Engelli insanların toplumdan beklentileri

  • Konuyu başlatan mavibalina2012
  • Başlangıç tarihi
M

mavibalina2012

Guest
Bir günlüğüne de olsa engelli olun demek bencillik belki de o yüzden ben diyorum ki, sadece bir günlüğüne bizlerin yerine koyun kendinizi...Sevinçlerimiz ve üzüntülerimiz paylaşınca anlam kazanacaksa neden o vakit hala anlaşılmak derdindeyiz...

Duyarlılık, bir olaya karşı geliştirilen tepkiye insani olarak cevap verebilmek yani insani taraflarımızı gün yüzüne çıkarmaktır...Bir nevi empati yaparak engelli bireyin çektiği sıkıntıları bir nebze olsun özümseyerek sıkıntıları görmeye çalışmaktır...Kişiler duyarlı oldukları vakit toplumlar da daha duyarlı hale gelirler...

Hal böyle iken engelliler ile ilgili yapılan anketlere ne demeli...Engelli arkadaş istemiyoruz, engelli komşu istemiyoruz, engelli meslektaş istemiyoruz, istemiyoruz da istemiyoruz...Ya, bizlerde bir gün galeyana gelip bizlerde engelsiz olanları istemiyoruz dersek ne olacak peki...Hem öyle bizlerde azınlık falan değiliz, 8-10 milyonu oluşturuyoruz yine söylenenlere göre diyorum... Temennilerimiz ayrımcılıktan ziyade birleşmeden yana şüphesiz...Söylenenlere göre diyorum çünkü anketlerin sonuçlarına tam anlamıyla inanmamakla beraber bazı olumsuz yargılar bütünü kapsamasa da zaman zaman düşündürüyor beni de...Yani beni sevgi çemberinin ortasına alan engelsiz arkadaşlarım ben yokken engelli arkadaşımızı istemiyoruz diyebilirler mi?.. Bakın bu şekilde düşünmek bile paranoyalara itiyor bizleri...

Önümüze böyle seçenekler sunulmuyor ki, hatta sunulmamalı da bizler de şunu isteyelim, bunu isteyelim...İsteklerimizi sıralarken toplumu bireylerin oluşturduğunu, farklılıkların toplumları güzelleştirdiklerini de unutmayalım derim...Ve tüm ayrımların bölücülükten öte bir işe yaramadıklarını da göz ardı etmeyerek... Anlamak, anlaşılmak insani ölçüt iken neden kolaya kaçıp güç şartlarda yaşayan insanları toplumdan öteleyelim ki...

Hani bir söz vardır ya, "Aynı dili konuşanlar değil de aynı duyguları paylaşanlar anlaşırmış"...Ne de doğru değil mi?...Duygularda evrenselliği yakalayabilmek...İnsanları duygularla biçimlendirmek onu itelemeden tanımaya çalışmak...Anlamak istemek değil anlamak için kendini zorlayabilmek...

Oysa bu bazen ne kadar da kolaydır öyle değil mi?...Meditasyan veya yoga yaparken hep derler ya, gözlerini kapatın lütfen güzel şöyler görmek için el birliği etmişçesine kapatırsınız gözlerinizi..."Şimdi bahar çiçeklerinin arasından yürürken yavaş yavaş ayakkabılarınızı ellerinize alın, basamaklardan birer birer inin ve deniz kıyısına doğru yürüyün sonra ayaklarınızı huzur içinde suya daldırın yavaş yavaş...Sonra bu masmavi sulardan avuçlarınızı doldurup yüzünüzü ıslatın ferahlığı hissettiniz değil mi yüzünüz de de yüreğinizde de"...Yarım saatlik bir mutluluk bile sizleri ne kadar hayata bağladı değil mi?...Ya bu basamaklardan inemeyen hatta evinden bile dışarıya çıkamayan insanların varlığı keyfimizi bozarmı ki...
O vakit birazda gözlerimizi gerçekler için açabilsek...Hergün kendimiz için yaptıklarımızı bir de başkaları için yaparak insan olmanın bizleri ne kadar da özel yaptığının ayrımına varabilsek...Her gün yinelediğimiz bu meditasyonda bir gün gözümüzü kapadığımızda engellileri görebilsek, bir diğer gün depremzedeleri, bir diğer gün bir tek ziyaretçi uğruna düşler gören yaşlılarımızı daha nicelerini...Kıyıdaki yolculuklarımıza bu insanlarla da devam edebilsek gördüğümüz güzellikler ruhumuzu daha fazla okşamaz mı?...

Bilmiyorum çok güzel bir roman var okudunuz mu?...Sana Gül Bahçesi Vadetmedim yazarın kendi hayat öyküsünü anlattığı gerçek hayattan başlayıp akıl hastanesinde devam eden zorlu süreçlerin ardından tekrar gerçeği kavramanın büyüsüne kavuşan Deboroh'u anlatan romanıdır...Romanın kahramanı Deboroh gerçek dünya ile hayalinde kurduğu dünya arasında sıkıştığında doktoruna sığınır...Dr. Fried'in sözleri onu tekrar hayata döndürür; "Bak, dinle beni, sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben,hiçbir zaman kusursuz bir adalet, huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sundugum tek gerçeklik, savaşım ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. Ben yalan seyleri vadetmem hiç. Kusursuz güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır üstelik böyle bir dünya cok can sıkıcı bir yer olur!"...

Engelli insanların toplumdan beklentileri öyle aman yaman lüks istekler değil...Anlamak, anlaşılmak, birazcık empati, engelleri kaldırmakta gösterilen duyarlılık, merhamet değil anlayış dolu bakış açıları kısacası gülü dikeniyle kavrayıp zorluklara da beraberce destek olmak, güzel günlere de birlikte ulaşabilmenin keyfine varabilmek, daha fazla ne olabilir ki...

gul.jpg
 

kozmoz

Üye
Üye
Katılım
Eki 29, 2012
Mesajlar
24
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
merhaba yazı için teşekkürler. Yalnız ben "gülü dikeniyle sevmek" sözüne takıldım. Sanki dikenden kastın engelliler olduğunu anladım...
Her kes kendisi gibi olmayanları kabullenmek zorundadır. Başka türlü bir arada yaşanmaz...
 
M

mavibalina2012

Guest
Kozmoz arkadaşım, "Gülü dikeni ile kavramak" sözünden kastım gül ve dikenin birbirlerini tamamlayarak beraberce güzellik oluşturmaları...
Yani ne gülün dikene karşı ne de dikenin güle karşı üstünlüğünün bulunmaması....Ne gül ne de diken engelli veya engelsiz kimseyi anlatmıyor...
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
İstatistikler "bilimsel" yalanlardır diye bir söz var. Ben bu sözün doğruluğuna inananlardanım. Hele hele "engelli komşu istenmiyor" diye yapılan ve çok ses getiren ankete hiç inanmadım. Aslına bakalırsa toplumdaki dezavantajlı grupların taleplerinin kabul görmesi açısından en şanslı kesimin daha doğrusu en fazla hak verilecek kesimin biz engelliler olduğunu düşünüyorum.

Bu arada sıkca söylenen ve bir üst mesajda @kozmoz'un tekrarladığı "kabullenmek" kelimesini hiç bir zaman doğru bulmadım. Kabullenmek kelimesinden istemeden rıza göstermek zoraki benimsemek anlamı çıkıyor. Mutlu değiliz ama çocukların geleceği için evliliği sürdürmeye bir birimizi kabullenmeye karar kıldık gibi bir şey.
Bunun yerine "saygı duymak" kelimesinin daha doğru bir tanım olduğunu düşünüyorum. Ben böyle ara ara bazı kelimelere kafayı takarım. Bunlardan biri "kabullenmek" önceleri bende çok sık kullansamda son zamanlarda kafayı taktığım diğer kelimede "empati yapmak" kendisini bir başkasını yerine koymak. Ben engelliyim diye bir başkasının kendisini benim yerime koymasını istememe ne hakkım var ki? Yada ben kendimi bir başkasının yerine niye koyayım ki? Bir şey ya doğrudur ya değildir. Bir şeyin yapılması ya gereklidir ya gereksizdir. Bunların olabilirliğini kabul etmek için "empati yapmaya" gerek yok ki... Engelliler için yapılması gerekenleri bir gün bizde engelli oluruz yada kendimizi onların yerine koyduğumuz için istememeliyiz. Bunun istemek için İNSAN OLMANIN yeterli olduğunu düşünüyorum...

Bir kadın kocasından dayak yiyorsa ve bunun ne lanet bir şey olduğunu anlamam için kendimi o kadının yerine koymama gerek yok. Bilmiyorum belki söylediklerim çok utopik gelebilir sizlere ama ben böyle düşünmeye başladım....
 
M

mavibalina2012

Guest
Halil arkadaşım ben de engelli olsak bile bir başka engelli grubundan olan engellileri veya engelli olmayanları daha fazla anlamak adına kendimizi onun yerine koymamız gerektiğini düşünüyorum...Yani sadece engelli olmayanlar engelli olanları anlamak adına değil herkes birbirini daha fazla anlamak adına empati yapmalı... Bunun adı ister empati olsun isterse daha fazla tanıma bir parça daha hoşgörü ancak zaman zaman denemeliyiz. Evet insan olmanın gerekleri zaten tüm canlılara hatta cansız varlıklara da insancıl yaklaşmamızı gerektirir...Bunun için karşımızdakinin illa da engelli olması da gerekmiyor...Misal elektrik direklerine takılıp acı çeken bir kuşu çırpınırken gördüğümüzde biz de farkında olmadan onunla aynı tepkiyi vererek elimizi kolumuzu sallayarak aynı acıyı yaşarız...Peki biz daha önce elektrik direğine takılıp cereyana çarpıldık mı o halde hissettiğimiz duygu bir nevi empati değil midir?...Belki diyeceksiniz ki evet daha önce cereyana çarpılmadık ama acıyla tanıştık o vakit niye kuş gibi çırpınıyoruz... Yalnız bu kelimenin de kullanım yeri ve cümlede taşıdığı anlam önemlidir yani empati kurmak adına çok genel geçer kavramlara da anlam yüklem yüklemek hatalı olabilir kuşkusuz...Yani bu kelimeyi şiddet anlamında kullanıyorsak ve empati yapmamız isteniyorsa dayak yiyene hak verirken dayak atanın yerine de kendimizi koymamız gerektiğinden dayakçı adına da haklı sebepler çıkarabiliriz...İnsani taraflarımız işin için girecekse şiddetin savunulacak yanı yoktur olmamalıdır da üstelik... O vakit kelimeleri de yerli yerine kullanıp kelimelerin sıcaklığını da hissetmeliyiz kuşkusuz...
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Mavi işin açıkcası ben toplumda gereğinden fazla kullanılan kelimelerin değerlerini yitirdiğini düşünüyorum. Bunlardan biride "empati" kelimesi. Herkesin ağzında bu kelime dolanır oldu. İşte benimde böyle paranoyak düşüncelerim var. :)
 
Tekerlekli Sandalye
Üst