Damar sertliği, çağımızın ve ülkemizin en önemli sağlık sorunlarından biridir. Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte insan ömrünün uzaması ve yaşam kalitesinin arttırılması önde gelen hedef olmuştur. Gelişmiş ülkelerdeki ölümlerin birincil sebebinin uç organ damar yetmezliği olması damar sertliğine ve tedavisine olan ilgiyi arttırmıştır. Sigara içimi, şeker hastalığının olması, kan kolesterol düzeyinin yüksek seyretmesi, aile hikayesinin olması, stresli iş yaşantısı, rahat yaşam sonucu hareketsizlik ve erkek olmak gibi faktörler damar sertliğinin oluşumunu kolaylaştırmaktadır. Bu hastalık kalp, beyin, bacak ve kol damarları gibi pekçok yeri etkilemektedir. En önemli faktör olan sigara bırakılabilir mi?
DAVRANIŞ YÖNTEMLERİ: Sigaranın bırakılmasına yardımcı olmak, nikotin bağımlılığını yenmek amacıyla davranış teknikleri geliştirilmiştir.
Hasta Eğitimi: Sigaranın sosyal ve psikolojik bir alışkanlık olduğu, bu nedenle iradenin ve motivasyonun güçlendirilmesi ile sigaranın bırakılacağı düşünülerek eğitim programları hazırlanmıştır.
Ters Güdülenme: Bu davranış tekniği ile sigaranın bırakılması için , sigara içimine karşı olumsuz bir yanıt oluşumunun öğrenilmesi sağlanmaya çalışılır. Bu amaçla geçmiş yıllarda kullanılan teknikler arasında elektrik şok, mide bulandırıcı ilaçlar, sigara dumanına aşırı maruz kalım, sıcakta nefes alma çok hızlı sigara içme yöntemleri sayılabilir. (Örneğin hızlı sigara içme tekniğinde kişinin her 6 saniyede sigaradan bir nefes içine çekmesi ve bu durum bulantı oluşana kadar devam etmesi gerekmektedir. Ancak bu yöntemin bazı kardiyovasküler yan etkileri ortaya çıkmaktadır.)
Kendi Kendini Yönetme ve İzleme Teknikleri:
Kendi kendine bırakma tekniği genellikle bir yönetici veya terapistin yönetiminde kişinin kendi kendine sigarayı bırakmasıdır ve bazı ters güdülenme yöntemlerini de içerir. Kendini izleme tekniği ile sigaranın bırakılmasında ise kişi sigara içme davranışına yönelik bir günlük tutar. Örneğin bir gün içinde kaç sigara içtiğini, her bir içtiği sigara için içtiği saat, yer, aktivite, duygu durumu ve sigara içme isteğini bir hafta veya birkaç hafta boyunca kayıt eder. Kişinin kendi sigara içme davranışını yakından izlemeye başladığında bu davranışını değiştirme olasılığının arttığı gösterilmiştir.
Klinikler ve Gruplar: Sigaranın bırakılmasını sağlamak amacıyla bir çok ülkede gönüllü sağlık örgütleri, temsilcilikleri ve ticari kuruluşlar tarafından grup tedavilerine yönelik programlar hazırlanmıştır. Bu programların içerikleri benzer olup, genellikle konferanslar, grup etkinlikleri, kişinin günlük alışkanlıklarını tanımasına yönelik egzersizler, sigaranın azaltılarak bırakma gününe karar verilmesine yönelik programlar , aşırı sigara içme isteği ile baş etme yöntemleri , sigaraya tekrar başlamasını engellemeye yönelik öneriler ve stres tedavisinin pratiklerinin yapılması gibi konuları içerir. Ayrıca bu programlarda davranış değiştirmeye yönelik prensipler ve eğitim üzerine kurulu klinik programlar geliştirilerek kahve ve alkol kısıtlaması , egzersiz ve dengeli beslenme, sıcak ve soğuk duşlar, derin nefes alma, önerilmektedir.
Ani Bırakma veya Azaltma: Kullanılmakta olan sigara markası değiştirilerek nikotin içeriği daha düşük olduğu bilinen bir sigara markasına geçilmesi veya içilmekte olan sigara markasını değiştirmeden günlük içilen sigara sayısının yavaş yavaş azaltılması, günlük nikotin alımını düşürmeye yönelik azaltma yöntemleridir. Ancak yavaş yavaş azaltma yöntemleri kandaki nikotin seviyesini eşik değerin altına düşürerek nikotin yoksunluk semptomlarının ortaya çıkmasına neden olur. Bu durumda oldukça sıkıntı ve stres hisseden kişinin tekrar eski alışkanlığına dönmesi olasıdır .
Sigaranın birdenbire bırakılması ise kişinin nikotin yoksunluk semptomlarını yoğun olarak hissettiği oldukça zor bir dönem olmakla birlikte bir iki haftalık bir süre sonunda bu semptomların şiddeti azalmakta ve sonraki günlerde birden bire bırakanlar yavaş yavaş azaltanlara göre daha nadir aşırı sigara içme isteği ile zorlanmaktadırlar.
Hipnoz: Özellikle diğer sigarayı bırakma yöntemlerinin başarılı olamadığı ancak yoğun kişisel ilgi ve dikkate ihtiyacı olan olgularda tercih edilebilen bir yöntemdir. Hipnoz, davranış değişimini tam olarak sağlayamasa bile bireyin istediği ve amaçladığı birşeyi başarmasına yardımcı olur. Sigara içenlere davranışlarını değiştirmeleri için direkt önerilerde bulunulur ve öğüt verilir. Hipnozu kullanarak bağımlılık davranışını değiştirici bir görüş açısı verilebilir. Psikoterapiye hipnoterapi eklenebilir. Hipnoaversiyon kullanılarak, hipnozla alışkanlık haline gelen sigara içme davranışından tiksinmesine yardımcı olunabilir.
Akupunktur: Popüler bir sigara bıraktırma yöntemi olmasına rağmen etkisinin süresi tartışmalıdır. Sigarayı bıraktırmak için kullanılan iki tür akapunktur yöntemi vardır, nazopunktur ve aurikolopunktur.Nazopunktur,burun yüzeyinde seçilmiş noktalara uygulandığında solunum yollarında dekonjesyon olduğu ve kişide tütüne karşı tiksinme hissi uyandığı bildirilmektedir.
Hekim Telkin ve Öneriler: Hekimlerin telkin öneri ve desteklerinin birçok sigara içen hastayı sigarayı bırakma konusunda motive ettiği , hastalara cesaret vererek bırakmayı denemesini sağladığı bilinmektedir. Hekimlerin yönlendirdiği ve olguların en az 6 ay izlendiği 28 sigara bıraktırma programının analizinde hekimlerin sadece hastaya sigarayı bırakmasını öğütlediği 15 programın ortalama başarısı %5 (%3-%13), hekimlerin hastaya sigaranın bırakılması için yoğun destek verdiği 13 programın ortalama başarısı %29 (%13-%40) olarak saptanmıştır.
Hamilelerin ,pulmoner ve kardiovasküler hastalığı olan kişilerin hekimlerin yönlendirilmesi ile sigarayı bırakma oranları diğer olgulara göre daha yüksektir. Hamilelerde bu oran %1-35 arasında değişmektedir. Hekimlerin desteği ile sigaranın bırakılma oranının akciğer hastalarında %10-76 (ortalama bir yıl bırakmış kalma oranı %31,5), kalp hastalarında %11-73 (ortalama bir yıl bırakmış kalma oranı %43) olarak bulunmuştur. Ani ölüm korkusu en önemli motivatörlerdendir. Yakın zamanda miyokard infarktüsü geçirmiş olguların hekimin desteği ile sigarayı bırakma oranı %60' a kadar yükselmektedir. Sigaranın bırakılması sırasında kişilerin yaşadığı farklı dönemler vardır. Bunlar düşünme; kişinin sigarayı bırakmayı ciddi olarak henüz karar vermediği dönem, karar; kişinin ciddi olarak sigarayı bırakmaya kararını verdiği dönem eylem; kişinin sigarayı bırakmayı denediği ve bırakmaya çalıştığı dönem, sürdürme; kişinin sigara içmeyi bıraktıktan sonra tekrar içmekten kaçınması ve bırakmış kalmasıdır. (İlaç ile bırakma yöntemleri daha sonra anlatılacaktır.)
Sorgulama: Hekim, her klinik görüşmede hastaya sigara içip içmediğini , ne kadar içtiğini, bırakmayı düşünüp düşünmediğini, daha önceki bırakma deneyimlerini sorar ve nikotin bağımlılığının derecesini belirler.
Öneri:Hekim çok net ve anlaşılır bir mesajla hastaya sigarayı bırakmasını önerir. Bu önerinin hastanın motivasyonunu güçlendirmesi için sigaranın zararları, kişisel risk faktörleri, sigarayı bırakmasının kendisine ve ailesine getireceği yararlar açıklanabilir. Kişilerin sigarayı bırakmasına destek olan motivasyon faktörleri farklıdır ve biri için geçerli olan neden diğerini hiç etkilemeyebilir. Elbette ki bir hastada sigaranın zararlarının genel olarak anlatılması veya bu zararların kendinin ve ailesinin sağlık durumu ile ilişki kurularak anlatılması farklı etkiler bırakır.
Tedavi: Bu aşamada klinisyen sigarayı bırakmak isteyen hastasına bırakma yöntemlerinden birini önerir. Birçok hasta kendi başına bırakabildiği gibi , diğer yöntemlerden de (farmakolojik tedavi, grup psikoterapiler, vs) yararlanılabilir.
İzleme: Bu dönemde hekim sigarayı bırakan hastasını belirli aralıklarla görmek üzere kontrole çağırır. İlk hafta içinde öngörüşme sigarayı bırakmayı izleyen 1. hafta, 1.6.12. aylarda tekrar görüşmeler önerilmektedir. İlk yıl içinde hastanın izlenmesi mektup göndererek veya telefon görüşmeleri ile de sıklaştırılabilir.
Özellikle bölgemiz insanının bu konuda maalesef yeterince duyarlı olmaması ve ciddi şikayet oluşuncaya kadar beklemesi bu hastalıktan ani ölümleri arttırmaktadır. Bölgemizde sigara tüketiminin ciddi boyutlarda olması, mutfak kültürümüzün sadece hayvansal gıdalara ( kırmızı et, tereyağ, vs ) yönelik olması hastalığın görülme şansını arttırmaktadır.
Damar sertliği ile savaşın birinci basamağı kuşkusuz hastalığın oluşmasını engellemeye yönelik koruyucu hekimliğin yaygınlaştırılmasıdır. Şeker hastalığı, yüksek kan yağ düzeyleri, yüksek tansiyon ve sigara kullanımına yönelik önlemler alınarak uygun tedavi yada rejimlerin düzenlenmesi oldukça yüz güldürücü sonuçlar verecektir. ‘Çok şükür bu yaşıma kadar doktor yüzü görmedim’ cümlesi maalesef kendimizi kandırmakla birlikte kendimizi ne kadar sevdiğimizin de acı göstergesidir. 35 yaşından sonra hele sigara kullanımı, ailede kalp hastalığının bulunması, kan yağ düzeylerinin yüksek olması, şeker hastalığının bulunması gibi risk faktörü bulunan kişiler mutlaka ama mutlaka doktor kontrolüne girmeli en azından yılda 1 kez genel kontrolden geçmelidir. Genç yaşta geçirilen kalp krizlerinde ölüm oranlarının yüksek olması özellikle bu yaş grubundaki kontrollerin önemini anlatmaktadır. Kalp hastalıklarında erken teşhis hayat kurtarıcıdır. Ülkemizde anjio ve açık kalp ameliyatı şartlarının ve başarı oranlarının dünya standartlarında olması insanımıza bu konuda ümit vermeli ve doktor kontrolünün önemini anımsatmalıdır. Özellikle kalp ameliyatlarından sonra hastaların olayın tamamen bittiğini düşünmeleri, düzenli ilaç kulanmamaları, diyetlerini bozmaları ve rutin kontrollerine gitmemeleri olayın devam ederek hızla ilerlemesine, takılan damarların yada hastanın kendi damarlarında yeniden tıkanmaya sebep olabilmektedir.
DAVRANIŞ YÖNTEMLERİ: Sigaranın bırakılmasına yardımcı olmak, nikotin bağımlılığını yenmek amacıyla davranış teknikleri geliştirilmiştir.
Hasta Eğitimi: Sigaranın sosyal ve psikolojik bir alışkanlık olduğu, bu nedenle iradenin ve motivasyonun güçlendirilmesi ile sigaranın bırakılacağı düşünülerek eğitim programları hazırlanmıştır.
Ters Güdülenme: Bu davranış tekniği ile sigaranın bırakılması için , sigara içimine karşı olumsuz bir yanıt oluşumunun öğrenilmesi sağlanmaya çalışılır. Bu amaçla geçmiş yıllarda kullanılan teknikler arasında elektrik şok, mide bulandırıcı ilaçlar, sigara dumanına aşırı maruz kalım, sıcakta nefes alma çok hızlı sigara içme yöntemleri sayılabilir. (Örneğin hızlı sigara içme tekniğinde kişinin her 6 saniyede sigaradan bir nefes içine çekmesi ve bu durum bulantı oluşana kadar devam etmesi gerekmektedir. Ancak bu yöntemin bazı kardiyovasküler yan etkileri ortaya çıkmaktadır.)
Kendi Kendini Yönetme ve İzleme Teknikleri:
Kendi kendine bırakma tekniği genellikle bir yönetici veya terapistin yönetiminde kişinin kendi kendine sigarayı bırakmasıdır ve bazı ters güdülenme yöntemlerini de içerir. Kendini izleme tekniği ile sigaranın bırakılmasında ise kişi sigara içme davranışına yönelik bir günlük tutar. Örneğin bir gün içinde kaç sigara içtiğini, her bir içtiği sigara için içtiği saat, yer, aktivite, duygu durumu ve sigara içme isteğini bir hafta veya birkaç hafta boyunca kayıt eder. Kişinin kendi sigara içme davranışını yakından izlemeye başladığında bu davranışını değiştirme olasılığının arttığı gösterilmiştir.
Klinikler ve Gruplar: Sigaranın bırakılmasını sağlamak amacıyla bir çok ülkede gönüllü sağlık örgütleri, temsilcilikleri ve ticari kuruluşlar tarafından grup tedavilerine yönelik programlar hazırlanmıştır. Bu programların içerikleri benzer olup, genellikle konferanslar, grup etkinlikleri, kişinin günlük alışkanlıklarını tanımasına yönelik egzersizler, sigaranın azaltılarak bırakma gününe karar verilmesine yönelik programlar , aşırı sigara içme isteği ile baş etme yöntemleri , sigaraya tekrar başlamasını engellemeye yönelik öneriler ve stres tedavisinin pratiklerinin yapılması gibi konuları içerir. Ayrıca bu programlarda davranış değiştirmeye yönelik prensipler ve eğitim üzerine kurulu klinik programlar geliştirilerek kahve ve alkol kısıtlaması , egzersiz ve dengeli beslenme, sıcak ve soğuk duşlar, derin nefes alma, önerilmektedir.
Ani Bırakma veya Azaltma: Kullanılmakta olan sigara markası değiştirilerek nikotin içeriği daha düşük olduğu bilinen bir sigara markasına geçilmesi veya içilmekte olan sigara markasını değiştirmeden günlük içilen sigara sayısının yavaş yavaş azaltılması, günlük nikotin alımını düşürmeye yönelik azaltma yöntemleridir. Ancak yavaş yavaş azaltma yöntemleri kandaki nikotin seviyesini eşik değerin altına düşürerek nikotin yoksunluk semptomlarının ortaya çıkmasına neden olur. Bu durumda oldukça sıkıntı ve stres hisseden kişinin tekrar eski alışkanlığına dönmesi olasıdır .
Sigaranın birdenbire bırakılması ise kişinin nikotin yoksunluk semptomlarını yoğun olarak hissettiği oldukça zor bir dönem olmakla birlikte bir iki haftalık bir süre sonunda bu semptomların şiddeti azalmakta ve sonraki günlerde birden bire bırakanlar yavaş yavaş azaltanlara göre daha nadir aşırı sigara içme isteği ile zorlanmaktadırlar.
Hipnoz: Özellikle diğer sigarayı bırakma yöntemlerinin başarılı olamadığı ancak yoğun kişisel ilgi ve dikkate ihtiyacı olan olgularda tercih edilebilen bir yöntemdir. Hipnoz, davranış değişimini tam olarak sağlayamasa bile bireyin istediği ve amaçladığı birşeyi başarmasına yardımcı olur. Sigara içenlere davranışlarını değiştirmeleri için direkt önerilerde bulunulur ve öğüt verilir. Hipnozu kullanarak bağımlılık davranışını değiştirici bir görüş açısı verilebilir. Psikoterapiye hipnoterapi eklenebilir. Hipnoaversiyon kullanılarak, hipnozla alışkanlık haline gelen sigara içme davranışından tiksinmesine yardımcı olunabilir.
Akupunktur: Popüler bir sigara bıraktırma yöntemi olmasına rağmen etkisinin süresi tartışmalıdır. Sigarayı bıraktırmak için kullanılan iki tür akapunktur yöntemi vardır, nazopunktur ve aurikolopunktur.Nazopunktur,burun yüzeyinde seçilmiş noktalara uygulandığında solunum yollarında dekonjesyon olduğu ve kişide tütüne karşı tiksinme hissi uyandığı bildirilmektedir.
Hekim Telkin ve Öneriler: Hekimlerin telkin öneri ve desteklerinin birçok sigara içen hastayı sigarayı bırakma konusunda motive ettiği , hastalara cesaret vererek bırakmayı denemesini sağladığı bilinmektedir. Hekimlerin yönlendirdiği ve olguların en az 6 ay izlendiği 28 sigara bıraktırma programının analizinde hekimlerin sadece hastaya sigarayı bırakmasını öğütlediği 15 programın ortalama başarısı %5 (%3-%13), hekimlerin hastaya sigaranın bırakılması için yoğun destek verdiği 13 programın ortalama başarısı %29 (%13-%40) olarak saptanmıştır.
Hamilelerin ,pulmoner ve kardiovasküler hastalığı olan kişilerin hekimlerin yönlendirilmesi ile sigarayı bırakma oranları diğer olgulara göre daha yüksektir. Hamilelerde bu oran %1-35 arasında değişmektedir. Hekimlerin desteği ile sigaranın bırakılma oranının akciğer hastalarında %10-76 (ortalama bir yıl bırakmış kalma oranı %31,5), kalp hastalarında %11-73 (ortalama bir yıl bırakmış kalma oranı %43) olarak bulunmuştur. Ani ölüm korkusu en önemli motivatörlerdendir. Yakın zamanda miyokard infarktüsü geçirmiş olguların hekimin desteği ile sigarayı bırakma oranı %60' a kadar yükselmektedir. Sigaranın bırakılması sırasında kişilerin yaşadığı farklı dönemler vardır. Bunlar düşünme; kişinin sigarayı bırakmayı ciddi olarak henüz karar vermediği dönem, karar; kişinin ciddi olarak sigarayı bırakmaya kararını verdiği dönem eylem; kişinin sigarayı bırakmayı denediği ve bırakmaya çalıştığı dönem, sürdürme; kişinin sigara içmeyi bıraktıktan sonra tekrar içmekten kaçınması ve bırakmış kalmasıdır. (İlaç ile bırakma yöntemleri daha sonra anlatılacaktır.)
Sorgulama: Hekim, her klinik görüşmede hastaya sigara içip içmediğini , ne kadar içtiğini, bırakmayı düşünüp düşünmediğini, daha önceki bırakma deneyimlerini sorar ve nikotin bağımlılığının derecesini belirler.
Öneri:Hekim çok net ve anlaşılır bir mesajla hastaya sigarayı bırakmasını önerir. Bu önerinin hastanın motivasyonunu güçlendirmesi için sigaranın zararları, kişisel risk faktörleri, sigarayı bırakmasının kendisine ve ailesine getireceği yararlar açıklanabilir. Kişilerin sigarayı bırakmasına destek olan motivasyon faktörleri farklıdır ve biri için geçerli olan neden diğerini hiç etkilemeyebilir. Elbette ki bir hastada sigaranın zararlarının genel olarak anlatılması veya bu zararların kendinin ve ailesinin sağlık durumu ile ilişki kurularak anlatılması farklı etkiler bırakır.
Tedavi: Bu aşamada klinisyen sigarayı bırakmak isteyen hastasına bırakma yöntemlerinden birini önerir. Birçok hasta kendi başına bırakabildiği gibi , diğer yöntemlerden de (farmakolojik tedavi, grup psikoterapiler, vs) yararlanılabilir.
İzleme: Bu dönemde hekim sigarayı bırakan hastasını belirli aralıklarla görmek üzere kontrole çağırır. İlk hafta içinde öngörüşme sigarayı bırakmayı izleyen 1. hafta, 1.6.12. aylarda tekrar görüşmeler önerilmektedir. İlk yıl içinde hastanın izlenmesi mektup göndererek veya telefon görüşmeleri ile de sıklaştırılabilir.
Özellikle bölgemiz insanının bu konuda maalesef yeterince duyarlı olmaması ve ciddi şikayet oluşuncaya kadar beklemesi bu hastalıktan ani ölümleri arttırmaktadır. Bölgemizde sigara tüketiminin ciddi boyutlarda olması, mutfak kültürümüzün sadece hayvansal gıdalara ( kırmızı et, tereyağ, vs ) yönelik olması hastalığın görülme şansını arttırmaktadır.
Damar sertliği ile savaşın birinci basamağı kuşkusuz hastalığın oluşmasını engellemeye yönelik koruyucu hekimliğin yaygınlaştırılmasıdır. Şeker hastalığı, yüksek kan yağ düzeyleri, yüksek tansiyon ve sigara kullanımına yönelik önlemler alınarak uygun tedavi yada rejimlerin düzenlenmesi oldukça yüz güldürücü sonuçlar verecektir. ‘Çok şükür bu yaşıma kadar doktor yüzü görmedim’ cümlesi maalesef kendimizi kandırmakla birlikte kendimizi ne kadar sevdiğimizin de acı göstergesidir. 35 yaşından sonra hele sigara kullanımı, ailede kalp hastalığının bulunması, kan yağ düzeylerinin yüksek olması, şeker hastalığının bulunması gibi risk faktörü bulunan kişiler mutlaka ama mutlaka doktor kontrolüne girmeli en azından yılda 1 kez genel kontrolden geçmelidir. Genç yaşta geçirilen kalp krizlerinde ölüm oranlarının yüksek olması özellikle bu yaş grubundaki kontrollerin önemini anlatmaktadır. Kalp hastalıklarında erken teşhis hayat kurtarıcıdır. Ülkemizde anjio ve açık kalp ameliyatı şartlarının ve başarı oranlarının dünya standartlarında olması insanımıza bu konuda ümit vermeli ve doktor kontrolünün önemini anımsatmalıdır. Özellikle kalp ameliyatlarından sonra hastaların olayın tamamen bittiğini düşünmeleri, düzenli ilaç kulanmamaları, diyetlerini bozmaları ve rutin kontrollerine gitmemeleri olayın devam ederek hızla ilerlemesine, takılan damarların yada hastanın kendi damarlarında yeniden tıkanmaya sebep olabilmektedir.