Engellerle Engelsiz Olmak

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
ENGELLERLE ENGELSİZ OLMAK
_ Aklım ermeye başladığında açtım gözlerimi dünyaya, beş ya da altı yaşındaydım o zaman. Gözlerimi açtım diyorum ama tam olarak öyle değil aslında. Ben hayata karanlık başlayanlardanım. Bildiğim tek renk var; o da siyah. O zamanki aklımla algılamak zor gelmişti. Herkes benim gibi değilmiş. Onlar gözleriyle görüntüler görüyorlarmış, öyle dedi babam. Benim de gözlerim var ama doğum sırasında gelişen bir komplikasyondan dolayı beynimde bir problem olmuş, gözlerime sinyal gönderemiyormuş. Yani anlayacağınız, beynim gözlerimi yok sayıyor. Kabullenmek zordur böyle şeyleri. Hatta benim gibi olan çoğu insan ömrü boyunca kabullenemez de. Kolay oldu diyemem ama ben bununla yaşamayı öğrenenlerdenim. Şükrediyorum halime. Neden mi? Çünkü gözlerim görmediği için diğer dört duyu organım çok daha iyi çalışıyor. Parmaklarımla okuyorum mesela. Size göre biraz daha yavaş oluyor tabi ama sonuçta ben de okuyabiliyorum. Hatta yazabiliyorum. Sonra çok iyi koku ve tat alıyorum. Annem beğendiği ama sırrının ne olduğunu çözemediği yemekler olunca bana tattırıyor, ben de içinde neler olduğunu söyleyebiliyorum eğer daha önce tadını ve ya kokusunu aldığım bir şeyse. Ve en önemlisi de çok iyi duyabiliyorum. Sesleri rahatlıkla ayırt edebiliyor ve insanların ses tonlarından ruhsal durumlarını anlayabiliyorum. Bu arada söylemeyi unuttum, ben bir müzisyenim.

_İlkokulu görme engelliler için eğitim veren bir kurumda bitirdim. Orada hayata hazırladılar beni ve benim gibi olan birçok arkadaşımı. Çocukluğumdan beri müziğe karşı hep bir ilgim olmuştur. Okulumdaki müzik öğretmenim de bende müzik kulağı olduğunu ve eğitim alırsam çok başarılı olabileceğimi söylemişti. Ne kadar sabırlı bir kadındı o. Haftada üç gün dersi erken bitmesine rağmen okulda kalır ve benim dersim bittikten sonra bana nota öğretmeye çalışırdı. O gözleri kalbinde olan biriydi. Maddi durumumuz iyi değildi. Dışardan müzik okulları için ders aldırabilecek gücü yoktu ailemin, biliyordu. O yüzden beni sınavlara kendi hazırlamak istediğini söylemişti. Konservatuar için geç kalmıştım çünkü o zaman on üç yaşındaydım. Konservatuarlar, çocukları on yaşlarında hatta daha da erken alıp yetiştiriyorlardı. Lisesine girmek içinse o yaştan beri eğitim almış çocuklarla yarışmam gerekiyordu ama benim ne vaktim ne de gözlerim yoktu. Devletin güzel sanatlar liseleri olduğunu söylemişti öğretmenim. Lisede başlıyorlardı eğitime. Ben de bir gayretle başladım güzel sanatlar lisesini kazanmak için çalışmaya. Bu sırada liseye geçiş sınavları da vardı. Olurda müzik bölümünü kazanamazsam diye bu sınava da çalışıyordum elimden geldiğince. Öyle ya her ilde bir tane vardı ve sadece yirmi dört kişi alınıyordu. Aileminse beni şehir dışında okutacak gücü yoktu. Bense Türkiye’nin başkentinde en başarılı güzel sanatlar liselerinden birini kazanmalıydım. Önce liseye geçiş sınavının sonucu geldi. Ankara’da çok iyi bir Anadolu Lisesi kazanmıştım. Gıpta ile bakıyordu herkes bana ancak ben mutlu değildim. Çünkü olmak istediğim yer burası değildi. Sonuçlar açıklandıktan iki hafta sonra yetenek sınavları vardı. Ailem müzik okumamı pek arzu etmese de ben kararlıydım isteğimde.

_Öğretmenim ve ailemle birlikte gittik sınava. Birlikteydik ama komisyon üyelerinin karşısına tek başıma çıkmak zorundaydım. Kalbimin göğsümü yırtarak çıkacağından korktuğumu hala çok net hatırlıyorum. Sonuçlar açıklanmıştı akşamına. İşte o zaman asılan o listede adımın olup olmadığını kendim görebilmeyi çok istedim. Öğretmenimin gözleri vardı benim için gören. Yanıma yaklaştı, sağ yanağıma kocaman bir öpücük kondurdu ve “Birincilikle kazanmışsın!” dedi. O an yapabildiğim tek şey ağlamak olmuştu. Sevinç çığlıkları içinde ağlamak.

_ Ailemle aynı şehirde olmama rağmen okulun yatakhanesinde kalmaya başlamıştım. Evimiz okula çok uzaktı ve ben her gün okula yanımda biri olmadan gelemezdim. Babam çalışıyordu, annemse kardeşimle ilgileniyordu. Yalnız hissediyordum okulda. İlk gün babam okula bıraktığında o kadar endişeliydim ki. Ya beni istemezse arkadaşlarım diye çok tereddüt ediyor ve korkuyordum. Ben, benim gibi olanlarla büyümüştüm ama şimdi gittiğim okulda farklı olan bir tek bendim.

_ Kapıyı açtı babam ve beni yeni öğretmenime teslim etti. Öğretmen sınıfımdaki arkadaşlarıma beni tanıştırdı. “Hocam! Arkadaşımız benim yanıma oturabilir mi?” diye sordu ince bir ses. “İsterse, elbette.” dedi öğretmenim ve o ses şimdi benim kan bağım olmayan kardeşim. O kadar iyi biriydi ki hemen kanım ısınmıştı ona. Herkes bana çekinerek yaklaşıyordu ama o bana hiçbir zaman farklıymışım gibi davranmıyordu. Bir yere beni götürürken merdiven varsa eğer önümüzde, yürüyen merdiven olmamasına rağmen “Aşağı inen basamak, yukarı çıkan basamak.” diye söylerdi hep. Çok gülerdim bu tabirine. Hala da gülüyorum. Çok isterdim onun da benim gibi yatakhanede kalmasını. Ama evine gidiyordu okuldan sonra ve ben yalnızlığımla baş başa kalıyordum her gün. O yaşlarda insanlar daha bir acımasız ve düşüncesiz olabiliyorlar. Yatakhane ortamı gerçekten çok zordu. En basitinden bir şey kırıldığında ya da tuvaletler kirli kaldığında suç hemen benim üstüme kalıyordu. “Kesin o yapmıştır!” cümlesi gerçekten kurşun gibi saplanıyor insanın kalbine.

_ Derslerde tek sıkıntım notaları yazmaktı. Bizler için kültür derslerinin kitapları basılmıştı parmaklarımızla okuyalım diye ama müzik dersleri için yoktu. Her müzik kitabının notasını tek tek yazmam gerekiyordu. Benim için yazmak problem değildi de nota okumayı bilen ve bana yazdırmak için vakit ayırabilecek insan sayısı yok denecek kadar azdı. Herkes bir bahane buluyor ve kaçıyordu. Zordu bu iş, hem de çok zordu.

_ Şöyle böyle derken dört yıl geçti ve ben müzik bölümünü sınıf ikinciliğiyle bitirdim. Nasıl mı? Ben de bilmiyorum. Bildiğim tek şey bolca gözyaşı döktüğüm. O kadar anlayışlı hocalarım oldu ki. Onlara ne kadar teşekkür etsem azdır. Ben o okuldan kör bir piyanist olarak mezun oldum ve bununla gurur duyuyorum! Her bir piyano notasını üşenmeden bana okuyan harika bir öğretmen sayesinde piyano; mesleğim oldu benim.

_Üniversiteye hazırlanma süreci her öğrencide olduğu gibi benim için de zorlu geçti. Her gün saatlerce testler çözüyor ve enstrümanımı ilerletmeye çalışıyordum. Bir de üstüne bu sefer sara denilen bir hastalığım olduğu ortaya çıkmıştı. Sık sık nöbet geçiriyordum. İlaçlarla rahatlamaya çalışıyor ve ayakta kalmayı deniyordum. Öğretmen olmak ve insanlara yol göstermek en büyük arzumdu. Dört yıl boyunca sıkı bir çalışmayla sürdürdüğüm eğitim hayatım sayesinde Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birinde müzik öğretmenliği kazandım. En büyük hayalim benim gibi olan insanlara müzik öğretebilmekti. Artık bu yolda emin adımlarla ilerliyor, faydalı bir birey olmak için devam ediyordum hayatıma.

_Şimdi bir oğlum ve harika bir eşim var. İkisinin de hiçbir engeli yok. Eşim beni engelime rağmen seviyor. Gerçek sevgi budur işte. Oğlumsa benim gören gözlerim oldu. O da benim gibi müzikle ilgileniyor. Konservatuarı kazandı bu sene. Çok büyük bir keman virtüözü olacağını söylüyorlar.

_Ben buralara tek başıma gelmedim. Engelimi kabullendim ve engelsizmişim gibi davranan insanlar sayesinde engelsizler arasında yaşayabiliyorum. Bir aile, bir öğretmen, bir dost, bir eş, bir okul, bir enstrüman; bir hayat değiştirdi. Engellerle engelsiz yaşanabileceğini öğretti. Dilerim bir gün her insan gözleriyle değil kalbiyle görmeyi öğrenir. Ben yapabildiysem herkes bu işi başarabilir!


Eser Sahibi: Begüm Yağmur Çetintürk

Özgeçmiş:
Şu an yirmi yaşındayım.Küçük yaşta müzik eğitimi almaya başladım. Liseyi, Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde tamamladım. Edebiyata olan ilgimden dolayı alan değiştirerek önce Ankara Üniversitesi’nde bir yıl İngilizce eğitimi aldım daha sonra Hacettepe Üniversitesi’nde Alman Dili ve Edebiyatı kazandım. Halen orada eğitimime devam etmekteyim. Ayrıca Anadolu Üniversitesi’nin açık öğretim programıyla aynı anda Halkla İlişkiler bölümünde okuyorum. Lisedeyken tiyatro ve operayla ilgilendim. Şimdi hobi olarak seslendirme dublaj eğitimi alıyorum. Lisede aldığım eğitim dolayısıyla keman ve piyano çalıyorum bununla beraber yine hobi olarak yan flüt dersleri alıyorum.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst