F
Fırtına
Guest
ÖZÜRLÜLERİN ÇALIŞMA YAŞAMINA KATILIMI & İŞVERENLER;
İŞVERENLER İÇİN REHBER;
MEHMET ERGÜN
Sosyal Çalışmacı
Ankara
GİRİŞ;
Çalışma bireylerin yalnızca bir gelir sahibi olmalarının ötesinde sosyal ilişkileri kişisel doyumu mutluluğu ve aile ilişkileri gibi pek çok faktörü etkiler. İstihdamdaki en dezavantajlı kesimlerden biri de hiç şüphe yok ki özürlülerdir. Özürlüler çalışma yaşamında birçok güçlükle karşılaşmakta ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre istihdam piyasasında az yada çok yer almaktadır. Özürlülerin işe alınmaları kadar işyerindeki tutumlarda büyük önem taşır. İşe alımlarda ayrımcılık yapılamayacağı gibi çalışmaya başlayan özürlülere de ayrımcılık yapılamaz. Pozitif ayrımcılık ilkesinden hareketle özürlülere eğitim bilgi ve becerilerini en yüksek düzeyde sergileyebilecekleri iş ortamı sağlanmalıdır.Çalışan özürlülerin işyerlerindeki çalışma arkadaşlarının ve işverenlerin tutumları ön yargıları onların iş verimlerini etkilemektedir.
Toplumun sorumluluğu varılmak istenen sonuçlar açısından herkese pozitif görüntü veren fırsatların yaratılmasıdır. Özürlülerin işe kabuldeki ve çalışma süreçlerindeki bütün yöntemlerin özürlülerde ayrımcılık yapılmaması ilkesi olmalıdır.
Makro istihdam politikası açısından toplumdaki her bireyin çalışma hakkından yararlanabilmesi devlete gerekli istihdam politikası tedbirlerini alma zorunluluğunu yüklemektedir (Kuzgun 2001)
Bedensel zihinsel ve ruhsal yetersizlikleri nedeniyle iş bulma mevcut işi sürdürebilme ve iş koşullarında yükselebilme olanakları sınırlandırılmış özürlüler için her sosyal devletin alacağı önlemler Türkiye de öncelikle anayasal bir hak sonra da yasal bir yükümlülük olarak düzenlenmiştir (Keskin 2001)
Özürlülerin sorunlarının çözümünde istihdamın çok önemli bir rolü bulunmaktadır. Çünkü bu anlamda öncelikle kabul edilmesi gereken konu özürlülerin sağlam insanlara göre istihdam edilmeye çok daha fazla ihtiyaç duyduklarıdır (Bilgin 1999)
Bu ihtiyacın karşılanması halinde her şeyden önce özürlünün bir biçimde toplumdan soyutlanması önlenebilmektedir. Diğer bir deyişle hem çalışarak kazandığı para ile başkasına muhtaç olmayan hem de yetişkin bir insan olarak üretime katılabilen özürlüye istihdamın sosyal ve psikolojik olarak tedavi edici bir etkisi olmaktadır (Bilgin 1999)
Üstelik özürlülerin istihdamı ile genellikle özürlülerin hesaba katılmayan zeka yetenek ve diğer becerilerinin üretime sokulmayı sağlayabilmektir (ILO1992) Yönetim ve toplum için pek bilinmeyen ancak özürlüler için son derece önemli olan istihdam konusunda odaklanması gereken konu ise özürlülerin mesleki iyileştirilmesi ve mesleki eğitimi olmaktadır (ILO1981) Dünya nüfusunun yaklaşık % 10’unun özürlü olduğu gelişmiş ülkelerde bu oranın Dünya ortalamasının altına düştüğü gelişmekte olan ülkelerde ise üstüne çıktığı tahmin edilmektedir (EU1996) Avrupa Birliğine dahil ülkelerde özürlülerin istihdamında da birçok sorunun olduğu görülmektedir.
İngiltere’de çalışma çağındaki nüfusun yaklaşık % 10’u bir diğer anlatımla 4.5 milyonu özürlüdür. Bunlardan 1.8 milyonu istihdam edilirken 250.000 özürlü işsizdir. İngiltere’de işsizlik oranı % 6.6 özürlülerde ise % 13.3’tür. İspanya’da özürlülerin % 50’si gelir getirici bir işte çalışmaktadır. Ayrıca Avrupa Birliği’nde özürlü erkeklerin özürlü kadınlara özürlü gençlerin özürlü yaşlılara göre istihdam şansının daha fazla olduğu gözlenmektedir. Çalışan özürlülerin tahminlerin üzerinde büyük bir bölümü tarım ve inşaat işlerinde düşük bir bölümü ise sağlık ve diğer hizmetlerde çalışmaktadır. Çok küçük bir bölümü ise imalat sektörü ile finans ve eğitim sektöründe çalışmaktadır. Ancak AB de son 20 yılda sakatlık yardımlarında yararlanan özürlülerin sayısında büyük oranda olması özürlü insanların işgücü piyasasının dışında tutulmasının önemli göstergelerinden biridir (EU 1998)
Özürlülerin çalışmasını gerektiren ya da yararlı olacağını gösteren pek çok neden saymak mümkündür (Altan 1976) Bu nedenlerin başında sayısal nedenler gelmektedir. Çünkü günümüz modern yöntem ve teknolojileri ile özürlülük oluşumuna etki eden nedenlerin azalması gerek kısa dönem tıbbi açıdan gerekse uzun dönemde eğitsel açıdan önemli ölçüde mümkün olmakla birlikte bu olumlu gelişmelere karşın içinde yaşadığımız dünyada nüfusun giderek artması sonucu kaynakların kullanım biçimi beraberinde önceki nedenlerin değişerek artmasına sebep olmuştur (Bilgin 1999)
Özürlülerin istihdamını gerektiren ikinci neden niteliğe ilişkin nedenlerdir. Özürlüleri başkalarına bağımlı ve topluma yük olmanın ezikliğinden kurtaracak kendini toplumun bir parçası olarak görmesini sağlayacak ve bir işe yaramanın mutluluğunu hissettirecek başlıca yol onların istihdam edilmesidir (Bilgin 1999)
Özürlülerin istihdamının yararına ilişkin üçüncü neden grubu ise ekonomik nedenlerdir. Genellikle özürlülerin istihdam edilmelerinin kalkınmış ülkelerin üstesinden gelebilecekleri bir sosyal hizmet olduğu ileri sürülür. Bu düşüncenin başlıca nedeni özürlülere sağlanan hizmet imkan ve fırsatların o ülkelerin ekonomik durumu ile ilgi olmasıdır. Ancak bu durumun kökenine inildiğinde görülmektedir ki olay sadece ülkelerin ekonomik açıdan kalkınmış olması ile ilgili olması ile ilgi olmayıp bunun yansıra özürlülerin de üretim sürecine katılıncaya kadar geçirmiş oldukları dönemin bir yatırım değeri taşıdığı bilincinin toplumca anlaşışmış olmasıdır (Bilgin 1999)
Özürlülerin istihdamına gerekçe teşkil edecek dördüncü ve son neden sosyal nedenlerdir. Çağdaş demokrasi anlayışına göre çağdaş toplumlarda artık insanların fakir cahil özürlü genç yaşlı kadın ya da erkek olmaları onların haklarını kullanmalarını engellememektedir. Bu nedenle bedensel veya zihinsel özürlüleri olanların sorumluluğu teorik olarak sadece ailelerine ve yardımseverlere değil topluma ve ülke yönetimlerine düşmektedir (Bilgin 1999)
Diğer taraftan bir ülkenin kalkınmışlığı ve sosyal açıdan gelişmişliğini belirlemede aranan ölçütlerden biri olarak artık sadece demir çelik üretimi ve eğitime ayrılan paylar olmayıp hastalara özürlülere ve yaşlılara yapılan yardım ve verilen hizmetler ile özürlülerin istihdam oranları önemli ölçütlerden biri olarak değerlendirilmektedir (Sarpener 1971)
Ayrıca özürlülerin istihdamında özürlülerin sergiledikleri genel davranışları da sosyal nedenler içinde sıralamak mümkündür. Bu davranışlar özürlülerin çalıştırılmasına ilişkin yapılmış bir araştırmanın sonuçlarına göre şu şekildedir (Barrett 1964)
-Özürlüler sürekli çalışırlar,
-Özürlüler işlerini savsaklamazlar,
-Özürlüler daha güvenilir elemanlardır,
-Özürlüler işlerini daha çabuk kavrarlar,
-Özürlüler işe ve işyerlerine daha sadıktırlar,
-Özürlüler işlerine saatinde gelip giderler,
-Özürlüler diğerlerinden daha bilinçlidirler,
-Özürlüler işlerini kolay kolay bırakmazlar,
-Özürlüler diğerlerinden daha gayretlidirler,
-Özürlüler en az diğerleri kadar verimlidirler,
-Özürlüler diğerlerinden daha iyi huyludurlar.
Tüm bu açıklamaların genel çerçevesine baktığımızda günümüz devletlerinin çağdaş uygulamalarının sosyal devlet ve hukuk devleti anlayışı içinde yapıldığı zaman özürlülere ilişkin sorunların başında gelen istihdamın da rahatlıkla çözüme kavuşturabilmek mümkündür (Bilgin 1999)
Genellikle toplumlar özürlüleri üretken olmayan bu nedenle de ailesi ya da devlet tarafından özel bir bakıma muhtaç olan bireyler olarak gördükleri için çoğunlukla onlara acıma duygusuyla yaklaşılması söz konusudur (ILO 1984) Bu acıma duygusu özürlünün özrünün ön plana çıkartırken sahip olduğu yetenek ve becerilerinin de ikinci plana atılmasına neden olmaktadır. Bu nedenle toplum içinde daha çok yer almaları gerekmektedir (Bilgin 1999)
Özürlüler yöneticilerin gözünde genellikle hukuki bir zorunluluk ya da özel bir nedenleri olmadıkça çalıştırma eğiliminde olmadıkları kişilerdir. Çünkü onlara göre özürlüler çoğunlukla deneyimsizdirler; kariyer ve mesleki eğitim açısından da işe uygun değillerdir. Bu yüzden diğer işsizlere göre şansları daha azdır (ILO 1984) Bu konuda yapılmış bir araştırmaya göre yöneticiler özürlü eleman çalıştırmama nedenlerini şu şekilde dile getirmişlerdir (Barret 1964)
-Özürlüler çokça mazeret izni alırlar,
-Özürlüler düzgün ve iyi çalışmazlar,
-Özürlüler kazalara daha çok neden olurlar,
-Özürlüler çabuk kızar ve alıngan olurlar,
-Özürlülere ceza uygulaması daha zordur,
-Özürlülerin yükselme imkanları sınırlıdır,
-Özürlüler diğer çalışanları olumsuz etkiler,
-Özürlülerin duygusal sorunları daha çok olur,
-Özürlüler halkla ilişkiler açısından iyi izlenim bırakmazlar,
-Özürlülerin hareket yeteneklerindeki sınırlılık işyerlerinde özel düzenlemeleri gerektirir,
-Öncelikle emek piyasasında emek arzı özürlü çalıştırmayı gerektirmeyecek kadar çoktur.
Özürlülerin istihdam açısından başarılı olamayacaklarına ilişkin bu yanlış düşünce toplum kesimleri arasında öncelikle işveren konumundaki yöneticilerin sahip olduğu bir düşüncedir. Oysa yapılmış araştırmalar göstermektedir ki özürlüler de diğer toplum üyeleri kadar iş başarısını göstermekte işteki davranış ve girişimleri en az diğer çalışanlar kadar güvenilir olmaktadır (Stone 1996)
Bu olumsuzluklar onların vasıflarına uygun olmayan daha geri ve önemsiz görevlerde çalıştırılarak ücret kayıplarına neden olmaktadır. Diğer çalışanlara tanınan eğitim ve meslek geliştirme imkanları onlardan esirgenmektedir (Çivi 2001)
Halen çalışmakta olan kişilerin özürlülerin gerek işe alınmalarında gerekse çalışmaya başladıktan sonraki tutumları da önemli olmaktadır. Çünkü kendileri ile aynı hak ve yetkilere sahip olması gereken çalışan özürlülere karşı diğer çalışanların tutum ve davranışları farklılık göstermektedir. Yapılan araştırmalardan çıkan sonuçlara göre özürlülerin çalıştıkları ortamlarda bulunan diğer çalışanlar birimlerinde çalışan özürlülere ilişkin olarak şunları ifade etmektedir (ILO 1985)
- Özürlüler genel çalışma temposunu düşürmektedirler,
- Diğer personel acıma duygusu ile özürlülere yardım etmek zorunda kalmaktadır,
- Sürekli hasta olan özürlülerden hastalık kapma olasılığı bulunmaktadır,
Diğer taraftan işsizliğin yaygın olduğu ortamlarda sağlıklı kişiler dururken özürlülerin istihdam edilmelerinin doğru olmayacağı gibi yanlış bir düşüncenin varlığı da gerek çalışanlarca gerekse çalışmaya aday olan sağlam kişilerce rahatlıkla kabul görmektedir. Oysa toplum sağlıklı üyeleriyle ve özürlüleri ile bir bütündür ve tüm üyelerine sahip çıkılmalıdır (Özmen 1997)
Özürlüler genellikle aileleri ya da devlet tarafından korunmaktadırlar. Bu korunma özellikle özürlünün ailesi tarafından daha iyi yapıldığı için özürlü belli bir yaşa gelinceye kadar çalışma hayatına atılma isteği ortaya çıkmayabilmektedir. Ancak bu korunma bir süre sonra özürlülerin kendilerini yetersiz veya gereksiz görerek toplumdan soyutlanmaya neden olabilmektedir. Hatta bu durum işsiz kalma ya da arkadaş edinememe durumlarında intihara kadar gidebilmektedir. Bu nedenle uzun bir süreç ve bazı zorluklar da içerse özürlünün çalışma hayatına atılması ya da gelir getirici çeşitli işlerin sorumluluğunu alması özürlülerin sadece ekonomik açıdan bağımsız kalmasını değil bunun yanı sıra sosyal ve psikolojik olarak da özürlülere büyük yararları dokunmaktadır (Bilgin 1999)
Çoğu işveren yasal zorunluluklar nedeniyle işe aldığı özürlünün iş yerinde ne yapabileceği konusunda bir bilgisi yoktur ve bu doğrultuda bir hazırlık da yapmamaktadır. Gerek yasal zorlamalar nedeniyle gerekse başka “bilinen yollarla” işe giren bir özürlü öncelikle ön yargılı bir sorunla karşılaşmaktadır. “Sen ne iş yaparsın?” Bu soru özürlünün gerçekten ne iş yapabileceği konusundaki bilgisizliği yansıttığı gibi bir şey yapamayacağı yönündeki ön yargıları da yansıtmaktadır. Bu önyargılı yaklaşım genellikle iki şekilde sonuçlanmaktadır. Birincisi özürlüden bir iş/verimlilik beklentisi olmadan “çok ayak altında dolaşma da hiçbir şey yapmasan da olur” tavrıdır. Bu yaklaşımın uçta fakat hiç de azımsanamayacak sıklıkta rastlanan örneği “istersen ücretini alıp iş yerine de gelmeyebilirsin” tavrıdır. Ama özürlü bu iki yaklaşımı da kabul etmez “hayır ben çalışmak istiyorum üretmek istiyorum topluma üreterek katkıda bulunmak istiyorum kendim için bir şeyler yapmak istiyorum” derse bunları gerçekleştirmeye elverişli bir iş ortamı yaratılması yeteneklerine hatta eğitimine uyan bir işte çalıştırılması konularında ciddi sorunlarla karşılaşır (Karataş 2001)
Sonuç olarak engelli bireyler istihdam problemleriyle karşı karşıyadırlar. Bu ulusal ekonominin ifadesinde insan kaynaklarının kaybolması anlamına gelmektedir. Görüldüğü gibi engelli bireylerin istihdamına çok çeşitli faktörler etki etmektedir. Engelli bireylerin istihdamı ile ilgili yasal düzenlemelere gidilmiş olmasına karşın engelli bireyler arasında işsizlik oranı oldukça yüksektir. Bu konuda yasalardaki kavram kargaşası tek başına etkili olmamakta işverenlerin engelli bireylerin işe alınmasına ve birlikte çalışmalarına yönelik olumsuz tutumları ve önyargıları da bu bireylerin işgücüne katılmalarına önemli ölçüde etkili olmaktadır (Özmen 1997)
Ülkemizde özürlülerin istihdamı konusunda öncelikle özürlülerin ve ailelerinin bilinçlendirilmesi daha sonra da devlet ve gönüllü kuruluşlar aracılığı ile işverenlerin istihdam için özürlülerinde uygun aday olarak görmelerini sağlamak gerekir. Bunun için bütün özür gruplarının da mesleki rehabilitasyon ve mesleki eğitime çok düzenli ve planlı bir biçimde önem verilmelidir (Bilgin 1999)
İş yerlerinde özürlülere yönelik ön yargıların değişmesinde işverenlerin özürlüye bakışının değişmesi onları verimli ve yeteneklerini ortaya çıkarıcı tedbirleri almaları bilgi beceri üretkenliklerini teşvik ve takdir etmeleri gerekir. Ancak işverenler özürlülerin iş verimliliğinin nasıl sağlanabileceğini bilemedikleri gibi onlara nasıl yaklaşım sergileyecekleri konularında da bilgi eksiklikleri bulunmaktadır.
Aşağıdaki bilgiler işverenlerin özürlülerle daha etkin ve verimli çalışabileceklerini göstermesi bakımından yararlı olması temenni edilmektedir.
Bu yazı Employing People with Learning Disabilities’den derleme yapılarak öğrenme yetersizliği olan bireylerle çalışan ve çalışmak isteyen işverenlere yardımcı olması için hazırlanmıştır.
Amacımız özürlülerle çalışırken önyargıların değil gerçeklerin temel alınmasıdır.
1 İŞE KABUL;
İşverenler özürlüleri işe alma ve birlikte çalışmada belli özür türlerini tercih etmelerinde özürlü bireylere verilecek olan işin özelliklerinin de etkili olduğunu belirtmektedir. İşverenlerin belli özür gruplarını işe almayı tercih etmelerinde etkili olan bireyin özrünün neden olabileceği işlevsel sınırlılıklar ve bu sınırlılıkların bireyin çalışma performansı ve niteliğine yansımasıdır.
Özürlülerin işe girmeleri için onlara fırsat verilmesi bir halkın sorumluluğu kadar işverenlerin de sorumluluğudur. Özürlüleri memnuniyetle kabul eden bir işveren toplumsal sorumluluklarını yerine getirmenin yanı sıra topluma pozitif etkiler veren süreçlerinde oluşumunu sağlar.
İş İlanları;
Eğer iş için ilan verilecek ise işverene yarar sağlayacak bilgilerin açık olması ve bu bilgilerin doğru olarak işverene dönmesi önemlidir. Bu açıklık aynı zamanda iş için başvuran özürlülerin kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı olur. Örneğin ilanlarda açıkça belirtilen “Biz özürlülerinde başvurularını memnuniyetle kabul ediyoruz” ifadesi özürlülerin tereddütlerini giderir. Her ne kadar ilanlar alışılmış yollarla verilmekte ise de özürlüler bu ilanlara ulaşamayabilirler. Eğer özürlüler tarafından bu ilanların daha iyi bir şekilde görülmesi isteniyorsa şunlar yapılabilir.
-Bölgenizde bulunan özürlülerle ilgili (Dernek Gönüllü Birlikler vb.) organizasyonlara bu ilanlar bırakılabilir (Böyle organizasyonları telefon rehberinden veya İnternet sayfalarından bulabilirsiniz)
- Özürlülere yönelik yayın yapan gazete veya dergilere iş ilanları verilebilir.
- İlanlar özürlülerle ilgili yerel hizmet kuruluşlarına bırakılabilir. Örneğin rehabilitasyon merkezleri özürlülere yönelik açılan kurslar iş okulları belediyelerdeki özürlü hizmet birimleri vb.gibi.
- Kariyer danışma merkezlerine bildirilebilir.
- İstihdamla ilgili kuruluşa bildirilir.
İstihdam Destek Kuruluşlarının Yaklaşımları;
İstihdam destek kuruluşları sıklıkla şirketlere özürlü bir kişinin istihdamını isteyip istemediklerini araştırıp sormalıdır. İşverenler özürlüyü kabul ederken onun özelliklerini akıl sağlığını verimli olup olamayacağını merak ederler. İşverenler ise iş aldıkları bir özürlünün daha iyi hale gelmesi için onu desteklemeli bilgilendirmeli iş verimi yüksek bir çalışan olması sağlanmalıdır. Eğer çalışanların kurs alması gerekiyorsa bu özürlü çalışanları da kapsamalıdır.
İş Başvuru Formları;
Özellikle öğrenme yetersizliği olan bireylerin iş başvuru formları onlara uygun olmalıdır. Başvuru formlarının uygun olması ayrımcılık yapılmasını da engelleyecektir. İş başvuru formlarının öğrenme yetersizliği olan bireylere uygun düzenlemelerin yapılmaması durumunda formu herhangi biri özürlü adına doldurabilmelidir.
Öğrenme yetersizliği olan veya az gören bireyler için başvuru formları büyük harfli yazılmalı basit ve anlaşılır olmalıdır. Gerektiğinde başvurular bant doldurularak da yapılabilmelidir. (Yurtdışındaki bazı işverenler adayların telefonla veya doldurdukları teyp kasetlerini kabul etmektedir)
İşverenler öğrenme yetersizliği olan bireyler için uygun formatta bir başvuru formu hazırlayarak yardımcı olabilirler. Başvuru formlarındaki özürlülere uygun düzenlemeler işverenlerin görevidir. İşverenler herhangi bir ayrımcılık yapmaksızın hazırladıkları öğrenme yetersizliği ve az gören bireylere uygun olarak düzenledikleri bir başvuru formu iş başvurusu için gelen özürlülerin endişelerini azaltacaktır.
Kısa Görüşmeler ve Mülakat;
Öğrenme yetersizliği olan bireylerle yapılan mülakatlar (görüşmeler) da mülakatı yapan kişinin çok iyi iletişim becerisine sahip olması gerekir.
Bir mülakatçının öğrenme yetersizliği olan bir bireyin yeteneklerini ortaya çıkarabilmesi için aşağıdaki öneriler dikkate alınmalıdır.
- Anlatım açık olmalıdır.
- Bilinen kelimeler kullanmalı jargon kelimeler kullanılmamalıdır.
- Cümleler kısa kullanılmalıdır.
- Mülakat özürlülere güven vermeli öğrenme yetersizliği olanların anlayamayacağı farklı sorular sorulmamalıdır.
- Somut tecrübelerle ilgili sorular sorulmalıdır. Örneğin “kafede sen ne iş yaptın?” gibi.
- Mecazlar kullanmaktan kaçınmalıdır. Örneğin “biz burada rüzgar gibi çalışırız” gibi mecazi anlamlı cümleler kullanılmamalı.
- Karmaşık sorular sorulmamalıdır. Örneğin “şimdiye kadarki en büyük başarın nedir?” yerine “önceki işinde veya okulda iken en iyi neyi yapardın? ” gibi sorular sorulmalıdır.
- Kuramsal sorular sorulmamalıdır. Örneğin “eğer fotokopi makinesi bozulsaydı sen ne yapardın?” sorusunun şu şekilde sorulması daha iyidir “eski işinde çalışırken fotokopi makinesi bozuldu mu? Fotokopi makinesi bozuk iken sen ne yaptın?”
- Eğer soruları anlayamadığı görülürse başka yolları deneyerek sorulara cevap aranmalıdır.
- Mülakatta öğrenme yetersizliği olan bireylere çok zaman tanınmalıdır.
- Mülakatta öğrenme yetersizliği olan bireylere destek vermesi için bir kişinin yardımına izin verilebilir. Bu kişi mülakat süresinde özürlü bireye daha fazla güven verebilir.
- Mülakat sırasında destek veren yardımcı farklı ifadeli bir sorunun özürlü tarafından anlaşılmasına yardımcı olur. Mülakatçı öğrenme yetersizliği olan bir bireyin ne tür zorluklarla karşılaştığı hakkında bilgi sahibi olmalıdır.
- Mülakatta sorular başvuran özürlü aday sorulur. Destek veren yardımcıya sorulmaz.
Grup Mülakatları;
Zaman zaman işverenler kısa görüşme etkinlikleri ve değerlendirmeler için grup mülakatları yapabilirler. Öğrenme yetersizliği olan bireyler basit anlaşılır bir dile veya tekrarlara ihtiyaç duyabilirler. Bu işe kabul edilme süreçlerindeki makul durumlar olarak kabul edilmelidir.
Uygulamalı Test ve Değerlendirmeler;
Pratik uygulama yöntemleri öğrenme yetersizliği olan bireyler için çok uygundur. Bu yöntemler onlara bir iş sahibi olabilmenin farklı bir yönünü görmesini sağlar. Bazen işe başvuran adaylar iş ortamının dışında da denenebilirler onlara bu şans verilmelidir. Eğer işe uygunsa çalışma ortamında izlenebilirler. Doğrudan çalıştırma yerine deneme çalıştırmaları öğrenme yetersizliği olan bireylerde daha iyi sonuçlar alınabileceğini göstermektedir.
İş Tecrübesi;
Bir istihdam destek kuruluşu veya diğer organizasyonlar bir insanı denemek için işe yerleştirebilirler.
Bu durum işverenlerin özürlüler hakkında üst düzeyde güven ve tecrübe oluşmasını sağlar. İşverenin onları çalışırken görmeleri özürlülerin iş yaparken hissettiklerini anlamalarını da sağlar ve onlara ödeyecekleri ücret konusunda yol gösterici olabilir.
İşe Kabul; Kontrol Listesi;
- Özürlülerin iş ilanlarını kolayca görebilmelerini ve anlayabilmelerini sağlamak işverenlerin görevleridir.
- İşverenler istihdam destek kuruluşlarının yaklaşımlarına olumlu yanıt verilmelidir.
- İşverenler yerel kaynakları kullanarak özürlülerin öğretim ve eğitimleri güçlendirilmelidir.
- İşverenlerin ilanlarında personel bilgileri ve başvuru şartları özürlülerin kolayca anlayabilecek şekilde olmalıdır.
- Özürlülerin standart biçimde olmayan başvuruları da kabul edilmelidir.
- Özürlülerin başvuruları potansiyel adaylar olarak samimi bir şekilde kabul edilmelidir.
- İşin yapılmasında çok gerekli değilse özürlünün tecrübe veya niteliklerini sormaktan kaçınılmalıdır.
- İşverenin değerlendirme yöntemleri özürlü bireylerin yeteneklerini ortaya çıkarmaya uygun olmalıdır.
- Görüşmelerde özürlülerle iletişim ip uçlarının nasıl sağlanılacağının bilinmesi yararlı olacaktır.
- İşverenler işe başvuru işlemlerinde ve işe alımlarda baştan sona kadar özürlülere ayrımcılık yapmamalı özürlü organizasyonları veya destek kuruluşlarından gerektiğinde eğitim yardımı alınmalıdır.
İŞVERENLER İÇİN REHBER;
MEHMET ERGÜN
Sosyal Çalışmacı
Ankara
GİRİŞ;
Çalışma bireylerin yalnızca bir gelir sahibi olmalarının ötesinde sosyal ilişkileri kişisel doyumu mutluluğu ve aile ilişkileri gibi pek çok faktörü etkiler. İstihdamdaki en dezavantajlı kesimlerden biri de hiç şüphe yok ki özürlülerdir. Özürlüler çalışma yaşamında birçok güçlükle karşılaşmakta ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre istihdam piyasasında az yada çok yer almaktadır. Özürlülerin işe alınmaları kadar işyerindeki tutumlarda büyük önem taşır. İşe alımlarda ayrımcılık yapılamayacağı gibi çalışmaya başlayan özürlülere de ayrımcılık yapılamaz. Pozitif ayrımcılık ilkesinden hareketle özürlülere eğitim bilgi ve becerilerini en yüksek düzeyde sergileyebilecekleri iş ortamı sağlanmalıdır.Çalışan özürlülerin işyerlerindeki çalışma arkadaşlarının ve işverenlerin tutumları ön yargıları onların iş verimlerini etkilemektedir.
Toplumun sorumluluğu varılmak istenen sonuçlar açısından herkese pozitif görüntü veren fırsatların yaratılmasıdır. Özürlülerin işe kabuldeki ve çalışma süreçlerindeki bütün yöntemlerin özürlülerde ayrımcılık yapılmaması ilkesi olmalıdır.
Makro istihdam politikası açısından toplumdaki her bireyin çalışma hakkından yararlanabilmesi devlete gerekli istihdam politikası tedbirlerini alma zorunluluğunu yüklemektedir (Kuzgun 2001)
Bedensel zihinsel ve ruhsal yetersizlikleri nedeniyle iş bulma mevcut işi sürdürebilme ve iş koşullarında yükselebilme olanakları sınırlandırılmış özürlüler için her sosyal devletin alacağı önlemler Türkiye de öncelikle anayasal bir hak sonra da yasal bir yükümlülük olarak düzenlenmiştir (Keskin 2001)
Özürlülerin sorunlarının çözümünde istihdamın çok önemli bir rolü bulunmaktadır. Çünkü bu anlamda öncelikle kabul edilmesi gereken konu özürlülerin sağlam insanlara göre istihdam edilmeye çok daha fazla ihtiyaç duyduklarıdır (Bilgin 1999)
Bu ihtiyacın karşılanması halinde her şeyden önce özürlünün bir biçimde toplumdan soyutlanması önlenebilmektedir. Diğer bir deyişle hem çalışarak kazandığı para ile başkasına muhtaç olmayan hem de yetişkin bir insan olarak üretime katılabilen özürlüye istihdamın sosyal ve psikolojik olarak tedavi edici bir etkisi olmaktadır (Bilgin 1999)
Üstelik özürlülerin istihdamı ile genellikle özürlülerin hesaba katılmayan zeka yetenek ve diğer becerilerinin üretime sokulmayı sağlayabilmektir (ILO1992) Yönetim ve toplum için pek bilinmeyen ancak özürlüler için son derece önemli olan istihdam konusunda odaklanması gereken konu ise özürlülerin mesleki iyileştirilmesi ve mesleki eğitimi olmaktadır (ILO1981) Dünya nüfusunun yaklaşık % 10’unun özürlü olduğu gelişmiş ülkelerde bu oranın Dünya ortalamasının altına düştüğü gelişmekte olan ülkelerde ise üstüne çıktığı tahmin edilmektedir (EU1996) Avrupa Birliğine dahil ülkelerde özürlülerin istihdamında da birçok sorunun olduğu görülmektedir.
İngiltere’de çalışma çağındaki nüfusun yaklaşık % 10’u bir diğer anlatımla 4.5 milyonu özürlüdür. Bunlardan 1.8 milyonu istihdam edilirken 250.000 özürlü işsizdir. İngiltere’de işsizlik oranı % 6.6 özürlülerde ise % 13.3’tür. İspanya’da özürlülerin % 50’si gelir getirici bir işte çalışmaktadır. Ayrıca Avrupa Birliği’nde özürlü erkeklerin özürlü kadınlara özürlü gençlerin özürlü yaşlılara göre istihdam şansının daha fazla olduğu gözlenmektedir. Çalışan özürlülerin tahminlerin üzerinde büyük bir bölümü tarım ve inşaat işlerinde düşük bir bölümü ise sağlık ve diğer hizmetlerde çalışmaktadır. Çok küçük bir bölümü ise imalat sektörü ile finans ve eğitim sektöründe çalışmaktadır. Ancak AB de son 20 yılda sakatlık yardımlarında yararlanan özürlülerin sayısında büyük oranda olması özürlü insanların işgücü piyasasının dışında tutulmasının önemli göstergelerinden biridir (EU 1998)
Özürlülerin çalışmasını gerektiren ya da yararlı olacağını gösteren pek çok neden saymak mümkündür (Altan 1976) Bu nedenlerin başında sayısal nedenler gelmektedir. Çünkü günümüz modern yöntem ve teknolojileri ile özürlülük oluşumuna etki eden nedenlerin azalması gerek kısa dönem tıbbi açıdan gerekse uzun dönemde eğitsel açıdan önemli ölçüde mümkün olmakla birlikte bu olumlu gelişmelere karşın içinde yaşadığımız dünyada nüfusun giderek artması sonucu kaynakların kullanım biçimi beraberinde önceki nedenlerin değişerek artmasına sebep olmuştur (Bilgin 1999)
Özürlülerin istihdamını gerektiren ikinci neden niteliğe ilişkin nedenlerdir. Özürlüleri başkalarına bağımlı ve topluma yük olmanın ezikliğinden kurtaracak kendini toplumun bir parçası olarak görmesini sağlayacak ve bir işe yaramanın mutluluğunu hissettirecek başlıca yol onların istihdam edilmesidir (Bilgin 1999)
Özürlülerin istihdamının yararına ilişkin üçüncü neden grubu ise ekonomik nedenlerdir. Genellikle özürlülerin istihdam edilmelerinin kalkınmış ülkelerin üstesinden gelebilecekleri bir sosyal hizmet olduğu ileri sürülür. Bu düşüncenin başlıca nedeni özürlülere sağlanan hizmet imkan ve fırsatların o ülkelerin ekonomik durumu ile ilgi olmasıdır. Ancak bu durumun kökenine inildiğinde görülmektedir ki olay sadece ülkelerin ekonomik açıdan kalkınmış olması ile ilgili olması ile ilgi olmayıp bunun yansıra özürlülerin de üretim sürecine katılıncaya kadar geçirmiş oldukları dönemin bir yatırım değeri taşıdığı bilincinin toplumca anlaşışmış olmasıdır (Bilgin 1999)
Özürlülerin istihdamına gerekçe teşkil edecek dördüncü ve son neden sosyal nedenlerdir. Çağdaş demokrasi anlayışına göre çağdaş toplumlarda artık insanların fakir cahil özürlü genç yaşlı kadın ya da erkek olmaları onların haklarını kullanmalarını engellememektedir. Bu nedenle bedensel veya zihinsel özürlüleri olanların sorumluluğu teorik olarak sadece ailelerine ve yardımseverlere değil topluma ve ülke yönetimlerine düşmektedir (Bilgin 1999)
Diğer taraftan bir ülkenin kalkınmışlığı ve sosyal açıdan gelişmişliğini belirlemede aranan ölçütlerden biri olarak artık sadece demir çelik üretimi ve eğitime ayrılan paylar olmayıp hastalara özürlülere ve yaşlılara yapılan yardım ve verilen hizmetler ile özürlülerin istihdam oranları önemli ölçütlerden biri olarak değerlendirilmektedir (Sarpener 1971)
Ayrıca özürlülerin istihdamında özürlülerin sergiledikleri genel davranışları da sosyal nedenler içinde sıralamak mümkündür. Bu davranışlar özürlülerin çalıştırılmasına ilişkin yapılmış bir araştırmanın sonuçlarına göre şu şekildedir (Barrett 1964)
-Özürlüler sürekli çalışırlar,
-Özürlüler işlerini savsaklamazlar,
-Özürlüler daha güvenilir elemanlardır,
-Özürlüler işlerini daha çabuk kavrarlar,
-Özürlüler işe ve işyerlerine daha sadıktırlar,
-Özürlüler işlerine saatinde gelip giderler,
-Özürlüler diğerlerinden daha bilinçlidirler,
-Özürlüler işlerini kolay kolay bırakmazlar,
-Özürlüler diğerlerinden daha gayretlidirler,
-Özürlüler en az diğerleri kadar verimlidirler,
-Özürlüler diğerlerinden daha iyi huyludurlar.
Tüm bu açıklamaların genel çerçevesine baktığımızda günümüz devletlerinin çağdaş uygulamalarının sosyal devlet ve hukuk devleti anlayışı içinde yapıldığı zaman özürlülere ilişkin sorunların başında gelen istihdamın da rahatlıkla çözüme kavuşturabilmek mümkündür (Bilgin 1999)
Genellikle toplumlar özürlüleri üretken olmayan bu nedenle de ailesi ya da devlet tarafından özel bir bakıma muhtaç olan bireyler olarak gördükleri için çoğunlukla onlara acıma duygusuyla yaklaşılması söz konusudur (ILO 1984) Bu acıma duygusu özürlünün özrünün ön plana çıkartırken sahip olduğu yetenek ve becerilerinin de ikinci plana atılmasına neden olmaktadır. Bu nedenle toplum içinde daha çok yer almaları gerekmektedir (Bilgin 1999)
Özürlüler yöneticilerin gözünde genellikle hukuki bir zorunluluk ya da özel bir nedenleri olmadıkça çalıştırma eğiliminde olmadıkları kişilerdir. Çünkü onlara göre özürlüler çoğunlukla deneyimsizdirler; kariyer ve mesleki eğitim açısından da işe uygun değillerdir. Bu yüzden diğer işsizlere göre şansları daha azdır (ILO 1984) Bu konuda yapılmış bir araştırmaya göre yöneticiler özürlü eleman çalıştırmama nedenlerini şu şekilde dile getirmişlerdir (Barret 1964)
-Özürlüler çokça mazeret izni alırlar,
-Özürlüler düzgün ve iyi çalışmazlar,
-Özürlüler kazalara daha çok neden olurlar,
-Özürlüler çabuk kızar ve alıngan olurlar,
-Özürlülere ceza uygulaması daha zordur,
-Özürlülerin yükselme imkanları sınırlıdır,
-Özürlüler diğer çalışanları olumsuz etkiler,
-Özürlülerin duygusal sorunları daha çok olur,
-Özürlüler halkla ilişkiler açısından iyi izlenim bırakmazlar,
-Özürlülerin hareket yeteneklerindeki sınırlılık işyerlerinde özel düzenlemeleri gerektirir,
-Öncelikle emek piyasasında emek arzı özürlü çalıştırmayı gerektirmeyecek kadar çoktur.
Özürlülerin istihdam açısından başarılı olamayacaklarına ilişkin bu yanlış düşünce toplum kesimleri arasında öncelikle işveren konumundaki yöneticilerin sahip olduğu bir düşüncedir. Oysa yapılmış araştırmalar göstermektedir ki özürlüler de diğer toplum üyeleri kadar iş başarısını göstermekte işteki davranış ve girişimleri en az diğer çalışanlar kadar güvenilir olmaktadır (Stone 1996)
Bu olumsuzluklar onların vasıflarına uygun olmayan daha geri ve önemsiz görevlerde çalıştırılarak ücret kayıplarına neden olmaktadır. Diğer çalışanlara tanınan eğitim ve meslek geliştirme imkanları onlardan esirgenmektedir (Çivi 2001)
Halen çalışmakta olan kişilerin özürlülerin gerek işe alınmalarında gerekse çalışmaya başladıktan sonraki tutumları da önemli olmaktadır. Çünkü kendileri ile aynı hak ve yetkilere sahip olması gereken çalışan özürlülere karşı diğer çalışanların tutum ve davranışları farklılık göstermektedir. Yapılan araştırmalardan çıkan sonuçlara göre özürlülerin çalıştıkları ortamlarda bulunan diğer çalışanlar birimlerinde çalışan özürlülere ilişkin olarak şunları ifade etmektedir (ILO 1985)
- Özürlüler genel çalışma temposunu düşürmektedirler,
- Diğer personel acıma duygusu ile özürlülere yardım etmek zorunda kalmaktadır,
- Sürekli hasta olan özürlülerden hastalık kapma olasılığı bulunmaktadır,
Diğer taraftan işsizliğin yaygın olduğu ortamlarda sağlıklı kişiler dururken özürlülerin istihdam edilmelerinin doğru olmayacağı gibi yanlış bir düşüncenin varlığı da gerek çalışanlarca gerekse çalışmaya aday olan sağlam kişilerce rahatlıkla kabul görmektedir. Oysa toplum sağlıklı üyeleriyle ve özürlüleri ile bir bütündür ve tüm üyelerine sahip çıkılmalıdır (Özmen 1997)
Özürlüler genellikle aileleri ya da devlet tarafından korunmaktadırlar. Bu korunma özellikle özürlünün ailesi tarafından daha iyi yapıldığı için özürlü belli bir yaşa gelinceye kadar çalışma hayatına atılma isteği ortaya çıkmayabilmektedir. Ancak bu korunma bir süre sonra özürlülerin kendilerini yetersiz veya gereksiz görerek toplumdan soyutlanmaya neden olabilmektedir. Hatta bu durum işsiz kalma ya da arkadaş edinememe durumlarında intihara kadar gidebilmektedir. Bu nedenle uzun bir süreç ve bazı zorluklar da içerse özürlünün çalışma hayatına atılması ya da gelir getirici çeşitli işlerin sorumluluğunu alması özürlülerin sadece ekonomik açıdan bağımsız kalmasını değil bunun yanı sıra sosyal ve psikolojik olarak da özürlülere büyük yararları dokunmaktadır (Bilgin 1999)
Çoğu işveren yasal zorunluluklar nedeniyle işe aldığı özürlünün iş yerinde ne yapabileceği konusunda bir bilgisi yoktur ve bu doğrultuda bir hazırlık da yapmamaktadır. Gerek yasal zorlamalar nedeniyle gerekse başka “bilinen yollarla” işe giren bir özürlü öncelikle ön yargılı bir sorunla karşılaşmaktadır. “Sen ne iş yaparsın?” Bu soru özürlünün gerçekten ne iş yapabileceği konusundaki bilgisizliği yansıttığı gibi bir şey yapamayacağı yönündeki ön yargıları da yansıtmaktadır. Bu önyargılı yaklaşım genellikle iki şekilde sonuçlanmaktadır. Birincisi özürlüden bir iş/verimlilik beklentisi olmadan “çok ayak altında dolaşma da hiçbir şey yapmasan da olur” tavrıdır. Bu yaklaşımın uçta fakat hiç de azımsanamayacak sıklıkta rastlanan örneği “istersen ücretini alıp iş yerine de gelmeyebilirsin” tavrıdır. Ama özürlü bu iki yaklaşımı da kabul etmez “hayır ben çalışmak istiyorum üretmek istiyorum topluma üreterek katkıda bulunmak istiyorum kendim için bir şeyler yapmak istiyorum” derse bunları gerçekleştirmeye elverişli bir iş ortamı yaratılması yeteneklerine hatta eğitimine uyan bir işte çalıştırılması konularında ciddi sorunlarla karşılaşır (Karataş 2001)
Sonuç olarak engelli bireyler istihdam problemleriyle karşı karşıyadırlar. Bu ulusal ekonominin ifadesinde insan kaynaklarının kaybolması anlamına gelmektedir. Görüldüğü gibi engelli bireylerin istihdamına çok çeşitli faktörler etki etmektedir. Engelli bireylerin istihdamı ile ilgili yasal düzenlemelere gidilmiş olmasına karşın engelli bireyler arasında işsizlik oranı oldukça yüksektir. Bu konuda yasalardaki kavram kargaşası tek başına etkili olmamakta işverenlerin engelli bireylerin işe alınmasına ve birlikte çalışmalarına yönelik olumsuz tutumları ve önyargıları da bu bireylerin işgücüne katılmalarına önemli ölçüde etkili olmaktadır (Özmen 1997)
Ülkemizde özürlülerin istihdamı konusunda öncelikle özürlülerin ve ailelerinin bilinçlendirilmesi daha sonra da devlet ve gönüllü kuruluşlar aracılığı ile işverenlerin istihdam için özürlülerinde uygun aday olarak görmelerini sağlamak gerekir. Bunun için bütün özür gruplarının da mesleki rehabilitasyon ve mesleki eğitime çok düzenli ve planlı bir biçimde önem verilmelidir (Bilgin 1999)
İş yerlerinde özürlülere yönelik ön yargıların değişmesinde işverenlerin özürlüye bakışının değişmesi onları verimli ve yeteneklerini ortaya çıkarıcı tedbirleri almaları bilgi beceri üretkenliklerini teşvik ve takdir etmeleri gerekir. Ancak işverenler özürlülerin iş verimliliğinin nasıl sağlanabileceğini bilemedikleri gibi onlara nasıl yaklaşım sergileyecekleri konularında da bilgi eksiklikleri bulunmaktadır.
Aşağıdaki bilgiler işverenlerin özürlülerle daha etkin ve verimli çalışabileceklerini göstermesi bakımından yararlı olması temenni edilmektedir.
Bu yazı Employing People with Learning Disabilities’den derleme yapılarak öğrenme yetersizliği olan bireylerle çalışan ve çalışmak isteyen işverenlere yardımcı olması için hazırlanmıştır.
Amacımız özürlülerle çalışırken önyargıların değil gerçeklerin temel alınmasıdır.
1 İŞE KABUL;
İşverenler özürlüleri işe alma ve birlikte çalışmada belli özür türlerini tercih etmelerinde özürlü bireylere verilecek olan işin özelliklerinin de etkili olduğunu belirtmektedir. İşverenlerin belli özür gruplarını işe almayı tercih etmelerinde etkili olan bireyin özrünün neden olabileceği işlevsel sınırlılıklar ve bu sınırlılıkların bireyin çalışma performansı ve niteliğine yansımasıdır.
Özürlülerin işe girmeleri için onlara fırsat verilmesi bir halkın sorumluluğu kadar işverenlerin de sorumluluğudur. Özürlüleri memnuniyetle kabul eden bir işveren toplumsal sorumluluklarını yerine getirmenin yanı sıra topluma pozitif etkiler veren süreçlerinde oluşumunu sağlar.
İş İlanları;
Eğer iş için ilan verilecek ise işverene yarar sağlayacak bilgilerin açık olması ve bu bilgilerin doğru olarak işverene dönmesi önemlidir. Bu açıklık aynı zamanda iş için başvuran özürlülerin kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı olur. Örneğin ilanlarda açıkça belirtilen “Biz özürlülerinde başvurularını memnuniyetle kabul ediyoruz” ifadesi özürlülerin tereddütlerini giderir. Her ne kadar ilanlar alışılmış yollarla verilmekte ise de özürlüler bu ilanlara ulaşamayabilirler. Eğer özürlüler tarafından bu ilanların daha iyi bir şekilde görülmesi isteniyorsa şunlar yapılabilir.
-Bölgenizde bulunan özürlülerle ilgili (Dernek Gönüllü Birlikler vb.) organizasyonlara bu ilanlar bırakılabilir (Böyle organizasyonları telefon rehberinden veya İnternet sayfalarından bulabilirsiniz)
- Özürlülere yönelik yayın yapan gazete veya dergilere iş ilanları verilebilir.
- İlanlar özürlülerle ilgili yerel hizmet kuruluşlarına bırakılabilir. Örneğin rehabilitasyon merkezleri özürlülere yönelik açılan kurslar iş okulları belediyelerdeki özürlü hizmet birimleri vb.gibi.
- Kariyer danışma merkezlerine bildirilebilir.
- İstihdamla ilgili kuruluşa bildirilir.
İstihdam Destek Kuruluşlarının Yaklaşımları;
İstihdam destek kuruluşları sıklıkla şirketlere özürlü bir kişinin istihdamını isteyip istemediklerini araştırıp sormalıdır. İşverenler özürlüyü kabul ederken onun özelliklerini akıl sağlığını verimli olup olamayacağını merak ederler. İşverenler ise iş aldıkları bir özürlünün daha iyi hale gelmesi için onu desteklemeli bilgilendirmeli iş verimi yüksek bir çalışan olması sağlanmalıdır. Eğer çalışanların kurs alması gerekiyorsa bu özürlü çalışanları da kapsamalıdır.
İş Başvuru Formları;
Özellikle öğrenme yetersizliği olan bireylerin iş başvuru formları onlara uygun olmalıdır. Başvuru formlarının uygun olması ayrımcılık yapılmasını da engelleyecektir. İş başvuru formlarının öğrenme yetersizliği olan bireylere uygun düzenlemelerin yapılmaması durumunda formu herhangi biri özürlü adına doldurabilmelidir.
Öğrenme yetersizliği olan veya az gören bireyler için başvuru formları büyük harfli yazılmalı basit ve anlaşılır olmalıdır. Gerektiğinde başvurular bant doldurularak da yapılabilmelidir. (Yurtdışındaki bazı işverenler adayların telefonla veya doldurdukları teyp kasetlerini kabul etmektedir)
İşverenler öğrenme yetersizliği olan bireyler için uygun formatta bir başvuru formu hazırlayarak yardımcı olabilirler. Başvuru formlarındaki özürlülere uygun düzenlemeler işverenlerin görevidir. İşverenler herhangi bir ayrımcılık yapmaksızın hazırladıkları öğrenme yetersizliği ve az gören bireylere uygun olarak düzenledikleri bir başvuru formu iş başvurusu için gelen özürlülerin endişelerini azaltacaktır.
Kısa Görüşmeler ve Mülakat;
Öğrenme yetersizliği olan bireylerle yapılan mülakatlar (görüşmeler) da mülakatı yapan kişinin çok iyi iletişim becerisine sahip olması gerekir.
Bir mülakatçının öğrenme yetersizliği olan bir bireyin yeteneklerini ortaya çıkarabilmesi için aşağıdaki öneriler dikkate alınmalıdır.
- Anlatım açık olmalıdır.
- Bilinen kelimeler kullanmalı jargon kelimeler kullanılmamalıdır.
- Cümleler kısa kullanılmalıdır.
- Mülakat özürlülere güven vermeli öğrenme yetersizliği olanların anlayamayacağı farklı sorular sorulmamalıdır.
- Somut tecrübelerle ilgili sorular sorulmalıdır. Örneğin “kafede sen ne iş yaptın?” gibi.
- Mecazlar kullanmaktan kaçınmalıdır. Örneğin “biz burada rüzgar gibi çalışırız” gibi mecazi anlamlı cümleler kullanılmamalı.
- Karmaşık sorular sorulmamalıdır. Örneğin “şimdiye kadarki en büyük başarın nedir?” yerine “önceki işinde veya okulda iken en iyi neyi yapardın? ” gibi sorular sorulmalıdır.
- Kuramsal sorular sorulmamalıdır. Örneğin “eğer fotokopi makinesi bozulsaydı sen ne yapardın?” sorusunun şu şekilde sorulması daha iyidir “eski işinde çalışırken fotokopi makinesi bozuldu mu? Fotokopi makinesi bozuk iken sen ne yaptın?”
- Eğer soruları anlayamadığı görülürse başka yolları deneyerek sorulara cevap aranmalıdır.
- Mülakatta öğrenme yetersizliği olan bireylere çok zaman tanınmalıdır.
- Mülakatta öğrenme yetersizliği olan bireylere destek vermesi için bir kişinin yardımına izin verilebilir. Bu kişi mülakat süresinde özürlü bireye daha fazla güven verebilir.
- Mülakat sırasında destek veren yardımcı farklı ifadeli bir sorunun özürlü tarafından anlaşılmasına yardımcı olur. Mülakatçı öğrenme yetersizliği olan bir bireyin ne tür zorluklarla karşılaştığı hakkında bilgi sahibi olmalıdır.
- Mülakatta sorular başvuran özürlü aday sorulur. Destek veren yardımcıya sorulmaz.
Grup Mülakatları;
Zaman zaman işverenler kısa görüşme etkinlikleri ve değerlendirmeler için grup mülakatları yapabilirler. Öğrenme yetersizliği olan bireyler basit anlaşılır bir dile veya tekrarlara ihtiyaç duyabilirler. Bu işe kabul edilme süreçlerindeki makul durumlar olarak kabul edilmelidir.
Uygulamalı Test ve Değerlendirmeler;
Pratik uygulama yöntemleri öğrenme yetersizliği olan bireyler için çok uygundur. Bu yöntemler onlara bir iş sahibi olabilmenin farklı bir yönünü görmesini sağlar. Bazen işe başvuran adaylar iş ortamının dışında da denenebilirler onlara bu şans verilmelidir. Eğer işe uygunsa çalışma ortamında izlenebilirler. Doğrudan çalıştırma yerine deneme çalıştırmaları öğrenme yetersizliği olan bireylerde daha iyi sonuçlar alınabileceğini göstermektedir.
İş Tecrübesi;
Bir istihdam destek kuruluşu veya diğer organizasyonlar bir insanı denemek için işe yerleştirebilirler.
Bu durum işverenlerin özürlüler hakkında üst düzeyde güven ve tecrübe oluşmasını sağlar. İşverenin onları çalışırken görmeleri özürlülerin iş yaparken hissettiklerini anlamalarını da sağlar ve onlara ödeyecekleri ücret konusunda yol gösterici olabilir.
İşe Kabul; Kontrol Listesi;
- Özürlülerin iş ilanlarını kolayca görebilmelerini ve anlayabilmelerini sağlamak işverenlerin görevleridir.
- İşverenler istihdam destek kuruluşlarının yaklaşımlarına olumlu yanıt verilmelidir.
- İşverenler yerel kaynakları kullanarak özürlülerin öğretim ve eğitimleri güçlendirilmelidir.
- İşverenlerin ilanlarında personel bilgileri ve başvuru şartları özürlülerin kolayca anlayabilecek şekilde olmalıdır.
- Özürlülerin standart biçimde olmayan başvuruları da kabul edilmelidir.
- Özürlülerin başvuruları potansiyel adaylar olarak samimi bir şekilde kabul edilmelidir.
- İşin yapılmasında çok gerekli değilse özürlünün tecrübe veya niteliklerini sormaktan kaçınılmalıdır.
- İşverenin değerlendirme yöntemleri özürlü bireylerin yeteneklerini ortaya çıkarmaya uygun olmalıdır.
- Görüşmelerde özürlülerle iletişim ip uçlarının nasıl sağlanılacağının bilinmesi yararlı olacaktır.
- İşverenler işe başvuru işlemlerinde ve işe alımlarda baştan sona kadar özürlülere ayrımcılık yapmamalı özürlü organizasyonları veya destek kuruluşlarından gerektiğinde eğitim yardımı alınmalıdır.