Engelli olmak mühim değil yeterki insanliğinda engel olmasin

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
ENGELLİ OLMAK MÜHİM DEĞİL YETERKİ İNSANLIĞINDA ENGEL OLMASIN

Çok sevinçliydim. Okul arkadaşım Sinem bana eski okul arkadaşlarım Esra ve Şeyda ile piknik yapmayı teklif etti. Onları görmeyi çok istiyordum. Görüşmeyeli nerden baksam 5 yıl olmuştu ben nasıl büyüyüp değiştiysem onlarda değişmiştir diye düşünüyordum. Pikniğe ne götürülür diye düşünürken aklıma kısır götürmek geldi. Fotoğraf çekiniriz diye saçlarımı yapıp yola çıktım.

Parka gittiğimde Sinem’in yanında eski okul arkadaşları yerine bir oğlan gördüm. Sinem bu nerden çıktı der gibi baktığımı anlamış olacak ki beni kenara çekip yanındakinin kuzeni olduğunu telefonundan müzik dinlerken benim fotoğraflarımı görüp kim olduğumu sorduğunu söyledi. İşte bu yüzden sizi tanıştırmak istedim çünkü o kızlara ilgi duymayan kendi halinde biri fakat senin yüzünü görür görmez nasıl oldu bilmiyorum ama çok etkilendi dedi. Sinem ne dese de gidip o oğlan tanışasım hiç gelmedi çünkü yürüdüğü zaman topal olduğunu belli ediyordu. Onunla dışarda görünmek hiç istememiştim. Utanmıştım çünkü. Ben gibi güzeller güzeli bir kız bir topala mı layıktı? Hiç sanmıyordum. Bugün oğlanın kalbini kırmadan vakit geçirip bir daha ne onu ne de Sinem’i görmeyecektim. Bana sormadan bu oğlanı yanıma getirdiği için Sinem’e çok kızgındım. Beraber bakkaldan içecek bir şeyler alıp parkta ki çimenin üstüne oturduk. Sinem konuşulacak konular açıyordu ben ise dinlemekle yetiniyordum. Benim kızgın olduğumu anlamış olacak ki Sinem ben eve gidiyorum siz ikiniz vakit geçirirsiniz dedi. Bende sevinçten uçacaktım hiç sesimi çıkarıp kalması için ısrar etmedim. Sinem kalması için ikna etmeye çalışıyordu arada dönüp yüzüme bakıyordu yardım etsene der gibiydi. Bense onu görmezlikten geliyordum. Oğlanı yanıma getirip beni böyle duruma soktuğu için utanmıyordu da birde gitmemesi için oğlanın ayaklarına kapanıp gitme dememi bekliyordu. Beklese de avcunu yalardı. Hiçbir şey demeyecektim. Bunlar hararetli şekilde konuşurken sokaktan geçen simitçiyi gördüm.

Canım o kadar çok simit çekti ki gidip simit alsam mı? Yoksa otursam mı? Diye düşündüm. Sonunda midem galip geldi. Ayağa kalktım simitçi nerdeyse öbür sokağa geçecekti deli gibi simitçi! Diye bağırmak istemediğimden simitçiye yetişmeyi düşündüm. Hızla karşıya geçip simitçiye yetişmek için koşarken bir sesle ve acıyla irkildim. Araba acı fren koyduğundan ses çıkarmıştı, kulaklarım çınlamıştı. Yere kapaklanmış şekilde arabanın altına girmiş bacaklarıma baktım ve onu gördüm henüz ismini dahi sormadığım ve küçük gördüğüm o çocuğu. Her tarafı kan içindeydi ve gözleri kapalıydı. Gözüme dolan yaşları engelleyemeden aktı yaşlar yüzümden. Sinem kuzeninin başından ağlayarak yanıma geldi iyi olup olmadığımı sordu. Ben iyi olduğumu bacaklarımın acısı hariç bir şeyim olmadığını söyledim. Etraf ne de çabuk kalabalıklaşmıştı. Telefonlarıyla fotoğraf çekenlerden tutun vah zavallı! Diye konuşanlar, telefonla konuşup kaza olduğunu tanıdıklarına söyleyenler… Kalabalık git gide fazlalaştı ve seslerin uğultusu da arttı. Çocuk nasıl diye sordum birine. Bilmiyorum ama yerdeki kana bakarsak sanırım ölmüş dedi. Kalbime bir hançer sokulmuş gibi oldum. O küçük gördüğüm çocuk benim hayatımı kurtarmak için kendini otomobilin önüne atmıştı. Ben onu kendime layık görmeyip dışlamıştım. Bir engelliliği var diye onla görülmekten utanmıştım. Engelli olmasına rağmen engeli olmayan bir kalbe sahipti. Onunla konuşmayıp sinir olduğumu bakışlarımla belli ederek kalbini kırdığım, gideceği zaman yanlış anladın diyerek gitme demediğim o yüce gönüllü çocuğa hayatımı borçluydum.

O koşarak yanıma gelip beni ittirmese ben ezilecektim o ise kurtulacaktı. Bu güne kadar kimse benim için kendini tehlikeye atmamıştı. Keşke onu tanıyabilseydim. Keşke onu ilk gördüğümde bir merhaba demeyi çok görmeseydim. Gözümden yaş akarken kendimi kaybettim. Uyandığımda hasta hanede olduğumu anladım. Başucumda Sinem vardı. Olay aklımda beliriverdi yine ağlamaya başladım. Sinem’e çocuğun nerde olduğunu sordum. Acil müdahale yapıldı ve yoğun bakıma alındı dedi. Yani yaşıyor neden o zaman bu kadar üzgünsün diye sordum. Çok kan kaybetti yoğun bakımda olsa da kan bulunamazsa ölecek dedi. Kan grubu ne diye sordum. AB negatif olduğunu söyledi. Ne duruyorsun çabuk doktor çağır o zaman dedim. Neden diye sordu ve kanımızın aynı olduğunu söyledim. Ama sende çok kan kaybettin dedi. Onun kadar değil dedim. Doktoru çağırmaya gitti. Eğer kanım onu yaşatacaksa hepsini vermeye hazırdım. O benim yüzümden ölecekti. Ben bu suçluluk duygusuyla yaşayamazdım. Doktor kan vermeye emin olup olmadığımı sordu. Eminim lütfen acele edin o ölürse benim yüzümden ölmüş olacak onu kurtarma şansı varken bu şansı yok etmeyelim dedim. Doktor hemşireleri çağırdı ve gerekecek kadar kan alındı. Ben biraz bitkin hissedip uyuya kalmışım. Gözümü açtığımda yanımda yine Sinem vardı. Şimdi ise gözleri sevinçle parlıyordu. Onun kurtulduğunu anladım. Senin sayende yaşayacak dedi.

Asıl ben onun sayesinde yaşıyorum ödeşmiş olduk dedim. Bacaklarımda hala acı vardı. Ama vücudumdaki acıların hepsi yaşadığını duyduğumdaki hissettiğim sevinçle azalmıştı sanki. Ayağa ne zaman kalkabilecek dedim. Doktor henüz söylemedi dedi. Ben kalkıp onu görmek istiyorum benim için doktordan izin alır mısın? O uyandığında yanına gidip teşekkür etmek isterim beni kurtardığı için dedim. Benim için gidip izin aldı Sinemin yardımıyla topallayarak çocuğun odasının önüne gidebildim ayağımı yere her bastığımda acıyordu. Ama bu acı çekilmeye değerdi. Sinem’e çocuğun ismini sordum. Yiğit dedi. Gerçekten ismi gibi yiğitti o. Ölecek bile olsa onunla tanışmak bile istemeyen tanımadığı şımarık bir genç kıza yardım eden bir yiğitti o. Sinem beni odanın içindeki Yiğit’in yatağının kenarındaki sandalyeye kadar getirdi. Yiğit’in gözleri açık değildi ama doktor daha önce kendine geldiğini söylemişti. Kaşık kadar kalmış suratına bakıp ağladım. Hıçkırarak keşke seninle yeniden yaşasak o günü. Ama bu sefer seni gerçekten tanımak isterdim. Benim yaptığım yanlış davranışlara rağmen beni kurtardın. Sana ne kadar teşekkür etsem yine de az gelir. Az daha ölüyordun. Neden kendini benim için feda ettin anlamıyorum. Dürüst olmak gerekirse aynı şey senin başına gelse ben yapmazdım. Sana olanlara üzülürdüm fakat ben otomobilin önüne atmazdım kendimi. Sen hiçbir çıkarın ve karşılık beklentilerin olmadan beni kurtardın. Bugüne kadar tanıdığım en cesur insansın. Sana baktıkça küçülüyorum. Kendim için dünyalar güzeli derdim. Ama önemli olan ne güzel olmak ne zengin ne de yakışıklı olmak. Asıl önemli olan insan olabilmekmiş. Yüce Allah’ım belki bu olayı kaderime bu yüzden yazdı. Gerçeği görebilmem önemli olanı anlamam için. Eğer senle tanışıp o arabaya çarpılmış olmasaydım şuan yine o kendini beğenmiş şımarık kız olacaktım. Senin bacağında bir sorun var ama o küçük bir sorun.

Dünyada ise benim gibi olan insanlar var paraya, güzelliğe önem verenler. Onların sorunu seninkinden çok daha büyük çünkü gelip geçici şeylere önem veriyorlar. Asıl önemli olan iyiliğe, dürüstlüğe, dostluğa, sevgiye, önem vermeleri çünkü bunlar içimizde zaten var. Asıl mesele bunların önemini anlayıp onları dışarıya çıkarmak. Neyse senin de başını ağrıttım. Uyandığında yanına tekrar geleceğim. Bu sefer seni küçük gören, şımarık, güzel, genç kız olarak değil, yiğitliğine ve iyiliğine hayran olan, seninle tanışmak isteyen genç kız, olarak geleceğim dedim ona. Tam kalkacakken bir ses duydum. Bekle diye. Bir baktım Yiğit uyanmış bana bakıyor. Söylediklerinin hepsini dinledim. Kapının çıkarttığı sesle uyanmıştım ama gözlerimi açmamıştım.

Sen konuşmaya başlayınca da merak edip susup dinledim. Söylediklerin de haklısın. Önemli olanı göremeyen çok insan var. Benim gibi engelli insanları toplumda genelde dışlıyorlar. Bizi eksik görüyorlar. Kusursuz insan diye bir şey yok ki. Onlarda da kusur var, bizi dışlamaları onların insanlığında sorun olduğunu gösterir. Kendilerini bizim yerimize koyup düşünseler haklı olduğumuzu anlayacaklar. Ama düşünmek istemiyorlar çünkü haklı olduğumuzu dile getirip haksız olduklarını söylemekten çekiniyorlar. Bu arada senin önemli olanı anlamana çok sevindim ve seninle tanışmayı çok isterim. Seni neden kurtardığımı merak etmiştin. Tanımadığım bir insan olsa da yapardım aynı şeyi. Yani sırf güzelsin diye değil. Sanırım anlamışsındır ne demek istediğimi. Yardım etmekte önemli bir şey. Sadece tanıdığın ve sevdiğin insanlara yardım edersen haksızlık etmiş olursun.


ÖZGEÇMİŞ

KİŞİSEL BİLGİLER

Ad : Zühal

Soyadı : KORKMAZ

Yazar ve şair olmak. Yazar yada şair olarak bir sitede ücretli çalışmak.

EĞİTİM DURUMU
2006-2007 Hafız İbrahim Demiralay İlköğretim Okulu

2011-2012 Halıkent Lisesi

YABANCI DİL

İngilizce: Başlangıç seviyesinde

BİLGİSAYAR

Word, Internet
 
Tekerlekli Sandalye
Üst