Engelli ve Engelli Ailesinin Gelecek Korkusu ( Yazı Dizini: 9)

  • Konuyu başlatan mavibalina2012
  • Başlangıç tarihi
M

mavibalina2012

Guest
Engelli ailelerinde korumacılık duygusu zamanla yerini drama bırakmaktadır…Yazılı veya görsel basında takip ettikleri engellilerin maruz kaldığı olumsuzluklar başta aileyi korkutmaktadır ve zamanla engelli çocuğu olan ailelerde ya benim yokluğumda ne olacak soruları aile içinde kabusa ve bilinmezliklere dönüşmektedir…Bilhassa ağır engelli grupta yer alanlar ile zihinsel engelliler için durum daha da vahimdir ve ailenin bu konuda detaylı düşünmesinde haklı tarafları vardır…



Oysa engelli bireyin güvenliği de Devletin tekeli ve himayesinde olmalı ve güvencesini de Devletin kontrol mekanizmasıyla yapmalıdır…Anayasada özel olarak korunması gereken grupta yer alan engellilerin güvenlikleri yeteri kadar sağlanamamaktadır…Gerek güvenlik probleminin askıda kalması gerekse ilerisi için ailelerin duyduğu ya ben olmazsam korkusu ancak yasa koyucular tarafından güvence altına alınmalıdır…Engellilere ait bakımevlerinin mantar gibi türemesi değil amacımız kuşkusuz ki, kuruluş amacına hizmet eden, Devletçe korunan ve gözetilen merkezlerin sayılarının artırılmasıdır isteğimiz…

Gözlemlerim şudur ki, engelli ailelerinin çocuklarını emanet etme hususunda ciddi çekinceleri var…Çok değil üç-dört yıl önce orta düzeyde bedensel engeli olan bir anne çocuğuyla ziyaretimize geldiğinde gözlerindeki kuşkuya tanık oldum… Amacım sizleri ziyaret etmekti dediğinde bunun pek de doğru olmadığını düşündüm çünkü hep gözleri diğer engelli arkadaşlarımızın üstündeydi gördüğü tüm kişilerin engelli olmasına rağmen hepimizi alıcı gözüyle pek de aldırış etmeden süzüyordu… Bakışlardan rahatsız olmamayı bir şekilde öğretmiştim güzel insanlara ancak anlamsızca bakışlar beni de tedirgin etti…Durduk yere mekanı gezme isteği düşüncelerimi haklı çıkardı bu isteğine pek de takılmadan etrafı gezdirdim…Tam bitti artık yerimize geçelim dediğim yerde mutfaktaki balkonu fark eden bayan balkona çıkmak istedi…Kilitlediğim kapıyı açıp balkona çıktığımızda demir parmaklıklara bir de yerden yüksekliğimize göz attı sanırım kalbi kanaat getirdi oysa onun düşündüğü bu ufacık detaylardan çok daha fazlasını bizler defalarca düşünüp irdelemiştik...Sohbetimiz kaldığı yerden devam edemedi konu bir şekilde yeni gelen engelli çocuğa kaydı…Anne sürekli korumacı tutumundan çocuğa olan sevgisinden daha şimdiye kadar bir kez olsun dayak bile atmadığından bahsediyordu…Bahsin dayak yönüne gelmesi sabrımı biraz zorlasa da sükunetimi korumaya çalıştım…Bırakın dayağı kötü muameleyi hiçbir şekilde kimseye layık göremeyen ben, engelli bir çocuğu dayakla mı eğitecektim, içimden bir şeyler koptuğunu hissettim yaptığım işten kuruş bile almazken bu şekilde mi itham edilecektim üstelik ortada sorun teşkil edecek hiçbir olguya rastlanmaz iken…Güven hayatımda olmazsa olmazlardandı ve güven karşılıklı olursa anlamlıydı eğer karşımda duran kişide güven adına eksiklik sezinlersem bazı şeyler başlamadan bitmeliydi ancak önyargılı davranmak istemedim bu yüzden sürekli duygularımın mukayesesini ve muhasebesini yaptım…Ben engelliydim, kardeşim arkadaşlarım dediğim diğerleri de engelliyken bir diğer engelli çocuğu onlardan farklı mı kılacaktım, farklı mı muamele edecektim bu tamamen benim tarafsızlık ilkelerime aykırıydı, annenin benden tam olarak ne istediğini bilemiyordum ancak aradığım ip uçlarına dair buluntulara rastlayamadığımdan olayı kendimce sonuçlandırmak istedim…Çocuğu kabul edemeyeceğimi en uygun dille nasıl anlatacağımı belirleyen cümleleri içimden seçmeye başladım ne de olsa karşımdaki engelli bir çocuk ve onun annesiydi…Sonuçta buldum, verdiğim cevap kimseyi incitmeyecek kadar masumdu ve ufak da olsa doğruluk payı vardı, kapasitemiz sınırlıydı ilk boşlukta değerlendirip kendisini arayacaktım…Ancak en büyük yalan insanın kendi kendini kandırmasıydı işte bu nedenle ikilemler içerisindeydim…Ancak kendimize ait bir mekanda kendimizin dünyasında bizlere yöneltmiş sorgulayıcı bakışları gölge olarak görmüştüm ilk andan beri bunu içimizden birilerinin yapması ise daha vahimdi…Bu mekanı bu hale getirmek için sarf ettiğimiz çabalara baştan beri tanık olsaydı herhalde yaklaşımı biraz daha farklı olurdu diye geçirdim içimden… Başımı kaldırdığımda bayanın gözlerindeki sağanağı gördüğümde susmak zorunda kaldım artık sürekli muhakemede olan iç sesim de susmuştu… O gözler ki, endişeliydi, korkuları vardı ve güven eksikliği yaşamının tüm anlarına yansımıştı ve bu duyguların bizimle ilgisi yoktu hepsi düne dairdi, düne aitti…O güne kadar yapmadığım bir işe imzamı o gün attım, “İsterseniz bir iki gün sizde bizlerle birlikte olabilirsiniz” dediğimde sağanağın üstüne doğan gökkuşağını gördüm minnet içeren buğulu bakışlarında…Bu bakışlar en güzel teşekkürden bile daha samimiydi daha içtendi…

Aileler engelli çocuğunu hayatının her anında sarıp sarmalamak isterler…Bu zamanla belki paranoyak bir bakış açısına da dönüşebilir…Dışarısı tehlikelidir, tüm insanlar suçludur hiç de güzel olmayan ayrımcı bir bakış açısıdır oysa ki…Bakış açısı genelleme olmamalıdır eğer bir yerlerde sorunlar varsa engelli kadar engelli yakını da sorunun olduğu kadar çözümünde parçası olabilmelidir…En doğru bakış açısının dışarıdan yapılan gözlemler doğrultusunda gerçekleştiği kanısındayım…Yani bazen iç odaklı bakış bizleri fazla derinlere taşımaz bakış açımız yüzeyseldir çünkü…Zamanla olduğumuz yerde değil de zıt fikirlerle de hayatımıza dönüp bakmalıyız…

Engelli kavramı ne zamandan beri var?..İnsanlığın oluşumundan beri, peki konutlarımız mimari düzenlemelerimiz ne zamandan beri varlar çok daha kısa süreli…Peki bu mekanlar yapıldığında engelliler var mıydı hem de milyonlarca…Bu düşünce sistemi bizleri nereye götürür, bu mekanlar yapıldığında engelliler vardı ama yok sayılarak düzenlemeler engelli olmayan insanlara göre yapıldı…Yıllarca yok sayılan zihniyet engelli ailesinin de yüreğini kanattı ve güvensizlik yarattı… “Şimdiye kadar unutulan, benim varlığımda bile hatırlanmayan engelli ben öldükten sonra ne kadar hatırlanacak ki?”…Bu soru yeni bir bakış açısının doğmasına ve haklı endişelere sebebiyet verdi…

İşte bu söylemlerin haklı nedenleri var, engelliler bu toplumun parçası olmaktan ziyade Sosyal Devlet anlayışının temel unsurlarından olduğuna göre, Sosyal Devlet engelli ve engelli ailelerinin güvenliğine, gelecek korkularına dair öylesine güvenceler sunmalı ki içindeki yangılarına, korkularına su serperek bireyleri ferahlatsın, rahatlatsın…




Not: Yazı dizini tarafımdan kaleme alınmış olup fotoğraflar alıntıdır…
 

HAK AŞIĞI

Üye
Üye
Katılım
Ocak 3, 2012
Mesajlar
22
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
benimde düşündüğüm aynı .benimde ikiz yatalak oğüllarım var .ahirete iman etmişiz bir gün göçeresek acep bunlar ne olacak diye düşünüyorum amma birde diyorumki (ALLAH VAR GAM KEDER YOK) elbet yaratan mevla dır sahip çıkanda mevla olacaktır .sonrasıda içim ferahlanıyor ...
 

star trek

Üye
Üye
Katılım
Eki 2, 2012
Mesajlar
60
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Güzel yazı olmuş ellerinize sağlık.

Devlet bir sürü para israf ediyor.
Binde birini buraya aktarsa. Ülkedeki bakıma muhtaçların barınma ve yiyecek sorunu çözülür.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst