Doğumsal Metabolizma Bozuklukları

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
48
Her anne baba uzun bir hamilelik sürecinden sonra sağlıklı bir şekilde bebeğini kucağına almayı bekler. Bazen bu bekleyiş hiç istenmedik hallerde sonuçlanarak, uzun yıllar tedavi gerektiren hastalıklarla uğraşılmak hem bebek hem abeveyn için zor bir süreç içine girilir. İşte bu zorlu süreçlere neden olabilecek Metabolizma bozukluklarına değinmek istiyorum. Oldukca kapsamlı bir çok detayı bulabileceğiniz yazımızı paylaşıyoruz.


galaktozemi-nedir.jpg


Doğumsal metabolizma bozukluğu nedir?

Doğumsal metabolizma bozuklukları, yiyeceklerdeki protein, yağ veya karbonhidrat gibi bazı bileşenlerin vücutta metabolize edilemediği genetik bozukluklardır. Metabolizma bozukluklarında çocuğun durumunun ne kadar ciddi olduğu var olan bozukluğun hafif ya da şiddetli olmasına bağlıdır.

Doğumsal metabolizma bozuklukları kategorisinde bulunan bazı hastalıklar

Galaktozemi
Gucher hastalığı
Fenilketonüri hastalığı
Glikojen depo hastalıkları
Alkaptonüri
Glutarik asidüri tip 2
Akut intermittan porfiri
Lesch Nyhan sendromu
Konjenital adrenal hiperplazi
Kearns Sayre sendromu
Zellweger sendromu, bunlar başlıca kalıtımsal metabolizma bozukluklarıdır.

Doğumsal metabolizma bozukluklarında görülen belirtiler ve bulgular

Yenidoğanlarda doğumsal metabolizma bozukluklarının ilk fiziksel belirtileri iştah bozukluğu, kusma, aktivitelere karşı ilgisizlik, huzursuzluk, kas tonusunda zayıflık, sarılık, nöbetler ve gelişme geriliği olabilir.

Bebek ve çocuklardaki doğumsal metabolizma bozukluklarının diğer belirtileri arasında ise saç dökülmesi, çocuğun retinasında kırmızı noktalar, katarakt, karaciğer veya dalak büyümesi nedeniyle şişkin bir karın, anormal kemik büyümesi ve kas koordinasyonunun bozuk olması gibi belirtiler sayılabilir. Doğumsal metabolizma bozuklukları bebek ve çocuklarda zihinsel yetersizlik veya mental retardasyona da neden olabilir. Belirtiler ve bulgular hastalığın türüne göre değişiklik gösterebilir veya başka belirtiler de görülebilir.

Doğumsal metabolizma bozuklukları nasıl teşhis edilir?

Doğumsal metabolizma bozukluklarının tanısı ve benzer şikayetlere neden olabilecek diğer hastalıkların ayırıcı tanısı için çocuktan kan, doku ve idrar örnekleri alınır ve bu örnekler, incelenmesi için laboratuvara gönderilir. Amerika Birleşik Devletleri’indeki hemen her eyalette doğumdan hemen sonra yenidoğanlar feninilkotüniri ve hipotiroidi bakımından taranır. Pek çok eyalette galaktozemi taraması da yapılır. Doğumsal metabolizma bozukluklarında hastalığın çeşidine göre ek teşhis yöntemlerine ihtiyaç duyulabilir.

Doğumsal metabolizma bozuklukları nasıl tedavi edilir?

Doğumsal metabolizma bozukluklarının tedavisinde doktorlar, çocuğun metabolize edemediği gıdaların bulunmadığı bir beslenme şekli önerirler. Bazı çocukların yaşam boyu bu diyeti sürdürmeleri ve beslenme ile ilgili dengesizliğin düzenlenmesi için gerekli ilaç tedavisi uygulanması gerekebilir. Hastalığın takibini sürdüren doktor bir diyetisyen ile işbirliği içinde bulunarak ve çocuğun durumunu gözlemleyerek diyette değişiklik yapılıp yapılmaması gerekliliğini değerlendirir.

Üre döngüsü bozukluğu gibi bazı doğumsal metabolizma bozukluğu olan çocuklarda karaciğer nakli gerekebilir. Doğumsal metabolizma bozukluklarında hastalığın türüne göre tedavi yöntemleri değişiklik gösterebilir ya da ek tedavilere ihtiyaç duyulabilir.
Doğumsal metabolizma bozuklukları ve acil durumlarda yapılması gerekenler

Eğer çocuğunuzda doğumsal metabolizma bozukluğu varsa bazı yiyecekleri yedikten sonra çocuk kolayca hastalanabilir. Ekstrem durumlarda çocuk komaya girip ölebilir. Acil bir durum olduğunda hızlı hareket etmek son derece önemlidir.

Çocuğunuza herhangi bir katı ya da sıvı gıda vermeyi kesin.
Doktorunuzu arayın ve çocuğunuzu hemen hastanenin acil bölümüne ulaştırın.
Doktorunuza ya da acil servisteki doktora çocuk hastalanmadan önce neler yedi, içti veya hangi ilaçları kullandı, ilacın dozunu söylemeyi unutmayın.
Doktorun çocuğunuzda hangi hastalığın bulunduğunu ve bu hastalığın belirtilerini bildiğinden emin olun.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
48
Yazımızın devamında yukarıda adı geçen Metabolizma bozukluklarında adı geçen hastalıkların detaylarını bulabilirsiniz.


Galaktozemi nedenleri, belirtileri ve tedavisi


Galaktozemi kısaca nedir? Vücudun süt kaynaklı basit bir şeker olan laktozu karaciğer ve kırmızı kan hücrelerindeki özel bir enzimin yokluğuna bağlı olarak glikoza dönüştürememesinden kaynaklanan, nadir görülen ailevi geçişli bir durumdur.

Galaktozemi belirtileri: Galaktozemi, doğum sırasında herhangi bir şikayete yol açmayabileceği gibi, doğumun ilk günlerinde sarılık, ishal ve kusma gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bebek bu durumlara bağlı kilo almayabilir. Tedavi edilmez ise karaciğer hastalığına, katarakta ve öğrenme güçlüklerine neden olabilir.

Galaktozemi tedavisi: Hastalığın tespit edilmesi için idrar ve kan testleri yapılır. Tedavide uygun diyet önerilir. Hastalar, yaşamları boyunca süt ve süt ürünlerinden uzak durmalıdır. Günümüzde bu hastalar için laktozsuz süt ve süt ürünleri de üretilmektedir ve hastalar bu ürünlerden tüketebilir.


Gaucher hastalığı nedenleri, belirtileri ve tedavisi

Gaucher hastalığı kısaca nedir? Glukoserebrosidaz enzimi eksikliğinin karaciğer, dalak, kemik iliği ve bazen de beyinde yağ maddesi glukozilseramid birikimine neden olan genetik hastalıktır.

Gaucher hastalığı belirtileri: Gaucher hastalığının belirtileri arasında karaciğer ve dalak büyümesi, kansızlık, kemiklerin kolay kırılması, erken dönemlerde bile kemik erimesi gibi belirtiler sayılabilir. Gaucher hastalığının başka tipleri de vardır ve tiplerine göre belirtiler daha şiddetli veya hafif olabilir.

Gaucher hastalığı tedavisi: Gaucher hastalığında erken tanı ve tedavinin yararlı olduğu görülmüştür. Gaucher hastalığında tedavi eksik olan enzimin enjekte edilmesiyle yapılır. Bazı durumlarda dalağın parçalanma riskinden dolayı, dalağın alınması için ameliyat gerekebilir.


Fenilketonüri nedenleri, belirtileri ve tedavisi

Fenilketonüri (FKÜ) kısaca nedir? Aminoasit fenilalanini tirozine (bir diğer aminoasite) dönüştüren enzimin kusurlu olduğu kalıtsal metabolik (doğumsal metabolizma bozuklukları) grubundan bir hastalıktır. Sonuç olarak, fenil adenin diyet dışı bırakılmadıkça vücutta birikir ve ağır öğrenme güçlüklerine neden olur. Fenilketonüri’yi kontrol etmek için tüm yeni doğanlarda tarama için bir damla kan örneği alınır.

Fenilketonüri belirtileri: Fenilketonüri durumundan etkilenen bebeklerde çok az anormallik bulgusu vardır, fakat fenilalenin beslenmeden çıkarılmaz ise epilepsi dahil nörolojik bozukluklar gelişebilir. Bu çocuklar genellikle sarı saçlı ve mavi gözlüdür, bebeklerde en erken belirti kusmadır, idrarlarında ve terinde küflü bir koku vardır. Bu bebeklerin çoğunun cildinde egzama da bulunur.

Fenilketonüri tedavisi: Fenilalanin protein içeren besinlerin çoğunda ve ayrıca yapay tatlandırıcılarda bulunur. Bu hastalara yaşam boyu özel modifiye bir diyet verilir ve annedeki yüksek fenilalanin fetusa zarar verebileceği için gebelik sırasında bu diyete uyulması özellikle önemlidir. Bu hastalığın tedavisi ne kadar erken başlarsa, tedavinin başarı oranı o kadar iyi olur.


Glikojen depo hastalığı nedenleri, belirtileri ve tedavisi

Glikojen depo hastalığı kısaca nedir?
Glikojenolitik yolda görevli olan birçok enzimin eksikliği sonucu glikojenin glikoza metabolize edilememesinden kaynaklanan CHO metabolizması bozukluğudur. Glikojen depo hastalığının tip I, tip II, tip III, tip IV, tip V, tip VI, tip VII, tip VIII şeklinde tipleri vardır. Bu hastalığın günümüze kadar tanımlanmış 12’den fazla tipi bulunmaktadır.

Glikojen depo hastalığı belirtileri ve bulguları: Bir enzim eksikliği başlıca karaciğerde glikojen depolanımını etkilerse, genel semptom hipoglisemi’dir. Bozukluk kas dokusunda oluşursa, egzersiz süresince glikoz için yeterli glukoz sağlanamadığından egzersiz sırasında kaslarda zayıflık ve yetersizlik ortaya çıkar. Glikojen depo hastalığında meydana gelen belirtiler enzim eksikliğine bağlı olarak değişiklik gösterir.

Glikojen depo hastalığı tedavisi: Bazı glikojen depo hastalığı tiplerinde uygun diyet ile şikayetler kontrol altına alınabilir iken, bazı hastalarda da karaciğer nakli gerekebilir. İdrarda renk değişikliği olduğunda acil tedavi (sıvı tedavisi, istirahat tedavisi ve gereken durumlarda diyaliz tedavisi gibi) uygulanır. Bazı hastalarda tedavi mümkün olmadığı için çocuk daha küçükken kaybedilir. Tedavide gereken durumlarda B6 vitamini faydalı olabilir. Hastalığın alevlenmesini önlemek ya da azaltmak için egzersiz durumunun düzenlenmesi, idrarda görülebilecek renk değişikliği için hastanın ya da yakınlarının bilinçlendirilmesi çok ama çok önemlidir.


Alkaptonüri nedenleri, belirtileri ve tedavisi

Alkaptonüri kısaca nedir? Alkaptonüri, ender görülen otozomal resesif geçişli doğumsal metabolik hastalıktır. HGO enzim yetersizliğine bağlı olarak idrarla atılamayan Homogentisik Asit (HGA) ve metabolitlerinin kollajenden zengin bağ dokusunda birikmesi sonucu belirtiler gösteren bir hastalıktır. Bu oksidasyon ve pigment oluşumu geri dönüşümsüz dür.

Alkaptonüri belirtileri ve bulguları: Alkaptonüri’de hastalarda uzun süre belirtiler olmayabilir, bu nedenle hastalık genellikle ileri yaşlarda teşhis edilir. Erken çocuklukta idrarın hava ile teması sonucu kahverengi siyah renk alması alkaptonüri durumunu akla getirmelidir. Bunun yanında ortalama 40’lı yaşlarda ortaya çıkan sakroiliak eklemi tutmayan ankilozan spondilite benzeyen bulgular, diz ekleminde artrit, üriner sistemde (böbrek, safra ve prostat yollarında) taş oluşumu, böbrek yetmezliği, osteopeni, patolojik kemik kırıkları, kas, tendon ve ligament yırtıkları, işitme bozukluğu, atriyal fibrilasyon, kalp kapaklarında bozulmalar tanımlanmış diğer bulgulardır.

Alkaptonüri tedavisi: Alkaptonüri’nin kanıtlanmış kesin bir tedavisi yoktur, ancak tıbbi tedavi ile pigment birikim hızının yavaşlatılması ve kardiyovasküler komplikasyonların ileri yaşlara kaydırılması mümkün olabilir. Alkaptonürili büyük çocuk ve erişkinlerde uygun dozda C vitamini takviyesi, tirozin ve fenilalaninden fakir, düşük proteinli diyet de önerilmektedir. Erken tanı ve tedavi ile komplikasyonların gelişimi önlenebilir ya da geciktirilebilir.


Glutarik asidüri tip 2 nedenleri, belirtileri ve tedavisi

Glutarik asidüri tip 2 kısaca nedir? Bir organik asit bozukluğu olan glutarik asidüri tip 2 otozomal resesif geçişli, yavaş seyir gösteren nörodejeneratif metabolik hastalıktır. Multipl açil CoA dehidrogenaz eksikliği söz konusu olup ETFA, ETFB ve ETFDH genlerindeki mutasyonlar tip II glutarik asidüri oluşturur. Sonuçta elektronların solunum zincirinin taşıyıcı molekülü olan koenzim Q’ya taşınmasında kusur ortaya çıkar.

Glutarik asidüri tip 2 belirtileri: Glutarik asidüri tip 2’nin şiddeti, bu durumdan etkilenen kişilerde farklılık gösterir. Bazı hastalar yenidoğan döneminde ölümcül olabilen çok şiddetli forma sahiptir. Hastalık beyin bozuklukları, karaciğer büyümesi, kardiyomiyopati gibi kardiyolojik sorunlar, böbrek sorunları, normal dışı yüz özellikleri ve genital anormallikler, hipoglisemi gibi sorunlara neden olabilir. Ayrıca bu formdaki hastalar terli ayak kokusu yayabilirler. Glutarik asidüri tip 2 çoğu zaman bebeklikte ya da erken çocukluk döneminde kas zayıflığına, davranış değişikliklerine, kusmaya neden olabilecek bir metabolik krize de neden olabilir. Hafif olgularda kas zayıflığı hastalığın ilk belirtisi olabilir.

Glutarik asidüri tip 2 tedavisi: Hastalığın tedavi yaklaşımları; fizik tedavi ve rehabilitasyon tedavisi, düşük yağ, düşük protein ve yüksek karbonhidrat içeren beslenme şekli, oral riboflavin, L-karnitin ve glisin desteği, epileptik nöbetlerin ilaçlar ile kontrol altında tutulması gibi tedavi yaklaşımlarını içermektedir.


Akut intermitant porfiri nedenleri, belirtileri ve tedavisi

Akut intermitant porfiri kısaca nedir? Yaklaşık % 50’si PBG deaminaz (üroporfirinojen 1 sentaz olarak bilinen) enzim eksikliği sonucu gelişen otozomal dominant bir hastalıktır. Mutasyona uğrayan geni kalıtsal olarak taşıyan PBG deaminaz eksikliği olan birçok insan asemptomatiktir.

Akut intermitant porfiri belirtileri: Akut intermitant porfiride belirtiler puberte öncesi seyrek görülür. Genellikle yetişkin yaşlarda ortaya çıkar. Bu durum menopozdan sonra da başlayabilir. Karakteristik olarak, ataklar birkaç günden daha uzun olur, sıklıkla hastanede yatmak gerekir. Karın ağrısı ana belirtidir. Bulantı, kusma, kabızlık, taşikardi, hipertansiyon, mental semptomlar, bacak ağrıları, baş ağrısı, ense ağrısı, göğüs ağrısı, kas güçsüzlüğü ve duyu kaybı olabilir.

Akut intermitant porfiri tedavisi: Bulantı, kusma, şiddetli karın ağrısı, damar içi glukoz gibi şikayetler için Hem kullanılması gerekir. Nörolojik komplikasyonların izlemini kolaylaştırmak için hastanın hastaneye yatırılması önemlidir. Belirtilere yönelik tedavi genellikle karın ağrısı için analjezikler verilebilir. Uykusuzluk için uygun ilaç tedavisi, mesane distansiyonu için kateter uygulanması gerekebilir.


Lesch Nyhan sendromu nedenleri, belirtileri ve tedavisi

Lesch-Nyhan sendromu kısaca nedir? Lesch-Nyhan sendromu (LNS), X’e bağlı resesif geçiş gösteren ve nadir rastlanan bir rahatsızlıktır. Lesch-Nyhan sendromu, pürin metabolizması için gerekli olan hipoksantin guanin fosforibozil transferaz (HPRT) enziminin doğumsal yetersizliğine bağlı olarak gözlenen, biyokimyasal anormalliklerle karakterize bir hastalıktır.

Lesch-Nyhan sendromu belirtileri: HPRT, nükleotidlerde bulunan pürin esaslı hipoksatin ve guanin ile inosinik asit ve guanilik asitin kurtarma metabolizmasında katalizör olarak görev yapmaktadır. HPRT’nin eksikliğinde ise ürik asit üretiminde artış söz konusu olmaktadır. Artmış olan bu ürik asit formları periferal organlarda ve dokularda birikmektedir. Buna bağlı olarak büyüme ve gelişmede gerilik, mental retardasyon gibi nörolojik sorunlar, renal, iskeletsel ve kassal problemler, koreo-athetoid spastisitesi, nefrolitiazis, obstrüktif nefropati, megaloblastik anemi ve akut gut artriti gibi komplikasyonlar ve bu komplikasyonlara yönelik belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bu sendromun görüldüğü hastaların % 85’inde söz konusu olan en şaşırtıcı belirti hastanın kendi kendine zarar verme yeteneğidir.

Lesch-Nyhan sendromu tedavisi: HPRT yetersizliğine bağlı olan hyperuricemia, Allopurinol adlı ilaç ile Xanthine oxsidase inhibisyonunun yapılması ile kontrol edilebilir. Ancak bu tedavi ile, sendromun nörolojik bozukluklarının tedavisinde etkili olmak mümkün değildir. Kendi kendine zarar verme davranışı ise bazı ilaçlar yardımıyla geçici süreler için yavaşlatılabilir.


Konjenital adrenal hiperplazi nedenleri, belirtileri ve tedavisi

Konjenital adrenal hiperplazi kısaca nedir? Konjenital adrenal hiperplazi (KAH), adrenal korteksteki kortikosteroid sentezinin oluşmasını engelleyen, bu nedenle de adrenal bezlerde hiperplaziye yol açan bir grup kalıtsal enzim eksikliğidir. Kortizol biosentez yolu ile ilgili 5 enzimden birinde (kolesterol yan zincir yıkım enzimi, 3-beta-hidroksisteroid dehidrogenaz, 17-hidroksilaz, 21-hidroksilaz ve 11 hidroksilaz) oluşan bir defekt KAH oluşumundan sorumludur.

Konjenital adrenal hiperplazi belirtileri: Konjenital adrenal hiperplazide eksik olan enzime ve eksikliğin derecesine bağlı olarak belirtiler ve bulgular değişebilir. Hastalığın en ciddi formu olan 21-hidroksilaz enzim eksikliğinde tuz kaybı ve buna bağlı kusma ve su kaybı, belirsiz üreme organları, yaşamı tehdit eden adrenal krize yol açan glukokortikoid ve mineralokortikoid eksikliği görülebilir. Diğer formlarda görülebilen diğer belirtiler ve bulgular arasında ise hipertansiyon, hiperkalemi, kızlarda gecikmiş puberte, erkeklerde tam olmayan virilizasyon, kızlarda ve erkeklerde belirsiz üreme organları, iyi tedavi edilmemiş olgularda fertilite ve feminizasyon görülebilir.

Konjenital adrenal hiperplazi tedavisi:
Konjenital hiperplazi tedavisinde eksik olan enzime ve eksikliğin derecesinin sebep olduğu semptomlara yönelik tedaviler uygulanır. Tedavide eksik olan hormonların yerine koyma tedavisi, belirsiz dış genital organların cerrahi olarak düzeltilmesi, gereken durumlarda hormon tedavisinin yaşam boyu sürmesi gibi yöntemler uygulanır.

Kearns Sayre sendromu nedenleri, belirtileri ve tedavisi



Kearns Sayre sendromu kısaca nedir? Kearns Sayre sendromu (KSS), kronik ilerleyici eksternal oftalmopleji ve pigmenter retina dejenerasyonu ile karakterize bir sendromdur. Genellikle 20 yaşından önce bulgu verir. Birçok organı etkiler ve buna bağlı olarak çok geniş bir komplikasyon spektrumuna sahiptir. Kalp iletim defektleri de hastalığın sık görülen ve önlenebilen öldürücü komplikasyonlarından dır.

Kearns Sayre sendromu belirtileri: KSS’de mikokondrilerin enerji üreten sisteminde defekt (kusur) vardır. Gerçek sıklık bilinmemektedir. 20 yaşından erken başlayan ilerleyici eksternal oftalmopleji, retinitis pigmentoza, iki taraflı ptozis (göz kapağı düşüklüğü), nadiren korneal opasite ve optik nörit gibi göz problemleri, kalp bloğu, kardiyomiyopati ve konjestif kalp yetmezliği gibi kardiyak problemler, serebellar sendrom ve serebrospinal sıvı proteininin 100 mg/dl civarında olması, kas biyopsisinde düzensiz kırmızı lifler tespit edilmesi gibi bulgulardan en az biri vardır. Hastalığın diğer non-spesifik bulguları arasında demans, sensorinöral işitme kaybı, boy kısalığı, diyabetis mellitus ve hiperparatiroidi, akalazya disfajisi, renal tübüler asidoz gibi endokrin bozukluklar bulunmaktadır. Hastalık bebeklikte ve yetişkinlik döneminde de ortaya çıkabilir.

Kearns Sayre sendromu tedavisi: Kearns Sayre sendromu (KSS) ilerleyici bir hastalık olduğundan prognoz kötüdür. Hastalığa özgü bir tedavi yöntemi yoktur. Ani ölüm kardiyak iletim sorununa bağlı olabilir. Kalp bloğu bulunan hastalara kalp pili (pace-maker) takılması gerekebilir. Fakat yine de hastaların çoğu kardiyak problemler nedeniyle kaybedilmektedir. Şiddetli ptozis (göz kapağı düşüklüğü ) için blefaroplasti de gerekebilir.


Zellweger sendromu nedenleri, belirtileri ve tedavisi



Zellweger sendromu nedir? Zellweger sendromu veya serebro-hepato-renal sendrom (ZS), peroksizomlarda birtakım işlev bozukluklarının görüldüğü, hepatik ve ürogenital sistemlerin bozulması ile seyir gösteren hastalıktır. Hastalık otozomal resesif geçiş gösterir.

Zellweger sendromu belirtileri: Yutma ve emme ile ilişkili bozukluklar, hipotoni, gelişme geriliği, karakteristik yüz görünümleri (fasiyal dismorfizm), kulak kepçesinde şekil bozuklukları, retinal disfonksiyon, büyüme ve gelişme geriliği, sağırlık gibi durumlar gözlenen ciddi kognitif yetersizlik, hepatomegali, karaciğer fonksiyon testlerinde ve renal kistler ile karakterizedir. Yenidoğan döneminde uzayan sarılık, kusma ve ishale eşlik eden emilim bozukluğu sendromları da gözlenebilir.

Zellweger sendromu tedavisi: Zellweger sendromunun tedavisi yoktur. Yaşam kalitesini arttıracak, belirtilere yönelik tedaviler planlanır, buna yönelik beslenme desteği verilir. Hastalık ilerleyici ve ölümcül seyir gösterir. Bu sendromdan etkilenen çocukların bir kısmı sadece 2-3 ay kadar yaşarken, genetik-fenotipik çeşitlilik ve belirtilere yönelik iyi tedavi ile 2 yaşına kadar yaşayan olguların olduğu da bilinmektedir. Hastalar genellikle apne, respiratuvar yetmezlik veya enfeksiyonlara bağlı komplikasyonlardan kaybedilmektedir.
 

Ekli dosyalar

  • zellweger-sendromu-nedir.jpg
    zellweger-sendromu-nedir.jpg
    49.5 KB · Görüntüleme: 389
Tekerlekli Sandalye
Üst