Engellilerin Sorunları

Sağlık Teknikeri

Üye
Üye
Katılım
Haz 8, 2010
Mesajlar
1,076
Tepkime Puanı
23
Puanları
38
Giriş: Bu topik altında genel bilgi içermesi düşünülerek engellilerin karşılaştığı en belirgin sorunları topluyoruz.

Ulaşım, Fiziksel Çevre ve Konut

engellilervecinsellik.jpg


Engellilerin topluma katılmalarının önündeki en büyük engellerden biri de ulaşım, fiziksel çevre ve konut sorunudur. Engellilerin içinde yaşadıkları fiziksel çevre, sahip oldukları fiziksel işlev bozuklukları/yetersizlikleri ve bunun yol açtığı sınırlamalar yüzünden büyük önem taşımaktadır. Eğitim konusunda belirttiğimiz gibi, toplumu tasarlarken, bir toplum modeli ortaya koyarken, içinde yaşanılan fiziksel çevreyi de o toplumun içinde yaşayan herkesi düşünerek tasarlamak gerekir. Yaşanılan konuttan tüm kamusal yaşam alanlarına, ve ulaşım araçlarına kadar tüm çevresel unsurların engellilerin özellikleri ve gereksinimleri dikkate alınarak tasarlanmadığı bir gerçektir. Yollar, kaldırımlar, kamu binaları, parklar ve bahçeler, okullar, içinde yaşanılan konutlar, ulaşım araçları ve bunun gibi daha bir çok fiziksel çevre unsuru, engellilerin topluma katılmasının önünde ciddi birer engel oluşturmaktadır. Böylece sahip olduğu engeli nedeniyle hareket yeteneği sınırlanmış insanların bu ve benzeri sebeplerle yaşadıkları sınırlama daha da pekişmektedir. Bunun anlamı Hareket yeteneği sınırlanan bireyin toplumsal yaşamdan dışlanmasıdır. Oysa bütün bunlar, engellilerin topluma katılmasını, toplumla bütünleşmesini kolaylaştıracak bir biçimde tasarlanabilir ve geliştirilebilir (9).

Standart Kuralların eşit katılım için hedef seçtiği alanlardan ilki "ulaşılabilme" (kural 5) konusudur. Bu anlamda fiziksel çevre koşullarının engellilerin yaşamını kolaylaştıracak şekilde düzenlenmesi, eşit katılım açısından yaşamsal değerde kabul edilmektedir. Fiziksel çevrenin yapılandırılmasında sorumlu kişi ve kuruluşların engelli kişiler konusunda bilgili, bilinçli ve duyarlı davranmaları sağlanmalıdır. Bu amaçla fiziksel çevrenin tasarlanması ve yapılandırılması süreçlerinde engellilerin, ailelerinin ve örgütlerinin katılımı konusu büyük önem taşımaktadır.

Rehabilitasyon:
Rehabilitasyon ve araç-gereç gereksiniminin yeterince karşılanamaması da engellilerin toplumla bütünleştirilmesinin önündeki en büyük engellerden birisidir. Bilindiği gibi rehabilitasyon çok genel olarak, yitirilen bir yeteneğin yeniden kazandırılması, yerine başka bir yeteneğin 'ikame edilmesi" (1; 7) demektir. Her hangi bir sebeple engelli hale gelen birey önceden var olan işini artık yapamıyorsa ya o işi yapabilmek için "yeniden yeteneklendirilmesi = rehabilite edilmesi" gerekmektedir ya da bu İşi yapmak artık olanaklı değilse, yapabileceği yeni bir iş için beceri kazanması (eğitilmesi) gerekmektedir. Böyle bir rehabilitasyon sürecinden geçmemiş olan birey, topluma ve içinde yaşadığı aileye yük olmaktan kurtulamayacaktır. Engellilerin engelleriyle bağlantılı bir eğitim ve rehabilitasyon olanağından yararlanması, onları toplumsal yaşamla bütünleştiren en önemli etkendir. Oysa bu gün, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre az çok fark etse de, engellilerin ezici bir çoğunluğu bu olanaklardan yararlanamamaktadır.

Standart kurallara göre (Kural 3) engelliler için geliştirilecek rehabilitasyon programlarına katılım konusunda da eşitlik ilkesi en önemli rehber durumundadır. Programlar engellilerin, ailelerinin ve örgütlenmelerinin katılımı ile geliştirilmeli; nitelik ve nicelik yönden engellilerin gereksinimlerini karşılayacak yeterlikte olmasına özen gösterilmelidir. Eşitlik ilkesi gereği, birden çok özürü bulunanlar ihmal edilmemelidir. Rehabilitasyon programının kapsamında eğitim, danışmanlık, bireysel kapasitenin arttırılması, değerlendirme, rehberlik gibi konular yer almaktadır. Hedef kitlesi ise engellilerin yanı sıra aileleri, ilgili kuruluşların çalışanları, toplum, ilgili meslek elemanları ve medya yer almaktadır.

Uygulanan rehabilitasyon programlarının değerlendirilmesinde engellilerin, ailelerinin ve örgütlerinin görüşlerine Önem verilmelidir.

Ayrıca her engel kümesinde yer alan bireylerin gereksinim duydukları kimi araç gereçler vardır ki bunlar engelliler için son derece önemlidir, yaşamlarının adeta bir parçası gibidir. Bu araç gereçler engellinin hareket yeteneğini artırıcı özelliklere sahiptir. Bu da toplumla daha çok bütünleşme demektir. Yoksulluk ve işsizliğin en yaygın olduğu toplumsal kesimin engelliler olduğu düşünülürse, özellikle sosyal güvenlik ve sosyal refah hizmetlerinin yetersiz olduğu ülkelerde engellinin bu tip araç gereçlere kolaylıkla ulaşması beklenemez. Az Önce verilen örnekte olduğu gibi belirli oranda görme engeli olan bir insanın bir gözlük desteği ile bu sorununu çözülecekse ya da yürüme güçlüğü çeken bir insana sağladığınız bir araçla (bir koltuk değneği veya tekerlekli sandalye ile) onun hayatı önemli ölçüde kolaylaşacaksa, böylece engelli karşı karşıya olduğu sınırlanmanın, kısıtlılığın dışına çıkabilecekse, bu onun İçin vazgeçilmez bir şeydir. Bu sağlanamadığında engellinin topluma katılmasının önünde ciddi bir engel oluşmuş demektir.

Engellilerin onurlu bir yaşam sürebilmeleri için kendi kendilerine yeten bireyler olmalarının önemine değinilmişti. Bu bağlamda kamusal yardımlardan yararlanmak konusunda tam bir eşitlik olmalıdır. Engellilere gereksinim duydukları araçlar, ücretsiz ya da çok ucuza verilmelidir. Engellilerin gereksinim duydukları özel araçların geliştirilmesi konusunda AR-GE araştırmalarının desteklenmesi, araçların üretimi ve ithalinde kolaylıklar sağlanması gerekir. En önemlisi engellilerin bu araçlara kolaylıkla, ulaşabilir olması sağlanmalıdır. Bu araçların üretimi ve dağıtımında tüm engel kümelerinin ve her engelli bireyin gereksinimleri özel olarak dikkate alınmalıdır. Engellilerin yaşamlarını kolaylaştırmak üzere tasarlanmış bu araçlar, onların toplumsal yaşama katılmalarını maksimize edecektir.

Engellinin Aile Yaşamı / Özel Yaşamı


Topluma katılma, toplumla bütünleşme konusunda bir başka güçlük de, engellinin aile yaşamı / öze! yaşamıyla ilgili olarak ortaya çıkmaktadır. Fiziksel işlevlerindeki bozulma ya da bazı eksiklikler nedeniyle engellinin hareket yeteneği sınırlanınca, bu, onun özel yaşamına da bazı kısıtlamalar getirmektedir. Hatta sosyal hizmet kurumlarda sürekli bakım ve koruma altında olan engelliler için adeta özel yaşam yok denebilecek kadar azdır. Engelliye ait bir mekanın yokluğu ve kimi etkinliklerin (cinsel yaşam gibi) yasaklanması (13) gibi pek çok sınırlama özel yaşamı ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca engellilerin evlenmeleri ve aile kurmaları da diğer insanlara oranla daha güçtür; bu da onların toplumla bütünleşmelerini önemli ölçüde engellemektedir (2).

Gerek aile ortamında gerekse kurum yaşamında olsun, engelliler, özel bakım ve gereksinim kümesi oldukları için ya da başka zorlayıcı sebeplerle daha çok ihmal istismar kurbanı olmaktadırlar.

Standart Kurallara göre devletler (Kural 9) engellilerin aile yaşamına tam olarak katılmalarını desteklemek durumundadır. Her konuda olduğu gibi bu konuda da ayrımcı uygulamalar olmaması için çaba harcanması gerekmektedir. Evlilik, aile yaşamı ve cinsellik gibi konularda engellilere yönelik olumsuz önyargıların değiştirilmesi gerekmektedir.

İstihdam Sorunu


Engellilerin toplumla bütünleşmesinin önündeki en önemli engel ise istihdam sorunudur. Çalışmanın gerek bireysel gerekse toplumsal refahın sağlanmasındaki önemi tartışmasız benimsenmektedir. Çalışmayı Özendirmenin hem bireysel hem de toplumsal açıdan sayısız; yararı olduğu söylenebilir. Öte yandan çağdaş anlayışın bir gereği olarak "çalışmak ve işsizlikten korunmak" bir insan hakkı olarak da değerlendirilmektedir (11; 8; 6).

İşsizlik ve çalışma yaşamından kaynaklanan sorunlar, engellileri kuşatan sorunlar arasında, adeta diğer sorunların da temeli konumunda olan, bir diğer söyleyişle doğrudan doğruya diğer sorunları doğuran ya da bu sorunların daha şiddetle yaşanmasına neden olacak etkilerde bulunan bir özelliğe sahiptir.

Her insanın yapabileceği bir iş vardır ve engelliler de fiziksel ve ruhsal işlevlerinde bir bozulma ya da eksiklik olsa bile, onların bu niteliklerini dikkate alan uygun bir eğitim ve rehabilitasyondan geçirildikleri zaman çalışabilirler, üretime katılabilirler. Çalışmanın, kültürün önemli bir parçası sayıldığı toplumlarda, herkes gibi engelliler de çalışmaya/üretmeye isteklidirler (10).

İşsizlik, çok yönlü neden ve sonuçlara sahip bir olgudur. Bu sorunu, yalnız engellilerin değil tüm insanların gündeminde bir sorun olmaktan çıkarmak kuşkusuz en büyük amaç olmalıdır.

Genel olarak engellilerin istihdamı ile bağlantılı yaşanan sorunları beş noktada ele almak olanaklıdır (5):

1- Bunlardan ilki ülkemizde, henüz engellileri de gözeten sistemli bir iş analizi ve meslek tanımlaması çalışmasının yapılmamış olmasıdır. Bu gün engellilerin, sahip oldukları engelden kaynaklanan özellikleri ve nitelikleri de dikkate alınarak, hangi işlerde çalışabilecekleri konusunda, elde ciddi bir araştırma, bir çalışma bulunmamaktadır. Engelliler çok sayıda işte, kendi kendilerine yaptıkları girişimlerle çalışma deneyimleri yaratmaktadırlar. Oysa gelişmiş ülkelerde iş analizleri, meslek tanımları son derece önemlidir. Engelliler hangi işleri yapabilir? Bu iş, bu meslek hangi eğitim sürecinden geçildikten sonra yapılabilir? Bu eğitim sürecinin özellikleri ve aşamaları nelerdir?... Bütün bunların ayrıntılarının belirlenmesi gerekir. İş piyasası, eğer belirli niteliklerle donatılmış bir iş gücüne gereksinme duymuyorsa, iş gücünü, bu niteliklerle donatmayı sürdürmek, bir yandan boşa giden emek ve para, diğer yandan da bu niteliklere sahip işgücünün işsizliğine kapı aralamaktır. Yani, her insanı olduğu gibi, engellileri de iş piyasasının özellikleri ve gereksinimleri doğrultusunda eğitmek, özellik kazandırmak ve iş piyasasına hazırlamak gerekir.

2- Engellilerin istihdamını güçleştiren sayısız neden arasında eğitim ve rehabilitasyon konusundaki yetersizlikler büyük yer tutmaktadır Bu gün ülkemizde ne yazık ki engelliler için yeterli eğitim ve rehabilitasyon (mesleki eğitim ve rehabilitasyon dahil) merkezi bulunmamaktadır.

3- İçinde bulunduğumuz iktisadi yapının, engellileri de içerecek bir şekilde düzenlenmemiş olması, işverenlerin engellileri çalıştırmak konusundaki çekingenlikleri ve önyargıları da istihdamın önündeki engeller arasındadır. Bazı işler vardır ki engelliler bunları gerçekten diğer insanlardan daha iyi yapabilmektedir, bunlar kanıtlanmıştır. Toplum bu konuda bilinçli değildir. Bu bilinç olmadığı için de özellikle, işveren kesimi, "acaba yapabilirler mi" kaygısı içerisinde hareket etmektedirler. İşe alınan engellinin o iş ortamında başarılı olabilmesi, üretken olabilmesi için de işyerinde bazı düzenlemeler yapılmalı, önlemler alınmalıdır. Bunlar yapılmadığı zaman da çalışan engellinin işe yaramadığı, üretken olamadığı gibi bir kanaatin oluşmasına kapı aralanmakta; bu da henüz istihdam edilemeyen insanların önüne yeni engeller çıkarmaktadır (12; 15; 10).

4- Bir başka güçlük de engelli istihdamını kolaylaştırmada kullanılan araçların yeterince geliştirilmemiş olması ve uygulanmamasıdır. Dünyanın her yerinde engellilerin, istihdamı ile ilgili bazı kolaylaştırıcı yollar aranmakta ve uygulanmaktadır.

Örneğin, kota rejimi başka koşullarda istihdamında güçlük bulunan nüfus kesimleri için kullanılır. Ülkemizde işyerlerinde 1475 sayılı İş Kanunu gereğince %3 oranında engelli istihdamını zorunlu kılan yasal düzenleme vardır. Ayrıca bu uygulama (istihdamda pozitif ayrımcılık) eski hükümlüler, korunmaya muhtaç gençler ve terörle mücadele sırasında yitirilen kamu görevlilerinin yakınları için de uygulanmaktadır. Bunun dışında korunmalı iş yerleri uygulaması vardır. Zaman zaman bu uygulama eleştiri alsa da, halen bazı engelli kümeleri (örneğin ağır zihinsel engelliler) için özellikle önerilmekte ve kullanılmaktadır. Seçilmiş iş yöntemi, bazı işlerin yalnızca engelliler tarafından yapılması (örneğin santral işletmenliğini yalnız görme engelliler tarafından yapılması gibi) için onlara tahsis edilmesidir. Değişik esnek çalışma biçimlerinin (evde çalışma, evde üretim, yarım zamanlı çalışma v.s.) engelliler için özellikle kullanılması da olanaklıdır.

5- Engellilerin istihdamla bağlantılı sorunları istihdam gerçekleştikten sonra da ortaya çıkmakta ve iş yaşamı içinde de sürmektedir. Bu aşamada engelliler sahip oldukları kişisel özellikleri ve nitelikleri ile bağlantılı pek çok sorunla karşılaşmaktadırlar. Bunlar, olumsuz iş ve işyeri koşullarından tutun da, çalıştığı işte karşılaştığı sosyal güvenlik sorunları, yetersiz ücret, işinde ilerleyememe, erken emeklilik gibi sayısız sorunları içeren geniş bir alana yayılmaktadır (10).

Standart Kurallar (Kural 7), istihdam konusunda engelliler aleyhine var olan düzenleme ve uygulamaların kaldırılarak engellilerin istihdamını kolaylaştırmayı öngörmektedir. Engellilerin çalışacağı ortamların onların gereksinimlerini karşılayacak şekilde tasarlanıp yapılması, engellilerin istihdamını kolaylaştıracak teknolojik gelişmenin desteklenmesi, istihdama uygun eğitim verilmesi Standart Kurallarda altı çizilen diğer konular arasındadır. Ayrıca, engellilerin çalışması yönünde, toplumdaki önyargıları giderici çalışmalar ve engellilerin istihdamı konusunda kamu ve özel sektör sorumluluğu özellikle vurgulanmaktadır.

Bu gün gelinen noktada, engelli istihdamının görünümü genel olarak şudur: Sorun bir yanıyla çok uzun süredir yaşanan, müzminleşerek yapısal bir özellik kazanan, genel işsizlik sorununun bir parçasıdır. Bir yanı ile kendine Özgü özellikler taşımaktadır. Genel işsizlik sorununun bir parçası olarak getirilecek çözüm arayışları bu gerçeği de gözetmek zorundadır. Kendine özgü yanları da özgün çözüm arayışlarını zorunlu kılmaktadır. Bu gün ülkemizde engelli iş gücü arasında işsizlik oranının tam olarak ne olduğu bilinmemektedir. Buna karşın bu oranın %99'lar dolayında olduğu ifade edilmektedir. Bu oran gerçeği yaklaşık ifade ediyor bile olsa, sorunun boyutlarını sergilemeye yeterli görünmektedir. Bu nedenle, kendine özgü yanlarıyla engelli sorunlarının en önemli boyutlarından birini oluşturan engellilerin istihdamı sorunu, sosyal politikanın odağında yer alarak en kısa sürede çözüme kavuşturulmayı beklemektedir.

Engellilerin çalışması ve işsizlikten korunması konusu bir yandan uluslararası belgelerde bir yandan da başta Anayasa olmak üzere ulusal mevzuatımızda gereğince işlenmiştir. Bu yönde, ortaya çıkacak hukuksal düzenleme gereksinimini karşılayacak yeni çalışmalar elbette ihmal edilmemelidir. Ancak bu alandaki asıl sorun toplumsal anlayıştan, uygulamadaki tutarsızlıklardan kaynaklanmaktadır. Bu gün ülkemizde engelliler işsiz kalmanın ezikliği içindedirler. Üretken ve yaratıcı çalışma, insanca ve onurlu bir yaşam sürdürebilmenin ön koşuludur. Bu yüzden engelli bireyin de topluma uyumunda, toplumla bütünleşmesinde bir işe sahip olması büyük önem taşır.
 

Sağlık Teknikeri

Üye
Üye
Katılım
Haz 8, 2010
Mesajlar
1,076
Tepkime Puanı
23
Puanları
38
Yapılan istatistiklere göre ülkemizde 8.5 milyon engelli yaşamaktadır. Bu da toplumun yüzde 10’unu aşmaktadır. Yani potansiyel bir güç olan özürlüler, örgütsüzlükleri yüzünden bu güçlerini hiçbir zaman kullanamadılar.

Engellilerin de oylarını alarak yönetime gelen yerel yöneticiler, sanki o yerleşim yerinde hiç engelli yaşamıyormuş gibi kaldırımları sağlam insanların bile zor çıktığı yükseklikte yapmaktalar. Sadece sorun kaldırımlar mı? Bırakın asansörü, korkuluğu bile olmayan merdivenler… Klozeti olmayan tuvaletler…

Hiç düşündünüz mü, koltuk değnekli ya da tekerlekli sandalyeyle sokağa çıkan bir insanın tuvaleti geldiğinde bu gereksinimini nasıl karşılayacağını? N’olur birkaç saniye olsun düşünün… Kendinizi o koltuk değnekli insanın yerine koyun; tek ayağınızı havaya kaldırarak tuvalete oturur gibi yapın. Lütfen bunu sert bir zeminde denemeyin. Tek ayaklı bir insanın tuvalete oturması için mutlaka klozet gerekiyor. Ama nedense hiçbir belediye sokağa çıkma cesaretini gösteren engellileri düşünerek genel tuvaletlerin bir odasına klozet koymaz.

Ben yaşamımı sürdürdüğüm Bilecik İli’ne bağlı Yenipazar İlçe’sinde bir kampanya başlattım ve bunu sitemizin yanı sıra Bilecik’te yayımlanan yerel gazetelerde de duyurdum. Kampanyanın adı: HER GENEL TUVALETE BİR KLOZET kampanyasıydı. Yenipazar’da Belediye Başkanı İbrahim DEĞİRMENCİ, kampanya başlamadan çok evvel engellileri düşünerek zaten genel tuvaletlere klozet yaptırmıştı. Sadece Bilecik’te bir adet klozetli genel tuvaletimiz oldu. Maliyeti o kadar çok olmamasına karşın nedense diğer Belediye Başkanları bu kampanyayı desteklemediler.

Ülkemizde trafik terörünün yanı sıra diğer tehlikeler de her an herkesi engelli adayı yapmaktadır. Bu ülkede yaşayan herkes birer potansiyel engelli adayıdır. Bu nedenle engelli olmadan engelli gibi düşünerek seçeceğimiz yöneticilere, engellilere uygun dizayn edilmiş kaldırımlar, her genel tuvalete bir klozet konulması gibi mutlak olması gerekenleri yapmayı kabul etmeleri koşuluyla oy verirsek daha uygun olmaz mı?
 

Sağlık Teknikeri

Üye
Üye
Katılım
Haz 8, 2010
Mesajlar
1,076
Tepkime Puanı
23
Puanları
38
ENGELLİLER ULAŞIMDA VE FİZİKSEL ÇEVREDE HANGİ SORUNLARI YAŞAMAKTADIR ?

Günümüzde engellerin yaşadığı en büyük sorunlardan biri ulaşımdaki zorluklardır.Özelliklede fiziksel çevredeki (yollar,kaldırımlar vb.) aşılması güç engellerdir.Bununla birlikte fiziksel çevrenin , engelli vatandaşlarımızın özellilerine ve gereksinimlerine göre tasarlanmadığı da bir gerçektir.Bugün sokağa çıkmak, kaldırımda hareket edebilmek gibi sınırlı aktiviteler için bile çok sayıda engel bulunması nedeniyle kentlerimizin büyük bölümü ve yapıların çoğu engelliler için erişilemez durumdadır. Sosyal hizmetler alanındaki sınırlamalar da fiziksel çevredeki olumsuzluklara eklendiğinde engeller artmakta, parklarda, sokaklarda, kısaca yaşam çevrelerimizde tek başına tekerlekli sandalye, yürüteç kullanan, beyaz bastonu ile yürüyen engelli bireylere çok az sayıda rastlanmaktadır. Yalnız bu gösterge bile engelli bireylerin toplumsal yaşama katılımının ne kadar kısıtlanmış olduğunu, bağımsız hareket edebilme olanaklarının ne ölçüde sınırlandırıldığını kanıtlamaktadır. Yapı ölçeğine gelindiğinde, engelli için bina giriş merdiveni ilk engeli oluşturmaktadır. Bina içinde ise iyi aydınlatılmamış gürültülü mekanlar, dar koridor ve kapılar, kullanılamayan tuvaletler, yarım kat bağlantılı asansörler vb. engellilerin hareketini büyük ölçüde kısıtlamaktadır.

Şimdi bu engelleri aşama aşama inceleyelim :

» Olması gerekenden çok dar, yüksek ve rampasız kaldırımlar.

» Bozuk yüzeyli yaya yolları.

» Uygun geçiş genişliğini kapatacak biçimde yerleştirilmiş şehir mobilyaları, (banklar, aydınlatma direkleri, posta ve çöp kutuları, telefon kulübeleri gibi)

»Taşıtların yaya kaldırımına park etmelerini önleyebilmek adına yapılan koruyucu engeller, (mantarlar, zincirli demirler gibi)

»Yaya yollarına gelişigüzel yerleştirilerek bu yolları kullanılamaz duruma getiren kaldırım işgalcileri, (satış büfeleri, bilet gişeleri, reklam panoları ve taksi durakları gibi)

» Standarda uygun ölçü ve nitelikte yapılmayan rampalar.

»Yanlış yere dikilen ağaçlar.

» Yaya geçitlerinde rampa, işaretleme, sesli sinyalizasyon vb, uygun düzenlemelerin bulunmaması.

» Güvenlik önlemleri alınmayan altyapı çalışmaları.

» Yetersiz genişlik ve yükseklikteki toplutaşıma araçları.

» Taşıtlarda basamak bulunması.

» Okunamayacak kadar küçük harflerle yazılmış otobüs-dolmuş isimleri.

» Dar kapılar.

» Toplutaşıma araçlarında koltukların uygun düzende yerleştirilmemesi.

» Bulunulan yerle ilgili bilginin görülmemesi ya da duyulmaması.

» Durak tasarımının ve yerinin uygun olmaması.

>> Engellilerin kullanımına uygun olmayan telefon ve telefon kabinleri.

>> Yeşil alanların ve spor alanlarının engellilerin de yaralanacağı biçimde düzenlenmemiş olmasıdır.
 

Sağlık Teknikeri

Üye
Üye
Katılım
Haz 8, 2010
Mesajlar
1,076
Tepkime Puanı
23
Puanları
38
Körlere Davranış



Bir görme özürlüye yardımcı olmak istiyorsanız aşağıda ki bilgileri edinmeli ve bunlar doğrultusunda hareket etmelisiniz.

* Yürürken siz onun değil, o sizin kolunuza girmelidir.

* Kaldırım kenarı veya merdiveni anlaması için yarım adım gerinizden gelmelidir.

* Merdiven inerken eğer varsa tırabzandan yararlanmak isteyebilir. (Kaldırım iniş ve çıkışlarında sürekli sözlü uyarılara gerek yoktur. O sizi yarım adım geriden izlediği için biraz yavaşlamanız yeterlidir.)

* Ona ismiyle hitap ediniz; aksi halde kiminle konuştuğunuzu anlamayabilir.

* Konuşurken görmek veya kör gibi kelimeleri kullanmaktan çekinmeyin ve yanından ayrılacağınızda sözlü olarak bildirin.

* Eğer size yol veya yön sorarsa, sözcüklerle kesin ve anlaşılır biçimde izah edin. El ile işaret etmenin veya göze hitaben yönlendirmelerde bulunmanın yararı yoktur.

* Görme özürlü birini uzaktan bağırarak yönlendirmeniz hem rahatsız edici hem de tehlikeli olabilir. Olanağınız varsa yardım etmek için yanına gidin.

* Duraklarda hangi otobüsün geldiğini öğrenmek isteyip istemediğini sorabilirsiniz. Sizin otobüsünüz daha önce geldiyse ayrılacağınızı mutlaka belirtin.

* Kapıları yarı açıöm bırakmayın; onunla daha önce bulunmadığı bir odaya girerseniz onu odanın ortasında yalnız bırakmayın, bir sandalye veya koltuğa kadar götürün.

* Yemekte et varsa kesmek için yardım isteyip istemediğini sorun; yemeklerin yerlerini ayrıntılı olarak tarif edin.

* Yatılı olarak evinize geldiğinde ona tuvaletin, gardırobun, pencerenin, prizin, elektrik düğmelerinin, yerlerini gösterin. Ayrıca ışıkların açık olup olmadığını bilmek isteyebilir.

* Eğer arzu ederseniz sizinle körlüğü hakkında konuşabilir ama bu eski bir hikayedir. Oysa sizin olduğu gibi bir görmeyenin de ilgilendiği birçok konu vardır.

Görme Özürlü Kimdir?

* Görme özürlü kişi, himayeye muhtaç, acınacak ve çaresiz bir insan değildir.

* Diğer insanlardan farklı, olağanüstü yetenekleri olan, başkalarının duyamadığı sesleri duyan mucizevi bir yaratık da değildir.

* Diğer insanların sahip olduğu olumlu ve olumsuz özelliklerin hepsi onda da mevcuttur. (Görme özürlüler arasında da başarılı-başarısız olanlar, bencil veya toplum çıkarlarını düşünen insanlarda bulunabilir.

* Görme özürlüde herkes gibi bir insandır. Farklı yazı sistemi ile o da aynı kitapları okur.

* Farklı metotlarla o da aynı bilgileri ve eğitimi alır.

* Diğerleriyle aynı okulları, iş yerlerini, caddeleri, eğlence yerlerini vs. paylaşır.

* Görme özürlü olmak diğer insanlardan farklı bir kişiliğe sahip olmak demek değildir
 

Sağlık Teknikeri

Üye
Üye
Katılım
Haz 8, 2010
Mesajlar
1,076
Tepkime Puanı
23
Puanları
38
İşitme Engellilerin Sorunları - İşitme Engellilerin Sorunları Rapor - İşitme Engellilerin Aileleri Derneği


• Ülkemizde sayıları 3 milyona yaklaşan işitme engelliler görünen hiçbir kusurları olmadığından en az dikkat çeken engel grubudur.

• Fakat eğitim ve bilinç gelişimi açısından en sorunlu grup olduğu bir gerçektir.

• İşitme engelliler için hayati önem taşıyan “3 E” Erken teşhis, Erken cihazlanma ve Erken eğitim ülkemizde gerektiği gibi uygulanmamaktadır.

• İşitme engeli geç teşhis edilen bebek, geç cihazlanmaktadır. Ve sesleri duyamadığından konuşma becerisi de gelişmemektedir. Halbuki işitme engelli olsun olmasın tüm bebekler ilk 6 ay aynı sesleri çıkartmaktadır.

• Cihazların kalitesiz ve yetersiz olması çocuğun duymasını zorlaştırmakta, analog cihazlar yüksek işitme kayıplılarda aşırı baş ağrısı yapmaktan başka hiçbir işe yaramamaktadır. Çocuklar bu cihazları takmak istememekte, çekmeceler kullanılmayan cihazlarla doludur.

• 7 yaşında okula giden çocuk erken eğitim almadığı için okuma-yazma öğrenememekte, lise çağına geldiğinde işitme engellilere yönelik liselerin olmayışından kaynaştırma meslek liselerine gitmekte, eğitim düzeyleri düşük olduğundan derslere uyum sağlayamamakta ve bir çoğu liseyi bitirememektedirler.

• OKS sınavlarında işitme engellilere hiçbir kolaylık sağlanmamaktadır. Kendilerini geliştirmiş işitme engelliler hiçbir şekilde meslek lisesi harici bir lisede okuma şansına sahip değildir.

• Meslek liselerinde işitme engellilere uygun görülen branşlar son derece kısıtlı olmaktadır. Çorapçı, makineci ve temizlikçiden başka bir işte çalışma şansı tanınmamaktadır. (Halbuki yurt dışındaki işitme engelliler avukat, doktor vs.. gibi her türlü branşta okuma şansına sahiptir.)

• ÖSS sınavlarında hiçbir kolaylık tanınmadığından Üniversiteye giden işitme engelli sayısı parmakla sayılacak kadar azdır.

YAŞANAN SORUNLAR

Cihaz sorunları:

1- Sosyal güvencesi olanlar (SSK, Emekli sandığı vs..) imkanlarını kullanarak cihaz alabilmektedir. Bu cihazlar açılan ihaleler sonucunda en düşük ücreti sunan firmalar tarafından dağıtılmaktadır. Hastalara verilen cihazlar son derece kalitesiz ve yetersizdir. Derneğimizi arayan aileler cihazların çok sık bozulduğundan, firmaların tamir için ücret istemelerinden, cihazlar analog olduğu için çok ses yaptığından çocuklarının bu cihazları takmak istemediklerinden ve çekmecelerin kullanılmayan cihazlarla dolu olmasından şikayet etmektedirler.
2- Cihazlar 7 senede bir değiştirilebildiğinden çocuklar bu verimsiz, bozuk, çalışmayan, senede 5 kere tamire giden cihazlara mahkum kalmaktadır.
3- 18 yaşını geçmiş (iş bulamadığından) çalışmayan işitme engelli gençler, babalarının SSK sından düşmekte ve SSK olmadığından cihazlarını yenileme şansı olmadıklarını belirtmişlerdir.
4- Kanunda (EK: resmi gazete) “sağlık kurulu raporuyla, her bir kulak için verilen işitme cihazı için kalıp ve 6 adet şarj edilebilir pil dahil en fazla 800 YTL ödenir” diye yazmasına rağmen cihaz için 279 YTL den fazla ödeme yapılmamaktadır.
5- Aileler çok sık biten pilleri almakta zorlanmaktadır.
6- Koklear implant aksesuarları son derece pahalıdır. Devlete 40.000 YTL ye mal olan bu ameliyat ailelerin aksesuarları ve pilleri alamadıklarından boşa harcanmış bir para durumuna düşmektedir.
7- Kaynaştırma ilkokul, lise ve üniversiteye devam eden işitme engellilerin FM sisteminden yararlanmaları gerekmektedir. FM sistemi işitme engelli okullarında bir ara dağıtılmıştır. Ama bu uygulama yanlıştır.
8- Özürlüler koordinasyonlarında aylar süren sıralar oluşmaktadır. Bu süreç içinde çocuk cihazsız kalmaya mahkum edilmektedir.
9- İşitme cihazlarının KDV si % 8 düşürülmüştür. Ama bu yetersizdir. ****

ÇÖZÜM

1- İşitme engellilerin ihaleyi kazanmış firmalardan cihaz almaya zorlanmaması gerekmektedir.
2- Aile devletin ödediği ücretin üstüne tüm imkanlarını zorlayarak para ekleyip çocuğun gerçek ihtiyacı, verim alabileceği cihazı alabilmesi gerekmektedir.
3- FM sistemi cihaza takılan bir alıcıdır. Bir verici de öğretmende olmalıdır. Böylece çocuk doğrudan öğretmenin sesini duyacaktır. Kaynaştırma okuluna giden çocuklar için son derece verimli olacak dersleri daha iyi anlamalarını sağlayacaktır. 2004 yılında konu ile ilgili Çalışma Bakanlığına dilekçe verilmiş ama hiçbir netice alınmamıştır.
4- SSK pil ücretlerini de ödemelidir.
5- Kanunda yazıldığı gibi kalıp ücretlerini aileler ödememelidir.
6- Sık bozulan cihazlar ücretsiz tamir edilmelidir.
7- Cihazı bozuk olan yeni cihaz almak için 7 sene beklememelidir.
8- 3 kere tamire giden cihaz değiştirilmelidir.
9- Kendi imkanları ile cihaz almak isteyenlerin % 8 KDV ödemeleri tamamen yanlıştır. İşitme cihazları lüks tüketim malzemesi değildir KDV olmamalıdır.****
10- 18 yaş üstündekilere iş bulunamıyorsa babasının SSK sından düşürülmemesi gerekmektedir.
11- “Onarım için bırakılan işitme cihazının yerine firma tarafından bakım süresince kullanılmak üzere yedek cihaz verilmelidir” diye Resmi gazetede yazılı olmasına rağmen böyle bir uygulamaya rastlanmamıştır.

Eğitim sorunları:

1- Erken eğitim sisteminin ülkemizde uygulanmaya başlaması gerekir.
2- Aile danışma merkezleri kurulmalıdır.
3- SHÇEK çalışanlarının işitme engelliler konusunda uzmanlaştırılması gerekmektedir.
4- Okul öncesi eğitim verecek öğretmenlerin yetiştirilmesi gerekmektedir.
5- Ram’larda görevli olanların işitme engelliler konusunda uzmanlaşmaları şarttır.
Şu anda yapıldığı gibi işitme engellilere zihinsel engelli raporu vermeleri derneğimiz tarafından kınanmaktadır.
6- İşitme engelliler meslek liseleri çoğaltılmalı, uygun eğitimler verilmeye başlanmalıdır
7- İşitme engelliler okullarında ve liselerde görsel materyaller kullanılmalıdır.
8- Meslek liselerinde özel sınıf açılmalıdır. (kanununda var ama uygulama yok) İşitme engelli öğrenci görsel derslere normal kaynaştırma sınıfında girmeli, diğer dersleri özel sınıfta görmelidir.
9- OKS ve ÖSS sınavlarında işitme engellilere tanınan YARIM SAATLİK EK SÜRE işitme engellilere yeterli değildir. Daha önce verdiğimiz dilekçelerde sadece bu maddenin (1.ci madde) uygulanmaya konması konunun ne kadar az önemsendiğinin göstergesidir.
1. OKS VE ÖSS sınavında ek zaman konması,
2. Bazı sorulardan (özel paragraf sorularından) muaf tutulması,
3. Bazı soruların görsel olarak (resimli, karikatürize edilerek koyu renkli) yazılarak sorulması
4. Sınav gözetmeninin işitme engelli çocuklarla çalışmış. Doğal sözel işitsel yöntemi ve işaret dilini kullanabilecek beceriye sahip tecrübeli öğretmenlerden seçilmesi,
5. Değerlendirmenin İşitme engelli bireyi tanıyan meslek elemanlarından oluşan özel bir komisyon tarafından değerlendirilmesi,
6. Değerlendirme yapılırken katsayıların farklı katsayılarla çarpılması.
7. İşitme engellilere özel kontenjan ayrılması
İş sorunları:

İşitme engelinin geç teşhis edilmesi,
Verimsiz cihazlarla yıllarını kaybetmeleri,
Erken eğitimin olmayışı,
Okullarda eğitimin yetersiz olması,
Öğrencilerin okuma-yazma öğrenemeden ilk okuldan mezun olmaları,
Okuyabilecekleri meslek liselerinin azlığı
Kaynaştırma liselerine eğitim eksikliğinden uyum sağlayamamaları
İşitme engellilerin üniversiteye gidemeyişleri
İş verenlerin (şimdi ben nasıl anlaşacağım düşüncesiyle) diğer engel gruplarını tercih etmeleri

SONUÇ:
İşitme engelliler görünen hiçbir kusurları olmamasına rağmen
İŞ BULAMAMAKTADIRLAR
 

Sağlık Teknikeri

Üye
Üye
Katılım
Haz 8, 2010
Mesajlar
1,076
Tepkime Puanı
23
Puanları
38
Bedensel engellilerin sorunları

Bedensel, zihinsel, sağır-dilsiz ve görmezler olmak üzere dört ana grupta toplanan engelliler, engelli olmayan bireyler gibi ekonomik ve sosyal açıdan birer tüketicidir
Bu gerçekten yola çıkarak, engelli tüketicinin ulaşım, iletişim, sağlık, istihdam vb konuların yanında tüketici olması nedeniyle tüketici hakları bakımından da hak ihlâline uğradığı gözlenmiş ve bugüne kadar yasalarda ve ticari ve idari uygulamalarda hiç değinilmeyen ve görmezden gelinen engellinin tüketicinin hakları konusunda gündem oluşturmak ve kamuoyu oluşturmak amacıyla "Engelli Tüketici’nin Hakları" projesi geliştirilmiş ve proje kapsamında ilk olarak konuyu tespit eden bu rapor hazırlanmıştır

yol haritası
Engelli yurttaşların sorunları konusunda geçmişten bugüne yapılan çalışmalar anımsandığında; gerek devletin ve gerekse konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarının yoğun bir mesai harcadığı, konunun gerektiği kadar olmasa bile sürekli olarak gündemde tutulduğu, devletin ilgili kurumlarının bu konuda örgütlenmeye çalıştığı tespit edilmektedir
Ancak bu konudaki tüm çalışmaların bugüne kadar engellinin yaşam standartları üzerinde yoğunlaştığı ve ayrıca bu alanda çalışma yapan sivil toplum kuruluşlarının beklenen ölçüde işbirliği içinde olmadıkları da tespitlerimiz arasındadır
Bu nedenle "engellinin tüketici hakları" kavramı, bir proje konusu olarak ele alınmış ve başlangıçta oluşturulacak bir komite çalışması sonucu oluşturulacak bir raporla konunun kamuoyu gündemine getirilmesi, akabinde bu alanda çalışma yapan sivil toplum örgütlerinin de katkısıyla nihai olarak "Engelli Tüketici Hakları Plâtformu" oluşturulması amaçlanmıştır
Komite, engelsiz, engelli ve engelli yakını olan kişilerden oluşturulmuş ve çalışmalara 2003/Mayıs ayında başlanmıştır Komite çalışması yaklaşık olarak üç ay kadar sürmüş, öncelikle tarama çalışması yapılarak engelli tüketici haklarına ilişkin ticari kuruluşların tutumu belirlenmiştir Yine ilgili mevzuat taranarak bu konudaki hukuk düzenlemeleri tespit edilmiştir
Öte yandan 13/15 Haziran 2003 tarihinde, İstanbul’da gerçekleştirilen Engelliler Sempozyumu’2003 toplantısında stand çalışması yapılarak engelsiz, engelli ve engelli yakını olan kişilerin engellinin tüketici hakları kavramına ilişkin düşünceleri ve yaklaşımlarının tespit edilmesine çalışılmıştır
Sonuç olarak çizilen yol haritasının ilk aşaması olarak bu rapor hazırlanmış ve konunun gündeme gelmesi amacıyla kamuoyuna açıklanmaktadır

kaç kişi engelli?
UNESCO ’nun yaptığı araştırmalar, ülkemiz nüfusunun %14 ’ünün engelli olduğunu göstermektedir Yaklaşık 10000000 kişinin engelli olduğu anlamına gelen bu oran, hayli yüksektir
Ancak bu kadar yüksek bir engelli nüfusunu, toplumun fark eetek etmediği sorusu, ne yazık ki, olumsuz olarak cevaplandırılmaktadır Gerek engellilerin kendilerini topluma yeterince fark ettirememeleri ve gerekse devlet mekânizmalarının, yani merkezi ve yerel yönetimlerin ve özel sektörün engelli topluluğuna duyarsız olması, ortada bir "fark etme-fark edilme" sorunu olduğunu göstermektedir
Ülkemizdeki bu sorun, dünyanın diğer ülkelerinde de yaşanmaktadır "Fark etme" sorununun aşılabilmesine yönelik olarak, Avrupa Birliği tarafından 2003 yılının Engelliler Yılı olarak kabul edilmiş olması, bunun önemli bir göstergesidir

engelliyi fark etmezsek, sorunu nasıl göreceğiz?
Engellinin toplum yaşamında yerini alması, onun topluma kazandırılması ile mümkün olup bunun için de engellinin fark edilmiş olması gereklidir Oysa ki, en başta ulaşım olmak üzere binaların ve yolların mimari yapısı, kamu alanlarının düzenleme biçimi, çevre koşulları, sağlık, istihdam, eğitim gibi nedenlerle engellinin fark edilme sürecinde, olması gereken noktada bulunmamaktayız
Öte yandan bir engellinin kendine dair varolma içgüdüsü de, onun toplumla yapmış olduğu madde-manevi iletişimi ve alışverişiyle koşuttur Buradaki yoğunluk, engellinin toplumla entegrasyonunu da belirlemektedir
Sonuç olarak bir taraftan engellinin toplumla entegrasyonunu arttırmak, öte yandan bu entegrasyonu sağlayacak ulaşım, sağlık, mimari düzenleme, eğitim gibi konularda engelliye yönelik çalışmalar yapılması gerekmektedir Bu entegrasyon sürecinde, engellinin aynı zamanda bir tüketici olduğu gerçeğinden hareketle engellinin tüketici haklarını ortaya koymak ve böylelikle "fark etme ve fark edilme" sürecine katkı sağlamak istiyoruz
Engellinin tüketici haklarının varolduğunun kabulü ve buna dair düzenlemeler yapılması halinde, umulur ki, engelli sosyal yaşam içinde daha fazla yer alacaktır

kuşbakışı engellinin tüketici hakları
Günlük yaşam içinde pek çoğumuzun pek dikkat etmediği, fark etmediği öyle ayrıntılar var ki, bunların her birinin tek tek ele alınıp uygun düzenlemeler yapılması halinde bir engelli tüketici için çok büyük sorun oluşturan konular çözümlenmiş olmaktadır
Örneğin; tiyatro ve sinema salonlarının belli orandaki koltuklarının engellilerin kullanabileceği şekilde düzenlenmiş olması halinde, nüfusun % 14’ünü oluşturan bu büyük topluluğun bireylerini tiyatro ve sinema salonlarında görmemiz mümkündür Yine alışveriş alanlarındaki rafların, engelliler de hesaba katılarak düzenlenmesi halinde, engelliler alışveriş dünyasındaki yerlerini alabileceklerdir
Kullanma kılavuzlarında görmezler için yapılacak minik düzenlemeler, mağazaların kapılarının engellilerin kullanımına uygun yapılması, engelliler için ayrılmış mağaza otoparklarının başkaları tarafından kullanılmasının önüne geçilmesi gibi bir çok konudaki basit önlemler engelli yurttaşın bir tüketici olarak toplum içindeki yerini almasını sağlayacaktır

sayıların söylediği
13/15 Haziran 2003 tarihinde, Engelliler Sempozyumu’2003 sempozyumu İstanbul’da düzenlenmiştir Bu sempozyum sürecinde projemiz kapsamında 80 kişi üzerinde anket çalışması yapılmış ve şu sonuçlara ulaşılmıştır:
Ankete katılanların;
% 4625’i engelli, % 225’i engelli yakını ve kalanı bu iki gruba girmeyen engelsiz kişilerdir
Engellilerin % 90’ı engelli olmanın ulaşımı etkilediğini, % 3’ü de alışveriş yapmasını etkilediğini belirtmektedir Alışveriş konusundaki bu düşük oran, bir taraftan ulaşım sorununun engellinin diğer yaşamsal faaliyetlerinin önündeki en büyük engel olduğunu ve öte yandan engellinin kendisini bir tüketici olarak algılamadığını göstermektedir
Engellilerin % 75’i ara sıra alışverişe çıkmakta, % 13’ü alışverişe hiç çıkmamakta, sadece % 12’si alışveriş yapmaktadır Alışverişe hiç çıkmayanların tamamına yakınının engeli, alışveriş yapmasına engel teşkil etmektedir Örneğin; zihinsel engelliler gibi
Engellilerin % 95’i kültür ve eğlenme yerlerini son derece yetersiz bulmakta, yine engellilerin % 85’i dışarıdaki aktiviteleri için ailesinden yardım almaktadır
Engellilerin % 90’ı sorunları için sivil toplum kuruluşlarından destek aldıklarını belirtmektedir Yine engellilerin % 60’ı engelliler için sosyal proje çalışmalarında öncülüğün sivil toplum kuruluşlarına ait olduğunu düşünmektedir Bu saptamalardaki yüksek oran, diğer şıklarda yer alan devlet kuruluşlarının yeteri kadar çalışmadıklarını ortaya koymaktadır
tespit edilen sorunlar ve çözüm önerileri
Engelli Tüketici Hakları Komitesi olarak yapılan anket çalışması, engelliler ve engelli yakınlarıyla yapılan röportajlar, ilgili sivil toplum kuruluşları ile yapılan görüşmeler sonucunda engelli tüketicinin uğramış olduğu hak ihlâli, tüketici olmasından kaynaklanan ilave zorluklar ve bunlara ilişkin çözüm önerilerimizi şu şekilde sıralamak mümkündür:

yürüme engelli tüketici için bir süpermarket macerası
Yürüme engelli olup tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kalan engelli tüketicinin yaşamsal zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak istemesi halinde yaşayacağı zorlukları görmek için gerçekleştirdiğimiz simülasyon sonucunda, yürüme engeli tüketicinin olağanüstü haller hariç, gıda gibi zorunlu ihtiyacını karşılamak için dahi bir süpermarketi kullanamayacağı sonucu ortaya çıktı

Neden mi? Buyurun adım adım izleyelim :
Tüm simülasyon yürüme engelli tüketicinin ulaşım sorunu olmaksızın evinden süpermarkete ulaşımının sağlandığı ön-kabulüne dayanmaktadır
Süpermarkete ulaşan yürüme engelli tüketici, mağaza girişinin rampasız olması veya buna ilişkin kolaylaştırıcı bir düzenleme yapılmamış nedeniyle mağazaya girmekte zorlanmaktadır
Mağaza girişlerindeki fiziki engeller nedeniyle mağazalara giremeyen tüketici alışveriş yapamamakta, zorunlu hallerde mağazanın dışında beklemekte, bir yakını veya mağaza görevlisi tarafından mağaza dışına getirilen numuneler arasından seçim yapmak zorunda kalmaktadır
Giriş engeli olmayan mağazalara giderek bağımsız şekilde alışveriş yapabilmek de her zaman mümkün olamamaktadır Çünkü bu kez de, mağazanın içindeki yüksek raflar, yürüme engellinin ürünlere ulaşmasını olanaksız hale getirmektedir
Mağazaya giriş engelini aşarak, kendisine uygun raflardan alışveriş yapan yürüme engelli, bu kez de aldığı ürünleri taşımakta zorlanmakta, bir yandan tekerlekli sandalyesini, öte yandan market arabasını sevk ve idare etmek sorunu ile karşı karşıya kalmaktadır Bu sorunun aşılabilmesi için "klipsli sepet" uygulaması getirilmeli, tekerlekli sandalyeye kolaylıkla monte edilebilecek market sepetleri ile yürüme engelli tüketicinin rahatlıkla alışveriş yapabilmesi sağlanmalıdır
Alışverişini yapmayı başaran yürüme engelli tüketici, bu kez de ödeme için kasaya geldiğinde engelle karşılaşmaktadır Kasalar arasındaki mesafelerin dar oluşu, yürüme engelli tüketicinin tekerlekli sandalyesi ile birlikte geçişini olanaksız hale getirmektedir
 

Tülayca

Üye
Üye
Katılım
Eyl 20, 2011
Mesajlar
133
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Engelliler olarak o kadar çok sorunumuz varki??? trafikte yaşanan sorunlar, sokakta yaşanan sorunlar, kaldırımda yaşanan sorunlar, aile içi yaşanan sorunlar, eknomik sorunlar. Say say bitmez. :(

 

sinandeniz

Üye
Üye
Katılım
May 23, 2010
Mesajlar
890
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
en iyisi biz saymayalım sorunları böylelikle sorunları bir nevi bitirmiş oluruz :p
 

hamddi

Üye
Üye
Katılım
Haz 12, 2013
Mesajlar
3
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
engelli raporu olanlar bir türlü haklarını alıyorlar ama birde bizim gibi %40'ın altındaki engelliler raporunu alamayanlar var esas sorun burda bencee çünkü işe girmek istiyoruz almıyorlar,engelli raporu çıkarmaya çalıştım iki defa alamadım birinde %30 diğerinde %36 verdiler çok mağdur durumdayız,iş yerleri yaa sağlam kişileri işe alıyor yada engelli raporu olanları biz ne yapacağız ölelimmi,devletin bir an önce bununla alkalı bir kanun çıkarmasını bekliyoruz..
 
Tekerlekli Sandalye
Üst