Öncelikle böylesi önemli - can yakan bir konuyu gündeme taşıyan arkadaşlara yürek dolusu sevgiler... değerli arkadaşlar , bu konu ile ilgili işin sosyolojik -psikolojik -duygusal-fiziksel -ruhsal anlamdaki etkilerini teorik yorumlara girmeden, birebir yaşadıklarımı direkt olarak paylaşmak istiyorum..Sözümüzün bittiği yerde , sözü olması gereken birinci derecedeki yetkililer sus pus ne yazık ki.... ama sosyal medyada kişişel sayfalarındaki , görev alanlarına ait olan kurumsal paylaşımlarına ( facebook-twitter gb hesapları ) baktığımızda tüm bu kurumlar güllük -gülistanlık- asayiş berkemâl .. göstermelik ziyaretler-steril- stabil- hale getirilmiş mekanlarda an'lık mutluluğun vitrinsel ruhsuz fotoğrafları vs.vs..hepimizin bildiği - tanıklık ettiği gibi yani....
sadede geleyim tez :

2013 ocak ayından bu zamana dek 22 yaşımdaki kızım bipolar duygudurum bozukluğu ( manik-depressive )+ borderline
( sınırda kişilik) bozukluğu tanısı ile özel engelli bakım merkezinde kalıyor ( daha önceki yıllardaki iki IQ ölçütü105 /100 iken , orada kaldığı süreçte yapılan zeka test sonucu ise 74 puan olarak rapor edilmiş, bu tanılardan hariç nurtopu gibi bir sınırda zeka ( zihinsel engelli ) tanımız oldu.. o konuyu sonra paylaşacağım, zira çok önemli bir yaşamsal boyut içeriyor.. şu an hukuken fiili ehliyete sahip değil, medeni hakları elinden alınmış durumda, ( evlilik-miras- gb)
rapora itiraz edemiyorum çünkü kullandığı antipsikotikler - antiepiletikler - duygu durum düzenleyici ilaç tedavisinden dolayı ; aşırı dalgın- sürekli bir uyku modu-bilişsel yetilerinde bir küntleşme- unutkanlık- aşırı bir mutsuzluk- boşvermişlik - içteniçe bir çaresizlik hissi ki, böyle bir ortamda yine çok iyi olduğu kanısındayım... koşullar düzelmeden sonuçlar düzelemeyeceğinden zeka engelimizi şimdilik öteledim, bu şartlarda hakem hastahaneye itiraz edilse dahi, en fazla IQ 80-85 seyreder- santranç ödülleri olan- telefon rehberini ezberden kullanabilen çocuk çarpım tablosunda zorlanır durumda ne yazık ki..
Evvett, gelelim bakımevi !!! aymazlıklarına '' yaa bu nasıl olur pess ötesi- cahil denilebilecek olanlar dahi yapamaz, enazından vicdanları devrededir'' dediğim o kadar çok örnek var ki.. hangi birini kategorize edeceğimi bilemiyorum.
hem en son gercekleşen bir örnek olması ( 12 gün önce ) , hem de olmazsa olmazımız olan sağlık konusunda ne kadar şuursuzca davranıldığını yansıtması açısından çok önemsedim...
29 kasımda bakım merkezine gidilir, 2 günlük izin ile zor ziyan benim ''güzel yüreklim'' ile eve dönülür..ki, eve almak vs gibi aile ile entegrasyon-adaptasyon-hastanın moral yüksekliği- psikolojisine olumlu etkisi - aile sıcaklığını yaşama- özlem giderme -duygusal tatminin bu hastalığa olan rehabilite eşiği yükselmesi - gb kavramlara uzağız tabii/ tam aksine bu ağustos ayında , kesinlikle eve izin yasaklandı .. gerekçe ; döndüğünde merkeze uyum sağlama zorluğu yaşadığını-aşırı agressiv davrandığını, ilaçlarının dozunu yükseltmek zorunda kalacaklarını ifade ettiler, haklılık sebebi vardır dedim.. hiç bir karşı savunma- itiraz vs eylemedim ( bana söyleyemedikleri, tamamen DUYGUSAL GEREKÇEYİ !!! güzelime söylemişler ama '' burada ticaret yapıyoruz, devlet bizden günlük olarak size ödediği günleri kesiyor vs teraneleri..
yahu siz her ay devletten 2 asgari ücret alıyorsunuz, izin sürecinde bunun günlüğe yansıyan ücreti kesiliyor tamamdır..işletmecisiniz vs. o koskoca göstermelik , ''hastanın öncelikleri-morali - aileden kopartılmaması gb bakım merkezi yönetmeliklerini de geçtikk..
sen aileye de ki ; ''bizim gelirimiz izin günlerinde sekteye uğruyor, bizden kesilen günlük meblağı öderseniz..buyurun, alabilirsiniz '' diye bir düzenleme getir.. ee nerde getirilecek bu hantal devletin kurumları ile..
hala gelemedim sadede, çok özür diliyorum, olaylar-durumlar- o kadar içiçe ki, matruşka bebekler misali..
evvet, ''güzelim'' ile harika bir zaman paylaşırız, 2 aralık akşamüstü onunla merkezde vedalaşırım ( pendik- b.çekmece güzergahı dönüşte bitmek bilmiyor-hüzünötesi- yüreğim ağlıyor ben ağlıyorum , yer verenler mi, ne olduğunu soranlar mı , hiçbir toplumsal etken umrumda olamıyor.. onu orada koyup gelmek bir yandan, orada kalan ''güzel insanlarla '' az da olsa edebildiğim sohbetten çıkarımlarımın acısı bir yandan.. tüm bu yaşananların duygusal boyutunu kimse ile paylaşmak istemeyişimin içselleştirme çabası bir yandan derken.. ben toparlanana kadar 1 hafta geçiyor..
hoop özleyip ziyaret günü yine oradayım, neredeyse orada yatacağım, çalışacağım ..böylesi bir kısır döngü bu..
2 aralıkta vedalaştık ya , yine uykusuz gecelerim, çare-çözüm arayışlarım, tüm dünya üniv.lerindeki psikiyatri derslerinin bipolar bozukluk ile ilgili olan akademik literatürlerini ezberötesi taramam -psikofarmakoloji olgu sunumlarını okumam,bıkıp usanmadan yetkilileri uyarmam- vs..
derken, sabahın 06sında içimdeki bir ses..e-devlete girmeye yöneltti- güzelimin tüm ilaç -hastahane periyodunu oradan takip edebiliyorum..merkezden en basit soruma dahi cevap alamıyorum çünkü..
aaa ilaç listesine bir baktım, 3 aralıkta 5 kutu METRİN ( uyuz -bit kremi ) recete etmiş aile hekimi..ayrıca çok önemli yan etkileri olan antipsikotiğini 200 mg.dan 400 mg.a çıkarmış ( günde 7 ilaç )
Allah allah dedim, bu çocuk ne zaman uyuz oldu 2 gün oldu ayrılalı, sadece , ilaçlarının yan etkisinden cildi aşırı hassas ve kaşıntısı var..bunu biliyorum.. hemen merkezi arayıp '' bir uyuz-bir bitlenmemi teşhis ettiniz , dedim..
el cevâb '' yoo hayır '' dedi müdür bey, ama nasıl küçümser bir cevap, bilmiyor tabii, e-devletten takip ettiğimi ... yani kibarca '' aptal mısınız ne alaka '' diyen bir üslub ve ses tonu ile..
''kaşıntısı var onun için yazdı doktor '' diyerek noktayı koydu... '' ama o ilaç bir uyuz ilacı , ve müthiş tahriş edici bir etkisi var , kaşıntı için verilemez ki, zaten cildi aşırı hassas '' dedim..
adam beni duymuyor dahi.. sağlık hukuku-hasta hakları-engelli haklar hak getire..
haydi dedim kendime, görev başı : girersin aile hekimleri birliğinin vs.nin sitelerine, şikayetini dile getirirsin.. kadın doktorun facebook sayfasını bulur, konuyu iletir, hangi hak ile, cildinin hassasiyeti zaten hâd safhada olan bir hastayı görmeden uyuz ilacı reçete ettiğini- sağlık hukukuna göre suç işlediğinin bilincinde olup olmadığını sorarsın.. ( tek satır dönüş olmaz ) ve haftasonunu iple çekersin ki, çocugundan bilgi alasın , gidecek halin kalmaz, merkezde sadece hafta sonları 4 saat dağıtılan cep telefonunun öğleden sonra açılmasını beklersin..
3 aralıkta doktora gidip gitmediğini sorarsın .. hayır , gitmedik o nereden çıktı der çocuk..( hastayı görmeden ilaç reçete etmek ayrı bir suç !!! ama cezası olmayan ).....
o ilacı sakın kullanma, sürme lütfen, o krem uyuz ilacı dersin.. çocuk seni dinlemez dinleyemez, '' çok uykum var annecim '' der..saat 14.30dur oysa..
çünkü ilacın dozu psikiyatrist dahi görmeden 200mg.dan 400 mg.a cıkmıştır.. %100 artması demek, psikolojik - fiziksel aşırı bir yük demek..
oksijensizlik cabası tabii.. bahçeye çıkmak -hava almak olar için lüksötesi.. camlar dahi açılmıyor..
gecen ay, pendik toplum ruh sağlığı merkezine gitmişlerdi .. gideceği gün beni aradı, arkadaşının annesinin telefonundan..
psikiyatrist ile konuşmasını ,ilaç dozlarını- ilaçların değişim gerekip gerekmediğini -şikayet ettiği yan etkileri sormasını rica ettim..
1 saat sonra aradı .. ne yaptınız, sordun mu vs.. aşırı mahzun ve ümitsiz bir ses tonu ile cevap ; '' hiçbirşey soramadım, kimse soramadı zaten, oradaki psikiyatri asistanı gayet duyulan sesle, içeriye dönüp '' GERİZEKALILAR - ŞİZOFRENLER geldi yine '' demiş..
sözü yormamak lazım artık..ne yazsam nafile kalır.. yazabileceğim tüm yetkililere yazdım.. ist il saglık md.lüğü- aile sosyal -politk.bakanlığı müşavirliği vs..
nezaketen bir cevap '' insanın oldugu yerde denetleme yapmak çok zordur '' ahh canımm..lütfetmişler, bilmiyorduk..
çook uzun ettim, daha çookötesi var.... yüreğim yeterse devam edeceğim..hepimize kolay gelsin, bu şuursuzluklardan - insanın değerinin yerle yeksan edildiği bu toplumdan -böylesi vicdansızlıklardan- hümanizma engellisi bu insanlardan dilerim ki hepimiz uzak olalım..yolumuz çok uzun ve zorlu bu yol her daim açık olsun hepimiz için.....................................
merkezden dönerken , yüreğimin ağlamasını kat be kat arttıran, orada kalan güzel insanların benimle paylaştıkları , yaşanan vicdansızlıkları-insanlık ayıplarını daha sonra diğer bölümlerde paylaşacağım.. bu merkezlerde denetleyenler gönüllülerden, fahri müfettiş vs gb oluşumlardan seçilmeli, öteye gitmeye gerek yok ki.. oradaki herkesin bir ailesi var ziyarete gelen ve tanıklık ettiğimiz durumlar söz konusu..
gayet mantıklı-sağduyulu -üst perdeden olmayan-incitmeden sorgulayan -çözüm üreten katkılarımız olur idareye.. ama nerdee, ..bitireyim diyorum lakin, çağrışım üzerine çağrışımlar kaplıyor zihnimi..
Aylardan ekim sonu ; ''güzelime gittim yine pazar günü, tam öğle yemeği üzeri idi, yemek salonuna inmişler ama yemekler henüz yok..neyse, imzalar attım.. çocugu aldım, değişiklik olması için dışarda yemek yiyeceğiz güya ..maksat oksijen alsın birkaç saat

üzerini değiştirmek için yukarıya çıktı.. o sırada diğer kızlar yanıma geldi- 13-40 yaş arası bir dağılım var ..
13 yaşında sadece 85 yaşındaki anneannesinin ilgilendiği( şartlardan ilgilenemediği dünya güzeli bir kız..yanıma gedi-sarıldık-öpüştük..
antipsikotik ilaçlardan -hareketsizlikten biraz tombik.. söz yemeklerden açıldı.. ve öyle bir altın vuruş vurdu ki yüreğime, müdürün yanına gidip de ''bu ne demektir, lütfen bir açıklama istiyorum insanlık adına- kurallarınız adına vs.. demek geldi..
-sakin ol - sen bunu söylersen o çocugu orada tutmazlar ..dedim..
benim güzelime gelen aba altından sopa gösterilen tehditvari sözlerden antremanlıyım allahtan.. fevri davranmamak adına frene basıyorum..
--ahh kuzum , biraz kilo verebilsen ne kadar iyi olur , neler yapıyorsun boş zamanlarında -- dedim, hayy demez olaydım...
- en çok makarna çıkıyor ben de yemiyorum, senin güzelinde yemiyor çoğu zaman..
ama akşama çok acıkıyorum..elma ile peyniri de çok seviyorum...ama akşam vermiyorlar peynir ..
ben de akşam bulaşığına yardım ediyorum mutfakta, o zaman ödül olarak peynir veriyorlar elma ile bu ablalar dedi.. 5 m uzaktaki yemek dağıtanları göstererek..
orası yıkılsaydı da hepimiz altında kalsaydık.. o an şokötesi bir etki yaşadım.. kime anlatacaksın bunu da hangi insanlığa haiz idareci dinleyecek..
çıktık biz dışarı.. güzelime anlattım.. o biliyormuş zaten.. pendik marinaya indik.. yemeklerimiz zehir oldu.. dokunmadık adeta..
giderken elma-peynir de alamadık..birbirimize sarıldık ağlayan bir yürek ile..
aksam 19.00 da merkezde vedalaştık..hava kararmıştı.. müdür geldi.. tekrar imza attım, zifirötesi bir giriş ve mutfaktan vuran ışık ile sayfayı zor gördüm yine..
kafamı kaldırdım, yukarı avizeye baktım.. '' aa hâlâ değiştirmediniz mi ampulu-ya da tamir '' dedim..
adamda ses yok, gülümsedi sadece...bu nedir bu, aylardır bir ışık yok girişte.. adam ,ardımdan kapıyı kilitledi..pendik - b.çekmece 3 saat.. 4 aktarma , en minimize yol seçimime rağmen.. gözyaşlarımla döndük yine....
hepinizin IŞIĞI daim olsun.. her yer feci karanlık........
benim güzelim merkeze ''ÖLÜ RUHLAR EVİ '' diyor.. haksız sayılmaz...