Engelli kardeşlerimize vuran piyango

Kuran'ın mealini, hadisleri çok okudum, radyo ve televizyonlardaki hemen her hocadan dini sohbetleri dinledim. Kendi hayatımı baştan sona hatırladım. Bir engelli olarak, genel olarak tüm engellilerin ve engelliye bakan ana, baba ve kardeşlerin yerine kendimi koyarak empati yapıyorum ve çok düşündüm. Daha öncede biz engellilere bu gözle bakan oldu mu bilemiyorum ama naçizane engellilikle ilgili tespitlerimi paylaşmak istiyorum.


Öncelikle şu tespitimi söyleyeyim ki Allah herkese engellilik vermiyor. Engellilerin hepsi seçilmiş özel insanlardır. Birilerinin dediği gibi engellilik bir (Haşa!) yaratılış hatası değildir. Allah mükemmeldir. Sübhandır. Eksiklik, kusur, noksan yoktur. Öyleyse neden biz engellileri yaratıyor? Herkes kabul eder ki dünyaya imtihana geldik. Allah bu dünyayı imtihan için yarattıysa, elbette sınav için sorular olacak. Bu sorular genelde iki başlıktır. Sabır ve şükür. Oruç, namaz, hac, musibetler, kazalar, sıkıntılar, hastalıklar... sabrımızı denemek içindir. Fakirlik, zenginlik, sevinçler, evlatlar... şükür imtihanıdır. Allah fakir eder, aza kanaat edip şükredecek mi diye ; zenginlik verir, zekatını verip hayırlar yapacak mı diye şükrümüzü sınar...


Bu imtihanının en zor sorularından birisi de engelli olmaktır, çocuğunun engelli olmasıdır, engelli kişinin yakını, komşusu olmaktır. Evet bu sabır işidir. Engelli olan insan (Evet insan. Engelli de insandır, acıkır, susar, aşık olur, küser, tuvaleti gelir...) hastalığına ve özürlülüğüne sabredecek, şükredecek. Engelliye bakan ana baba, kardeşler isyan etmeden sabırla, belki de bir ömür boyu meşakkatlere katlanacaklar. Etrafında engelli komşusu veya tanıdığı olan ona güzel muameleyle duasını alıp sevap kazanacak. Ödül, ahirette cennettir inşallah.


Üç türlü sabır imtihanı içiçedir. Engelli olan insan sabır ve şükürle imtihan ediliyor. Engellinin ana babası kardeşi abisi....vs ona bakmakla imtihan edilir... Eve para getiren çocuğuna çok iyi davranıp en güzel yemekleri pişiren ana baba, evde diğer engelli evladını bi köşeye atıyor. Halbuki o ebedi cenneti kazandıracak. El üstünde tutması gerekmez mi? Çevresinde engelli olanlar, onlara ilgiyle imtihan ediliyor. Engelliler diğer insanlara şükretmeyi hatırlatır. Engellinin duası makbuldur, duasını almaya çalışmalılar.


Gelelim piyango meselesine. Dünyadaki asıl amacımız Allah'ın rızasını, sevgisini kazanarak cennette ebedi bir gençlik değil mi? İşte engelli olmak, engelli çocuğu olmak, engelli yakını, komşusu olmak ise bu amaca hızlıca ulaştırır. Ama şartı isyan etmeden sabırla ve şükürle... Şu an Ereğli'de tahminim benim hastalıktan iki kişi olmalı. (Friedreich ataksisi) Yapılan istatistiklerde bu hastalığın dünyada görülme sıklığı 50 bin de birdir. Belki de Ereğli'de tek benimdir. "Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen de hayatından lezzet alır." sözü gibi olaya güzel bakarsak piyango bana çıktı.


Sülalemizde tek engelli benim. Allah anne babamı, kardeşlerimi ve beni seviyor ki bana hastalık vererek engelli yapmış. Böylece biz sabır ve şükür ederek Allah'ın rızasını kazanıyoruzdur inşallah. Çevreme bakıyorum, dünyaya dalmış, ahireti unutmuşlar. Allah biz engellileri özel seçiyor. Şimdiki aklımla diyorum ki: iyi ki engelli olmuşum. Her zaman bu halime şükrediyorum. Şeytan var, nefis var, belki de namazdan uzak, günahlarla ömür geçirecektim. Nasılsa öleceğiz. Bu hastalığıma sabrederek inşallah çok sevap alıyorumdur... Yüzbinlik Ereğli'de piyango bana vurdu hamdolsun.


Herkese piyango isabet etmiyor, iyi değerlendirmek gerek. Evet piyango, iddia tarzı şeyler haramdır. Ama bu çok iyi bir örnek olur diye yazdım. Gazetelerde okuyoruz piyangodan trilyonlar isabet eden insanlar, parayı değerlendiremeyip üç-beş yıl sonra eski durumlarından daha sefil duruma düşüyorlar. Bazıları ise fabrika kurup o trilyonları kısa zamanda katlıyorlar.


Allah'ın milyonlar içinden seçip engellilik verdiği insanlar, iyi değerlendirmeliler. İsyan etmeyip ibadet ederek sabır ve şükürle sevap kazanmalılar. Ama engelli evladının duasını alamayan ana baba çoktur. Haberlerde izledim. Zihinsel engelli kızını zincirlerle kömürlüğe bağlayan insan, kazanma yolunda kaybedenlerden olabilir.


Hastalık gafletten uyandırır

Hastalığıma hiç isyan etmedim fakat önceleri “Acaba neden Allah bana hastalık verdi?” diye çok düşünmüştüm. Ailede, hatta sülalede engelli biri yoktu. Hidayetimle bu soru cevabını buldu. Çünkü Allah beni seviyor inşallah. Burası geçici bir imtihan yeri olduğu için dünyaya dalıp ahireti unutmamı istemiyor inşallah. Bir büyük islam alimi olan Bediüzzaman Said Nursi hazretleri “Hastalar risalesi” isimli eserinde hastalığın manevi kazanımlarını çok güzel anlatıyor. Defalarca okudum. Küçük bir kitaptır. Mesela bir yerinde diyor ki :
“ Eğer hastalık olmazsa, sıhhat ve âfiyet gaflet verir, dünyayı hoş gösterir, âhireti unutturur. Kabri ve ölümü hatırına getirmek istemiyor. Sermaye-i ömrünü bâd-ı hava (nefis rüzgarı) boş yere sarf ettiriyor. Hastalık ise, birden gözünü açtırır. Vücuduna ve cesedine der ki: "Lâyemut (ölümsüz) değilsin, başıboş değilsin, bir vazifen var. Gururu bırak, seni Yaratanı düşün, kabre gideceğini bil, öyle hazırlan.

İşte hastalık bu nokta-i nazardan hiç aldatmaz bir nâsih (nasihatçı) ve ikaz edici bir mürşiddir. Ondan şekvâ (şikayet) değil, belki bu cihette ona teşekkür etmek, eğer fazla ağır gelse sabır istemek gerektir. “
Celal Çelik / Ankara ( Konya-Ereğli )

celalcelik@gmail.com

İnsanların önüne bir tercih konulsaydı kaç kişi engelli olmayı tercih ederdi?
Cennete gitmek için illada bu dünya da eziyet, çilemi çekmeliyiz?
Engelli insanlar başkalarının (anne, baba, kardeş, eş dost) sevap kapısımıdır?
Bu sorulara bir cevab alabilir miyim?

Arkadaşım yazdıklarını iki kez okudum hastalığın için geçmiş olsun Allah sabırlar versin ama sakın cennete gideceğim diye bu dünyadan da elini eteğini çekme, umarım seni yanlış anlamışımdır ama bu kadar da kaderci olma veya ne bileyim faydasını görüyorsan ol... O kitabı ben de okudum "Hastalık Risalesi"ni ancak burada hastalık dönemini sabırla atlatanların mükafatlarını anlatıyordu ki bundan kimsenin kuşkusu yok ama arkadaşım engelli olmak ile ilgili herhangi bir şey ya ben göremedim ya da yoktu...Yani resmen sen engellileri ermiş, evliya olarak görmüşsün, engelli azap içinde yaşayan kul da değil, Ebüyük ikramiye çıkmış kul hiç değil...İnsanlar Allah katında Eşref-i Kamil yani yarattıklarının en olgunudur o yüzden düşünme yeteneği sadece insanlarda vardır ve bu kadar değer verdiği kulunu da engelli engelsiz diye ayırmaz. Herkes yaptığından mesuldur engelli diye acınarak bir insana cennet kapıları açılmaz...

Hastalık ve engellilik bence farklı kavramlardır geçici olanı da vardır nadiren uzun süreni de...Ama engellilik istisnaları saymazsak kalıcıdır. Bizler engelli insanlara veya hastalara cennete girmek için değil insan oldukları için değer vermeliyiz ve yardım etmeliyiz.

Celal celik arkadasimizin bu yazisi bizler icin ibretliktir.biz insanoglu Allah'imizin basimiza cevremize es,anne,baba,kardes v.s..gelen bela musibet kaza yada cok mal,para,makam gibi hasletleri ve olaylari hangi kalp gozuyle bakarsa o sekilde gorur.

Engelli olmak, Engellenmek, Engelleniş kime göre neye göre piyango?

Herhalde üzerinde uzun uzun tartışılacak, en ateşli sohbetlere konu olacak cinsten bir yaklaşım gerçekten de. Yazan arkadaşımı kutluyorum en azından tamamen kendi düşüncesi olduğu ve bunu bizlerle paylaşma cesareti gösterdiğinden dolayı. Herkesin düşüncesine saygım vardır, katılıp katılmamakta tamamen bana aittir.

Piyango? genel olarak anlamı kazanılması pek de mümkün olmayan tamamen şansa bağlı ama sonuçta insanı sevindirecek bir ödül, bir çeşit mucize, bir armağan, bir iyi olan şeydir...Engelliliğin piyangoya benzetilmesi ise gerçekten de çok çarpıcı bir bakış açısı ve bana göre inanılmaz farklı bir yaklaşım

Bu konuda yazıp yazmamayı çok düşündüm ama sonuçta kendime yenildim diyelim...

Engelli olmak ya da engelli yakınına sahip olmak nesi piyango be kardeşim? Böyle bir düşünceye katılmam o kadar imkansız ki...dünyada hangi engelli eğer seçim şansına sahip olsaydı sağlıklı ve engelsiz olmak var iken engelli olmayı tercih ederdi ki? Ben buna içtenlikle ben isterdim diyecek bir insan düşünemiyorum ya normal değildir ya mazoşisttir ya da başka bir şey...Kendi adıma başıma gelenlerin kesinlikle ama kesinlikle bir piyango olmak ne demek tamamıyla bir zamanlama hatası, bir talihsizlik olarak yorumluyorum...Sağlıklı bir bireyken hayatta yapmaktan en çok zevk aldığım şeyleri ilerleyen zaman içerisinde yapamıyor olmak, bunu kabul etmek, isyan etmemek, sindirebilmek ve bu engellenmişliklerle yaşama devam etmek bu kadar zorken bir de elde kalan engelsiz hareketlerle mutlu olmaya çalışmak, yaşamaya çalışmak bu kadar güç iken bu durumun sadece ve sadece benim bahtsızlığım olduğunu düşünüyorum...başka türlüsü insan olmanın çok üzerinde geliyor bana...

Allaha olan inanç meselesine gelince o sadece kul ile ilah arasında kalmalıdır... Kimin neye ne kadar inandığı sorgulanamaz bile...ben engellerime gün gelip te isyan ediyorsam ki artık kabullenme sürecinde olduğum için bu isyanlar da gitgide yokolmakta bu isyanlarımdan dolayı da beni kimse Allaha olan inancımı yargılayamaz...

Hastalık ta bir çeşit engellenme durumu olduğuna göre ne başıma gelen hastalıklar için sevinebilirim, mutlu olabilirim ne de rahatsızlıklarımı başıma konan talih kuşu olarak görebilirim...Bana göre burada piyangoluk bir olay varsa sadece kaderin oyunları sonucunda bu siteyi bulabilmemdir. Piyango varsa ortada gerçekte bu sitenin bir üyesi olabilmemdir sadece ve sadece...

Sevgiyle kalın, sağlıcakla kalın

Arkadaşım,''Engelliler diğer insanlara şükretmeyi hatırlatır'' demişsiniz beni gören insan niye haline şükretsin ben hilkat garibesiyim mi? Diğer insanların benden ne üstün yanları var ki beni görünce şükretsinler veya annem, babam ne günah işlediler ki ben onlara ibret olayım veya onların cennete girmesine neden vesile olayım insanlar ancak amelleriyle cennete ve cehenneme gider aklı fikri yerinde olan insanda yaptıklarının bilincindedir. İslam dininde engelli ayırımı yoktur sadece bazı ayetlerde mecazi anlamda kör, sağır, dilsiz gibi terimler görmeyen, duymayan, işitmeyen anlamında kullanılmıştır ve fıtrat inancı vardır yani insan doğuştan dünyaya temiz, günahsız gelmiştir sonrasında yaptıkları onu iyiye de kötüye de götürebilir...İnsanlaryap tıklarından dolayı günahta işleyebilirler af etmek Allah'ın takdirindedir. Eğer insanlar engelli yaratılarak cezalandırılsalar idi peygamberler günahsız olmalarına rağmen neden sıkıntı çektiler?.. Peygamberimizin başına gelenler, Eyüp peygamberin vücudunda ki kurtlar, Yusuf peygamberin kör kalması...İslam dini evrensel bir dindir, bırakın engelli veya engelsiz diye ayırımı tüm kurallar müslimler hatta ve hatta gayri müslimleri de kapsar...Burada hatta ve hatta sözcüğünü altını çizerek söylüyorum bu benim kişisel görüşümdür hiçbir insanı dininden, mezhebinden, inancından,cinsiyetinden,engelinden dolayı kati surette ayırmam yeter ki insanlık vasfına haiz olsun....Yani bir insan engelli olduğu için ne günah keçisidir ne de ermiş, evliyadır...Arkadaşım zor bir rahatsızlığınız var ve anladığıma göre de bu hastalığı yenmişsiniz çoğu zaman kabul etmek de yenmekle eşdeğerdir yolunuz açık olsun...Lütfen yazdıklarımı yanlış anlamayın bunlar benim kişisel görüşlerim ben size saygı duyarken aynı saygıyı sizden de bekliyorum... Hoşçakalın...

Merhaba sevgili arkadaşlar, yazmış olduğum bu yazıya çeşitli yorumlarınızı okudum. Anladığım kadarıyla piyango benzetmeme katılmıyorsunuz. Görüşlerinize saygılıyım ama neden böyle düşündüğümü izninizle anlatmak istiyorum.

Hastalık ve engelli olmak Allah'tan istenmez. Efendimiz Allah'tan her zaman şifa ve afiyet istenmesini istemiştir. Benim bahsettiğim piyango tam da buradadır. Bizim elimizde veya hatamızla olmayan Allah'ın takdiriyle olan başımıza gelen musibetler neden milyonlarca insan içinden beni seçtin sorusunu sordurur. İşte yukarıdaki yazımda bu soruya cevap yazdım. "Allah izin vermeden hiçbir musibet başa gelmez... " (Teğabun suresi, 11.ayet) ayeti herşeyin Allah'ın iznine bağlı olduğunu gösterir. Ve bu sebeple piyango yazısını yazdım.
Yorumlarınız için teşekkürler katılıp katılmamak tabiki sizin fikriniz.....Saygılar ve sevgiler

Sevgili arkadaşım bizim de sana söylediğimiz engelimizi ne musibet ne de ikramiye olarak görüyoruz yani lanetlenmiş de değiliz yücelerde de gezmiyoruz ben bu soruyu kendi adıma cevaplayayım neden bende bir başkası değil diye de sormuyorum yaşamış olduğum her şeye saygı duyuyorum kardeşim... Hayatımda keşkelerim yok benim ben böyle yaratılmışsam sık sık bunu sorgulamak öncelikle benim psikolojimi bozar niye ben değil de o demek veya seçilmiş bir insanım demek bence saçma bir şey sonuçta bunları yaşayan bensem neden diğer insanla kendimi mukayese edeyim durduk yere...Benim için musibet, çok sevdiğim birisi tarafından ihanete maruz kalmışsam, ben veya yakınlarım iftiraya uğramışlarsa veya görünür görünmez afetlere bilhassa can kaybına neden olmuşsa bunlar musibettir ama engelli olmak musibete uğramak değildir benim nazarımda nedenlerini nasıllarını sorsak da artık birçok hastalığı kabul ederek onlarla yaşamayı öğrenmişizdir tıpkı senin gibi... Yazınızı yorumlarken takındığınız tavır, nezaketinizi ve olgunluğunuzu göstermekte her ne kadar bu konuda uzlaşamadığımız taraflar varsa da (herkes aynı düşünceye sahip olsalar dünyada milyonlarca kopyamız olurdu) bir çok konuda medeni bir şekilde tartışıp bilgi sahibi olacağımızı düşünüyorum... "Yazı insanların karekterlerinin aynasıdır" derler...Mutlu ve esen kalın...

insan ancak kendi davranışlarıyla kendini yüceltir yada lanetler.

iki günden beri yorum yazsammı yazmasammı diye kararsızlık içerisindeydim şimdi gelelim benim görüşüme her müslüman bilirki amentü duasında yazdığı gibi hayrından şerrinde allahtan geldiğine inanıyoruz bu brazhassas konu benim tanıdığım bir iskoç vardı oda her daim şunu derdi tanrım neden ben bunu sorgularsak yanlış yaparız yaradan bir şeyi bize münasip görmüşse amenna demeliyiz ha arkadaşın yazdığı bazı şeylere şerh koyuyorum mesela her engelli cennete gdecek diye birşey yok ki benim tanıdığım 1 kaç engelli allah cc ye küfrederse sırf engelli diye cennete gdecekdiye bir garanti yok ancak şuda varki insanın dünyada çektiği her acı azap ahrette sevap hanesine yazılacak bu dünya öyle veyahut böyle bir şekilde bitecek allah ahretimizi hayretsin inş

benim kendi inancım şudur. engelli olsun veya olmasın insan hayatta tercihlerine göre yaşar. engelsiz olup engelli birine bakan insan belki baktığı engelli kişiden daha fazla cennetliktir. hergün engelline lanet eden hergün engelsiz kişilere gıpta ile bakan birisinin sadece engelli olduğu iiçin engelli olduğunu nasıl kabul edebiliriz.

(Lütfen yazdıklarım diğer üyeleri umutsuzluğa,karamsarlığa götürür gözüyle bakılmasın)

Başlıkta vurgulanan piyango'nun ''bahtsız bedeviye çölde vuran piyango'' ile eşdeğer olduğunu düşünüyorum.İster din'i referanslı olsun ister la'dini hiç kimse (engeli-özürü olan biri olarak) benden durumuma sevinmemi beklemesin. Etrafımda milyonlarca sapasağlam erkek-kadın zaten zor olan hayat koşullarında hiç olmazsa sağlık problemleri olmaksızın mücadele edebilirken,istedikleri şeyi yine sağlık engeline takılmadan yapabilme imkanına sahip iken hayatım boyunca (tıbbi bir gelişme olmazsa) bundan yoksun olmamın nesine eyvallah çekeyim? Cennet miş! Cennetin engellilere özel olduğunu bilmiyordum ,benim bildiğim dünya imtihanını başarıyla geçenlerin varacağı bir mekandır.Birileri(hem de milyarlarca) daha fazla eşitse,daha rahat koşullarda bu imtihana giriyorsa sağlık durumu yüzünden hergün isyan etmeyip günahkar olmuyorsa ve üstüne bir de cennet'e girebilecekse..... Ben ne diye böyle yaşamak zorundayım diye sorarım!

Selam Arkadaşlar,

Her ne kadar hepimiz çeşitli engellenişlerle yaşamamamıza devam etmek zorunda bırakılsakta özgür olan düşüncelerimizi en az bizim kadar özgür ve demokratik bu sitede yazma hakkına da sahibiz. O halde herkes ama herkes dilediğini düşünme ve bu düşüncesini yazıya dökme özgürlüğüne sahip olmalıdır.


Düşünce özgürlüğü ne demektir ?

Karşılaştırmalar yapma, ayırma, birleştirme şekilleri kavrama yetisine düşünme, bunların sonucunda ulaşılan şeye de düşünce denir. Düşünce özgürlüğü değişik özgürlüklerden meydana gelen karmaşık yapılı bir olgudur. Önce düşünce sahibi olabilmek için düşüncelere ulaşabilme özgürlüğünün var olması gerekir. Sonra, benimsenen düşünce ve kanaatlerden dolayı kınanmama özgürlüğü gelir. Sözkonusu olan dini nitelikteki inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanmamak hakkına vicdan özgürlüğü denir. Kanaat özgürlüğü en başta düşünce ve inançlarını açıklamaya zorlanmamayı gerektirir. Düşünce Özgürlüğünün savunulması kişinin düşüncelerini ifade etme özgürlüğünün savunulması kişinin düşüncelerini ifade etme özgürlüğüne sahip olmasına bağlıdır. İfade veya açıklama özgürlüğü var olmadıkça, düşünceler edinmeye yarayan özgürlükler ve kanaat özgürlüğü bir anlam taşımaz.


Engelli kardeşlerimize vuran piyango konusunda herkes düşüncesinde özgürdür, katılıp katılmama, yorumlama yada yorumlamama hakkına da sahiptir. Yeter ki kimse kimseyi düşüncelerinden dolayı yargılamasın, kırıcı olmasın, sorgulamasın...

Mrb,

Başka bir forumda da aynı yazı paylaşılmış.
Cevap yazan arkadaşların hepsi doğru tespitlerde bulunmuş.
Yazıyı aktaran arkadaş ise bence ( yanlış - bozuk itikatlı) din afyonunu kullanıp. Adaletsizliği örtme gafletine düşmüş.
Oysa din de adalet vardır. İki zıtlık bi arada durmaz.

Mesele hastalık veya sakatlığın olması değildir.
Verilmeyen diyetler. Tazminatlardır. Temin edilmeyen tıbbi araç - gereç, protez, ortez, t.sandalye, işt. cihazlarıdır.

Yoksa başa gelen mecburen çekiliyor.

Ayrıca, milyonlarca insan sakatlardan daha iyi şartlarda imtihan olurken!.

Bunun imtihan olduğunu idda ediyorsunuz. Ama bu mantıkla haşa Allah bize adaletsizlik etmiş olmuyormu?
Durun size ben bir integralden bir soru sorayım? Eee ben matematik den anlamamki!
2*2 kaç ederden den başka imtihana cevap nasıl vereyim?

Piyango bileti almadıkki piyango bekliyelim?..

piyonga ha. ya dayak yememiş yada sayısını saymamışsın derler adama.

sözün özü herkesin bir imtihanı var, kimi zenginlikle, kimi fakirlikle, kimi sağlıkla, kimi güzellikle vs.vs.vs bizimkiside bedenimizle, azimli olacağız, çok çalışaçağız, en önemlisi pes etmeyeceğiz.

ya gördünüz mü ? '' kimi zenginlikle,kimi sağlıkla,kimi güzellikle imtihan ediliyormuş'' ama biz yaşadığımız onca zorluğa,sıkıntıya maddi-manevi kayıba rağmen YÜCE ADALET var olduğu için sabretmeliymişiz,şükretmeliymişiz.Aslında bir adım ileri gidip her gün göbek atsak daha da güzel olacak.(yakında gazete sayfalarının din'le avutma bölümlerinde gençliklerini sapasağlam geçirip 70'inde 80'inde hastalıkla anca tanışan fetvacı dedelerden böyle şeylerde okuyacağız.bir böyle demedikleri kaldı çünkü)

Böyle insanların zorluklarıyla dalga geçer gibi yazıları paylaşıp sinir katsayımızın arttırılmaması dileğiyle....