Malum içinde bulunduğumuz hafta (10-16 mayıs) Özürlüler haftası.
Dernekler tarafından günün önem ve ehemmiyetine binaen bir dizi etkinlikler yapılıyor, TV programlarında arka fonda iç burkan bir müzik eşliğinde bir engellinin zorlu yaşam öyküsü ajitasyona dayalı bir format la servis ediliyor, Cumhur başkanlığı köşkünün bahçesinde görme engelli sanatçı Metin Şentürk'ün söylediği Gezi bağları türküsüne Cumhurbaşkanımız eşlik ediyor.
Ve böylece medyamız, siyasilerimiz üzerlerine düşen sorumluluğu yapmış oluyorlardı.
Nasıl olsa bir hafta boyunca haberlerde engellilere yer verilmişti.
Nasıl olsa bir hafta boyunca siyasiler demeçler yayınlamış köşkün bahçesinde görme engelli bir sanatçının söylediği şarkıya eşlik bile etmişlerdi.
Mutluyum, mutlusun, mutluyuz.
Böylesi güzel şeyler yapılırken vicdanlar Pirupak edilmişken bir münasebetsizin çıkıp ta
“yasa gereği kamu personelinde 51 bin engellinin çalıştırılması gerekirken şuanda 9 bin 966 kişinin çalıştırıldığını” söylemesinin ne gereği var şimdi.
Mutluyum, mutlusun, mutluyuz.
Herkes üzerine düşen görevi yapmışken ne gereği var kalkıp da “Özürlüler yasası gereği Özel ve kamu kurumlarının yapılarını özürlülere uygun hale getirmesi için 7 yıl süre kondu. Ama geçen süre zarfında bir arpa boyu bile yol alınamadı.” demenin.
Mutluyum, mutlusun, mutluyuz.
Ne gereği var “Özürlüler yasası gereği yol, kaldırım, yaya geçidi, yeşil alan ve spor sahaları gibi umuma açık hizmet veren tüm kamu yapılarının özürlülerin erişebilirliğine uygun hale getirilmesi gerekirken” hala elle tutulur bir gelişme olmadığını söylemenin.
Ne gereği var sakatlık oranı yedi cihan yıkılsa bile değişmeyecek olan kişilerden her işlemde yeniden yeniden yeniden sağlık raporu istendiğini söylemenin ve buna bunlara çözüm üretilmesini istemenin.
Görünürde herkes üstüne düşen görevi fazlasıyla yapıyor. Ekranlarda engellilere bir hafta boyunca yer verildi siyasiler demeçler yayınladı şarkılara türkülere eşlik bile etti.
Mutluyum,mutlusun, mutluyuz. Üstelik vicdanlar pirüpak.
Hadi hep birlikte bir yıl sonra kutlanacak olan Özürlüler Haftası'na kadar bu poyla nacılık oyununu oynayalım.
Dernekler tarafından günün önem ve ehemmiyetine binaen bir dizi etkinlikler yapılıyor, TV programlarında arka fonda iç burkan bir müzik eşliğinde bir engellinin zorlu yaşam öyküsü ajitasyona dayalı bir format la servis ediliyor, Cumhur başkanlığı köşkünün bahçesinde görme engelli sanatçı Metin Şentürk'ün söylediği Gezi bağları türküsüne Cumhurbaşkanımız eşlik ediyor.
Ve böylece medyamız, siyasilerimiz üzerlerine düşen sorumluluğu yapmış oluyorlardı.
Nasıl olsa bir hafta boyunca haberlerde engellilere yer verilmişti.
Nasıl olsa bir hafta boyunca siyasiler demeçler yayınlamış köşkün bahçesinde görme engelli bir sanatçının söylediği şarkıya eşlik bile etmişlerdi.
Mutluyum, mutlusun, mutluyuz.
Böylesi güzel şeyler yapılırken vicdanlar Pirupak edilmişken bir münasebetsizin çıkıp ta
“yasa gereği kamu personelinde 51 bin engellinin çalıştırılması gerekirken şuanda 9 bin 966 kişinin çalıştırıldığını” söylemesinin ne gereği var şimdi.
Mutluyum, mutlusun, mutluyuz.
Herkes üzerine düşen görevi yapmışken ne gereği var kalkıp da “Özürlüler yasası gereği Özel ve kamu kurumlarının yapılarını özürlülere uygun hale getirmesi için 7 yıl süre kondu. Ama geçen süre zarfında bir arpa boyu bile yol alınamadı.” demenin.
Mutluyum, mutlusun, mutluyuz.
Ne gereği var “Özürlüler yasası gereği yol, kaldırım, yaya geçidi, yeşil alan ve spor sahaları gibi umuma açık hizmet veren tüm kamu yapılarının özürlülerin erişebilirliğine uygun hale getirilmesi gerekirken” hala elle tutulur bir gelişme olmadığını söylemenin.
Ne gereği var sakatlık oranı yedi cihan yıkılsa bile değişmeyecek olan kişilerden her işlemde yeniden yeniden yeniden sağlık raporu istendiğini söylemenin ve buna bunlara çözüm üretilmesini istemenin.
Görünürde herkes üstüne düşen görevi fazlasıyla yapıyor. Ekranlarda engellilere bir hafta boyunca yer verildi siyasiler demeçler yayınladı şarkılara türkülere eşlik bile etti.
Mutluyum,mutlusun, mutluyuz. Üstelik vicdanlar pirüpak.
Hadi hep birlikte bir yıl sonra kutlanacak olan Özürlüler Haftası'na kadar bu poyla nacılık oyununu oynayalım.