F
Fırtına
Guest
DİL VE KONUŞMA YETERSİZLİĞİ OLAN ÇOCUKLAR
Konuşma veya sözlü iletişim insanoğlunun günlük yaşantısında en çok kullandığı araçlardan biridir.
Eğitimde başvurulan etkinliklerin birçoğu da konuşmaya dayanmaktadır. Bu aracın kusurlu yani konuşmanın özürlü olması çocuğun okul içi ve dışı yaşantılarında güçlük yaratmaktadır. Konuşma özrüne dayalı olan bu güçlükler bazen uyum problemi haline gelmektedir. Eğitimde konuşma özrü çoğunlukla öğrenimi tıkayan engelleyen, bozan bir problem haline gelmektedir. Sınıfında böylesi öğrencisi bulunan öğretmenlerde bu acı gerçeği bilir.
İnsanın yaşamında önemli bir yeri olan konuşmanın bir çok tanımı yapılmaktadır. Bu tanımların ortak yanı kişinin kendisiyle ve çevresiyle dengeli ilişki kurma ve sürdürmesine yarayan geleneksel sembollerin yer aldığı bir iletişim sistemidir. Konuşmada kişinin kendi kendini anlatması ve doyurması yer alır.
Konuşma Engeli;
Konuşma esnasında dinleyenlerin ne söylendiğine değil de nasıl söylendiğinde dikkat ediyor, çoğu konuşmayı umduklarından farklı buluyor ve konuşan ne söyleyeceğini değil de nasıl söyleyeceğini düşünüyor ise bu konuşma engeli sayılabilir. Milli Eğitim Bakanlığının Özel Eğitim Hizmetleri yönetmeliğinde konuşma özrü “ konuşmanın akışında, ritminde, tizliğinde, vurgularında, ses birimlerinin çıkarılışında, eklemlenişinde, artikülasyonun da, anlamında bozukluğu bulunana konuşma özürlü denir.”
Konuşma anlaşılır şekilde değilse ses bozuk ve tırmalayıcı ise, ritimlerinde ve vurgularında bozukluk var ise, konuşan kişinin yaşı, fiziksel yapısına göre konuşmasını iyi geliştirememişse, kelime haznesi ve gramer bakımından yetersiz ise o bireyde konuşma özrü vardır diyebiliriz.
Konuşma Engelinin Türleri;
1. Gecikmiş Konuşma
2. Ses Bozukluğu
3. Artikülasyon Bozukluğu
4. Kekemelik
5. İşitme Engeline Bağlı Konuşma Bozuklukları
6. Yarık Damak ve Beyin Engeline Bağlı Konuşma Bozuklukları
7. Yabancı Dil ve Bölgesel Konuşma Ayrılıklarına Bağlı Konuşma Bozukluklar
GECİKMİŞ KONUŞMA;
Çocuğun konuşması kendi yaşından beklenenden çok geri ya da konuşma gelişimi açısından daha yavaş bir gelişme gösteriyorsa o konuşma gecikmiş konuşma olarak adlandırılır. Bu, bir bakıma çocuğun bebeklik çağında geçirmesi gereken konuşma gelişim aşamalarından birinde duraklayıp kalması ya da o aşamalardan birine geri dönüş yapma halidir.
Gecikmiş konuşması olan çocukların;
* Kısıtlı sözcük dağarcıkları vardır. Ya hiç konuşmazlar ya da zor anlaşılan birkaç sözcük kullanabilirler. Akranlarına oranla pek az sözcük bilirler. Tümce kurmada da güçlük çekerler.
* Yutma, çiğneme, salya akıtma sorunları olabilir.
* Düşünce ve isteklerini anlatmada zorlanabilirler.
* Jest, mimik, işaret kullanmaya yönelebilirler.
* İletişim kurmaya karşı isteksiz davranabilirler.
* Çevrelerindeki seslere, konuşmalara ilgisiz davranabilir, dinlemez görünebilirler.
* Anlaşılmaz sesler çıkarabilirler.
* Çevreleriyle ve girdikleri yeni ortamlarda uyum güçlükleri gözlenebilir.
* İsteklerini, düşüncelerini dile getirirken hoş olmayan (vurma, çarpma, ağlama, bağırma gibi) tepkilerde bulunabilirler.
* Dikkat süreleri kısa ve dağınık olabilir.
* Kavramları geç ve uzun zamanda öğrenebilirler.
* Bellekleri zayıf olabilir.
* Öğrendikleri bilgileri transfer ödemeyebilirler.
* Başkalarının konuşmalarına ilgi duymazlar ve dinlemezler. Durmadan ses çıkarırlar fakat çıkardıkları sesler konuşma özelliği göstermez, sesleri çok çabuk çıkarırlar izlemek oldukça güçtür.
* Bazıları topluluktan uzak durma, ayrı kalma eğilimindedirler. Çoğunlukla ayrı bir odaya, odanın bir köşesine çekilmek ve kendi başlarına oynamak isterler.
* Daha çabuk ağlama, bağırma, oyuncaklarını atma, fırlatma, kırma, yırtma, dağıtma gibi hırçınlıklar da görülebilir.
GECİKMİŞ KONUŞMANIN NEDENLERİ;
1. Zeka Geriliği;
Zihin düzeyiyle konuşma gelişimi arasında ilişki vardır. Zeka geriliğini oluşturan ya da zeka gelişimini engelleyen nedenlerin bir çoğu konuşma gelişimini de engelleyen nedenlerdir.
2. Sağlık Durumu;
Konuşma gelişim dönemlerinde uzun süren ve ağır geçen hastalıklar çocuğun konuşma gelişimini etkiler. Hastalık birinci yaşta olursa konuşma gelişimini daha çok engeller. Hastalık çocuğun konuşmaya öykünme hevesini kırar. Hastalık sadece çocuğun babıldama döneminde değil diğer gelişim dönemlerinde de konuşmanın kazanılmasını geciktirebilir, güçleştirebilir ya da durdurabilir. Yapısal bozukluklarda konuşmayı geciktirir.
3. İşitme Kaybı;
Çocuk konuşmayı tam olarak kazanmadan önce işitmesi özürlü hale gelirse konuşma gelişimi bundan olumsuz yönde etkilenir. İşitme kaybı ne kadar çok olursa konuşma o kadar çok engellenir.
4. Devinimsel Uyum Güçlüğü;
Konuşmayı sağlayan birden çok organ vardır. Konuşmada çene, dudak, dil ve damak gibi konuşma organlarının kontrollü ve uyumlu işbirliği önemlidir. Eğer çocuk bu uyumu ve kontrolü sağlayamazsa konuşmada gecikme görülebilir.
5. Duygusal Çatışma;
Çocuğun yaşamış olduğu bir takım duygusal problemler (sevgi gereksinimlerinin doyurulmayışı, kardeş kıskançlığı, kazalar ya da diğer şoklar, korkular) konuşma da gecikmeye neden olabilir.
6. Aile ve Çevre Koşulları;
Konuşma uygun sosyal ortamda kazanılır. Eğer aile uygun ortamda çocuğu güdülemez ya da aşırı baskıcı bir eğitim uygularsa çocuğun konuşmasında gecikmeye neden olabilir.
GECİKMİŞ KONUŞMA GÖSTEREN ÖĞRENCİLERİN ÖĞRETMENLERİNE ÖNERİLER;
-Sınıf öğretmeni sınıfında konuşması anlaşılmayan öğrencisi olduğunda bu öğrencileri ilgili kurumlara yönlendirmelidir.
-Çocuk kendisine öğretilen yeni sözcükleri günlük yaşamında kullanmaya özendirilmelidir.
-Konuşma ancak konuşmakla kazanılır ve konuştukça pekişir. Konuşma zevkli bir uğraş haline getirilir ve bir işe yaradığı gösterilirse çocuk konuşmaya istek duyar. Ama gecikmiş konuşma gösteren çocukların bazılarında hiç konuşma görülmez. Bu tür çocuklara gereksinim yaratmak için çocuğun yanında onun duyabileceği gürlükte, izleyebileceği hızda, anlayabileceği sadelik, hoşlanabileceği tonda konuşmak yararlı olur.
-Çocuğun konuşma girişimleri izlenir ve desteklenirse, konuşma isteği ve arzusu artacaktır.
-Çocukla ilişkide bulunurken onlarla konuşma gereksinimi yaratmak için sessiz jest ve mimiklerle yapılan anlatımları görmezden gelmekte yarar vardır.
-Çocuk yanındayken öğretmen kendi kendine yüksek sesle ve çok konuşmalıdır. Bu konuşma çocukla birlikte bir iş ya da hareket yaparken olmalıdır. Örneğin “öğretmen şu anda tebeşiri eline aldı, tahtaya yazı yazdı sonra öğrencilerden defterlerine yazmalarını istedi” gibi konuşmalar çocukla birlikte yapılırsa faydalı olur.
-Çocukla onun anlayabileceği basit cümleler ve kalıplar içinde konuşun.
-Eğer çevrede birden fazla dil kullanılıyorsa konuşması pekişinceye kadar tek dil üzerinde konuşmaya alıştırılması gerekir.
-Sınıfta hem bu çocuğun hem de diğer çocukların konuşmalarını geliştirmeye yönelik uygun ortamlar sağlanmalıdır.
-Çocuk her gün en çok kullanmak zorunda olduğu temel sözcüklerden oluşan bir sözcük dağarcığına kavuşturulmalıdır. Öncelikle bu dağarcık günlük yaşamda en çok kullandığı sözcüklerden oluşturulmalı, basitten zora doğru bir sıra izlenmeli bu sözcüklerin sesleri önce ayrı ayrı öğretilmeli, çocuk bu sesleri çıkarabilir duruma geldikten sonra birleştirerek sözcükler oluşturulmasına geçilmelidir.
-Gecikmiş konuşma engeli olan çocuklarda öncelikle sesleri tek tek çıkarması sağlandıktan sonra ona bu sesleri sırayla ulayarak tek heceli ve kısa sözcükler oluşturmasını öğretmek gerekir. Bu çalışmalarda oyun şeklinde desenlenirse çocuğun dikkat süresini arttırır ve ilgisini çeker ve çocuk sıkılmaz.
ARTİKÜLASYON BOZUKLUĞU;
Artikülasyon bozukluğu konuşma seslerinin çıkartılış yerlerinde biçimlerinde zamanlamasında, yönünde, hızında, basıncında hataların yapılması ya da dudakların, dilin, yumuşak damağın, yutağın birlikte hareketlerinin hatalı olması sonucunda ortaya çıkan bir sorundur. Bireyin yaşına uygun ve konuşma gelişimi dönemine uygun olarak konuşmasında beklenen düzgünlüğün ve ses uyumunun olmamasıdır. Artikülasyon bozukluğu dört farklı şekilde görülmektedir.
1. Ses Atlamaları;
Seslerin atlanması veya düşürülmesi şeklinde görülür. Örneğin; “kapı” yerine “apı”, “saat” yerine “sat” gibi.
2. Ses Eklenmesi;
Kelimenin içindeki bir sesin yanına aynı sesin eklenmesi veya başka bir ünsüzünde eklenerek çıkarılmasıdır. Örneğin; “aşağı” yerine “aşşağı”, “saat” yerine “sahat” gibi.
3. Yerine Koyma;
Kelime içindeki bir sesin yerine başka bir sesin konması şeklinde görülür. Örneğin; “arı” yerine “ayı”, “araba” yerine “ayaba”, kitap yerine “kipat” gibi.
4. Sesin Bozulması veya Ses Çarpıtmaları;
Asıl çıkarılması gereken sesin yerine olduğundan başka bir ses çıkarılması durumudur. Örneğin; “karagöz” yerine “kax göz” gibi.
ARTİKÜLASYON BOZUKLUĞUNUN NEDENLERİ;
1. Yapısal Nedenler;
Konuşma organlarındaki bir takım yapısal bozukluklar artikülasyon bozukluğuna neden olabilir. Üst dudak yarıklığı, dudağın çok ince veya kalın olması, dişlerin düzensiz dizilişi veya noksanlığı, çenenin yapısı veya çenenin aşağı yukarı hareketlerinde hareket yeteneğinin sınırlılığı, dilin dil yatağına oranla büyük veya küçük olması dil bağının öne çıkması, dil kasları veya sinirlerdeki bozukluklar, burun kemiğinin eğri çatlak olması, burunda et bulunması gibi organik nedenler artikülasyon bozukluğuna neden olmaktadır.
2. İşlevsel (Görevsel) Nedenler;
Konuşma organlarında herhangi bir yapısal bozukluk olmadığı halde eğer çevre şartları olumsuz ise artikülasyon bozukluğu görülebilir. Konuşma organlarının yanlış öğrenme ve alışkanlıklar sonucu görevlerini tam yerine getirememeleri, evde konuşulan dilin yeterince zengin olmaması veya ikinci bir dilin konuşuluyor olması ailenin veya çevrenin çocuğun konuşmayı öğrenme aşamasında aşırı baskılı ve katı tutumu artikülasyon bozukluğuna neden olabilir.
3. Psikolojik Nedenler;
Çocuğun yaşamış olduğu duygusal problemler, ailenin yaşamış olduğu ekonomik problemler, çocuğun içine kapanık olması, zihinsel bir takım problemler artikülasyon bozukluğuna neden olabilir.
Konuşma veya sözlü iletişim insanoğlunun günlük yaşantısında en çok kullandığı araçlardan biridir.
Eğitimde başvurulan etkinliklerin birçoğu da konuşmaya dayanmaktadır. Bu aracın kusurlu yani konuşmanın özürlü olması çocuğun okul içi ve dışı yaşantılarında güçlük yaratmaktadır. Konuşma özrüne dayalı olan bu güçlükler bazen uyum problemi haline gelmektedir. Eğitimde konuşma özrü çoğunlukla öğrenimi tıkayan engelleyen, bozan bir problem haline gelmektedir. Sınıfında böylesi öğrencisi bulunan öğretmenlerde bu acı gerçeği bilir.
İnsanın yaşamında önemli bir yeri olan konuşmanın bir çok tanımı yapılmaktadır. Bu tanımların ortak yanı kişinin kendisiyle ve çevresiyle dengeli ilişki kurma ve sürdürmesine yarayan geleneksel sembollerin yer aldığı bir iletişim sistemidir. Konuşmada kişinin kendi kendini anlatması ve doyurması yer alır.
Konuşma Engeli;
Konuşma esnasında dinleyenlerin ne söylendiğine değil de nasıl söylendiğinde dikkat ediyor, çoğu konuşmayı umduklarından farklı buluyor ve konuşan ne söyleyeceğini değil de nasıl söyleyeceğini düşünüyor ise bu konuşma engeli sayılabilir. Milli Eğitim Bakanlığının Özel Eğitim Hizmetleri yönetmeliğinde konuşma özrü “ konuşmanın akışında, ritminde, tizliğinde, vurgularında, ses birimlerinin çıkarılışında, eklemlenişinde, artikülasyonun da, anlamında bozukluğu bulunana konuşma özürlü denir.”
Konuşma anlaşılır şekilde değilse ses bozuk ve tırmalayıcı ise, ritimlerinde ve vurgularında bozukluk var ise, konuşan kişinin yaşı, fiziksel yapısına göre konuşmasını iyi geliştirememişse, kelime haznesi ve gramer bakımından yetersiz ise o bireyde konuşma özrü vardır diyebiliriz.
Konuşma Engelinin Türleri;
1. Gecikmiş Konuşma
2. Ses Bozukluğu
3. Artikülasyon Bozukluğu
4. Kekemelik
5. İşitme Engeline Bağlı Konuşma Bozuklukları
6. Yarık Damak ve Beyin Engeline Bağlı Konuşma Bozuklukları
7. Yabancı Dil ve Bölgesel Konuşma Ayrılıklarına Bağlı Konuşma Bozukluklar
GECİKMİŞ KONUŞMA;
Çocuğun konuşması kendi yaşından beklenenden çok geri ya da konuşma gelişimi açısından daha yavaş bir gelişme gösteriyorsa o konuşma gecikmiş konuşma olarak adlandırılır. Bu, bir bakıma çocuğun bebeklik çağında geçirmesi gereken konuşma gelişim aşamalarından birinde duraklayıp kalması ya da o aşamalardan birine geri dönüş yapma halidir.
Gecikmiş konuşması olan çocukların;
* Kısıtlı sözcük dağarcıkları vardır. Ya hiç konuşmazlar ya da zor anlaşılan birkaç sözcük kullanabilirler. Akranlarına oranla pek az sözcük bilirler. Tümce kurmada da güçlük çekerler.
* Yutma, çiğneme, salya akıtma sorunları olabilir.
* Düşünce ve isteklerini anlatmada zorlanabilirler.
* Jest, mimik, işaret kullanmaya yönelebilirler.
* İletişim kurmaya karşı isteksiz davranabilirler.
* Çevrelerindeki seslere, konuşmalara ilgisiz davranabilir, dinlemez görünebilirler.
* Anlaşılmaz sesler çıkarabilirler.
* Çevreleriyle ve girdikleri yeni ortamlarda uyum güçlükleri gözlenebilir.
* İsteklerini, düşüncelerini dile getirirken hoş olmayan (vurma, çarpma, ağlama, bağırma gibi) tepkilerde bulunabilirler.
* Dikkat süreleri kısa ve dağınık olabilir.
* Kavramları geç ve uzun zamanda öğrenebilirler.
* Bellekleri zayıf olabilir.
* Öğrendikleri bilgileri transfer ödemeyebilirler.
* Başkalarının konuşmalarına ilgi duymazlar ve dinlemezler. Durmadan ses çıkarırlar fakat çıkardıkları sesler konuşma özelliği göstermez, sesleri çok çabuk çıkarırlar izlemek oldukça güçtür.
* Bazıları topluluktan uzak durma, ayrı kalma eğilimindedirler. Çoğunlukla ayrı bir odaya, odanın bir köşesine çekilmek ve kendi başlarına oynamak isterler.
* Daha çabuk ağlama, bağırma, oyuncaklarını atma, fırlatma, kırma, yırtma, dağıtma gibi hırçınlıklar da görülebilir.
GECİKMİŞ KONUŞMANIN NEDENLERİ;
1. Zeka Geriliği;
Zihin düzeyiyle konuşma gelişimi arasında ilişki vardır. Zeka geriliğini oluşturan ya da zeka gelişimini engelleyen nedenlerin bir çoğu konuşma gelişimini de engelleyen nedenlerdir.
2. Sağlık Durumu;
Konuşma gelişim dönemlerinde uzun süren ve ağır geçen hastalıklar çocuğun konuşma gelişimini etkiler. Hastalık birinci yaşta olursa konuşma gelişimini daha çok engeller. Hastalık çocuğun konuşmaya öykünme hevesini kırar. Hastalık sadece çocuğun babıldama döneminde değil diğer gelişim dönemlerinde de konuşmanın kazanılmasını geciktirebilir, güçleştirebilir ya da durdurabilir. Yapısal bozukluklarda konuşmayı geciktirir.
3. İşitme Kaybı;
Çocuk konuşmayı tam olarak kazanmadan önce işitmesi özürlü hale gelirse konuşma gelişimi bundan olumsuz yönde etkilenir. İşitme kaybı ne kadar çok olursa konuşma o kadar çok engellenir.
4. Devinimsel Uyum Güçlüğü;
Konuşmayı sağlayan birden çok organ vardır. Konuşmada çene, dudak, dil ve damak gibi konuşma organlarının kontrollü ve uyumlu işbirliği önemlidir. Eğer çocuk bu uyumu ve kontrolü sağlayamazsa konuşmada gecikme görülebilir.
5. Duygusal Çatışma;
Çocuğun yaşamış olduğu bir takım duygusal problemler (sevgi gereksinimlerinin doyurulmayışı, kardeş kıskançlığı, kazalar ya da diğer şoklar, korkular) konuşma da gecikmeye neden olabilir.
6. Aile ve Çevre Koşulları;
Konuşma uygun sosyal ortamda kazanılır. Eğer aile uygun ortamda çocuğu güdülemez ya da aşırı baskıcı bir eğitim uygularsa çocuğun konuşmasında gecikmeye neden olabilir.
GECİKMİŞ KONUŞMA GÖSTEREN ÖĞRENCİLERİN ÖĞRETMENLERİNE ÖNERİLER;
-Sınıf öğretmeni sınıfında konuşması anlaşılmayan öğrencisi olduğunda bu öğrencileri ilgili kurumlara yönlendirmelidir.
-Çocuk kendisine öğretilen yeni sözcükleri günlük yaşamında kullanmaya özendirilmelidir.
-Konuşma ancak konuşmakla kazanılır ve konuştukça pekişir. Konuşma zevkli bir uğraş haline getirilir ve bir işe yaradığı gösterilirse çocuk konuşmaya istek duyar. Ama gecikmiş konuşma gösteren çocukların bazılarında hiç konuşma görülmez. Bu tür çocuklara gereksinim yaratmak için çocuğun yanında onun duyabileceği gürlükte, izleyebileceği hızda, anlayabileceği sadelik, hoşlanabileceği tonda konuşmak yararlı olur.
-Çocuğun konuşma girişimleri izlenir ve desteklenirse, konuşma isteği ve arzusu artacaktır.
-Çocukla ilişkide bulunurken onlarla konuşma gereksinimi yaratmak için sessiz jest ve mimiklerle yapılan anlatımları görmezden gelmekte yarar vardır.
-Çocuk yanındayken öğretmen kendi kendine yüksek sesle ve çok konuşmalıdır. Bu konuşma çocukla birlikte bir iş ya da hareket yaparken olmalıdır. Örneğin “öğretmen şu anda tebeşiri eline aldı, tahtaya yazı yazdı sonra öğrencilerden defterlerine yazmalarını istedi” gibi konuşmalar çocukla birlikte yapılırsa faydalı olur.
-Çocukla onun anlayabileceği basit cümleler ve kalıplar içinde konuşun.
-Eğer çevrede birden fazla dil kullanılıyorsa konuşması pekişinceye kadar tek dil üzerinde konuşmaya alıştırılması gerekir.
-Sınıfta hem bu çocuğun hem de diğer çocukların konuşmalarını geliştirmeye yönelik uygun ortamlar sağlanmalıdır.
-Çocuk her gün en çok kullanmak zorunda olduğu temel sözcüklerden oluşan bir sözcük dağarcığına kavuşturulmalıdır. Öncelikle bu dağarcık günlük yaşamda en çok kullandığı sözcüklerden oluşturulmalı, basitten zora doğru bir sıra izlenmeli bu sözcüklerin sesleri önce ayrı ayrı öğretilmeli, çocuk bu sesleri çıkarabilir duruma geldikten sonra birleştirerek sözcükler oluşturulmasına geçilmelidir.
-Gecikmiş konuşma engeli olan çocuklarda öncelikle sesleri tek tek çıkarması sağlandıktan sonra ona bu sesleri sırayla ulayarak tek heceli ve kısa sözcükler oluşturmasını öğretmek gerekir. Bu çalışmalarda oyun şeklinde desenlenirse çocuğun dikkat süresini arttırır ve ilgisini çeker ve çocuk sıkılmaz.
ARTİKÜLASYON BOZUKLUĞU;
Artikülasyon bozukluğu konuşma seslerinin çıkartılış yerlerinde biçimlerinde zamanlamasında, yönünde, hızında, basıncında hataların yapılması ya da dudakların, dilin, yumuşak damağın, yutağın birlikte hareketlerinin hatalı olması sonucunda ortaya çıkan bir sorundur. Bireyin yaşına uygun ve konuşma gelişimi dönemine uygun olarak konuşmasında beklenen düzgünlüğün ve ses uyumunun olmamasıdır. Artikülasyon bozukluğu dört farklı şekilde görülmektedir.
1. Ses Atlamaları;
Seslerin atlanması veya düşürülmesi şeklinde görülür. Örneğin; “kapı” yerine “apı”, “saat” yerine “sat” gibi.
2. Ses Eklenmesi;
Kelimenin içindeki bir sesin yanına aynı sesin eklenmesi veya başka bir ünsüzünde eklenerek çıkarılmasıdır. Örneğin; “aşağı” yerine “aşşağı”, “saat” yerine “sahat” gibi.
3. Yerine Koyma;
Kelime içindeki bir sesin yerine başka bir sesin konması şeklinde görülür. Örneğin; “arı” yerine “ayı”, “araba” yerine “ayaba”, kitap yerine “kipat” gibi.
4. Sesin Bozulması veya Ses Çarpıtmaları;
Asıl çıkarılması gereken sesin yerine olduğundan başka bir ses çıkarılması durumudur. Örneğin; “karagöz” yerine “kax göz” gibi.
ARTİKÜLASYON BOZUKLUĞUNUN NEDENLERİ;
1. Yapısal Nedenler;
Konuşma organlarındaki bir takım yapısal bozukluklar artikülasyon bozukluğuna neden olabilir. Üst dudak yarıklığı, dudağın çok ince veya kalın olması, dişlerin düzensiz dizilişi veya noksanlığı, çenenin yapısı veya çenenin aşağı yukarı hareketlerinde hareket yeteneğinin sınırlılığı, dilin dil yatağına oranla büyük veya küçük olması dil bağının öne çıkması, dil kasları veya sinirlerdeki bozukluklar, burun kemiğinin eğri çatlak olması, burunda et bulunması gibi organik nedenler artikülasyon bozukluğuna neden olmaktadır.
2. İşlevsel (Görevsel) Nedenler;
Konuşma organlarında herhangi bir yapısal bozukluk olmadığı halde eğer çevre şartları olumsuz ise artikülasyon bozukluğu görülebilir. Konuşma organlarının yanlış öğrenme ve alışkanlıklar sonucu görevlerini tam yerine getirememeleri, evde konuşulan dilin yeterince zengin olmaması veya ikinci bir dilin konuşuluyor olması ailenin veya çevrenin çocuğun konuşmayı öğrenme aşamasında aşırı baskılı ve katı tutumu artikülasyon bozukluğuna neden olabilir.
3. Psikolojik Nedenler;
Çocuğun yaşamış olduğu duygusal problemler, ailenin yaşamış olduğu ekonomik problemler, çocuğun içine kapanık olması, zihinsel bir takım problemler artikülasyon bozukluğuna neden olabilir.