Dezavantajlı gruplar ve engelliler

gandi

Üye
Üye
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
41
Tepkime Puanı
1
Puanları
0
Dünyanın neresine giderseniz gidin, dillendirilen ya da dillendirilmeyen bir ayrımcılığın var olduğunu hissedersiniz. Orta Çağ’dan kalan bu anlayış, o toplumun hayata bakış açısını ne kadar iyimser olursa olsun hemen her toplumda bir şekilde kendini göstermektedir.

Avrupa’da bir zamanlar çeşitli sınıflandırmalar bulunmaktaydı. Soylular, şovalyeler v.b. Türkler’de ise böyle bir sınıflandırma olmamasına rağmen kölelik gibi bir grup bulunurdu. Bu sınıflar zamanla yıkıldı. Ancak dil altında hala varlığını korumaya devam ediyor.

Çeşitli kritelerle yapılan sınıflandırmanın bazıları ise geçmişte de dil altındaydı, günümüzde de. Maalesef sadece belli bir dönemde görülmediler, her zaman var oldular. Bu sınıflar, sizin de tahmin edebileceğiniz gibi güçsüz kadınlar, sahipsiz çocuklar ve engelliler...

Toplumların oluşturduğu devletler, bilhassa son yıllarda çeşitli yasal düzenlemeler yaparak, engellilerin yaşamlarını kolaylaştırmaya çalıştılar. Birleşmiş milletler ve Avrupa Birliği başta olmak üzere, birçok uluslararası kuruluş, kadınların ve çocukların toplum hayatında dezavantajlı duruma gelmemeleri için var güçleriyle çalışıyorlar. Hayatları belli bir düzene giren kadınlar ve çocuklar, bir süre sonra kendi ayakları üstünde durabiliyorlar. En önemlisi de toplum içine “normal bireyler” olarak karışabiliyor, öyle de kabulleniliyorlar. Onlar adına oldukça iyi bir gelişme olduğu tartışılmaz. Fakat engelliler için durum böyle değil!

Engelliler, toplum hayatında her zaman dezavantajlılar. Zira, engelliliğin belli bir döneme mahsusiyeti yok. Bu anlayışı kısaca, “engelliydi, engelli ve engelli olacak” şeklinde özetleyebiliriz. Gönül isterdi ki, insanlığa zıt bu anlayışın yerini daha iyimser, engellileri mümkün olduğunca normal gören bir zihniyetin var olduğudan bahsedebilseydik.

Gayet iyi bilirsiniz ki, insanlar nerede bir engelli görseler; “acaba ne oldu?” sorusunu hemen zihinlerinde canlandırıverirler. Bu canlandırmanın gizli öznesi ise ne engelli kişidir, ne de canlandırmanın sahibi. O gizli özne, acıma hissiyatıdır. Birçok kişi de acımanın vicdan sahibi olmanın bir özelliği sanar. Açıkcası, çok da yanılırlar. Vicdan, toplum hayatında atılan ya da atılmayan her adımın kişinin gönlüne sığıp sığmama kriteridir. Acıma duygusuysa, bir olayın ya da durumun o kişide üzüntü yaratması sonucunda, bu üzüntünün giderilmesi için az ya da çok oranda davranış gösterilmesidir. Acıma duygusu sergilenirken, durumun kaynağı kişiye bu durumun hissettirilmesi, konuyu bambaşka bir noktaya götürecektir. Sözün özü, engellilerin acınmaya ihtiyaçları yoktur ve bu acınmadan kaynaklı olarak bir başka insan grubu olarak görülmeleri doğru değildir.

Basit bir “acaba ne oldu?” sorusunun nerelere varabileceğini kimse tahmin edemez. Zira, engelli kişi bu konuda oldukça hassas olabilir. Ya da durumuna alışarak hayata tutunma gayretinde olabilir. Tüm bu süreçlerin baltalanmasını sağlayacak en masum şey, paragrafın başındaki sorudur. Fakat biliyoruz ki, duygusal bir karaktere sahip olan toplumumuzda insanlar merak içindeler. Olağan dışı her şey ya da her kişi, insanlarımızda düşüncesizce oluşan bir merak unsurunun doğmasına neden oluyor. Umarım ki, bu düşünce yapısı zamanla yok olur ve engellilerimiz sıradan bir vatandaş olarak ve sıradan bir vatandaşın yansımasıyla toplumdaki yerlerini çok rahat bir şekilde alırlar.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

AliAdnan

Üye
Üye
Katılım
Ağu 20, 2010
Mesajlar
7
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Engelliler, toplum hayatında her zaman dezavantajlılar. Zira, engelliliğin belli bir döneme mahsusiyeti yok. Bu anlayışı kısaca, “engelliydi, engelli ve engelli olacak” şeklinde özetleyebiliriz.

Selamlar, enteresan bir konu olmuş. Fakat yukardaki cümlelerinize katılmıyorum.
Tartışmasız engelliler dezavantajlı gurupların içerisinde yer alır. Bilemiyorum belkide en başında yer alıyordur. (bir engelli olarak tarafsız düşünemeyebilirim.)

Fakat kadınlar da bu dezavantajlı gurup içerisinde sayılır. Ve yine yukarda söylediğinize binaen onlarında ayrımcılığı belli bir döneme mahsusiyeti yoktur.
Yani kadın kadındır. İster eğitimli olsun ister olmasın. Hayatının tüm döneminde kadındır ve belli süre sonra erkek olma ihtimali sıfırdır. :)
 
Tekerlekli Sandalye
Üst