Engelli olarak yaşamak mı? Tekerlekli sandalyede idam mı?

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
0.jpg



Bir toplumun ki fertlerin, yaşadıkları toplumun yaşlılarına, hastalarına, düşkünlerine, gerçek ihtiyaç sahiplerine, maddi ve manevi ilgiye muhtaç olanlara karşı ilgi, tavır, tutum ve davranışları, bu toplumun insanlık değerleri açısından hangi seviyede olduğunu ortaya koyan somut bir gösterge olduğu ifade edilebilir. Ayrıca hiç kimsenin unutmaması gereken önemli bir hususun da altını çizmek gerekir. Bu husus, ne kadar sağlıklı olursa olsun, sağlıklı bir insanın yarın "Allah göstermesin" bir engelli olarak yaşamayacağının, veya yaşamak zorunda kalmayacağının hiçbir garantisi yoktur. Bu gerçek doğrultusunda devletler için de bir değerlendirme yapacak olursak, gerek eski ve geçmiş tarihlerde, gerek bugün ve gelecekte insanların temel ihtiyaçlarını organizeli, düzenli bir şekilde karşılamak için var olan devletlerin bu konudaki temel politika ve icraatları ne ölçüde devlet olma şartlarını haiz olduklarını göstermektedir.

(Eski bölümlerde bir tesadüf sonucu izlediğim kanal D’nin sevilen dizilerinden biri olduğunu öğrendiğim diyorum çünkü değil flim, televizyon izleme özürlü biri olarak bu sahneyle karşılaşmam biraz sürpriz oldu. Geniş Ailede Cevahir ve Ulvi’nin emniyet amirliğine gidip teslim olma sahnesinde komiserin sandalye göstermesine Ulvinin cevabı komik bir espiri niteliği taşımasına rağmen bu bölüm benim beynimi oldukça tırmalayan bir cümle olmuştu. Ulvi ne cevap vermişti komisere “Bizi tekerlekli sandalyede mi idam edeceksiniz”) biraz korku birazda şaşkınlıkla olsa gerek elektirikli sandalyeyle, tekerlekli sandalyeyi karıştırması sonucu iyi bir espiri üretilmişse de biraz düşününce tekerlekli sandalyeyle idamın daha acı olduğu kanaatine vardım, firderiks ataksi hastası bir insan olarak, bizi, yani engellileri engelleyen engellerin neler olduğunu hayalimde canlandırmaya başlayınca, acaba yaşam koşullarımızda engelle karşılaşmadığımız ne kadar alan vardır? Diye sormadan edemiyorum çünkü aldığımız nefeste bile engelleniyoruz ve sandalyemizde idamımızı bekleyen mahkumu oynuyoruz... Ancak olumsuzluklar ne kadar fazla olursa olsun, eldeki olanakların azlığı da bu olumsuzluklara doğrudan ne kadar negatif etki yaparsa yapsın, küçük ama devamlı çabalarla zaman içinde pek çok olumlu durumun ortaya çıkacağına inanmak ve derhal harekete geçmek bir mecburiyet olduğunu her akl-ı selim taktir ve kabul eder tahminindeyim.

Yaşadığımız şehrimizde çok sayıda engel bulunmaktadır. Bu engellerin ortadan kaldırılmasında yerel yönetimlere çok önemli görevler düşmektedir. Bu engellerin başında hiç kuşkusuz mimari engeller gelmektedir. Evlerden caddelere, kaldırımlardan parklara, topluma açık alanlardan kamu kurum ve kuruluşlarına kadar pek çok yer engellerle doludur ve yerel yönetimlerin biraz duyarlılık göstermesi halinde ortadan kaldırılabilecek niteliktedir. Burada yeri gelmişken belirtmem gerekiyor..

Şehrimizde engellilerin yaşamını kısıtlayan mimari engelleri anlatmak istesek, eminim nerden başlayacağımızı şaşırır ve saymakla bitiremeyiz. İnşa edilen yapıların acaba yüzde kaçı bir engellinin girip çıkmasına, veya içinde yaşamasına uygundur? Binaya girebilmek büyük bir dert ve önemli bir engel, içinde yaşamak veya herhangi bir iş görmek bambaşka bir dert ve daha büyükçe diyebileceğimiz bir engeldir. Bugün şehrimizdeki bütün kamu kuruluşları dahil, şehrimizde inşa edilen bütün yapıların tamamında bile bir engellinin rahatlıkla girip çıkabilmesini sağlayacak herhangi bir mimari düzenlemeye rastlamak imkânı varmı..? Yoksa Şehrimizde inşa edilen bütün yapılar engelliler dikkate alınmadan mı yapılmıştır..? Tekerlekli sandalyemiz olsa dışarı çıkamıyoruz, dışarı çıksak nereye gidebiliriz..?!! Şehrimizin neresinde engellilerin durumu dikkate alınarak herhangi bir mimari düzenleme yapılmıştır. Örneğin sık sık yenilenen şu kaldırımlar... Kaldırımlar yapılırken belli yerlerde tekerlekli sandalyelerle rahatça çıkabileceğimiz hafif meyilli rampalar bile düzenli yapılmamış yapılsaydı kime ne zararı olur. Evet zarar bir yana maliyeti hiçbir şekilde yükseltmeyecek ve engelli insanlar için büyük yararları olacak küçük bir iştir ama ne yazık ki çok büyük maliyetleri olan bir işmiş gibi hep ihmal edilmektedir.

Bu yanlış ve anlayışın önlenmesi için yerel yönetimlerin sorumluluk içinde denetim faaliyetine hız vermeleri ve bu konuda tavizsiz bir icraat sergilemeleri gerekir.

Bugün şehrimizde yaşayan engellilerin büyük çoğunluğu, ulaşım imkânlarının yetersizliği başta olmak üzere var olan bir çok engel yüzünden eğitimden yoksun bir şekilde hayatını sürdürüyor. Zihinsel yetenekleri yönüyle üstün olan binlerce engelli hiçbir şey yapmadan-yapamadan verimsiz bir hayat geçiriyor. Oysa binlerce engelli büyük bir beyin potansiyeline sahip. Yapılacak bir incelemeden sonra ortaya çıkacaktır ki, beyin gücü açısından normal insanlarla karşılaştırılmayacak kadar ileri seviyede yüzlerce ortopedik engelli var ve bu insanların eğitimi ve engel durumlarına uygun bir meslek sahibi olup çalışmalarını sağlayacak hiçbir çalışma yok. Özellikle teknolojilik imkanlardan yararlanarak sırf engelliler için uygulanacak bir sistemle bu insanlara evlerinde, ilgi alanlarına göre gerekli eğitim olanağı sunulursa sadece kendileri ve aileleri için değil, bütün toplum ve ülke için de çok büyük ekonomik yararları olacaktır.

Herhangi bir engellinin genel durumu dikkate alındığından eğitimden sağlığa, iş hayatından toplumsal yaşamın her alanında tek kelime ile ‘çekilmez’ bir mahiyet arz ettiğini kabul etmek gerekiyor.

Engellilerin aktif olarak hayatın içinde yer almalarını sağlayacak çalışmalarda ticari kuruluşlara önemli sorumluluklar ve görevler düşmektedir. Herhangi bir sanatsal, spor veya başka alanlarda yapılan organizasyon ve faaliyetlere sponsorluk yapan veya destek veren firmaların, engelliler için yapılacak projelere destek vermeleri temel bir insanlık ve vatandaşlık görevidir. Ticari kurum ve kuruluşların vereceği destekler, bireysel katkılar, devletin bilgi desteği ve denetimi, bireysel katkılar engellilerin hayata aktif olarak katılabilmesi için pek çok projenin hayata geçmesine vesile olacaktır. Bu durum engellilerin üretim faaliyetine katılmalarını sağlayacak ve engelliler ekonomik ve psikolojik olarak büyük ölçüde kendi kendilerine yetebilir hale gelmelerine vesile olacaktır. Kendi kendine ekonomik ve psikolojik olarak yetebilen engellilerin varlığı, toplumsal açıdan da maddi ve manevi rahatlama demektir. Altını çizerek bir hususun daha bilinmesi ve duyarlı olunması gereği vardır. Yapılacak bütün çalışmaların, verilecek desteklerin reklam boyutunu aşaması, sevgi ve saygı çerçevesinde gerçekleşmesi gerekmektedir.

Engellilere bugün devletin verdiği üç aylık periyotlarla ödenen sakatlık aylığından daha önemli olan bu insanların üretim faaliyetine katılmalarını sağlamak için projeler üretmek ve bürokratik ve mevzuat engellerini kaldırmaktır. Bugün herhangi bir engelli bir ürünü üretip piyasaya sunacak olsa bunun için mutlaka bir işyerine sahip olması gerekiyor. Oysa ev ortamında bir engelli tarafından üretilen herhangi bir ürün, kültürel bir eser de olabilir, bir engelli bu ürünü evinden pazarlama, satma işlemlerini yapabilmelidir. Normal insanlar için düzenlenen ticari mevzuatlarda engellilerin yaşam koşullarına uygun düzenlemelerin, bazı kolaylıkların yapılması gerekiyor. Ticari faaliyet gösteren bir kuruluşun, tüzel bir kişiliğin sahip olduğu haklara bir engelli de kişisel olarak sahip olabilmelidir.

Bugün dünya bilişim teknolojilerinin sunduğu olanakları konuşuyor. Bu teknolojik imkânlar evden İnternet aracılığıyla pek çok işi masa başında yürütme imkânlarını sağlıyor. Bu imkânlar göz önünde bulundurulduğunda engellilerin evden istihdam edilmesi ve masa başı işleri evden yürütebilmeleri gerçeği ulaşım problemlerini de büyük ölçüde ortadan kaldırıyor. Memuriyetten, serbest çalışmalara, şirketlerde görev almaktan, özel işlere kadar pek çok alanda bilişim teknolojilerinin sağladığı fırsatlar gömemezlikten geliniyor. Basitçe düşünecek olursak şehrimizde engellilerin en az yüzde otuzu evden online yoluyla sağlıklı insanların beceremeyeceği sayısız işin üstesinde gelebilecek potansiyel zekâ ve yeteneğe sahiptir. Gerçek bu olmasına rağmen bu konuda herhangi somut bir teşebbüs ve çaba ile karşılaşmıyoruz.

Engellilerin yaşamını kolaylaştırmak ve hayat kalitesini artırmak açısından rehabilitasyonun çok büyük önemi var. Ancak bu konuda ne ihtiyaca cevap verebilecek rehabilitasyon merkezleri var, ne de tam teşekküllü rehabilitasyon hizmetlerine ulaşmak için engellilerin ulaşım olanağı var. Oysa bu konuda yapılacak çalışmaların ve sağlanacak imkânların engellilerin yaşam kalitesini artırması için çok somut faydaları olacağı kuşkusuzdur.

Engellilerin devamlı olarak bağımlı yaşamak zorunda kalmaları çeşitli negatif, yani olumsuz duygular içine girmelerine sebep olmaktadır. Devamlı olarak yaşanan, yaşanmak zorunda kalınan tekdüze bir hayat, değişik bir atmosferde bulunamamak gibi olumsuzluklar, bezgin ve bitkin olmalarına sebep olmakta ve durum ilgisizliği, ilgisizlik ise her şeye karşı isteksiz olmaya ve karamsarlığa sevk etmektir. Hayatta her konuda karamsarlık içine düşen bir insanın başta kendisi, yakın çevresi ve bütün toplum için bir dert ve huzursuzluk kaynağı olacağı aşikârdır.

Diğer yandan, olumsuz hayat koşulları fiziksel güçsüzlükle birleşince çaresizlik, işe yaramazlık, umutsuzluk, sıkıntı, alınganlıkla birlikte evhamlı ve takıntılı düşünceler, değersizlik gibi olumsuz duygulara yol açmakta; gelecek kaygısı ve suçluluk duyguları peşi sıra gelmektedir. Bu iç çatışmaların ve negatif duygusal yoğunluğun sonucunda engelli bir insan çevresini suçlayabilmektedir. Bu durum ise engelli insanın her konuda kaygılı bir kişiliğe sahip olmasına yol açmaktadır.

Kaygılı bir insan ise ruhsal savunma yeteneğini büyük ölçüde yitirilebilmektedir. Ruhsal savunma yeteneğini, psikolojik dengesini büyük ölçüde kaybeden bir insanın bir şeyler yapmasını, ayakta kalmasını sağlayan öz güveni sarsılmaktadır. Bir insanda öz güven duygusunun varlığı ve gelişmesi, hayata bağlanması açısından birinci derecede önem taşımaktadır. Engelli insanların öz güvenlerini geliştirebilmeleri için mutlak anlamda psikolojik desteğe ihtiyaçları vardır. Bütün bu olumsuzlukların ortadan kalkması için engellilere verilecek psikolojik yardım ve desteğin gerekliliği bir mecburiyettir. Bu konuda ailelere de psikolojik destek verilmesi ve bir engelli çocuğa sahip ailelerin en iyi şekilde bilinçlendirilmeleri gerekir. Gerekli psikolojik tedavilerin, ruhsal terapilerin yapılması halinde engellilerin içinde bulundukları ve aşamadıkları olumsuz duygular pozitif bir yaşam enerjisine dönüşecektir. Bu olumlu gelişme ise sadece engelli ve engelli yakınları için değil, bütün toplum için yararlı olacaktır.

Toplumun engellilere bakışı ise başlı başına bir sorundur. Herkes bir engelli ile karışlaştığında ‘acımak’ta ve acıyarak temel insanlık görevini yaptığını zannetmektedir. Acımak her canlı varlığın benliğinde ve özellikle de insanda var olan bir duygudur. Dolayısıyla hiçbir insan acıyarak bir şey yapmış olmuyor. Önemli olan hayatın sorumluluğunu paylaşmak, değer vermek, gerçekten sevmek, sevginin doğal sonucu olarak anlamak, başkasının hayat kalitesinin yükselmesine katkıda bulunmaktadır. İşte engellilerin beklentisi de herkes gibi yaşanan hayatın içinde yer almak, hayatın sorumluluğunu paylaşmak ve her insan gibi içinde bulundukları topluma elinde geldiğince maddi ve manevi katkıda bulunarak kendi hayat kalitesini artırmak ve yaşamlarında kolaylıklara kavuşmaktır.

Sadede gelecek olursak bir kütüphaneyi dolduracak kitaplara konu olacak sorun ve engellere sahip olan engellilerin sorunları çok ama çözüm yolları yok değil. Engelle yaşamak çok zor olsa da, şehrimizde sadece engelliler için değil, bütün insanlar için yaşamak belki daha zor olduğu ifade edilebilir. Ancak bilmelidir ki, bütün sorunlar çözülmeleri gerektiği için var oldukları gibi, bütün zorluklar da üstesinden gelinmeleri için vardırlar.


Faruk Ocak
 
Tekerlekli Sandalye
Üst