Bu aralar psikolojik diziler çok revaçta. Çocuklukta yaşanan psikolojik travmaların seneler sonra yetişkinler üzerinde ki etkilerini konu alıyor bir çoğu.
Şöyle bir cümle duydum. "Çocukluğunda şiddet gören bireyler yetişkin olduklarında şiddete meyillidir. "
Ben bu düşünce tarzına kesinlikle katılmıyorum.
Ben çocukluğumda babam dahil o kadar çok insandan şiddet gördüm ki. Yetişkin olduğumda şiddete en ufak bir meyilim olmadı.
İlk okulda dersime girmeyen bir öğretmenin koridorda sırf ayağına bastım diye tokat atması.
İlk okulda sınıf arkadaşımla geçinemiyorum diye dedesinin tokat atması.
Annemle gittiğim kına gecesinde sırf pistte duruyorum diye tanımadığım bir kadının tokat atması.
18 yaşımda bankada sıra beklerken adamın biri gözlerimle dalga geçmesine rağmen onu güvenliğe şikayet ettim diye tokat atıp gözlüğümün kırılmasına sebebiyet vermesi.
13 yaşındayken annem için parktan topladığım papatyaları sırf beğendi diye ev sahibimizin kızına verdiğim için ev sahibimiz tarafından tartaklanmam.
16 yaşında lise arkadaşlarımla gittiğim cafede arkadaşlarımın yaptığı terbiyesizliklerin faturasının bana kesilmesi. Ve cafe sahibi tarafından tartaklanmam.
Kardeş sandığım arkadaşımın belediye otobüsünde bile isteye kafamı demire vurdurması sonra şaka yaptım demesi sonra alnımın kanaması.
Babamla olan kötü anıları anlatmak istemiyorum. Ama en basidini anlatayım. Götürdüğü lünaparkta çarpışan arabayı kullanamadım diye enseme vurmuştu.
Bu anıları ara sıra hatırlıyorum. Sonra da unutuyorum.
Demem o ki çocukluğunda yada ergenliğinde çeşitli sebeblerle şiddet gören her insan şiddete meyilli değildir. Bu çok yanlış bir algı. Ben üstelik doğuştan görme engelliyim. Bu travmalarla yaşamayı öğrendim. Sosyal hayatta tanıdığım yada tanımadığım her insanla hoşgörülü bir iletişim kurmaya gayret ediyorum. Aşırı sinirlendiğim olaylar karşısında bile sabırlı olmayı telkinliyorum kendime. Belki de korkuyorum karşımdaki kişinin huyuna gitmezsem kalkar vurur diye. Bu sorunun cevabını bende bilmiyorum. Ama her negatif olayda sağ duyulu davranmaya çalışıyorum.
Şöyle bir cümle duydum. "Çocukluğunda şiddet gören bireyler yetişkin olduklarında şiddete meyillidir. "
Ben bu düşünce tarzına kesinlikle katılmıyorum.
Ben çocukluğumda babam dahil o kadar çok insandan şiddet gördüm ki. Yetişkin olduğumda şiddete en ufak bir meyilim olmadı.
İlk okulda dersime girmeyen bir öğretmenin koridorda sırf ayağına bastım diye tokat atması.
İlk okulda sınıf arkadaşımla geçinemiyorum diye dedesinin tokat atması.
Annemle gittiğim kına gecesinde sırf pistte duruyorum diye tanımadığım bir kadının tokat atması.
18 yaşımda bankada sıra beklerken adamın biri gözlerimle dalga geçmesine rağmen onu güvenliğe şikayet ettim diye tokat atıp gözlüğümün kırılmasına sebebiyet vermesi.
13 yaşındayken annem için parktan topladığım papatyaları sırf beğendi diye ev sahibimizin kızına verdiğim için ev sahibimiz tarafından tartaklanmam.
16 yaşında lise arkadaşlarımla gittiğim cafede arkadaşlarımın yaptığı terbiyesizliklerin faturasının bana kesilmesi. Ve cafe sahibi tarafından tartaklanmam.
Kardeş sandığım arkadaşımın belediye otobüsünde bile isteye kafamı demire vurdurması sonra şaka yaptım demesi sonra alnımın kanaması.
Babamla olan kötü anıları anlatmak istemiyorum. Ama en basidini anlatayım. Götürdüğü lünaparkta çarpışan arabayı kullanamadım diye enseme vurmuştu.
Bu anıları ara sıra hatırlıyorum. Sonra da unutuyorum.
Demem o ki çocukluğunda yada ergenliğinde çeşitli sebeblerle şiddet gören her insan şiddete meyilli değildir. Bu çok yanlış bir algı. Ben üstelik doğuştan görme engelliyim. Bu travmalarla yaşamayı öğrendim. Sosyal hayatta tanıdığım yada tanımadığım her insanla hoşgörülü bir iletişim kurmaya gayret ediyorum. Aşırı sinirlendiğim olaylar karşısında bile sabırlı olmayı telkinliyorum kendime. Belki de korkuyorum karşımdaki kişinin huyuna gitmezsem kalkar vurur diye. Bu sorunun cevabını bende bilmiyorum. Ama her negatif olayda sağ duyulu davranmaya çalışıyorum.