Engeller engel değil sevmeye

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,497
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Zihinsel engelliydi Yusuf. Yine de annesi onu elinden geldiğince eğitmeye çalışırdı.Yavaş yavaş konuşmayı öğretirdi, yazı yazdırmaya çalışırdı.Güzelce cümle kurduğunda ondan mutlusu yoktu.Biraz büyüyünce evde duramaz oldu.Sokak sevdalısı Yusuf, hergün akşama kadar dışarıda dolanırdı.Yaşıtlarından yüz bulamadı,onunla dalga geçtiler ama bunun farkına varamadı.Onu sevmeyen,alay eden, birazcık da korkan gözlere sevgiyle bakardı...

Mahalle esnafı Yusuf ile hep ilgilenirdi, şefkatle yaklaşırlardı. Akşamüstüleri mutlaka uğrardı teker teker her bir dükkana. Eve geldiğinde annesi bir bakardı ki elleri poşet dolu,kimse boş çevirmemiş onu. Koyardı masaya, yap anne, derdi.Menemendi en sevdiği yemek,o yerken annesi uzun uzun seyrederdi.Oğlu görüp üzülmesin diye hep içine atardi hıçkırıklarını, için için sürekli ağlardı ama Yusuf 'a hissettirmezdi.Nasıl bir çocuk idi nasıl anlardı bilinmez ama ağlayanların öcünü hep almak isterdi.Üzgün birini gördüğünde onu üzeni bulup dersini vermek isterdi.

Babasının ölümünün üzerinden tam 2 yıl geçti.Bir trafik kazasıydı...Hem de gözünün önünde olmuştu...İstediği oyuncağı almak için komşudan ödünç istemişti otomobili Tahir Bey.Güle oynaya vedalaşmıştı oğluyla, geri dönüp oğluna sarılamayacağını bilmeden gitmişti...''Ben gelene kadar anneni üzme Yusuf'um'' demişti...Yusuf alınmıştı o sözüne,hiç üzer miydi annesini!Dönüşte, tam evlerinin önünde bir top fırladı yola, Tahir bey topu patlatmamak için direksiyon kırdı, o sırada da bir çocuk çıktı önüne, yine döndü ve olan oldu...

O gün bugündür, Yusuf hep sayıklıyor,üzmeyeceğim seni asla anne, diyor.Babasının bir gün geri döneceğini düşünüyor ve o gelene kadar annesinin kılına zarar getirmeyeceğine defalarca söz veriyor.

Annesi ise onun böyle konulara aklının ermesine hep şaşardı.En nihayetinde zihinsel engelliydi, nasıl bilebilirdi böyle şeyleri?! Normal kelimeleri düzgünce söyleyemezken, nasıl kolayca ''Seni üzmeyeceğim asla anne!'' diyebiliyordu?Bu yüzden akıllı oğlum diye severdi oğlunu hep.Görenler gülerdi ama o buna aldırmazdı.Biliyordu çünkü, engelli çocukların da kalbi , hisleri vardı...

Bir defasında Yusuf sokakta yürürken , tartışan, biri erkek biri kadın, iki kişi gördü.Birkaç dakika bağırıp çağırdılar,sonra nedense bir sessizlik oldu, oturdular sandalyelerine,uzun uzun sustular.Adam sinirli sinirli kadını seyrediyor,kadınsa ağlıyordu.Yol kenarından bir demet papatya koparıp eline verdi Yusuf. Şaşırmıştı genç kadın, gözyaşlarını silip çocuğa baktı, kibarca teşekkür edip masadaki içecekten ikram etmek istedi. Yusuf, bardağı aldı, kadına baktı, sonra adama dönüp suratına çarptı.Kadın ilk başta sırılsıklam olan adama baktı,sonra kendini tutamayıp kahkahalar atmaya başladı.
-Aferin!Aferin sana yavrucak!
Kadının ağlamayı bırakıp gülmeye başladığını gören Yusuf çok mutlu oldu, zevkle yanağına bir buse konduran kadına, bir de sinirli görünen ama gülmemek için kendini zor tutan adama baktı. Mutlu etmişti, mutlu olmuştu...

Yusuf o sevinçle sallana sallana tuttu evinin yolunu, içindeki tarifi belirsiz duyguları annesine anlatmak için adımlarını hızlandırdı. Eve yaklaşınca annesini her zamanki gibi pencere kenarında,oğlunu bekler vaziyette buldu,el salladı. O sırada bir top fırladı yola,Yusuf heyecanlanıp atıldı topun arkasından.Annesi o vakit uzaktan hızla yaklaşan bir araba gördü, ayağa kalktı hemen.O gün geldi aklına...Tahir'ini kaybettiği gün...Yoksa oğlunu da mı öyle kaybedecekti?Koca bir maden parçası yüzünden!Hissiz bir hurda yüzünden!..Oyuncakçıdan dönüş sahnesi aktı gözünün önünden saniseler içinde.Sonu buruk olan o heyecanı,sevinci hatırladı.O telaşı...Yine aynı telaşla hızlı adımlarla ilerleri, dairenin kapısını açtı.Merdivenlerden inişini gören bir insan bu kadının bir ölüme koştuğunu tahmin edebilirdi...Apartman kapısını açtığında karşısında beliren manzara, belki de hayatı boyunca görüp görebileceği en güzel manzaraydı.Bir oh çekti. O çocuklar, Yusuf ile alay eden, oyunlarına almayıp taşlayan çocuklar, şimdi onun hayatını kurtarmışlardı.Bir sevgi pıtırcığı daha sürgü vermişti işte... Ona bir şey olur diye ne kadar da korkmuşlar, hepsinin benzi sapsarı. Yusuf'a sarılıyorlar, öpüyorlar,ağlıyorlar...

Kadın bu kez tutamadı gözyaşlarını , tutmak istemedi belki.Sevincini oğlu da hissetsin istedi. Yusuf annesine baktı, ağladığını görünce anladı mutluluktan olduğunu, kendi içini kaynatan hislerin annesinde de olduğunu görünce koştu yanına, sarıldı, sımsıkı sarıldı. Sonra sildi gözyaşlarını, ''Anne, benim de beni çok seven kardeşlerim varmış...''

O günden sonra Yusuf, menemenini hiç yalnız yemedi.KARDEŞLERİM dediği insanlarla,annesiyle ve umutlarıyla yaşadı.Annesi bir daha asla gözyaşlarını içine atmadı,kahkahalarıyla bastırdı, mutluluktan da olsa gözyaşı olsun istemedi hayatında.Sürekli dua etti, ellerini her defasında kendi oğlu gibi engelli olan diğer çocuklar için açtı semaya, engellerin sevmeye engel olmadığını herkes görsün diye yalvardı yaradana...

AD: Ceren Sultan
SOYAD: EKİNCİ

Özgeçmişim:
15 Eylül 1999 yılında Aksaray'da doğdum.7 yaşında Özel İdare İlköğretim Okulu'na başladım.Şimdi ise yine aynı okulda 8. sınıf öğrencisiyim.Öykü ve benzeri şeyler yazıyorum fakat daha önce hiçbir öykü yarışmasına katılmadım.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
O günden sonra Yusuf, menemenini hiç yalnız yemedi.KARDEŞLERİM dediği insanlarla,annesiyle ve umutlarıyla yaşadı.Annesi bir daha asla gözyaşlarını içine atmadı,kahkahalarıyla bastırdı, mutluluktan da olsa gözyaşı olsun istemedi hayatında.Sürekli dua etti, ellerini her defasında kendi oğlu gibi engelli olan diğer çocuklar için açtı semaya, engellerin sevmeye engel olmadığını herkes görsün diye yalvardı yaradana...

Selam Küçük Öykü Yazarı,

:) yaşın küçük ama hem yeteneğin hem de edebi başarın büyük tebrik ederim, emeğine sağlık. İnşallah edebiyattan da öykü yazmaktan da hiç vazgeçmezsin...
 
Tekerlekli Sandalye
Üst