Engellilerin De-Politize Edilmesi

DÜŞ GEZGİNİ

Üye
Üye
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
240
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Kaba bir hesapla nufusun yaklaşık %10'u engellilerden oluşmakta. Yine basit bir hesaplamaya göre meclisteki her 10 vekilden birinin engelli olması gerekmektedir. Bugünki duruma bakılırsa mecliste tek engelli vekil Lokman Ayva var. Onun dışında başka bir vekil bulunmamakta.

Bu veriler ışığında şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye'de engelliler bir şekilde depolitize (siyasetten uzaklaştırıkma, uzak tutulma) edilmiş durumda.
De-Politize edilmek, siyasetten uzaklaştırılmak hiç bir karar mekanizmasında yer alamamak topluma yön veren kanun ve yasalar üzerinde söz sahibi olamamak anlamına geliyor.
Demokrasi sadece seçme hakkına sahip olup, her seçimde oy kullanmak anlamına gelmez. Tam anlamıyla demokratik bir yapıdan bahsedebilmek için o ülkede yaşayan her kesimin seçme hakkına sahip olduğu gibi "seçilme" hakkınada sahip olması gerekmektedir. Görünürde engelli bir vatandaşın seçilme hakkını engelleyen bir kanun, yasa bulunmamakta fakat temsil noktasında ki eşitsizlik görünür olmayan bir siyasi uzaklaştırmanın olduğunu göstermekte.

Örneğin, kadınlar nufusun yarısını oluşturuyor ama mecliste onlarında sayısı çok az. Onlarda bir şekilde de-politize edilmiş durumda. Onları de-politize eden en büyük etmen erkek egemen bir yapıda kendilerine fırsat tanınmaması. Onlarında önlerinde kanuni bir engel bulunmamakta fakat toplumsal baskılar bir şekilde reel politakanın içinde olmalarını engellemiş durumda.

Pekiya biz engellerin reel politakanın içinde olmayışının nedenleri nedir acaba?
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Apolitize (siyasetten arınma , uzak durma) olmamız desem. :)
Televole kültürüyle yetişen 80 sonrası nesil siyasetle arasındaki bağları iyice koparmış durumda. Hoş onun öncesinde de (özelde) engelliler aktif siyasetin içinde değildiya. 80 sonrası a-politik tutum bu işin iyice tuzu biberi oldu. Şöyle yada böyle engellilerin bir şekilde mutlaka karar mekanizmaları içinde olması gerekmekte. Bunu siyaset yoluyla yada STK yoluyla yapmalıyız. Ve malasef bu iki seçenekte şu an etkisiz eleman konumunda.
 
F

Fırtına

Guest
Peki ya biz engellerin reel politakanın içinde olmayışının nedenleri nedir acaba?

sakat oluşumuz olmasın.......?!
nede olsa ''kurallara uymayan siyah civciviz..'' sakat'lığımızdan dolayı ''kural'' ları bozuyoruz.. biz, insanların kurmuş olduğu ''kural'' lara uygun değiliz..!!! engelimizden dolayı bankalarda bile göz zevkine hitab etmiyor ve çalıştırılmıyor isek; siyasette olamayışımızı pek yadırgamamamız gerek..!!!

kurallara uygun olmayan siyah civcivin hikayesi;

bir şenlikte gösterilen "balyoz" adlı kısa yugoslav filmini hatırlıyor musunuz?

hani bir 'civciv fabrikası'nı anlatan..?

"çağdaş" (!) yöntemlerle her gün binlerce civciv üreten bir işletmeyi gösterir bize film.. üzerinden binlerce civcivin geçtiği geniş bir bant'ın iki yanında "kapo"ları andıran seçici kadınlar durur ve "sağlam" civcivleri ayırırlar.. "bozuk" sakat ve ölü civcivler bantta bırakılır ve az ileride yumurta kabuklarıyla karışık olarak bir büyük varile dökülürler.. bantın üzerinde sapsarı, birer küçük ışık yumağı gibi yavrular, yaşamak için titreyerek seçilmeyi beklerler..

birden bir kara civciv görünür aralarında.. sapasağlamdır ama "kurala uygun değil"

acımasız bir el iterek bant üzerinde bırakır onu.. yürüyen bant, civcivi uçuruma götürmektedir.. geriye doğru hızla koşar civciv.. kurtulmak için.. eller yeniden iter onu..

"sen kuralları bozuyorsun.. git..." bu umutsuz çaba, küçük civciv yumurta kabukları ile birlikte varile düşünceye kadar sürer.. sonra üstüne, düzenli aralıklarla işleyen bir balyoz iner.. varilde çok yer kaplamasın diye..

filmin sonu umutsuz değil.. avluda, arabalara yüklenmek için bekletilen varillerden birinde kimsenin farketmediği bir kıpırtı.. kara civciv, yumurta kabuklarının arasından başını çıkarır.. atlar varilden ve güneşe uzanan aydınlık bir yolda koşmaya başlar..

düş mü gerçek mi, kimbilir..?!
 

DÜŞ GEZGİNİ

Üye
Üye
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
240
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Güzel bir anektot anlatmışınız Fırtına.
Normalin dışında olmak veya normal dışı algılanmak herzaman itici gelmiştir insan oğluna. İşe birde bu açıdan bakmak yararlı olacaktır. Çoğunluk kendi gibi olmayan kendi düzenlerini bozacak grupları her alanda bir şekilde ekarte ediyor. Dillendirilmese bile ben egemenlerin zihinlerinin altında bir engelli fobisi olduğu kanaatindeyim.
 
F

Fırtına

Guest
Çoğunluk kendi gibi olmayan kendi düzenlerini bozacak grupları her alanda bir şekilde ekarte ediyor.

ben buna güçlülerin güçsüzleri ezmesi/istememesi/hor görmesi diyorum..
engelli/engelsiz arasında bir fark gözetmek gerekirse; engelliler güçlü, engelsizler güçsüz olarak tanımlanıyor.. (bana göre..)

Dillendirilmese bile ben egemenlerin zihinlerinin altında bir engelli fobisi olduğu kanaatindeyim.

ben zaten bu kanaatteyim.. dillendirmiyorlar ama engelsizlerde engelli fobi si var..

fobi ne demek?

''gerçekte korku yaratmayacak bir objeye, aktiviteye veya duruma karşı aşırı korku duyma ve kaçınma davranışında bulunmaya fobi denir.. fobik kişiler belli bir durum, nesne veya aktivite ile karşılaştığında aşırı anksiyete duyar..''

yıllardır bunun farkında değil miyiz..?! engelsizler bizden korkuyor, kaçıyor (!) neden..?! bizler özürlüyüz.. kimimizin kolu/bacağı eksik.. kimimiz kör/sağır.. kimimiz felçli.. kimimiz spastik (her yanımız her an hareket halinde.. insanların çok ilgisini çekiyor.. hatta spastik özürlümüsün diye çok dalga geçilir spastik arkadaşlarımızla..) vs vs yaaa...........kurallara uygun olmayan civciv olarak gelmişiz dünyaya..!!! gerçekte korkulacak insanlar değiliz ama korkuyorlar işte..!!!
 
Tekerlekli Sandalye
Üst