Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürü'nden Çok Önemli Uyarı: Aşırı Sıcaklara Dikkat!

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürü Mehmet Çağlar, sıcakların mevsim normallerinin üzerinde seyrettiğine dikkati çekerek, “Sıcak havalarda bebek, çocuk, engelliler ve hayvanlar kapalı ve park etmiş araçlarda kesinlikle bırakılmamalı.. Araçların iç ısıları, klima olsa dahi park edildikten çok kısa süre sonra yükseliyor. Araç terk edilirken herkesin dışarı çıktığından emin olunmalı” dedi.

Çağlar, canlıların, beslenme, üreme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla yaptıkları bütün etkinliklerini iklim ve çevre koşullarına göre düzenlediklerini söyledi. İklimde görülen bazı dalgalanmalar ve beklenilmeyen ekstrem olayların yaşanmasının canlıların yaşamı üzerinde çok olumsuz sonuçlar doğurduğunu ifade eden Çağlar, bir yerde o güne kadar görülmeyen veya çok seyrek olarak görülen sıcak ve soğukların belli bir süre yaşanmasının bütün canlıları ve çevreyi olumsuz yönde etkilediğini dile getirdi. Her canlının sıcaklık, nem, rüzgar, basınç gibi pek çok atmosferik değişkene karşı mutlaka fizyolojik bir tepkisi olduğuna dikkati çeken Çağlar, çevreye ve iklim koşullarına en kolay uyum sağlayan, olumsuz sonuçlarından en az etkilenen canlının insan olduğunu vurguladı.

Bugüne kadar yapılan ölçümlere göre yeryüzünde şimdiye kadar en yüksek hava sıcaklığının 57 dereceyle Libya'nın El Azizias kentinde 13 Eylül 1922'de ölçüldüğünü belirten Çağlar, Avrupa'da ise en yüksek hava sıcaklığının İspanya'nın Sevilla kentinde 4 Ağustos 1981'de 50 derece olarak kayıtlara geçtiğine işaret etti. Çağlar, Türkiye'de uzun yıllara göre en yüksek hava sıcaklığının ise 1993'teki Mardin'de 48,8 derece olarak ölçüldüğünü söyledi.

İnsanların yaşamlarını rahat bir biçimde sürdürebildikleri hava sıcaklığının 17-31 derece arası olduğunu belirten Çağlar, bunun dışındaki sıcaklık değerlerinin değişik bünyelerde çok farklı klinik sendromlara, fizyolojik streslere, hastalıklara ve hatta ölümlere bile neden olabildiğini ifade etti.

Çağlar, aşırı sıcaktan daha çok hastalarla yaşlıların etkilendiğine dikkati çekerek, aşırı sıcakların kalp hastalığı, yüksek tansiyon, diyabet, dolaşım-solunum problemi ve alkolizm gibi kronik hastalığı olan kişilerin yaşamını tehdit ettiğini dile getirdi. Aşırı sıcaklar nedeniyle ulaşımda büyük can ve mal kayıplarının yaşandığı kazaların belirgin bir biçimde arttığını anlatan Çağlar, son yıllarda çok sık olarak yaşanan aşırı sıcak ve bunların neden olduğu olumsuzlukların hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için su kaynaklarının yönetimi açısından büyük sorunlara neden olduğunu ifade etti.

AŞIRI SICAKLARDAN KORUNMA YÖNTEMLERİ

Çağlar, halen ülke genelinde etkili olan yüksek sıcaklıkların gelecek hafta da etkisini sürdüreceği ve mevsim normallerinin 2 ila 5 derece üzerinde seyredeceğini belirterek, şunları kaydetti;

“Sıcakların mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği bu günlerde kanser hastaları, kemoterapi hastaları veya değişik deri hastalığı olanlar güneş ışınlarından korunmaya özellikle dikkat etmelidir. Güneş ışınlarının etkisinin güçlü olduğu saat 10.00-16.00 arasında güneş ışınlarından kaçınmalıdır.

Dışarıda bulunulduğunda açık renkli, hafif, bol giysiler tercih edilmeli, şapka giyilmeli ve güneşin zararlı ışınlarından koruyan güneş gözlüğü kullanılmalıdır. Dışarıda çalışması gerekenler mümkün oldukça güneş altında korunmasız kalmamaya, aşırı hareketlerden kaçınmaya, sık sık tuz içeren sulu gıdalar almaya dikkat etmelidir.

Yoğun fizik aktivite ve spor yapmak için sabah ve akşam saatleri tercih edilmeli, her bir saatlik spor için en az 2-4 bardak sıvı alınmalıdır. Ağır fizik aktivitelerden kaçınılmalıdır. Risk altındaki yetişkinler ve yaşlılar, günde en az iki kez güneş veya sıcak çarpması yönünden izlenmelidir. Bebekler ise bu açıdan daha sık izlenmelidir.

Bebek, çocuk, engelliler ve hayvanlar kapalı ve park etmiş araçlarda kesinlikle bırakılmamalı.. Araçların iç ısıları, klima olsa dahi park edildikten çok kısa süre sonra yükseliyor. Araç terk edilirken herkesin dışarı çıktığından emin olunmalı.. Kapalı alanlar iyi havalandırılmalı ve güneş gören pencereler, perde ve güneşliklerle gölgelendirilmeli..

Vücut ısısının yükselmemesi için sık sık duş alınmalı, bunun mümkün olmadığı durumlarda ayaklar, eller, yüz ve ense soğuk suyla ıslatılmalı veya silinmeli.. Kahvaltıda az yağlı peynirler, zeytin ve taze sebzeler bulunmalı, kafein içeren içecekler yerine de süt, meyve suyu, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmeli.. Yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı, yemeklerde bitkisel sıvı yağlar kullanılmalı.. Her gün en az 2-2,5 litre sıvı tüketilmeli, soğuk ve buzlu içecekler tercih edilmemelidir..”


AA
 
F

Fırtına

Guest
Meteoroloji'den sürücülere 'sıcak' uyarısı.!

Meteoroloji İstasyonu Müdürlüğü'nün bahçesinde düzenlenen toplantıya, Şoför ve Otomobilciler Odası Başkanı Abdi Arslan, Toplu Taşıma Kooperatifi Başkanı Salih Kahraman, Nakliyeciler Kooperatifi üyeleri ve bir grup sürücü katıldı. Toplantıda konuşan Hakkari Meteoroloji Müdürü Kaçmaz, Türkiye'de trafik kazalarının en fazla yaz aylarında yaşandığını söyledi. Kaçmaz, "Kazaların yüzde 95'i sürücü hatalarından kaynaklanmaktadır. Ülkemizde her gün yaklaşık 600, her saatte 27 trafik kazası oluyor. Ortalama her yıl 6 bin kişi ölüyor ve 100 bin kişi yaralandı. Bu kazalarda sıcaklığın son derece ciddi etkisi vardır." dedi.

Aşırı güneş ve sıcağın olumsuz etkilerinden korunmak için öncelikle halkın bilgilendirilmesi gerektiğini söyleyen Kaçmaz, yaz aylarında baş ağrısı, baş dönmesi, nefes tıkanıklığı, zihinsel yorgunluk, çabuk sinirlenme, geç algılama veya bitkinlik gibi rahatsızlıkların kazalarda etkili olduğunu kaydetti.

Sürücülerin kafeinli, alkollü ve asitli içeceklerden uzak durmasını isteyen Kaçmaz şu tavsiyelerde bulundu; "Ayrıca hafif ve dengeli beslenilmeli, bol ve geniş kıyafetler giyilmelidir. İyi bir uyku aldıktan sonra yola çıkılmalıdır.."


Cihan Haber Ajansı
 
F

Fırtına

Guest
Kalp ve tansiyon hastaları dikkat.!

Aşırı sıcaklar kalp krizi riskini arttırıyor. Uzmanlar kalp ve tansiyon hastalarını dikkatli olmaları konusunda uyarıyor. Hava sıcaklığı tüm bölgelerde mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor. Aşırı sıcaklar kalp krizi riskini arttırıyor. Uzmanlar kalp ve tansiyon hastalarını dikkatli olmaları konusunda uyarıyor.

Türkiye yazın en sıcak günlerini yaşıyor;

Sıcak havalarda dengesiz beslenme, sıvı ve tuz kaybı kalp krizine zemin hazırlıyor.

Öğlen Saatlerinde Dışarı Çıkmayın;

Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Profesör Doktor Oktay Ergene, "Aşırı sıcaklıklarla birlikte damarlarda genişleme ve kalp hızında artış oluyor. Sıcaklık nedeniyle bir de terlemeyle aşırı sıvı kaybı olursa hipotansiyona yol açabiliyor ve özellikle koroner kalp hastalarında bu göğüs ağrısına neden olabiliyor." dedi.

Göğüs Ağrısına Dikkat;

Göğüs ağrısı kalp krizinin en önemli belirtisi;

Oktay Ergene, "İman tahtasının arkasında yaygın sıkıştırıcı ve baskı şekilde bir göğüs ağrısı, zaman zaman bu nefes alamama şeklinde tezahür edebiliyor. İç taraftaki ağrı her iki omuza, çeneye, kollara hatta serçe parmağıyla yüzük parmağının olduğu tarafa parmaklara kadar vurabiliyor." diye konuştu.

Kalp krizi ileri yaştaki diyabet hastalarında terleme, bulantı, kusma gibi belirtilerle de ortaya çıkabiliyor.

Aşırı Aktiviteden Kaçının;

Korunmak için öncelikle sıcakta aşırı aktiviteden kaçınmak gerekiyor. Uzmanlar buna ek olarak çok sıkı olmasa da diyet yapılmasını öneriyor. Ailesinde kalp hastası olan 40 yaş üstü erkeklerin bir hekime başvurarak kontrolden geçmesi gerekiyor.


TRT Haber
 
F

Fırtına

Guest
Sıcak havaya karşı ayran ile mücadele edin.!

Sıcak hava sonucu aşırı terlemeyle vücutta oluşacak su ve mineral kaybının ayranla karşılanabileceği açıklandı.

Geleneksel içecek ayranın, antistres besinler listesinin ilk sıralarında yer aldığı öğrenildi.

Sacitaslan'a göre, Uludağ Üniversitesi (UÜ) Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Tayar, yaz aylarında artan sıcaklığın, durgun hava ve aşırı nemin yaşamı olumsuz etkilediğini söyledi.

Sıcaklığın vücutta yol açtığı olumsuz durumların “termal stres” olarak tanımlandığını ifade eden Tayar, “Termal stres denilen olay, sıcak ortamlarda kalanların vücutta biriken ve dışarı atılamayan ısıdan rahatsız olmaları sonucunda ortaya çıkar. Bu rahatsızlık nefes sıklaşması, baş ağrısı, baş dönmesi, zihinsel yorgunluk, çabuk sinirlenme veya geç algılama, bitkinlik, işe karşı ilgisizlik gibi semptomlarla kendini belli eder” dedi.

Tayar, çevre ısısı arttığı zaman damarların genişleyeceğini, terlemeyle tuz kaybedildiğinden tansiyonun (kan basıncı) düşebileceğini dile getirerek, şöyle konuştu;

“Tansiyonun düşmesini engellemek için kalp dakikada normalde pompaladığı kan miktarını artırmak zorunda kalır, kısacası kalbin işi artar. Kalp ve dolaşım sorunlarından uzakta, rahat bir yaz geçirmek için sıcak ve nemli havaya karşı herkesin alabileceği önlemler vardır. Vücut ter yoluyla su ve mineral kaybettiğinden bu kayıp en iyi şekilde, vücut direncini artıracak ayran içerek kapatılmalıdır..”

Ayran gibisi yok;

Mustafa Tayar, yoğurt ve ayran üretiminde kullanılan laktik asit bakterilerinin kanser, enfeksiyon, mide-bağırsak hastalıkları ve astım gibi hastalıkları önleyici etkilerine bakıldığı ve tüm bu hastalıkların oluşmasında en önemli nedenin bağışıklık sistemi olduğunun saptandığını belirterek, yoğurdun bağışıklık sistemini uyarıcı etkisinin olduğunu bildirdi.

Bunaltıcı sıcaklarla birlikte görülen aşırı terlemenin, sıvı kaybını daha da artırıp bıkkınlık ve bezginliğe yol açacağını vurgulayan Tayar, şöyle devam etti;

“Yaz mevsiminde günlük ortalama en az 2.5 litre su tüketimi bu şikayetlerin su kaybı sebebiyle ortaya çıkmasını önler. Aldığımız sıvı elektrolit adı verilen sodyum ve klorür iyonlarından zengin olmalıdır. Bu sebeple yaz aylarında bolca ayran tüketilmelidir. Uygun ve lezzetli bir kalsiyum ve fosfor kaynağı olan ayran, özellikle kemik ve dişlerin oluşumunu destekler. Kalsiyum yanında, vitamin (Vitamin A, Vitamin B12, Vitamin D, Vitamin B2, Vitamin B6,) ve protein içeren ayran düzenli beslenmede önemli gıdaların başında gelmektedir..”

Antistres besinler listesinde ilk sırada;

Özellikle triptofan adlı maddeyi içeren besinlerin sakinleştirici etkiye sahip olduğunu ifade eden Tayar, “Kalsiyum açısından zengin besinler de gevşetici bir etkiye sahiptir. Bolca triptofan ve kalsiyum içeren ayran, antistres besinler listesinin ilk sıralarında yer alır. Ayran ayrıca, vücudun sıvı akışını dengelemek ve normal kan basıncını sağlamak için gerekli potasyumu sağlar, kasların kasılmasına yardımcı olur” dedi.

Prof. Dr. Tayar, fazla fosfor içerdiği için kalsiyum emilimini azaltan kola gibi karbonatlı içeceklerden kaçınılmasını önererek, kolalı içeceklerin çocuk ve gençlerde vücudun yeterli vitamin almasını önlediğini anlattı. Çocukların göz, kemik ve bağışıklık sisteminin sağlıklı gelişmesi için süt ve ayranın önem taşıdığını vurgulayan Tayar, kolalı içecekleri fazlaca tüketen 2-17 yaş grubunda, vücudun yeterli ölçüde A vitamini alamadığını, bunun da gözlerin ve vücudun savunma sisteminin güçlenmesini engellediğini bildirdi.

Tayar, uzun yıllardan beri kullanılan fermente ürünlerin, bağırsak düzensizliklerinin giderilmesinde, özellikle çocuk ve yetişkinlerde karşılaşılan ishallerin tedavisinde önemli rol oynadığını belirterek, şöyle devam etti;

“Gezginlerin yer değiştirmelerinde görülen ve 'turist ishali' olarak adlandırılan rahatsızlıkların düzeltilmesinde, antibiyotik tedavisi sırasında karşılaşılan ishallerin önlenmesinde yine bu ürünlerin büyük yararı görülüyor. Yoğurt bakterilerinin antikanserojen etkileri araştırmalar sonucunda ortaya konmuştur. Özellikle iki tür etkinin söz konusu olduğu anlaşılmıştır. Bunlardan birincisi kanserin başlangıcını önlemek, ikincisi de tümör hücrelerinin gelişimini geriletmek şeklinde kendini göstermiştir. Bu geleneksel içeceğimiz, vücutta ödem yapan sıvıların toplanmasını da önler..”

Yoğurt bakterilerinin kolesterol miktarını azaltıcı etkilerinin de bulunduğunu ifade eden Tayar, şunları kaydetti; “Bunların yanı sıra ayran, toksik maddelerin nötralizasyonunu sağlar. Ayran, bağırsak, florasının stabilizesini artırır ve düzenler, sindirim sistemindeki olumsuzlukların giderilmesine yardımcı olur. Birçok sindirim bozukluğu üzerinde tedavi edici etki yapan ayranın, ishal, gaz oluşumu, peklik, kalın bağırsak iltihabı, mide, bağırsak iltihabı gibi rahatsızlıklara karşı olumlu etkileri vardır..”
 
F

Fırtına

Guest
Aşırı sıcaklarda yapılması gerekenler.!

Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, sıcaklara karşı uyarılarda bulunarak, "Bol sıvı alınmalı, haşlanmış sebze ve meyve tercih edilmeli, yağlı gıdalar ve alkolden kaçınılmalı" dedi. İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, sıcak havalarda, güneş yanıklarının yanı sıra, sıcak çarpmasına karşı dikkatli olunması gerektiğini belirterek, ''Bol sıvı alınmalı, haşlanmış sebze ve meyve tercih edilip yağlı gıdalar ve alkolden kaçınılmalıdır'' dedi.

Dokucu, yaptığı yazılı açıklamada, hava sıcaklıklarının önümüzdeki günlerde, mevsim normallerinin üzerine çıkmasının beklendiğini belirtti.

HAMİLE VE ÇOCUKLAR DAHA DİKKATLİ OLMALI

Hava sıcaklığında olabilecek artışın nemdeki artışla birlikte daha fazla etkili olacağı ve bunun, gerekli önlemler alınmadığı durumda, insan sağlığını olumsuz etkileyebileceğini vurgulayan Dokucu, bu durumdan, özellikle çocukların, hamilelerin, yaşlıların, kalp ve akciğer hastalarının daha fazla etkilenebileceğinin bilinmesi gerektiğini ifade etti.

11.00-16.00 SAATLERİNDE GÜNEŞTEN KAÇININ

Dokucu, yaz mevsimiyle birlikte artan hava sıcaklığının ve güneşin olumsuz etkilerinden korunmak için alınması gereken tedbirleri şöyle sıraladı;

''Güneş ışınlarının etkisinin güçlü olduğu 11.00-16.00 saatleri arasında güneş ışınlarından kaçınılmalı ve bu saatlerde uzun süre güneş altında kalınmamalıdır. Sıcak havalarda güneş yanıklarının yanı sıra, sıcak çarpmasına karşı dikkatli olunmalı, bol sıvı alınmalı, haşlanmış sebze ve meyve tercih edilip, yağlı gıdalar ve alkolden kaçınılmalıdır. Kanser hastaları, kemoterapi hastaları ve değişik deri hastalığı olanların güneş ışınlarından korunmaya özellikle dikkat etmesi gerekir. Özellikle yaşlılar, kalp ve tansiyon hastaları sıcak günlerde efor harcamaktan kaçınmalıdırlar. Sık sık ılık suyla duş yapmakta fayda vardır. Havasız ve kapalı yerlerde uzun süre kalınmamalı ve bulunulan ortamda hava sirkülasyonu sağlanmalıdır. Açık renkli, pamuklu, bol giysiler giyilmeli ve geniş kenarlı şapka takılmalıdır. Ultraviyole ışınlarından koruyucu gözlükler takılmalıdır. Güneşlenmeden veya güneşe çıkmadan önce cilde uygun koruyucu bir güneş kremi sürülmelidir..''

YANIĞA YOĞURT SÜRMEYİN

Güneşlenme sonrasında oluşabilecek güneş yanıklarında kesinlikle yoğurt ve benzeri maddelerin kullanılmaması gerektiğini belirten Dokucu, böyle bir durumda soğuk kompres uygulaması yapılması ve müdahale gereken durumlarda mutlaka hekime danışılması gerektiğini kaydetti.

SICAK ÇARPMASINDA NE YAPMALI

Dokucu, gözlerde ağrılı kızarıklıkların olması durumunda da soğuk kompres yapılması ve bir hekime başvurulması gerektiğini ifade ederek, şöyle dedi;

''Sıcak çarpmalarında kişiler önce serin ve gölge bir yere alınmalı, vücudundaki sıkı giysiler çıkarılarak, başı ve vücudu ıslatılmak suretiyle serinletilmelidir. Bilinç bulanıklığı olan sıcak çarpması durumlarında, 112 Acil sağlık hizmeti hemen aranmalı ve güneş çarpmasına maruz kalındığında en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır..''
 
F

Fırtına

Guest
Uzmanlardan enfeksiyonlara karşı uyarı.!

Uzman Doktor Salim Yaprakçı, sıcakların iyice artmasıyla birlikte yenilen, içilen gıdaların temizliğine dikkat edilmesi, bol sıvı tüketilmesi ve olur olmaz yere ilaç alınmaması yönünde vatandaşları uyarırken, "Özellikle mikroplu yiyeceklerden bulaşan mide ve bağırsak enfeksiyonlarına karşı dikkatli olunmalı" dedi.

Uzman Doktor Salim Yaprakçı, daha çok çocuklarda görülen, ateş ve karın ağrısıyla başlayan mide ve bağırsak enfeksiyonlarına karşı dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Etkisini daha çok mevsim geçişlerinde gösteren, parazitlerin, bakterilerin, virüslerin, zehirli veya bozuk gıdaların ve sindirim sistemi alerjilerinin neden olduğu mide ve bağırsak enfeksiyonlarını önlemek için, yiyecek-içecek temizliğine ve yiyeceklerin tazeliğine önem verilmesi gerektiğini ifade eden Yaprakçı, "Yenilen, içilen gıdaların temizliğine önem verilmeli, bol sıvı tüketmeye özen gösterilmeli ve olur olmaz yere ilaç alınmamalı" dedi.

Hastalık belirtileri olan ateş, bulantı, kusma, halsizlik, ishal, kas ve karın ağrısı gibi şikayetlerin başlamasından sonra doktora gidilmesi gerektiğini belirten Yaprakçı, dengeli beslenmeye özen gösterilmesini ve bol miktarda vitamin alınması gerektiğini vurguladı. Yaprakçı, bu tür enfeksiyonların tüketilen şeylerde, sıcaklarda ve soğuk algınlığında kendi gösterebileceğini söylerken, hastalık başlar başlamaz doktora gidilerek, hastalığın kontrol altına alınacağını ve daha ciddi bir safhaya geçişinin engellenebileceğine işaret etti. Ayrıca, bağırsak enfeksiyonlarına bağlı görülen ishallerde bol miktarda sıvı takviyesiyle ishalin devam ettirilmesinin toksinleri atmak için daha yararlı olabileceğini kaydeden Yaprakçı, mide ve bağırsak enfeksiyonları konusunda şu an için bir salgın tehlikesinin olmadığını dile getirdi. Uzman Doktor Yaprakçı, yaz aylarında bu tür enfeksiyonel hastalıklara karşı tedbirli olunması yönünde uyarıda bulundu.


Anadolu Ajansı
 
F

Fırtına

Guest
Yaz sıcaklarında uykusuzlukla başetme yöntemleri.!

Anadolu Sağlık Merkezi Nöroloji Uzmanı Dr. Ferda Korkmaz Özkanoğlu, uykuya dalarken vücut ısısının yarım derece düştüğünü, ancak yaz aylarında çevre sıcaklığı sebebiyle ısı düşüşünün zorlaştığını, bu sebeple uykuya dalışın güçleştiğini söyledi. Özkanoğlu, öncelikle yatak odası için öğleden sonra güneş almayan ve sade döşenmiş bir odanın tercih edilmesini önerdi.

Uykuya olan ihtiyacın gün ışığı, vücut ısısı, çevre ısısı, ses, duygu durumu, hormonların etkisi gibi birçok mekanizma ile kontrol edildiğini belirten Özkanoğlu, “Bunlardan birinin değişmesi uykuya dalmamızı zorlaştırabiliyor. Örneğin; uykuya dalarken vücut ısımız yarım derece kadar düşüyor. Çevre ısısının fazla olması vücut ısısının düşmesini zorlaştırıyor. Bu nedenle sıcak yaz günlerinde uykuya dalma ve uykuyu sürdürmede zorluk yaşanıyor.“ bilgisini verdi.

Kişinin yeterli uyumaması halinde ertesi günü uykulu bir halde geçirdiğini anlatan Özkanoğlu, “Uykusunu alamayan kişilerde toplantıda dinleyiciyken veya araba kullanırken uyuklama halleri çok olur. Ayrıca, gündüz baş ağrısı, yorgunluk, sinirlilik, konsantrasyon ve performans düşüklüğü gibi yakınmalar gözlenir.” diye konuştu.

Özkanoğlu, yaz gecelerinde uykusuzlukla baş etmenin yöntemlerini şöyle sıraladı;

''Yatak odalarımızın yeri çok önemlidir. Yatak odasının öğleden sonra güneş almayan, iyi havalandırılan bir oda olması tercih edilmelidir. Klima kullanımı tavsiye edilebilir ancak çok düşük ısılara ve doğrudan üzerimize gelecek şekilde ayarlanmış klimalar, sağlığımız için tehlikeli durumlara sebebiyet verebilir. Klima kullanırken amacımız soğutmak değil, ortamı optimum ısıda tutmak olmalıdır. Yatak odalarının basit ve sadece uykuya hizmet etmek için tasarlanmış olması; odada televizyon, kitap, bilgisayar ya da kurutulan çamaşırlar olmaması gerekiyor. Uykuya dalabilmek ve uykuyu sürdürmek için yatak odamızın karanlık olması da bir başka gereklilik.. Akşamları yapılan spor, adrenalin seviyemizi yükselterek uykuya dalmamızı zorlaştırabilir. Bu nedenle sporu, günün daha erken saatlerinde yapmayı tercih etmek gerekiyor. Vücut ısımızı yükseltecek kalın, naylon pijamalardan, battaniyelerden uzak durulmalıdır. Uyumadan üç saat öncesinde yemek yemenin bırakılması gerekir.

Yatmadan önce alınacak ılık bir duş en etkili yöntemlerden biridir. Ilık duş, vücut ısımızı düşürmeye yardımcı olur. Bu yöntem çocuklar için de geçerlidir, çocuklarınıza da yatmadan önce duş aldırabilirsiniz. Çocuklar rahat uyusun diye, uyku saatlerinden hemen önce oyun oynatarak yorulmalarını, enerji harcamalarını sağlamak doğru bilinen bir yanlıştır. Çünkü yoğun fiziksel aktivite sonucu vücutta yükselen adrenalinin normal düzeye de inmesi için belli bir sürenin geçmesi gerekir. Bu süreç boyunca çocuklar uykuya dalamaz.."


Cihan Haber Ajansı
 
F

Fırtına

Guest
Tansiyon hastaları balkondan uzak durmalı.!

Sakarya Tabip Odası Başkanı Dursun Bostancı havaların aşırı sıcak ve nemli gitmesinin tansiyon düzensizliklerine yol açtığını, bunun da baş dönmesine sebep olduğuna işaret etti. Bostancı, “Başı dönüp dengesini kaybederek balkondan düşenlerin sayısı yazın artıyor. Tansiyon hastaları özellikle balkondan uzak durmalıdır” uyarısında bulundu.

Bostancı, aşırı sıcakların insanda yoğun olarak su ve tuz kaybına yol açtığını, bunun da tansiyon düzensizliklerine sebep olduğunu dile getirdi. Sıcak havada yaşlıların ve tansiyon hastalarının daha çok dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Bostancı, “Tansiyon hastaları ve yaşlıların tansiyonu aniden düşüp çıkabiliyor. Bu da baş dönmesine ve denge kaybına sebep oluyor. Yaz aylarında balkonda çamaşır asarken ya da otururken dengesini kaybedip düşenlerin sayısında artış yaşanıyor. Bu düşmeler ciddi yaralanma ve ölümle bile sonuçlanabiliyor. Aşırı sıcak ve bunaltıcı havalarda balkon gibi yüksek yerlere çıkılmamalı.. Çıkılacaksa da önlem alınmalı ve balkon korkulukları göğüs hizasına kadar yükseltilmelidir.” diye konuştu.

Bostancı, tansiyon düzensizliğinin önüne geçmek için sağlıklı kişilerin bol bol ayran ve sıvı gıdalar almasını önerirken, tansiyon hastalarının ise ilaçlarını ihmal etmeden kullanmalarını ve sıcak havada dikkatli olmalarını istedi.


Cihan Haber Ajansı
 
F

Fırtına

Guest
Sıcaklıklar artıyor: Haftaya bugünleri bile arayacağız.!

Ülke genelinde mevsim normallerinin 2-4 derece üzerinde olan hava sıcaklığı pazartesi gününden itibaren çok daha yükselecek.

Libya’dan gelecek yeni sıcak hava dalgası yurdu etkisi altına alacak.

Marmara Bölgesi’nde hava önümüzdeki günlerde güneşli olacak. Poyraz hafta sonu biraz sert esecek, sıcaklık yarın 33-35 derece. Pazar gününden itibaren ise 35 dereceyi geçecek.

İç Anadolu'da yarın Yozgat-Sivas tarafında yine yağmur olabilir. Eskişehir 32, Konya 32 ve Sivas 30 derece. Pazartesiden itibaren yazın en sıcak güneleri yaşanacak, sıcaklık 40 dereceye dayanacak.

Ege'de sıcaklıklar hiç düşmüyor. Pazar ve pazartesi rüzgarlar çok zayıf, güneşin yakıcı etkisiyle hava aşırı bunaltıcı olacak. Yaşlılar ve kalp ve tansiyon hastaları mümkün olduğunca serin yerlerde dinlenmeyi tercih etmeli..

Akdeniz'de iki gün rüzgar daha kuru esecek. Antalya gölgede 40, güneşin altında ise 46 derece.. Yarın Mersin, Adana, Kahramanmaraş ve Adıyaman boyunca yaz sağanaları olabilecek. Diyarbakır 38 derece..

Doğu Anadolu'da Erzurum'da daha kuvvetli olmak üzere Kars'tan, Van ve Hakkari'ye kadar kuvvetli yaz yağmuru devam edecek. Pazar günü Siirt ve Hakkari’ye çöl tozları taşınacak.

Karadeniz’de Trabzon, Rize, Artvin ve Bayburt’ta iki gün yağmur kuvvetli yağabilecek. Zonguldak-Sinop arası açık ve daha rüzgarlı olacak.

ÜÇ KENTTE DURUM

İstanbul yarın 32 derece olacak. Kentte sıcaklık pazartesiden itibaren 35 dereceye çıkacak.

Ankara yarın 32 derece, Pazartesiden itibaren sıcaklık 37-38 dereceye çıkacak.

İzmir ise yarın 35 derece olacak. Pazardan itibaren, sıcak esecek rüzgarlar hissedilen sıcaklığı 39 dereceye çıkaracak.

UYARILAR

Yurt genelinde etkili olan sıcak hava dalgasına karşı mümkün olduğunca güneşe çıkılmamalı.. Açık renkli, teri çeken pamuklu ve bol kıyafetler tercih edilmeli.. Açık renkli şemsiyeler kullanılmalı..

Yaşlılar ile kalp ve tansiyon hastaları ise terlemenin oluşturacağı ısı kramplarına karşı, serin yerlerde dinlenmeli ve fazla hareket etmemeli..


NTV
 
F

Fırtına

Guest
Cilt kanserine dikkat.!

Uzmanlar sağlık sorunlarını da beraberinde getiren yoğun sıcaklara karşı uyardı.

Uzman Doktor Meltem Özer, sıcaklardan dolayı ciltlerde mantar, pişik, güneş lekeleri, isilik gibi rahatsızlıkların olabileceğini, buna bağlı olarak vücudun korunması gerektiğini vurguladı. Özer, yaşlıların, bebeklerin, kalp ve tansiyon hastalarının, kiloluların ve hamilelerin ise risk gruplarını oluşturdukları belirterek uyarılarda bulundu.

Dermotolog Özer, ultraviyole (mor ötesi) ışınlarının gölge yerlerde de zarar verebileceğinden dolayı günün belirli saatlerinde mecbur kalmadıkça dışarıya çıkılmamasını ifade etti. Deride depolanan güneş ışınlarının, ciltte güneş yanıkları, kızarıklık ve ödem gibi rahatsızlıkların oluşturabileceğini belirten uzmanlar, bu gibi rahatsızlıklara karşı, vücudu olabildiğince örten bol açık renkli ve pamuklu giysilerin tercih edilmesini, şapka takılmasını, vücuda koruyucu güneş kremlerinin sürülmesini kaydetti. Özer ayrıca, ultraviyole ışınlarının gözlerde katarakta ve daha başka hastalıklara neden olabileceğinin altını çizip, güneş gözlüğü takmanın önemini vurguladı. Günün sıcak zamanlarında spor yapılmasının kalp krizini tetiklediği belirten Özer, yorucu ve ağır işlerden kaçınmaya dikkat edilmesini ifade etti.

Özer beslenme konusunda da yağlı besinleri, kızartmaları, şerbetli tatlıları ve şekerli içecekleri tüketmemeye, bunların yerine daha hafif yiyecekleri, hafif sütlü ve meyveli tatlıları ve dondurmaları tercih etmelerini belirterek, aşırı sıvı kaybına karşı günde en az 2 litre su içilmesini önerdi.
 
F

Fırtına

Guest
Sıcak havalar beyin kanamalarını tetikliyor.!

medya.php



Yaz sıcaklarının giderek daha fazla hissedildiği günler, beyin kanamaları riskini de beraberinde getiriyor. Ölümle sonuçlanan ilk üç hastalıktan biri olan beyin kanamaları, hiçbir belirti vermeden sinsice ilerleyip, hastanın sakat kalmasına yol açabiliyor.

Çoğunlukla travma ve kazalar sonucu görülen hastalık, özellikle havaların ısınmasıyla yüksek tansiyon ve kolesterol hastaları için hayati tehdit oluşturuyor. Memorial Antalya Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü’nden Op. Dr. Bülent Fahri Kılınçoğlu, yaz sıcaklarında beyin kanamalarından korunmanın yolları hakkında bilgi verdi.

Beyin kanamaları önlenebilir;

Beyin kanamaları her yaşta görülebilir. Çocukluk ve gençlik çağında görülen kafa travmaları ve doğumsal kusurlar beyin kanaması nedeni olabilirken; ileri yaşlarda yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları beyin kanamalarına yol açabilir. Özellikle sıcak havalar bu hastalarda beyin kanamaları riskini de artırır. Tüm bu nedenlere bakıldığında, beyin kanamalarının büyük bir kısmı bazı önlemler alınarak önlenebilir.

Sıcaklara dikkat!

Yazın meydana gelen terleme ve su kaybı, ortamdaki artmış nem oranı ile birleştiğinde; vücuttan salgılanan bazı hormonlar, tansiyonda ani düşme ve yükselmelere neden olmaktadır. Tansiyondaki oynamalar sırasında, sıvı kaybına bağlı olarak, damarlar içindeki kanın akıcılığının azalmasıyla damar tıkanıkları oluşabilmektedir. Eğer bu durum eğer beyinde gerçekleşmişse, beyin kanaması, tıkanıklık sonucu felç veya kalp damarlarında tıkanıklıklarla sonuçlanabilir.

Yüksek tansiyon hastaları risk altında!

Beyin kanamalarına neden olan yüksek tansiyon ve damar sertliği hastalıkları aniden ortaya çıkmaz. Çoğu zaman doğumla başlayan bu hastalıklar hiçbir belirti vermeden yıllarca ilerleyip, 40’lı yaşlardan sonra oluşabilir. Hastalıkta, damarlarda biriken kolesterol ve kalsiyum nedeniyle damar esnekliği kaybolmakta bu nedenle kalbin her atımında damar duvarı daha fazla gerilmektedir. Bu şekilde yüksek basınç ile çalışan kalp, daha çok yorulmaktadır. Süreç devam ederse, kan basıncındaki artış organlarda beslenme bozukluğuna bağlı zararlara ve damar duvar yırtılmalarıyla sonuçlanabilir. Bu tür damar yırtılmaları beyinde meydana geldiğinde ise, kanama miktarına bağlı olarak ciddi hasarları da beraberinde getirmektedir.

Beyin kanamasında ilk müdahale çok önemli;

Kişinin beyninde doğuştan var olan damarsal bozukluklar ve aileden geçen kalp damar hastalığı yatkınlığı beyin kanamalarını tetikleyebilir. Çevresel risk faktörlerinin en aza indirilmek, beyin kanamalarına karşı korunmaya yardımcı olacaktır. Nedeni ne olursa olsun, tüm beyin kanamalarında ilk 12-24 saat içinde gerçekleştirilen müdahale, başarı şansını oldukça yükseltmektedir.

Beyin kanamalarına karşı alınması gereken önlemler;

* Fazla kilolarınızdan kurtulun,

* Düzenli spor yapın,

* Stresinizi yönetin,

* Sigaradan uzak durun,

* Tansiyon ve kalp ilaçlarınızı zamanında ve tam alın,

* 11.00-16.00 saatleri arasında doğrudan güneşe maruz kalmayın,

* Bol sıvı alın, sulu meyveler tüketin ve günde 2 taneyi geçmemek üzere doğal maden suyu için,


cumhuriyet
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Yaz geceleri tansiyona dikkat

Aşırı sıcak ve yüksek nem miktarının bir araya gelmesiyle sağlık açısından önemli riskler oluşturan yaz akşamlarının tansiyon rahatsızlığı bulunanlar için tehlike arz ediyor.

Özellikle hipertansiyon hastalarının yaz sıcaklarından kendilerini koruması gerektiğinin altını çizen uzmanlar, “Aşırı sıcaklarda oluşabilecek sıvı kaybı kan basıncını da arttırabilen bir faktördür. Bu nedenle sıvı kaybına bağlı olarak yatkınlığı olan kişilerde hipertansiyon ortaya çıkabilir veya mevcut yüksek tansiyon daha da yükselebilir.

Aşırı sıcak havalarda hipertansiyon hastalarının gündüz tansiyonlarının düşük seyrettiği gözlemlenmiştir. Bu kişilerin özellikle 65 yaş ve üzerinde olanlarında sıcak havalarda gece tansiyonlarında artış olmaktadır. Bu nedenle sıcak havalarda tansiyon ilaçlarının kullanımına ara vermemek, kişinin tansiyonunu ideal aralık arasında tutmaya yarayan ilaç tedavisine aynı şekilde devam etmek gerekir” diyor.

Aşırı sıcak havaların vücudu olumsuz yönde etkilediğini ifade eden uzmanlar, “Sıcak havanın insan sağlığı üzerine en tehlikeli etkisi vücutta sıvı kaybına yol açmasıdır. Dehidratasyon olarak adlandırdığımız bu sıvı kaybı da beyin, böbrek ve kalp dokularının çalışması için gerekli olan sodyum ve potasyum tuzları gibi vücudumuzda belirli oranlarda bulunmaları yaşamsal önem taşıyan minerallerin dengesini bozmaktadır.

Sıvı kaybı ve mineral dengesindeki bozulma; kişi uyumadığı halde ve çaba göstermesine rağmen çevresinde olanları tam fark edememe durumu, yorgunluk, huzursuzluk, hızlı soluk alıp verme, kalp hızında artma ve dolayısıyla çarpıntıya neden olabilir” şeklinde konuşuyor.

MEHMET BARLAS / AYDIN

İhlas Haber Ajansı
 
F

Fırtına

Guest
Tuz kaybı kalp ritm bozukluğuna yol açıyor.!

Gölgede 40 dereceyi bulan aşırı sıcaklar, nemle birleştiğinde özellikle kalp hastalığı bulunan kişiler için kalp ritm bozukluğu ve kalp krizi gibi ciddi sorunlara yol açabiliyor.

Uzmanlar, sıcak havalarda aşırı sıvı kaybından dolayı ani tansiyon düşüşlerinin ve kanın koyulaşarak akışkanlığını kaybetmesi sonucunda normalde çok kritik olarak değerlendirmeyecek darlıkta ortaya çıkabilecek pıhtının kalp krizine neden olabileceğini belirtiyor.

Özel bir hastanenin İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Dr. Bülent Gürtaş, yaptığı açıklamada, sıcak havalarda su ve tuz dengesinin bozulduğu için kalp krizine zemin hazırladığını belirterek, kaybedilen sıvı kaybının mutlaka gün içinde yerine konulması gerektiğini vurguladı. Alkollü ve gazlı içeceklerin sıvı kaybını arttırdığına dikkati çeken Gürtaş, içecek olarak çay ya da kahve yerine su içilmesinin önem taşıdığını ifade etti.

Gürtaş, kalp krizinin kalp kasını besleyen koroner arterlerden birinde oluşan yağ plağının aniden çatlaması ve üzerinde pıhtı oluşması sonucu arteri tıkaması ile meydana geldiğini anlattı. Tıkanan koroner arterin beslediği kalp kası bölgesinin öldüğünü belirten Gürtaş, krizin göğüse, kollara, boyuna vurabilen baskı şeklinde göğüs ağrısı, terleme, nefes darlığı, çarpıntı, baygınlık hissi gibi belirtilerin tek ya da bir arada görülmesiyle kendini gösterdiğini söyledi.

Gürtaş, kalp kapağında sorunu bulunan hastaların, yaklaşık yüzde 90'ının idrar söktürücü kullandığını, hastaların vücutlarındaki fazla su ve tuzu idrarla atabildiğini belirterek, ''Aşırı sıcaklarda, çok terleme ile tuz ve su vücuttan atılacağı için tuz kaybı artacaktır. Bu da halsizlik, bitkinlik ve ritm bozukluğuna yol açabilir'' diye konuştu.

''SU KAYBI, KANI KOYULAŞTIRIR''

Koroner kalp hastalarında ise kanın akışkan olmasının hayati önem taşıdığına dikkati çeken Gürtaş, söz konusu hastalara kanın akışkanlığının sağlanabilmesi için kan sulandırıcı ilaçlar verildiğini anlattı.

Gürtaş, koroner kalp hastalarının, aşırı sıcak havalarda çok terledikleri için 1-2 litrelik su kaybının kanı koyulaştırdığına dikkati çekerek, ''Bu, normalde çok kritik olarak değerlendirmeyecek darlıkta ortaya çıkabilecek pıhtının ciddi sağlık sorunlarına yol açmasına, hatta ölümle sonuçlanmasına neden olabilir'' uyarısında bulundu.

KALBE FAYDALI BESİNLER

Öte yandan, Beslenme ve Diyet Uzmanı Merve Demirtaş da kalp sağlığının korunmasında faydalı olan besinler hakkında bilgi verdi;

Buna göre, zeytinyağ, kalp sağlığı açısından oldukça en çok önerilen besinler içinde yer alıyor. Zeytinyağı, kandaki kolesterol miktarını düşürüyor ve kan basıncını düzenliyor;

Balık: Haftada 4 kez tüketilebiliyor. Balık tüketimi, kalp hastalığı riskini azaltıyor. Fındık: Fındık ve fındık yağı mono doymamış yağ asitlerini içerdiğinden her gün bir avuç fındık, kötü kolesterol (LDL) oranını düşürüyor, HDL gibi iyi kolesterolü de yükseltiyor. Fındık, damarları koruyan E vitamini içeriyor. Fasulye: Her gün 1 ya da fincan tüketilen kuru ve tane fasulye, kandaki kolesterol miktarını azaltacağından kolesterol gibi damarı tıkayan başka maddelerin birikmesini önlüyor. Ispanak: Kolesterolün damarlara yerleşmesini önlüyor, magnezyum ve potasyum gibi mineraller içerdiğinden kan basıncını düşürüyor. Domates: Antioksidan özelliği nedeniyle damarları serbest radikal hasarından koruyor. Havuç: Havuçta bol A vitamini ve beta karoten bulunuyor. Kalp rahatsızlığı ve damar sertliği üzerinde de olumlu etki ediyor.

Sarımsak: Kanın pıhtılaşmasını azaltıyor ve kötü (LDL) kolesterolü düşürerek kalbin daha rahat çalışmasını sağlıyor. Soğan: Bol miktarda A ve B vitamini, bol miktarda fosfor, iyot, silis ve kükürt gibi maddeler içeriyor. Bu maddeler, kolesterolün oksitlenip damar duvarlarına zarar vermesini engelliyor. Muz: Potasyum, B6 vitamini ve Magnezyum içeriyor. Her ikisi de kalp sağlığı için çok önem taşıyor. Greyfurt: C vitamini deposu olarak gösteriliyor. Greyfurt, içeriğine pembe rengini veren madde sayesinde damar duvarlarını kolesterol tahribatından koruyarak, kalbin daha sağlıklı çalışmasına yardımcı oluyor. Elma: Kalp hastalıklarından koruyor. Elmadaki lif, kendini kolesterole bağlayarak kolesterolün damarlardan geçmesini önlüyor.


Anadolu Ajansı
 
F

Fırtına

Guest
Kuru cilt hastalık olabilir.!

Deri ve zührevi hastalıklar uzmanı Dr. Kemal Özyurt, hava sıcaklıklarının artması ve Ramazan dolayısıyla su tüketiminin azalması nedeniyle ciltte oluşan kurulukların başlı başına bir hastalık olduğunu belirtti.

Uzmanlar, Ramazan ayının gelmesiyle birlikte beslenmeye dikkat edildiği kadar cilde de dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor. Cildin gün içerisinde negatif etkenlerden alacağı zararlara karsı korunmaya ihtiyacı olduğunu söyleyen cilt denge uzmanı Zeliha Köksal, özellikle UV ısınlarına karşı korumanın tam olması gerektiğini belirtti. Köksal, "Sıcak havanın ve gün içerisinde sıvı tüketiminin olmaması sebebiyle ciltte kuruluk, kuruluğun getirdiği lipid doku yapısının bozulmasıyla nem kaybı, nem kaybının getirdiği ince kırışıklıklar oluşur. Bu kırışıklıklar derinleşmesi de erken kırışma sebebi diyebiliriz ve sarkmalar da baş gösterebilir. Özellikle göz çevresi, dudak çevresi ve dekolte bu durumdan en hızlı etkilenen bölgelerdir. Çünkü bu bölgelerde yok denecek kadar az yağ bezeleri vardır ve anatomik olarak da ince bir dokuya sahiptir" dedi.

Ramazan ayında da cilde dikkat edilmesi gerektiğini belirten Köksal, "Cildimizin her yasta ve Ramazan ayında da canlı, sağlıklı ve etkileyici kalabilmesinin anahtarı, cildimizin içinde çalışan dört fabrikaya bağlıdır. Eğer ki bu dört vasfın ihtiyacını karşılayabiliyorsak ve dengeli çalışıyorlarsa hiç bir şekilde cilt problemleri ile karşılaşmayız.

Bunları güçlendirmek için yapılması gerekenlerden bazılarını sıralarsak, tüm vücudu kurutan ve kaşıntıya yol açabilen bazı besin türleri yani aşırı et, domates salçası, aşırı limon tüketimi, marul, aşırı sirke, meyve sularını azaltabiliriz. Cildinizin çökmemesi için iftardan sonra sahura kadar her saat başı bir bardak su içebilirsiniz. Cildinizin PH sini bozmayacak temizleyici ürün kullanımına dikkat etmelisiniz. Zeytinyağlı elden yapma sabunları tercih edebilirsiniz" diye konuştu.

Cilt temizleme işleminde cildi tahriş edecek ve kurumayı artıracak deterjan içeren temizleyiciler kullanılmaması gerektiği uyarısında bulunan Zeliha Köksal, "Bunlar cildin doğal koruyucu yapısını bozarak, cildinizde kuruma ve hassasiyete neden olabilir. En doğrusu, cilt denge uzmanının önereceği cilt tipimize uygun, cildinizin sağlığını ve DNA'sının yedek parçalarını koruyacak sistem bakım metodudur. Ben de su bazlı cilt bakim ürünleri ve su bazlı güneş kremlerini öneririm" dedi.

Deri ve zührevi hastalıklar uzmanı Dr. Kemal Özyurt ise cilt kuruluğunun başlı başına bir hastalık olduğunu söyledi. Alınacak önlemler hakkında bilgi veren Özyurt, "Cilt kuruluğu başlı başına bir hastalık olabilir. Bazı alerjik bünyeli kişilerde veya genetik olarak cilt kuruluğu görülebilir. Böyle kişilerin banyolarda aşırı sabunlanma, liflenme, keselenme gibi alışkanlıklarından vazgeçmesi gerekiyor. Çünkü vücut liflendiğinde ve sabunlandığında daha çok kurur. Onun için nemlendirici ürünler kullanmaları gerekir.

Banyodan sonra kurulanır kurulanmaz hemen nemlendirici kullanılmalı, banyo dışında da hafta da en az 3 kez nemlendirici kullanmaları gerekir. Cilt kuruluğu başka bir hastalığa da sebep olabilir. Bu hastaların doktor muayenesinde bulunması gereklidir. Cilt kuruluğu olan hastalar deniz kenarlarında ortam nemli olduğu için kendilerini ve vücutlarını daha rahat hissedecektir.

Cilt kuruluğu en çok kol ve bacaklarda kendini gösterir. Her yaşa ve her bölgeye göre nemlendiriciler farklıdır. Marketlerde satılan basit nemlendiricileri yeterli olarak görüyorlar. Ama onlar sadece cildi kuru olmayanların cildinin nemli kalmasını sağlar. Onun için marketlerden alınan basit kremler cilt için yeterli olmaz. Ciddi yoğun nemlendirici özelliği olan kremler kullanmaları gerekir" şeklinde konuştu.


İhlas Haber Ajansı
 
F

Fırtına

Guest
Sıcaklık böbrek taşı riskini arttırıyor.!

Op. Dr. Kadir Önem, sıcak havaların özellikle yaz dönemlerinde böbrek taşı hastaları için risk oluşturduğu gibi, yeni hastalara da zemin hazırladığını belirtti.

Kastamonu Özel Anadolu Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Kadir Önem, hava sıcaklıklarının artması nedeniyle yaz 4 aylarında sıcaklığın yüksek olması sonucu vücuttaki suyun terleme yoluyla daha çok dışarı atılmasının idrarın azalmasına, bunun da böbrekte taş oluşmasına zemin hazırladığı konusunda uyarıyor.

Op. Dr. Kadir Önem, sıcak havaların özellikle yaz dönemlerinde böbrek taşı hastaları için risk oluşturduğu gibi, yeni hastalara da zemin hazırladığını belirtti. Önem, “Sıcak havada terleme ile su kaybedilmesi, idrarı azaltarak böbrek taşı oluşmasına yol açıyor. Orta yaş üzerindeki erkeklerde ise risk daha fazla oluyor” dedi.

Op. Dr. Kadir Önem şöyle devam etti;

“Yaz aylarında, riski azaltabilmek için günün büyük bölümünü kapalı ortamlarda geçirenler günde 2 litre, güneşli ortamlarda bulunanlar ise 3-4 litreden fazla su içmeli.. Özellikle, nem oranı oldukça yüksek olan kentlerde böbrek taşı hastaları daha dikkatli olmalı.. Ayrıca, limon suyunun bazı taşların oluşumuna engel olduğu da bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır. Doktor önerisi ile günlük sıvı ihtiyacının bir kısmının limonata olarak alınması yararlıdır..”

Op. Dr. Kadir Önem, böbreğin içindeki taşların sarsıntılı bir yolculuk veya aşırı bir aktivite sonrası aniden bulunduğu yerden hareketlenip böbrek ile mesane arasındaki idrar yoluna düşmesiyle şiddetli sancıların başlayabildiğim, ağrının sırtın yan tarafı ve böbrek üzerinde olabileceği gibi kasıklara doğru da yayılabildiğini belirtti. Gece çok sık idrara kalkmanın, bulantı, kusma ve idrarın hafif kanlı olmasının böbrek taşı belirtisi olabileceğine dikkati çeken Önem, “Eğer, ağrı bir kaç günden uzun sürerse, idrar yaparken şiddetli yanma, yüksek ateş gibi belirtiler olursa hemen bir uzmana başvurulması gerekir” dedi.

SESSİZ TAŞ BÖBREĞİ ÇÜRÜTÜR

Bazı idrar yolu taşlarının ise oldukça iri olmalarına rağmen hiçbir şikayete yol açmadıklarının da görüldüğünü, bazı sessiz taşlarında böbreği çürüttüğünün görüldüğünü ifade eden Op. Dr. Kadir Önem, taşı olduğu bilinen hastaların şikayeti olsun yada olmasın muhakkak rutin kontrollerine gitmelerinin önemli olduğunu söyledi.

KAPALI ORTAMDA 2 LİTRE, GÜNEŞ ALTINDA İSE 4 LİTRE SU İÇİN

Kastamonu Özel İsfendiyar Anadolu Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Kadir Önem, hava sıcakların artmasıyla birlikte böbrek taşı oluşma riskinin de artacağına dikkat çekti ve ekledi; “Yaz aylarında bu riski azaltmak için günün büyük bölümünü kapalı ortamlarda geçirenler günde 2 litre, güneşli ortamlarda bulunanlar ise 3-4 litreden fazla su içmeli..”

LİMON SUYU BÖBREK TAŞI OLUŞUMUNU ENGELLİYOR

Limon suyunun bazı taşların oluşumunu engellediği bilimsel araştırmalarla kanıtlandığını da ifade eden Önem, su ihtiyacının bir bölümünün limonata olarak alınmasının da yararlı olacağını söyledi.


İhlas Haber Ajansı
 
Tekerlekli Sandalye
Üst