Gazoz Agacı
Moderator
Çocukluğum rüya , gençliğim hayal artık biliyorum ama olsun ikinci bir hayatı her ne şekilde, ne kadar engellenmiş olsam da engelsizce yaşamak benim hakkım..
Büyükada'da yazlık evimiz vardı. Her yaz doyasıya denize girerdim öyle çok severdim ki yüzmeyi beni görenler balık kızı derlerdi küçükken daha sonra büyüdüm adadaki evimizi elden çıkardı babam. Anıları yoketmek gibiydi sanki çocukluğuma veda ettim ama sonra yine sevmeye devam ettim denizi. Yüzmeyi oğluma daha 5 yaşındayken öğrettim beraber yüzelim diye şimdi o benden daha çok seviyor denizi..
Bir tatil sonrası engellendim hayattan...tatile, denize, yüzmeye aslında hayata küstüm. En çok denize, denizlere...yüzmek artık hayaldi sanki. Yıllar içinde engellerimle yaşamayı öğrendim ve hayatı yeniden sevmeyi ve denizi. Yüzmeyi ne çok özlemişim...yüzerken engel yok ki aslında engel yaşamdan aldığın zevke engel değil ki..bedenin tüm kısıtlamalarına karşın beynin özgürse sen de özgürsün demektir. Bunu bu geçtiğimiz hafta daha iyi anladım..
Suyun kaldırma kuvvetine teslim edince yaralı bedenini hiç bir şey hissetmiyorsun. Bütün ağrıların sıfırlanır gibi sanki suyun içinde engel yokmuş gibi..bir kere yüzdüm tamam yok olmadı bir şey bir kere daha, bir kere daha ve işte yine balık kızıydım tıpkı yıllar önceki gibi tıpkı çocukluğum gibi özgür ve mutlu...
Sonra farkettim ki bu denizler hemde yurdumun dört tarafı neden engelsizlerin tekelinde? Neden engelliler için kısıtlı olanaklar sağlanıyor? Deniz bu herhangi bir mimari yapı değil ki Allah'ın mucizesi, Allah'ın denizi işte!! Neden engelliler denize engelsizce giremiyor ki ???
Konuyla ilgili engelliler adına yapılan tüm çalışmaları incelemeye başladım ama yok öylesine yetersiz ki şimdi düşünüyorum da biz ne çok gerideyiz medeniyetten, gelişmişlikten, insanlıktan ve daha yaşanası tüm güzelliklerden öylesine uzak, böylesine bi haber..yaşayıp gidiyoruz işte engelsizlerin dünyasında bizler için tanınan tüm imkanlara minnet duyarak, kanaat ederek..kimi zamanlar yaşar gibi yaparak yuvarlanıp gidiyoruz işte..
Büyükada'da yazlık evimiz vardı. Her yaz doyasıya denize girerdim öyle çok severdim ki yüzmeyi beni görenler balık kızı derlerdi küçükken daha sonra büyüdüm adadaki evimizi elden çıkardı babam. Anıları yoketmek gibiydi sanki çocukluğuma veda ettim ama sonra yine sevmeye devam ettim denizi. Yüzmeyi oğluma daha 5 yaşındayken öğrettim beraber yüzelim diye şimdi o benden daha çok seviyor denizi..
Bir tatil sonrası engellendim hayattan...tatile, denize, yüzmeye aslında hayata küstüm. En çok denize, denizlere...yüzmek artık hayaldi sanki. Yıllar içinde engellerimle yaşamayı öğrendim ve hayatı yeniden sevmeyi ve denizi. Yüzmeyi ne çok özlemişim...yüzerken engel yok ki aslında engel yaşamdan aldığın zevke engel değil ki..bedenin tüm kısıtlamalarına karşın beynin özgürse sen de özgürsün demektir. Bunu bu geçtiğimiz hafta daha iyi anladım..
Suyun kaldırma kuvvetine teslim edince yaralı bedenini hiç bir şey hissetmiyorsun. Bütün ağrıların sıfırlanır gibi sanki suyun içinde engel yokmuş gibi..bir kere yüzdüm tamam yok olmadı bir şey bir kere daha, bir kere daha ve işte yine balık kızıydım tıpkı yıllar önceki gibi tıpkı çocukluğum gibi özgür ve mutlu...
Sonra farkettim ki bu denizler hemde yurdumun dört tarafı neden engelsizlerin tekelinde? Neden engelliler için kısıtlı olanaklar sağlanıyor? Deniz bu herhangi bir mimari yapı değil ki Allah'ın mucizesi, Allah'ın denizi işte!! Neden engelliler denize engelsizce giremiyor ki ???
Konuyla ilgili engelliler adına yapılan tüm çalışmaları incelemeye başladım ama yok öylesine yetersiz ki şimdi düşünüyorum da biz ne çok gerideyiz medeniyetten, gelişmişlikten, insanlıktan ve daha yaşanası tüm güzelliklerden öylesine uzak, böylesine bi haber..yaşayıp gidiyoruz işte engelsizlerin dünyasında bizler için tanınan tüm imkanlara minnet duyarak, kanaat ederek..kimi zamanlar yaşar gibi yaparak yuvarlanıp gidiyoruz işte..