Engelli şiddet

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,505
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Ayla, görme engelliydi. Kendisi gibi görme engelli olan arkadaşı Fatma ile aynı evde yaşıyordu. 6 yıldır aynı işyerinde çalışıyorlar ve birbirleriyle iyi anlaşıyorlardı. Bir gün Fatma, görme engelli olan Tuncay ile evlenme kararı aldı. Tuncay ile aynı işyerinde çalışıyorlardı. Sonunda evlendiler. Ayla, evlenmelerine çok mutlu olmuştu ancak bir o kadar da mutsuzdu çünkü kader arkadaşı evden ayrılmış ve tek başına kalmıştı. Yalnız yaşamaya ve zorluklarla mücadele etmeye alışmalıydı. Ayla daha önce ailesiyle birlikte kalıyordu, sonra arkadaşı Fatma ile birlikte bir ev tutarak birlikte kalma kararı almıştı. Yaşı 30’a yaklaşmıştı, tekrar ailesinin yanına dönmek istemiyordu. Anne ve babası da görme engelliydi ve başka kardeşleri de vardı. Ailesine uzun süre bağımlı olmayı düşünmüyordu. Gerçi çalışıyordu, para kazanıyordu ancak yalnız yaşamayı öğrenmeli ve zorluklarla başa çıkabilmeliydi. ‘ İleride annemi ve babamı kaybedersem nasıl olsa yalnız kalacağım, hiç olmazsa şimdiden bu yaşama alışmalıyım.’ Diyordu.
Fatma evlenip evden ayrıldığından beri dört ay geçmişti. Ayla, şimdi yalnızdı ve ev arkadaşı yanında değildi. Fatma evlendikten sonra işten ayrılmıştı, daha doğrusu eşi çalışmasını istememişti. Fatma artık bir ev kadını olmuştu. Ayla çalıştığı için eskisi kadar görüşemiyorlardı. Ancak hafta sonlarında fırsat bulabilirse Fatma’nın evine uğruyor ve görüşebiliyorlardı. Yine bir hafta sonu Fatma’ya uğradı, onu özlemişti. Havadan sudan konuştuktan sonra söz evlilik hayatına geldi;
Ayla – Evlilik nasıl gidiyor Fatma?
Fatma – Eh işte, yuvarlanıp gidiyoruz. Dedi.
Ancak sesinin tonu pek iyi değildi. Fatma sanki evliliğinden bahsetmek istemiyor gibiydi. Ayla biraz ısrar edince;
Fatma – Tuncay da diğer erkekler gibi, bir de annesi var ki canımı çok sıkıyor.
Ayla anlamamıştı.
– Yani nasıl canını sıkıyorlar?
Fatma derin bir nefes çektikten sonra anlatmaya devam etti
– Eşimin ailesi görme engelli değil. Tuncay bir trafik kazası sonucu görme yeteneğini kaybetmiş, yani sonradan görme engelli. Tuncay’la anlaşmaya çalışıyorum ancak bazen…
Fatma bir an konuşamadı.
Ayla – Nasıl yani? Yoksa Tuncay sana şiddet mi uyguluyor?
Fatma – Evet, bazen. Ancak beni rahatsız eden bir başka konu da kayınvalidemin sözleri. Önceleri evliliğimiz iyi gidiyordu, iyi anlaşıyorduk. Daha sonra Tuncay değişmeye başladı, annesi de. Evde istediği bir şey olmayınca bağırıp çağırıyor bazen de bana vuruyor. Tabi sen yüzümdeki morlukları göremezsin, karşı komşum bana uğradığında yüzümde morluklar olduğunu söyledi. Ben ise mutfaktaki dolap kapaklarına çarptığımı söyledim, inanmadı tabi. Tuncay beni çok kıskanıyor, yalnız başıma dışarıya çıkmama izin vermiyor. Bir gün alış veriş için dışarı çıkmam gerekiyordu, eve geldiğinde öğrenince bana bağırdı, kötü sözler söyledi, hatta vurdu. Annesi de aynı şeyi söylüyor, güya görme engelli kadın tek başına sokağa çıkamazmış, başına bir şeyler gelirmiş falan. Ancak beni üzen bir başka konu da, çocuk sahibi olmak istememe rağmen, Tuncay’ın karşı çıkması. Tabi annesi de karşı çıkıyor, eğer hamile kalırsam doğacak çocuk ta görme engelli olurmuş. Oysa Tuncay sonradan görme engelli yani çocuğumuz görme engelli doğmayabilir.
Ayla – Peki, Tuncay çocuk sahibi olmak istemiyor mu?
Fatma – Evet, istiyor ancak “Gören bir çocuk evlat ediniriz” Diyor. Ben ise kendi çocuğumu doğurmak istiyorum. Yine bir gün kayınvalidem eve gelmişti, söz çocuktan açıldı;
Kayınvalidem – ‘ Sen engelli bir kadınsın, evinin işlerini zorla yapıyorsun, bir de çocuğa nasıl bakacaksın?’ Dedi. Bu konuşmalar canımı çok sıkıyor Ayla.
Ayla – Duyduklarıma inanamıyorum. Üstelik sen daha önce çalışmış ve işinde başarılı olmuş bir insansın. İstersen yine çalışabilir, çocuğunuza bakıcı tutabilirsiniz, bunu da mı düşünemiyorlar.
Ayla, arkadaşı için üzülmüştü. Oysa Fatma çalışırken daha mutlu ve sosyaldi, birçok işini tek başına halledebiliyordu.
Fatma – Görme engelli olduğum için mi yoksa kadın olduğum için mi bunlar başıma geliyor anlayamıyorum. Tuncay benim engelli olduğumu bilerek evlendi, şimdi ise sakatmışım gibi davranıyor. Kayınvalidemin sık sık “Oğlum keşke gören biriyle evlenseydi, hiç olmazsa eşi çocuğuna bakabilirdi.” Demesi yok mu? Dayanamıyorum. Ona göre, görme engelli kadınlar kız çocuk evlat edinmeli ve o kızlar büyüyünce onlara bakmalıymış. Erkek çocuk evlat edinmemeliymiş çünkü erkek çocuklar ileride bir işe yaramazmış. Bu düşünceler beni çileden çıkarıyor. Hele eve geldiğinde evi bir güzel süzmesi ve evin dağınıklığına laf etmesi yok mu? Durumumu normal karşılayıp, bana destek olacağına laf söylemesi hiç hoş değil.
Ayla, arkadaşının mutsuz olduğunu şimdi daha iyi anlamıştı. Onun için üzülmeye başladı, üstelik Fatma’nın kocasını tanıyordu. Tuncay’la aynı işyerinde çalışıyordu ancak Tuncay’ın işyerindeki davranış ve konuşmaları gayet olumluydu. ‘ Demek ki insanlar evlendikten sonra değişebiliyorlar.’ ve ‘ İnsanlar dış görünüşleriyle belli olmuyorlar.’ Diye düşündü içinden. Sonra aklına bir şey geldi;
Ayla – İstersen Tuncay’la konuşabilirim, sen kabul edersen tabi.
Fatma – Hayır, bunu senden isteyemem. Tuncay’la aramızda olanları şu anda bir tek sen biliyorsun. Aileme bile bir şey söylemedim. Senin bu olaya karışmanı istemem. Bu kez de sana söyledim diye dayak yerim. Tuncay, dışarıdan göründüğü gibi değil, çok sinirli ve anlayışsız olabiliyor birdenbire. Dedi.
Ayla, arkadaşıyla konuşup dertleştikten sonra kalktı ve evine gitti, ancak aklında arkadaşı vardı. ‘ Garibim kim bilir evde neler yaşıyor, neler çekiyor.’ Diye düşündü.
Ayla bir gün işyerinde Tuncay’la karşılaştı. Tuncay’la konuşmak istiyor ancak Fatma’ya söz verdiği için konuşamıyordu. Böyle düşünürken birden Tuncay yanına geldi;
Tuncay – Seninle bir şey konuşmak istiyorum Ayla.
Ayla – Tabi, ne zaman istersen.
Tuncay – O zaman öğle arasında, yemek yerken konuşuruz. Dedi.
Öğle tatilinde buluştular ve yemek yerken konuşmaya başladılar;
Tuncay – Fatma senin en yakın arkadaşın, birlikte aynı evde kaldınız. Onu en iyi tanıyan sensin, bu yüzden sana söylemek istediğim bir şey var.
Ayla – Evet, Fatma’yı çok severim, çok duygusal ve çok hassastır.
Tuncay – Ben onu yeterince tanımıyorum, bazen ona karşı kırıcı olabiliyorum. Bun da annemin davranışlarının ve konuşmalarının da etkisi oluyor.
Ayla – O zaman annenle konuş, evinize ve özel hayatınıza karışmasın. Böylece daha huzurlu olursunuz.
Tuncay – Ailemin tek çocuğuyum ve bana çok düşkünler. Özellikle kazadan sonra üzerime daha çok titriyorlar ve mutlu olmamı istiyorlar. Torun da istiyorlar ancak evlat edinmemizin daha doğru olacağını düşünüyorlar.
Ayla – Buna sizin karar vermeniz gerekmez mi?
Tuncay – Gerekir elbet. Ancak onların da gönlünü yapmak istiyorum. Çok kararsızım, ne yapacağımı bilemiyorum.
Ayla – Bana kalırsa, eşin ve ailen ile birlikte oturup bu konuyu konuşmalısınız. En doğru çözüm bu bence.
Tuncay – Konuşurum ancak ya sonuç değişmezse, o zaman daha kötü olmaz mı?
Ayla – Belki daha iyi olur, kim bilir?
Tuncay, Ayla’ya teşekkür ederek oradan ayrıldı ve işinin başına gitti.
Çok değil, evliliklerinin üzerinden beş ay geçtikten sonra Fatma ve Tuncay boşandılar. Ayla ve Fatma yine birlikte aynı evde yaşıyorlar. Fatma başka bir yerde işe girdi.

ÖZGEÇMİŞ

1960 yılında Mardin'de doğdu. İlkokulu Salihli'de bitirdi. Ortaokul ve Liseyi 1977 de Balıkesir'de okudu.1980 yılında Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler Bölümünü bitirdi ve 1982 yılında öğretmenliğe başladı.1994 yılında Anadolu Üniversitesi'nin Tarih bölümünü bitirdi.2006 yılında Uzman Öğretmen oldu. Adapazarı, Balıkesir ve Ankara'da çeşitli okullarda 26 yıl çalıştı. Çeşitli yayınevlerince yayınlanmış ders kitapları ve test kitapları bulunmaktadır. İyi seviyede İngilizce bilmektedir.
2007 yılında emekli olan Vedat Sadioğlu evli ve bir çocuk sahibidir.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst