Engelliler böl parçala yönet tuzağına düşmeyin!

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54

I. Devletin şekli

MADDE 1. – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

II. Cumhuriyetin nitelikleri

MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti

MADDE 3. – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.

Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.

Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.

Başkenti Ankara’dır.

IV. Değiştirilemeyecek hükümler

MADDE 4. – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.


Şeklinde devam eden Anayasa'nın çoğu maddesini ezberlemekle yükümlü olan bir öğrenciydim yıllar önce...şimdilerde ANAyasanın BABAyasasına dönüştürülmek istendiği bir devrin içinde kendi lehine döndürmekte olduğu çarklarına takılmış duran, sağlığını sanki asırlar öncesinde bırakmışcasına öylesine yorgun, böylesine bezgin bir engelli...

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne çok üzüntülü bir günümde yine bu sitenin sayfalarında gönderilmeyen bir mektup yazmıştım. Sonrasında sizlerden gelen talep doğrultusunda bu ikinci mektubu yazmaya karar verdim.

Bizler yani kimine göre eksik, kimine göre sakat, kimine göre özürlü denilen ki aslında yakıştırılan her sıfat için özrü kabahatinden büyük anlam içeren son ismimizle ENGELli!!!

Şimdi düşündüğümde neden ENGELli? Bizler kime göre, neye göre ENGEL teşkil ediyoruz? Devletin kanayan bir yarası, sırtında taşımakla yükümlü olduğu halde indirmek için fırsat kolladığı bir kanburu olmamız dışında kime ne zararımız var ki?

Ve sonunda bizi de bize düşürmeyi başardılar! Oysa ki biz hepimiz aynı taraftayız! Ötekileştirilenlerin, ötekileştirenlere karşı verdiği/vermek zorunda bırakıldığı özgürlük mücadelesi adına kurulmadı MI bu site? Neden bu isyan öyleyse?

Herkesin yarası kendi içinde, kendince kanayıp durur çoğu zaman kimsenin haberi bile olmadan! Bizler, bizlerin yaralarını sarmazsak kim saracak? Devlet Mİ?
HANGİ DEVLET? Kimin devleti? Engelliler Cumhuriyeti mi? Engelsizleri bile yoketmeye çalışırken, hızla yoksullaştırmaya, yoksunlaştırmaya iterken biz engellileri yaşatmaya çalışacaklarını mı sanıyorsunuz?

Engellilerin en büyük sorunu Erişilebilirlik olarak belirlenmiş. yapılan anketler ve kamuoyu araştırmalarınca bu sonuca varılmış ki bana göre kesinlikle doğru bir sonuç.

engelliler günlük hayat grafik.jpg

Türkiye’de engelli olmak zor. Engelli bireylerle ilgili ‘veriye’ ulaşmak da zor. Veriler zaten kısıtlı ve yetersiz. Bulabildikce paylaşmaya çalışsam da daha doğru düzgün bir istatistik bilgilerimiz bile yok güncellenmiş haliyle.

Erişilebilirlik, eğitim, çalışma hayatı ve sağlık... İşte Türkiye’de engellilerin en çok zorlandıkları, sıkıntıya düştükleri alanlar. Yani hayatın kendisi....

Erişilebilirlik sorunu, engellilerin sosyal hayata katılmasının önündeki en büyük engel. Büyük çoğunluğu kaldırımlar ve yollardan şikayetçi. Evlerinin, kamu binalarının engelli kullanımına uygun olmadığını düşünenlerin oranı da yine yüzde 60’larda.

Çalışma hayatına bakacak olursak; Engelli nüfusun 1 milyon 1 bini çalışıyor. Yaklaşık 4 milyon engelli istihdam sürecinin dışında. Çalışmak isteyip de iş bulamayanların oranı yüzde 8,8. Kadın engellilerin işi çok daha zor. İşe yerleştirilen her 5 erkeğe karşın sadece bir kadın engelli istihdam ediliyor.

Devlet, en önemli iş kapısı. Ama devlette bile kadrolar boş. Engellilerin hakları için çalışan Toplumsal Haklar ve Araştırma Derneği’ne göre kadroların sadece yüzde 60'ı dolu. 2014 yılı verilerine baktığımızda 24 bin 566 engelli memur kadrosu boş bırakıldı.

engelliler işsizlik grafik.jpg

Engelli nüfusun eğitim düzeyi nüfusun geneline göre düşük. Okuma yazma bilmeyen engellilerin oranı yüzde 23,3. Bu oran erkeklerde yüzde 10,9. Kadınlardaysa yüzde 32,4. Yükseköğretim mezunu olanların oranı erkeklerde yüzde 4. Kadınlarda ise yüzde 1,5.

Engellilerin yarıya yakını sosyal yardım alıyor. Engelli aylığı alanların oranı yüzde 27. Kurumlar değişiyor ama sonuç pek değişmiyor. Devlet kurumlarından ayni ya da nakdi yardım alanların oranı da yaklaşık yüzde 20.

Şimdi bunca yetersizliğin içinde bir de bizi, bize düşürmek istemeleri var. İsyanım var işte en çok buna! Kimse kimsenin engelini kaldırmak, taşımak zorunda değil zaten ama önemli olan bu sitede, bu sayfalarda birbirimize destek olmak, engellerimizi kaldırma yolunda paylaşımlarda bulunmak değil midir?

Gönlüm ister ki her engelli kendisine yetecek kadar bir geliri olsun, kimseye muhtaç olmasın. Emekli maaşlarını düzenlerlerken engellilerin yaşamsal ihtiyaçlarınınkarşılanmasının daha fazla maddi destek gerektireceğini düşünmeleri ve ona göre bir düzenleme yapabilmeleri ama ne yazık ki normal emekli maaşıyla geçinmenin mümkün olmadığı bir ülkede engelliysen zaten otomatik olarak çok daha fazla bir maaşa sahip olunması gerektiği hiç mi devlet büyüklerinin aklına gelmez???


TÜRKİYE ENGELLİLER KONFEDERASYONU BAŞKANI AVUKAT TURHAN İÇLİ'den seçmeler;

''Biliyorsunuz engelliler arasında yoksulluk oranı çok fazladır, engelliler arasında varlıklı insan sayısı son derece azdır. Dolayısıyla bu çeşit araçları satın alma güçleri dâhiline sokmak için böyle bir indirim, ÖTV, MTV indirimi ya da muafiyeti sağlanmıştır. Bu, çok doğru bir yaklaşımdır ve teşekkürü hak etmektedir.

Şimdi, bugün neden bu sınırlama yoluna gidilmiştir, biz bunu anlayabilmiş değiliz. Tabii ki kaynakların etkin ve verimli kullanımı doğrudur, tasarruf ihtiyacı vardır, o da doğrudur ama tasarruf etmeye engellilerin zorunlu bir hakkını ortadan kaldırarak veya sınırlandırarak başlamak ne kadar doğrudur, bunu takdirlerinize bırakıyorum.''


Tabii ki kaynakların etkin ve verimli kullanılması gerektiği doğrudur. Tasarruf ihtiyacı sadece az gelişmiş ülkeler için değil bugün gelişmiş ülkelerce bile gözetilmesi gereken bir konudur. Ama hal böyle iken zaten yoksulluğu engelliliğin doğal bir sonucu ve sanki olması gereken bir finalmiş gibi gören bu ülkenin ekonomistleri, sosyalistleri, bilim adamları, adaletciler hayatın içinde yeralan devlet erkanı, gerçek sayılarla dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırını, açlık sınırını açıklanırken çok merak ediyorum acaba engellilerin mevcut haklarından kısarak tasarruf yoluna gitmek bir yana asıl kısılması gereken ULTRA LÜKS YAŞAMSEVER padişah soylularının gündelik, muhtelif harcamalarını hiç mi gözününe getirmez, akıllarından geçirmezler???

Her beyin işlevini tam olarak görmüyor mu? Hani kafatasının içinde taşıdığın beyini kullanmayacaksan ne diye kendine ağırlık yaparsın ki!!!
 
Tekerlekli Sandalye
Üst