Dünyanın en sevilen hastalığı

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Hastalar, doktorlar, eczacılar, ilaç firmaları... kısaca herkes tarafından en çok sevilen hastalık soğuk algınlığıdır. Birkaç gün işten kaytarmak, ailesinin, çevresinin ilgisini çekmek isteyenler için ideal bir hastalıktır.


Soğuk algınlığı öyle astım gibi, bronşit gibi kalıcı değildir, insanı birkaç gün rahatsız eder, ama sonra iz bırakmadan geldiği gibi de geçip gidiverir.

Diyelim ki, çocuğunuz hastalandı, ateşi çıktı, boğazı ağrıyor, öksürüyor. Endişe ile doktora koşuyorsunuz, çocuğum acaba bronşit mi, zatürre mi, nesi var diye. Muayene bitiyor ve doktorunuz müjdeyi veriyor: "Gözünüz aydın, çocuğunuzun hastalığı sadece basit bir soğuk algınlığı.'' Mutluluktan uçmaz mısınız?

Ya da kendiniz hastasınız. Akşamları artan bir ateş, halsizlik, biraz öksürük, göğüs ağrısı... Sigara da içiyorsunuz ya, korkuyorsunuz. "Sakın kanser falan olmayayım'' diye de dua ediyorsunuz içinizden ama Allah'a şükür ki, sizin hastalığınız da soğuk algınlığı. Sevinmez misiniz? Hele memursanız, doktor size bir de üç-beş gün istirahat vermişse göbek atmaz mısınız?

Tıp cephesi de memnun ve mutludur
Hastanede olanları bilmem, ama muayenehane doktorları da soğuk algınlığına bayılırlar, eczacılar da ilaç firmaları da. Soğuk algınlığı salgınlarında doktorların hasta sayısı birden müthiş derecede artar, eczacılar da daha çok ilaç satarlar. Salgınlar geciktiğinde yağmur duası gibi "virüs duasına" çıkan doktorlar olduğunu söylersem de şaşırmayın.

Amma velâkin, dünyada soğuk algınlığı kadar gereksiz ilacın kullanıldığı bir başka hastalık daha yoktur, o da başka.

"İlaç kullananlar bir haftada, kullanmayanlar yedi günde iyileşir'' sözünü bilmeyen, duymayan yoktur. Ama bu sanki boşuna söylenmiş bir sözdür, çünkü hem hastalar ilaç almazlarsa iyi olmayacaklarını sanırlar ve hem de doktorlar ilaç yazmadan duramazlar.

Ah şu virüsler
Soğuk algınlığının sebebi 300'e yakın farklı türleri olan solunum yolları virüsleridir. Hastalık ani olarak burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı ve boğaz ağrısı gibi belirtilerle başlar. Gözlerde de kızarma, sulanma ve yanma olabilir. Ateş genellikle normaldir, ama bazı kişilerde hafif olarak yükselmiş de bulunabilir. Birçok hasta kendini yorgun, keyifsiz ve bitkin hissedebilir. Baş ağrıları olabilir. Birkaç gün süren belirtiler 1 hafta içinde tamamen kaybolur.

Virüsler hasta kişinin hapşırması, öksürmesi sırasında havaya karışır. Sağlıklı kişiler de bu virüsleri burun veya gözler aracılığıyla alır. Virüsler, tokalaşma sırasında ve hatta virüsle kirlenmiş kalem, gözlük, mendil gibi eşyalarla da bulaşabilir.


Soğuk algınlığı ilaçları hava cıva
Soğuk algınlığı ilaçları, özel durumlar dışında vücuda zarar vermekten ve ciddi ekonomik kayıplara sebep olmaktan başka bir işe yaramaz. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nin (FDA) bir heyeti geçen sene 6 yaşından küçük çocuklara 'öksürük ve soğuk algınlığı ilaçlarının yasaklanmasını' tavsiye etti.

Rapora göre, hem bu ilaçların etkili olduklarını gösteren kesin bilimsel kanıtlar yok hem de çok ciddi hatta ölümcül de olabilen yan etkilere sahipler. Amerika'da son 35 yıl içinde en az 125 çocuğun reçetesiz satılan ve 'tezgâh üstü ilaçlar' adıyla bilinen bu ilaçlar yüzünden öldükleri belirlenmiş; ölüm ihtimali 2 yaşından küçüklerde daha fazla.

Soğuk algınlığı için antibiyotik kullanmak da gereksiz, hatta zararlıdır. Çünkü virüslere antibiyotiklerin hiçbir etkisi yoktur. Antibiyotikler, sadece orta kulak iltihabı, sinüzit, bronşit gibi komplikasyonlar için doktor önerisiyle kullanılmalıdır.

Özellikle yüksek doz C vitaminin soğuk algınlığını önlediğine yaygın şekilde inanılır, buna doktorlar da dâhildir. Ancak bugüne kadar bu bilginin gerçek olduğuna dair kesin bir kanıt da elde edilememiştir. C vitamininin sağlıklı hayat için gerekli olduğu, antioksidan özelliği bulunduğu elbette doğrudur ama vitaminler ilaç olarak değil de meyve ve sebze yiyerek alınmalıdır.

Umut çorbada!
Soğuk algınlığı tedavisi için ilacı unutun. Tıp bu hastalık için 21. asırda, hâlâ geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan tedavi yöntemlerinden medet ummakta. Daha bundan birkaç sene önce çok muteber tıp dergilerinden birinde atalarımızın soğuk algınlığı ve gribe karşı tavsiye ettikleri havuçlu, patatesli, kerevizli, soğanlı, maydanozlu tavuk sulu çorbalarının gerçekten de etkili olduğunu gösteren bilimsel bir araştırma yayınlanmıştı. Tıbbın 'üşütme' karşısında ne kadar çaresiz, ne kadar eli kolu bağlı olduğunu anlayın.


Risk faktörleri
Yaş: Hastalık küçük çocuklarda daha çok görülür. Hayatlarının ilk dönemlerinde yılda 4-5 kez hastalanan bebekler, büyüdükçe bağışıklıkları da arttığı için daha az hastalanmaya başlarlar.

Cinsiyet: Erkek çocuklar kızlara göre daha hassastırlar.

Kalabalık evler: Ev ne kadar kalabalıksa ve ne kadar küçükse, nezle riski de o kadar fazladır. Böyle ortamlarda bulaşma daha kolay olur.

Sigara: Sigara tiryakileri hem soğuk algınlığına hem de diğer solunum yolları hastalıklarına daha duyarlıdır. Ayrıca, evlerinde sigara içilen kişilerde de soğuk algınlığı riski daha yüksektir. Bu durum özellikle 1 yaşın altındaki bebekler için çok önemlidir.

Hava kirliliği: Hava kirliliği solunum yolları savunma sistemlerini zayıflatarak soğuk algınlığı riskini artırır.

Beslenme: A ve D vitamini eksikliği hastalık riskini artırır. Anne sütü almamış bebekler de yüksek risk altındadır.

Alkolizm: Alkoliklerin de diğer enfeksiyonlara olduğu gibi nezleye dirençleri daha azdır.

Alerjik bünye: Astım, egzama gibi alerjik hastalığı olanlarda solunum yolları viral enfeksiyonları daha fazla görülür.

Stres: Stres solunum yolları duyarlılığını artırarak hastalığın seyrini olumsuz yönde etkiler.

Hareketsizlik: Düzenli olarak spor veya egzersiz yapan kişiler soğuk algınlığına karşı daha dirençlidir.

Hasta iseniz ne yapmalısınız?
Mümkünse en azından bir iki gün istirahat edin.

Bol sıcak sıvı için. Ihlamur, ada çayı, nane, limon çayları bunun için idealdir.

Mandalina, portakal, havuç, greyfurt gibi meyveleri ve her türlü sebzeyi bolca yiyin.

Odanız nemli olsun. Radyatörlere su kapları, sobaların üzerine çaydanlık koyun.

Burun tıkanıklığının en iyi ve en zararsız tedavisinin buruna serum fizyolojik isimli sıvının damlatılması ve ortamın nemlendirilmesi olduğunu unutmayın.

Yüksek ateşiniz varsa, doktorunuza danışarak ateş düşürücü ilaç alın.

Korunmak için neler yapılmalı?
Hasta kişilerle tokalaşmak, öpüşmek gibi yakın temastan kaçınılmalı.

İnsanların toplu olarak bulundukları kalabalık ortamlara girilmemeli.

Eller sıkça, bol su ile iyice yıkanmalı.

Ellerin göz ve burun ile teması önlenmeli.

Hasta kişiler öksürürken veya hapşırırken ağız ve burunlarını bir mendille sıkıca kapamalı.

Hasta kişilerin eşyaları (kalem, kitap, bardak...) kullanılmamalı.

Düzenli spor veya egzersiz yapılmalı.

Güzel havalarda yarım saat güneş banyosu yapılmalı.

KAYNAK
 
Tekerlekli Sandalye
Üst