Engellere İnat

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
ENGELLERE İNAT
Bu şehrin gürültüsü bir gün beni çıldırtacak. Seslere bu kadar hassasiyet normal değil ama Allah hislerden birinden aldığını öbürüne veriyor galiba. Derneğe gidiyorum, arkadaşlarımla beraber kurduğum yardımlaşma derneğine. Orada çalışmak huzur veriyor bana

Derneğe giden bu caddelerde alışığım yalnız dolaşmaya, yıllar yılı mekik dokudum şehrin bu sokaklarında. En başta hiç kolay olmadı yalnız başıma benim için dışarı adım atmak ama seneler bana göstermişti, korkularımla yüzleşmek zorundaydım, kendimle barışmak. Sürekli denedim, düştükçe adımlarımın daha sağlamlaşacağını biliyordum. varmıyordu. Caddeler sokaklar hiçbir yerde bizimde yaşadığımız düşünülmemişti. İnsanlarda tüm bu konulara karşı umursamaz ve anlayışsızdı. Hayatsa yaşamak için bir o kadar güzeldi. Öyleyse küsebilir miydim yaşama? Güzelliklere ulaşmak için adım atmam gerekmez miydi? Bende engelleri aşmayı tercih ettim dünyaya sımsıkı sarılmayı.
Yine geldik şu ışıklara, şimdi nasıl geçeceğim karşıya? Elbette geçeceğim yarı yolda kalmak bana göre hiç değil. Bak yine hayat güldü yüzüme
Yardımcı olayım lütfen, diye, soruyor bir kadın
Lütfen, diyorum.

Karşıdan karşıya geçmeme yardımcı olan bu güzel sesli kadın gibi, umudumu diri tutmamı sağlayan pek çok olaya rast geliyorum gün içinde ve her seferinde insanlık ölmedi diye tekrarlıyorum kendi kendime. Yaşama daha sıkı tutunuyorum.
Karşıdan karşıya geçtik.
Teşekkür ederim çok naziksiniz, diyorum.
Rica ederim nereye doğru gidiyorsunuz diye soruyor.

Gideceğim yeri söylüyorum. Rahatsızlık vermeyecekse bana eşlik edebileceğini o tarafa gittiğini söylüyor. Sesinde öyle güven verici, öyle çekici bir güç var ki insanın içini ısıtıyor resmen.

Derneğe doğru ilerliyoruz. Kendinden bahsetmeye başlıyor, adı Ayşe imiş, çok ünlü bir gazetede köşe yazarı olarak çalışıyormuş. Bende yazar olduğumu söylüyorum, bir sessizlik, hafifçe tebessüm ediyorum. Göremiyorum ama biliyorum, yüzünü bir şaşkınlık ifadesi kapladığını. Söyleyecek bir şey bulamıyor, bende anlatmaya devam ediyorum. Kitaplarımın basıldığını, benim gibi insanların hayata nasıl bakmaları gerektiği, dünyada ne kadar çok şey yapabileceğimizi ve tabii toplumda yaşadığımız sıkıntıların çözüme ulaşmasını sağlamak için yazdığımı söylüyorum. Kitaplarımın genel çerçevesini bunlar oluşturuyor. Oldukça etkilenen Ayşe, eğer işim acele değilse bir yerlerde oturup benimle bir şeyler içmek ve benimle sohbet etmek istediğini, söylüyor. Bu fırsat kaçırılır mı? Kabul ediyorum bende. Fikirlerimizin ve hayallerimizin dünyada ulaşmadığı yer kalmaması değil mi? biz yazarların tüm istediği zaten. Hemen ileride çok güzel bir kafe bildiğini oraya gidebileceğimizi söylüyor, bende ona uyuyorum
Buram buram kahve kokan bir kafedeyiz, zihnim açılıyor resmen, oldum olası kahve kokusuna hayran kalmışımdır. İkimizde birer Türk kahvesi sipariş ediyoruz, yanımıza gelen garsona. Garson uzaklaştıktan sonra hafif bir gülümseme sesi geliyor
Ne oldu? diye soruyorum.

Gazetecilik benim ruhuma işlemiş, ona gülüyorum. Seninle bu sohbetimizin bir röportaj şeklinde olmasını istiyorum, tabii senin içinde bir mahsuru yoksa, diyor.
Hiç sorun olmaz, diyorum.
Çıkan şıngırtılardan çantasından bir şeyler çıkarmaya çalıştığını anlıyorum. Büyük ihtimal not defteri ve kalemini arıyor.
Evet şimdi başlayabiliriz, diyor.

Bana biraz hayat hikayenizden bahseder misiniz? diye başlıyor soruya.
Doğum yılımdan, yedi tepeli bu şehirde doğduğumdan, karanlık bir dünyaya uyandığımdan, devlet memuru suskun, bir türlü anlamlandıramadığım hayata küskün babamdan, sevgi ve fedakarlığı gönlüme işlemiş annemden ve bu hayatı yaşamayı bana öğretecek olan abimden bahsediyorum. Küçüklüğümde yaşadığım zorlukları, yaşıtlarımdan hep farklı şeyler yapmak zorunda kaldığımı, anneminse hep bana sahip çıkarak, benimle hep ilgilenerek yaşama küsmemi nasıl engellediğini uzun uzun anlatıyorum. Gençliğimde verdiğim mücadeleler, ev dışına kendi başıma çıkabilme mücadelem, sokaklarda insanlar yüzünden yaşadığım sıkıntılar hepsini anlatıyorum.

Ayşe en çok yazar olma sürecimin nasıl geliştiğini merak ediyor. Küçüklüğümden itibaren abimin bana her fırsatta kitap okuduğunu, hiç bitmez tükenmez bir iştiyakla kitaplara sarıldığımı, abimin de büyük fedakarlıkla her zaman yardımcı olduğunu, meseleleri onunla tartışarak daha fazla aydınlandığımızı ve yazmaya karar verdiğimde de benim elim, kalemim olarak bana yardım ettiğini söylüyorum. Gerçekten çok şaşırıyor. Abimin fedakârlığına, benimse azmime hayatın daha önce tanık olmamış, hayatta iyiliğin yok olmaya yüz tuttuğuna inanıyor, bu yüzden de yaşama biraz olumsuz baktığından bahsediyor. O an içimden onun Ayşe ye ümit tohumları serptiğimi hissediyorum ve bunun mutluluğunu duyuyorum. Düşünüyorum hayata karamsar bakacak biri olması gerekse bu kim olmalıydı? Aslında her şey bizde, zihnimizde ve gönlümüzde bitiyor. Hayatımda ne kadar zorluk varsa hep üstüne gittim. Alınması gereken tüm riskleri aldım. Bu hayat benimdi ve yaşamaya değerdi. Hissettikleriminse başkalarına yol göstermesi için yazarlığı seçtim.
Birkaç gün sonra o ünlü gazetede benim röportajım yayınlandı. Büyük sükse yaptı ondan sonra kitaplarım çok satılmaya başladı, benimle yeni röportajlar yapmaya çalışan ve bu konu ile ilgili haber yapanların sayısı gün geçtikçe arttı. İlerleyen günlerde Ayşe köşesinde bu konu ile ilgili uzun bir yazı dizisi yayınladı ve bu yazı dizisini abim bana okuduğunda Ayşe’nin konuyu en ince detayına kadar ele aldığını gördüm. Konu Türkiye’nin gündeminde uzun süre kaldı

Bu sayede derneğimizin planladığı, durumu kötü olan, maddi sıkıntı içinde yardıma ihtiyacı olan arkadaşlarımıza yardım için başlattığımız “GÖKKUŞAĞI” projesi geniş kitlelere duyurulma imkanı buldu. Toplum bilinçlenmesi adına çok önemli işlevler gördü. Hayatın farklı renklerle güzel olduğunu, dünyada herkesin sınavının farklı olduğunu, ve herkesin belli başlı zorluklara karşı koyması gerektiğini bu kadar güzel şekilde başka hiçbir şey anlatamazdı.

Benimse mutluluğuma diyecek yoktu. Hayatım boyunca her zaman hedeflediğim, hiç durmadan azimle çalıştığım fakat başarılı olamadığım için içimde ukde kalan bu mevzuu da başarılı olmak bana mutluluğun ve huzurun en büyüğünü hediye etti. Çünkü ben yılmamıştım, hep denemiştim ve sonunda başarmıştım, bundan daha gurur verici ne olabilirdi ki. Şunu da gördüm bu süreçte, bana en büyük mutluluğu başkalarının mutluluğu veriyordu. Tüm samimiyetimle söylüyorum topladığımız yardımlarla gözlerini açabildiğimiz arkadaşlar oldukça benim kendi gözlerim açılmış kadar seviniyordum

Hayat hepimize gülümsüyor. Ayşe ile tanışmam bana hayatın gülümsemesiydi. Hayat hepimizin önüne fırsatlar çıkarıyor. Kimimiz bunları değerlendiriyor, kimimizse karamsarlığımızdan farkına bile varamıyoruz. Ben bu fırsatı değerlendirenlerden oldum. Gül dikeniyle güzel, hayatta zorluklarıyla. Tek soru ise şu:

KARANLIĞA MAHKUM MU KALACAĞIZ, YOKSA BİR IŞIK ÇAKMAK İÇİN ÇABALAYACAK MIYIZ?

AD:
MERVE

SOYAD: ÖĞÜNÇ

KISA ÖZGEÇMİŞ: 15 Temmuz 1991 tarihinde Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde tamamladım. 2009 yılında Odtü Matematik Bölümünü kazandım ve hala 3.sınıf öğrencisi olarak eğitimimi sürdürmekteyim
 
Tekerlekli Sandalye
Üst