Engellilerin Engellerini Anlamak

DÜŞ GEZGİNİ

Üye
Üye
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
240
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Bir dağ yamacındasınız veya güzel olarak tabir ettiğiniz herhangi bir yerde. Her yer yeşillik, mera. Papatyalar kelebekler olabildiğine özgür birbirleriyle dans ediyorlar. Birkaç çocuk oradan oraya koşuşturuyorlar ağaçların altında. Kuş sesleri, bahar kokusu, hayvanların ve hatta bitkilerin neşesi almış her yeri. Siz bunları görüyorsunuz, duyuyorsunuz, kokluyorsunuz içinizde bir yerlerinizde, içinizde hissedebiliyorsunuz. Bu hislerin verdiği mutluluk, ya da başka portrelerdeki mutsuzluktur sizin hayatla bağınız. Siz! Görebilen, duyabilen, rahatça konuşabilen, yürüyebilen, koşabilen insanlar.

engellileri_anlamak.JPG


Sınırsız hareket kabiliyetine sahip engelsiz bir yaşamınız var. Engelsiz insanlar… Engellenmeyi patronunuzun arttırmadığı maaş ya da ailenizin izin vermediği hafta sonu gezisine gidememek olarak görürsünüz, bilirsiniz. Hiçbir zaman bir binaya girerken karşılaşacağınız otuz santimetrelik bir basamağı dert etmemişsinizdir hayatınız boyunca. Ya da bir kırlangıcın görüntüsü merak etmemişsinizdir ölesiye. Yüksek sesle bağırarak ağzınızdan kelimelerin umarsızca saçıldığı bir kavga özlemi duymamışsınızdır. Engelli bir insan olmanın nasıl bir şey olduğu anlaşılmadığından dolayı, özellikle de Türkiye’deki sosyal zorlukları hakkında büyük bir kitlenin ufak da olsa bir kaygı beslemediği ortadadır. Öyle ki bırakın hayat içindeki zorlukları, engelli bir insana karşı kullanılan tabirler bile basmakalıp, düşüncesiz ve aşağılayıcıdır. Söyleyen insanın ses tonundan vurgusundan bile anlaşılmaktadır bu. Ülkemiz insanlarının alaycı tavrıyla kelimeye yükledikleri anlamlarla alaşağı edilir başta engelliler. “sakat, kör, özürlü, deli, vs..” Sorun tabirlerde, otobüslerde, metrolarda, basamaklarda, merdivenlerde değil. Sorun tam olarak engelsiz insanların kafasındaki engeldedir. Kastım zihinsel, görsel, ya da işitsel bir engel değildir. Umursamazlık da bir engeldir, düşüncesizlik de.. Hatta sizin tabirinizle söylemek gerekirse; özürlülüktür, sakatlıktır. Gece uyanıp tuvalete gitmeye çalışan bir insan ışığı açmaya üşendiği için, karanlıkta ilerler ya... El yordamıyla bulmaya çalışır kapı kolunu, duvarlara çarpa çarpa ilerler. Bu bile ne kadar zordur. Düşünsenize, ya da bir anlık en azından hayal etmeye çalışın öyle yaşamak zorunda olduğunuzu; Hem bu kez üşengeçlikten değil, Kaderden dolayı böyle olduğunu..

Engelli insanları anlamak; onların engellerini kusur olarak görüp, engelsizler olarak hayatı onlar için daha yaşanası bir yer haline getirmeye çalışmak değildir. Maalesef birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’deki engelliler için de böyle düşünülür. Aksine engellerle yaşamak bir çok insanın yapabileceği bir şey değildir. Engelliler kaderlerine rağmen yaşamayı daha çok hisseden insanlardır. Saygı duyulası insanlardır. Kendiniz gözü kapalı 20 saniye duramazken, bu insanlar hayat boyu bu durumlarıyla gülebilirler, ağlayabilirler, aşık olabilirler.

Siz oturduğunuz yerde en fazla 2 saatte sıkılırken engelliler hayatlarını bir sandalyede geçirmek zorundadırlar. Biraz düşünseniz çoğunuzun hissettiği gibi acınası değil, saygı duyulası insanlar olduğunu anlayacaksınızdır. İşte tüm mesele buradadır. Anlamalısınız. Birisi engelli bir insanın hissettiklerini anlarsa, ona bakış açısı değişir. Dediğim gibi saygısı artar. Birisin gözünüzde saygınlık kazanması o kişiyi daha çok önemsemenize yol açar. Önemsediğimiz insanlar için de bir şeyler yapmak zorunda hissederiz kendimizi. Bundan sonrası kolaydır zaten, binalardaki, metrolardaki, otobüslerdeki basamaklar, vs.. bir şekilde hallolur. Çünkü dediğim gibi önemsediğinizi insanlar içindir bunlar. Sadece kafamızdaki engeli kaldırarak yapabiliriz bunları “biraz anlayış” hepsi bu..

Türk insanı genelde sağlığının değerini kaybedince anlar. Ya bir yakınımızın başına gelmesi gerekir ya da kendimizin. Anlayabilmemiz için niye böyle bir şey olmasını bekleyelim ki? Kimse siz “engelsiz” insanlardan çok bir şey istemiyor. Bakın, acıyarak değil normal bir birey gibi bakın, düşünün ki o zorluklarla siz karşılaşsaydınız o acıyarak baktığınız insan gibi orda gülebilecek, durabilecek miydiniz?
 
Tekerlekli Sandalye
Üst