Çocukları bekleyen tehlike: Dikkat eksikliği

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden Uzman Dr. Özden Şükran Üneri, Türkiye’de her 20 çocuktan birinde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun görüldüğünü söyledi. Hastalığın erkeklerde kızlara oranla 2-6 kat daha fazla görüldüğünü belirten Dr. Özden Şükran Üneri, okul çağı çocuklarda ise görülme sıklığının yüzde 3–5 arasında değiştiğini açıkladı.

Dikkat bozukluğunun; aşırı hareketlilik, dikkat sorunları ve istekleri erteleyememe (dürtüsellik) belirtileriyle ortaya çıkan bir psikiyatrik bozukluk olduğunu hatırlatan Uzman Dr. Özden Şükran Üneri, “Bu belirtiler sıklıkla 7 yaşından önce başlar ve çocuğun günlük yaşamını etkileyecek boyuttadır. Tanı için, bu belirtilerin akranlarına oranla daha şiddetli düzeyde olması gerekir. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocukların yüzde 20-30’unda sadece dikkat sorunları, yüzde 15’inde sadece hiperaktivite-dürtüsellik sorunları, yüzde 50-70’inde de, yani çoğunda hem dikkat sorunları hem hiperaktivite-dürtüsellik sorunları görülmektedir.” dedi.

Üneri, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda beynin ön bölümlerinde ve bu bölümle yakından ilişkili beyin yapılarında normallerden daha düşük kanlanma ve şeker kullanımı ve sonuçta da daha düşük aktivite olduğunun belirlendiğini aktardı. Üneri, şöyle devam etti: “Beynin bu bölümünün kişinin kendini kontrol etmesi, dikkatin yoğunlaştırılması ve sürdürülmesi, isteklerini koşullara göre düzenlemesi ve planlama yapabilmesi gibi önemli görevleri vardır. Ancak bu yapısal ve işlevsel farklılığın neden meydana geldiği tam olarak bilinmemektedir.” Üneri, bilimsel araştırmalar bozukluğun meydana gelmesinde kalıtımın yüzde 50–90 oranında etkili olduğunu gösterdiğini söyledi.

‘HASTALIK ÇOK FAZLA BİLİNMİYOR’

Hastalığın toplum tarafından fazla bilinmediğini dile getiren Üneri, “Hareketli çocuk zeki çocuktur ”, “Enerjisi fazla geliyor, bırakın koşsun”, “Büyüyünce düzelir” şeklindeki yanlış inanışların da sorunun tanınmasını ve bir uzmana danışılmasını geciktirdiğini ifade etti. Üneri, şunları aktardı: “Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocukların izlemlerinde ileri ki yıllarda başka psikiyatrik sorunların da oluşma olasılığının sağlıklı kontrollerden çok daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu çocukların yaklaşık üçte birinde ileri ki yıllarda, alkol-madde kullanım bozukluğu, antisosyal kişilik özellikleri, depresyon ve kaygı bozuklukları görülmüştür. Ayrıca eğitimle ilgili sorunlar belirgindir. Bu çocukların akademik performansları zamanla düşer ve okul devamsızlığı, sınıf tekrarı, disiplin cezaları gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Yine bu çocukların, ileriki yıllarda yasalarla ilgili daha sık sorun yaşadıkları ve daha fazla trafik kazasına yol açtıkları bulunmuştur. Özetle hastalık, basit, gelip geçici bir yaramazlık veya dikkat dağınıklığı olarak değerlendirilmemelidir.”

NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Hastalığın yüzde 80-90 oranlarında tedavi edilebilir bir bozukluk olduğunu belirten Dr. Özden Şükran Üneri, “Hastalığın tedavisinde sık olarak kullanılan yöntemler ilaç tedavisi, bireysel eğitim, anne-baba eğitimi, aile tedavisi ve grup tedavisidir. Bu tedavi yöntemlerinden hangilerinin kullanılacağının kararı kişinin bireysel özellikleri dikkate alınarak belirlenir. Bugüne kadar yapılmış olan bilimsel çalışmalar, ilaç tedavisinin en etkin tedavi biçimi olduğunu göstermektedir. İlaç tedavisine, diğer tedavi biçimlerinden uygun olanlarının eklenmesiyle daha iyi sonuçlar alınmaktadır. Hasta olan çocuklar tedavi görmedikleri zaman ergenlik ve erişkinlik dönemlerinde başka psikiyatrik bozukluklar açısından daha riskli hale gelirler. Bu psikiyatrik bozukluklar içerisinde, antisosyal davranışlar, alkol-madde kötüye kullanımı, depresyon ve kaygı bozuklukları en sık rastlananlardır. Hastalığın belirtilerini gösteren çocuklar için, tanı ve tedavi konusunda çocuk psikiyatristlerine başvurulmalıdır.” bilgisini verdi.

Cihan Haber Ajansı
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Çocuğumda Dikkat Eksikliği Var! Ne Yapmalıyım?

Anne ve Babaya Öneriler

Mümkünse Şekeri (doğal olmayan) hayatınızdan çıkarın. Çünkü şeker dikkat gelişiminde beynin önündeki en büyük engeldir.



* Günlük programlarınızı gözden geçirin: Kalkış, yemek , Oyun, ev ödevi,TV, bilgisayar, yatış için kesin zamanlar belirleyin,hazırlayacağınız bir kartona bu programı yazın okuma yama bilmiyorlarsa etkinlikleri resim yada sembolle gösterin. Plansız, programsız ve kuralsız yaşama biçimi hem çocuğunuzu olumsuz etkiler hem de sizin için hayat çekilmez ve kontrol edilemez olur. Planlı ve programlı yaşama bir ailenin "kurumsal" olduğunu ve dikkat eksiklği konusunda en önemli tedavi yaklaşımlarından biri olduğunu bilmenizi isterim.

* Ev kurallarını gözden geçirin: Aile içi davranış kurallarını belirleyin; net olarak açıklayın, uyulduğunda ve uyulmadığında neler olacağını (ödül ve ceza) bildirin, davranış sonrası tepkileri adil, hızlı ve tutarlı olarak verin.

* Model olun: Nasıl davranılması konusunda iyi bir örnek olun. Örneğin çocuğunuzun kitap okumasını istemektense siz kitap okuyun, onun da mutlaka kitaba karşı ilgisi artıracaktır. Siz yalan söylüyorsanız çocuğunuz da büyük ihtimalle yalan söyleyecektir.

* Ödüllendirici olun: Bizim toplumda genellikle kötü şeyler yapıldığında tepki (kızma, bağırma, dövme, ceza verme gibi) anında veriliri ama iyi davranışlar sonunda aynı hızlılık ve takdir etme davranışı pek görülmez. Gerektiğinde övgü dolu sözlerinizi sarf edin, samimi olun, sahte övgüler çocuk tarafından anlaşılır ve kıymet ifade etmez, etkisi de olmaz.

* Talimatlarınızın anlaşıldığından emin olun: Dikkati çabuk dağılan çocuklar isteklerinizi yeterince anlayamayabilirler. Önce çocuğun dikkatini çekin, gözlerinin içine bakın, isteğinizi açıkça ve sakin bir dille söyleyin, talimatınızı tekrarlamasını isteyin. Basit ve kısa talimatlar verin.

* Tutarlı olun: Bu tür çocukları susturmak yada sakinleştirmek için aileler sürekli olarak bazı sözler verirler. Muhakkak surette yapabileceğiniz sözler verin. Söylediğinizi yapın. Önceleri tam istediğinizi yerine getirmese bile bir iki haftada olumsuz davranışlar tutarlılığınız sonucunda değişmeye başlar. İkazlarınız sonuçsuz kalırsa cezalarınızı uygulayın. Fiziksel cezalardan kaçının çünkü bu onları daha kötü hale sokar.

* Çocuğunuzu gözetimsiz bırakmayın: Dürtüsel davranışları olan çocuklar akranlarına oranla daha çok denetime ihtiyaç duyarlar. Kendisine ve başkalarına zarar vermemesi için bu oldukça önemlidir. En iyi denetim ve kontrol yollarından birisi de zamanın planlı ve programlı olmasıdır. Ne zaman ne yapılacağı bilinirse denetimsiz davranışlar artar.

* Çocuğunuzu arkadaş ortamlarında gözleyin: Bu tür çocuklar arkadaşlık kurmada ve sürdürmede zorlanırlar. İyi Oyunları ödüllendirin, vurma, itme, çekme, hakaret durumlarında onları engelleyin. Onunla arkadaş rolüne girerek deneme alıştırmalar yapın, ilişkiyi sürdürme becerileri kazandırmaya çalışın.

* Onlara kaliteli zaman ayırın: Bu tür çocuklar boş zamanlarını değerlendirmede zorluk yaşarlar. Uzun süreli Oyunları sevmezler. Her çocuk anne-babasıyla beraber oynadıkları Oyunları, diğer Oyunlara tercih ederler. Her gün belli bir zamanı çocuğunuzla birlikte Oyuna ayırın. Onlara hikayeler okuyun, anlatın hikaye üzerine konuşun. Mümkünse hikaye okumayı özendirin. Bu onların dikkat ve konsantrasyon sürelerinin artmasını sağlar.

* Fiziksel temas sağlayın.
Sarılaşarak, dokunarak, okşayarak onu sevin. Birlikte oynadığınız Oyunları fiziksel temas gerektirenlerden seçin.

* Sorumluluk verin: Uygun zamanlarda uygun ev işlerini yapma sorumluluğu verin. ‘yaşı küçük, kıyamam’ gibi ifadeler sorumluluk alma bilincini ve cesaretini azaltır.

* Okulda spora yönelmesini sağlayın. Bu hem arkadaşlık ilişkilerini ve grup bilincini geliştirir hem de stres düzeyini azaltır.

* Kung-fu, karate, aikido gibi doğu sporlarına yönlendirin. Bilinenin aksine bu tür sporlar saldırgan davranışlarını azaltır ve özdenetim becerilerini artırır. Ancak bu sporları felsefesiyle öğreten usta eğitmenlerden seçin aksi takdirde bu çocukların çevrelerine profesyonel bir şekilde zarar vermelerine katkı sağlarsınız.

* Çocuğunuzun zeka özelliklerini belirleme de bir psikologdan yardım isteyin. Bu şekilde akademik becerilerini daha profesyonel bir şekilde yönlendirme ve geliştirme imkanı bulursunuz.

* İyi bir kahvaltı hazırlayın; iyi bir kahvaltı günün iyi geçirilmesinde önemli rol oynar. Doğal yiyecekler tercih edin. Katkı maddeli, boyalı ve şekerli besinler bu çocukları olumsuz etkiler.

* Etkili iletişim becerileri kullanın; Sorunların büyük bir bölümü iletişim becerilerini yeterince kullanmamaktan kaynaklanır. Farklı teknikler, yollar deneyiniz. Sürekli sorulan sorulardan yılmış, bıkmış ve cevap veremez duruma gelmiş olduğunuzda, soruyu ona yöneltin ve ‘onun bu konu ne düşündüğünü’ sorun. ‘kırk kere söylediğiniz’ ama yapılmayan bir şeyi başka türlü söylemeyi deneyin.

* TV., bilgisayar ve video Oyunları oynama süresini azaltmaya çalışın. Bir çok aile bunu engelleyemez. Hatta bunu başlarından savma için bir koz olarak kullanırlar. Aynı zamanda yanlış olduğunu da düşünür ve söylerler. Bu durumda artık hakimiyet çocuğun eline geçmiş olur. Uzun süre bu tür Oyunlarla oynanması bazı akademik, davranışsal, göz ve dikkat sorunlarına yol açabilmektedir.

* Kendi kendine konuşma becerilerini öğretin; bu tür çocukların içsel konuşmaları konusunda farkındalığını artırın. Kendi kendisiyle konuşmasını denetlemesi için alıştırmalar yapın.

* Odaklanması ve sakinleşmesi için fonda müzik kullanın, bu tür çocuklar ders çalışırken müzik dinlemeyi sever. Dikkati iyice dağıtacak müziklerden ziyade ritim ve konsantrasyon sağlayacak müziklerin tercih edilmesi daha uygundur. Müziğin çocuklar üzerinde etkisi ile ilgili bir araştırma sonucunu örnek olarak verebiliriz. Örnek: haevymetal dinletilen kreş grubunda zamanla saldırgan ve hırçın duygularda artış olurken, neşeli ve canlı parçalarda çocuklar daha arkadaşça ve grup olarak eğlendikleri gözlenmiştir.

* Bilgiye dikkat çekmek için renkleri kullanın;renkli materyaller kullanmak, kitap okurken renkli kalemlerle üstünü çizmek, not almak bu çocukların dikkatini toplama yardımcı olabilmektedir.

* Hareket etmesi için fırsatlar oluşturun. Evde sıkıldığı zaman Oyun oynayacağı bir alan belirleyin. Kolay kırılacak hasara uğrayacak süs eşyalarınızı, bibloları vs. Ortalıktan kaldırın. Eğer sert, hareketli oynamayı seviyorsa balonla beraber oynamayı önerin. Balonla oynamak topla oynamaktan daha fazla enerji sarf ettirir, balonla eşyaların kırılmaları önleyebilirsiniz, aynı zamanda balonla oynamak dikkat ve kas koordinasyon becerisinin de gelişmesine yardımcı olur.

* Çocuğunuzun kendinden küçük birilerine bir şey öğretmesinin sağlayın. Bu fırsatlar çocuğunuzun sorumluluk alma bilincini geliştirir.

* Okul dışı etkinliklere yönelin. Okulda yeterince başarılı ve uyumlu olmadığı alanlarda okul dışı ortamlara yönlendirin. Her türlü spor ve sosyal etkinlikler olabilir. Grupla yapılması gereken etkinlikler dikkat ve koordinasyon becerilerini de geliştirir.

* Kendinize dikkat edin. Çocuklar sizi çok yorabilir. Bazen yaptığınızın farkında olmayabilirsiniz. Sinirli, gergin ve sabırsız zamanlarda kontrollü davranmaya çalışın.

* Odaklanma tekniklerini öğretin. Örneğin sevdiği bir fotoğrafı, haritayı, resmi vs. İnceleyin, daha sonra kapatın ve resim hakkında sorular sorun. Tekrar gösterin ve kapatın. Uzun süreli dikkat ve akılda tutma becerilerini geliştiren strateji Oyunları oynayın.

* Mümkünse hareketli zamanlarını kamera ile çekip izlettirin ve davranışları üzerinde sohbet edin.

* İlgilerini belirleyin ve onları geliştirici faaliyetler yapın. Örneğin resim yapmayı çok seven bir çocuğa farklı boyalar ve resim kağıtları verin.

* Bu tür çocuklar daha çabuk unuturlar o yüzden yapılamasını istemediğiniz davranışı yazı yada sembollerle belirtmek faydalı olabilir. Örneğin buzdolabının kapısına ‘açmadan önce anneye sor’, ya da yatak odasına ‘eşyalarını topla’ gibi yazılarla yada okuma-yazma bilmiyorsa anlayacağı bir resimle ifade edebilirsiniz.

* Çocuğunuzla anlaşma yapın. Bazı çocuklar bundan hoşlanırlar. Ne yapıp yapmayacağı ile ilgili kontrat imzalayın. Ör: konu: öfke , davranış: öfkelenmeden, sinirlenmeden, kızmadan önce 10’a kadar sayacağım. Sakinleştikten sonra söyleyeceklerimi söyleyeceğim.



* Mola tekniğini uygulayın.

* Molayı gerektiren davranışların listesini yapın. Açıkça belirtin. Davranış sayısı iki veya üçü geçmesin. Örneğin; arkadaşıyla kavga etmek.

* Mola bölgesini belirleyin evde sıkıcı veya boş bir oda olabilir.
* Mola esnasında iletişim kurulmaz
* İşlem sakince uygulanmalıdır.

* Süre önceden belirlenmeli. Mümkünse 5 dakikayı geçmemelidir. Eğer ısrarla ağlıyorsa, ağlaması bitinceye kadar bekletilebilir.

* Çıkınca olumlu davranışı pekiştiren sözler söylenebilir.


* Çocuğunuzla ilgili olumlu bir imaj besleyin. Eğer siz olumlu düşünmezseniz başkaları nasıl düşünür. Unutmayın başarı zekadan ziyade duygusal enerji sonucunda oluşur. Bunu da olumlu düşünmek ve olumlu motive etmekle sağlayabilirsiniz.


Tüm bunların yanında ona sevginizi ve güveninizi gözlerine bakarak, onu okşayarak ve tüm içtenliğinizle söyleyerek vermek en büyük destektir.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Dikkat eksikliğine dikkat!

Konsantrasyon bozukluğu nerede ise çağımız çocuklarının ortak sorunu.


Çocukların televizyon veya bilgisayar dışında bir şeye dikkatlerini toplamalarını istemek neredeyse dünyanın en zor şeyi onlar için. Oturup düşününce aslında çocukları da çok fazla suçlayamıyorum; dikkatlerini dağıtacak o kadar çok şey var ki...

Yeni nesil, bizim zamanımızda olduğu gibi tek kanallı televizyonuna mahkûm değil. Annelerin babaların birkaç hareketi hatta tek bir bakışıyla kendilerine çekidüzen veren bizler gibi çocuklardan da değiller. Tüm bunların yanında sokakta koşup oynayıp enerjilerini rahatça boşalttıkları bir dünyaları da yok çoğunluğunun maalesef. Daha özgür ruhlu çocuklar bunlar ancak sürekli akacak yeri bulamayan bir enerjileri var. İçlerinde çağlayan, sürekli artan ama akıtamadıkları için rahatlayamadıkları bu enerji yüzünden suçlanan, etiketlenen, eleştirilen çocuklar...
Tabii ciddi bir dikkat eksikliği sorunu sadece konsantrasyon zayıflığıyla sınırlı değil. Bu aşırı hareketlilik huzursuzluk, her şeye aşırı tepki verme ve algılama zorluklarını da beraberinde getiriyor.
Ne yazık ki dünyada birçok çocuk ilaçla sakinleştirilmeye ve çeşitli konulara odaklandırılmaya çalışılıyor.

UZMANLAR NE DİYOR?
Uzmanlar bu belirtileri gören ailelerin, çocukların sağlıklı gelişimi yakalayabilmeleri için daha fazla anlayış, sabır ve doğru tasarlanmış bir eğitime ihtiyaçları olduğunu unutmamaları gerektiğini söylüyor.
Günümüzde dikkat eksikliğine çözüm bulmak için ilk başvurulan yolların başında ise az önce söylediğim gibi ilaç tedavisi geliyor.
Öğrenme terapisti Psikolog İnci Özkoray ilaç tedavisinin çocuğun kişilik gelişimini olumsuz etkileyebildiğini belirtiyor. Özkoray, ilaç kullanan çocukların kendi doğal his ve tepkilerinin farkındalığını yaşayamadığını, doğal duygularını dışa vuramadığını ve bunlarla baş etmeyi öğrenmekte güçlük çektiğini ifade ediyor. Bu gibi etkilerin yanı sıra fizyolojik olarak da uykusuzluk, iştahsızlık, kilo kaybı, baş dönmesi, baş ağrısı, kusma gibi yan etkiler görülebildiğine dikkat çeken Özkoray ayrıca yorgunluk, üzüntü, ürkeklik, depresif ruh hali ve çeşitli tikler ortaya çıkabildiğini söylüyor.

DAVRANIŞ TERAPİSİ
Yani aslında ilaç tedavisine alternatif olarak tek bir şey var elimizde o da davranış terapisi.
Özkoray, destekleyici davranış terapisi ve dikkat terapi metotları sayesinde çocukların kendilerini kontrol edebilmeyi ve konsantre olmayı öğrenebildiklerini belirtiyor. Özkoray davranış ve dikkat terapisinin, mevcut davranışlar ve gelecekteki davranışlar üzerinde de olumlu etkileri olduğunu vurguluyor: "Bu tür terapilerde çocuklar içten konuşma, yanlışlarla pozitif başa çıkma, dikkatini yönetebilme, dikkatini yükseltebilme ve azaltabilme gibi teknikleri kullanmayı, tepkisel davranışlarını indirgemeyi öğreniyor. Ailelerin de bu terapi sürecine aktif katılmaları ve stratejileri öğrenmeleri gerekiyor. Çünkü bu konu çocuğun tek başına üstesinden gelebileceği bir konu değil."
Gördüğünüz gibi İnci Özkoray'ın söylediklerinden de anlaşıldığı üzere yine ilk iş biz anne babalara ve en çok da her zamanki gibi hatta daha fazla sabırlı ve şefkatli olmaya dayanıyor...

AİLEYE VE OKULA BÜYK SORUMLULUK DÜŞÜYOR
Eğitim ve Öğrenci ve Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) koçu olan Elgiz Handen ile birçok ailenin mücadele ettiği bu konuyu konuştuk.

■ DEHB nedir?
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), 7 yaşından önce başlayan ve çocuğun gelişim düzeyine uygun olmayan, dikkati toplama ve sürdürme, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ile karakterize olan, yaşam boyu devam eden beyin temelli bir sorun.
3 ayrı türü var. (1) Dikkat eksikliği (2) Hiperaktivite yani aşırı hareketlilik (3) Dürtüsellik...

■ Bu çocuklar hangi özelliklere sahiptir?
Dikkat eksikliği olan bir çocuk dağınık, unutkan, kendini organize edemeyen bir çocukken, hiperaktivitesi olan çocuk, yerinde duramayan, sırasını bekleyemeyen, kıpır kıpır bir çocuktur. DEHB olanların erteleme, işleri son dakikaya bırakmak gibi alışkanlıkları vardır.

■ Nasıl fark edilir?
DEHB 7 yaşından önce başlasa da sorunlar okul hayatının getirdiği kurallarla birlikte ortaya çıkar. Bu yüzden DEHB'nin teşhis edilmesinde ve yönetilmesinde öğretmenlerin önemli bir rolü vardır. Önemli olan bir başka nokta ise görülen sorunların iki farklı alanda en az 6 aydır görülüyor olmasıdır. Hem evde hem okulda aynı sorunların yaşanması gibi...

■ Kimlere iş düşüyor?
DEHB'nin teşhis edilmesinde öğretmenlerin gözlemleri çok önemli, çünkü anne babalar, anne baba körlüğü nedeniyle kendi çocuklarındaki farklılıkları görmeyebilirler. DEHB büyük oranda kalıtsaldır ve bir evde bir DEHB'li varsa mutlaka başka bir tane daha vardır. Bunu söylüyorum çünkü kalıtsal olan DEHB kimsenin suçu değildir.

BÜTÜN SORUMLULUĞU ÜSTLENMEYİN
■ Bu çocuklara nasıl davranılmalı?
DEHB olan çocuklar da diğer çocuklar gibidir. Sadece biraz daha fazla özene ve dikkate ihriyaç duyarlar. Anne babaların özellikle bu tür çocuklarda kaçınması gereken iki tür davranış var. Birincisi çocuğun bütün sonumluluklarını elinden almak. Bir çocuğun DEHB'li olması onun kuralsız olacağı, ödev yapmayacagı ya da istediği her şeyi yapacağı anlamına gelmez. İkincisi ise DEHB olan çocukların beyinlerinin uyarılmasını kendi başlarına yapmalarını beklemek. Çünkü DEHB'li olmak ve bunun sonuçları çocuğun kontrolünde olan bir durum değildir. Bu nörolojik bir durumdur. Bu çocukara DEHB'li oldukları söylenmeli ki; çocuk sürekli olarak "Benim neyim var da ben böyleyim?" diye kendini suçlamaktan vazgeçsin ve DEHB'nin muhteşem yanlarını da hayatına taşıyabilsin.

YARDIM ALMAKTAN ÇEKİNMEYİN
■ Mevcut eğitim sistemimiz bu çocukları fark edebiliyor mu?
Hayır maalesef ki. Bizim eğitim sistemimiz standart olana eğitim vermek üzere geliştirilmiş. Standartların altında ve üstünde olan özel eğitime ihtiyaç duyan çocukların öğrenme süreçlerine eşlik edecek okullar ne yazık ki yok.

■ DEHB'ye sebep olan genetik faktörler var dediniz. Böyle bir durumda çocuğun yetiştirilmesinde nelere dikkat edilmeli?
DEHB'nin nedenleri arasında genetik faktör, zor doğum, düşük doğum ağırlığı, hamilelikte sigara, içki ve bazı ilaçların kullanımının etkili olduğu biliniyor. Eğer siz de bir DEHB'li gencin ebeveyni iseniz sizlerden birinde de benzer sorunlar geçmişte yaşanmıştır. Bazı sorunlar yetişkinlik döneminde de devam edebilir ancak artık siz farkında olmadan onu yönetmeye başlamış olabilirsiniz. DEHB hakkında bilgi sahibi olun, yardım almaktan çekinmeyin ve çocuğa karşı kendi davranışlarınızın, duygularınızın ve düşüncelerinizin farkında olun. Özellikle çocuğunuzun öğrenme biçimini öğrenin ki akademik performansını artırmak için ona yardımcı olabilesiniz.

OKULDA NE TÜR PROBLEMLER YAŞIYORLAR
■ DEHB'li olan çocukların okul başarısı düşüktür.
■ Yüzde 30'u liseyi bitirene kadar bir iki kere sınıfta kalır.
■ Yüzde 20'sinde okuma, yüzde 40'ında yazma güçlüğü görülür.
■ Okulda sınavlarda süreyi yetiştirmekte güçlük yaşarlar. Yazılı sınavlarda kâğıdın ön yüzündeki soruları yaparken arka yüzündeki sorulara bakmayı unuturlar.
■ Kitap ve defterlerini sık sık okulda bırakırlar.
■ Ders sırasında öğretmeni dinlemekte güçlük çekerler ve tahtaya yazılanları zamanında yazamayabilirler.
■ Verilen ödevleri hatırlamayabilirler ve sadece sözlü uyarılar yeterli olmayabilir, yazılı uyarılara ihtiyaç duyarlar.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst