon salimini durdurur. Böylece uzak borucuklardan geri emilim gerçekleşmez ve günlük idrar çıkarma miktan 20 lt'yi aşar.

İlk idrarın geri emilimi en çok dakikada 119,8 ml'ye ulaşabilir. Bu da 24 saatte 300 mi idrar çıkarılmasına yol açar. Bu miktar organik metabolizma atıklarının vücuttan uzaklaştırılması için gerekli en az idrar miktarıdır (zorunlu idrar düzeyi). 24 saatte çıkarılan idrar miktarı 300 ml'nin altına düşerse vücutta bozukluklar görülür.

Akut Böbrek Yetmezliği

Akut böbrek yetmezliğinde çıkarılan idrar miktarı birden azalır ve buna bağlı olarak organik sıvı miktarı ile bu sıvı*nın içerdiği maddelerin yoğunluğu önemli ölçüde değişikliğe uğrar.

Birçok böbrek hastalığı akut böbrek yetmezliği belirtileri verebildiği için önce bu hastalıkları eleyecek incelemeler yapıldıktan sonra tam konur.

Akut Böbrek Yetmezliği Nedenleri

Bu hastalığın nedenleri üç aşamada incelenebilir: Böbreklerden önce, böbreklerde ve böbreklerden sonra ortaya çıkan bozukluklar. Başka bir deyişle, kanın böbreklere gelmesinden önce, böbreklerde süzülmesi sırasında ve daha sonra idrarın sidik torbasına akışı aşamasında çeşitli bozukluklar görülebilir. İlk grupta aşırı su kaybı ya da ağır dolaşım yetmezliği gibi durumlar sonucu dolaşımdaki kan ile damar boşluğu arasında ortaya çıkan bir dengesizlik söz konusudur. Kanın organizmanın her yerine yeterli miktarda ulaşamadığı bu gibi durumlarda bir dizi karmaşık refleks mekanizması devreye girer. Böylece beyin ve kalp gibi organların kansız kalmaması uğruna aralarında böbreklerinde bulunduğu bazı organlara kan akışı engellenir. Böbreklere yeterince kan gitmemesi ani ölümle sonuçlanabilir. Böbrek iskemisi, yani böbreklere az kan gitmesine bağlı bölgesel kansızlık, çıkarılan idrar miktarının birden azalmasına ve tamamen kesilmesine yol açar. Böbrek iskemisinin kısa sürdüğü durumlarda önemli yapısal bozuklukların görülmediği "işlevsel yetersizlik" ortaya çıkar. İskeminin uzun sürdüğü durumlarda ise ağır doku yıkımı ve bunu izleyen böbrek borucukları ve/ya da böbrek kabuğu (korteks) nekrozu (doku yıkımı) gelişir.

Böbreklerden kaynaklanan akut böbrek yetmezliği nedenleri bu organın çeşitli hastalıklarını kapsar.

Böbrek borucukları nekrozu: Akut böbrek yetmezliğinin en sık görülen nedenidir.
Akut glomerülonefrit: Ender durumlarda akut böbrek yetmezliğine yol açar.

Damar hastalıkları: Değişik biçimlerde ortaya çıkabilir. Emboli ya da tromboza bağlı olarak tıkanan damarlar her iki böbreği işlev dışı bırakabilir (iki yanlı, yaygın böbrek enfarktüsü). Kan*sız kalma ve/ya da damarların kasılıp büzülme refleksi sonucu glomerül ağı*nın bulunduğu böbrek kabuğu bölgesin*de nekroz, yani geriye dönüşsüz doku yıkımı ortaya çıkabilir. Kabuk nekrozu özellikle gebeliğin son aylarında septik (mikroplu) düşüğe bağlı akut böbrek yetmezliğinin bir sonucu olarak gelişir.

Enfeksiyonlar: Özellikle böbrekleri kansız bırakan ağır enfeksiyonlar böbreğin iç bölgesini (medulla) ya da bura*daki memecik (papilla) bölgesini nekroza uğratarak akut böbrek yetmezliği*ne yol açar.

Böbreklerden sonra akut böbrek yetmezliğine yol açan nedenler özellikle orta ve ileri yaşlarda görülür. İdrar yollarının tıkanması idrar çıkışını bütünüyle engelleyebilir (anuri). Örneğin, böbrek taşlan ya da boşaltım sistemi tümörleri idrar borusunu tıkayacak biçimde baskı yapabilir. Karın zarı arkasında oluşan lifli nedbe dokusu da idrar borusunu sararak tıkanıklığa yol açabilir.

Akut Böbrek Yetmezliği Tedavisi, Tedavi

Böbreklerden önce ve sonra ortaya çıkan bozukluklara bağlı olan akut böbrek yetmezliklerinde önce yüksek tansiyon, konjestif (dokularda su tutulması ve damarlarda kan toplanmasına bağlı) kalp yetmezliği ve hücre dışı sıvı azalması gibi, etken olan birincil hastalık tedavi edilmelidir. Akut böbrek yetmezliğinin başlıca nedenlerinden akut böbrek borucukları nekrozunun (doku yıkımı) tedavisinde temel amaç vücuttaki organik sıvıların ve bu sıvılardaki madde yoğunluklarının belli düzeylerde tutulmasıdır. Ayrıca böbreklerin boşaltım işlevi bozulduğu için vücuda zararlı metabolizma ürünlerinin yoğunluğu, beslenme ile alınan proteinlerin azaltılmasıyla dengelenmelidir. Çıkarılan idrar miktarının azaldığı dönemde olası enfeksiyonlara karşı hastayı mikroplardan uzak tutmak gerekir. Hastaya verilecek sıvı deri ve bağırsak gibi çeşitli yollarla yitirilen sıvı miktarı göz önünde tutularak belirlenmelidir. İdrar, kusma, ishal ve ateş hastanın gerçek su gereksinimini belirleyen sıvı kayıplarına yol açar. Hastaya verilecek sıvı miktarı saptanırken 250-500 gr arasında değişen günlük normal su kaybı temel alınır.

Ayrıca plazmada sık' sık sodyum düzeyine bakarak, sodyum yoğunluğu düştükçe ve*rilen sıvı miktarı azaltılır. Kusma ve ishal gibi yollarla aşın sıvı kayıplarının görülmediği hastalarda, kaybedilen sıvı miktarına ek olarak 24 saatte yaklaşık 400-600 ml sıvı vermek uygundur. Bu hastalara verilen yiyeceklerde enerji gereksinimi yeterli ölçüde karşılanmalı, ama yıkım ürünleri böbreklerden atılan proteinlerde kısıtlamaya gidilmelidir. Böbrek yetmezliğinde izlenecek beslenme düzenine ilişkin ayrıntılı bilgi "Salıklı Yaşam" cildinde verilmiştir. Hastalık hafif seyrediyorsa ağızdan, daha ağır durumlarda burundan mideye uzatılan sondayla, mide-bağırsak işlevleri bozuk hastalarda damardan besleme ypılır. Doğal olarak bu üç değişik yolla verilen besinler farklılık gösterir.

Ağız*dan beslemede uygun ölçüde karbonhidrat ve protein içeren, potasyum ve sodyum içermeyen, olabildiğince yağsız besinler verilmelidir. Beslenmenin burun sondasıyla yapılmasını gerektiren durumlarda daha önceden hazırlanmış, hastanın bütün beslenme gereksinimini karşılayacak karışımlar kullanılabilir. Damardan beslemede yüksek oranda glikoz (yüzde 25) içeren serumlar hastaya günde 100-200 gr glikoz sağlayacak biçimde verilir. Potasyum özel dikkat gerektirir. Böbrek yetmezli*ğinde plazma düzeyi artan potasyum, özellikle kalpte karıncıklar arasındaki elektrik iletişimini bozarak kalp durmasına yol açabilir. Bu tehlikeli etkisinden dolayı kanda potasyum artışı hemen denetlenmelidir. Kanda potasyum yükselmesi ağızdan iyon değişimi sağlayan reçinelerin verilmesi, potasyumun hücre dışı sıvılardan hücre içine geçmesini sağlayan şekerli çözeltilerin ya da ensülinin damar yoluyla verilmesiyle denetlenir. İyileşme belirtileri görülüp azalan idrar miktarında artış başladıktan sonra sıvı ve gıda alımındaki kısıtlamalar yavaş yavaş kaldırılır.

Ama protein alımı üre ve kreatininin kandaki değerleri normale ulaşana değin denetim altında tutulur. Tedaviyi yönlendiren idrar ve kan tahlillerinin sonuçlan normale dönünce tedavi kesilebilir. Hastaların büyük bir bölümünde perhiz yapmak, sıvı ve elektrolitleri ölçülü almak vücutta aşın sıvı tutulmasını önlemede, hücre dışı sıvıların bileşimini normal yoğunlukta tutmakta ve üremi belirtilerini ortadan kaldırmakta yetersiz kalır. Bu nedenle hastada idrarın azaldığı ya da bü*tünüyle kesildiği dönemde zaman geçirmeden diyalize başvurulur. Böbrek yetmezliğinde gecikmeden uygulanan periton (karın zan) diyalizi ya da hemodiyaliz (kan diyalizi) komplikasyonları büyük ölçüde önler.

Kronik Böbrek Yetmezliği Nedir

Kronik böbrek yetmezliğinde birçok böbrek hastalığının son evresini oluşturur. Böbreğin işlevsel birimleri olan nefronlardaki geriye dönüşsüz lezyonlar, böbreğin boşaltım görevini yerine getirememesine yol açar. Bu nedenle üre, ürik asit, kreatinin, sülfatlar gibi metabolizma atıkları dışarı atılamayarak vücutta birikmeye başlar. Proteinin son yıkım ürünü olan üre tek başına kanda zehir etkisi yapmasa da böbrek yetmezliğinin önemli bir göstergesidir. Bu nedenle böbrek yetmezliği belirtilerinin
görüldüğü geriye dönüşsüz son evreye üremi adı verilmiştir.

Kronik Böbrek Yetmezliği Nedenleri

Böbreğin işlevsel yapılarını etkileyen birçok hastalık kronik böbrek yetmezliğine yol açabilir. Ayrıca damar sistemine ait bozukluklar ve idrar yollarının tıkanması da kronik böbrek yetmezliği nedenleridir. Bu hastalığın başlıca nedenleri arasında glomerülo-nefrit, böbreğin damar hastalıkları, kronik piyelonefrit, yalnız nefronları etkileyen cıva gibi zehirli maddeler, böbrekteki enfeksiyonlar ve her iki böbreğin doğumsal hastalıkları sayılabilir. Çok sayıda nefronun işlev dışı kalması, organik sıvı dengesini sağlama işini geride kalan az sayıdaki nefrona yükler. Bu durumda dakikada 120 mi olan glomerüllerdeki toplam süzülme 20-30 ml'ye düşer ve böbrek borucuklarının taşıma yeteneği de azalır. Sonuçta üretilen idrarın miktarı ve özellikleri değişir: Atılacak maddelerin artması, hastalığın ilk dönemlerinde suyun borucuklardan vücuda geri emilmesini engeller. Bir başka deyişle böbrek iyi süzemediği atıkları bol süzerek uzaklaştırmaya çalışır. Bu nedenle hastalık başlangıcında çıkarılan idrar miktarı artar (poliüri). (Yalnız büyük işlev kaybının görüldüğü kronik böbrek yetmezliği evrelerinde idrar miktarı azalır.) Böbrek yetmezliğinin poliüriye eklenen ilk belirtileri arasında aşın su içme sayılabilir.

Hasta böbrekler idrarı gerektiği gibi yoğunlaştırma ve seyreltme özelliklerini de yitirmişlerdir. Bu nedenle koşul*lar değişse bile idrarın özgül ağırlığı sürekli olarak 1010 gr/lt dolayında kalır (normal değerler 1006-1025 arası). Buna aynı yoğunlukta kalan idrar anlamına izostenüri denir. Nefronların idrar yoğunluğunu değiştirme yeteneklerini yitirmeleri elektrolit denge bozukluklarına yol açar. Bazı olgularda böbrek borucuklarından geri emiliminin ortadan kalkmasına bağlı olarak gelişen sodyum kaybı, vücutta sodyum düzeyinin düşmesine neden olarak kan ve öbür hücre dışı sıvıların azalmasına yol açar. Kan hacminin azalması, kan basıncının düşmesine ve buna bağlı olarak ilk idrar miktarının azalmasına yol açar. Potasyum dengesinde belirgin sapmalar görülmez. En azından böbrek yetmezliği idrar azalmasıyla seyreden döneme girmedikçe potasyum normal değerlerini korur.

Kronik böbrek yetmezliğinin belirgin özelliği olan ilk idrar miktarının azalması vücutta fosfat tutulmasına yol açar. Fosfatlar kalsiyumu bağlayarak kalsiyum fosfatları oluşturur. Böylece kanda serbest kalsiyum miktarı azalır. Bu azalma paratiroit bezinden parathormon salgılanmasını uyarır. Parathormonun bir görevi kalsiyumun depolandığı kemiklerden ayrılarak kana geçmesini sağlamak ve kanda kalsiyum düzeyini normal düzeye çıkarmaktır. Böbrek yetmezliğinin bir sonucu olan hiperparatiroidizm (paratiroit bezinin aşırı çalışması) kemik dokusunda incelmeye (kemik erimesi) ve kist oluşumuna yol açar. Kemikler kırılacak ölçüde zayıflar. İdrarda kalsiyum düzeyi yükselir ve bir anlamda eriyen kemiklerin idrarla dışarı atıldığı evreye girilir. İlk idrar miktarının azalması fosfatların yanı sıra sülfat ve besinlerin yıkılması ile oluşan organik asitlerin atılmasını da engeller. Böylece organik sıvılarda biri*ken bu maddeler asidoza (asit düzeyi*nin artması) yol açar. Kronik böbrek yetmezliğinde asidoz durumunun ortaya çıkmasına böbrek borucukları da önemli bir katkıda bulunur. Borucuklar yeterli miktarda amonyum iyonu, üretemez ve böylece asit fazlasının amonyum tuzları halinde vücuttan atılması gerçekleşmez.

Akut böbrek yetmezliği nedenleri; Kanama, Yaralanma, yanıklar, ülser delinmesi vb.

Damar içi hemoliz (alyuvar parçalanması) Yanlış kan nakli, sıtma vb.

Damarsal olaylar Böbrek atardamarında tromboz (pıhtı oluşu*mu), iki yanlı kabuk nekrozu (doku yıkımı) vb.

Enfeksiyonlar Akut hepatit, akut piyelonefrit vb.

Aşırı duyarlılık tepkileri Akut glomerülonefrit, kızartılı lupus, mantar zehirlenmesi vb.

Su ve elektrolit kaybı İshalli ağır bağırsak iltihapları, uzun süren kusma, idrar söktürücülerin uzun süre kullanılması vb.

İdrar yollarını tıkayıcı hastalıklar İdrar borusunu tıkayan tümörler, taşlar vb.

Böbreğe zehirli etkisi olan maddeler Cıva, karbon tetraklorür, fosfor vb.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Böbrek Yetmezliğinde Beslenme

Böbrek hastaları, ister diyalize girsin, isterse girmesin mutlaka diyet yapmalıdır. Üstelik bu diyeti, konusunda uzman beslenme ve diyet uzmanıyla birlikte hazırlamalıdır.

Beslenme ve diyet uzmanı, hastanın idrarının miktarına, diyabet, yüksek tansiyon gibi diğer hastalıklarının varlığına, kilosuna, boyuna, kanındaki potasyum, fosfor ve sodyum değerlerine bakarak bir diyet listesi hazırlar.

Ülkemizdeki diyaliz merkezlerinde zorunlu olarak beslenme ve diyet uzmanı bulunur. Her hastanın diyet tedavisi ayrı planlandığı ve uzun süreli takip gerektiği için hastalar, kendilerine özel olarak hazırlanan diyet listelerini mutlaka uygulamalıdırlar.

Diyette nelere dikkat edilmeli?
· Böbrek hastalarının içtikleri sıvı, protein ve yiyeceklerle aldıkları minerallerin miktarı önemlidir. İyi bir diyet listesi, tüm bu miktarlara göre hazırlanmalıdır. Ara sıra da diyette değişiklikler yapılır.
· Hastanın kilosuna göre ideal kilosu hesaplanır. Buna göre günlük alınan protein alımı belirlenir.
· Böbrek hastalıklarında mutlaka tuz azaltılmalıdır. Özellikle yüksek tansiyon hastalığı da varsa, böbreğin yükünü azaltmak için tuz tamamen kesilmelidir. Dil, tuzsuz bir lezzete 6 ayda alışır. Bu nedenle böbrek yetmezliği yaşayan hastaların sabırlı olması gerekir.
· Katkı maddelerinden uzak durulmalıdır.
· Potasyum kısıtlanmalıdır. Potasyum içeren, asma yaprağı, patates, yeşil yapraklı sebzeler ve bazı meyveler çok az tüketilmelidir. Fosforu yüksek olan yoğurt, peynir, süt, hatta balık da, hastanın durumuna göre ya kısıtlanmalı veya farklı pişirme teknikleri uygulanmalıdır.
· Salamuralar, konserveler, hazır gıdalar, tütsülenmiş etler, kuruyemişlerin tüketimi de sınırlandırılmalıdır.
· Yiyeceklerde kullanılacak pişirme teknikleri, yiyecek değişim miktarları her hasta için farklıdır. Böbrek hastaları aynı zamanda diyabet hastaları da olabilirler. Bu nedenle yiyecek ölçümleri herkes için farklı olmalıdır.

mylifediyet
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Ödem'e ve böbrek taşlarına iyi gelen şifalı bitkiler

Mineral kalıntılardan oluşan böbrek taşlarının veya böbrek kumunun oluşumu; sinirliot, koyun otu, ısırgan otu, huş ağacı yaprağı gibi şifalı bitkilerin yardımıyla önlenebiliyor.

Pek çok bitki, hafif böbrek hastalıklarında kullanılabiliyor. Ancak, yaşamımız için çok önemli olan bu organımızla ilgili tüm rahatsızlıklar, önce uzman doktorlar tarafından tedavi edilmelidir.

Ödemler (bedende sıvı birikimi)

Böbrekler yeterince sıvı atamadıklarında, bacaklarda ve ayaklarda ödem oluşur. Öncelikle atkuyruğu olmak üzere hindiba, civanperçemi, ısırgan otu ve huş ağacı yaprağı çayları başarıyla kullanılabilir. Yeşil mercimek kaynama suyu veya çorbası da ödemlerin çözülmesinde yardımcı olabilir.

Böbrek taşları

Mineral kalıntılardan oluşan böbrek taşlarının veya böbrek kumunun oluşumu şifalı bitkilerin de yardımıyla önlenebilir.

Besin maddeleri mümkün olduğunca az asit içerikli olmalıdır. Oxalit asit oranı yüksek olan besinlerden (örneğin ıspanak) uzak durulmalıdır.

Bünyesi taş oluşturmaya yatkın olanların, sistemin gereğince yıkanabilmesi için bolca su içmeleri gerekir. Böbrek taşlarının şifalı bitkilerle tedavisinde, taş oluşumunu önleyici (Lithagoga) niteliklere sahip olan ve oluşmuş olan taşları ve kumu çözerek atılmasını sağlayan, ayrıca olası birikimleri önleyen bitkilerin kullanımı gerekir.

İdrar artırıcı ilaçlar da böbreklerden geçen sıvının artırılması yoluyla, kalıntıların atılabilmesine yardımcı olurlar. Taş oluşumunu önleyen bitkiler da zaten genellikle idrar artırıcı özelliğe sahiptirler.

Sinirliot (yaprak ve tohum), havuç, koyun otu, ısırgan otu, kara turp, huş ağacı yaprağı, taş anasonu, kayışkıran kökü, dulavrat otu kökü, kuş ekmeği bu amaçla kullanılabilir.

saglikveguzellik
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Böbrek transplantasyonu (böbrek nakli)

Son evre böbrek yetmezliğinin en uygun tedavi şekli böbrek nakli (böbrek transplantasyonu) dir.

Böbrek transplantasyonunda iki organ kaynağı vardır.
1- Canlı verici
2- Kadavra


Canlı Vericiler
1. Derecede akrabalar (Anne, baba, kardeş ve çocuklar)
2. Derecede akrabalar (Hala, amca, dayı, teyze) ve akraba olmayan uygun vericiler (B5 gibi) dir.

Böbrek nakli yapılacak hastalar için kesin bir üst yaş sınırı yoktur. Ancak 65 yaşın üzerindeki hastalarda, ameliyat sonrası sorunlar daha sıklıkla geliştiği için, bu hastalara diyaliz tedavisine devam etmelerini önermek daha yerindedir. Transplantasyondan sonra, takılan böbreğin reddini önlemek için verilecek ilaçlar vücut direncinizi ve savunmasını azaltacaktır. Bu nedenle yakın zamanda geçirilmiş bulaşıcı bir hastalık söz konusu ise bu hastalık tamamen iyileşene kadar ameliyat olmanız sakıncalıdır. Kanser olan kişilere de böbrek nakli yapılabilir. Ancak bunun için önceden yeterli bir tedavi uygulanmış olması ve en azından 1 yıl süre ile hastalığın tekrarlanmadığının saptanması gereklidir. Böbrek yetersizliğine yol açan bir kısım hastalıklarda, takılan böbrekte de aynı hastalık nüksedebilir. Bu nedenle bazı diyaliz hastalarında transplantasyon bir süre için geciktirilir. Yakın zamanda kalp krizi veya kısmi felç geçirilmiş olması da ameliyatın ertelenmesini gerektirir. Söz konusu hastalıkların yeterince tedavi edilmesinden sonra böbrek nakli tekrar gündeme gelebilir. Önemli olan bir başka konu da, transplantasyonun maddi giderleridir. Bu tedavi şeklinde, ameliyat sonrasında böbreğin reddini önlemek için yaşam boyunca özel ilaçlar uygulanır. Bu ilaçların bir kısmı yurt dışından getirilmektedir ve oldukça pahalıdır. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu'na bağlı ya da devlet memuru olan hastaların tedavi ve ilaç giderlerini ilgili kurumlar karşılamaktadır.

Ancak sosyal güvencesi olmayan hastaların, oldukça yüklü olan tedavi ve ilaç giderlerini karşılamaları zordur. Bu yüzden hastaların sağlık güvencesine kavuşmaları mutlaka gereklidir.


Transplantasyon Öncesinde Hastaların Dikkat Etmesi Gereken Noktalar;


1. Beslenme: Diyaliz tedavisi döneminde de beslenme çok önem taşır. Ancak transplantasyon sonrasında, özellikle ilk aylarda, yüksek dozlarda kullanılan ilaçların vücudunuz üzerinde olumsuz etkileri önleyebilmek için transplantasyon öncesinde yiyeceklerinize daha fazla önem göstermeniz gerekecektir. Bu dönemde et, süt, yumurta, peynir gibi hayvansal gıdaların alımı ön planda tutulmalıdır.


2. Diş Bakımı: Çürük dişler veya diş etlerindeki iltihabi hastalıklar transplantasyon sonrasında bazen önemli sorunlara yol açabilir. Bunu önleyebilmek için 3-6 ay gibi aralıklarla diş hekimine gitmeniz ve gereken tedavileri yaptırmanız yararlıdır. Diş çürümelerini önlemek için dişlerinizi düzenli bir şekilde fırçalamaya önem göstermelisiniz.


3. İnfeksiyon Hastalıklarından Korunma: Transplantasyon sonrası dönemde uygulanacak tedaviler İnfeksiyon hastalıklarının daha ciddi seyretmesine neden olabilir. Bu nedenle ameliyat öncesinde herhangi bir bulaşmayı önlemek için ateşli ve bulaşıcı hastalığı olan bireyler ile aynı ortamda bulunmamaya dikkat ediniz. Ailede bulaşıcı hastalığı olan bir kimse varsa, kişisel eşyalarınızı (tabak, çatal, havlu, jilet vb.) ayırınız. Transplantasyon öncesinde böyle bir hastalık ortaya çıkarsa ameliyatınızın ertelenmesi gerekebilir.


4. Kadavra Transplantasyonu Hazırlık Polikliniği Kontrolleri: Polikliniğe ilk kez başvurduğunuzda, kadavra böbreği bekleme listesine yazılacak ve bundan sonra belli aralıklarla kontrollere gelmeniz önerilecektir. Her gelişinizde bir sonraki kontrol için randevu alınız. Sizce önemsiz bile olsa her türlü yakınmanızı poliklinikte kontrolünüzü yapan hekime, Ya da diyaliz hekiminize Mutlaka bildiriniz.


5. Doku Grubu Tayini Laboratuarındaki Kan Kontrolleri : Kadavra böbreği bekleme listesindeki hastalar belli aralık ile transplantasyon ünitesine çağırılacaktır. Yapılacak incelemelerde kanlarında organ reddine rol oynayabilecek özel maddeler gelişip gelişmediği kontrol edilecektir. Çağırıldığınız tarihte mutlaka Kontrole gereken kan testlerinizi yaptırınız.


Transplantasyon Sonrası Genel Bilgiler ve Uyulması Gereken Kurallar;
Genellikle canlı vericilerden alınan böbrekler hemen çalışmaya başlar ve bir daha diyalize girme gereksinimi kalmaz.
Kadavra vericilerden yapılan transplantasyonlardan sonra ise, yeni böbreğin çalışmaya başlaması bazen 2-3 hafta kadar gecikebilir. Bu süre içinde destekleyici diyaliz tedavileri uygulanır, böbrek yeterli olarak çalışmaya başladığında ise diyaliz tedavisine son verilir.
Ameliyattan sonra hastanede kalma süresi her şeyin normal geliştiği ve sürdüğü koşullarda, ortalama 2 - 4 hafta kadardır. Böbrek nakli olduktan sonra sizleri artık yeni bir yaşam bekliyor. Yeni böbreğinizle ömür boyu sağlıklı yaşamanız mümkün. Diyaliz dönemine göre daha az kısıtlamalı bir yaşam. Ancak burada da bazı kurallar var. Sağlıklı, kaliteli bir yaşam için pek çok şey sizin elinizde. Doktorlarınız, hemşireleriniz ve size yardımcı olacak diğer sağlık görevlileriyle tam bir işbirliği içinde olmanız sizi daha mutlu kılacaktır.

Böbrek nakli olduktan sonra hastanın sosyal hayata dönmesi, normal bir aile ve ev hayatı sürdürmesi, daha önceden yaptığı işini yapması mümkündür. Böbrek naklinden sonra beden gücünün yerine gelmesi bir süre alabilir. Naklin ilk aylarında özellikle enfeksiyon hastalıklarından korunmak için hasta kısıtlı bir hayat sürdürmek zorundadır; bu sebeple uyulması gereken bazı kurallar vardır. Bunlar hem böbreğin, hem de hastanın korunması açısından önemlidir. Burada önemli bazı kurallar hatırlatılmıştır.

Naklin ilk 3 ayında bir Hasta Not Defteri hazırlamanız, tansiyon, ateş ve kan basıncı takibiniz açısından size ve sizi takip eden ekibe kolaylıklar sağlar. Bu deftere;

1. Günlük ateş takibini (sabah ve akşam),
2. Günlük ağırlık takibini,
3. Günlük tansiyon takibini kaydetmelisiniz. Tansiyon hep aynı koldan 5 dakika istirahat ettikten sonra ölçülmelidir. Tansiyon ölçtürmeden 30 dakika önce çay, kahve ve sigara içilmemelidir. Digital (bilekten ölçen) otomatik tansiyon aletlerinin kan basıncını yanlış ölçebileceğini hatırda tutunuz, İstirahat sırasında ölçülen tansiyonun 135/85 - 125/75 mm Hg arasında olması normaldir.
4. Günlük idrar takibine ve ayrıca aşağıdaki noktalara dikkat ediniz.
5. İlaçları doktorun söylediği biçimde., aynı saatte alınız ve kendi kendinize ilaç dozunu ve miktarını değiştirmeyiniz ve doktora danışmadan ilaç almayınız.
6. İlk 3 ay lokanta, sinema, otobüs, tren, kahvehane, tiyatro, düğün, nisan, sünnet düğünü gibi halka açık ve kalabalık yerlere gitmeyiniz.
7. İlk 3 ayda, bir odada iki veya daha çok kişi olduğunda mutlaka maske takınız.
8. Ellerinizi sık sık yıkayınız, vücut ve diş temizliğine dikkat ediniz.
9. Kuş beslemeyiniz ve bahçe ve bitkilerle doktor izin verinceye kadar uğraşmayınız.
10. Beş kilogramın üzerinde ağırlık taşımamaya gayret ediniz.
11. Böbrek üzerine bastırmayınız veya buraya baskıya neden olacak egzersiz yapmayınız.
12. ilk bir ay kesinlikle araba kullanmayınız.
13. Sigara içmeyiniz.
14. Alkolden uzak durunuz.


BESLENME:

Böbrek nakli olduktan sonra zararlı maddelerin yeni böbrek tarafından kandan hızla temizlenmesiyle hastanın iştahı açılır. Öte yandan yeni ve normal bir hayata kavuşmak da iştah üzerinde olumlu etki yapar. Aynı zamanda kortizonlu ilaçların (Deltacortil, Prednol, Codelton vb.) iştahı arttırdığı da unutulmamalıdır. Bu nedenler ile çoğu kez hastalar böbrek nakli olduktan sonra çok yemek yiyerek kilo alırlar.

Diyetteki kısıtlamalar, transplantasyon yapıldıktan sonra, diyaliz dönemine oranla çok azalacaktır.
Ancak bu dönemde de uyulması gereken önemli kurallar vardır.

Kilo artışı ile metabolizma sonucunda ortaya çıkan ve böbrek tarafından uzaklaştırılan atık ürünlerin miktarı artar; bu da böbreğe ayrı bir yük getirir ve böbreğin zarar görme olasılığı artar. Ayrıca aşırı yemek kan şekerinde de yükselmeye neden olabilir.

Böbrek nakli olduktan sonra:

İştahınızı frenlemeye çalışmalısınız, lîıınnn için sofraların: ve sade hazırlayınız. Yağsız veya az sıvı yağlı salataları bolca yiyerek açlığınızı bastırmaya çalışınız. Yemekleri küçük tabaklara koyup, lokmalarınızı uzun süre çiğneyiniz. Yemek sırasında su veya düşük kalorili içecekler içiniz.

Yemekleri doktorunuz aksine bir şey söylemedikçe az tuzlu pişiriniz. Tuzsuz yemek iştahınızı azaltır. Tuzla muamele edilmemiş baharatları kullanmanızda sakınca yoktıır.

Kan yağlarınızın (kolesterol ve trigliserid) normal olması için kolesterolü yükseltecek gıdalardan kaçınmalısınız.

Yemeklerinizi zeytinyağı, ayçiçek yağı, mısırözü gibi sıvı yağlarla pişiriniz. Katı yağ yerine buzdolabında yumuşak kalan yağları tercih ediniz.

Kızartma yerine ızgara, teflon tavada yağsız pişirme, bullarda pişirme gibi yöntemleri kullanınız. Mümkün olduğunca az ekmek yiyiniz. Temizliğinden emin olmadığınız yerlerde yemek yemeyiniz.

Bal, çikolata, reçel, marmelat ve pasta gibi çok fazla şeker içeren gıdalar kan şekeri yüksek olan hastalarda kesinlikle yasaldır. Kan şekeri normal olan hastaların da bunlardan fazla tüketmeleri uygun değildir.

Cips, çerez, kuru yemiş gibi atıştırmalık gıdalar sizin için zararlıdır. Bunlardan kaçınmaya özen gösteriniz. Konserve gıdalardan, hazır yemeklerden kaçınınız. Düzenli egzersiz yapmanız hem iştahınızı azaltacak hem de kilo almanızı engelleyecektir.

Yeni uğraşlar edinmeniz, içinizdeki sanatkarı uyandırmak için çeşitli el işleri ve maket yapma, değişik konularda kitap okuma, satranç öğrenme gibi faaliyetlerde bulunmanız iştahı frenleyecek ve sizi sıkıntılı düşüncelerden uzak tutacaktır.



Kolesterol İçeren Gıdalar
Kolesterol sadece hayvansal gıdalarda bulunur. Yumurta sarısı ve beyin en zengin kolesterol kaynaklarıdır. Tereyağı, karaciğer, beyin, böbrek, dalak, dil gibi sakatatlar, karides, kalamar gibi deniz ürünleri, kırmızı et, süt ve süt ürünleri de fazla miktarda kolesterol içerirler.

Eğer ek olarak yüksek tansiyon ve kalp hastalığınız yoksa günlük diyetinizi aşağıdaki gibi düzenleyebilirsiniz:

Sıvı yağ ve buzdolabında yumuşak olan yağlarla yemek yapılmalıdır.

Derisi alınmış tavuk, hindi ve balık eti serbestçe kullanıla bilet halde yağı alınmış kırınızı et az miktarda kullanılmalıdır.

Az yağlı süt, az yağlı ve tuzu alınmış peynir yenebilir. Günde, iki kez 30- 35 gram beyaz peynir (sabah ve ikindi), bir veya iki bardak ( 200 mi ) süt ve günde bir kase yoğurt uygun miktarlardır.

Yumurta haftada iki gün yenilebilir. Eğer kolesterol yüksekliği yoksa sadece beyazı daha fazla da alınabilir.

Etsiz sebze yemekleri ve salatalar istenildiği kadar tüketilebilir. Muz, üzüm gibi meyveler fazla şeker içerirler, fazla yememeye dikkat etmek gereklidir. Günde iki porsiyon meyve yenebilir (orta boy bir adet elma, orta boy bir adet portakal, orta boy bir adet şeftali, orta boy bir adet armut, yarım muz, 3-4 adet kayısı, 10-12 adet kiraz, 8-10 adet çilek, 2 adet incir, 15-20 tane üzüm, bir dilini karpuz, bir dilim kavun, 2-3 adet mürdüm eriğinin her biri bir porsiyondur.)
Günde 3-4 ince dilini ekmek tüketilebilir. Hepsi aynı günde, olmamak üzere pilav, makarna, yağsız veya az sıvı yağlı yoğurt ilavesiyle mantı haşlanıp yenebilir.

Süt ve yoğurt yerine muhallebi, sütlaç yenilebilir.


EGZERSİZ VE SPOR:
Böbrek nakli olmuş hastaların iş ve egzersiz yapabilme güçleri hemodiyaliz ve periton diyalizi hastalarından daha iyidir ve normal insanlara yakındır. Ancak bu, nakilli hastaların her istedikleri egzersiz programı ve sporu yapabilecekleri anlamına gelmez.

Spor yapmaktaki amaç daha sağlıklı bir bedene sahip olmak ve ilaçların yaratacağı yan etkileri en aza indirgemek olmalıdır.

Egzersize başlamak için böbrek naklinden sonra en az 6 hafta beklemek gereklidir. Önceleri, kortizonlu ilaçlara bağlı olarak adale zafiyeti (kas güçsüzlüğü) olabilir. Yapılacak egzersiz kasın çalışma gücünü arttıracak, tansiyonu düşürecek ve böbreklere yük bindirmeyecek şekilde olmalıdır. Aerobik, düz bisiklet sürmek, yürüyüş, temiz bir denizde yüzmek hem kalp ve akciğer hem de kas iskelet sistemi için en iyi, en güvenilir egzersizlerdir. Haftada en az 2 veya 3 kez 30-40 dakikalık (en fazla 180 dakika /hafta) hareket uygun olur.

Hastaların, vücutlarına darbe gelecek futbol, voleybol, basketbol, tenis, judo vb., sporları kesinlikle yapmamaları, ağırlık kaldırarak vücut geliştirmeye çalışmamaları gerekir.


Egzersiz yapmadan önce;
Doktorunuza kalp ve iskelet sisteminin egzersiz için uygun olup olmadığı ve en iyi egzersizin ne olduğunu danışınız.

Yavaş yavaş başlayıp giderek egzersiz miktarını artırınız.

Çok soğuk ve çok sıcak ortamlarda egzersiz yapmayınız.

Egzersiz yaparken pamuklu ve teri emecek giysileri tercih ediniz. o Egzersizin bir yarış olmadığını, amacın ilaçlara bağlı ortaya çıkacak kas ve iskelet sistemini ilgilendiren yan etkileri en aza indirmek, kilo vermek, tansiyonu düşürmek, psikolojik rahatlama sağlamak için bir araç olduğunu biliniz.

Egzersize bağlı bir problem ortaya çıktığında doktorunuza danışınız.


CİNSEL HAYAT:
Böbrek naklinden sonra hem kadın hem erkek hastaların çoğunda diyalize girdikleri döneme göre cinsel arzu ve cinsel güçte artma ortaya çıkar. Böbrek nakli ile vücuttaki hormonlar düzene girer; örneğin hemodiyalizde iken adet görmeyen kadın hastalar adet görmeye başlarlar. Aynı şekilde, erkek hastalarda da diyaliz dönemine göre cinsel güçte belirgin düzelmeler görülür. Ancak, yine de bazı hastalarda ilaçlara ve esas hastalıklarına bağlı olarak (örneğin şeker hastalığı) cinsel güçte azalma (iktidarsızlık) ortaya çıkabilir. Bazen de çocuk sahibi olmamak bir problem olarak karşımıza çıkar.

Erkek hastalarda ortaya çıktığında çok rahatsız edici olan, cinsel güç azalması tedavi edilebilir bir durumdur. Böyle şikayeti olan hastaların takip eden doktorlarına bunu danışmaları halinde gerekli incelemelerden sonra yakınmalarından tamamen kurtulmaları mümkündür.

Cinsel problemler, her insanının karşılaşacağı sorunlardandır. Lütfen doktorunuzdan size bir zaman ayırmasını isteyerek bu tip problemlerinizi iletiniz veçözümlerini talep ediniz. Doktorunuza, aile ile hayatınızda sorunlara neden olabilecek bu tip rahatsızlıkların çözümü için eşinizle de beraber başvurabilirsiniz..

Böbrek nakli olmuş kadınlarda ise nakilden sonra adet bozuklukları, az veya çok adet görme, düzensiz adet görme yakınmaları olabilir. Bunun için kadın-doğum doktorları ile temasa geçerek tedavi planlanır.

İlk 6 hafta cinsel ilişkide bulunmamalısınız. Daha sonrası doktorunuzla konuşarak cinsel ilişkiye başlayabilirsiniz.

Eşlerden birinde akıntılı bir hastalık varsa mutlaka prezervatif kullanılmalı ve tedavi için doktora beraber başvurulmalıdır.

Çok eşi olanlarla ilişkiye girmekle ve/veya evlilik dışı ilişkilerle cinsel hastalık kapma ihtimali çok fazladır. Bu tip ilişkilerden kaçınınız.

Önemli bir problem de nakilden sonra tekrar normale dönen yumurtalık fonksiyonu nedeniyle istenmeden hamile kalınmasıdır.

Doğum kontrolü için doğum kontrol hapları yasak değildir; ancak kalp, damar sisteminde problemlere yol açabilirler, ayrıca yüksek tansiyonlu hastalar için bu ilaçlar uygun değildir. Spiral kullanmaktan kaçınınız. Takvim yöntemi güvenli bir yöntem değildir. En iyi yöntem erkeklerin prezervatif kullanmasıdır.

Böbrek nakli olduktan sonra isteyen erkek ve hanım hastalar çocuk sahibi olabilirler. Ancak hanımların böbrek naklinin üzerinden 2 yıl geçmeden hamile kalmaları uygun değildir. Hamile kalmadan önce doktora danışmak gereklidir. Eğer hamilelik yeni böbreğinize yük getirecekse hamile kalmaktan kaçınınız. Bu durumu eşinizle beraber doktorunuzla konuşunuz.
Hamilelik döneminde yakın takibiniz zorunludur.
Hamileyseniz hem doğum doktorunuzun hem de böbrek doktorunuzun öğütlerine uyunuz.


SOSYAL HAYAT:
Ameliyattan 3 ay sonra işinize dönebilirsiniz. Ancak yaptığınız iş konusunda doktorunuza bilgi vermeniz gereklidir. Uygun bulunmaz ise iş değişikliği yapmanız gerekebilir.

Öğrenciyseniz okulunuza gidebilirsiniz. Ancak; okullar, fabrikalar gibi kalabalık yerlerde grip gibi enfeksiyon hastalıklarına yakalanma ihtimali fazladır. Kış mevsiminde korunmaya dikkat etmek gereklidir. Grip aşısı olunmasında fayda vardır.

Nakilden sonra seyahat etmenizde sakınca yoktur. Ancak uzun mesafeli gezilerden önce doktorunuza danışmalı, yanınıza yeterince ilaç almalı, sizi ve hastalığınızı tanıtan bir kart veya rapor bulundurmalı ve gittiğiniz yerde karşılaşacağınız bir problem olduğunda başvurabileceğiniz nakil merkezi veya doktorun adresi ve telefonunu önceden kaydetmelisiniz.

Organ nakilli hastalar ilaçlarını düzenli kullanıp takiplerine düzenli geldikleri takdirde önemli bir problemle karşılaşmadan uzun yıllar sağlıklı olarak yaşayabilirler. Tüm hayatınızı nakledilmiş böbreğinize odaklamayınız, çünkü organ kaybetme endişe ve korkusu önemli bir stres nedenidir. Stres ise çağımızın en önemli hastalıklarından birisidir.

Ayrıca, konuya ve hastalığınızla ilgili olarak gelişigüzel kişilerin bilgilerine itibar etmeyiniz. Problemlerinizi doktorunuzla açık seçik olarak konuşunuz. Gerekirse psikolojik destek de isteyebilirsiniz.

yasamhastanesi
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Periton Diyalizi Nedir?

Böbrek Yetmezliği tedavisinde kullanılan diğer tedavi yöntemidir. Bu yöntemle karın boşluğuna bir katater yerleştirilir. Bu kataterden verilen diyaliz sıvıları ile karın boşluğu doldurulur. Karın zarı bir filtre görevi görür. Kandan zararlı madde ve fazla sıvılar karın boşluğundaki sıvıya geçer. Bu sıvının boşaltılması ile vücutta biriken fazla sıvı ve zehirli maddeler vücuttan uzaklaştırılır.

Bu tedavinin yapılabilmesi için cerrahi bir işlemle karnınıza periton katateri denilen yumuşak bir boru yerleştirilir. Operasyon yerinin iyileşmesi için 2-3 haftalık bir dönem beklenmesi gerekir. Bu katarer sıvıların karına verilmesine ve boşaltılmasına imkan verir.



Periton Diyalizi Yöntemleri:

1- SAPD (Sürekli Ayaktan Periton Diyalizi):

Hastanın vücut yapısına göre çocuklarda 100 - 1000 mL, yetişkin insanlarda 2000 - 2500 mL, kadar özel periton diyaliz solüsyonu karın boşluğuna verilir. Vücuda verilen solüsyon 4-6 saat kadar karın boşluğunda kaldıktan sonra yeni solüsyonla değiştirilir. Bu zaman süresince kanda bulunan üre, kreatinin gibi atık maddeler ve vücutta bulunan fazla sıvı, diyaliz solüsyonuna geçer. Karın boşluğuna diyaliz sıvısının verilmesi ve boşaltılması, yer çekimi ile gerçekleştirilir. Bu işleme "Diyaliz Torba Değiştirme İşlemi" denir. Diyaliz işlemi hasta tarafından günde 4-5 kez yapılır. Bu şekilde uygulanan periton diyalizine SAPD (Sürekli Ayaktan Periton Diyalizi) denir.

2. APD (Aletli Periton Diyalizi)
Evde makina aracılığı ile uygulanan periton diyalizi işlemine APD (Aletli Periton Diyalizi) denir. Bu tedavi biçiminde, hasta yatmadan önce set ve solüsyon torbalarını periton diyalizi makinasına yerleştirir ve maki-nasını önerildiği şekilde programlar. Kişi uyurken gece boyunca (8-10 saat), makina karın boşluğuna diyaliz sıvısını verir, bekletir ve boşaltır. Kişinin durumuna göre tedavide değişiklik yapılabilir

PERİTON DİYALİZİNİN İYİ YÖNLERİ

* Hasta,periton diyalizi hemşiresi tarafından eğitimi verildikten sonra tedavisini kendi başına yapabilir, hastaneye bağımlılığı azalır
* Gıda ve sıvı alımı daha serbesttir.
* Tansiyon kontrolü daha iyi sağlanabilmektedir.
* Hemodiyalizde olduğu gibi kan kaybı görülmez.
* Eğitimi basit ve süresi kısadır.
* Kalp ve damar sistemine yüklenme az olduğundan, özellikle yaşlı hastalarda ve çocuklarda tercih edilen bir tedavi şeklidir.
* Periton Diyalizi, hastanın günlük yaşantısına devamını sağlar (okul, iş, seyahat, tatil)


PERİTON DİYALİZİNİN SAKINCALI YÖNLERİ

* SAPD' (Sürekli Ayaktan Periton Diyalizi) de günde 4-5 değişim yapmak gerekir.
* Protein kaybı olabilmektedir.
* Hastanın karnında sürekli bir kateter kalmaktadır.
* APD'de hasta gece boyunca makineye bağlı kalmaktadır.
* Enfeksiyon riski vardır
-Katetere bağlı enfeksiyonlar
-Peritonit (karın içi zarın iltihabı)

diyaliz.name
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Böbrek taşları

Böbrek taşı nedir?

Böbrek taşı böbreklerin içinde çeşitli maddelerin kristalizasyonu (taşlaşması) sonucu oluşan maddelerdir. Taşların çoğunluğu kalsiyum oksalat taşları olmakla beraber, bazıları kalsiyum fosfat, ürik asit ve başka maddelerdir. Bu taşlar böbrekte kalabilir, büyüyebilir veya böbreklerden hareket ederek böbrekler ile idrar kesesini birleştiren idrar yollarına ilerleyebilir.

Böbrek taşları kimlerde olur ?

Böbrek taşları erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha sık rastlanır. Sıcak mevsimlerde daha sık oluştuğu bildirilmektedir( vücutta su kaybı daha fazla olur). Özellikle diyetin bazı taşların oluşumuna zemin hazırladığı kabul edilmektedir. Böbreklerden süzülen su miktarı ile yakın ilgisi olan böbrek taşları, özellikle vücudu taş oluşumuna yatkın olan kişilerde su kaybı meydana gelmesiyle idrar yoğunlupu artar ve kristalleşme kolaylaşmaktadır. Bunun yanında bol sıvı alan kişilerde de taş oluşumu nadirdir. Diyet, metabolizma değişiklikleri ve bazı hastalıklar da taşların oluşumunda rol oynayan faktörlerdir.

Böbrek taşı ile beraber olan şikayetler

Böbrek taşları dayanılmaz ağrılara neden olabileceği gibi, hiçbir belirti vermeyebilir. İdrar yollarına düşen taşlar ise şiddetli ağrı yapabilir. Ağrı genelde gelip geçici özelliktedir ve taşın olduğu tarafta belin alt kısmı ve yan tarafında ağrı olur. Bazen de karına doğru yayılan bir ağrı olabilir.

Böbrek ve idrar yolları taşlarında tanı yöntemleri

Böbrek taşını teşhis etmek için muayene yapılır ve yeri ile boyutunu belirlemek amacıyla böbrek rontgeni (IVP) ve ultrasonografi yapılır.

Böbrek ve idrar yolları taşlarında tedavi seçenekleri

Birçok taş kendiliğinden düşebilir ve bu yüzden küçük boyuttaki taşların düşmesine şans tanınabilir. Yapılan tetkiklerde düşmeyecek bir taş olduğu kanaatine varılırsa tedavi için şu yöntemler uygulanabilir.
Taş Kırma (ESWL): Bu yöntemde şok dalgaları verilerek taş kırılır ve idrar yollarına zarar vermeden kırıntılar haline dönüşür ve idrar ile atılır

Üreteroskopi: Bu işlemde kamera kullanılarak idrar yollarına direkt gözle görülerek taşlar ya kırılır veya kırılmadan dışarı çıkarılır.

Perkütan Taş Kırma: Sırttan bir delikten kamera ile böbreğe girilir ve gözle görülerek böbrek içindeki büyük taşların kırılmasında kullanılan yöntemdir.

Açık Cerrahi Girişim: Burada taş olan böbrek tarafı açılır ve taş çıkarılır. Günümüzde gelişen teknoloji ile açık cerrahi yapılan böbrek taşları vakaları azalmıştır.

Böbrek taşlarının tekrar oluşumunu engelleme

En önemli tedbir bol su içilmesidir. Su kristalleşmeyi engelleyerek taş oluşumunu engellemektedir. Ayrıca taşın kimyasal yapısına göre kan ve idrar testleri yapıldıktan sonra diyette de bazı ayarlamalar yapılabilir.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Böbrek Nakli Öncesi ve Sonrası

Canlı yada ölmüş bir birisinden alınan böbreğin, böbrek yetmezliği olan hastaya aktarılmasına böbrek nakli denir. Kişinin bu hastalığa belirtilerini öğrenebilmek için , birçok kan testleri yapılır. Ultrason ve röntgenlerde böbrekler görüntülü incelenip teşhiş edilir. Böbrek naklinin gerçekleşebilmesi için uygun böbrek bulunması şarttır. Hastalar bu süre zarfı içinde diyaliz makinelerinde tedavi edilirler.

Diyalize giren hastalar için en uygun tedavi böbrek naklidir. Böbrek Nakli diyalize göre kat kat etkili bir tedavidir. Nakilden sonra hasta sağlığına kavuşur. Yaşamına sağlıklı bir şekilde devam eder.

Böbrek Naklinde Doku Uyumu
Böbrek yetmezliği hastaları, yıllarca kendi dokularına uyumlu böbrekleri beklemektedir. Doku uyumu organ nakillerinde sadece böbrekte olur. Kalp, karaciğer pankreas gibi nakillerde doku uyumuna bakılmaz. Sadece böbrekte önemlidir.

Böbrek Nakli Süresi
Uzmanların dediğine göre, böbrek nakli ameliyatı eğer böbrek kadavradan alınacak ise yaklaşık 3 saat, canlı bir vericiden alınacak ise 4-5 saat sürebilir. Bu saatlere, hasta ile bilgilerin incelenmesi, kayıt işlemleri ameliyat öncesi ve sonrası beklenen süre dahildir. Ortalama bilgilerdir.

Böbrek Naklinden sonra dikkat edilmesi gereken hususlar
Temizliğine dikkat etmeli, hijyenik mekanlarda bulunmalı İlaçlarını saati saatine içmesi Doktor randevularına günü gününe gitmesi Rastgele beslenmemeli, sağlıklı gıdalar tüketmeli yememesi gereken yiyeceklerden kaçınmalıdır.

Böbrek naklinden sonra dikkat edilmesi gereken hususlar;

1.Kontroller hiç aksatılmaksızın sürdürülmelidir.
2.İlaçlar önerildiği biçimde kullanılmalıdır.
3.Bulaşıcı hastalığı olan kişiler ile yakın temastan kaçınılmalıdır.
4.Ameliyat sonrası ilk iki ayda insanların toplu halde yaşadığı yerlerde bulunmaktan kaçınılmalıdır.
5.Ameliyatı takip eden ilk 1-2 ayda evde diğer kişiler ile birlikte iken maske takılmalıdır.
6.Az pişmiş et ve deniz ürünlerinden kaçınılmalıdır.
7.Doktor izin vermeden diş tedavilerinden kaçınılmalıdır.
8.Eller sık yıkanmalıdır.
9.Ağız bakımına dikkat edilmelidir.


Böbrek Nakilini Engelleyen Durumlar


Şüphesiz böbrek yetmezliği nedeniyle diyaliz programında olan her hasta böbrek nakli için uygun değildir. Şu özelliklere sahip hastalar nakil için çok uygun olmayabilir:

1.Çok ileri yaşta hastalar: Aslında böbrek nakli için net bir yaş sınırı yoktur. Ancak kadavra sayısının çok sınırlı olduğu günümüzde organ nakli merkezleri benzer doku uygunluk düzeyine sahip iki alıcı adayından birisi çok ileri yaşta ise daha genç adayı tercih edebilirler.
2.Bazı özel böbrek hastalıkları: Bazı böbrek hastalıklarında böbrek naklinden sonra hastalık yeni takılan böbrekte de süratle tekrarlayarak böbrek kaybına neden olur. Bu durumda nakilden kaçınmak gerekir.
3.Uzun süreli iltihabı hastalıklar: Bu durumlarda böbrek nakli yapılması, nakilden sonra kullanılan ve bağışıklığı zayıflatan ilaçlar nedeniyle bu iltihabı hastalığın yayılması ve alıcının yaşamının tehlikeye sokulması sonucunu doğurabilir. Bu hastalıklardan en iyi bilineni tüberküloz (verem) hastalığıdır.
4.Ciddi ruh hastalığı varlığı: Bu durumdaki alıcı adaylarına nakil yapılamaz.
5.Uyumsuz hasta: Genel anlamda önerilen tedavileri uygulamayan, kontrollerini aksatan hastalara nakilden kaçınılır. Zira nakilden sonra ilaçların düzenli kullanımı takılan böbreğin çalışması açısından son derece önemlidir.
6.Ciddi kalp ve akciğer hastalığı: Bu hastalar hem nakil ameliyatını rahatlıkla kaldıramayacakları için, hem de ameliyat sonrası dönemde hayatlarını tehdit edebilecek önemli kalp ve akciğer sorunu çıkma riski çok yüksek olduğu için nakil için çok iyi aday değillerdir.
7.Şeker hastalığı: Aslında şeker hastalığı genel olarak organ nakline engel bir durum değildir. Ancak bu hastalarda ameliyattan önce kalp hastalığının olmadığı gösterilmelidir. Eğer uzun süreli şeker hastalığına bağlı olarak değişik organlarda önemli sorunlar çıkmış ise (körlük, bacakların kaybedilmesi, ciddi kalp hastalığı gibi), bu durumda da organ nakli kararı verilirken merkezler temkinli davranabilirler.
8.Hepatit B ve C mikrobu taşıyıcılığı ya da bunlara bağlı karaciğer hastalığı: Bu hastalarda böbrek nakli yapılıp yapılmayacağı konusundaki karar için merkezlerin politikaları farklı olabilir. Genel uygulama ise eğer bu mikroplara bağlı önemli karaciğer sorunu varsa nakilden önce bunun tedavi edilmesidir. Yine de nihai kararı böbrek naklini gerçekleştiren merkezin vereceği unutulmamalıdır.

Bir canlı vericiden nakil yapılacak ise canlı verici ve alıcı olan hasta detaylı bir laboratuar değerlendirmeye tabi tutularak organ nakline engel bir durumun olmadığı net bir biçimde gösterilir.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Akut Böbrek Yetmezliği

Önceden normal olan renal fonksiyonların saatler veya günleriçinde bozulmasıdır.

Buna bağlı olarak toksik madde birikimi ile birlikte klinik ve biyokimyasal anormallikler görülür Akut böbrek yetmezliği böbreklerin kandaki atık maddeleri süzme fonksiyonlarını ani şekilde kaybetmesidir. Böbrekler vücuttaki fazla suyu,atık maddeleri, elektrolitleri (sodyum,potasyum gibi) dışarı atarak ve belli hormonlar salgılayarak vücuttaki dengeyi sağlamakla görevli organlardır.Böbrekler bu görevlerini yerine getiremediğinde pek çok atık madde kanda birikir,gerekli hormonlar salgılanamaz ve kalp ve sinir sistemi dahil tüm vücudu etkileyerek hayatı tehdit eder.Akut böbrek yetmezliği ciddi bir durumdur ve yoğun tedavi gerektirir.Uygun tedavi sonrası böbrekler normal fonksiyonlarına dönebilirler.



Akut Böbrek Yetmezliği Nedenleri

İlerlemiş yaş,yoğun bakım,diyabet,yüksek tansiyon,kalp hastalıkları,böbrek hastalıkları akut börek yetmezliğine yakalanma riskini arttırır.

Böbreklere kan akışının yavaşlaması veya kesilmesi;

Aşırı kan veya sıvı kaybı (ağır travma,kaza sonrası veya ameliyat esnasındaki kanamalar),

Kalp krizi,

Kalp hastalıkları,

Böbrek atardamarının tıkanması,

Enfeksiyonlar,

Şok,

Ciddi alerjik reaksiyonlar,

Ciddi yanıklar,

Non steroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAIDs;naproxen,asetilsalisilik asit,ibuprofen bunlardan bazılarıdır),

Tansiyon ilaçları bu duruma sebep olabilir.

Böbrek hasarı;

Böbrek atardamarında veya toplar damarında pıhtılaşma,

Yüksek kolesterol,

Nefrit (böbrekte kan süzen ince filtrelerin (glomerül) iltihaplanması),

Bağışıklık sistemi hastalıkları (lupus),

Antibiyotikler,kimyasallar,kemoterapi ilaçları,görüntüleme tekniklerinde kullanılan radyoaktif boyalar,

Kan hastalıkları (kanser,çomak hücre anemisi),

Alkol,ağır metal,kokain gibi toksik maddeler bu duruma sebep olabilir.

Böbreklerde idrar akışının engellenmesi;

İdrar kesesi (mesane) kanseri,

İdrar yolunda tıkanma,

Böbrek taşları,

Prostat büyümesi veya kanseri,

Serviks veya kolon kanseri bu duruma sebep olabilir.

Akut Böbrek Yetmezliği Belirtileri

İdrar üretiminde azalma,

Bacaklarda,ayaklarda,dizlerde sıvı birikmesi nedeniyle şişlik,ödem,

Yorgunluk,bitkinlik,

İştah kaybı,

Mide bulantısı ve kusma,

Göğüs ağrısı,

Nefes darlığı,

Ruhsal veya akli değişimler,

Koma.

Akut Böbrek Yetmezliği Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Akut böbrek yetmezliği tedavi edilmese kalıcı böbrek hasarına bu da ölüme kadar götürecek ciddi durumlara neden olabilir.Hastalık kronik formuna dönüşebilir.Ayrıca kas güçsüzlüğüne ve vücutta sıvı toplanmasına neden olur.Bu durum da solunumu etkileyebilir.Vücuttaki elektrolit (sodyum-potasyum gibi) dengesi bozulduğu için kalp etkilenir hatta durabilir.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Kronik Böbrek Yetmezliği

Aniden başlayabilir (Akut böbrek yetmezliği): Saatler veya günler içinde çok hızlı ortaya çıkar. Böbrekte oluşan hasar genellikle eski haline döner. Diyaliz , yalnızca böbreklerin çalışmadığı zamanlarda gerekli olabilir.
Yıllar içerisinde sessizce gelişebilir (Kronik böbrek yetmezliği): Böbrekleri yavaş yavaş bozan ilerleyici bir hastalıktır. Bu durum yıllar boyu sürebilir. Hastalık çok ilerleyene kadar belirtileri görülmeyebilir.

Her iki durumda da böbrekler zararlı maddeleri dışarı atamadıkları için artık maddeler kanda birikerek birçok doku, organ ve sistemi etkilerler.




Kronik Böbrek Yetmezliğinin Bazı Nedenleri

Böbreğin süzme görevi yapan bölümlerinde iltihap ve harabiyet
Böbreğin bazı bölümlerinin iltihabı
Böbreklere giden bazı damarların hasarı sonucu kan akımının azalması
Şeker hastalığı
Yüksek tansiyon
Böbrek kistleri

Böbrek Hastalıklarının Belirtileri

Bulantı-kusma
Halsizlik
İştahsızlık
İnatçı kaşıntılar
Çok su içme
Günlük idrar miktarında azalma veya aşırı miktarda idrar yapma
Cildin sarımsı-kahverengi renk alması
Çabuk yorulma
Çarpıntı
Nefes darlığı
İşitme güçlüğü
Ani ve sürekli kan basıncı (tansiyon) yükselmeleri
Göz kapaklarında ve ayaklarda daha belirgin olmak üzere tüm vücutta su birikmesi (ödem)
Sık idrara çıkma
Ağrılı idrar yapma
Kanlı idrar
Bulanık idrar
Gece birden fazla idrara kalkma
Kişilik değişiklikleri ile başlayan saldırganlık
Bilinç bulanıklığı ve komaya kadar uzanan uyanıklık ve davranış değişiklikleri
Havale (nöbet) geçirme
Özellikle çocuklarda gece idrar kaçırmaları ve gelişme gerilikleri


Not : Bu belirtiler başka birçok hastalıkta da görülebileceğinden hangi hastalıktan kaynaklandığının hekim tarafından belirlenmesi gerekir.
Böbrek Yetmezliğinin Tedavisi


Böbrek yetersizliği çok ilerlerse son dönem böbrek yetersizliği ortaya çıkar. Böbrekler kanı temizleme görevini hiçbir şekilde yapamaz. Kandaki zararlı atıkların düzeyi yükselir. Ayrıca, kan tuzları normal sınırların dışına çıkar. Bunlardan en önemlisi potasyumdur. Kan potasyumu normalin çok üzerine çıkarsa hayati tehlike belirir. Bu aşamaya gelen hastaların böbreklerine başka tedavi yöntemleri ile yardım etmek gerekir.

Kronik böbrek yetersizliği önceden çok sık olarak ölüme yol açmaktaydı. Ancak , günümüzde çok etkin bir şekilde tedavi edilmektedir. Bu nedenle, son dönem böbrek yetmezliğinden korkmamak ama bu hastalığa karşı bilinçli olmak gerekir. Son dönem böbrek yetersizliği ortaya çıktığında sadece ilaç kullanarak hastayı tedavi etmek mümkün olmaz. Burada böbreğin görevlerini üstlenecek başka tedavi yöntemleri gereklidir. Bu yöntemler başlıca 2 tanedir :

Diyaliz
Böbrek nakli

Diyaliz iki şekilde uygulanabilir :


Hemodiyaliz (makine diyalizi)
Periton diyalizi (karın diyalizi)

Böbrek nakli, hastaya başka bir kişiden alınan yeni bir böbreği takarak vücuttaki zararlı artıkları temizlemektir. Böbrek nakli de iki ayrı tür vericiden yapılabilir :

Canlı vericiden
Kadavradan (yeni ölmüş bir kimseden)
 
Tekerlekli Sandalye
Üst