SÖZCÜK YAPISI-SÖZCÜK TÜRLERİ-CÜMLE BİLGİSİ / 41 ÇÖZÜMLÜ SORU
ÖRNEK 1 :
Çayönü kazısında (I) ortaya çıkarılan buluntular (II),insanlığın, avcılık (III) ve toplayıcılıktan yerleşik yaşama geçiş (IV) aşamasını (V) göstermektedir.
Bu cümledeki altı çizili sözcüklerden hangisinin kökü, sözcük türü yönünden öbürlerinden farklıdır?
A)I.B) II. C)III.
D) IV.E) V.
(ÖSS 1999)
ÇÖZÜM 1:
Kök, sözcüğün yapım eki almamış bölümüdür.“kazısında” sözcüğünde kök “kazmak” eylemidir.
“Buluntular” sözcüğünde kök bulmak eylemidir.“avcılık” sözcüğünde kök av ismidir, “geçiş” sözcüğünde kök geçmek eylemidir. “aşamasını” sözcüğünde kök aşmak eylemidir. Kökler isim ve eylem kökleri diye ikiye ayrıldığından “av” isim kökü farklı olur.
Yanıt:C
ÖRNEK 2:
Aşağıdakilerden hangisinin kökü ad değildir?
A) Yanlışlık B) Yavrulamak
C) Yöneltilen D) Yakınlık
E) Yaşamak
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 2:
B’de kök yavru, C’de kök yön, D’de kök yakın,E’de kök yaş ismidir. “Yanlışlık” sözcüğü yanılmak
eyleminden türemiştir; bu nedenle farklı olan kök bu seçenektedir.
Yanıt:A
ÖRNEK 3:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük yapım eki almıştır?
A) Sen yoktan anlamaz mısın?
B) Gürel, bu karışık işi yoluna koyar.
C) Dikkatli sil de yırtma kâğıdı.
D) Kimi böceklerin kıskaçları çok güçlü oluyor.
E) Sergideki eşyalara elinizi sürmeyiniz.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 3:
Kök ve gövdelere eklenerek onlarla anlamca ilgili başka sözcükler türeten eklere yapım eki denir.
Kökün ne olduğunu söylemiştik, gövdeyse bir ya da birden fazla yapım eki almış sözcük demektir.
Bu seçeneklerde yalnızca “kıskaçları” sözcüğünde yapım eki vardır. “kıs-” eylemi “-kaç” ekini alarak hem isme dönüşmüş hem de yeni bir anlam kazanmıştır. Diğer seçeneklerdeki altı çizili sözcükler hep çekim eki almıştır.
Yanıt
ÖRNEK 4:
"–men" yapım eki, aşağıdaki altı çizili sözcüklerin hangisinde farklı bir görevde kullanılmıştır?
A) Gözetmen, öğrencisini sert bir dille uyardı.
B) Dün yazısını okuduğum eleştirmen güzel bir konuya değinmiş.
C) O evcimen bir insana benziyor.
D) Yönetmen, oyunun kurallarını aktörlere anlatıyordu.
E) Türkiye'de artık seçmen bilinçlenmeye başladı.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 4:
Yapım ekleri her zaman eklendiği sözcüğün anlamını değiştirir; ama bazen bunun aynı sıra sözcü-
ğün isim ve eylem oluşunu, yani türünü de değiştirir. Yapım ekinin farklı işlevde kullanıldığına dair sorularda bu bilgi yoklanır. A’da “–men” yapım eki gözetmek eyleminden gözetmen ismini türetmiştir. B’de eleştirmek, D’de yönetmek, E’de seçmek eylemlerinden ad gövdeleri türetmiştir. Ancak C’de “evci” eylem değil, addır; “–men” eki de ad kökünden ad gövdesi türetmiştir, diğerlerinden farklı işlevde kullanılmıştır.
Yanıt:C
ÖRNEK 5:
Aşağıdaki dizelerde altı çizili sözcüklerin hangisinde, birden çok yapım eki kullanılmıştır?
A) Kara gözlüm çok özledim ben seni
B) Varlığımı yalnız ona verdim ben
C) Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar
D) Gözleri yaş dolu yorgun bulutlar
E) Bir med zamanı gökyüzü kurşunla örtülü
(ÖSS 1999)
ÇÖZÜM 5:
Bazen sözcükler birden fazla yapım eki alarak türer.“gözlüm” sözcüğünde göz kökü –lü yapım eki
almış, daha sonra –m iyelik ekini, yani bir çekim eki almıştır. “Varlığımı” sözcüğünde sadece –lık
eki yapım eki, geri kalanlar çekim ekidir. “kokusuyla”sözcüğünde –u eylemden ad türeten bir yapım ekidir, öbür ekler çekim ekidir. “yorgun” sözcüğünde zaten tek ek var, o da –gun yapım eki. “örtülü” sözcüğü örtmek eylem köküne –ü yapım ekini alıp önce bir ad gövdesine dönüşmüş, sonra –lü yapım eki de eklenerek ikinci bir ad gövdesi elde edilmiştir.
Yanıt: E
ÖRNEK 6:
"Atatürk'ün Özel Yaşamı"(I) adlı kitap, o ünlü (II) bilim (III) adamının (IV) kişilik (V) özelliklerini yansıtıyor.
Bu cümlede numaralanan sözcüklerden hangisi, yapı bakımından diğerlerinden farklıdır?
A)I. B) II. C) III.
D) IV. E ) V.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 6:
Sözcükler yapılarına göre üçe ayrılır: Hiç yapım eki almamış sözcüklere basit, bir ya da birden fazla yapım eki almış sözcüklere türemiş, birden fazla sözcüğün anlamca kaynaşması ve bitişik yazılmasıyla oluşan sözcüklere bileşik sözcük denir.“yaşam, ünlü, bilim ve kişilik” sözcükleri yapım eki almış, türemiş sözcüklerdir; ama “adamının” sözcüğü çekim ekleri almıştır; bu nedenle basittir.
Yanıt
ÖRNEK 7:
Aşağıdaki cümlelerde bulunan bileşik sözcüklerden hangisi oluşum yolu açısından diğerlerinden
farklıdır ?
A) Kendini çok açıkgöz sanıyor.
B) Karadeniz yine sel altında kalmış.
C) Bilgisayarla oynarken uyumuş.
D) Yemeğe akbaba gibi saldırdı.
E) Hem kaba hem de boşboğazdı.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 7:
Bileşik sözcükler üç yolla oluşur: Bazılarında sözcüklerden birinde ya da ikisinde birden anlam değişikliği olur. Örneğin, gökyüzü, rüzgârgülü, başbakan, kuşbakışı ... Bazılarında sözcüklerden birinde ya da ikisinde birden ses değişikliği olmuştur. Örneğin, nasıl, niçin, emretmek, halletmek,
sütlaç ... Bazı sözcüklerdeyse bir ya da iki eylem bir arada kullanılmış, ad soyundan bir sözcük elde edilmiştir; buna tür kayması denir. Örneğin, biçerdöver, yapboz, sinekkaydı, alaşağı, imambayıldı... Bu soruda oluşum yolu denirken bu farklılıktan söz ediliyor. “açıkgöz, Karadeniz, akbaba, boşboğaz” sözcüklerinde anlam kayması var; oysa “bilgisayar” sözcüğünde tür kayması var.
Yanıt:C
ÖRNEK 8:
Aşağıdaki dizelerin hangisinde, tamlananı tamlayandan önce söylenmiş bir belirtili ad tamlaması vardır?
A) Beni, sokağımıza dönen eski, tahta köprüden geçirin
B) Müjdeye koşsun komşu çocukları evimize
C) Sıcacık tarhana çorbasının içimiyle başlasın sabah
D) Kağıtlarla camlarını örteyim pencerelerin
E) Eski, ılık akşamlar yağmurla çalsın kapımızı
(ÖSS 1999)
ÇÖZÜM 8:
İki ismin genellikle belli eklerle oluşturduğu öbeğe isim tamlaması denir. Tamlayan eki –
in, tamlanan eki –(s) i’dir. Belirtili isim tamlamaları her iki ek de kullanılarak oluşturulur. Örneğin, uçağın özelliği, kalbin ritmi, binanın yüksekliği ... Bu tamlamalarda tamlayan ve tamlanan yer değiştirebilir. Bu soruda D seçeneğinde “pencerelerin camları” belirtili isim tamlamasında böyle olmuş, “camlarını” tamlananı cümlede “pencerelerin” tamlayanından önce söylenmiştir. Diğer seçeneklerde zaten belirtili isim tamlaması yoktur. C’deki tamlama üç isimden oluştuğu için, “tarhana çorbasının içimi”, belirtili değil zincirleme isim tamlamasıdır.
Yanıt
ÖRNEK 9:
Belirtili ad tamlamalarında tamlayanla tamlanan arasına sözcük girebilir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde buna bir örnek vardır?
A) İngilizce kitabının sayfalarını çevirdi.
B) İlkbaharın serin günlerini çok arayacağız.
C) Uzun kavak ağaçlarının gölgesinde dinlendik.
D) Küçük çocukların çığlıkları duyuluyor.
E) Derin tencerenin dibinde az yemek vardı.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 9:
Belirtili isim tamlamalarında tamlanan sıfat alacaksa bu sıfat tamlayanla tamlananın arasına girer.
Böyle bir örnek B’de var. “ilkbaharın günlerini” tamlamasının arasına “serin” sıfatı girmiş. “kavak
ağaçlarının gölgesi”nde “uzun” sıfatı, “çocukların çığlıkları”nda “küçük” sıfatı, “tencerelerin dibi”nde “derin” sıfatı arada değil başta kullanılmıştır. “İngilizce kitabının sayfaları”ysa zincirleme isim tamlamasıdır ve sıfat almamıştır.
Yanıt:B
ÖRNEK 10:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlayanı düşmüş bir isim tamlaması vardır?
A) Söyledikleri bence doğru değildir.
B) Eskiden bu tarlalar oldukça verimsizdi.
C) Kâğıt mendille çocuğun burnunu sildi.
D) Geçmiş günlerin tatlı hatırasıyla avundu.
E) İnsanların bütün sıkıntısı paraydı.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 10:
Kişi zamirleri de belirtili ad tamlamalarında tamlayan olabilir. Bu durumda genellikle tamlama ekleri değişir. Örneğin, benim arabam, onun işi, sizin düşünceniz, senin kalemin... Bu tamlamalarda tamlanan ekleri aynı zaman iyelik ekleridir. İyelik ekleri tamlayan söylenmediğinde bile tamlayanın anlamını zaten oluşturur. Bu nedenle biz genellikle
“Onun oğlu hasta.” demeyiz de “Oğlu hasta.” deriz. Bu soruna tamlayanı düşmüş belirtili isim tamlamasından söz edilirken aslında bir iyelik eki bulmamız isteniyor, bu da A’da “Söyledikleri” sözcüğünde var.
Yanıt:A
ÖRNEK 11:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde küçültme adı kullanılmıştır?
A) Küçücük odasında çok mutluydu.
B) Kıyıdan birçok adacık görünüyor.
C) Bu daracık yollarda yürümek zor.
D) Sıcacık çörekleri hemen yedik.
E) Minicik elleriyle çiçek toplamış.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 11:
Küçültülmüş isimler “–cik, –cek, –ciğim, –ceğiz” eklerini alarak varlığın küçük olduğu, sevildiği,
ona acındığı anlamlarını kazanmış isimlerdir. Sıfatlar da “–cik, –cek, –ce, –msi, –mtrak” eklerini
alarak küçültülür, o özelliğin az olduğu ya da gösterilen varlığın küçük olduğu anlamlarını kazanır. B’deki “adacık” sözcüğü küçültülmüş isimdir; oysa öbür seçeneklerdeki küçültülmüş sözcükler, bir varlığın niteliğini gösterip onun adının önünde yer aldıklarından sıfattır.
Yanıt:B
ÖRNEK 12:
Türemiş sıfatlar, adlarla fiillerin kök ya da gövdelerine yapım ekleri getirilerek oluşturulur.
Aşağıdaki atasözlerinin hangisinde bu yolla yapılmış bir sıfat vardır?
A) Güneş balçıkla sıvanmaz.
B) Korkunun ecele faydası yoktur.
C) Her ağacın meyvesi olmaz.
D) Mızrak çuvala sığmaz.
E) İşleyen demir pas tutmaz.
(ÖSS 2000)
ÇÖZÜM 12:
Sıfatlar bir adın önüne konup o adda belirtilen varlığın niteliğini, sayısını, hangi varlık olduğunu söleyen ya da o varlıkla ilgili soru soran sözcüklerdir.Bu soruda sadece iki cümlede sıfat vardır. C’de “her” “ağaç” isminin belgisiz sıfatı, D’de “İşleyen” “demir” isminin niteleme sıfatıdır. “Her” basit sözcüktür, “İşleyen” sıfatı türemiştir, iş adı önce –le ekiyle eylem olmuş, sonra da –en ekiyle türemiştir.
Yanıt:E
ÖRNEK 13:
Bütün insanlar sabırsız olmuş.
Bu cümledeki altı çizili sıfatın türüne, aşağıdaki cümlelerin hangisinde örnek vardır?
A) Herkes yüksek sesle konuşup duruyordu.
B) Bu çocuk çalışmayı seviyor.
C) Biraz uyku hepimize iyi gelecek.
D) Onu sevimsiz yapan tiz sesiydi.
E) Bir hata daha istemiyorum.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 13:
Bir ismi belirten ancak anlamca belirsiz olan sıfatlara belgisiz sıfat denir; “Bütün” sözcüğü böyle bir sıfattır. Bir varlığın biçimini, rengini, huyunu... gösteren, isme sorulan nasıl sorusuna yanıt veren sıfatlara niteleme sıfatı denir. A’da “yüksek” “ses”in, D’de “tiz” gene “ses”in niteleme sıfatıdır. B’de “Bu” sözcüğü varlığı gösteriyor, hangi sorusuna yanıt veriyor, böyle sıfatlara işaret (gösterme) sıfatları denir. E’de “Bir” “hata”nın kaç tane olduğunu gösteriyor, o da bir sayı sıfatı. C’de “biraz” bütün sözcüğü gibi bir belgisiz sıfattır.
Yanıt:C
ÖRNEK 14:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamı bir sıfatla sağlanmamıştır?
A) Kaç senedir burada oturuyorsun?
B) Ne tür müzik dinlemeyi seversin?
C) Kimi aradığımı bilmiyor musun?
D) Ona hangi soruları sordun?
E) Sınavı kaçıncı girişte kazandın?
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 14:
Soru sıfatları adların önüne gelir ve o adda belirtilen varlığın özelliklerini sorar, soru sıfatlarının karşılığı genellikle bir sıfattır. “Kaç sene, ne tür, hangi soruları, kaçıncı girişte” sıfat tamlamalarında soru sıfatları vardır. “Kimi” sözcüğüyse bir adın yerini tutarak soru sormuş; o bir soru zamiri.
Yanıt:C
ÖRNEK 15:
Aşağıdakilerden hangisinde altı çizili sözcük adlaşmış bir sıfattır?
A) Ucuzluk ay ortasında başlar.
B) Sonuç yarın açıklanacak.
C) Yalancı her zaman tehlikelidir.
D) Fedakârlık ister bu iş.
E) Sessiz durmamızı istedi.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 15:
Niteleme sıfatlarının arkasındaki ad düşünce, niteleme sıfatı bazen arkasına o adın çekim eklerini
de alarak adın yerini tutar, bunlara adlaşmış sıfat denir. “Ucuzluk, sonuç, fedakârlık” sözcükleri isim, “sessiz” se bir eylemin özelliğini gösterdiğinden zarf. C’deki “Yalancı” sözcüğü, “yalancı insan” sıfat tamlamasında adın düşmesiyle burada kullanılıyor; bu nedenle de adlaşmış sıfat.
Yanıt:C
ÖRNEK 16:
I. Teyzelerin dün sinemaya gittiler.
II. Çiçeklerine yazın bolca su vermelisin.
III. Kalemlerini başka kutuya yerleştirdi.
IV. Ceketimizi dolaba astım.
V. Evleri bize çok yakındır.
Yukarıdaki cümlelerin hangilerinde altı çizili sözcüklerin aldığı ekler, onlara hem ikinci, hem de üçüncü tekil kişiye ait olma anlamı katmıştır?
A) I. ve II. B) I. ve V. C) II. ve III.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
(ÖSS 2000)
ÇÖZÜM 16:
İyelik ekleri, o varlığın kime ait olduğunu gösteren çekim ekleridir. “benim, senin, onun, bizim, sizin, onların” anlamı sağlarken adların yerini de tutuklarından zamir de sayılırlar. İkinci tekil ve üçüncü tekil kişiye ait iyelik ekleri, bu eklerin ardından ünlüyle başlayan bir ek gelmesi durumunda birbirlerine karışır.
İkinci tekil kişiye ait iyelik eki “–in”, üçüncü tekil kişiye ait iyelik eki “–i” dir. Üçüncü tekil kişi ekinden sonra ünlüyle başlayan ek gelecekse araya “n” kaynaştırma harfi girer; böyle durumlarda örneğin “çiçeklerine” sözcüğünden hem senin hem de onun anlamları çıkar. Bu durum “Kalemlerini” sözcüğünde de var.
Yanıt:C
ÖRNEK 17:
"Çocuğunki annesinin giysisinden daha eski görünüyordu." cümlesindekiyle aynı görevde olan
"ki" aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A) Dün akşamki panelde ben de görev aldım.
B) Önündeki kuru otlar güneşin ışıklarıyla sarı sarı parlıyordu.
C) Yanındakileri tanımadığım için selamlamadım.
D) Hiçbir koku, sıcak ekmeğinki kadar güzel olmaz.
E) Çocuk, elindeki kalemi durmaksızın çeviriyordu.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 17:
“–ki” ilgi zamiri eki, “in” ya da “–im” tamlayan eklerinden sonra gelip düşmüş tamlananın yerini tutar, bir ismin yerini tuttuğundan iyelik ekleri gibi o da zamir sayılır. Bir de sıfat türeten “–ki” eki vardır; ismin “–de” durum ekinden sonra ya da yalın sözcüğe gelir, işaret sıfatları oluşturur. İlgi zamirini çıkarıp yerine bir isim koyabilirsiniz; oysa sıfat türeten ekten sonra isim koyabilirsiniz, yerine değil. D’de “sıcak ekmeğin kokusu” tamlamasındaki “kokusu” tamlananı düşmüş, yerine ilgi zamiri gelmiştir. Diğer seçeneklerdeki ekler işaret sıfatları oluşturmuştur.
Yanıt
ÖRNEK 18:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, adın yerine kullanılmış bir sözcük yoktur?
A) Bunlar bizim suçumuz, diyordu durmadan.
B) Bir duvar başında el açar kimileri.
C) Bu sıkıntılı günlerde dostlar bir bir ortaya çıkar.
D) Biz de onunla gidecektik ötelere.
E) Çoğunluk, güzel şeylerden anlamaz, çirkinlikleri yeğler.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 18:
Adın yerini tutan sözcüklere zamir denir. Zamirler insanları karşılayan kişi zamirleri (ben, sen, o, biz, siz, onlar, kendi), belirsiz bir anlamla adın yerini tutan belgisiz zamirler (herkes, kimisi, bazıları, kimse, şey, çoğu) insan dışındaki varlıkların adının yerini göstererek tutan işaret zamirleri (onlar, şu, bunlar, burada, orası), soru yoluyla adın yerini tutan soru zamirleri (kim, nere, nerede, hangisi) olarak dörde ayrılır.
A’da “bunlar ve biz”, B’de “kimileri”, D’de “biz”,E’de “çoğunluk” sözcükleri zamirdir. C’deki “bu”
sözcüğü “günlerde” isminin işaret sıfatıdır, zamir değildir.
Yanıt: C
ÖRNEK 19:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "ne" sözcüğü "soru zamiri" olarak kullanılmıştır?
A) Yurtdışından bize ne getireceksin?
B) Kitabı ne zaman bitireceksin?
C) Karşımda öyle ne duruyorsun?
D) Ne günler geçirdik seninle, değil mi?
E) Ne gün buluşalım seninle?
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 19:
“Ne” sözcüğü A’da getirilecek olan eşyanın adının yerini tuttuğundan soru zamiridir. C’de “ne” sorusu niçin anlamıyla yükleme yöneldiğinden zarftır, B’deki “ne zaman” da zarftır. D’de soru anlamını sağlayan “mi” edat, E’de “Ne gün” tamlamasındaki “ne” soru sıfatıdır.
Yanıt: A
ÖRNEK 20:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “zor” sözcüğü, sözcük türü bakımından ötekilerden farklıdır?
A) Zor işleri hep bana yaptırıyorsun, diye yakınıyordu.
B) İstemeden zor bir çalışmanın içine girmişti.
C) Terlemiş, çok yorulmuştu, zor yürüyordu.
D) Öğretmenliğin zor bir meslek olduğunu anlamıştı.
E) Zor günler geride kaldı; rahat edeceğiz artık, diyordu.
(ÖSS 2001)
ÇÖZÜM 20:
Eylemlerin zamanını, nasıl yapıldığını, yönünü, ne kadar yapıldığını gösteren ya da eylemlere bunları soran sözcüklere zarf denir. “Zor” sözcüğü dört seçenekte adların özelliğini göstermiştir; sıfattır. C’deyse “yürüyordu” eyleminin nasıl yapıldığını göstermiştir; durum zarfıdır.
Yanıt: C
ÖRNEK 21:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ikileme diğerlerinden farklı bir görevde kullanılmıştır?
A) Çocuk, olur olmaz yerlerde annesini kızdırıyor.
B) Öyle her yerde bilir bilmez konuşma.
C) İrili ufaklı güller vazoda duruyor.
D) Kızına davullu zurnalı düğün yaptı.
E) Canlı canlı balık satıyordu adam.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 21:
İkilemeler dört seçenekte adlara yönelik niteleme sıfatlarıdır; oysa B’de “bilir bilmez” ikilemesi “konuşma” eylemine yönelik durum zarfıdır.
Yanıt: B
ÖRNEK 22:
Aşağıdaki cümlelerde, zarflar türlerine göre eşleştirilirse hangisi tek kalır?
A) Arkasından hızlıca iterek onu yürütüyordu.
B) Ona olayları anlattı; ama biraz abarttı.
C) Bana sormadan her şeyi nasıl söylersin!
D) Alanda toplanan halk öfkeyle bekleşiyordu.
E) Sınavı kazanmak istiyorsan çok çalışmalısın.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 22:
A’daki “hızlıca” ve D’deki “öfkeyle” nasıl sorularına yanıt veren durum zarşarıdır. B’deki “biraz”, E’deki “çok” ne kadar sorularına yanıt veren azlık-çokluk zarflarıdır. C’deki “nasıl” sa bir soru zarfıdır.
Yanıt: C
ÖRNEK 23:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük, sıfatı derecelendiren bir belirteçtir?
A) Yazar daha sonra da bu çalışmanın bir ilk olduğunu söyledi.
B) Adam bizimle çok çirkin konuşuyordu.
C) Kendimi bu günlerde pek mutlu hissediyorum.
D) Geride kalanlara, daha parlak bir ışık altında bakmayı istiyorum.
E) İyi bir insanla dost olmanın sevincini duyuyorum içimde.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 23:
Azlık-çokluk zarfları, sıfatların ve zarfların önüne gelerek onların ölçüsünü de gösterebilir. Böyle
zarfları bulmak için sıfatlardan ve zarflardan önceki sözcüklere dikkat etmek gerekir. A’da “daha”
“sonra” zaman zarfının, C’de “pek” “mutlu” durum zarfının zarfıdır. B’de “çirkin” “konuşmuyordu” eyleminin durum zarfıdır. E’deyse “İyi” “insan” adının niteleme sıfatıdır. D’de “daha” zarfı “parlak” niteleme sıfatından önce gelip sıfatı derecelendirmiştir.
Yanıt: D
ÖRNEK 24:
Yeryüzünde İstanbul kadar güzel bir kent bulmak çok güç.
Bu cümle ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Ad cümlesidir.
B) Bileşik sözcük kullanılmıştır.
C) Adeyleme yer verilmiştir.
D) Belgisiz sıfat kullanılmıştır.
E) Bağlaç vardır.
(ÖSS 2001)
ÇÖZÜM 24:
Yüklemleri eylem olmayan cümlelere ad cümlesi denir. Bu cümlede “çok güç” yüklemi bir sıfattır; bu nedenle cümle, bir ad cümlesidir. “Yeryüzü” bileşik sözcüktür. Eylemlere “–mek, –me, –iş” eklerinin eklenmesiyle oluşan, eylemin adı olan eylemsilere adeylem denir. Bu cümlede “bulmak” adeylemdir.“Bir” sözcüğü bir varlığın kaç tane olduğunu gösterirse sayı sıfatı, o varlığa belirsizlik anlamı katarsa belgisiz sıfattır. Bu cümlede “bir kent” öbeğinde bir sözcüğü belgisiz sıfattır. “Ve, ya da, ama, çünkü, ancak, hem ... hem de, ne ... ne de, ile, de, ki” gibi cümle içinde eş görevli sözler arasında ya da cümleler arasında kullanılan sözcüklere bağlaç denir. Bu cümlede bağlaç yoktur. “kadar” sözcüğü bir edattır.
Yanıt: E
ÖRNEK 25:
I. Hastalığına karşın iyi çalışıyordu.
II. Senden başka dostum yok dedi.
III. Yatağına uzandı; ancak uyuyamıyordu.
IV. Bu çalışma ile bir yere varamazsın.
V. Çarşıyı adım adım tarayarak dolaştık.
Yukarıda numaralandırılmış cümlelerin hangisinde edat (ilgeç) yoktur?
A) I. ve II. B) II. ve IV. C) III. ve V.
D) I. ve IV. E) IV. ve V.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 25:
Sözcükler arasında neden, amaç, koşul, zamanda, yerde sınırlama, biriciklik, araç gibi bağlantılar
kuran, kendi başına anlam taşımayan, her zaman bir öbekle kullanılan sözcüklere edat denir. I. cümlede “karşın”, II. cümlede “başka”, IV. cümlede “ile” edattır. II. cümledeki “ancak” iki cümle arasında kullanıldığından bağlaçtır. Bu cümlede ve V. cümlede edat yoktur.
Yanıt: C
ÖRNEK 26:
Bağlaçlar, cümlelere olumsuz bir anlam da kazandırılabilir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu açıklamaya uyan bir kullanım vardır?
A) Gerek iş düzeni gerek ev düzeni çok iyiydi.
B) İster doktor ister öğretmen ol, çok çalışman gerekir.
C) Ne dün ne de önceki gün bize geldi.
D) Ya sen git, ya da ben gideyim.
E) Hayvancağızı hem besliyor, hem de sıcak tutuyor.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 26:
Bu cümlelerde “gerek ... gerek, ister ... ister, ne ...ne de, ya ... ya da, hem ... hem de” bağlaçları kullanılmış. Bağlaçlar içinde yalnızca “ne ... ne de” bağlacı yer aldığı cümleye olumsuzluk anlamı katar.C’deki cümlede yüklemde olumsuzluk eki “–me” olmadığı halde cümleden “gelmedi” anlamı
çıkmaktadır; bu nedenle yanıt C’dir.
Yanıt: C
ÖRNEK 27:
"ile" (-le, -la) aşağıdakilerden hangisinde farklı görevdedir?
A) Bu kadar bavulla yola çıkılır mı?
B) Buralarda tütünle pamuk yetişir.
C) Koşmakla yürümek bir olur mu?
D) Şapkasıyla paltosonu vestiyere verdi.
E) Geceyle gündüz benim için birdir.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 27:
“ile” sözcüğü “ve” anlamına geldiği zaman bağlaç olarak, gelmediği zaman edat olarak kullanılır. Bu cümlelerde “ile” sözcüklerini çıkarıp yerine “ve” sözcüklerini koyarsak A’daki cümleye “ve”nin uymadığını görürüz; bu cümledeki “ile” edattır, diğerleri bağlaçtır.
Yanıt: A
ÖRNEK 28:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yüklem yanlış gösterilmiştir?
A) Bu genç adam, ablasının sınıf öğretmeniydi.
B) Böyle sataşmaları, kendine dert etme.
C) Alınan kitapların hepsi, dedem içindi.
D) Kendisinden on gündür haber alamıyoruz.
E) Arabanın kapıya olan uzaklığı beş metre kadardı.
(Kavram Dershaneleri Sorusu)
ÇÖZÜM 28:
Yüklem bazen bir eylem bazen ekeylem eklerini alarak yükleme yerleşmiş ad soylu bir sözcük ya da eylemsidir. Yüklem alınırken ad ve sıfat tamlamaları, edat grupları, deyimler, bileşik eylemler
bölünmemeli, bunların sonları yüklemse başları da yüklem öğesine alınmalıdır. Bu soruda D’de
“haber almak” deyiminin baş tarafı yükleme alınmadığı için yanlış yapılmıştır.” ablasının sınıf öğ-
retmeni” zincirleme ad tamlaması; “dert etme” yardımcı eylemle kurulmuş bileşik eylem; “dedem
için” ve “beş metre kadar” edat grupları olduğu için beraber alınmaları doğrudur.
Yanıt: D
ÖRNEK 29:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru, özneyi buldurmaya yöneliktir?
A) Beni mi aradılar?
B) Aşağı mı ineceğiz?
C) Dün mü geldiniz?
D) Yağmur mu yağıyor?
E) Çok mu yoruldun?
(ÖSS 2000)
ÇÖZÜM 29:
“mi” soru edatı hangi öğeden sonra gelirse onunla ilgili soru soruluyor demektir. Bu durumda A’da soru nesneye, B’de, C’de, E’de zarf tümlecine, D’de özneye yöneliktir.
Yanıt: D