Engellilerin önceliği de yeni anayasa

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Gürsoy Erol engelli vatandaşların sıkıntılarına aşina. Önünde duran en önemli sorun da özürlü raporları. Yalnız öncelik yeni anayasanın: “Çok önemli bir seçim bu. Sivil anayasayı yapmamız lazım. Halkın bize bir teveccühü var ama 367’nin üstü olursa bunu daha kolay yapabiliriz.”



Tam da gazete ilanlarında bahsedildiği gibi, engelli vatandaşların da hayalleri vardı. Hem de bir türlü gerçeğe dönüşmeyen cinsten. Bir gün ne olduysa oldu, önce Ayşe Hanım’ın gözünün nuru okula başladı. Bunun onların hayatındaki karşılığı tarifsiz bir ‘şey’di. Düşünsenize, çocuğu artık sürahiden su koyup rahatça içebiliyor, renkleri birbiriyle eşleştiriyor, biraz da meyveleri tanıyordu. Tıpkı komşu çocukları gibi sırt çantasını alıp okul yoluna koyuluyordu sabahları. Yıllarca bunun ezikliğini bir pencere ardında sessizce yaşayan annesi, bugün yüreğine sığmayan heyecanını bize nasıl tarif edebilirdi ki?

Yusuf Amca, hayatı boyunca kıt kanaat geçinmiş, iki yakası bir araya gelmeden de elden ayaktan düşmüştü. Ona bakacak tek bir kişi vardı: Hiç evlenmemiş, 40 yaşındaki kızı. Hayat şartları bu kadar ağırken, Melek Hanım ona mı bakacaktı, yoksa evin geçimini mi sağlayacaktı? Ki derme çatma yapılmış, iki odalı, yıkılmak üzere olan evlerine 200 lira da kira veriyorlardı. Tüm sebepler sükût etmişken, evlerine her ay 600 lira girmeye başladı. Ne Yusuf Amca yabancı ellere terk edildi ne de kızı çalışmak zorunda kaldı. Sahi insan babasını bilmediği bir yere bırakıp bitimsiz bir vicdan azabıyla nasıl yaşardı ki?

Aslında ne bir annenin özürlü evladını umutsuzluğa kapılıp tecrit etmesine ne de elden ayaktan düşen, bakıma muhtaç birinin çaresizliğine yabancıyız toplum olarak. Ama elimizden gelenler de kısıtlı, malum. Sizin, bizim yapamadıklarımızı yapacak, karşılık beklemeyecek birine ihtiyaç vardı yıllardır. Geç de olsa birileri çıkıp (Adalet ve Kalkınma Partisi) bunu yaptı. Gönül, bunun bir seçim malzemesi yapılmamasından yanaydı elbette. Ama başka bir siyasi parti, çocuklara dağıttığı bir kutu sütü afişlere kadar taşıyınca ‘Emek verdiler, yaralara merhem sardılar, anlatacaklar tabii’ noktasına geldik…

AK Parti hükümetinin iş başına gelmesinin ardından engelli vatandaşların maddi-manevi yükü hafifledi, hayat standartları yükseldi. Eğitim alabilecek düzeydeki tüm engelliler Türkiye’nin neresinde olursa olsun özel rehabilitasyon merkezlerinden ücretsiz faydalanmaya başladı. Bunun karşılığında Milli Eğitim Bakanlığı her bir çocuk için rehabilitasyon merkezine 500 TL ödedi. Maddi imkânı bulunmayan, bakıma muhtaç kişilere birinci derecede akrabalarından biri bakması koşuluyla her ay 600 TL evde bakım ücreti verildi. Hastaya bakacak kimse yoksa devlet 1200 TL vererek vatandaşı ‘özel bakım merkezlerine’ yerleştirdi. Bu çok önemli uygulama, engelli çocuk sahibi her anne-babanın kâbusu hâline gelen ‘Biz ölünce çocuğumuza ne olacak?’ sorusuna da cevap oldu. Aynı kapsama her yaştaki engelliler de dâhil edildi. 52 maddelik Özürlüler Kanunu, engelli bireylerin eğitim, sağlık, çalışma, sosyal güvenlik ve toplumsal hayata uyum gibi temel sorun alanlarında ayrıntılı düzenlemeler gerçekleştirdi. Tüm kamu kurum ve kuruluşlarına ait resmî yapılar, yol, kaldırım, yaya geçidi, park ve spor alanları gibi umuma açık birimler ile toplu taşıma araçlarının (7 yıl içinde) özürlülere uygun hâle getirilmesi karara bağlandı. Bunlar gibi onlarca yenilik engelli vatandaşların omuzlarındaki yükü biraz olsun hafifletmek içindi...

İcraatların ardında engellileri temsil eden sivil toplum örgütleri, AK Parti teşkilatı, Özürlüler Koordinasyon Merkezleri ve bu işe gönül vermiş milletvekilleri vardı. Görme engelli milletvekili Lokman Ayva’nın yanında, özürlüler kanunu hazırlanırken işin mutfağında canla başla çalışmış Gürsoy Erol da vardı. Erol, iki dönem aradan sonra tekrar İstanbul 1. Bölge 9. sıradan aday. Aynı zamanda AK Parti Kurucular Kurulu üyesi de olan Erol’a yeni dönemde AK Parti’nin engelliler için neler yapacağını sorduk.



Başbakan il başkanımızdı

Oldukça heyecansız geçen seçim yarışını izlerken, Gürsoy Erol’la görüştük, tanıştık. Kendisi günde 12-13 saat mahalle mahalle dolaşarak vatandaşla tanışıyor, AK Parti’nin icraatlarını anlatıyor ve yeni dönemde nelerin değişeceğine değiniyor. Akşamları katıldığı ev sohbetlerinde de yine sıkıntıları dinliyor, tek tek not alıyor. Oldukça yorgun gözükse de bıkmadan, usanmadan heyecanla çalıştığını anlatıyor. Elektronik mühendisi Gürsoy, 1985’ten beri siyasetin içinde. Başbakan Erdoğan’la Refah Partisi döneminden bu yana yakın arkadaş: “1985’te Refah Partisi Kadıköy İlçe Başkan Yardımcılığına başladım. İki dönem devam etti. İki kez de ilçe başkanlığı yaptım. O zamanlar il başkanımız Başbakan’dı.”

Erol, siyasetin her kademesinde yer almış biri. Fakat engellilere karşı hassasiyet kazanmasının ardında 1995’te Bursa civarında geçirdiği bir trafik kazası var. Omuriliği tahrip olur. Bir yılı aşkın süre hastanede kalır. Fizik tedavi, özel egzersizler ve ailesinin desteğiyle tekrar hayata döner. ‘AK Parti, engellilere neler vadediyor?’ sorusunu şöye cevaplıyor: “2005-2012 geçiş sürecinde tüm şehirler engelli vatandaşlara uygun hâle getirilecekti. Bu konuda İstanbul’da bayağı bir yol alındı ama Anadolu çok iyi değil. Bir senede bunların tamamlanması zor. Ama bir duyarlılık var ve yeni binalar engellilere uygun. Yönetmelik açısından fazla sıkıntımız yok. Eski yapıların dönüştürülmesi sorun. Yavaş ilerliyor. Ama tüm şehirleri engellilere uygun hâle getireceğiz.”



Rapor sıkıntısı çözülecek

Geçen dönem engellilere yeni bir özürlüler kanunu vadeden AK Parti, artık dezavantajlı vatandaşlara bu yasayı ayrıntısıyla öğretmeyi hedefliyor. Bunun için sivil toplum örgütlerinden yardım isteyecek, Özürlüler Koordinasyon Merkezleri’ni harekete geçirecek ve hatta kısa, bilgilendirici filmlerin TRT’de yayımlanmasını sağlanacak. Çünkü 2005’te çıkan yasa engelli vatandaşları hayatın her alanında rahatlatmayı amaçlamışken aileler daha çok maddi konulara odaklı. Herhangi bir sorun yaşadığında haklarını nasıl arayacaklarını, kime, hangi durumda şikâyetçi olacaklarını bilmiyorlar. Bu yüzden de mağduriyetleri azalmıyor. Tabii benzer bir bilinçlenme çalışması toplum üzerinde de yürütülmek isteniyor. Ki, engellilere ‘öteki’ denmesin, sosyal hayatın dışına itilmesinler.

Engellilerle ilgili önemli sıkıntıların başında da ‘raporlama’ var. Devletin engelli vatandaşlara tanıdığı imkânlardan yararlanabilmek için en az yüzde 40 özürlü olmak gerekiyor. Fakat raporlama esnasında AB kriterleri baz alındığı için daha önce yüzde 40-50 oranında özürlü kabul edilen vatandaş, yeni sistemle (kriterlerde değişiklik oldu) özürlülük oranı yüzde 40’ın altına düşüyor. Böylece vatandaş daha önce elde ettiği haklarını yitiriyor. Ya da malulen emekli olacak kişi özürlü raporunu alıyor, Ankara’ya gidiyor, SGK heyeti toplanıyor, rapora ve şahsa bakıp geri çeviriyor ya da özür oranını yüzde 30’a indirip ‘emekli olamazsın’ diyor. Bu ve benzer olaylar her hafta onlarca kez yaşanıyor.

Muhtemel çözüm yolunu Gürsoy Erol şöyle açıklıyor: “Bu konuda Sağlık Bakanlığı Özürlüler İdaresi Başkanlığı ya da SGK ile sıkı bir görüşme yapacağız. Kriterler nedir, nerede aksaklıklar var, kim, neden yanlış yorumluyor bunları? Hekimdir, doğru kararı veriyordur ama ben öyle insanlar gördüm ki geri çevrilmiş ama çok hasta. Öylelerini de var ki malulen emekli olduktan sonra ayağa kalkmış, canlanmış. Daha reel ölçüler koymamız lazım. Geçenlerde bir vatandaş geldi. Bana yüzde 10 özür raporu veriyorlar deyip itiraz ediyor. Şükret, ne güzel dedim. Hafif ayağı aksıyor arkadaşın. Bu sefer iş başvurusu yapıyor, iş yeri ‘özürlüsün alamam seni’ diyor. En önemli sıkıntımız raporlama.”

Erol, AK Parti’nin tüm politikalarının halkın istek, ihtiyaç ve şikâyetlerine göre şekillendiğini anlatıyor. Engellilerin yeni hükümetten neler istediğine gelince… Devlet, 600 liralık yardımı, aylık geliri kişi başına 380 liranın altındaki ailelere veriyor. Ama engelli çocuğu bulunan ya da evde yakınına bakan memur ya da bir yerde SGK’lı şekilde çalışan vatandaşlar da var. Fakat kazancının yeterli gelmediğini anlatıp aynı yardımdan faydalanmak istiyor. ‘Bu mümkün mü?’ diye soruyoruz. Ersoy’un cevabı az da olsa umut verici: “Bunu Maliye Bakanlığı ile ayrıntılı şekilde konuşmamız gerekiyor. Ama Başbakan’ın da bu mağduriyetin giderilmesine yönelik resmî olmayan bir açıklaması var. Bu bir söz, vaat değil.”

Tekerlekli sandalyesiyle oradan oraya koşturan Gürsoy Erol, öncelikle tüm milletin vekili olduğunu; fakat kendi yaşadığı sıkıntılardan da yola çıkarak engellilerin problemlerini hassasiyetle, canla başla çözmeye çalışacağını söylüyor. Yeni dönemde Meclis’te görev alacak Gürsoy’un son cümleleri ise oldukça manidar: “Çok önemli bir seçim bu. Sivil anayasayı yapmamız lazım. Geçtiğimiz dönemlerde yaşadığımız sıkıntılar ortada. Halkın bize bir teveccühü var ama 367’nin üstü olursa bunu daha kolay yapabiliriz. Herkesin ‘1 oy 1 oydur’ diyerek çalışmasını rica ediyoruz. Eğer kendilerini, maddi-manevi, 9 yıl öncesinden daha iyi hissediyorlarsa bunu yapsınlar. Hepimiz çocuklarımıza hayırla yâd edilecek güzel bir ülke bırakalım.”



Engelli haklarının gelişimi Revize edilenler: Özürlü aylığı 24 TL iken 954 TL oldu. BAĞ-KUR’lular erken emeklilik hakkından faydalanamazken, artık kendi hesabına çalışanlar da emekli olabiliyor. H sınıfı sürücü belgesi olanlar Özel Tüketim Vergisi muafiyetinden faydalanırken şimdi yüzde 90 ve üzeri engelli raporlular dâhil herkes bu haktan faydalanabiliyor. İndirimli seyahat imkânı sadece demiryolunda ve yüzde 20 iken artık yüzde 90 ve üzeri engelliler ile refakatçilerine ücretsiz. Engelli işçi istihdam oranı kamuda yüzde 3 iken yüzde 4’e çıktı. Engelli öğretmenler atanmazken şimdi hiçbiri açıkta değil. Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ödenen aylıklar 330.62 TL seviyesine yükseldi. İlk kez yapılanlar: Türk Hava Yolları’ndan faydalanan engellilere iç hatlarda yüzde 25, dış hatlarda yüzde 40 indirim. Şehirler arası ulaşımda yüzde 40 ve üzeri engellilere yüzde 30 indirimli olarak seyahat etme imkanı. Bakıma muhtaç engelli çocuğu olan annelere erken emeklilik fırsatı. Başarılı engelli sporculara aylık bağlandı. Özürlüler emlak vergisinden muaf tutuldu. Dezavantajlılara özel ürün ve bilgisayar programlarından katmadeğer vergisi alınmıyor. Kamuda memur olarak çalışan engellilerin kendi mesleklerini yapmalarının önü açıldı, gerek duydukları araç gereç temin edildi. Konut sahibi engelliler binalarında ihtiyaç duydukları değişiklikleri diğer pay sahipleri istemese de yaptırma hakkı kazandı. Ülkemizin bir işaret dili oluşturuldu ve bu alanda çok sayıda tercüman yetiştirildi. Özel eğitim alanların ihtiyaç duyduğu eğitim materyali ve araç-gereç karşılandı. Evinden çıkamayacak durumdaki engellilere evde eğitim hizmeti sunuldu. Özel eğitimden faydalanan engellilerin servis ücretleri ve yemek giderleri devlet tarafından karşılandı. Yüksek öğrenim kurumlarında engelli danışma merkezleri ve engelli konseyleri kurularak engellilerin yüksek öğrenimden daha etkin faydalanmalarının önü açıldı. Engellilere ayrımcılık suç olarak ceza kanununa girdi. Görme engellilerin imzaları geçerli hale geldi, noterlerde yaşanan sıkıntılar giderildi.



Engelli vatandaşlar

sandıklarına taşınacak



Yüksek Seçim Kurulu (YSK) engelli vatandaşların oy kullanmasını kolaylaştıracak herhangi bir icraat yine yapmadı. Onlarca aksaklık bir yana; 12 Haziran’da isteyen vatandaşlar oy kullanacakları yere taşınacak. Ayrıntıları Gürsoy Erol anlatıyor: “İlçe teşkilatlarımızdaki arkadaşlar ile Özürlüler Koordinasyon Merkezlerindeki görevliler, mahalle başkanlarından dezavantajlı vatandaşların isim ve adreslerini alıyor, onlarla görüşüyor. Hepsi tek tek teşkilattaki arkadaşların araçlarıyla taşınacak. Seçmenin hangi siyasi görüşten olduğunun önemi yok. Her vatandaş, AK Parti ilçe teşkilatlarına başvurup bu gönüllü hizmetinden faydalanabilir.”

Bu kanun maddelerini muhakkak elinizde bulundurun!



Bundan önceki dönemlerde engelli vatandaşlar oy kullanma esnasında birçok sıkıntı yaşadı. Mesela, görme engelli biri eşi ya da akrabasıyla kabine girmesi gerekirken sandık başkanları buna izin vermedi ve kendileri refakat etti. Yatalak ya da fiziksel engelli vatandaşların sandıklarının alt katlara indirilmemesi de ciddi tartışmalara sebep oldu. Hâlbuki kanunlar işletilse hiçbir mağduriyet yaşanmayacaktı. Dolayısıyla engelli vatandaşların herhangi bir sorunla karşılaştığı takdirde kendi haklarını anlatan kanun maddelerini ellerinde bulundurması çok elzem. Ancak böyle sandık başkanlarının ‘şahsi kararları’na bir dur diyebilirler.

Sandık kurullarının görev ve yetkilerini gösteren genelge: Sandığın Konulacağı Yerin Belli Edilmesi: Madde 9- Özürlü seçmenlerin kayıtlı olduğu sandıklar, bunların rahatlıkla oy kullanmalarını sağlamak amacıyla binaların uygun yerlerine konulur. Sandıklar, okul (özel okullar ve özel dershaneler dâhil) avlusu veya salonların elverişli kısımları gibi geniş ve umumi yerlere konulur. Açık yerlerde saçağı, sahanlığı, sundurması bulunan yerler üstün tutulur. Kışla, karargâh, ordugâh gibi askerî bina ve tesisler ile karakollara ve parti binalarına, muhtarlık odalarına, camilere ve diğer ibadethanelere sandık konulamaz. (298 S.K. 74) Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde ilçe seçim kurulu başkanı ile birlikte sandığın konulacağı yeri sandık kurulu başkanı tespit eder, bu tespitte cezaevi yönetiminin görüşü alınır.

Sandık Kurulu Önüne Alınmada Sıra: Madde 24- Oy verme günü sandık başına gelen seçmenler, sandık kurulu önüne kurul başkanı tarafından sıra ile birer birer alınır. Gebeler, hastalar ve özürlüler, bekletilmeden oylarını verir. Güvenlik görevlileri ve yaşlıların da bekletilmeden oy kullanmalarına izin verilir. Yaşlılar ile özürlülere yardım edenlerin de öncelikle oy kullanmalarına izin verilebilir. (298 S.K. 90, 93/2)

Özürlülerin Oy Kullanması: Madde 25- Görme özürlüler, felçliler, elleri eksik olanlar veya bu gibi bedenî aksaklıkları açıkça belli olanlar o seçim çevresi seçmeni olan ve o sırada sandık alanında bulunan akrabalarından birinin, akrabası yoksa herhangi bir seçmenin yardımı ile oylarını kullanabilirler. Bir seçmen, birden fazla özürlüye yardım edemez.

aksiyon
 
Tekerlekli Sandalye
Üst