- Katılım
- Kas 9, 2010
- Mesajlar
- 16,299
- Tepkime Puanı
- 13
- Puanları
- 0
- Yaş
- 48
Güçlüyüm o halde patron benim..
Fiziksel olarak güçlünün egemen olduğu güçsüzün sindirilerek susmak zorunda bırakıldığı bir toplumuz. Her nekadar kadın erkek eşittir nutukları atılsada bu eşitlik malesefki ülkemizin çok küçük bir kesiminde geçerli olabilmektedir.
Şöyle bir etrafımıza baktığımız zaman aile,akraba,eş dost çok uzağa değil sadece kendi etrafımızda bakınmamız yeterli olacaktır eşitliği sağlamış insan sayısının nekadar az olduğunu anlamak için.
Kadın çalışır çabalar eş olur,anne olur,dost,arkadaş,sırdaş olur bakıldığı zaman bir kadın erkek için çok şey olurken yine ötelenen,itilip kakılan ,susturulup ,sindirilen yine aynı kadın değilmidir? Bir çok birliktelikte kadının giyiminden tutunda konuşmasına varana kadar hatta kendi kazandığı parayı nerede ve nasıl harcayacağına kadar erkeğin yarattığı baskının izlerini görebiliriz.
Peki neden?
Kadın bir birey olarak nerde nasıl giyinip,konuşacağını,kendi hal ve hareketlerinin doğruluğunu yada yanlışlığını bilemeyecek kadar aklı olmayan bir varlıkmıdır’da sürekli birilerinin kontrolü altında yaşamak zorunda bırakılır.Erkek bu baba olur,eş olur,sevgili,nişanlı,kardeş her ne olursa olsun kadın üzerinde hak idda ederek kendi fikirleri kendi doğruları altında yaşaması için kadına psikolojik baskı uygulamaktan geri durmaz. Bunun adınada kendilerince koruma derler. Yapılan yanlışın kendilerine göre doğruya çevrilmiş adıdır bu.
Çalışan yada çalışmayan kadınlar arsında küçükte olsa bir fark mutlaka var. Çalışan kadındaki özgüven bazı durumlarda yanlış gördüğüne başkaldırma gücü vermektedir. Oysa çalışmayan bir çok kadın bu özgüven ve maddi güvensizlik neticesinde haklı olduğu halde dahi susmak zorunda kalabilmektedir. Bunu fırsat bilen üstünlük sağlama çabasında olan erkeklerimiz işte sözüm tamda onlara bu noktada güçlü benim patron benim egemenlik bendedir tavırlarına bürünür. Kendilerini adeta dev aynasında görerek kadını kendilerinin emir komutası altındaki bir nefere çevirirler.
Buna fırsat verende işte yine biz kadınlarızdır. Belki yetersizlikler,belki cehalet,belki maddiyat,yada kendine olan inancın güvenin azlığı adına siz herne derseniz deyin kadının bir adım geride kalmasına sebebiyet veren etkenlerdir. Bunları yıkmak yok etmek yine bizim elimizdedir. Fakar öyle erkekler varki adeta kadın kendiyle eşitlenmesin diye köstek olmaktan geri durmaz.
Oysa kadın erkek başlı başına iyisiyle kötüsüyle,yanlışıyla yada doğrusuyla,günahıyla sevabıyla insan değilmidir. Beni ezmeye,sindirmeye,çoğu zaman görmezden gelmeye ne hakkınız vardı size bu hakkı kim verdi?
Takındığınız sıfatlar mı? Koca,baba,kardeş,sevgili vs..vs..
Fiziksel olarak güçlünün egemen olduğu güçsüzün sindirilerek susmak zorunda bırakıldığı bir toplumuz. Her nekadar kadın erkek eşittir nutukları atılsada bu eşitlik malesefki ülkemizin çok küçük bir kesiminde geçerli olabilmektedir.
Şöyle bir etrafımıza baktığımız zaman aile,akraba,eş dost çok uzağa değil sadece kendi etrafımızda bakınmamız yeterli olacaktır eşitliği sağlamış insan sayısının nekadar az olduğunu anlamak için.
Kadın çalışır çabalar eş olur,anne olur,dost,arkadaş,sırdaş olur bakıldığı zaman bir kadın erkek için çok şey olurken yine ötelenen,itilip kakılan ,susturulup ,sindirilen yine aynı kadın değilmidir? Bir çok birliktelikte kadının giyiminden tutunda konuşmasına varana kadar hatta kendi kazandığı parayı nerede ve nasıl harcayacağına kadar erkeğin yarattığı baskının izlerini görebiliriz.
Peki neden?
Kadın bir birey olarak nerde nasıl giyinip,konuşacağını,kendi hal ve hareketlerinin doğruluğunu yada yanlışlığını bilemeyecek kadar aklı olmayan bir varlıkmıdır’da sürekli birilerinin kontrolü altında yaşamak zorunda bırakılır.Erkek bu baba olur,eş olur,sevgili,nişanlı,kardeş her ne olursa olsun kadın üzerinde hak idda ederek kendi fikirleri kendi doğruları altında yaşaması için kadına psikolojik baskı uygulamaktan geri durmaz. Bunun adınada kendilerince koruma derler. Yapılan yanlışın kendilerine göre doğruya çevrilmiş adıdır bu.
Çalışan yada çalışmayan kadınlar arsında küçükte olsa bir fark mutlaka var. Çalışan kadındaki özgüven bazı durumlarda yanlış gördüğüne başkaldırma gücü vermektedir. Oysa çalışmayan bir çok kadın bu özgüven ve maddi güvensizlik neticesinde haklı olduğu halde dahi susmak zorunda kalabilmektedir. Bunu fırsat bilen üstünlük sağlama çabasında olan erkeklerimiz işte sözüm tamda onlara bu noktada güçlü benim patron benim egemenlik bendedir tavırlarına bürünür. Kendilerini adeta dev aynasında görerek kadını kendilerinin emir komutası altındaki bir nefere çevirirler.
Buna fırsat verende işte yine biz kadınlarızdır. Belki yetersizlikler,belki cehalet,belki maddiyat,yada kendine olan inancın güvenin azlığı adına siz herne derseniz deyin kadının bir adım geride kalmasına sebebiyet veren etkenlerdir. Bunları yıkmak yok etmek yine bizim elimizdedir. Fakar öyle erkekler varki adeta kadın kendiyle eşitlenmesin diye köstek olmaktan geri durmaz.
Oysa kadın erkek başlı başına iyisiyle kötüsüyle,yanlışıyla yada doğrusuyla,günahıyla sevabıyla insan değilmidir. Beni ezmeye,sindirmeye,çoğu zaman görmezden gelmeye ne hakkınız vardı size bu hakkı kim verdi?
Takındığınız sıfatlar mı? Koca,baba,kardeş,sevgili vs..vs..
