Çocuklarda Uyum ve Davranış Problemleri (Yalan, Küfür ve Tikler)

F

Fırtına

Guest
185791_192353120796633_124507460914533_566807_2196104_s.jpg



YALAN

Yaşantımızda yalanı hiç sevmediğimizden ve yalanın ne kadar kötü olduğundan bahsederiz. Ancak bazen karşımızdaki insanları kırmamak, bazen başkalarının hayranlığını kazanmak bazen de kendimizi savunmak için bir şekilde yalan söyleyebiliri...z..

Genel olarak yalan, başkalarını kandırmak ya da yanıltmak amacıyla söylenen sözlerdir. Çocuklarda 7 yaşından önce söylenenler yalan olarak kabul edilmez. Çünkü bu yaş dönemindeki çocukların inanılmaz bir hayal dünyaları vardır ve gerçekle gerçek olmayanı ayırt edemezler. Anlattıkları şeyler bazı ebeveynler tarafından yalan kabul edilir. Hâlbuki çocukların söyledikleri ve anlattıkları kandırma ve yanıltma amacı taşımaz.

Nedenleri;

1. Baskıcı ve otoriter anne-baba tutumları.

2. Anne-babanın olumsuz model olması.

3. Ailenin, çocuğa üstesinden gelemeyeceği sorumluluklar yüklemesi.

4. Aile kurallarının çok katı olması.

5. Çocuğa şiddet uygulanması.

6. Ailenin çocukla olan iletişiminin bozuk olması.

7. Çocuğun sık sık eleştirilmesi ve başkalarıyla kıyaslanması.

8. Çocuğun mükemmelliğe zorlanması.

9. Çocuğun başkalarının hayranlığını kazanmak istemesi.. Örneğin; Arabaları olmadığı halde arkadaşlarına arabalarının olduğunu söylemesi gibi.

10. Bazen de çocuğun özlemlerini dile getirmek istemesi.. Örneğin; Babası ölen bir çocuğun babasının seyahate çıktığını söylemesi.

11. Çocuğa aşırı karışıldığı ve baskı yapıldığı zaman çocuk yalan söyleyebilir.

12. Toplum içinde çok heyecanlanan bir çocuk, bildiği bir şiire bilmiyorum diyerek yalana başvurabilir.

Yalan Konusunda Aileye Öneriler;

Ø Eğer anne-baba olarak yalan söylerseniz, çocuğunuzda yalan söyleyecektir.

Ø Çocuğunuza aşırı tepki göstermeyin ve ağır cezalar vermeyin. Aksi takdirde çocuğunuz cezadan kurtulmak için yalan söylemeye devam edecektir.

Ø Çocuğunuza üstesinden gelemeyeceği sorumluluklar vermeyin.

Ø Yumuşak ve hoşgörülü olun.

Ø Kurallarınızı çocuğunuzun yaşamını fazla sınırlandırıcı ve baskıcı olabilecek şekilde koymayın.

Ø Çocuğunuzu başkalarına karşı kullanmayın. Örneğin; Bir babanın telefon çaldığında kendisi için “yok” dedirtmesi..

Ø Asla çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslamayın.

Ø Çocuğunuzla iletişiminiz olumlu olsun. Böylece çocuğunuz yalana başvurmak zorunda kalmaz. İsteklerini, beklentilerini, sıkıntı ve kaygılarını sizinle rahatça paylaşabilir.

Ø Çocuğunuza kesinlikle “yalancı” etiketi yapıştırmayın. Aksi takdirde çocuk bu etiketin gerektirdiklerini yerine getirerek yalana devam eder.

Ø Çocuğunuza doğruyu söyletmek için; "Doğru söylersen ceza vermeyeceğim" dedikten sonra, çocuk doğruyu söyleyince aşırı tepki vermek ya da şiddet uygulamak çocukta yalanı pekiştirir. Bu nedenle verdiğiniz sözleri yerine getirin ve çocuğunuzu cezalandırmayın.

KÜFÜR

İnsanların genellikle kızgınlık, öfke veya engellenmelerle karşılaştıklarında kullandıkları kötü kelimelere denir. Küfür, bazen insanlara beddua kelimeleri, bazen cinsel içerikli kelimeler, bazen kişinin zekâsıyla ya da hayvan isimlerini içeren kelimeler kullanılarak yapılır.

Nedenleri;

1. Anne-baba veya etrafındaki yetişkinleri model alması.

2. Yetişkinlerin ilgisini çekme isteği.

3. Büyüdüğünü ispat etme çabası.

4. Kızgınlık ve öfke durumlarında.

5. Küfür eden akranları arasında kabul görme isteği.

Aileye Öneriler;

Ø Çocuğunuza iyi model olun. Eğer siz küfür ederseniz çocuğunuzda eder.

Ø Çocuğunuz küfrettiğinde kesinlikle şiddet ve tehdit kullanmayın.

Ø Çocuğunuzun küfür etmesine tanık olduğunuzda birden aşırı tepki vermeyin. Bir süre duymazlıktan gelin.

Ø Çocuğunuza kızgınlığını daha olumlu nasıl ifade edebileceğini öğretin. Yani küfürlü kelimelerin yerine uygun ve kabul edilebilir kelimeleri kullanmasını sağlayın. Kullandığında bunu pekiştirin.

Ø Çocuğunuzun size karşı kızgınlığını ifade etmesine izin verin. Böylece gittikçe daha az küfürlü kelimeleri kullanacaktır.

Ø Küfür içeren televizyon programlarından uzak tutun.

Ø Çocuğunuzu resim, müzik, şiir, spor gibi uğraşlara yönlendirin.

ÇOCUKTA TİKLER

Tikler, vücuttaki herhangi bir kas grubunda yinelenen, istem dışı yapılan hareketlere denir. Genellikle iç gerginliğin dışa vurumudur.

Tik Çeşitleri;


- Göz kırpmak,

- Kaş oynatmak,

- Tuhaf sesler çıkartmak,

- Geniz ve gırtlak temizleme hareketleri,

- Ağız ve dudak hareketleri,

- Boyun ve omuz hareketleri,

- Burun çekmek ve burun kanatlarını oynatmak,

- Hızlı hızlı nefes almak veya nefes tutmak,

- Parmak çıtlatmak,

- Baş oynatmak, baş sallamak gibi daha birçok tik vardır.

Bazı çocuklarda bunlardan bir tanesi varken başka bir çocukta birden fazla tik görülebilmektedir.


Nedenleri;

1. Çocuğun yeterli ilgi ve sevgi görmemesi.

2. Çocuktan bulunduğu gelişim döneminin üzerinde davranışların beklenmesi.

3. Çocuğun anne-baba tarafından sürekli horlanması ve aşağılanması.

4. Aile içi iletişimin bozuk olması.

5. Çocuğun başkasını taklit etmesi.

6. Çocuğun küçük yaşlardan itibaren yoğun korku, kaygı, tedirginlik yaşamış olması.

Tik Konusunda Ailelere Öneriler;

Ø Çocuğa karşı kesinlikle olumsuz ve sert tepkide bulunmayın.

Ø Çocukta tik görüldüğünde sürekli ikaz etmeyin. Aksi takdirde çocukta gerginlik artar ve tikler çoğalabilir.

Ø Çocuğunuzun tiki ile alay etmeyin ve eleştirmeyin.

Ø Çocuğunuzda tik görüldüğünde bir uzmana götürün.

Ø Çocuğunuzla iletişiminizi güçlendirin.

Ø Çocuğunuza yeterli ilgi ve sevgi gösterin.


Uzman Psikolog; Sevda Çavuş Erarslan
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Çocuklarda Hırsızlık,Söz Dinlememe,Saldırganlık, Uyum ve Davranış Sorunları

ÇALMA DAVRANIŞI:
Anne babaları büyük bir endişeye düşüren çocuklarda çalma davranışı esasında çocuğun psikolojik sıkıntılarının dışa vurumu olabilir.Çocuk,çevreye uyum sorununu bu şekilde ifade ediyor olabilir.
Okul öncesi dönemde, genellikle 7-8 yaşlarına kadar görülen izinsiz eşya alma davranışı, bir uyum ve davranış bozukluğu olan ‘çalma davranışı’ olarak kabul edilmez. Bu dönemden önce, özellikle 3-6 yaşları arasında çocuklar gittikleri evlerde veya kreşte arkadaşlarında gördükleri objeleri ve oyuncakları almakta sakınca görmezler. Çocuğun bu davranışının altında yatan neden, beğendiği nesneyi yanında bulundurmaya çalışmaktan öte birşey değildir.


Çocuğun kendine ait olmayan bir şeyi izin almadan alıp sahip olması ve bunu alışkanlık edinmesidir, anne babanın, arkadaşların, çevredeki diğer kişilerin paralarını, eşyalarını veya çeşitli mağaza ve marketlerden yiyecek, kalem, oyuncak vb. alma şeklinde görülebilir.



SALDIGANLIK:
Hemen hemen her çocuk yuvasında, özellikle saldırgan davranışlar gösteren bir veya birkaç çocuk bulunur. Eğitmenler genellikle ne yapacaklarını bilemezler: Bir yandan diğer çocukları korumak, diğer yandan da agresif çocuğa yardım etmek isterler.


Ama nasıl? Parkta, yuvalardaki çocuk gruplarında veya okulda, daha doğrusu çocukların toplu olduğu yerlerde genellikle en azından bir çocuk vardır ki, genellikle erkek çocuğudur, diğerlerini rahatsız eder; her fırsatta onları itmek, ısırmak veya onlara vurmak ister ve yapar da. Diğer çocukların anneleri, veliler sinirlenir; genellikle de agresif çocuğun ailesinin eğitiminin yanlış olduğunu düşünür, şikayet eder ve mümkünse bu çocuğun gruptan, sınıftan atılmasını veya uzaklaştırılmasını isterler. Öğretmenle, eğitmenle, müdürle tartışmalar başlar, çocuk cezalandırılır, kimse yanına yaklaşmaz. O artık damgalanmıştır.


SÖZ DİNLEMEME:


Bir çocuk nasıl söz dinler? Elbette her çocuğa uygun "altın kurallar" yok; ama yine de birtakım genel kuralları sıralamak mümkün. Aile içinde sağlıklı bir iletişim olabilmesi için ebeveyn olarak sizlere birtakım önerilerimiz bulunuyor.

İletişim ve zaman çok önemli

Günümüzde artık çalışan anne-babalar, çocuklarına pek vakit ayıramıyor, onlarla birebir iletişim kurma fırsatını bulamıyor. Anne-babalar, çocuklarına zaman ayınp onlarla küçük yaşlardan itibaren sürekli iletişim kurmalı, çocuğa yakınlaşarak sevgi ve ilgi göstermeli. Sadece sağlıklı bir iletişimin olduğu bir ortamda çocuk söz dinler.

UYUM VE DAVRANIŞ SORUNLARI:Parmak Emme
Parmak emme, normal çocuklarda herhangi bir psiko-patolojik etken olmaksızın 3-4 yaşlarına kadar görülen bir olgudur. Bir yaş çocuklarının hemen yarısı parmaklarını emerler. 9 aydan itibaren uykuyla parmak emme arasında yakın bir ilişki olduğu, uykusu gelen bebeğin parmağını ağzına götürdüğü görülür. Çocuğu parmak emmeden vazgeçirmek üzere yapılan çabalar, 3 yaşına kadar dirençle karşılanır. Genellikle 18. Ay dolaylarında sıklaşan parmak emmenin 4 yaşına doğru kaybolması beklenir. Araştırmalar en geç 5-6 yaşlarında sona erdiği taktirde parmak emmenin zararının olmadığını, ancak süre gelmesi halinde dişlerde deformasyona neden olabileceğini kanıtlamıştır.

TIRNAK YEME:Çocuklar, sıkıntılı bir durumla veya herhangi bir olumsuzlukla karşılaştıkları zaman genellikle ellerini ağızlarına götürür ve yaşadıkları stresi bu şekilde ifade ederler. Bu durum her hangi bir oyun veya iş üzerinde olduklarında da ortaya çıkabilir. Çocuklar bu yollarla huzursuzluklarını bastırmaya ya da gidermeye çalışırlar. Dikkat edilirse huzursuzluğun ya da stresin olduğu durumlarda eller kendiliğinden ağza gitmekte ve tırnaklar yenmeye başlanmaktadır.


TİKLER:Çocuklar, sıkıntılı bir durumla veya herhangi bir olumsuzlukla karşılaştıkları zaman genellikle ellerini ağızlarına götürür ve yaşadıkları stresi bu şekilde ifade ederler. Bu durum her hangi bir oyun veya iş üzerinde olduklarında da ortaya çıkabilir. Çocuklar bu yollarla huzursuzluklarını bastırmaya ya da gidermeye çalışırlar. Dikkat edilirse huzursuzluğun ya da stresin olduğu durumlarda eller kendiliğinden ağza gitmekte ve tırnaklar yenmeye başlanmaktadır.


ALT ISLATMA:Altını ıslatma sorunu, çocuğun 4 yaşına geldiği halde bu davranışını hala sürdürüyor olmasıdır. Normal gelişim sürecine bakıldığında çocuğun çişini tutması için mesaneyi kontrol eden kaslarının iki yaş civarında geliştiği görülmektedir. Yani her çocuk iki yaşına kadar çişini tutamaz ve altına yapar. Genellikle, gündüz çiş kontrolü iki yaş, gece çiş kontrolü ise üçbuçuk dörtbuçuk yaş civarında kazanılır. Bir çocuk dört ya da beş hatta altı yaşına geldiği halde altına yapıyorsa; ya fiziksel ya da psikolojik bir sorunun varlığından söz edilebilir.


ALT KİRLETME:Dört yaşından sonra devam eden altını ıslatmalar ve kirletmeler normal değildir. Eğer çocuk küçük abdestini tutmayı hiç öğrenememiş ise, zeka geriliği veya organik bir rahatsızlığından dolayı kaslarını kontrol edemiyor olabilir. Laboratuvar testlerinin normal çıkması hâlinde psikolojik sebepler aranır.


YALAN:Yalan: Çocuk, okul öncesi (3-5 yaş arası) dönemde gerçek dışı simgelerle gerçek simgeleri birbirinden ayıracak zihinsel olgunluğa ulaşmadığından anlattığı gerçek dışı şeyler yalan olarak değerlendirilmez. Bazen rüyalarını ve hayallerini de gerçekmiş gibi anlatabilir. Dikkat çekmek için uydurduğu hikâyeler de yalandan uzaktır. Çünkü burada amacı sizi aldatmak değil, kendisiyle meşgul olmanızı ve ona zaman ayırmanızı sağlamaya çalışmaktır.

UYKU SORUNU:Uyku Bozukluğu: Bebeklerin uyku ve uyanıklık saatlerini ayarlama ve bir düzene sokma ilk aylarda zor olabilir. Ancak zamanla anne-bebek ilişkisi yerine oturunca, uyku saatleri de bir düzene girecektir. Bebek geceleri birkaç defa ağlayarak uyanabilir. Meme verilip altı temizlendiğinde tekrar uykuya dalar. İleriki aylarda diş çıkarma, yeterince beslenememe, karın ağrısı ve kulak iltihabı, ilgi eksikliği, fazla ses ve ışık gibi sebeplerle uykuda düzensizlikler ortaya çıkabilir. Annenin uyku konusundaki titizliği, yeterince uyumadığı endişesi, uyutmak için gösterdiği çaba bebekte duygusal bir gerginliğe yol açar ve uykuya gitmeyi zorlaştırır.


ÇEKİNGENLİK:İçe Kapanıklık: Psikolojide saldırganlık ve kural tanımama madalyonun bir yüzü ise; diğer yüzü içe kapanıklık ve çekingenliktir. Yani, çekingenlik de saldırganlık kadar problem sayılmaktadır. Ancak çoğu ailelerde çekingenlik efendilik ve uysallık olarak yorumlanmakta, “Çocuğum çok usludur, hiç yaramazlık yapmaz, sözümden dışarı çıkmaz” diyerek içe kapanıklığı övülmektedir. Duyguları ve haklı tepkileri ceza ile bastırılan, yanlışları kınama ve suçlama ile karşılanan çocuklar zamanla kendilerine olan güvenlerini kaybeder, yanlış yapmamak için susmayı ve içlerine kapanmayı tercih ederler.


OKUL FOBİSİ:Okul reddi okula başlama ile birlikte başlayacağı gibidaha sonra kaza hastalık nedeni ile okula gidememe çocuğa yakın olan aile üyelerinden birinin hastalığı ölümü anne baba arasındaki sorunlar kardeş doğumu öğretmen tarafından duygusal ve ya fiziksel olarak örselenme okul değişikliği ağır ödevler tatiller okul arkadaşları ile yaşanan sorunlar okul reddini tetikleyebilir.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst