Erkekler depresyonda olduklarını kabul etmiyor.?!

F

Fırtına

Guest
20110812_1373_7177392840.jpg





Almanya'da depresyona en çok kadınlarda rastlanıyor. Ancak uzmanlar, depresyona girdiklerini kabullenmeyen erkeklerin intihara daha meyilli olduğu görüşünde.?!

Almanya'da Hannover 96 takımının kalecisi 32 yaşındaki Robert Enke'nin iki yıl önce intihar etmesinden bu yana, erkekler arasında depresyon ve bunun yol açtığı olumsuz sonuçlar hararetli biçimde tartışılıyor. Ancak uzmanlar depresyona giren erkeklerin kadınlar kadar sorunları hakkında konuşmaya açık olmadığına dikkat çekiyor. Erkeklerin birçoğu depresyonda olduklarını çoğu zaman son aşamada, kliniğe yatırıldıklarında kabul ediyorlar.

Hannover'deki Wahrendorff Kliniği'nde tedavi gören 44 yaşındaki Michael Blumenstein de bunlardan biri.. Blumenstein işini kaybetmesinin ardından iki çocuğuyla ilgilendiğini, ancak çocuklarından birine lösemi teşhisinin konulmasıyla birlikte hayatının altüst olduğunu anlatıyor.

DEPRESYON KENDİSİNİ NASIL GÖSTERİYOR?

O zamana dek yaşadığı depresyonun kendisini sadece mide ağrılarıyla gösterdiğini söyleyen Blumenstein, hastalıkla birlikte artık sorunlara dayanacak gücünün kalmadığını kaydediyor. Bu zor günleri tedavi olarak geride bırakan Blumenstein artık Aşağı Saksonya'nın Sehnde kentindeki bir klinikte, kendisi ile aynı sorundan muzdarip erkeklerle düzenli olarak biraraya geliyor.

Ocak ayında hayata geçirilen proje kapsamında erkekler, depresyon konusunda görüş alışverişinde bulunuyor, birbirine destek oluyor. Kliniğe düzenli olarak gelen erkeklerin yaşları 20-50 arasında değişiyor. Kliniğin başhekimi Michael Hettich, erkeklere, alkol ve şiddetten uzak durararak ya da otobanda hız yapmayarak, gündelik hayatta karşılaşılan sorunlarla nasıl başedileceği konusunda yardım sunduklarını ifade ediyor.

EN ÇOK KADINLAR DEPRESYONA GİRİYOR

Uzmanlar birkaç yıldan bu yana neden kadınların erkeklere oranla iki ya da üç kat daha fazla depresyondan muzdarip olduğu sorusuna yanıt arıyor. Bir başka önemli soru ise intihar oranının neden erkekler arasında kadınlardan daha fazla olduğu.. Depresyon konusunda araştırmalar yapan, Freiburg Üniversite Kliniği uzmanlarından Mathias Berger, yapılan araştırmalara göre aile hekimine depresyon nedeniyle giden erkeklerin oranının yüzde 20, kadınlarınsa ise yüzde 40 civarında olduğunu belirtiyor.

BİRÇOĞU STRESİN KAYNAĞINI İŞ HAYATI OLARAK GÖRÜYOR

Uzmanlar erkeklerin depresyona girdiğinde kendilerini işe, spora ya da alkole verme eğiliminde olduğuna dikkat çekiyor. Araştırmalar birçoğunun yaşadıkları stresin kaynağı olarak iş hayatını gördüğünü, erkeklerin aile, arkadaş ya da iş çevresinden çekindiğini, sık sık sorunlarını bastırmaya çalıştığını, depresyona girdiğini ifade eden erkeklerin ise ciddiye alınmadıklarından dert yandığını ortaya koyuyor.


DW Türkçe
 
F

Fırtına

Guest
Testosteron Seviyesi Az Olan Erkekler Depresyona Giriyor.!

110808-022427-372950-CB.jpg



Kanında testosteron hormonu az olan erkeklerin depresyona girme olasılığı, normal düzeyde testosteron salgılayanlara oranla üç kat fazla.!

Batı Avustralya Üniversitesi’nde 70 yaş üzerinde 4 bin erkeğin katılımıyla yapılan araştırmada testosteron azlığının depresyon nedeni olduğu bir kez daha kanıtlandı. Araştırmaya göre, kanında düşük miktarda testosteron bulunan erkeklerde depresyon görülme ihtimali 3 kat daha fazla. !

Araştırmayı hazırlayan bilim adamları, testosteronun, bazı önemli beyin kimyasallarını etkilediğini, bu nedenle de düşük mitarda testosteronun depresyona yol açabileceğini düşünüyor.

Endokrinoloji uzmanı Doç. Dr. Selçuk Can da testosteron eksikliğinin ruh hali üzerinde direkt etkili olduğunu söylüyor;

''Erkeklik hormonu testosteron erkeklerde yüksek miktarlarda, kadınlarda ise düşük miktarlarda salgılanır. Tam tersi olarak erkeklerde de kadınlık hormonu östrojen çok düşük düzeylerde salgılanır. Bu normalde görülen düşük salgılanma düzeylerinde bir hastalık neticesinde artma gerçekleşirse ortaya hormon dengesizlikleri çıkar. Seks hormonlarının yüzde 80’i yumurtalıklardan, yüzde 20’si ise böbrek üstü bezlerinden salgılanır.

Bu hormonlar bireyin penis veya vaginasının görüntü, renk ve büyüklüğü gibi cinsel organların şeklini, meme gelişimi gibi ikincil seks karakterlerini; boy büyümesi, vücutta yağ miktarı ve yağın kalçalara dağılıp dağılmaması gibi cinsellik dışı etkileri gerçekleştirirler.

Cinsel organların dış görünüşü yanında testosteron ve östrojenler daha biz dünyaya gelmeden anne karnında beyin üzerine çalışarak iz bırakırlar, böylece bebek ve çocukların ileri yaşamlarında cinsel kimliklerinin gelişmesinde rol oynarlar.

Cinsel kimlik erkek çocuğunun daha bebek ve çocukken kendisini erkek olarak tanımlayıp, erkek oyuncakları ile oynaması, erkek arkadaşları tercih etmesi, kız çocuklarından farklı olduğunu bilmesidir. Kız çocukları da östrojenin anne karnında ve erken çocukluk döneminde yaptığı etkiyle kendilerinin kız olduklarını çocukluktan itibaren bilmektedirler.

Testosteron veya östrojende yani seks hormonlarında gerek doğuştan gelebilecek, gerekse sonradan oluşabilecek bir problem bireyin ileri hayatını yönlendirerek, karşı cinsle ilişkilerini çıkmaza sokar. Kişinin kendisini hiç yaşamak istemediği duyguların içinde bulmasına yol açar. Testosteron ve östrojende bir sorun varsa bundan beyin, yani içinde bulunduğunuz ruh hali ve zekanız direkt olarak etkilenir..”

Ortalama yaşam süresindeki artma ile paralel olarak yaşlanmaya ve andropoza bağlı problemlerin artması ve geliştirilen tedavi yöntemleri çok güncel bir konu olmuştur. Türkiye’de 40 ile 70 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 52’sinde cinsel performansta ve istekte azalma olduğu, ancak doktor başvurusunun azlığına bağlı bu rakamların gerçeğin oldukça altında kaldığı tahmin edilmektedir.
 
F

Fırtına

Guest
Erkekler depresyona nasıl giriyor.?

Depresyona giren kadınların erkeklere oranı çok daha az olduğundan depresyon genellikle bir “kadın hastalığı” olarak düşünülür. Oysa erkeklerde depresyon, farkına vardığımızdan daha yaygın olabilir.

Pek çok erkek karamsarlığı erkekliğine yakıştıramadığı için durumunu gizlemeye çalışır. Ve başarır da; Ülke çapındaki araştırmalara göre, psikiyatrist dışındaki hekimler, erkeklere depresyon tanısı koyma konusunda p oranında yanılırlar. Ne var ki, Amerikan Psikiyatri Birliği’nin son yıllık toplantısında, erkeklerde depresyonun gizli kalmasının bir nedeni, onların bu rahatsızlığı kadınlardan farklı ifade etme eğilimleri olabiliceği belirtilmiştir.

KADINLAR İÇİNE ATIYOR

Araştırmaya göre kadınlar üzüntüyü genellikle içine atarken, erkekler dışa vurur. Depresyondaki kadınlar sorunları hakkında konuşur ve dışarıdan yardım isterken, depresyondaki erkekler içlerindeki acıya karşı daha dayanıksızdırlar ve rahatlamak için bir eyleme veya maddeye dönerler.

Erkeklerde depresyon, depresyondan kaçmak için kullandıkları savunular kadar açık değildir.Buna “örtülü ya da maskeli depresyon” deriz.. Örtülü depresyonun başlıca üç belirtisi vardır. İlk olarak, erkekler alkol ya da uyuşturucu kullanarak, aşırı çalışarak ve ya evlilik dışı ilişkiler kurarak acıdan kaçmaya çalışırlar. Kendilerini dışarıdan soyutlar, sevdiklerinden uzaklaşırlar. Ayrıca kızgınlık ve şiddetle, ani çıkışlar da yapabilirler.

DEPRESYONDA ERKEKLER KENDİLERİNİ NASIL HİSSEDER?

Depresyonun nedenleri kadınlarda ve erkeklerde farklılık gösterir. Depresyondaki kadınlar kendilerini sıklıkla güçsüz hissederlerken, depresyondaki erkekler, gereksinimlerinden ve diğer insanlardan koptuklarını duyumsarlar. Bu tutum, çocuklukta, erkek çocuklara annelerinden, duygularından ve kırılganlıklarından uzaklaşmaları öğretildiği zaman başlar.

Burada anahtar, yeniden bağlanmaktır. Tedavi öncelikle, gizli durumun ele alınabilmesi için, şiddet içeren ya da kişinin kendi kendine iyileştirmek için başvurduğu davranışların yani alkolizmin, evlilik dışı ilişkinin, işkolizmin çözülmesini gerektirir. Ama erkeklerde depresyonun nihai çaresi, yeniden bağlantı kurmaktır. Erkek depresyonunun kökeninde, stoacılığı ideali ve onu izleyen soyutlanma vardır. Bu durumda depreyona en kalıcı çözüm, yakınlarıyla bağlarını yeniden güçlendirmektir.


sağlıkbilgisitr
 
Tekerlekli Sandalye
Üst